Erdoğan Diyanet'in yaz kampı öğrencilerine seslendi Giriş Tarihi: 05.08.2017 13:10 Son Güncelleme Tarihi: 05.08.2017 15:35
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında yeni nesillerin kaliteli eğitim alması gerektiğine dikkat çekti, önemli mesajlar verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi'nde düzenlenen Diyanet İşleri Başkanlığı Doğu ve Güneydoğu Öğrencileri Yaz Etkinliği kapanış programına katılarak konuşma yaptı.Erdoğan: Bunlarda numara, yalan, dolan çokDiyanet İşleri Başkanlığının "Yazımda Kardeşlik Var" projesinin kapanış programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile mücadele kapsamında yürütülen davalarda soytarılık yapan hainlere "Şu anda yargı sürecinde içeride ne yalanlar söylüyorlar. "Ben o değilim" diyor. Hakim de diyor ki, "Bak sen busun"... Tüm görüntüler ortada, "Ben yokum orada" diyor. Bunlarda yalan meşrudur, takiye de var. Bunlarda numara, yalan, dolan çok. Ümmeti böyle parçaladılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığının "Yazımda Kardeşlik Var" projesinin kapanış programında konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları:
Diyanet İşleri Başkanlığı Doğu ve Güneydoğu Öğrencileri Yaz Etkinliği kapanış programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sizler Güneydoğu'da, Doğu'da döndürülmek istenen çarkları tersine çeviriyorsunuz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diyanet'in yaz kampına katılan tüm çocuklarımızın ailelerine şükranlarımı sunuyorum. Sizler İnşallah Asım'ın nesli olacaksınız" ifadelerini kullandı.
"DÜNYAYA MEYDAN OKUYACAĞINIZI SÖYLEMİŞ OLUYORSUNUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz mazlumların sahibiyiz, siz inanıyorum ki mazlumların dostu olacaksınız, zalimlerin karşısına dikileceksiniz. Sizler bu kursa iştirakle, haksızlığa, esarete asla katlanamayacağınızı ve bunun için gerekirse dünyaya meydan okuyacağınızı söylemiş oluyorsunuz" açıklamasında bulundu.
MEMLEKETİNDEN ÇIKAMAYAN YAVRULARIMIZ BU KAMPA KATILACAK
İnşallah memleketlerinden çıkamayan yavrularımızın medeniyetimizin köşe taşlarıyla tanışmasının çok önemli olduğuna inanıyorum. Bunları süratle halledip, bütün yavrularımızı gerek orta, gerek lise kısmındaki öğrencilerimizi buralara sevketmek suretiyle yaz boyu çalışmalarının çok faydalı olacağına inanıyorum. Katılan tüm çocuklarımıza, anne ve babalarına bu vesile ile şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca çocuklarımızın eğitimi için fedakârca çalışan görevlilerimize, Kur'an kursu görevlilerimize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Çocuklarımız ve gençlerimiz bizler için gözümüzün nurudur.
BİRÇOĞU MERMİ ÇEKİRDEKLERİNİ VÜCUDUNDA ŞEREFLE TAŞIYOR
Çanakkale'de bütün dünya birleşti, Anadolu'ya sahip çıkmak istediler ama geri döndüler. 15 Temmuz'da ecdadınız mirasını tüm dünyaya gösterecek duruş işte sizin duruşunuzdur. F-16'lar bu milletin üzerinden uçtu. Ama 15 Temmuz gecesi benim milletim kaçmadı. Tam aksine üzerine üzerine gitti. 250 şehit verdik. Hepsi şehadete yürüdü. Ama bir şeye inanıyorlardı: Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler ancak siz bilemezsiniz... İşte buna inanmak çok önemli. İşte o ölmeyeceğine inanmıştı. Öyle yürüdükleri için de Rabbim onları peygamberlere en yakın makamına, şehadet makamında ağırladığına biz inanıyoruz. O gece 2 bin 193 gazi verdik. Birçoğu kolunu kaybetti, birçoğu ayağını kaybetti. Birçoğunun şu anda mermi çekirdekleri vücudunun değişik yerlerinde, ama şerefle onu taşıyorlar.
