Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca, "istenmeyen ticari ileti" şikayetleri nedeniyle geçen yıl 8 milyon 226 bin 874 lira, toplamda 8 milyon 339 bin 986 lira idari para cezası kesildi.

AA muhabirinin Bakanlıktan aldığı bilgiye göre, pazarlama ve tanıtım amaçlı, mesaj, arama ve e-posta gibi uygulamalara yönelik şikayetler 2016'da artarak devam etti.

239 BİN ŞİKAYET

Gümrük ve Ticaret Bakanlığının internet sayfasının yanı sıra e-Devlet Kapısı'na entegrasyonu sağlanan "Ticari Elektronik İleti Şikayet Sistemi" üzerinden 7 Temmuz 2015'ten bugüne kadar 239 bin 901 şikayet yapıldı.

Şikayet türlerinde ilk sırayı 218 bin 843 başvuruyla SMS aldı. SMS'i, 15 bin 877 ile sesli arama ve 5 bin 181 ile e-posta yoluyla gönderilen iletilere ilişkin başvurular izledi.

İSTENMEYEN MESAJA 8 MİLYON CEZA

İncelemeler neticesinde il müdürlüklerince kesilen ceza tutarı, geçen yıl 8 milyon 226 bin 874 lira, toplam da ise 8 milyon 339 bin 986 lira oldu. Birçok il müdürlüğünde ise şikayet edilen gerçek veya tüzel kişilerden savunmaları istendi ve idari para cezası uygulama aşamasına gelindi.

Söz konusu şikayetlerin 93 bin 562'si geçen yıl gerçekleşti. Bu başvuruların 86 bin 923'ü SMS, 4 bin 547'si sesli arama ve 2 bin 92'si e-posta yoluyla gönderilen iletilere ilişkin oldu.

Bu dönemde en çok şikayet başvuru 37 bin 369 ile İstanbul Ticaret İl Müdürlüğüne yapılırken, bunu 14 bin 399 ile Ankara Ticaret İl Müdürlüğü ve 5 bin 710 başvuru ile İzmir Ticaret İl Müdürlüğü izledi.

- Ticari Elektronik İleti Şikayet Sistemi

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un uygulamasını düzenleyen Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik, geçen yıl temmuzda yürürlüğe girmişti.

Yönetmelik çerçevesinde istenmeyen ticari elektronik iletilere ilişkin başvurular, dilekçeyle ticaret il müdürlüklerine yapılabildiği gibi Bakanlığın resmi internet sitesi ve e-Devlet Kapısı üzerinden ulaşılan Ticari Elektronik İleti Şikayet Sistemi üzerinden gerçekleştirilebiliyor. Başvuruyu değerlendiren Bakanlık, bu sürece ilişkin tüketiciye bilgi veriyor. Her bir ticari elektronik ileti için bin 95 liradan 16 bin 443 liraya kadar idari para cezası uygulanabiliyor. Bu ceza, bir defada birden fazla gönderilen iletiler için 60 bin 293 liraya kadar çıkabiliyor. Şikayetler, ticari elektronik iletinin gönderildiği tarihten itibaren en geç 3 ay içinde yapılabiliyor.

Söz konusu düzenleme uyarınca, onaylı olduğu kabul edilen veri tabanlarında iletişim bilgileri yer alan vatandaşlara gönderilen iletilere ilişkin olarak ise idari işlem uygulanamıyor. Şikayet başvurusunda bulunulmuş olması, ileti gönderilmesinin reddedildiği anlamına gelmediği için ticari elektronik ileti almak istemeyen tüketicilerin öncelikle bu iletileri reddetme haklarını kullanmaları gerekiyor.

Frank-Walter Steinmeier, Almanya'nın 12. Cumhurbaşkanı seçildi.

Almanya eski Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier Almanya'nın yeni cumhurbaşkanı seçildi. Federal Seçiciler Kurulu'nun bin 260 kişiden oluşan üyesi Berlin'de Federal Meclis'te toplandı. Yapılan oylamada eski Dışişleri Bakanı Steinmeier, Joachim Gauck'tan boşalan cumhurbaşkanlığı görevine seçildi.

