Tarihi: 20.03.2017 13:32 Son Güncelleme Tarihi: 20.03.2017 18:19
Naziler, Yahudiler,Çingenelerin ve Polonyalıların da bulunduğu milyonlarca masum insanı katlettiler
Son haftalarda Avrupa'daki Türk düşmanlığı,12 Plot İlimizde uygulanmakta olan, Siroma Projesinin sorgulanmasını zaruret haline getirdi, bu Proje Avrupa projesi, Romanların yoğun olarak yaşadığı yerlerde Sosyal İçermenin Desteklenmesi Operasyonu (SİROMA) projesi kapsamında Ayrımcılıkla Mücadele ve Sosyal İçerme,Her ne kadar beş Bakanlığımız bu Projede paydaş olsa da,bu Proje'nin 16 Nisan sonrasına kadar durdurulması ülkemizin hayrına olur.
Oysa Çingeneler tarihine bakıldığında dünyadaki hemen hemen tüm devletler tarafından (Osmanlı hariç) ezildikleri karşımıza çıkıyor. Ve tarih bunları hep gözardı etmiş. Çingenelerin tarih boyunca çeşitli sürgünler yaşadıkları, çeşitli zulümlere maruz kaldıkları tarihi belgelerle ortaya çıktı. Ortaya çıkan bir başka gerçek ise Çingenelerin diri diri yakıldıklarıyla ilgili. II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından yüz binlerce Çingenenin yakıldığı gerçeği aradan yıllar geçmesine rağmen sonunda gün yüzüne çıktı. Özellikle Alman kaynakları bu olayları doğruluyor. Çingeneler sadece yakılmakla kalınmamış, çalışma kamplarına gönderilen on binlerce Çingenenin akibeti ise hâlâ bilinmiyor. Peki Almanlar Çingeneleri neden yaktı? Bu sorunun cevabı ise oldukça ilginç: Türk ajanı olmaları.

Türk ajanı 500 bin Çingene!
II. Dünya Savaşı sırasında Almanya'da devam eden "saf ırk" politikasından Çingeneler de nasibini almış. Almanların Yahudileri yaktığı konusu dünya kamuoyunda tartışılıp hep gündemde tutulmaya çalışılırken Çingenelerden hiç bahsedilmiyor. Yahudiler ön planda tutulup, dünya kamuoyu nezdinde çok güçsüz olan Çingenler hep gözardı ediliyor. Savaşın sürdüğü yıllarda Almanlar 500 bin Çingeneyi diri diri fırınlarda yakmış, on binlerce Çingeneyi de göçe zorlamış. Kamplarda kaybolan Çingenelerin sayısı ise tam olarak bilinmiyor.

Almanya'da 1938'de başlayıp 1945 yılına kadar Çingeneler değişik zulüm ve işkencelere maruz kalmışlar. Alman arşiv belgelerinde de Çingenelere yönelik zülümlerle ilgili detaylı bilgilere yer veriliyor. Arşiv belgelerine göre ağır işlerde çalıştırılan binlerce Çingenenin, Dachau kampında fırınlarda yakıldığı ortaya çıkıyor. Yine arşiv belgelerine göre Almanların nüfuz sahası içinde bulunan ve "3. Bölge" olarak bilinen toplama kampında 500 bin Çingenenin yakılarak imha edildiği belirtiliyor. Çingenelere yönelik bütün bu zulümlerin, işkencelerin, öldürülmelerin sebebi konusuna ise, yine arşiv belgeleri tanıklık ediyor; Türk ajanı olmaları.

Çingene nasıl Türk ajanı olur?
Almanlar, sadece Türk ajanı olduklarını gerekçe gösterip 500 binden fazla Çingeneyi yakıp, binlerce Çingenenin de göç etmesine yol açtılar. Peki bir Çingene nasıl Türk ajanı olur? Bu sorunun cevabı ise tarihte saklı. Avrupa'daki hatta dünyadaki hemen hemen tüm devletler Çingenelere zulmederken, Osmanlı Devleti Çingeneleri korumuş, onları birey olarak kabul etmiş.