YENİ NESİLDEN ÜMİTLİYİM
18 Mart 1915'i yaşamadınız. Ama 15 Temmuz'u yaşadık. Dolayısıyla bu bizim için çok daha anlamlı. Sizler anneler olarak, diğer gençlerimiz babalar olarak evlatlarınız inşallah bu şuurla yetiştireceğinize inanıyorum. Ve siz yeni bir neslin inşasında, ihyasında mimarlar olacaksınız, mühendisler olacaksınız. Bu bakımdan atılacak bu adımlar çok önemli ve bu yaz kampı bu noktada çok çok önemli. Rabbim yâr ve yardımcınız olsun, Rabbim feyzinizi arttırsın. Çeşitli platformlarda kimilerinin yeni nesil konusunda ümitsizliğini dile getirdiğini görüyorum. Ben ise tam tersine yeni nesilden; yani sizlerden ümitliyim. Hele hele Allah'ın rahmetinden ümidimizi kesmeyeceğiz. Tarih, kültür, medeniyetini bilen kendini her alanda en iyi şekilde yetiştiren bir neslin geldiğine inanıyorum, bu nesli karşımda görüyorum. İnşallah sizler ülkemizi ve milletimizi bugün bulunduğu yerden çok daha ilerilere taşıyacaksınız.
GÜNEYDOĞU'DA ŞEHİT OLDUĞUNA İNANDIĞIM KARDEŞLERİMİN KERPİÇ EVLERİNDE KALDIM
Geçtiğimiz 14 yılda eğitim, sağlık, teknoloji, sağlık alanındaki yatırımlar hep sizlere daha iyi yatırım yapmak içindir. Şu manzara emeklerimizin boşa gitmediğini gösteriyor. Bugün burada bulunan gençlerimiz Mardin, Şırnak ve Hakkari'den geldiler. Terör son 35 yıldır vatandaşlarımızın tamamını ama özellikle de bu şehirlerimizin bulunduğu bölgedeki insanlarımızın hayatında çok derin yaralar açtı. Sizler dünyada yokken o bölgeleri çok dolaştık. Siyasette 40 yıllık bir geçmişim var. Gençlik Kolları'nda çalıştığım zaman oraları, Güneydoğu, Doğu'nun illerini dolaşır oralarda çalışmalar yürütürdüm. O çalışmaları yürütürken şu anda şehit olduğuna inandığım birçok kardeşimizin kerpiç evlerinde onlarla beraber kaldım.
BEKİR BEY, MEHMET BEY, MEHDİ BEY KÜRT'TÜR KÜRT!
Şimdi geçmişte o gezdiğim yerlere hendekler açıldı. Ne dediler, "Biz Kürtlerin temsilcisiyiz". Yalan söylediler, onların benim Kürt kardeşlerimle alakaları yoktu. 7 Haziran seçimlerinde biraz başarı gördüler ve hemen ardından sokaklara çağırdılar ve 53 kişinin ölümüne neden oldular. Ölenler kimdi? Hepsi de benim Kürt kardeşlerimdi. Peki öldüren? Onlar da Kürttü. Hani siz Kürtlerin temsilcisiydiniz? Şu anda partimiz içinde üst düzey yönetiminde benim Kürt kardeşlerim var. Az önce size hitap eden Bekir Bey Kürt'tür. Hükümetin sözcüsüdür. Gaziantep Milletvekili köken itibarıyla Batmanlı Mehmet Şimşek Bey Kürttür. Ayşe Türkmenoğlu'nun soyadının Türkmen olduğuna bakmayın, o da Kürttür. Daha önce bakanlık yapmış İstanbul Milletvekili Mehdi Eker Bey de Kürttür. Rabbim bizi birbirimizle iyi tanışalım, anlaşalım diye yarattı. Üstünlük ittika iledir. Kim Allah'a daha yakınsa üstün olan odur. Mesele o, diğeri boş.