Steinmeier Hristiyan Birlik Partileri ile Sosyal Demokrat Parti'nin adayı olarak katıldı. 2005 – 2009 ve 2013 ile 2017 yılları arası dışişleri bakanlığı yapan Steinmeier Almanya'da farklı partilerden bir çok siyasetçinin desteğini alan bir isim. Almanya'da cumhurbaşkanlığı makamı sembolik bir işleve sahip. Steinmeier'ın geçtiğimiz yıl ABD Başkanı Trump için 'nefret üreten kişi' tabirini kullanmıştı. Mevcut Cumhurbaşkanı Gauck'un görev süresi 18 Mart'ta doluyor.

TÜRK DOSTU SAYILMASA DA EMPATİ KURABİLİYOR

Steinmeier Türkiye için yaptığı 3 açıklama;

* Türkiye'de şunu da unutmamamız gerekir. 3 buçuk milyon Türkiye kökenli insan Almanya'da yaşıyor. Bu nedenle Türk toplumunun bir aynası gibi aynı zamanda Almanya'daki Türk toplumu, bunun bilincindeyiz. Bunu unutmuyoruz. Bu kadar uzun süredir süren ilişkileri tehlikeye sokmamalıyız.

* Yakın ve Ortadoğu bir barut fıçısı gibi ve Türkler çok yakınlarında bu savaşı Suriye'de Irak'ta yaşıyorlar.

* Bu (Türkiye'nin AB ile müzakere süreci) Avrupa'nın herhangi bir başkentinde verilecek karar değil, Bu Türkiye'de verilmesi gereken bir karar. Ben bizzat iyi ve yakın ve güvene dayalı bir işbirliğinin Türkiye ile Almanya ve Türkiye ile AB arasında sürmesi gerektiği kanaatindeyim. Ben bu teklifimi yapıyorum, ve bunun böyle sürmesini arzu ediyorum"

İçişleri Bakanı Soylu: "Kış döneminde 'giremezsiniz' dedikleri, terör örgüt PKK'nın sözde tüm üs ve barınma bölgelerine tek tek girilmiştir. Kış döneminde 125 sözde üs ve barınma merkezine 129 operasyon gerçekleştirilmiştir. Son 5 ayda 22 ilde 661 sığınak ve barınak imha edilmiştir."

İçişleri Bakanı Soylu, son dönemlerde PKK ve KCK'nın şehir yapılanmalarına karşı ciddi operasyonlar gerçekleştirildiğini belirterek, "Son 5 ayda 8 bin 477 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 2 bin 603 kişisi tutuklanmıştır. Bu örgütlere lojistik ve finans kaynağı desteği verdiği tespit edilmiş 79 belediyeye görevlendirme yapılmış, son 5 ayda 49 üst düzey terörist yakalanmış, 689 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Yine son 5 ayda 126 eylem engellenmiştir" dedi.

İçişleri Bakanı Soylu, Adıyaman'da

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bu ülkenin ayağa kalkmasını, zenginleşmesini istemiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne isterlerse istesenler, hangi engeli koyarlarsa koysunlar, ayağımıza hangi çelmeyi takarlarsa taksınlar kendi arabamızı da üreteceğiz, kendi uçağımızı da yapacağız, 25 bin dolar gelir hedefine de çatlasalar da patlasalar da ulaşacağız." dedi.

Soylu, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın Adıyaman'daki yerleşkesinde işadamları ve esnaf temsilcileriyle kahvaltıda buluştu.

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok, Adıyaman Valisi Abdullah Erin ve Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu'nun da hazır bulunduğu toplantıda konuşan Soylu, "huzurun başkenti" diye nitelendirdiği Adıyaman'da bereketli bir mekanda halka buluştukları için yaşadığı mutluluğu dile getirdi.

Türkiye'deki herkesin içinde bulunduğu coğrafyada birlik içinde yaşadığı için şükretmesi gerektiğini belirten Soylu, bunları başarmak için herkesin özüne dönmesi, "öteki" diye nitelendirilen kesimlere de dokunması gerektiğine işaret etti.