Türkiye'de Çingeneler ile ilgili olarak akademik anlamda ilk çalışmayı yapan Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Rafet Özkan, Avrupa'nın Çingenelere yönelik nefretinin çok eskiye dayandığını belirterek şöyle konuşuyor: "Çingenelerin Türk ajanı olmaları 1400'lerden itibaren süregelen bir söylem ve buna bağlı olarak uygulamalarla geçerliliğini korumuş. Çingenelerin Türk ajanı olarak kabul edilmelerinin ana sebebi; 1453 yılında İstanbul'un fethedilişini müteakip Avrupa'daki fetih seferlerinin devam etmesi ve Türklerin Viyana sınırına kadar dayanmış olmalarıdır. Bu zaman sürecinde Avrupalı Hıristiyanlar kendi ülkelerinde görülmeye başlayan doğudan gelmiş siyah renkli Çingenelerden şüphelenmeye başlamışlar ve onları Türk ajanı ve keşif gücü gibi algılamışlar. Bundan dolayı Çingeneler Avrupalılarca hiç dostça karşılanmamışlar. Bu anlayış Avrupalıların Türklere karşı duydukları kin ve korkudan kaynaklanıyor. Avrupalıların Çingenelere karşı bu düşüncesi 20. yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir. Çingeneleri Türk ajanı olarak Avrupalılara hedef gösteren ilk kişi 1424 yılında Presbyter Andreas'dır."

Avrupalı hiç sevmemiş
Çingeneler tarihine bakıldığında onların Avrupa'da sürekli bir zulme ve sürgüne maruz kaldıkları karşımıza çıkıyor. Çingeneler 1512'de İsveç'e, 1515'te İngiltere'ye, 1544'te Norveç'e, 1597 yılında Filandiya'ya ulaşmışlardı. İspanya'ya 1425 yılında gelen ilk grup 1427 yılında sürülmüş. Avrupa'da Çingenelerin görülmesiyle birlikte kilise, bunlara düşmanca davranmış ve Barcelona'ya 1447 yılında gelenler, iki yıl sonra 1449'da İspanya'yı terk etme emri almışlar. Hatta V. Ferdinand yönetimi sırasında Çingeneler pek çok zulme uğramış, gözlerine mil çekilerek kör bile edilmişler. Portekiz'de yaşadıkları bunlardan farklı değildi; zulüm, işkence, sefalet... Çingenelerin önce bir bölümü 1600 yılında Portekiz'den Afrika'ya gönderilmiş ve 29 yıl sonra da geri kalan gruplar, Hindistan ve Brezilya'ya sürülmüş. Aynı şekilde Fransa ve diğer Avurpa ülkelerinde de Çingeneler 1500 yılından beri hep sürülmüşler, işkencelere maruz kalmışlar. Ancak çingeneler her ne kadar sürülmüşlerse de kendi özlerinden hiçbirşey kaybetmemişler.

Doç. Dr. Ali Rafet Özkan Çingenelerin Avrupa'daki takibatının diğer bir sebebini de onların gerçek mânâda Hıristiyan olamamalarından kaynaklandığını belirtiyor: "Hıristiyanlar nazarında Çingeneler putperesttir. Onlar şeytanın yardımıyla büyücülük, falcılık ve kahinlik yapmaktadır. Engizisyon Çingeneler için devreye girmiş. Heinrich von Wislocki'nin bildirdiğine göre, Çingeneler 19. yüzyılda bir kaç ülkede kâfir olarak takibata uğramış ve cezalandırılmışlar".