BİZ TÜRK, KÜRT, LAZ, BOŞNAK, ÇERKEZ, ARNAVUTU YARADANDAN ÖTÜRÜ SEVECEĞİZ
Babama bir gün sordum: Yahu baba biz laz mıyız, Türk müyüz? Rize'nin belli bir bölümü Lazdır, diğerinin Lazlıkla alakası yoktur. Babam durdu, güldü. Benim dedem mollaydılar. Babam da büyük dedeme sormuş. Büyük dede babama demiş ki; yarin öleceğuk! Allah bize kavmimizi sormayacak, Türk müsün, Laz mısın diye sormayacak. Allah bize buni soracak torinum demiş; Rabbin kim, Nebin kim? bunu soracak. Sen onlara Elhamdülillah müslümanım de geç, bundan güzel birliktelik olur mu? Biz Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut, Boşnağı da yaradandan ötürü seveceğiz, olay bu.
'CAMİDEN KOPARIP, SAPKIN İDEOLOJİLERİNİN KÖLESİ YAPMAK İSTİYORLAR'
Bunlarda merhamet yok, bunlar haysiyetsiz. Terör örgütü hayallerinizi çalarak, hayatlarınızı karartarak en büyük kötülüğü yavrularımıza yaptı. Önce öğretmenleri, okulları hedef almasının sebebi budur. Kısa bir süre önce öldürülen Şenay, Yalçın ve Necmettin öğretmenimizi rahmetle yadediyorum. Allah rahmet etsin. Aynı şekilde örgütün din görevlilerine saldırılar yapmıştır. Hakkari bunları yaşadı. Örgütün amacı bölgedeki çocuklarımızı okuldan ve camiden kopararak, sapkın ideolojilerinin kulu kölesi, robotu yapmak amaçları açıktır. Çünkü biliyorlar ki, camiden, mihraptan, vaaz kürsüsünden terör ve terörist çıkmaz. Bunu biliyorlar.
DİYANET İŞLERİ'NİN BU KONUDA CİDDİ EKSİĞİ OLMUŞTUR
İmam Hatip alerjisi de budur. Sırf bunun için eğitim sistemimiz defalarca altüst edilmiştir. Bunu söylerken düz, Anadolu, Fen liselerine bir sözümüz yok. Onların mezunlarına da şiddetle ihtiyacımız var. Kaliteyi oralarda da arayacağız. FETÖ bu zaafı kullanarak kök salmış ülkemizin başına bela olmuştur. Diyanet İşleri'nin bu konuda ciddi eksiği olduğunu söylemek isterim. Diyanet İşleri çok ama çok geç kalmıştır. Biz melle müessesesini niye kurduk? Bunun için kurduk. Boş bırakılan her alanı birileri gelip dolduruyor. Bizim büyük hedeflerimiz, büyük hayalerimiz var. Öyleyse bunlara uygun bir gayret ortaya koymalı, bunlara uygun nesiller yetiştirmeliyiz.
SADECE 5 VAKİT OLMAZ! NAMAZI KIL KAPIYI KAPAT! BÖYLE OLMAZ
Camilerimizin içinde bir hayat, bir ruh olmalı. Sadece 5 vakit namaz, ondan sonra kapıyı kapa çekil git. Böyle cami olamaz. Böyle bir cami bizim hayatımızda yok. Ne yazık ki, camilerimize bu anlayışı yerleştiremedik. Yeni dönem bana göre 5 vakit ibadette ve ibadetin dışında camilerimiz sürekli hareket halinde olmalı. Burada Diyanet İşleri Başkanlığımıza büyük görev düşüyor. İl, ilçe müftülerimize büyük görev düşüyor. Hocalarımız namaz vakitlerinin dışında 7'den 70'e halkımızı alacak, camilerimizde eğitecek, öğretecek. Bunu başlatmamız lazım. Çünkü iyi bilirim, mahalleli mahallesinin imamına güvenir. Kapısını ona açar, acaba bu güven devam ediyor mu, etmiyor mu? Bunu bir araştırmamız lazım. Eğer devam etmiyorsa bunda da bir sıkıntı var. Acaba bu güveni niye kaybettik? Bu güveni tesis etmek için neler yapmak lazım, bunun adımlarını atmak lazım.