Böylelikle birlikte olmanın büyük zenginliği ve medeniyet zenginliğinin kavranabileceğinin altını çizen Soylu, "Sizler gözlerinden herşeyi anlatan, ifadelerinizle kitaplar yazabilecek bir milletin mensuplarısınız. Çok badirelerden geçtik ama Allah'a şükürler olsun ki, dimdik ayaktayız. Dünyada bir çok istenmeyen olay, etrafımızda ateş çemberi olmasına rağmen ayaktayız. Avrupa'nın nereye gideceği belli olmamasına rağmen istikametimize devam ediyoruz. Hiç bir zaman istikametimizden vazgeçmedik." diye konuştu.

"İstikametinden vazgeçmeyenler sadece siyasi irade değil, milletin ta kendisidir." ifadesini kullanan Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Seçimlerde kullandığı oyla, gerçekleştirdiği tavırla, bir taraftan başına hangi çorap örülmeye çalışırsa çalışsın, medeniyetten gelen tavır ve birbirini kucaklaması, dinine, milletine, kardeşliğine, gelenek ve göreneğine bağlılığıyla, bu milletin birliğine bağlılığıyla istikametimizden hiç vazgeçmedik. Bu ülke tesadüfler üzerine giden bir ülke değildir. Bu ülke, ortak hedefin ülkesidir. İstiklal mücadelesi de Birinci Boğaz Köprüsü'nün inşaatı da barajların, şehir hastanelerin yapılaması da bu hedefin birer ürünüdür. Marmaray'ı yapmak da ortak fikrin ürünüdür. Bu memleketi bir tesadüfler zinciriyle yönetildiğini zennedenler, yanılırlar. Siyaset yapanlar da biliniz ki milletimizin ve memleketimizin değerlerine sahiplerse, millet tarafından tutulur, sevilir ve unutulmazlar. 300-500 yıl geçmesine rağmen halen namazlarımızda millet ve şükranla yad ettiğimiz insanlar da böyledir. Her kim olursa millet muteber şekilde hizmet ediyorsanız biliniz ki nesillerden nesile giden bir hizmeti akıllara kazırsınız. Çünkü bu ülke vefa sahibidir."

Türkiye'de kör kavga, çatışma, karşılıklı tartışma içerisinde olduğumuz gibi izlenim oluşturulmaya çalışıldığına ancak bunların doğru olmadığına dikkati çeken Soylu, "Türkiye'nin bir istikameti var ve elbetteki bu istikametin muhalefeti olacak. Elbetteki böyle olmaz, böyle yapın diyenler olacak, bunları elbetteki demokrasi adına, çoğulculuk adına doğru kabul ediyoruz. Ama ülkemizin yarınlarına tutucu tutum ortaya koymak, iftira atmak, doğruyu yanlış şekilde anlatmak ve provokasyonlara alet etmek bunun dışındadır." dedi.

Türkiye'deki zenginlerin kavga ortamına dönüştürülmeye çalışıldığına dair çeşitli çabaların tarihte görüldüğünü aktaran Soylu, bunlara izin verilmeyeceğini, Türkiye'ye çelme takmak isteyenlere müsaade edilmeyeceğini dile getirdi.

- "Kendi arabamızı da üreteceğiz, uçağımızı da yapacağız"

İçişleri Bakanı Soylu, "Bu ülkenin ayağa kalkmasını, zenginleşmesini istemiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne isterlerse istesenler, hangi engeli koyarlarsa koysunlar, ayağımıza hangi çelmeyi takarlarsa taksınlar kendi arabamızı da üreteceğiz, kendi uçağımızı da yapacağız, 25 bin dolar gelir hedefine de çatlasalar da patlasalar da ulaşacağız. Umudumuz, geleceğimiz açık." değerlendirmesinde bulundu.