Osmanlı korumuş, Türkiye sevmiş
Türkiye ise Osmanlı'dan aldığı bu mirası devam ettirmiş. Günümüzde Çingeneler, Türkiye'nin hemen hemen her yerinde dağınık olarak yaşıyorlar. Çingenelerin çoğunlukta bulunduğu yerlerin başında Marmara, Ege ve Akdeniz bölgeleri geliyor. Bunu Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri takib ediyor. Türkiye'de Çingeneler genel olarak "Çingene" adıyla biliniyorlar. Ancak yakın zamana kadar onlar için "Kıpti" kelimesi de kullanılmış. Erzurum, Artvin, Bayburt, Erzincan ve Sivas Çingeneleri için "Poşa", Van, Hakkari, Mardin ve Siirt Çingeneleri için "Mutrib", İç Anadolu Çingeneleri için "Elekçi" tabiri kullanılmış, resmi dilde ise "Esmer Vatandaş" tabiri kullanıldığı karşımıza çıkıyor. Akdeniz'de Çingeneler için "Arabacı", Ankara'da "Teber", Adana ve Osmaniye yöresinde "Cono" tabiri kullanılıyor. Roman ise daha çok Trakya'da kullanılan bir tabir olarak karşımıza çıkıyor.

Türkiye'deki Çingenelerin büyük kısımının Çingene ithamını reddettiklerini belirten Doç. Dr. Ali Rafet Özkan konu ile ilgili olarak şunları söylüyor: "Bunun sebebi Çingeneler gittikleri her yerde bu isimle horlanıp, aşağılandıkları için bunu pek tercih etmiyorlar, daha doğrusu kabul etmiyorlar. Çingeneler Türkiye'nin her yerine dağılmış durumdalar. Çok dağınık bir şekilde yaşadıkları için Çingenelerin kesin sayısı ile ilgili birşey söylemek mümkün olmuyor. Ama Çingeneler misafirperver insanlar oldukları gibi, ikramda bulunmayı da çok seviyorlar. Çok neşeli ve hareketli insanlar".
Avusturya, Kraliçe Maria Theresia döneminde Romanlardan çocuklarını zorla alma, Roman olmayan kişilerle evlenmeye zorlamak gibi gaddarca yöntemlerle onları yerleşik düzene geçirmeye çalışan ilk ülke oldu.
Bask ülkesi, Avrupa'da 19. yüzyılın başına değin Romanların son sığınma yeri oldu. Daha sonra Fransız-İspanyol askeri birlikleri yurtsuzları oradan da sürüp çıkardı.
Türkçede Romanlar, yaşadıkları yöreye bağlı olarak Çingene sözcüğünün versiyonları olan çeşitli isimlerle anılırlar. Bunlardan bazıları şunlardır: Çingen, Cingen, Cıngan, Çingan, Çingân, Cingan, Çincane ve Cingane. Bunun haricinde kullanılan bazı yöresel isimler şunlardır:
- Cono (Adana)
- Roman (İzmir)
- Şopar (Tekirdağ, Kırklareli)
- Cingan (Bolu, Kastamonu, Çankırı, Sinop, Çorum, Afyon, Ankara, Kırşehir)
- Mıtrıp (Van, Diyarbakır)
- Mutruf (Ardahan)
- Bala (Ilgın, Konya)
- Poşa (Erzurum, Artvin, Kars). Anadilleri Ermenice olup Doğu Anadolu'da yaşamaktadırlar.[39]
- Gurbet, kurbat (Tunceli, KKTC, Hatay)
- Kareçi (Birecik, Diyarbakır, Niğde ve civarında)
- Çingit "göçebe, çingene" (Amasya, Samsun)
- Abdal (Dörtyol , Hatay - Kahramanmaraş)
- Çerge, Firavun (Edirne)
- Dom (Van, Hakkari)
- Aşık - (Diyarbakır)
- Kıpti
- Orom (Zonguldak, Bartın)
- Ole (KKTC)
Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı’nın 4. Bileşeni “İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı” kapsamında uygulanan ve Türkiye’nin AB üyelik sürecinde müzakere ettiği başlıklardan biri olan, “Roman Açılımı” çerçevesindeki uyum çalışmalarını destekleyen, “Romanların Yoğun Olarak Yaşadığı Yerlerde Sosyal İçermenin Desteklenmesi Operasyonu - SİROMA” Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir.
