Giriş Tarihi: 06.02.2015 22:27 Son Güncelleme Tarihi: 24.12.2016 21:12
"Roman kardeşlerimizin haklarının takipçisiyiz"
Romanların çok enteresan, ilginç ama çok güzel bir özellikleri bulunduğunu dile getiren Erdoğan, "Romanların kinleri mendil kuruyana kadar ama dostlukları okyanuslar kuruyana kadardır. Biz, bu konuda Türkiye ile sınırlı değiliz, dünyanın neresinde olursa olsun Romanlara ya da bir başkasına yapılan aşağılamayı, tahkiri, ayrımcılığı, öfke ve nefreti asla kabul etmeyiz, asla onaylamayız. Biz, Roman kardeşlerimizin bütün haklarının takipçisiyiz, takipçisi de olmaya devam edeceğiz. Sadece Türkiye'de değil, dünyanın neresinde olursa olsun Roman kardeşlerimizin haklarını da en güçlü şekilde savunmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Irkçılık ve ayrımcılık dünyanın neresinde olursa olsun hangi bahanenin, hangi gerekçenin, hangi maskenin arkasına saklanırsa saklansın tartışmasız ve tereddütsüz şekilde kötüdür. Irkçılık ve ayrımcılık dünyada en fazla kan döken, can alan, en fazla zulüm üreten kavram ve yaklaşımdır. Kendisi dışındakini deri renginden, dilinden, kültüründen, yaşam tarzından, dininden ve inancından dolayı dışlamak insanlığa yakışmaz. Alemlere rahmet olarak gönderilmiş Hazreti Peygamber'in Veda Hutbesinde söyledikleri, o gün bize emrettikleri yaklaşım son derece nettir. Hazreti Nebi bizlere şöyle buyurdu; 'İnsanlar, Rabbiniz birdir. Babanız da birdir, hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap'a üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. Allah nezdinde en kıymetli olanınız, Allah'tan en çok korkanınızdır.' Evet, mesele bu, ölçü bu.
İlk ve tek en büyük ırkçı kimdir biliyor musun? Şeytandır. Şeytan bir melek iken kendisine insana secde etmesi emredilmiş ama o kendisinin ateşten, insanın ise topraktan yaratıldığını söyleyerek, kendisinin üstün olduğunu söyleyerek kibir göstermişti. Bu kibrinden, asabiyetinden ve ırkçılığından dolayı da şeytan ebediyen lanetlenmiştir. Kim ki kendi ırkını üstün görüyorsa o şeytanın tuzağına düşmüştür, hatta şeytanlaşmıştır. Kim ki başkasını doğuştan edindiği vasıfları nedeniyle tahkir ediyorsa, onu aşağılıyorsa inanın o şeytanın izinde, şeytanın yolundadır. Türk diyerek, Kürt diyerek, Arap, Gürcü, Boşnak, Rum, Ermeni, Roman diyerek hiç kimse hiç kimseyi aşağılayamaz, tahkir edemez, hele hele onun haklarını elinden alamaz, onu en temel haklarından mahrum edemez."