HANIMLARIMIZ DİYANET'İN İÇİNDE DAHA AKTİF OLMALIDIR
Hanımlarımız Diyanet içinde daha aktif olmalı. Bu konuda da adım atılacağına inanıyorum. Bu atılacak adımlarla Türkiye yeni bir sıçrama dönemine girecek. Millet olarak, coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, gücümüzü varlığımızdan, imanımıza borçluyuz. Bunun için milletimizi kimi zaman etnik, mezhebi, ideolojik fitnelerle bölmeye, parçalamaya çalışıyorlar. Şu anda Suriye'yi görüyorsunuz, Irak'ı görüyorsunzu. Benzer şeyleri bizde de yapmaya çalışıyorlar. İnşallah bunlara fırsat vermeyeceğiz. PKK hangi amaçla sahaya sürülmüşse, FETÖ de aynı amaçla kullanılmıştır. İşte DEAŞ'ın yaptıkları. Gabar'da, Tendürek'te güvenlik güçlerimiz sizlerin huzurunu, refahını oralarda tesis etmenin mücadelesini veriyor.
BU CAN BU BEDENDE OLDUKÇA MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ
En büyük hata PKK'yı Kürt kardeşlerimizle, DEAŞ'ı İslam'la, FETÖ'yü Allah rızası için çalışan insanlarla yanyana getirmekle yapıldı. Şu anda yargı sürecinde içeride ne yalanlar söylüyorlar. "Ben o değilim" diyor. Hakim de diyor ki, "Bak sen busun"... Tüm görüntüler ortada, "Ben yokum orada" diyor. Bunlarda yalan meşrudur, takiye de var. Bunlarda numara, yalan, dolan çok. Ümmeti böyle parçaladılar. Ama yalancının mumu yatsıya kadar yanar unutmayın, bunlarınki daha erken yanacak. Aynı şekilde DEAŞ. Onlarla da çok ciddi mücadelemiz var. İçeride, dışarıda sonuna kadar sürdüreceğiz. PKK, PYD, YPG'yle aynı şekilde. Bu can bu bedende oldukça, Allah'ın izniyle hep beraber bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
"BEN O DEĞİLİM" DİYOR
En büyük hata PKK'yı Kürt kardeşlerimizle, DEAŞ'ı İslam'la, FETÖ'yü Allah rızası için çalışan insanlarla yanyana getirmekle yapıldı. Şu anda yargı sürecinde içeride ne yalanlar söylüyorlar. "Ben o değilim" diyor. Hakim de diyor ki, "Bak sen busun"... Tüm görüntüler ortada, "Ben yokum orada" diyor. Bunlarda yalan meşrudur, takiye de var. Bunlarda numara, yalan, dolan çok. Ümmeti böyle parçaladılar. Ama yalancının mumu yatsıya kadar yanar unutmayın, bunlarınki daha erken yanacak. Aynı şekilde DEAŞ. Onlarla da çok ciddi mücadelemiz var. İçeride, dışarıda sonuna kadar sürdüreceğiz. PKK, PYD, YPG'yle aynı şekilde. Bu can bu bedende oldukça, Allah'ın izniyle hep beraber bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
CAMİLERİMİZE BU ANLAYIŞI YERLEŞTİREMEDİK
Okullarımızı da camilerimizi de toplum hayatımızın yaşayan birer parçaları haline dönüştürmeden hedeflerimize ulaşamayız. Camilerimizin içinde bir hayat, bir ruh olmalı. Sadece 5 vakit namaz, ondan sonra kapıyı kapa, çekil git. Böyle cami olamaz. Bizim hayatımızda böyle bir cami yok. Ama ne yazık ki camilerimize bu anlayışı yerleştiremedik.