Sözleşme Makamı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı’dır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen SİROMA Projesi ile ülkemizde yaşayan Roman vatandaşların işgücü piyasasına girişlerini kolaylaştırarak sosyal içermenin arttırılması amaçlanmaktadır.
Avrupa Birliği'nin Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) çerçevesinde 11.5 milyon Avro kaynak sağladığı Operasyon kapsamında yürütülen Teknik Destek Projesi Adana, Ankara, Balıkesir, Edirne, Eskişehir, Hatay, Kırklareli, Manisa, Mersin, İstanbul, İzmir, Tekirdağ olmak üzere 12 pilot ilde uygulanacaktır.
Proje ile Romanlara hizmet sunan kurumların kapasitelerinin artırılması, sunulan hizmetlerin kalitesinin iyileştirilmesi ve koordinasyonun artırılması, hizmet sunanlar için kapasite artırıcı ve ayrımcılığın önlenmesi temelinde eğitimler verilmesi, konu hakkında kamuoyunda farkındalığın sağlanması ve Romanların mesleki niteliklerinin geliştirilerek sürekli ve güvenceli işlere girişlerinin desteklenmesi temelinde faaliyetler yürütülecektir. Bu çerçevede SİROMA bir politika geliştirme, kapasite artırma, eğitim, işbirliği ve istihdam Projesidir.
Ayrıca, Proje kapsamında 12 pilot ilde 20 Sosyal Hizmet Koordinasyon Birimi kurulacak ve bu birimlerin her birinde birer Sosyal Arabulucu ve Birim Koordinatörü istihdam edilecektir.
Çalışmalarına 2015 yılı Kasım ayında başlanan Romanların Yoğun Olarak Yaşadığı Yerlerde Sosyal İçermenin Desteklenmesi Operasyonu kapsamında Ankara, Adana, Balıkesir, Hatay, Edirne, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Manisa, Mersin ve Tekirdağ’dan oluşan 12 pilot ilde 24 ay boyunca;
- Roman vatandaşlara çeşitli konularda yardım ve danışmanlık sunulacak,
- Romanların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde araştırmalar gerçekleştirilecek,
- Ayrımcılıkla mücadele alanında farkındalığın ve sivil diyaloğu güçlendirmek için eğitimler verilecek,
- Roman mahallelerindeki okullarda çocuklarla ders dışı aktiviteler gerçekleştirilecek,
- Roman çocukların okul öncesi ve ilköğrenim düzeyinde başarısının artırılması için destek çalışmaları yürütülecek,
- Sağlık sisteminden daha kolay yararlanılmasına yönelik sağlık okur yazarlığı eğitimleri yapılacak,
- Mesleki kurslara erişimi sağlamak ve ücretsiz taşıma hizmeti sunmak gibi faaliyetler gerçekleştirilecek ve
- Romanların mesleki nitelikleri geliştirilecek ve istihdam edilebilirlikleri artırılacaktır.
Projenin Adı: Romanların Yoğun Olarak Yaşadığı Yerlerde Sosyal İçermenin Desteklenmesi Operasyonu - SİROMA
Faydalanıcılar:
- T.C. Aile ve Sosyal Politiklar Bakanlığı – Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü;
- T.C. Aile ve Sosyal Politiklar Bakanlığı – Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü;
- T.C. Milli Eğitim Bakanlığı – Temel Eğitim Genel Müdürlüğü
- T.C. Milli Eğitim Bakanlığı – Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü
- T.C. Sağlık Bakanlığı – Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü
Üç Bakanlığın katılımı ve işbirliği ile yürütülen Projenin koordinasyonu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır.
Finansman: Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir.