"Bizim topraklarımızda kendisi gibi düşünmeyeni yok etmek, yani terör yoktur"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ırkçılık ve ayrımcılığın şeytani bir tavır, yol olduğunu bugün her zamankinden daha fazla hatırlatmak, hatırlamak ve vurgulamak zorunda olduklarına işaret ederek, İslam coğrafyasının bir kısmında farklı olana karşı tahammülsüzlüğün ve insanlık dışı şiddetin uygulandığına şahit olunduğunu, aynı şekilde Batı'da da başta Müslümanlar olmak üzere farklılığa karşı bir hoşgörüsüzlüğün yani ırkçılığın tehlikeli şekilde tırmandığının görüldüğünü söyledi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim dinimizde, bizim inancımızda, bizim kadim kültür ve medeniyetimizde farklı olana tahammülsüzlük, zulüm ve eziyet yoktur. Bizim topraklarımızda kendisi gibi düşünmeyeni yok etmek, yani terör yoktur. Kameraların önünde insanların boğazını kesmek, kadınları aşağılamak, insanların hürriyetlerini kısıtlamak, farklı din, mezhep ve etnik kökenden diyerek, insanlara zulmetmek, hele hele insanları ateşte yakmak gibi insanlık ve insaf dışı vahşice, canice davranışların içine girmek, bu topraklara ait bir yaklaşım değildir. Kendi hırsları ve kirli ideolojileri çerçevesinde insanları sokak ortasında vurmak, öldürmek, yazarlara çizerlere şiddet uygulamak bizim medeniyetimizde asla kendisine yer bulamamıştır. Bu canileri, bu vahşileri, bu teröristleri İslam diniyle ve Müslümanlarla özdeşleştirenler, bu cinayetlerin, bu vahşetin ve bu terörün en büyük destekçisidir, en büyük teşvik edenidir. Vahşi, cani ve teröristin bu sıfatlardan başka bir sıfata ihtiyacı yoktur. Masum bir cana kasteden bütün insanlığa kastetmiştir.
Ortadoğu'da vahşice ve canice cinayetler işleyip bunu da İslam parantezine alanlar apaçık bir sapkınlık, dalalet içindedirler. İslam coğrafyasının bir kısmındaki cinayetleri bütün Müslümanları ve İslam dinini karalamak için kullananlar da en az kınadıkları kadar ırkçı ve ayrımcıdır. Müslümanları topyekun şekilde terör parantezine almaya çalışanların artık aynada kendilerine bakmaları gerekiyor. Avrupa'da yükselen ırkçılığı, ayrımcılığı camilere, ibadethanelere saldırıları görmeyenler, hakkın tarafında duruyor olamazlar. İşte İsveç'te 3 camimizi yaktılar, Almanya'da kundakladılar ve gamalı haçlarla camilerimizi boyadılar, bunları görmeyecek miyiz? Kutsalları saldırıyı ifade özgürlüğü gibi lanse etmeye çalışanlar demokrasiden ve insan haklarından yana olamazlar. Bizim Roman kardeşlerimize Batı'da, Avrupa topraklarında tahammül gösteremeyenler evrensel insan haklarından, evrensel değerlerden bahsedemezler."
"Sessiz kalmayacağız"
"Ne Ortadoğu'daki vahşete ne Avrupa'daki ırkçılığa Türkiye olarak sessiz kalmayacağız" diyen Erdoğan, "Kim ki kendi ırkını üstün görüyorsa, o şeytanın tuzağına düşmüştür, hatta şeytanlaşmıştır. Kim ki başkasının doğuştan edindiği vasıfları nedeniyle tahkir ediyorsa, onu aşağılıyorsa inanın o şeytanın izinde, şeytanın yolundadır" şeklinde konuştu.
"Benim yerim tam burası, milletin yanı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa'da toplu açılış töreninde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı meydanlara indi, siyaset yapıyor" diyenleri eleştirerek, "Asıl mesele sizin meydanda olmamanız. Benim yerim tam burası, benim yerim milletimin yanı. Asıl sizin bulunduğunuz yere bakın, yanlış yerde duran sizsiniz. Ülkesine ve milletine ihanet içindeki bir çeteyle kol kola yürümek sizi iktidara götürmez, ancak felakete sürükler" dedi.
Erdoğan, Atatürk Caddesi'nde düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmaya, "yeşilin, şifanın, tarihin, vefanın şehri" olarak tanımladığı Bursa'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı. Kentte, geçen hafta etkili olan lodos nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaralanan, evleri, iş yerleri, araçları zarar gören vatandaşlara da "geçmiş olsun" dileklerini iletti. Erdoğan, hasar tespit çalışmalarının sonucunda Başbakanlık ve AFAD'ın gerekli tüm desteği en kısa zamanda zarar görenlere ulaştıracağını vurguladı.