Anayasa referandum sürecine değinen Soylu, şöyle konuştu:

"İçinde bulunduğumuz mevcut sistemin sıkıntılarını hep beraber yaşadık ama artık Türkiye yeni sistem sürecine giriyor. Bu sistemin adı cumhurbaşkanlığı sistemidir, doğru ama bu sistemin dayandığı yer millettir. Bu sistem, anahtarın millette olduğu bir sistemdir. Hep şu ortaya konulmadı mı? Siyaset çok kavga ediyor, siyaset kendi içinde çok kavga üretiliyor. Bunu bu sistemi kurgulayanlar sağladı. Böyle istediler. Çünkü istediler ki siyaset çözüm öneri üretmesin, çocuklarımız siyasetçi olmasın istediler, kendi içerisinde kavga üretsin, oyalansın. Şimdi ne olacak? 50'nin üzerini alan iktidar olacak. AK Parti siyasi hayatına yüzde 36 ile başladı. O günden bu yana yüzde 14-15 fazla oy verenler olduğu için AK Parti ayakta. 'AK Parti, küçük olsun bizim olsun, kendi küçük iktidarımı yöneteyim' deseydi, yüzde 36'nın üzerine mi çıkardı? Tabii ki aşağı inerdi. Ben dahil olmak üzere bir çok kişiyi sistemin içine kattı. AK Parti içerisinde olmayan bir çok kişi sistemin içerisine alarak toplumun tüm kesimlerine mesaj verdi. Gerginliği azaltmak için en azından kendi içerisinde azaltmak için çabalayan bir irade ortaya koydu. Ama bunu sisteme taşımadığınız sürece bir anlamı olmazdı.

CHP ne yaptı? Nasıl ki AK Parti'ye yönelik tespitimi söylemişsem, aynı tespiti CHP'ye de söylerim. Çok net, 'nasılsa 24-25 alıyorum, bazı milletvekilimi Meclise taşıyorum, ben söylüyorum ama üretmiyorum.' Şimdi öyle değil. Ötekisine de ihtiyacı olan, bir takım ittifaklarla 25'i 50'ye taşıyabilecek irade gerekiyor. Bir takım ittifakla tam da onların söylediği gibi kutuplaşmaları değil tam tersine ittifakın, birliğin ve beraberliğin olabileceği yepyeni bir dönem başlıyor. Bu sistemin eski sistemin değil, birlik, beraberlik, uzlaşmanın herkesin bulunduğu yerden bir adım ileri veya geriye gidebileceği bir anlayış olacak. Cumhurbaşkanlığının yürütmeyi yaparken parlementoya karşı da sorumlu bir anlayışı olacak. Yasaların Meclisten çıkabileceği bir anlayış olacak."

Milletvekili yaşının düşürüleceğini hatırlatan Süleyman Soylu, "18-19 yaşında insan milletvekili olabilir mi diyorlar. Bizim bu coğrafyadaki en büyük zenginliğimiz ne? Tabii ki gençliğimiz. Türkiye'de genç nüfusu sistemin içerisine koymamız lazım. Çünkü yenilikleri ve gençliğin dinamizmini sistemimizde hissetmemiz lazım. Hem siyasetin hem iş dünyası ve ticaretin sistemin içerisinde olması, en önemli avantajımız olacak." açıklamasını yaptı.

O sapık sözlerin sahibi imam 6 aydır aranıyormuş!

Teröristbaşı Gülen’e aşırı sevgisinin ifade eden konuşması sosyal medya gündemine oturan Yusuf Pekmezci’nin FETÖ örgütü yapılanması içerisinde Ege bölge imamının da üzerinde olduğu ortaya çıktı. Örgüt üyelere verdikleri ifadelerde “Pekmezci’nin sözleri kanun gibiydi, bütün sorunları onun sorunları çözerdi” dedi. Gülen’in ise sohbetlerinde “Pekmezci’yi üzen beni üzmüş kadar olur” dediği de belirtiliyor.

FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen hakkında örgütün televizyon kanalı Irmak TV'ye söyledikleri sosyal medyada alay konusu olan Yusuf Pekmezci, İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında aranıyor. Hakkında yakalama kararı bulunan örgütte kadim abi olarak bilinen Yusuf Pekmezci'nin FETÖ üyeleri arasındaki uyuşmazlıkları çözmesiyle bilindiği öğrenildi. Sözleri kanun gibi kabul edilen Pekmezci için Gülen'in 'Onu üzen beni üzmüş kadar olur' dediği iddia edildi.

