Giriş Tarihi: 29.9.2016 02:51 Güncelleme Tarihi: 29.9.2016 06:58
MGK'dan OHAL'i uzatma tavsiyesi çıktı

Yaklaşık 6 saatlik toplantının ardından sona eren Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrası yapılan yazılı açıklamada, "MGK olağanüstü halin uzatılması tavsiyesinde bulundu" ifadesinde bulunuldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında cumhurbaşkanlığı sarayında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sona erdi. Başbakan Binali Yıldırım, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in katıldığı toplantı 6 saat sürdü.
Toplantı sonrası yapılan açıklamada, "Demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanmasının devamlılığını sağlamak amacıyla olağanüstü halin uzatılması tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır. FETÖ/PDY terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişimi tarihinin her yıl, 'Demokrasi ve Özgürlükler Günü" olarak anılması tavsiye edilmiştir. Terör örgütleri tarafından kullanılan ve hudut bölgemizde güvenlik riski doğuran Suriye'nin kuzeyinde 'terörden arındırılmış güvenli bölge' tesisi ile 'uçuşa yasak bölge' uygulamasının gerekliliği üzerinde durulmuştur" dendi.
15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER GÜNÜ İLAN EDİLDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında toplanan MGK'nın sonuç bildirgesinde şu ifadeler kullanıldı:
TERÖRÜN ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ İLE YOK EDİLMESİ DÜNYA BARIŞI İÇİN ELZEMDİR
Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği ile kamu düzeninin sağlanması amacıyla yürütülen faaliyetler; milli güvenliğimizi tehdit eden, terör örgütleriyle iş birliği yapan, ülkesine ihanet eden Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY), bölücü terör örgütleri PKK ve PYD-YPG ile DEAŞ terör örgütlerine karşı yurt içinde ve yurt dışında yürütülen operasyonlar ve alınan tedbirler kapsamlı şekilde görüşülmüş; terörle ve teröristle mücadelenin kararlı bir şekilde sürdüleceği vurgulanmıştır. Devletin ve milletin öz kaynaklarını, asli görevleri yerine, bölücü terör örgütüne destek için kullanan ve bu suretle teröre alet olan belediyeler hakkında yapılan idari ve hukuki işlemlerin yerinde olduğunun, bu konudaki çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğinin altı çizilmiştir. Terörün ve terör örgütlerinin, ayırım yapılmaksızın, uluslararası toplumun işbirliği ile yok edilmesinin, dünya barışı için elzem olduğu bir kez daha vurgulanmıştır.

TERÖR ULUSLARARASI SİYASETİN BİR ARACI HALİNE GELMİŞTİR
Avrupa Parlamentosu koridorlarına terör örgütü simgelerinin asılması ve bölücü terör örgütlerinin (PKK/PYD-YPG) sergi ve toplantıları gibi faaliyetlerde, dost ve müttefik Avrupa Birliğinin bazı ülkelerinin sergilediği duyarsız tutum kaygıyla karşılanmış; terörün uluslararası siyasetin bir aracı haline getirildiği, hatta teşvik edildiği değerlendirilmiştir. Terörün uluslararası ortak tanımının mutlaka yapılması gerektiğinin; farklı uygulamaların önlenmesi için de işbirliğinin önemine vurgu yapılmıştır.
FIRAT KALKANI'NIN AMACI BÖLGEDE CAN VE MAL GÜVENLİĞİNİN TEMİN EDİLMESİDİR
Bölgedeki siyasi ve askeri gelişmeler ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir. Bu kapsamda; hudutlarımızda bir terör koridorunun oluşmaması için başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı'nın öncelikli iki amacından ilkinin, sınır güvenliğimizin sağlanması ve bölgede yaşayanların can ve mal güvenliğinin temin edilmesi; ikincisinin ise, buradaki DEAŞ ile PYD-YPG terör unsurlarının bütünüyle temizlenmesi ve ülkelerinin bütünlüğü için Özgür Suriye Ordusu'nun desteklenmesi olduğu bir kez daha kaydedilmiştir.
Fırat Kalkanı Harekatı'nın uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkımız çerçevesinde, Suriye'nin toprak bütünlüğü esas alınarak icra edildiği, sivillerin zarar görmemesi için azami hassasiyet gösterildiği ifade edilmiştir.
Bu harekat, kısa sürede çok ciddi bir darbe vurulan DAEŞ'le mücadelenin, başka terör örgütlerine alan açmadan ve sivillere zarar vermeden etkin şekilde yürütülebileceğinin bir örneği olarak değerlendirilmiştir.
Terör örgütleri tarafından kullanılan ve hudut bölgemizde güvenlik riski doğuran Suriye'nin kuzeyindeki "terörden arındırılmış güvenli bölge" tesis ile uçuşa yasak bölge uygulamasının gerekliliği üzerinde durulmuştur.
SURİYE'NİN HUZURU VE BİRLİĞİ İÇİN GEÇİŞ SÜRECİ
Suriye'nin yeniden özgür, huzurlu ve müreffeh bir ülke haline gelmesi için, Suriye halkını bir arada tutma ve yaşatma kabiliyeti kalmayan mevcut rejim yerine; geçiş süreci sonrasında, Suriye halkının tek devlet ve adil temsil beklentileri ile hassasiyetlerini karşılayacak yeni bir yönetimin bütün paydaş unsurlarca oluşturulma mecburiyeti dile getirilmiştir.
Suriye krizi başladığından beri, sınırın her iki tarafında da mağdurlara ve mazlumlara her türlü insani yardımı yapan Türkiye, uluslararası toplumdan yeterli desteği alamasa dahi, bu tavrı önümüzdeki dönemde de sürdüreceğinin altı çizilmiştir.
Birleşmiş Milletler 71. Genel Kurulu ve G-20 zirvesi başta olmak üzere, uluslararası kuruluşlarla ve diğer devletlerle olan ilişkilerimizdeki son gelişmeler konusunda kurula bilgi sunulmuştur.
FETÖ/PDY terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişimi tarihinin her yıl Demokrasi ve Özgürlükler Günü olarak anılması tavsiye edilmiştir.
Demokrasimizin, hukuk devleti ilesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının devamlılığını sağlamak amacıyla, olağanüstü halin uzatılması tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır.
15 Temmuz demokrasi günü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan MGK’da teröre karşı kararlılık vurgusu yapıldı. 15 Temmuz’un ‘Demokrasi ve Özgürlükler Günü’ olarak anılması tavsiye edildi
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ikinci kez toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) Doğu ve Güneydoğu'da devam eden operasyonların seyri, 81 ilde süren Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) operasyonları ve Suriye'de sürdürülen Fırat Kalkanı Operasyonu masaya yatırıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan ve 6 saat süren MGK'nın ardından yayımlanan 9 maddelik bildiride özetle şu ifadelere yer verildi:

TERÖRLE KARARLI MÜCADELE: Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği ile kamu düzeninin sağlanması amacıyla yürütülen faaliyetler; milli güvenliğimizi tehdit eden, terör örgütleriyle iş birliği yapan, ülkesine ihanet eden Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY), bölücü terör örgütleri PKK ve PYD-YPG ile DEAŞ terör örgütlerine karşı yurt içinde ve yurt dışında yürütülen operasyonlar ve alınan tedbirler kapsamlı şekilde görüşülmüş; terörle ve teröristle mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürüleceği vurgulanmıştır.
15 TEMUZ HER YIL ANILSIN: FETÖ/PDY terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişimi tarihinin, her yıl, 'Demokrasi ve Özgürlükler Günü' olarak anılması tavsiye edilmiştir. Demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının devamlılığını sağlamak amacıyla, olağanüstü halin uzatılması tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır.
ÖSO DESTEKLENMELİ: Hudutlarımızda bir terör koridorunun oluşmaması için başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı'nın öncelikli iki amacından ilkinin, sınır güvenliğimizin sağlanması ve bölgede yaşayanların can ve mal güvenliğinin temin edilmesi; ikincisinin ise, buradaki DEAŞ ile PYD-YPG terör unsurlarının bütünüyle temizlenmesi ve ülkelerinin bütünlüğü için Özgür Suriye Ordusu'nun desteklenmesi olduğu bir kez daha kaydedilmiştir.
TERÖRE AB'NİN DUYARSIZ TAVRI: Terörün ve terör örgütlerinin, ayırım yapılmaksızın, uluslararası toplumun işbirliği ile yok edilmesinin dünya barışı için elzem olduğu bir kez daha vurgulanmıştır. Avrupa Parlamentosu koridorlarına terör örgütü simgelerinin asılması ve bölücü terör örgütlerinin (PKK/PYD-YPG) sergi ve toplantıları gibi faaliyetlerde, dost ve müttefik Avrupa Birliği'nin bazı ülkelerinin sergilediği duyarsız tutum kaygıyla karşılanmış; terörün uluslararası siyasetin bir aracı haline getirildiği, hatta teşvik edildiği değerlendirilmiştir. İşbirliğinin önemine vurgu yapılmıştır.
UÇUŞA YASAK BÖLGE GEREKLİ: Terör örgütleri tarafından kullanılan ve hudut bölgemizde güvenlik riski doğuran Suriye'nin kuzeyinde 'terörden arındırılmış güvenli bölge' tesisi ile 'uçuşa yasak bölge' uygulamasının gerekliliği üzerinde durulmuştur.
BM VE G20 BİLGİLENDİRMESİ: Birleşmiş Milletler 71'inci Genel Kurulu ve G-20 zirvesi başta olmak üzere, uluslararası kuruluşlarla ve diğer devletlerle olan ilişkilerimizdeki son gelişmeler konusunda kurula bilgi sunulmuştur.
FIRAT KALKANI, DEAŞ İLE MÜCADELEDE ÖRNEK
Fırat Kalkanı Harekatı'nın, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkımız çerçevesinde, Suriye'nin toprak bütünlüğü esas alınarak icra edildiği; sivillerin zarar görmemesi için azami hassasiyet gösterildiği ifade edilmiştir. Bu harekat, kısa sürede çok ciddi bir darbe vurulan DEAŞ'la mücadelenin. Başka terör örgütlerine alan açmadan ve sivillere zarar vermeden etkin şekilde yürütülebileceğinin bir örneği olarak değerlendirilmiştir.
FETÖ okullarına Türk okulu dedirtmeyin

Cumhurbaşkanı, Maarif Vakfı’na 3 hedef gösterdi: FETÖ ‘170 ülkede varız’ diyor. Siz 193 ülkeye gidin. Etkin oldukları yerlere yönelin. Örgüt okullarına Türk okulu denmesine de izin vermeyin
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, FETÖ'nün yurtdışında 'Türk okulu' kisvesi altında yayılmasını engellemek amacıyla kurulacak Maarif Vakfı için 3 hedef gösterdi: "170 ülkedeyiz diyorlar. Siz 193 ülkede var olacaksınız. Öncelikle FETÖ'nün yaygın ve etkin olduğu ülkelere öncelik verin. FETÖ'nün okullarından 'Türk okulu' diye bahsedilmesine de izin vermeyin."

TAM DESTEK VERİLECEK
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Maarif Vakfı Başkanı Prof. Birol Akgün ve beraberindeki heyeti kabul etti. Görüşmede Erdoğan, Maarif Vakfı'na başarılar dilerken 3 önemli talimat verdi.
Maarif'in Türkiye Cumhuriyeti'nin ve milletin vakfı olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Onlar 170 ülkede varız diyorlarsa siz BM'ye üye 193 ülkenin de tamamında var olun. Unutmayın mücadelenin ana unsuru iyi yetişmiş insan, dinamizmi birlik, beraberlik ve kardeşliktir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, maarif vakfına tüm uluslararası kuruluşların tam saha destek vermesini istedi. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı dahil olmak üzere bütün uluslararası kuruluşlar Milli Eğitim Bakanlığı'nın muhtevasında Maarif Vakfı'nın yurtdışında yayılması için destek verecek. Bunların yanısıra Maarif Vakfı söz konusu ülkelerdeki sivil toplumun yurtdışı ayağının da desteğini almak için yoğun çalışma yapacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakfın yurtdışı faaliyetlerinde, FETÖ'nün yaygın ve etkin olduğu ülkelere öncelik verilmesini istedi. Bunun yanı sıra orta ve uzun vadeli hizmet planlaması yapılması gerektiğini belirterek, Balkanlar, Ortadoğu ve Türki devletlere öncelik verilmesinin önemine dikkat çekti.
SARI SALTUK ANLAYIŞI...
Cumhurbaşkanı, Maarif Vakfı'na, terör örgütü FETÖ'nün yurtdışında 'okul kisvesi' adı altında Türk ismini daha fazla kullanmasına izin verilmemesini istedi. Devletin tüm kurumlarıyla Maarif Vakfı'nı destekleyeceğini, bu vakfın Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletini temsil edeceğini belirterek, başarılarının devamını diledi. Maarif Vakfı Başkanı Prof. Birol Akgün ise vakfın kurulmasında bizatihi destek verdiği için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür ederek, "Arkasında millet ve devletin gücünü alan vakfın dünya ülkelerine bir derviş, bir akıncı gibi bir Sarı Saltuk anlayışıyla yola çıktık" dedi.
Veliaht prens Türkiye'ye geliyor!