"Toplam yatırım tutarı 368 trilyon lira olan, 58 kalem eser ve hizmeti Bursa'ya kazandırıyoruz" diyen Erdoğan, açılışı yapılacak eserler arasında 304 derslikli halk eğitim merkezi, 176 toplu konut ile et ve süt işleme tesislerinin bulunduğunu söyledi.
Emeği geçenlere teşekkür etti
Erdoğan, belediyelerce yapılan eserlere ilişkin de bilgi vererek, eser ve hizmetlerin Türkiye'ye ve Bursa'ya hayırlı olmasını diledi, eserlerin yapımında emeği geçenlere teşekkür etti.
Bursa'nın önünde yeni bir dönem açacak projeler olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kenti İstanbul, Ankara ve İzmir'e bağlayacak yüksek hızlı tren hattı inşasının süratle devam ettiğini, Gebze-Orhangazi-İzmir otoyolunun önemli bir parçası olan İzmit Körfez Geçişi Köprüsü'nün yapımının son hızla sürdüğünü belirtti. Deniz yüzeyinden yukarıya 250 metrelik kulelerin yapıldığını, denizin altında da 60 metreyi aşkın çalışmanın olduğunu, tabliyelerin yerleştirilmeye başladığını aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunlar daha önce hayal bile edilemiyordu, şimdi hayata geçiyor, buraya geldik. Neyle? İnandık, azmettik, dedik ki: 'Bu millet bunları yapmaya muktedirdir'. Bizim ecdadımız, Fatih Sultan Mehmet karadan gemileri yürüttüyse onun torunları olarak biz de denizin altından Marmaray'ı yaparız, yaptık. Denizin üstünde de Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde tabliyeler konmaya başladı. Hızla devam ediyor. Bu yıl sonu itibarıyla, 29 Ekim'e fevkalade bir durum olmazsa yetişecek. Öbür tarafta Avrasya Tüneli, denizin altında devam ediyor.
İstanbul'dan çıkıp Bursa üzerinden İzmir'e gidiş artık bizim için zor olmayacak. Zoru kolay kıldık. Şehir hastanesiyle ilgili çalışmalar da devam ediyor, projeler, yatırımlarımız da devam ediyor. Bunlar Bursa'nın çehresini değiştirecek, Bursa'yı geleceğe taşıyacak. Bu çalışmaların hepsini adım adım takip ediyoruz."
"Bursaspor bu sene iyi gidiyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa'nın bu projelerle çok daha modern bir şehir haline geleceğine dikkati çekerek, Bursa Şehir Stadı'nın inşasının devam ettiğini hatırlattı. Erdoğan, "Bursaspor da maşallah bu sene gayet iyi gidiyor. Herhalde eski başarıları zorlayacak, öyle görünüyor. Kendisine başarılar diliyoruz" dedi.
Erdoğan, Bursa'nın bulunduğu toprakların bir cihan devletinin doğduğu topraklar olduğunu dile getirerek, kentin bu coğrafyanın gördüğü en büyük medeniyetin temellerinin atıldığı, ruhunun şekillendirildiği yer olduğunun altını çizdi. Erdoğan, "Asya'dan, Ortadoğu'dan başlayıp Avrupa'nın derinliklerine kadar uzanan o muhteşem rüyanın gerçeğe dönüştüğü, kilidinin açıldığı yer Bursa'dır. Bursa başkentlik unvanı önce Edirne ve İstanbul'a, ardından Ankara'ya taşındıktan sonra da hiçbir zaman vakarını, asaletini bozmadı. Her zaman başkentlik sıfatına yaraşır bir duruş içerisinde oldu. Ülkeme ve milletime hizmet mücadelesine başladığımdan beri Bursa her zaman bizim yoldaşımız oldu" diye konuştu.