HAKKINDA YAKALAMA KARARI VAR

Gıyabi tutuklu FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile birebir görüşen örgüt üyelerinden biri olan Yusuf Pekmezci hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında yakalama kararı çıkartılmıştı. Yurt dışına firar ettiği düşünülen Pekmezci bugüne kadar yapılan aramalara rağmen yakalanamadı. FETÖ'nün İzmir'deki karargahı olarak kabul edilen Yamanlar Kolejinin yıllar önce yapılan açılışında Fetullah Gülen ile birlikte yer alan Pekmezci'nin örgüt içindeki görevi çok farklı. İzmir tarihi Kemeraltı Çarşısı Leblebici Han'da züccaciye dükkanı bulunan Pekmezci aralarında uyuşmazlık bulunan ve anlaşamayan örgüt üyelerini işyerinde ağırlayarak arabuluculuk yapıyor. İzmir'de esnaf olan ve örgütte kadim abi olarak bilinen Pekmezci'nin sözlerinin kanun gibi kabul edildiği, bu nedenle sorunları çözen kişi olarak bilindiği öğrenildi.

ÜNLÜ FUTBOLCULARLA FOTOĞRAFLARI ORTAYA ÇIKMIŞTI

Bazı milli futbolcularla birlikte çekilmiş fotoğrafları ortaya çıkan Pekmezci'nin örgütün üst düzey gruplarıyla ilgilendiği belirtildi. Geçtiğimiz aylarda İzmir polisi tarafından düzenlenen operasyonda FETÖ zanlılarının evlerinde yapılan aramalarda eski milli futbolcu Arif Erdem ile Emre Belözoğlu, Hakan Ünsal ve Ahmet Yıldırım'ın Pekmezci ile çekilmiş fotoğrafları ele geçirilmişti. FETÖ elebaşısı ile Kazakistan ve Güney Afrika gibi ülkeleri ziyaret ettiği belirtilen Pekmezci'nin Pensilvanya'da görüştüğü Gülen ile bazı kararlar aldıktan sonra bunları bizzat il imamlarına anlattığı iddia edildi. Pekmezci'nin önemli işadamları ve tanınmış kişilerle Bergama Akın İpek Yurdu, Akyazılı Derneği ve Şifa Üniversitesi'de sohbet toplantıları yaptığı belirtildi.

OĞLU SOYADINI DEĞİŞTİRMİŞ!

Ege Bölge İmamı Bekir Baz'ın bile üzerinde yer alan, örgütte söz sahibi olan Pekmezci'nin örgütte yer alan istediği kişiyi anında görevden alabildiği bildirildi. Manevi büyük abi olarak da bilinen Pekmezci örgüt elebaşısı ile görüşebilen kişilerden biri. Fetullah Gülen'in onun için, 'Yusuf Pekmezci'yi üzen beni üzmüş kadar olur' dediği öne sürüldü. Pekmczci'nin öz oğlu Alaaddin Pekmezci'nin deşifre olmamak için mahkeme kararıyla soyadını Şahin olarak değiştirdiği iddia edildi.

Önceki gün CHP ile birlikte oluşturdukları 'HAYIR' bloku uğruna yaptığı skandal açıklamaya Sabah yazarı Engin Ardıç'tan en kısa ve sert tespit geldi. "Evet demek Allah'ı inkardır" açıklaması yapan HDP'li Hüda Kaya için Ardıç'ın yorumu "Günün rezaleti" oldu.

Şimdi hayır propagandası serbest, elinizi tutan yok. Gösterin marifetinizi, yüzde 90 hayır çıkarın, alkışlayalım, pes edelim, hatta bu işi bırakalım, gidip limon satalım. Ama bilin ki halk sizin paşa gönlünüze göre oy kullanmayacaktır. 1961 Anayasası yüzde 61.7 oyla kabul edilmişti, hadi diyelim yüzde 62 olsun. O zaman niçin ağzınızı açmamıştınız?

(...)

Günün rezaleti

"Evet demek Allah'ı inkar etmektir."
Hüda Kaya, HDP milletvekili

Mardin'in Nusaybin, Ömerli ve Artuklu ilçelerindeki 9 mahallede sokağa çıkma yasağı ilan edildiği bildirildi.