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Nayif bin Abdülaziz Al Suud, Türkiye'ye geliyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'ye resmi bir ziyaret gerçekleştirecek olan Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Başbakan Birinci Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Muhammed bin Nayif bin Abdülaziz Al Suud'u 30 Eylül Cuma günü kabul edecek.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada, 29-30 Eylül tarihlerinde Türkiye'yi ziyaret edecek olan konuk Prens Abdülaziz Al Suud'un Başbakan Binali Yıldırım ile de görüşmesinin öngörüldüğü belirtildi.
Açıklamada ayrıca söz konusu ziyaret vesilesiyle ikili ilişkiler ve bölgesel konuların da ele alınacağı kaydedildi.
Almanya’ya FETÖ uyarısı

Başbakan Yıldırım Alman heyetini uyardı: FETÖ Türkiye’ye ihanet etti önlem almazsanız size de ihanet eder, bizden söylemesi sonuçlarına katlanırsınız
Başbakan Yıldırım, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) ile kendisini ziyarete gelen, siyasiler, STK'lar ve gazetecilerden oluşan Alman heyetini kabul etti. UETD Genel Başkanı Zafer Sırakaya ve beraberindeki Alman heyeti kabul eden Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 31 Temmuz'da Almanya'da darbeye karşı düzenlenen mitingde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın telekonferans yöntemiyle konuşturulmamasını eleştirdi. 15 Temmuz darbe girişimin ardından kamuda tasfiyelerin nasıl bu kadar hızlı yapıldığına ilişkin soruya Yıldırım şu karşılığı verdi: "Bir gecede olmadı. Türkiye, 17-25 Aralık darbe girişiminin ardından FETÖ'nün devleti ele geçirmeye çalıştığını anladı. Bunun üzerine yoğun şekilde hukuk zemininde çalışmalarımızı sürdürdük. Bu tasfiyeler de bu çalışmanın sonucunda ortaya çıktı." Yıldırım, Alman heyetine bir de nasihatte bulundu. FETÖ'nün çok sinsi bir örgüt olduğuna dikkat çeken Yıldırım, "FETÖ, Türkiye'ye ihanet etti. Önlem almazsanız, size de ihanet eder. Bizden söylemesi. Sonuçlarına katlanırsınız" dedi. Yıldırım Alman medyasına da sitemde bulundu.Almanya ile çok ciddi dostluk bağlarının bulunduğuna dikkat çeken Yıldırım, FETÖ darbe girişiminin Alman medyasında yeterince yer almamasının Türk milletini incittiğini söyledi.
13 ÜLKEDEN HEYET
Alman heyeti Türkiye'ye getiren UETD Genel Başkanı Zafer Sırakaya, FETÖ darbe girişimi, PKK ve mülteci sorunlarını Avrupalılara yerinde göstermek için heyetleri Türkiye'ye getirdiklerini söyledi. Alman heyetin ardından önümüzdeki günlerde yine siyasiler, STK'lar ve medya temsilcilerinden oluşan İngiliz heyetini getireceklerini belirten Sırakaya, "13 Avrupa ülkesinde temsilciliğimiz var. Temsilciliğimizin bulunduğu bütün ülkelerden heyetleri getirmeyi planlıyoruz" ifadesini kullandı.
Adil Öksüz MİT ajanı falan değil

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği, "Adil Öksüz'ün MİT ajanı" iddialarını yalanlayarak, "FETÖ'nün birilerinin kulağına fısıldadığı ve onlar vasıtasıyla Türkiye kamuoyuna mal ettiği bir propaganda" değerlendirmesinde bulundu. Bakan Bozdağ, NTV'de katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Bozdağ şu ifadeleri kullandı:
32 BİN CİVARINDA TUTUKLAMA SÖZ KONUSU: 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ soruşturmalarında şu ana kadar 70 bin kişi hakkında işlem yapıldı. 32 bin civarında tutuklama söz konusu.
FETÖ'NÜN KULANDIĞI ZAVALLI: (Öksüz MİT ajanı iddiaları) Çok net söyleyeyim, çünkü bunun MİT ile irtibatının olduğunu söyleyen, kim bunu söylemişse, FETÖ tarafından kullanıldığını bilmeyen bir zavallı ya da biliyor, bilerek onlara kendini kullandırıyor.
Ailesi, FETÖ’cü öğretmeni ihbar etti

15 Temmuz darbe girişimin ardından çok sayıda FETÖ üyesi ihbar sonucu tutuklanarak cezaevine gönderildi. FETÖ'nün Tanzanya'daki okullarında öğretmenlik yapan Mehmet Erdemir'i ihbar eden ise kendi anne-babası oldu. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre Mehmet Erdemir, 2015'te Tanzanya'nın Zanzibar adasında Gülenci Feza School'da öğretmenlik yapmaya başladı. Erdemir, iddiaya göre 15 Temmuz öncesinde Çorum'a tatile ailesinin yanına geldi.
FETÖ OKULLARINA TÜRK OKULU DEDİRTMEYİN
E-POSTA İLE İHBAR ETTİLER
Mehmet Erdemir, darbe girişimi gecesinin ardından ülkeden çıkış yapmak için hazırlık yapmaya başladı. Ailesinin örgütü bırakması için ikna etme çabalarını dinlemeyen Erdemir, darbe girişiminden 20 gün sonra cep telefonunu evde bırakarak gitti. Çocuklarının ABD'ye kaçmak üzere İstanbul'a gittiğini bilen anne-baba, İstanbul Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü'ne mail yoluyla ihbarda bulundu. İhbar mailinde "Mehmet Erdemir Tanzanya'da FETÖ okullarında görev yapıyor. Ailesi olarak FETÖ'yü terk etmesini söyledik. Ancak ablasına 'Gitmesem beni öldürecekler' demiş. Bugün saat 15.00'da Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan Amerika'ya gidecek" cümleleri yer aldı. İhbar üzerine harekete geçen emniyet güçleri Mehmet Erdemir'i havalimanında yakaladı. Yapılan üst aramasında F ve I serisi iki adet birer ABD doları bulundu.
FETÖ’nün şortlu firarisi