"Tatlı su demokratı, kendine demokrat olmadık"
Başbakanlığı döneminde Bursa'nın desteğini hissettiğini, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Bursa'nın yüzde 55 oy oranıyla yine kendisini desteklediğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti
"Bu uhuvvet, yoldaşlık, dayanışma inşallah devam edip gidecek, ben buna inanıyorum. Yeni Türkiye'nin kilidini de inşallah Bursa açıyor. İstiklal Savaşı döneminde Bursa işgal edilince Ankara'da TBMM kürsüsüne kara bir örtü serilmişti. Bursa'nın yaşadığı sıkıntı tüm ülkeyi, milleti böylesine üzüntüye boğmuş, derinden etkilemişti. Ne zaman ki Bursa düşman işgalinden kurtuldu, o gün Meclis kürsüsündeki kara örtü de kaldırıldı. Biz, 'ülkemiz ve milletimiz bir daha o kara günleri yaşamasın' diye mücadele ediyoruz. 'Meclis kürsüsüne de gönüllere de bir daha kara örtüler örtmek zorunda kalmayalım' diye yeni Türkiye diyoruz. Bursa şahidimiz olsun ki Bursa ile birlikte tüm Türkiye şahidimiz olsun ki bizim millete hizmetten başka gayemiz, hak davasından gayrı davamız yoktur. Osman Gazi, oğlu Orhan Gazi'ye 'milletin rızasını kazanmasını' tavsiye etmişti, vasiyeti buydu. Biz de yaptığımız her işte, attığımız her adımda milletin rızasını kazanmayı gözettik, bunun için çalıştık. Tatlı su demokratı, kendine demokrat olmadık. Bursa'da ne diyorsak Van'da da aynısını söyledik, Bursa için ne istiyorsa Mardin için de aynısını istedik. İnsanımızı hiçbir tasnife tabi tutmadık. Ne dedik her zaman: Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Boşnağıyla, Arnavuduyla, Romanıyla aklınıza ne gelirse biriz, beraberiz, hep birlikte Türkiye'yiz dedik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her kesimden insanla, vatandaşla Ankara'da milletin evi Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda bir araya geldiklerini, dertlerini, sıkıntılarını dinlediğini, her fırsatta şehirleri ziyaret ederek vatandaşlarla buluştuğunu vurgulayarak, Bursa'nın Cumhurbaşkanı olarak ziyaret ettiği 7'nci vilayet olduğunu söyledi.
"İstikbale yönelik kanaatlerimi söylüyorum"
Cumhurbaşkanı sıfatıyla illere yaptığı ziyaretlerden rahatsız olanların bulunduğunu ifade eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Geçenlerde bir milletvekilini görevlendirmişler, o da YSK'ya müracaat etmiş, 'Cumhurbaşkanı seçimlere kadar meydanlara çıkmasın'. YSK'da tabi böyle bir müracaatı reddetmiş. Bunların durumu bu. Diyorlar ki 'Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor'. Hayır, ben Cumhurbaşkanı olarak sadece istikbale yönelik kanaatlerimi söylüyorum. Ne diyorum: 7 Haziran'da bu ülkede seçim var, 7 Haziran seçimlerinde biz yeni Türkiye'yi istiyorsak 400 milletvekilini vereceğiz. Diyoruz ki eğer yeni anayasa istiyorsak 400 milletvekilini vermek lazım, bunlarla böyle uğraşmaya gerek yok. Bir başkanlık sistemi istiyorsak 400 milletvekilini vermek lazım ki bu gerçekleşsin. Çözüm Süreci istiyorsak 400 milletvekilini vermemiz lazım ki gümbür gümbür iktidarda olan bir parti bunu gerçekleştirsin. Türkiye artık çok daha güçlü bir şekilde geleceğe yürümelidir, bunu görmemiz lazım, bunun için bir olacağız, beraber olacağız, inşallah güçlü bir şekilde yarınlara yürüyeceğiz."