Sözleşme Makamı: ÇSGB Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı
Proje Süresi: 24 ay – 9 Kasım 2015 – 9 Kasım 2017
Yüklenici:
- WYG Türkiye (Konsorsiyum Lideri)
- Project Group
- Archidata
- ANFE
- Romanya Roman Ulusal Ajansı
Hedef Gruplar:
- Romanlar,
- Romanların yoğun olarak bulunduğu gecekondu bölgelerinde yaşayanlar ve göçmenler,
- Yoksulluk içinde yaşayan ya da yoksulluk riski ile karşı karşıya olan dezavantajlı kişiler.
Projenin Genel Amacı:
Romanların/dezavantajlı bireylerin topluma entegrasyonunun kolaylaştırılması hedefiyle sosyal koruma alanındaki kurumların kapasitelerinin artırılması, mekanizmaların işleyişine destek verilmesi ve koordinasyonun sağlanması.
Projenin Özel Amacı:
Romanların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde, özellikle Romanların ve dezavantajlı kişilerin sosyal güvenceli işler temelinde işgücü piyasasına girişlerini kolaylaştırarak sosyal içermeyi artırmaktır.
Proje Hedefleri:
- Hedef gruplara sunulan eğitim/mesleki eğitim, hayat boyu öğrenme kapsamındaki eğitimler, sağlık, istihdam, sosyal koruma ve sosyal yardım hizmetlerinin kalitesini artırmak,
- Kamu hizmeti sağlayan farklı kurumlar arasındaki koordinasyonu artırmak,
- Hedef grupların sosyal içermelerine yönelik bilgi ve farkındalık düzeyini geliştirerek, sosyal uyumu artırmak,
- Hedef grupların, kamu hizmetlerine erişimlerini ve bu hizmetlere taleplerini artırmak,
- Hedef grupların istihdam edilebilirliklerini artırmak.
Proje Sonuç Alanları:
- Sonuç 1: Romanlara hizmet sunan kamu kurumlarının ve hizmet veren tarafların eğitim, sağlık, istihdam, sosyal koruma ve sosyal yardımlar alanında daha iyi hizmet sunmak üzere kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesi;
- Sonuç 2: Kamu kurumları, STK’lar, paydaşlar ve toplum arasındaki iletişim ve diyaloğun ayrımcılıkla mücadele amacıyla artırılması;
- Sonuç 3: Eğitim hizmetlerine erişiminin kolaylaştırılması ve çocukların akademik başarılarının iyileştirilmesinin sağlanması;
- Sonuç 4: Sağlık hizmetlerine erişimin ve sağlık hizmetlerine talebin arttırılması;
- Sonuç 5: Mesleki niteliklerin arttırılması yoluyla istihdam hizmetlerine erişimin ve işgücüne katılımın kolaylaştırılması.
Cumhurbaşbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti Hükümetlerinin 75 milyon insanımıza karşı eşit davranmaları, ayrıca bizlere gösterdiği ilgi alakadan dolayı çok mutluyuz memnunuz.
Manisa Bölgesi Romanları, Roman Kültürünü Koruma ve Yaşatma Derneği 2,ci Başkanı Gazeteci, Zülfikar Gençtürk, ise yaptığı açıklamada, Roman vatandaşların şikayetleri ve yaşanan olumsuzluklar,Yerel yönetim,Belediyeler,Ak Parti İl,İlçe Teşkilatları ve Bölge Milletvekillerinden kaynaklanmaktadır.
Devletimiz Hükümetimiz ve en başta Bizim Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’IN anlayışı ise,Yeryüzünde adaletin bulunmasından başka bir yol olmadığıdır. Hükümetimizin, Anayasada yaptığı değişiklerle,İnsan hayatını düzenleyen esaslar. Bütün vatandaşları tarak dişleri gibi eşit gören, hiçbir ferde, aileye,zümreye, bölgeye ve vatandaşa ayrıcalık tanımayan, bir insana dost, diğerine düşman, birine yardımcı ötekine hasım, buna taraftar, ona kindar olmayan bir Cumhurbaşkanımız var. Vatandaşlarının refah ve saadetini sağlamak ve artırmak için, ekibiyle gecesini gündüzüne katarak çalışmaktalar.