FETÖ’nün önemli medya imamlarından, 2 yıl önce ABD’ye firar eden Adem Yavuz Arslan Virginia Fairfax’te lüks bir yaşam sürüyor, bir yandan da örgüt faaliyetlerine devam ediyor
SABAH, FETÖ'nün önemli medya imamlarından Adem Yavuz Arslan'ı ABD'de, Virginia Fairfax'te görüntüledi. Örgütün Türkiye'de yakalanan tetikçileri hapis yatarken, Mayıs 2014'de ABD'ye gazete temsilciliği maskesiyle firar eden Arslan, bir yandan lüks bir hayat sürüyor bir yandan da bu ülkede örgütsel faaliyetlerini tüm hızıyla sürdürüyor.
EMRE USLU ABD’DE HAYATINI YAŞIYOR
KOZANLI ÖMER'İN MEDYA TETİKÇİSİ
FETÖ'den maaş almaya devam eden Arslan, Türkiye tarafından arandığı halde ABD'de rahat bir hayat sürdürüyor. Fairfax sokaklarında şortla gezip son model bir otomobille dolaşıyor. Adem Yavuz Arslan, Türk mahkemelerince terör örgütü kurma ve yönetme suçundan aranıyor. Ancak pek çok FETÖ yöneticisi gibi Arslan da ABD'de korunup kollanıyor. Arslan, darbe girişiminin kilit isimlerinden biri olan firari Adil Öksüz'ü aklamaya çalışırken şu tweeti atmıştı: "FETÖ'nün darbe imamı Akıncı'da yakalandı dedikleri A. Öksüz mahkemeden serbest. Akıncı'da bile değilmiş. Her şeyleri algı operasyonu." Adem Yavuz Arslan'ın en önemli özelliklerinden biri SABAH'ın, 3 yıl önce görüntülediği Kozanlı Ömer kod adlı Osman Hilmi Özdil'in, medyadaki sağ kolu gibi çalışması. Arslan'ın, Osman Hilmi Özdil ile kardeşi Yasin Özdil üzerinden iletişim kurduğunu SABAH ortaya çıkarmıştı.
TEKSAS’TA BİR ŞAFAK VAKTİ
TEHDİT VE İSTİHBARATTAN SORUMLU
Arslan, sadece FETÖ'nün medya operasyonlarını değil, istihbarat operasyonlarını, hatta yeri geldiğinde tehdit işlerini de gören bir isim. Zirve Davası'nı FETÖ yönlendirmesiyle manipüle eden gizli tanık İlker Çınar, Adem Yavuz Arslan'ı ve FETÖ'yü 'satmaya' meyledince Arslan'ın yönlendirdiği iki silahlı adam vasıtasıyla ölümle tehdit edilmişti. Bu iddianın sahipleri ise Zirve Davası'nda kumpasla hapis yatan Malatya İl Jandarma Komutanı Emekli Kurmay Albay Mehmet Ülger ve ilahiyatçı Ruhi Abat.
İŞTE FUAT AVNİ
'GİZLİ TANIK OL' DEDİ
Öte yandan İlker Çınar'a, davanın seyrini değiştirmek için ilk gizli tanıklık teklif edenin Adem Yavuz Arslan olduğunu da bir başka Zirve Davası sanığı Haydar Yeşil dile getirmişti.
DİNK SUİKASTINDA KARARTMA ROLÜ...
Adem Yavuz Arslan'ın Dink suikastı sonrasındaki kara propaganda sürecindeki en önemli görevi eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in suikasttaki rolünü perdelemekti. Sırf bu amaçla 'Bi Ermeni Var' başlıklı bir kitap yazdı. Arslan, Akyürek, Dink suikastındaki rolünden ötürü açığa alındığında bile "Bu işin aslı nedir ne değildir diye kaynaklarıma sordum. Dink olayıyla ilgili değilmiş" diyerek Akyürek'i ve örgütü korumaya çalışmıştı. Arslan, Akyürek için ayrıca "Kimin cemaate yakın veya uzak olduğunu ne tespit edebilirim, ne de bunun üzerine yorum yapabilirim" demişti.
KİTAPLA ALGI OPERASYONU
Adem Yavuz Arslan 1974 Mersin Silifke doğumlu. Küçük yaşlardan itibaren FETÖ yapılanmasının medya ayağında yer almış bir isim. Gazeteciliğe ilk olarak Zaman'ın Ege temsilciliğinde stajyer olarak başladı. Uzun yıllar Aksiyon Dergisi'nde çalıştı. 2006'da haber müdürü olarak Bugün gazetesinde işe başladı, ardından Ankara Temsilcisi oldu. Zirve Davası, Hrant Dink suikastı gibi FETÖ parmağı olan pek çok olayda, kamuoyunu yönlendirmek maksadıyla kitaplar yazdı.
Adil Öksüz, FETÖ’cü askerlerin ‘abisi’ çıktı

Darbe girişiminin kilit isimlerinden firari imam Adil Öksüz’ün FETÖ’cü askerlerin ‘abiliği’ görevini de yürüttüğü ortaya çıktı
FETÖ'cü darbe girişi ardından başlatılan darbe soruşturması çerçevesinde Cumhuriyet Savcısı Can Tuncay çok sayıda FETÖ'cü TSK personelinin ifadesine başvurmuş, önemli itiraflarda bulunan subaylar örgütteki ağabeylerinin isimlerini vermişlerdi. İtiraflar doğrultusunda FETÖ askerin ağabeylerine yönelik operasyon başlatılmıştı. Şüpheli listesindeki firari eski savcılar Fikret Seçen, Hikmet Usta, Hüseyin Ayar, Mehmet Yüzgeç ve İbrahim Ethem Kuriş'in asker yapılanmasında bir dönem ağabeylik yaptıkları, sonra da semt ve bölge ağabeyliğine terfi ettikleri saptanmıştı.
FİRARİ SAVCILAR DA LİSTEDE
Darbeci askerlerin ifadeleri doğrultusunda, 15 Temmuz darbe girişiminin kilit ismi firari Adil Öksüz'ün de örgüte mensup askerlerin ağabeyliğini yaptığı belirlendi. Öksüz, dosyaya şüpheli olarak kaydedildi. Öksüz'ün yanı sıra söz konusu soruşturma kapsamında adreslerinde bulunamayan, bütün çağrılara rağmen ifadeye gelmeyen, firari eski savcılar Fikret Seçen, Hikmet Usta, Hüseyin Ayar, Mehmet Yüzgeç ve İbrahim Ethem Kuriş'in de aralarında bulunduğu 70 kişi için "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla yakalama kararı alındı. 15 Temmuz darbe girişiminin merkezi Akıncı Üssü'nde yakalanan Adil Öksüz, hâkimliklerce iki kez serbest bırakılmış ve ortadan kaybolmuştu. Öksüz hakkında 2015'te bir tanığın "Mahrem Hizmetler İmamı" olduğu yönünde verdiği ifadenin de 15 Temmuz'da yakalandıktan sonra savcılıktaki dosyasına konulmadığı anlaşılmıştı.
FETÖ’de yükselmek isteyene Gülen’li test...