Türkiye'nin G-20 dönem başkanlığı yaptığını, G-20 üyesi ülkelerin ağırlıklı olarak başkanlık sistemiyle yönetildiğini, bunlar arasında ABD, Arjantin, Rusya, Meksika ve Brezilya gibi güçlü ekonomilere sahip ülkeler bulunduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer 'en ileri demokrasi' diyorsanız Amerika, en ileri ekonomi Amerika, başkanlık sistemiyle buraya ulaşmış. Öyleyse biz az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeleri mi kendimize örnek alacağız, yoksa en ileri olan ülkeleri mi alacağız? Bütün bunları bir de gelenek ve göreneklerimizle güçlendirdiğimiz zaman farklı bir Türkiye ortaya çıkacaktır, bunu bilmemiz lazım" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazar günü Kolombiya, Küba ve Meksika'yı kapsayan Latin Amerika ziyaretine başlayacağını, 10 gün önce de Etiyopya, Cibuti ve Somali'yi ziyaret ettiğini, daha sonra da Afrika ve Latin Amerika ülkelerini kapsayan yeni ziyaretleri olacağını belirterek, "Pergelin bir ayağı Türkiye'de olacak ama diğer ayağıyla dünyayı dolaşacağız. İşte bundan birileri rahatsız oluyor, istiyorlar ki Cumhurbaşkanı Ankara'da otursun, sadece önüne gelen evrakları imzalasın, başka hiçbir işe karışmasın. Bölgesel güç olma, küresel güç haline gelme iddiasındaki bir Türkiye'nin böyle bir lüksü olabilir mi? Biz, sizin huzurunuza seçimden önce geldiğimizde ne dedik? 'Yatan, oturan değil, koşan bir cumhurbaşkanı olacağız' dedik. Siz de bize yüzde 52'yi bunun için verdiniz, bizim de buna layık olmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Ankara'da oturarak, sadece evrak imzalayan bir cumhurbaşkanı olması halinde kendisine verilen emanete ihanet etmiş sayılacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanı meydanlara indi' diyorlar, asıl mesele sizin meydanda olmamanız. Bunlar vesayet dönemlerinde lobiler üzerinden güç devşirmeye, koalisyon ortaklığı devşirmeye alışmışlar. Artık o dönemler geride kaldı, artık eski Türkiye yok, yeni Türkiye'de gücünü milletten, milli iradeden almayan hiç kimsenin esamesi okunmuyor, okunmayacak. Benim yerim tam burası, benim yerim milletimin yanı. Asıl sizin bulunduğunuz yere bakın, yanlış yerde duran sizsiniz. Ülkesine ve milletine ihanet içindeki bir çeteyle kol kola yürümek sizi iktidara götürmez, ancak felakete sürükler" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Ben belediye başkanlığım döneminden bu yana, ne zaman sorulduysa başkanlık sistemini hep savundum geldim. Diyorum ki: Türkiye eğer başkanlık sistemiyle yönetiliyor olsaydı, bugün bulunduğumuz yerin kesinlikle çok daha ilerisinde olurduk. Çünkü mevcut sistem hükümetlere çok ciddi patinaj yaptırıyor'' dedi.
''Pensilvanya ile işbirliği tutan, kirli ilişkilere giren ve bu kirli ilişkileri şu anda Parlamento'nun içinde de devam ettiren bu yanlış yapılanma, onları er geç bir yere taşıyacak'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Yahu siz dünyanın her yerinde tüm imkanlarını, tüm gücünü Türkiye'ye zarar vermek, Türkiye'yi sıkıntıya sokmak, Türkiye'yi şikayet etmek için kullanan bir yapıyla nasıl yoldaşlık edersiniz? Yoldaşlık edecekseniz, işte Bursa burada. Bursalılarla yoldaşlık edin, Erzurumlularla, Trabzonlularla, Antalyalılarla yoldaşlık edin, velhasıl milletimizle yoldaşlık edin. Bu mesele parti meselesi değil. Bu mesele benim şahsi meselem hiç değil. Bu mesele 'düşmanımın düşmanı dostumdur' mantığıyla hareket edilebilecek bir mesele de değil. Bu mesele milletin bekası meselesidir, ülkenin geleceği meselesidir. Çete kurup, seçilmiş hükümete, Başbakana, siyasete, milli iradeye karşı darbe yapma teşebbüsünde bulunanlara payandalık edenleri milletimiz affetmez''
Milletin değil, darbecilerin, çetelerin yanında saf tutanların bu tercihlerinin hesabını millete verdiklerini, bundan sonra da vereceğini belirten Erdoğan, ''Benim bunları ifade etmemden rahatsız olanlar, bunun için Cumhurbaşkanlığını sorgulayanlar dönüp kendilerine baksınlar. Ne demiş atalarımız: 'Asıl azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar onun da aslı ayrandır' demişler'' görüşüne yer verdi.
