Nihal Olçok'tan herkesi ağlatan sözler
Giriş Tarihi: 12.08.2017 05:31 Son Güncelleme Tarihi: 12.08.2017 07:12
AK Parti’nin kuruluşundan bu yana reklam kampanyalarını yürüten eşi Erol Olçok ve 17 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip’i darbe direnişinde kaybeden Nihal Olçok, acısını ve hasretini böyle anlattı. Çekmeköy Belediyesi’nin dergisine konuşan şehit eşinin sözleri ağlatan cinsten...

15 Temmuz kanlı darbe girişiminde darbeci hainler tarafından katledilen 17 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip ile birlikte şehit olan reklamcı Erol Olçok'un eşi Nihal Olçok, eşini ve oğlunu kaybetmenin acısını hâlâ ilk günkü gibi yüreğinde taşıyor. Nihal Olçok, AK Parti'nin kuruşunda yer alan ve partinin ilk gününden bu yana reklam kampanyalarını yürüten Erol Olçok ile oğlu Abdullah Tayyip Olçok'a duyduğu özlemi Çekmeköy Belediyesi'nin aylık kültür sanat dergisi 'Çekmeköy 2023'e anlattı. İşte şehit eşinin röportajdaki duygu dolu sözleri;
"ALLAH'A EMANET ETTİM" Onlara son bir mesaj atmıştım. Çünkü telefonlarıma cevap vermediler. Kendi attığım bin yüz küsür mesajımı okudum. O gece attığım mesajlarda kullandığım dil, hiçbir zaman mesajlarımda kullanmadığım bir dildi. Son mesajda, "Ben ikinizi Allah'a emanet ettim" yazmışım. Bin yüz küsur mesaj da hiç 'ettim' dememişim. Hep 'emanet ediyorum' demişim. Ama o gece kesin bir dil kullanmışım ki ve 'La galibe İllallah' demişim. Ben ikinizi Allah'a emanet ettim.
ÖNCE 'KALP' DEDİLER Kardeşim, Erol Bey'in kalbinden rahatsızlandığını söyledi. Ben de hemen Haydarpaşa Numune'ye gittim. Zaten Erol Bey'in kalbinde 4 tane stent vardı. Tansiyonu vardı ve kalp hastasıydı. O gün hastanelerin, yolların yani her yerin değişik bir ambiansı vardı. Sokaklar, hastaneler ve evler farklıydı. Herkes kendisinin bulunduğu yerde büyük bir felaket olduğunu anlatıyor. 15 Temmuz gecesini herkes kendine göre acı, üzüntü, korku yaşadı. Olanlar o gece yaşandı ve bitti. Ben bugün elimizde kalanlarla ilgileniyorum. Ve çok üzülüyorum.
Aradan geçen süre anlatılmaz, nasıl anlatayım ki... Toplum benden şunu duymak istiyor; muhteşem cayır cayır acı, irin, gözyaşı. 'Güzel üzülmek' diye bir şey vardır. 'Edeple üzülmek' Ben sadece onu yapmaya çalışıyorum. Evlat yok, eş yok, iki tane yetimim var. Eğer bu acılardan sürekli zarar hesabı yaparsam zaten kayıptayım, tamamen kaybedeceğim. Ama elhamdülillah şu anda gördüklerim-izlediklerimden çok ümit var. Acı yok mu? Tabi ki çok acı var.
GECE EVDE GİBİYİZ Kabristanı geceleri ziyaret ediyorum. Kendimi daha iyi hissediyorum. Orada onlarla konuştuğumda da kimsenin konuşmayı bölmesini de istemiyorum açıkçası. Acılarım ve yalnızlıklarım geceleri daha çok içimi acıtıyor. Üstelik gece kabristanda gece baş başasın sağdan soldan gelen yok. Hani gece olur da evinize gittiğinizde eşiniz çocuğunuzla baş başa kalırsınız ya belki de o yüzden gece ziyaretlerim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Erol Bey'in en gerçek olduğu iki kişiyiz biz bu dünyada. İnsan, maskeler ve savunma mekanizmaları ile yaşar. Normal insanlar birbirileriyle karşı karşıya iken gerçek kişiliğini göstermezler. Fakat çok yakın hissettiğiniz insanların yanında o maskeyi ve savunma mekanizmanızı kullanamazsınız. Bu kişilerden biri eşi, diğeri ise en kıymetlisidir. Erol Bey, Tayyip Bey'e ve vatanına duyduğu muhabbetti evladıyla beraber canlarını vererek ispatlamıştır. Ona duyduğu muhabbet bizimkinin çok üstündeydi. . Çünkü en yakınındaki gerçek Erol Bey'i tanıyan iki kişiyiz.
Erol Olçak'ın eşinden ağlatan sözler! Erdoğan'ın gözlerine bakamadım...