Dünyanın Neresinde Olursa
- Romanların kinleri mendil kuruyana kadar ama dostlukları okyanuslar kuruyana kadar. Dünyanın neresinde olursa olsun yapılan ayrımlıcıkları kabul etmeyiz. Roman kardeşlerimizin haklarının takipçisi ve koruyucusu olacağız dünyanın neresinde olursa olsun bunu yapacağız. Irkçılık hangi maskenin arkasına saklanırsa saklansın ırkçılık en faz kan döken yaklaşımdır. Kendisi dışındakileri rengi, dili, dininden dolayı dışlamak kabul edilemez.
-Kim ki kendi ırkını üstün görüyorsa, o şeytanın tuzağına düşmüştür, hatta şeytanlaşmıştır. Kim ki başkasının doğuştan edindiği vasıfları nedeniyle tahkir ediyorsa, onu aşağılıyorsa inanın o şeytanın izinde, şeytanın yolundadır. Kim ki insanı doğuştan gelen özellikleri nedeni ile dışlıyorsa şeytanın yolundadır. Kimse kimseyi tahkir edemez ve onu dışlayamaz.
- Bizim dinimizde, bizim inancımızda, bizim kadim kültür ve medeniyetimizde farklı olana tahammülsüzlük, zulüm ve eziyet yoktur. Bizim topraklarımızda kendisi gibi düşünmeyeni yok etmek, yani terör yoktur. Kameraların önünde insanların boğazını kesmek, kadınları aşağılamak, insanların hürriyetlerini kısıtlamak, farklı din, mezhep ve etnik kökenden diyerek, insanlara zulmetmek, hele hele insanları ateşte yakmak gibi insanlık ve insaf dışı vahşice, canice davranışların içine girmek, bu topraklara ait bir yaklaşım değildir. Kendi hırsları ve kirli ideolojileri çerçevesinde insanları sokak ortasında vurmak, öldürmek, yazarlara çizerlere şiddet uygulamak bizim medeniyetimizde asla kendisine yer bulamamıştır. Bu canileri, bu vahşileri, bu teröristleri İslam diniyle ve Müslümanlarla özdeşleştirenler, bu cinayetlerin, bu vahşetin ve bu terörün en büyük destekçisidir, en büyük teşvik edenidir.
Güzel Umutlarla Başlamış Olan Türkiye Cumhuriyeti İle Avrupa Birliği'nin Ortaklaşa Düzenlemiş Olduğu Siroma Projesi Maalesef Çığrından Çıkmıştır Başta Roman Vatandaşlarımızı İstihdam Etme İş Bulma Ve Roman Vatandaşlarımıza Yapılan Ayrımcılığı Sona Erdirme Projesi Olarak Görünen Bu Proje Aslında Roman Kardeşlerimizi Devletimize Karşı Kışkırtma Projesine Dönüşmek Üzeredir Avrupa Birliği'nin Bu Projede Ana Hedefi Budur Siroma Projesinde Hükümetimiz Adına Görev Yapmakta Olan Kişilerin Profiline Baktığımızda Bu Kişilerin Ne Yazık Ki Büyük Çoğunluğu Devletimizi-Hükümetimizi Ve Ülkemizi Suçlayan Kötü Niyetli Özellikle Ana Muhalefet Partisi Olan CHP Zihniyetine Yakın Sol Görüşlü Kişilerden Oluştuğu Görülmektedir Devletimizi-Hükümetimizi Ve Ülkemizi Roman Vatandaşlara Ayrımcılık Yapmakla Suçlamak Tam Anlamıyla Bühtandır Çünkü AK Parti İktidarlarımız Döneminde O Dönemde Başbakanımız Olan Türkiye Cumhuriyeti'nin Onuru Aziz Türk Milletinin Gururu Olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Roman Açılımını Cumhuriyet Tarihimizde İlk Defa Roman Yurttaşlarımızı Doğrudan Muhatap Alarak Başlatmıştır Roman Vatandaşlarımız İçin AK Parti İktidarlarımız Döneminde Cumhuriyet Tarihimizde Roman Vatandaşlarımız İçin Adeta İnkılap Gibi Tarihi Bir Reform Yapılmıştır 2005 Yılında AK Parti Hükümetimizin Yaptığı Anayasa Değişikliğiyle Roman Vatandaşlarımıza Karşı Hakaret Kelimesi Olarak Kabul Edilen "Çingene" Kelimesini Hakaret Maksadıyla Kullananlara 3 Yıldan 5 Yıla Kadar Hapis Cezası Getirilmiştir Böylece Geniş Ölçüde Roman Vatandaşlarımıza Yapılan Ayrımcılık Sona Ermeye Başlamıştır Şunu Da Unutmayalım Cumhuriyet Tarihi Boyunca Asimilasyon-Ret Ve İnkar Politikaları Uygulanan Roman Vatandaşlarımıza Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bizzat Sahip Çıkarak Bu Politikalara Kesin Olarak Son Vermiştir İktidarlarımız Döneminde Romanlar Birinci Sınıf Eşit Onurlu Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Haline Gelmişlerdir AK Parti İktidarlarımızdan Önce Şunu Gayet İyi Biliyoruz Ki Romanlar İnsan Yerine Bile Koyulmuyorlardı Bunlarla Da Yetinmeyen AK Parti Hükümetlerimiz O Dönem Başbakanımız Olan Değerli Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Talimatıyla Cumhuriyet Tarihimizde İlk Defa Roman Kardeşlerimize Toplu Konut İdaresi Vasıtasıyla Devletimiz Toplu Konut Yapmaya Başlamıştır Özetle Hükümetimizi-Devletimizi Ve Ülkemizi Roman Vatandaşlarımıza Hala Ayrım Yapmakla Suçlayanlar Utanmalıdırlar Böyle Konuşanlara Soruyorum Roman Kardeşlerimize Bütün Bunları Yapan Hükümetimiz Acaba Daha Ne Yapmalıdır Sonuç Olarak İyi Niyetlerle Başlayan Siroma Projesi'nin Bu Gidişle Ülkemiz İçin Romanlar İçin İyi Sonuçlar Doğuracağını Zannetmiyorum Geçmiş Yıllarda Kürt Vatandaşlarımızı Ve Alevi Vatandaşlarımızı Devletimize Karşı Kışkırtmaya Çalışan Avrupa Birliği Aynı Kirli Ve İğrenç Oyunu Siroma Projesini Kullanarak Roman Vatandaşlarımız Üzerinde Oynamaya Çalışmaktadır Hükümetimize-Cumhurbaşkanımıza Ve Başbakanımıza Buradan Açık Çağrı Yapıyorum:Avrupa Birliği İle Yürütülmekte Olan Siroma Projesini Derhal Sona Erdirerek Bu Projede Paydaş Olan Bakanlıklarımız Devlet Aklıyla Roman Vatandaşlarımızı Meslek Sahibi Yapacak Onlara İstihdam Kapısı Açacak Olan Yerli Ve Milli Bir Proje Üretmelidir Böylelikle Avrupalıların Sinsi Planlarının Önüne Geçmiş Oluruz Bu Vesileyle Roman Kardeşlerimiz İçin Cumhuriyet Tarihimizin En Büyük İcraatlarını Yapan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a Teşekkürü Borç Biliyorum-Anadolu'dan Mesaj Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni-Medya Grup Başkanı Değerli Gazeteci Yazar Zülfikar Gençtürk'ün Başdanışmanı Emin Yalçın
YORUMLAR