''Elinde molotofla terör estiren insanlara sahip çıkamayız''
''Bizim aslımız belli, abdestimizden şüphemiz yok ki, namazımızdan şüphemiz olsun'' diyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Bizden bu millete, bu ülkeye zarar gelecek bir şey sadır olmaz. Çünkü bizim murakıbımız bizzat milletimizin ta kendisidir. Çıkıyor bir tane siyasi genel müdür diyor ki 'ben o teröristlerin önünde yürürüm.' Yani eli molotoflu, elinde her türlü sapan, taş var, neymiş genç. 'Onların önünde yürürüm' diyor. Bir defa elinde molotof, sapan, misket varsa, bütün bunlarla beraber halkın her türlü dükkanına, arabasına, aracına her şeyine saldırıyorsa, bunlar teröristtir, bunun başka izahı yoktur. Onun önünde yürüyeceğini söyleyen kişi de ondan nasibini almış demektir.''
Ülkenin huzura, refaha ihtiyacı olduğunu vurgulayan Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak şu anda İç Güvenlik Yasası ile alakalı atılması gereken adımların, ülkenin aydınlık yarınları için önemli olduğuna inandığını söyledi.
Erdoğan, ''Çünkü elinde molotofla ülkenin her yerinde terör estiren insanlara sahip çıkamayız. Bunun bedelini ağır ödedik. Bunun bedelini ağır ödeyen bir Başbakan olarak, Cumhurbaşkanlığı makamında da buna seyirci kalamayız. Yeter ki bir an önce Meclis Genel Kurulumuzdan geçsin, bizlere de gelsin'' şeklinde konuşacak.
Başkanlık sistemi
Türkiye'nin gelişeceğini, büyüyeceğini ifade eden Erdoğan, ancak bunu içeride de dışarıda da hazmedemeyenlerin olduğunu söyledi.
Türkiye'de yeni ihtiyaçların doğduğuna dikkati çeken Erdoğan, bu yeni ihtiyaçları karşılamak için de yeni yollar, yeni yöntemler bulunması ve hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Yeni Anayasa ve başkanlık sisteminin bu çerçevede Türkiye'nin gündemine gelmiş konular olduğuna işaret eden Erdoğan, bugün dünyanın gelişmiş ülkelerine, hızlı karar alma, hızlı icraat ortaya koyma kabiliyetine sahip devletlerine bakıldığında çoğunun başarısının arkasında Başkanlık sisteminin olduğunun görüldüğünü kaydetti.
''Türkiye çok başlılığın bedelini defalarca ödedi''
Erdoğan, 2023 yılında Türkiye'yi dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi, 10 ekonomisi haline getirmek için bu konuları konuşmak, tartışmak ve süratle hayata geçirmek durumunda olunduğunu belirterek, Türkiye'nin 'çok başlılığın' bedelini defalarca ödediğini söyledi.
Geçmişte yaşanılan krizlerde mevcut sistemin zaaflarının çok önemli rolü olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
'' Biz diyoruz ki madem bu gömlek, bu bedene dar geliyor, gelin daha iyisini, daha güzelini, daha faydalısını getirelim. O şekilde yolumuza devam edelim. Diyorlar ki 'Başkanlık sisteminde denetim mekanizması yok'. Bunlar gerçekten dört dörtlük cahil. Şu anda Amerika'daki sistemde denetim yok mu? Bir sağlık reformunu sayın Obama yapamadı. Niye? Meclis, Senato yol vermiyor. Ama biz sağlık reformunu ta ne zaman yaptık. Bizim derdimiz başka. Biz bunların da önünü açacak bazı adımlarla.. Mesela biz çift kamaralı bir parlamento olsun istemiyoruz. Tek kamaralı olsun. Niye? Daha seri olması lazım, engellenmemesi lazım, önünün açık olması lazım. Parlamento her zaman o denetim görevini yine yerine getirecektir.''