15 Temmuz şehidi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dava arkadaşı Erol Olçok'ın eşi Nihal Olçok, Erdoğan'la göz göze gelemediğini anlattı.

15 Temmmuz gecesi eşi Erol Olçok ile oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Nihal Olçok, darbe girişimi gecesi yaşananları anlattı...

Olçok, eşi Erol Olçok'un şehit olmasının ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la göz göze gelemediğini söyledi. Külliye'ye de gidemeyen Olçok bu durumu şu sözlerle anlattı:

"TAYYİP BEY’İN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKAMADIM ÇÜNKÜ..."
"Çok fazla insanın gözüne baktım. Ama en çok Tayyip Bey’in gözünün içine baktığımda, O’nun içimdeki acıyı göreceğimden ve karşısında bayılacağımdan korktum hep. Çünkü benim tanıdığım bütün Olçakların hepsini o da tanıyordu. Sanki ikimizde neyi kaybettiğimizi anlayacaktık. Ve onun gözlerinde onu görmek, beni daha kötü yapacaktı.

BAŞIMI OMUZUNA KOYUP SAATLERCE AĞLAMAK İSTİYORDUM
Aslında O’nun omuzuna başımı koyup saatlerce ağlamak istiyordum. Evet, Olçak’ı sadece Tayyip Bey ve ben her şeyiyle tanıyorduk. Cumhurbaşkanımızı görünce, ona karşı bir Cumhurbaşkanı gibi davranamayacağımdan korktuğumdan, Külliye’deki o davete bile gidememiştim."

O GÜN YOLLARI KARIŞTIRDIM
“Herkes beni arıyordu o gece, ‘Ne oluyor Nihal, Erol Abi ne diyor?” diye. Kardeşim, ‘Eniştem rahatsızlanmış’ diye mesaj attı. Arabaya fırladım. Kalp krizi geçirdiğini düşünüp hastaneye koştum. Numune Hastanesi’ne doğru yola koyuldum. Avucumun içi gibi bildiğin yolları o gün karıştırdım. Hastaneye çıkan yolu bir türlü çıkaramadım. Kendimi Koşuyolu Medipol Hastanesi’nin önünde buldum.

Oradan devam ettim, E-5’in girişinde ama ters yöndeydim. Ya o trafiğe tersten girecektim, ya o hastaneye gitmekte geç kalacaktım. Tersten trafiğe girdim. 5 dakika sonra Numune’nin bahçesindeydim. O kaosta hastane bahçesinde tek arabalık yer vardı. Sanki benim için ayrılmıştı, oraya girdim.”

İKİSİ ORADA YAN YANA YATIYORMUŞ
“Koşarak Acil’e girdim. Her taraf doluydu. Her yerde kan kokusu ve yanık et. Dokunmadığım yaralı kalmadı. Bağırıyordum. Dört salonun hepsine girdim ama yoktu kimse. Bu kadar adam oraya geliyorsa bir şekilde onlar da gelecekti elbet. Bir tane kırmızı kapı gördüm. Üzerinde personel yazıyordu. Meğer ikisi o odada yan yana yatıyormuş. Dün gibi, bugün gibi. Ben o kapının önüne kadar gitmiştim ve personel yazdığı için girmemiştim.