FETÖ'ye maddi kaynak sağlayan Kaynak Holding'in Bağcılar'daki merkezinde, duvardaki gizli bölmede ele geçirilen Kimse Yok Mu Derneği'ne ait sunucunun dijital veri incelenmesinde ilginç detaylar ortaya çıktı. FETÖ elebaşının kitaplarından hazırlanan test sorularıyla örgüt içinde yükselmek için testler yapıldığı belirlendi. Holdingin İstanbul-Bağcılar'daki Teker İş Merkezi'nde duvar içindeki gizli bölme içinde, Kimse Yok Mu Derneği'ne ait 40 TB büyüklüğündeki sunucunun dijital veri incelenmesi tamamlandı. Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nce hazırlanan raporun detayları şöyle:
FETÖ lideri Gülen'in kitaplarından hazırlanmış, örgüt içinde yükselmek amacıyla "yenilenme cehdi sınav soruları" başlığıyla test soruları hazırlandı. Örgüt üyeleri bu teste tabi tutuldu ve örgüt liderinin görüşleri soruldu.
Sorularda, FETÖ'nün dini bilgilere dayalı olduğu 'cemaat' olduğu ve Gülen'in ise 'dini bir otorite' olduğu izlenimi verildi.
KASTAMONU'DA KAÇ YIL KALDI?
"Kastamonu Lahikası" ve "Asrın Getirdiği Tereddütler 1" başlığıyla test soruları hazırlandı.
Sorular, teröristbaşının "Yenilenme Cehdi" kitabından türetildi.
Test kitapçığında "Aşağıdakilerden hangisi hizmetin kerametlerindendir?" soruna cevap olarak "Hizmete manileri bertaraf eder", "Sadıkane hizmet edenlere maişet sıkıntısı çektirmez", "Hadimlere fütur gelirse şefkat tokatlarıyla ikaz eder" ve "Hepsi" şıkları konuldu.
Yine test kitapçığında "Üstadımız Kastamonu'da kaç yıl kalmıştır" gibi sorular soruldu.
Cuntacıların motivasyon yalanı: 1 Numara Almanya’ya kaçtı!

FETÖ'nün 15 Temmuz girişimi ardından tutuklanan Genelkurmay Bilgi Sistem Daire Başkanlığı'nda görevli Binbaşı Aziz Onur'un ifadesinde, başarılı olamayacaklarını anlayan cuntacıların, "kozmik konuşmalarla" durumu nasıl idare etmeye çalıştıkları ortaya çıktı. Onur ifadesinde, ismini bilmediği bir yüzbaşının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kastederek, "1 Numara Almanya'ya kaçtı. Başardık" dediğini anlattı. İşte Aziz Onur'un ifadesinde öne çıkanlar:
IŞIKLARI SÖNDÜRDÜK:
O gece nöbetçiydim. Saat 21.30'da rutin Bilgi Sistem Daire Başkanımız'a gelişmelerle ilgili vukuat tekmili verdim. 5-10 dakika sonra Yüzbaşı Akın Aytekin beni aradı, 'Genelkurmay'dan takır takır silah sesleri geliyor. Ne oluyor' dedi. Nöbet tuttuğumuz yerde bulunan sistem odası dışarıdan tamamen izole olduğu için ses falan duymamıştık. Sivil memur arkadaşla birlikte dış kapıya yöneldik. Biz çıkarken dış kapıdan 5 polis 'Çıkmayın içeri girin' diye işaret etti. Hemen içeri girip ışıkları söndürdük.
MİT ŞUBE MÜDÜRÜ ARADI:
Uçak sesleri geliyordu. MİT Şube Müdürü Albay Halit Kaya arayarak, 'Aziz bana mesaj geldi. Karargâha çağırdılar, durum nedir' dedi. 'Komutanım girilecek gibi değil gelmeyin' dedim. Ancak televizyondan takip etmeye başlayınca içimizdeki vatan hainleri tarafından yapılan bir teşebbüs olduğunu anladım. MEBS Başkanlığı'nda görevli Binbaşı Mutlu Burak Uyar, çelik yelek giymiş, kompozit başlık takmış, elinde de silah vardı. 'Hayırdır' dedim, 'Duruma uydum' dedi. Ben bu arkadaşın FETÖ içinde olduğunu değerlendiriyorum.
1 NUMARA KAÇTI:
Tank Bölük Komutanı'nı gördüm, 'Siz ne yapıyorsunuz' dedim. 'Tankların çoğunu kaybettim. Genelkurmay'ı korumaya gelmeniz lazım dediler, geldim. Şimdi neyi koruduğumuzu bilmiyoruz' dedi. Bu ara da ismini bilmediğim bir yüzbaşı '1 Numara Almanya'ya kaçmış, başardık bu işi' diye açıklama yaptı merdivenlerde. Sayın Cumhurbaşkanı'nı kastetti. Ben de Cumhurbaşkanı'nı televizyondan gördüğüm için buna inanmadım. Ama sesimi çıkarmadım.
ELEBAŞI O ŞEREFSİZ:
Telefonumdan 8. Kolordu Komutanı'yla görüştüm. 'Galiba Tuğgeneral Mehmet Partigöç ile müzakereden bahsediyorlar' dedim. O da 'Evet ele başı o şerefsiz' gibi bir laf kullandı. Koruma müdürünün, Özel Kuvvetler Komutanlığı'yla yaptığı görüşme sonrası askerler ikna oldu. Hepsi silahlarını bıraktı. Koridorda dizildik.
Sonra bizi teslim alan polisler üstümüzü aradı. 'Demek tankçılar siz miydiniz? Vurdunuz bizi' falan diye tepki gösterdiler. Sonra otobüslerle Ankara il Emniyeti'ne getirildik.
İstanbul darbesi