Valilikten yapılan açıklamada, Ömerli'nin Sulakdere ve Aytepe, Artuklu'nun Yardere ve Ahmetli ile Nusaybin ilçesine bağlı İlkadım, Yavruköy, Büyükkardeş, Küçükkardeş ve Akarsu mahallelerinde PKK'lı teröristleri etkisiz hale getirmek, sığınak, barınak ve depo alanlarını tahrip etmek ve içerisindeki malzemeleri ele geçirmek amacıyla operasyon düzenleneceği belirtildi.

Açıklamada, operasyon icra edilecek bölgede yaşayanların can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla 5442 sayılı İl İdaresi Kanununca saat 06.00'dan itibaren Sulakdere, Aytepe, Yardere, Ahmetli, İlkadım, Yavruköy, Büyükkardeş, Küçükkardeş ve Akarsu mahallelerinde ikinci duyuruya kadar sokağa çıkma yasağı ilan edildiği kaydedildi.

Mahmut Övür bugünkü köşe yazısında CHP'nin PKK ve FETÖ ile yan yana anılmaya kızmasına rağmen tercih ve sokak gerçekliğini masaya yatırdı. İşte Övür'ün yazısından öne çıkanlar:

Çünkü hayır cephesindeki hangi siyasi partiye ve aktöre bakarsanız bakın, ya otoriter bir geçmişi var, ya tek adamla yönetiliyor ya da siyasi hedef olarak "Proletaryadiktatörlüğü"nü savunuyor. Tabii açık açık şiddet ve terörü savunanlar da var.

Bu, cephenin medya ve akademisyen ayağı da pek farklı değil. Bütün bu yapıların yan yana geldiğini düşünün. CHP, HDP, DSP, PKK, DHKP-C ve FETÖ...

Hepsi de "diktatörlük" getireceği gerekçesiyle referanduma "hayır" diyor. Gerçi CHP bu dizilişe daha doğrusu "terör örgütleriyle" yan yana getirilmeye kızıyor amane yazık ki sokakta böyle bir gerçeklik var ve bu tablo yaşanacak.

Bakın PKK daha şimdiden Cumhurbaşkanlığı sisteminin "diktatörlük" getireceği propagandasını yapmaya başladı bile... Hem de birçok terör örgütüyle ortak bir platform kurarak. HDP ne yapacak? O da sokağa inip PKK'nın izinden yürüyecek. Solun bir kısmı da aynı şeyi söyleyecek

Şeref Oğuz bugünkü yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünkü konuşmasına ve burada değindikleri üzerinden 'HAYIR'cıların tavrına dikkat çekti. Tercihlerinin değil 'NASIL HAYIR' dediklerinin üzerinde duran Oğuz "Kökten karşı çıkış milletin bekasına dair olmaz' mesajı verdi. İşte Şeref Oğuz'un köşesinden ilgili bölüm:

Ne kadar devrimci adım atıyor olursanız olun. Dilediğiniz kadar çağdaş çözümler üretseniz dahi, mevcut sistemin köhnemiş çarkları içinde bunları hayata geçiremiyor, geçirseniz dahi istenen verimi alamıyorsunuz.

Karar süreçlerini hızlandıracak, kritik karar aşamalarını daha nitelikli hale getirecek ve milletin demokrasiye sahip çıkmasına daha fazla imkân sunacak yeni sistemi, sorgulamak yerine kafadan reddetmek, işe yaramaz. Yaramıyor da…

Nitekim bu mesele; sözüm ona sahip çıkılmaya çalışılan Cumhuriyet meselesi değil, bu çetin coğrafyada Türk milletinin bekası meselesidir. Sistemin özünü kavramadan hayır diye reddetmek, Türk milletinin bekasına dair olamaz.

Yazının tamamı için aşağıdaki linke tıklayın

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Konya'da partisinin istişare toplantısında konuştu. İşte konuşmasından öne çıkanlar:

MUHALEFET, YALNIZCA ELEŞTİRİP KUSUR ARAMAK DEĞİLDİR

Ne istiyorsak Türkiye için. Neyi diliyorsak Türk milletinin bekası için. Muhalefet demek yalnızca eleştirmek, Eksik aramak, kusur tartışmak değildir. Bunu görüyor, biliyor ve gereğini yapıyoruz.