ONLARI O HALDE GÖRSEYDİM ÖLÜMÜ GÖZE ALIRDIM
İyi ki de girmemiştim. Ölürdüm onları orada görseydim. Kullanamayacağımı, çalıştırsam da durduramayacağımı bile bilsem, ölümü göze alır, onları o hale getirenlerin üzerine sürerdim. Tıpkı onların yaptıkları gibi. Bu dünyada bir orduyu yıkabilecek tek bir güç vardır. Bir kadının, bir ananın yüreği. Her deliliği yapabilirdim. Yaptım da. Odalardaki bütün yaralılara dokundum. Bir can kurtarabilmek için hemşirelerle birlikte sağa sola koşuşturdum.”

KANIN KOKUSUNU ORADA ÖĞRENDİM
“Yerler kan gölünden yürünmez haldeydi. Doktor ve hemşireler bir yaralıdan diğerin kanlı zeminde kayarak koşturuyordu. Kopmuş bacaklar, kasığından kurşun yemiş, kan fışkıranlar... Kanın sesinin ve kokusunun olduğunu ben unutmamak üzere orada öğrendim. O sırada çocukların geldiğini söylediler.

ÇOCUKLARIMIN ÜZERİNE KAPAKLANDIM
Onlara bakmak için dışarı çıktım. Çocuklar bankın üzerinde oturuyorlardı. Birden üzerimizden F-16 geçti. Çocuklarımın üzerine kapaklandım. O sesle birlikte, çocukları alıp oradan gitme vaktimin geldiğini anladım. Çünkü Erol Bey olsa, çocukları alıp oradan götürmemi isterdi.”

"YİNE BULUŞACAĞIZ"
“Ve işte şu an Kâbe’deyim. Eminim Rabbim, benim ne yaşadığımı ve benim ne söylemek istediğimi biliyor. Şuna yürekten inanıyorum ki, cennet kapısından girerken sağda ben, solda Olçak, ortada çocuklarla beraber gireceğiz. Onunla yine buluşacağız. Onları şahadetiyle, ölüm öldü benim için. Ölümü öldürdüm. Artık, ölümün bende bir hükmü yok.