Terör örgütü DHKP-C’den sonra PKK’nın da İstanbul sorumlusu yakalandı. Terörist Mazlum Çiftçi, belediye otobüsünde polisi hedef almak isterken operasyonla etkisiz hale getirildi
Terör örgütü PKK'nın İstanbul il sorumlusu Mazlum Çiftçi operasyonla yakalandı. İstanbul polisine geçtiğimiz günlerde ilginç bir ihbar ulaştı. İhbara göre terör örgütü PKK, İstanbul ili ve yakın bölgesindeki bazı askeri birliklerle polis noktalarına yönelik bombalı saldırı gerçekleştirmeyi planlıyordu. Saldırı yapılması planlanan askeri ve polis noktaların isimleri de verilmişti. İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri ihbardan yola çıkarak yaptıkları çalışma sonucu eylem planlayan hücreden kod adı İsa olan ve örgüt adına bir süre kırsalda faaliyet gösterdiği tespitli bir şüpheliye ulaştı ve takibe aldı. Esenyurt'ta bir adreste barındığı belirlenen şahsın gerçek kimliğinin ise Mazlum Çiftçi olduğu tespit edildi.
OTOBÜSE OPERASYON
Mazlum Çiftçi geçtiğimiz günlerde yapılan operasyonla bir belediye otobüsünde yakalandı. Şüpheli gözaltına alınması sırasında belinde bulunan tabancayı çekerek polislere direnmeye çalıştı fakat deneyimli polislerce etkisiz hale getirildi. Şüphelinin üzerinden Fırat Durak adına düzenlenmiş sahte kimlik ele geçirildi.
İSTANBUL İL SORUMLUSU
Şahıs, Vatan Caddesi'nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde sorguya alınırken örgütün İstanbul İl sorumlusu olduğu anlaşıldı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan terörist İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği'nce gerçekleştirilen sorgusu ardından tutuklanarak cezaevine konuldu.
1 HAFTADA ÜÇÜNCÜ İSİM
Geçtiğimiz günlerde DHKP-C İstanbul il sorumlusu Gökhan Yıldırım Esenyurt'ta bir araç içerisinde sahte kimlikle yakalanmıştı. Terör örgütünün İstanbul neronu 29 araç yakan terörist Mazlum Arı da önceki gün yakalanmıştı.
FETÖ 1990 yılında da darbe planı yapmış!

Tokat'ta FETÖ'nün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik soruşturmada elde edilen deliller ışığında, FETÖ'nün 26 yıl önce de darbe planı yaptığına ilişkin beyanların bulunduğu bildirildi.
Tokat'ta Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen deliller ışığında, örgütün 1990 yılında da darbe planına yönelik beyanlar ortaya çıktı.
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan yazılı açıklamada, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" başlatılan soruşturmada Başsavcılığın son 3 günde yaptığı faaliyetlere yer verildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada alınan tanık beyanı doğrultusunda, yapıya mensup olduğu değerlendirilen 9 üst rütbeli subay hakkında arama, el koyma ve gözaltına alma kararı verildiği, bu şüphelilerden bir kısmının gözaltına alındığı, bir kısmının ise halen firar olduğu belirtildi.
Firar olan bu kişiler hakkında Başsavcılık tarafından Tokat Sulh Ceza Hakimliğinden tutuklamaya yönelik yakalama kararı istenildiği, soruşturma kapsamında da şüphelilerin bir kısmının ise yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği bildirildi.
"ASKERİ LİSEDE HARP OKULUNDA HER BİRİNE KOD ADI VERİLDİ"
Başsavcılık, soruşturma kapsamında, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" yürütülen bir başka soruşturmaya da yer verilen açıklamada "Elde edilen deliller ışığında '22 üst rütbeli (albay, yarbay) askeri personelin, askeri lisede ve Kara Harp Okulunda okudukları sırada Paralel Yapı'ya mensup öğrenciler olduğu, bunların her birine yapı tarafından kod adı verildiği, bu personellerden büyük bir kısmının o dönemde bizzat Fetullah Gülen ile görüştürülmeye götürüldüğü, bu şahısların Fetullah Gülen ile birden fazla kez görüştürüldüğü, ayrıca o dönemde bahse konu öğrencilere soru verildiği, hatta soruların Fetullah Gülen'e cinler tarafından getirildiğinin söylendiği, o dönemde (1990 yılında) yapının darbe planları da yaptığı, ancak darbe yapılmadığı" beyanında bulunduğunu bildirdi.
"ÖĞRENCİLER İLERİDE HANGİ MAKAMLARA GELİRLERSE DARBEYİ DAHA KOLAY YAPILABİLİR?"
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasına göre, "Askeri liselerde ve Kara Harp Okulunda okuyan öğrencilerin ileride hangi makamlara gelirlerse darbenin daha kolay yapılabileceğinin konuşulduğu, darbenin daha kolay maksatla yapılabilmesi için öğrencilerin önemli birimlere yönlendirildiği ve darbeye hazırlık yapıldığı" beyanı da soruşturma dosyasına girdi.
"YAPIYI BÜYÜTMEK İÇİN DİNİ, GÜLEN'İ BÜYÜTMEK İÇİN PEYGAMBER'İ ARAÇ OLARAK KULLANDILAR"
Buna göre soruşturma dosyasına şu beyanlar da girdi:
"Askeri öğrencilerin hafta sonları izinli dönemlerinde geldikleri hücre evlerinin bulunduğu, bu hücre evlerindeki sorumluların en önemli görevlerinin hücre evine gelen öğrencilerin yapıya kazandırıp onların itaat etmesini sağlamak olduğu, öğrencilerin nelerden hoşlandığı tespit edilip sevdikleri şeylerin yapıldığı, böylelikle sorumlu olan ağabeylerine bağlılıklarının artırıldığı, ağabeylerine bağlılığı arttırmadaki temel amacın Fetullah Gülen'in bu asırda İslamiyet'in ve insaniyetin kurtarıcısı, eski tabirle bani ve hamisi olduğu öğrencilerin kafasında tartışmasız bir dogma haline getirmesini sağlamak olduğu, bu şekilde küçük yaşta öğrencilerin yapıya inanmasını sağlayıp vazgeçilmez bir noktaya gelmelerinin sağlandığı, yapıyı büyütmek için dini, Fetullah Gülen'i büyütmek için Peygamber'in araç olarak kullandığı."
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasında, ayrıca FETÖ bünyesinde o dönemde "imam" statüsündeki yer alan bir tanığın beyanlarına yer verildi. Söz konusu tanığın, kendisine bağlı 19 askeri öğrencinin yetiştirildiğini beyan ettiği ve bunlara FETÖ tarafından kod adı verildiğinin tespit edildiği bildirildi.
Toplanan deliller kapsamında lüzum üzerine şüpheliler hakkında Başsavcılıkça adreslerinde ve araçlarında farklı illerde eş zamanlı olmak üzere arama, el koyma, şüpheliler hakkında ise gözaltı kararı verildiği belirtilen açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:
"3 rütbeli hakkında ise ikametlerinde ve araçlarında arama, el koyma kararı işleminin yapılması, avukat huzurunda şüpheli olarak 'silahlı terör örgütü üyesi veya yöneticisi olmak' suçundan savunmasının alınmasının akabinde serbest bırakılmaları yönünde karar verildiği, haklarında işlem yapılan askeri personellerden bir kısmının yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği, yine elde edilen deliller doğrultusunda askeri lise ve Kara Harp Okulunda yapıya mensup askeri öğrencilerle ilgilenen ve sorumlu olduğu değerlendirilen 2 sivil şahıs hakkında da arama, el koyma ile gözaltına alma kararları verildiği ve halen soruşturmalarımızın devam ettiği kamuoyuna saygı ile duyurulur."
Türk jetleri bombaladı!

Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında, Türk Hava Kuvvetleri'ne ait uçaklar tarafından Uvayşiyah'ta iki ve İhtimalat'ta bir olmak üzere toplam üç hedefe dört bomba atılarak, komuta yeri ve silah mevzii olarak kullanılan iki binada bulunan DAEŞ unsurları etkisiz hale getirildi ve bir cephanelik imha edildi.
Türk Silahlı Kuvvetlerince (TSK) Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında, Türk Hava Kuvvetlerine ait uçaklar tarafından Uvayşiyah'ta iki ve İhtimalat'ta bir olmak üzere toplam üç hedefe dört bomba atılarak, komuta yeri ve silah mevzii olarak kullanılan iki binada bulunan DAEŞ unsurları etkisiz hale getirildi ve bir cephanelik imha edildi.
Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, TSK tarafından, Fırat Kalkanı Harekatı'nın 36. günündeki gelişmelere ilişkin bilgi verildi.
Açıklamada, Azaz-Rai hattında muhalif unsurlardan oluşan 5 Özel Görev Kuvvet Grubu'nun güney istikametindeki ileri harekatının saat 18.00 itibarıyla devam ettiği belirtildi.

Muhalifler tarafından, karadan ve havadan sağlanan yoğun ateş desteği ile Rai doğusundaki El Eyyubiyah meskun mahallinde tekrar kontrol sağlandığı, DAEŞ'in, düzenlediği yoğun saldırı sonucu, Rai'nin güneybatısındaki Tall Ar meskun mahallini tekrar ele geçirildiği kaydedildi.
346 FIRTINA ATIŞI
Keşif ve gözetleme araçlarıyla tespit edilen 82 DAEŞ terör örgütü hedefine, ateş destek unsurlarınca 346 Fırtına atışı yapıldığı bildirilen açıklamada, böylece operasyonun başından bugüne kadar toplam bin 419 hedefe 5 bin 437 atım yapıldığı belirtildi.

Türk Hava Kuvvetlerine ait uçaklar tarafından Uvayşiyah'ta iki ve İhtimalat'ta bir olmak üzere toplam üç hedefe dört bomba atılarak, komuta yeri ve silah mevzii olarak kullanılan iki binada bulunan DAEŞ unsurları etkisiz hale getirildi ve bir cephanelik imha edildi.
Koalisyon güçleri tarafından, Rail'de iki ve Tulaylin bölgelerinde tespit edilen bir DAEŞ hedefine yönelik icra edilen üç hava harekatı sonucunda bir DAEŞ unsuru etkisiz hale getirilirken bir havan, bir el yapımı patlayıcı (EYP) ve bir binanın imha edildiği belirtildi.
Açıklamada, DAEŞ'ten temizlenen bölgelerde, harekatın başlangıcından bugüne kadar muhaliflere destek sağlayan patlayıcı madde tespit ve imha timleri tarafından 28 mayın ve 989 EYP'nin kontrollü olarak etkisiz hale getirildiği ifade edildi.
KESİNTİSİZ KEŞİF VE GÖZETLEME FAALİYETİ
Suriye sınır hattında Bayraktar ve Gözcü İHA ile kesintisiz keşif ve gözetleme faaliyetinin devam ettiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"AFAD ve Kızılay'a ait unsurlar ile Özgür Suriye Ordusu personeli ve sivillere yönelik lojistik faaliyetler kesintisiz olarak sürdürülmektedir. Terör örgütleri tarafından kullanılan ve hudut bölgemizde güvenlik riski doğuran Suriye kuzeyinde icra edilen koalisyon harekatına destek veren Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgede yaşayan sivil halkın zarar görmemesi için her türlü tedbiri almakta ve bu konuda azami hassasiyet göstermektedir."
Kumpas davaları darbe hazırlığıydı

Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk’la kumpas soruşturmaları ‘darbe’ dosyasına dahil edildi. Savcılık, Genelkurmay’dan kumpas mağduru askerler ile yerine atananların listesini de istedi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili ana soruşturmanın kapsamı genişletildi. Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk davalarıyla ilgili yürütülen kumpas soruşturmalarına ilişkin dosyalar, bu kumpasların 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ön hazırlığı olduğu gerekçesiyle darbe girişimi ana soruşturma dosyasına eklendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, Genelkurmay Başkanlığı'na geçtiğimiz günlerde bir yazı gönderdi. Savcılık yazıda, 15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu bir kısım askerlerce Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik darbe girişiminde bulunulmasına ilişkin soruşturma yürütüldüğünü hatırlattı. Yazıda, kapatılan özel görevli savcılıklar ve ağır ceza mahkemelerince Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi isimlerle bilinen ve FETÖ'cü hâkim, savcı ve emniyet mensupları tarafından yapıldığı şüphesi bulunan soruşturma ve kovuşturmalarda terör örgütü mensubu olmayan askerlerin hedef alındığı belirtildi.
FETÖ'NÜN TASFİYE DAVALARI
Savcılık, kumpas davalarında yargılanan muvazzaf askerler ile bu askerlerin yerine atananların listesini istedi. Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk davalarının darbenin ön hazırlığı olduğunu kaydeden savcılık, Genelkurmay Başkanlığı'ndan kayıtlarını inceleyerek araştırma yapmasını ve hazırlanacak raporun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesini istedi.
GENELKURMAY BAŞKANINA MÜEBBET VERMİŞLERDİ
2007'de başlayan Ergenekon davasında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ başta olmak üzere bir dönem Genelkurmay Karargâhı'nda görevli generallerin büyük kısmı yargılandı. 274 sanıklı davada ağır hapis cezalarına mahkûm edilen sanıklardan Başbuğ dahil 19'u müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet cezalara çarptırıldı. Yargıtay'ın bozduğu davada yeniden yargılama yapılacak. Davanın savcılarından Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Cihan Kansız ve hâkim Sedat Sami Haşıloğlu yurtdışına kaçarken, yargılamayı yapan mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese, duruşma savcı Mehmet Ali Pekgüzel tutuklandı. Davanın diğer hâkim ve savcıları ise firari olarak aranıyor.
ALİ TATAR'IN İNTİHARINA NEDEN OLDULAR
2010'da başlayan Balyoz davasında, emekli Orgeneral Çetin Doğan liderliğindeki bir grup askerin 2001'de 1. Ordu'da darbe planladıkları öne sürülerek, 365 kişi yargılandı. 325'i 6 yıl ile 20 yıl yarasında hapis cezalarına çarptırıldı. Önce Yargıtay cezaların bir kısmını bozarak büyük çoğunluğunu onadı. 17 Aralık'tan sonra FETÖ'nün kumpası açığa çıkınca yeniden yargılama yapılıp tüm sanıklara beraat verildi. Davanın savcıları Hüseyin Ayar ve Celal Kara yurtdışına kaçtı. Yargıtay'a terfi eden, Ergenekon'da da Yarbay Ali Tatar'ın intiharından sorumlu tutulan savcı Süleyman Pehlivan ile davanın hâkimleri Ömer Diken, Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ise tutuklandı.
357 KUMPAS MAĞDURU
İstanbul'daki Askeri Casusluk davasında da 56 sanık yeniden yapılan yargılama sonucu beraat etti. Bu davanın devamı olarak açılan İzmir'deki Askeri Casusluk davasında da çoğunluğu muvazzaf askerlerden oluşan 357 tutuksuz sanık FETÖ'nün kumpasına maruz kaldıkları gerekçesiyle beraat etti.
FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturma

Düzce'de gözaltına alınan 8 öğretmenden 6'sı tutuklandı, 2'si adli kontrol şartıyla salıverildi
Düzce'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine yönelik soruşturma kapsamında 6 öğretmen tutuklandı.
Alınan bilgiye göre, Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında FETÖ ile bağlantılı olduğu belirlenen ve gözaltına alınan 8 öğretmenin emniyetteki işlemleri tamamlandı.
Sağlık kontrolünün ardından adliyeye sevk edilen zanlılardan Suna Bediz, Burhan Bediz, Hüseyin Kolukırık, Erdoğan Naldemirci, Kübra Naldemirci, Emrah Yusuf Yılmaz mahkemece tutuklandı, M.A, ve E.A. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Dışişleri Bakanlığındaki FETÖ soruşturmasında 7 tutuklama

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında biri emekli büyükelçi 7 kişi tutuklandı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Dışişleri Bakanlığındaki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yapılanmasına yönelik soruşturması kapsamında biri emekli büyükelçi 7 kişi tutuklandı.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan 8 kişi, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye getirildi.

Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarına ifade veren şüphelilerden emekli Büyükelçi Aydın Sefa Akay, bakanlıkta Şube Müdürlüğü yapan Seyfullah Şahin, Uzman Yardımcısı Fatih Özan ve Mustafa Dinçer'in de aralarında olduğu 7 kişi, tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi.

Sulh Ceza Hakimliğince sorgulanan 7 şüpheli, tutuklanarak Sincan Cezaevine gönderildi.
Cumhuriyet Savcılarınca serbest bırakılan bir kişiye ise Sulh Ceza Hakimliği, adli kontrol uygulanmasına karar verdi.
Tutuklanan şüphelilerinin cep telefonlarında terör örgütü mensuplarınca kullanılan Bylock uygulamasının bulunduğu öğrenildi.
Adana'da polise ses bombalı saldırı!

Adana'da uygulama noktasındaki polis ekiplerine ses bombalı saldırı düzenlendi.
Alınan bilgiye göre, kimliği bilinmeyen kişiler, Küçükdikili Çınarlı Mahallesi polis uygulama noktasındaki görevlilere ses bombası atıp kaçtı.
Saldırıda ölen ya da yaralanan olmazken olay yerine çok sayıda zırhlı polis aracı, bomba imha ve TEM şube ekipleri sevk edildi. Ekipler çevrede geniş güvenlik önlemi aldı.
Ara sokaklarda zırhlı araçlarla çalışma yapan polis, mahalle girişinde araçlarda ve şüpheli kişiler üzerinde arama yaptı.
Edinilen bilgiye göre olay, Küçük Dikili Mahallesi Şehitler Caddesi üzerinde meydana geldi. Terör örgütü PKK yandaşlarının korsan gösteri düzenlediği bölgede uygulama yapan polis ekiplerine el yapımı ses bombası atıldı. Herhangi bir yaralının olmadığı saldırının ardından terör örgütü yandaşları ara sokaklara kaçtı. Saldırının ardından özel harekat ve terörle mücadele ekipleri operasyon başlattı. Atılan el yapımı ses bombası parçaları olay yeri inceleme ekibinin çalışmasının ardından Bomba İmha Şube Müdürlüğü’ne teslim edildi. Ekipler, saldırının ardından ara sokaklara kaçan terör örgütü yandaşlarının yakalanması için çalışmalarını sürdürüyor.
Öte yandan, mahalle giriş ve çıkışlarında asayiş uygulaması yapıldı. Şüpheli görülen araç durdurularak arandı.
Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Fuat Avni’nin yeni görüntüleri ortaya çıktı!
Teröristbaşı Gülen’in sosyal medyadaki tetikçisi Fuat Avni Twitter hesabını yöneten Aydoğan Vatandaş ABD’de bir restaurantta görüntülendi. Yanında ise dikkat çekici bir isim vardı. Zaman ve Bugün gazetesi eski yazarı Nuh Gönültaş!
Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Servisi'nin deşifre ettiği Fuat Avni Twitter hesabının yöneticisi Aydoğan Vatandaş'ın yeni görüntüleri ortaya çıktı. New Jersey eyaletinin Paterson bölgesinde bir Türk lokantasında görüntülenen Aydoğan Vatandaş'ın yanında ise Eski Zaman ve Bugün gazetesi yazarı Nuh Gönültaş ve bir bölge imamı da dikkat çekiyor.
O DA ABD'YE KAÇMIŞ!
Gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Nuh Gönültaş'ın bu görüntülerden ABD'ye kaçtığı anlaşılıyor. Restaurant'da başbaşa yemek yiyen FETÖ'nün bu üç önemli isminin sık sık biraraya geldiği öğrenildi.
YORUMLAR