''Mevcut sistem ciddi patinaj yaptırıyor''
Erdoğan, ''Ben belediye başkanlığım döneminden bu yana, ne zaman sorulduysa başkanlık sistemini hep savundum geldim. Diyorum ki: Türkiye eğer başkanlık sistemiyle yönetiliyor olsaydı, bugün bulunduğumuz yerin kesinlikle çok daha ilerisinde olurduk. Çünkü mevcut sistem hükümetlere çok ciddi patinaj yaptırıyor. Hele bir de cumhurbaşkanı ile hükümet arasında ciddi görüş ayrılıkları varsa, bu patinaj çok daha fazla oluyor, hatta geriye gidişlere yol açıyor'' ifadelerine yer verdi.
Türkiye'nin bunların hepsini yaşadığını ve gördüğünü belirten Erdoğan, bunun 1960 ve 1980 darbecileri tarafından bilinçli olarak kurulmuş Anayasa'ya derç edilmiş bir sistem olduğunu söyledi.
Bir yanda ülkede işlerin çok daha hızlı çok daha etkili yürümesini sağlayacak bir sistem, öbür yanda ülkeye sürekli patinaj yaptıran, fatura ödeten bir sistem bulunduğunu bildiren Erdoğan, ''biz gelin aklın yolunu, mantığın yolunu, günümüz dünyasında daha çabuk ve gerçekten de kabul eden yolu, kültürümüze, tarihimize daha uygun olan yolu seçelim diyoruz'' dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Fethullah Gülen'e: 'Hoca mısın yoksa banka patronu mu?'
Cumhurbaşkanı Erdoğan Bursa'da yaptığı konuşmada: "Pensilvanya'daki zat bankayla ilgili makale yazıyor, sen hoca mısın yoksa banka patronu musun?" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Fethullah Gülen'e: 'Hoca mısın yoksa banka patronu mu?'
Erdoğan'dan Fethullah Gülen'e: Hoca mısın yoksa banka patronu mu?
Erdoğan şunları kaydetti;
"Bakıyorsunuz Amerika'nın bir gazetesinde Pensilvanya'daki zat makale yazıyor. Niçin yazıyor? Türkiye'deki bir katılım bankasıyla alakalı. Yav sen hoca mısın yoksa banka patronu musun, nesin? Hale bak sırtını nereye dayıyor? İşte o malum Newyork Times gazetesine. Peki bunun patronajı nerede? Onu da siz araştıracaksınız. Acaba bu gazetenin patronları kim? Acaba nasıl burada yazdırıyorlar? Hesap başka, bilesiniz ki içeriden ve dışarıdan güçlü Türkiye istenmiyor. Bunun için her taraf ayağa kalkmış durumda
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çeşitli açılışlar ve temaslar için bulunduğu Bursa’da, Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanlığı’nı ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra cuma namazını Bursa Ulu Cami'nde kıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanlığı’nı ziyaretinin ardından cuma namazını Bursa Ulu Cami'nde kıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Camiden çıkarken kendisini bekleyen vatandaşları selamladı ve 2023 metrelik börek yaparak, Guinness Rekorlar Kitabı’na giren börekçi Hasan Acar'ın kendisi için hazırladığı börekleri vatandaşlara ikram etti.
Orhan Gazi Parkı'ndan yürüyerek toplu açılış töreninin yapılacağı Atatürk Caddesine geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, vatandaşlar yoğun sevgi gösterisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve diğer yetkililer eşlik ediyor.
YORUMLAR