Olçoklar'la ilgili rapor çıktı! Baba oğlu sırtlarından vurmuşlar…
Giriş Tarihi: 5.8.2017 15:42 Son Güncelleme Tarihi: 5.8.2017 18:30
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü’nde vurulan reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’la ilgili raporlar medyaya yansıdı.
Karar’da Hilal Öztürk imzasıyla yayımlanan habere göre, adli tıp, ekspertiz ile balistik inceleme raporları, HK33, MG3 ve G3 silahlarıyla hedef gözeterek uzun namlulu silahlar ve top atışlarıyla 34 kişinin nasıl öldürüldüğünü belgeledi.
Başsavcılığı’nın 15 Temmuz Şehitler Köprüsü iddianamesinde yer alan Adli Tıp, ekspertiz ve balistik inceleme raporları HK33, MG3 ve G3 silahlarda kullanılmak üzere imal edilmiş ve 6136 sayılı yasaya göre ‘yasak’ niteliğinde fişeklerle, uzaktan atışla 34 kişinin vurulduğunu ortaya çıkardı. Bu raporlara göre reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok da sırtlarından vuruldu. Olçok’un arka sağ omuz, oğlu Abdullah’ın ise arka sol omzundan giren birer mermiyle iç kanama sonucu yaşamlarını yitirdikleri tespit edildi. Darbecilere direnenlerin vücutlarına isabet eden mermilerle iç ve dış kanama, beyin hasarı nedeniyle hayatlarını kaybettikleri belirlendi.İstanbul darbe girişiminde eski adıyla Boğaziçi Köprüsü’nde askerler tarafından katledilen 34 kişinin Adli Tıp raporları acı tabloyu detaylarıyla ortaya koydu. Temmuz15
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü’nde vurulan reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’la ilgili raporlar medyaya yansıdı.
Karar'da Hilal Öztürk imzasıyla yayımlanan habere göre, adli tıp, ekspertiz ile balistik inceleme raporları, HK33, MG3 ve G3 silahlarıyla hedef gözeterek uzun namlulu silahlar ve top atışlarıyla 34 kişinin nasıl öldürüldüğünü belgeledi.
15 Temmuz darbe girişiminde eski adıyla Boğaziçi Köprüsü'nde askerler tarafından katledilen 34 kişinin Adli Tıp raporları acı tabloyu detaylarıyla ortaya koydu. İstanbul Başsavcılığı'nın 15 Temmuz Şehitler Köprüsü iddianamesinde yer alan Adli Tıp, ekspertiz ve balistik inceleme raporları HK33, MG3 ve G3 silahlarda kullanılmak üzere imal edilmiş ve 6136 sayılı yasaya göre ‘yasak' niteliğinde fişeklerle, uzaktan atışla 34 kişinin vurulduğunu ortaya çıkardı. Bu raporlara göre reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok da sırtlarından vuruldu. Olçok'un arka sağ omuz, oğlu Abdullah'ın ise arka sol omzundan giren birer mermiyle iç kanama sonucu yaşamlarını yitirdikleri tespit edildi. Darbecilere direnenlerin vücutlarına isabet eden mermilerle iç ve dış kanama, beyin hasarı nedeniyle hayatlarını kaybettikleri belirlendi.
83 KİŞİ ATEŞ ETTİ
Gazeteduvar'ın haberine göre, iddianamede, şüphelilerden 83’ünün beyanlarına, el svap analizlerine ve kamera kayıtlarına göre olaylar esnasında kesin olarak silah kullandıkları tespit edildi. Şüphelilerin neredeyse tamamının havaya ateş ettikleri yönünde ifade verdiği görüldü. Bazı şüpheli erler ise ’emir aldık’, ‘vurduk’ diyerek suçlarını itiraf etti. Başsavcılık katilleri belirleyebilmek için kapsamlı çalışma ve analizler yaptı. Köprü krokisi üzerinde bulunulan yerler işaretlendi. Askerlerin silahların türü ile otopsi raporlarında tespit edilen mermilerin karşılaştırılması ile geliş açısına göre yapılan inceleme, ateş eden darbecilerin gruplandırılarak tespit edilebilmesini sağladı. Buna göre Erol Olçok ve Abdullah Tayyip Olçok’un da aralarında olduğu 27 kişinin 60 darbeci asker tarafından vurulduğu belirtildi. Timur Akdemir’i öldüren merminin 26 askerin silahından çıkmış olabileceği, 6 kişinin ise 75 asker tarafından katledildiği bildirildi. Katliam talimatını veren Yarbay Turgay Ödemiş ve Binbaşı Ahmet Taştan ise üç grupta da ‘azmettirici’ ve ‘katil’ olarak yer aldı. 83 darbeci hain ateş etti
15 Temmuz hain darbe girişiminde eski adıyla Boğaziçi Köprüsü üzerinde darbeci alçaklar tarafından vurularak şehit edilen Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un ölümlerine ilişkin hazırlanan rapor medyaya yansıdı.

15 Temmuz darbe girişiminde eski adıyla Boğaziçi Köprüsü'nde askerler tarafından katledilen 34 kişinin Adli Tıp raporları acı tabloyu detaylarıyla ortaya koydu. İstanbul Başsavcılığı'nın 15 Temmuz Şehitler Köprüsü iddianamesinde yer alan Adli Tıp, ekspertiz ve balistik inceleme raporları HK33, MG3 ve G3 silahlarda kullanılmak üzere imal edilmiş ve 6136 sayılı yasaya göre 'yasak' niteliğinde fişeklerle, uzaktan atışla 34 kişinin vurulduğunu ortaya çıkardı. Bu raporlara göre reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok da sırtlarından vuruldu. Olçok'un arka sağ omuz, oğlu Abdullah'ın ise arka sol omzundan giren birer mermiyle iç kanama sonucu yaşamlarını yitirdikleri tespit edildi. Darbecilere direnenlerin vücutlarına isabet eden mermilerle iç ve dış kanama, beyin hasarı nedeniyle hayatlarını kaybettikleri belirlendi.
YORUMLAR