DEVLETİN BEKASI İÇİN DEVREDEYİZ

İhanet ve inkar şebekesi de fısat kollamaktadır. Ancak biz duramayız. Yerimizde sayamayız. Devletimizin beka ve birliği için devreye girmeliyiz. Bugüne kadar bunu yaptık. Bu kararlılıkta olduk. Bundan sonra da bu kararlılıkta olacağız.

TÜRKİYE'Yİ HAFİFE ALANLAR SONUCUNA KATLANACAK

Türkiye 24 Ağustos'tan bu yana Fırat Kalkanı Harekatı ile Atak ve Faal haldedir. Terörü kaynağında yok etmek ön plandadır. Hiçkimseden eksik kalır yanımız yok. Kaçacak karakter bizde yok. Provokasyon peşinde koşanlar Türkiye'yi hafife almanın sonuçlarına katlanacaktır.

Küresel siyasetin nabzı Türkiye'de atıyor. Türkiye'nin destek vermediği küresel siyasetin ayakta durmas olasılığı yoktur. Türkiye'yi bölmek parçalamak isteyen milli davasından ayırmak isteyen, tarihsel varlığımızı hazmedemeyen ne kadar sicili bozuk varsa Türkiye'yi gözüne kestirmektedir. Ama unuttukları veya hatırdan çıkardıkları bir şey vardır. Türk milleti ona buna pabuç bırakacak, onun bunun dümen suyuna girecek aciz ve zoru görünce sıvışacak bir gevşeklikte hiç olmamıştır. Hevesleri boşuna, çabaları beyhudedir.

Ülkemiz için yeminimiz var. Bu yemin bir kere edilmiştir. Yeminler bozulmak, çiğnenmek için değil uğruna feda olmak içindir. Yemin Türkiye'nin çıkar ve bekasıdır. Türk milletinin birliği ve sağlam iradesidir. Esarete inmiş yıldırım gibi tokattır. Yemin onurdur, omurgalı duruştur. Şehiddir, Gazidir...

Artık kalıcı nitelikli mutabakatın şart olduğu görüşündeyiz.

PKK, HDP, CHP, FETÖ NE YAPARSA YAPSIN!

Rejim değişiyor yaygarası koparanlar önce ahlaklarını değiştirmeli. HDP'sinden PKK'sına. FETÖ'sünden CHP'sine, Perinçekgillerine kim ne yaparsa yapsın son sözü millet söyleyecek. Bunların çıldırmış gibi gezmelerinin adı kara mizahtır. Şahsımla ilgili olarak itham ve ima dolu iftiraları ise yalnızca ayaklar altında kalmaya mahkumdur.

"KIBRIS'IN RUMLARA TESLİMİ İÇİN KÜRESEL İKLİM OLUŞTURULMAKTADIR"

Bir başka alarm zilinin de Kıbrıs'ta çaldığını ifade eden Bahçeli, "Bu ecdat yadigarı feryat etmektedir, Rumlara teslimi için küresel iklim oluşturulmaktadır. Hiç kimse yanılıp yenilip Kıbrıs üzerinde hesap yapmamalı, milletimizin şimdilik suskunluğunu yanlışa yormamalıdır. Bize göre, vatan toprakları üzerinden müzakere yapan KKTC heyetinin hangi çevre ve emellere hizmet ettiği bellidir" açıklamasında bulundu.

Referandum bahanesiyle kutuplaşmayı isteyenler bir kez daha havasını alacaklar. Ama biz parti için EVET diyoruz.

EVET diyecek mahkemelerimizin tarafsızlığını sağlayacağız

EVET diyecek gençlerimizin önünü açacağız

EVET diyecek seçimleri 5 yılda bir ve aynı günde yapacağız

EVET diyecek gazi meclisin yasama yetkisini öne alacağız denetim fonksiyonlarını güçlendireceğiz.

EVET diyecek siyaseti toplum sözleşmesinin sınırlarına çekeceğiz.

EVET diyecek, yasama, yürütme, yargı karmaşa ve kafa karışıklığını sonlandıracağız

EVET diyecek Cumhurbaşkanına cezai sorumluluk getireceğiz.

Bayrağının iffetine, vatanın iffetine EVET diyeceğiz.

Sizlerden beklentim referandum sürecinde kapı kapı gezip şahıs ve partiye değil Türkiye'ye EVET dediğimizi söyleyiniz.