DİYANET'İN YENİ DÖNEMİNDE CAMİ TAVSİYESİ
Yeni dönem bana göre 5 vakit ibadette ve ibadetin dışında camilerimiz sürekli hareket halinde olmalı
1915'İ GÖRMEDİK AMA 15 TEMMUZ'U YAŞADIK
Biz mazlumların sahibiyiz. Sizler mazlumların dostu olacaksınız zalimlerin karşısına dikileceksiniz. Sizler bu kurslara iştirakinizle zulmü alkışlamayacağınızı esarete katlanamaycağınızı bunun için tüm dünyaya meydan okuyacağınızı göstermiş oluyorsunuz. Bütün mesele o imanla yetişmektir. Çanakkale'de yedi düveli dize getiren, bütün dünya birleşti biliyorsunuz..Ne yaptılar? Eli boş döndüler. 15 Temmuz'da ezanına el uzatanların başını ezeceğini gösteren duruş sizin duruşunuzdur. F16'lar bu milletin üzerinden uçtu mu, uçtu. Ama benim milletim kaçmadı, üzerine gitti. 250 şehit verdik. Biz o gece 2 bin 193 gazi verdik. Bir çok insan kolunu bacağını kaybetti. Şimdi bizim böyle bir ecdadımız var. 1 yıl içinde yaşadığımız olayların mensupları sizler de onların şahitlerisiniz. 18 Mart 1915'i yaşamadınız okuyorsunuz ama 15 Temmuz'u yaşadık dolayısıyla bu bizim için çok daha anlamlı.
KENDİNİ İYİ YETİŞTİREN BİR NESİL GELİYOR
Çeşitli platformlarda kimlerinin yeni nesil konusunda ümitsizliğini dile getirdiğini görüyorum ben ise tam tersine ümitliyim. Tarihini, kültürünü, medeniyetini bilen kendini her anlamda iyi yetiştiren bir neslin geldiğine inanıyorum. İnşallah sizler ülke ve milletimizi bugün bulunduğu yerden çok daha ilerilere taşıyacaksınız. Geçtiğimiz 14 yılda yaptığımız yatırımlar size daha iyi bir gelecek içindir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gözyaşları
Mısır'da şehit edilen 17 yaşındaki Esma için hazırlanan videoyu dinleyen Cumhurbaşkanı, gözyaşlarına hakim olamadı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi'nde düzenlenen Diyanet İşleri Başkanlığı Doğu ve Güneydoğu Öğrencileri Yaz Etkinliği kapanış programına katıldı.
DUYGUSAL ANLAR
Programda, Mısır’da Muhammed El Biltaci’nin şehit edilen 17 yaşındaki kızı Esma için yazdığı mektubun seslendirildiği video, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması öncesinde ekranda gösterildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, videoyu izlerken duygusal anlar yaşadı.
BABADAN ESMA'YA MEKTUP
Mısır güvenlik güçleri, 14 Ağustos'ta demokrasi yanlılarının gösteri düzenlediği Rabiatul Adeviyye ve Nahda meydanlarına silahlı müdahalede bulunmuş, müdahale sonrası yaşanan katliamda 3 bin 533 kişi ölmüş, 11 bin 520 kişi yaralanmıştı.
Muhammed Biltica'nın Esma'ya yazdığı duygu yüklü mektup İslam coğrafyasında büyük yankı uyandırmıştı.
İşte Biltaci'nin o duygusal satırları:
"Sevgili kızım ve değerli öğretmenim...
Sana elveda demiyorum bilakis yarın görüşmek üzere. Başı dik tuğyana isyan ederek yaşadın. Tüm engelleri reddederek hürriyete sınırsızca aşık oldun. Bu ümmet, uygarlıkta hak ettiği yeri alabilsin diye onu yeniden diriltmek ve inşa etmek için sessizce yeni ufuklar arıyordun. Akranlarının uğraştığı işlerle meşgul olmadın. Her zaman derslerinde birinci olmana rağmen öğrenmeye olan açlığın dinmedi.
Bu kısa hayatta sohbetine doyamadım. Vaktim, mutlu olacak ve eğlenecek kadar geniş değildi. Rabiatul Adeviyye'de son kez bir araya geldiğimizde, "Sen bizimle olduğunda bile bizden ayrısın" diyerek bana olan sitemini dile getirmiştin. Ben de sana, "Bu hayat birbirimize doyacak kadar geniş değil. Birbirimize doyalım diye Allah'tan cennetinde bize bu sohbeti vermesini temenni ediyorum" demiştim.
RÜYAMDA GELİNLİKLER İÇİNDE GÖRDÜM
Sen şehit olmadan iki gün önce seni rüyamda gelinlikler içinde gördüm. Bu dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellikteydin. Yanıma sessizce oturduğunda sana, "Bu gece senin düğün gecen mi" diye sordum. Sen de "Düğünüm akşam vakitlerinde değil öğlen olacak" demiştin. Çarşamba günü, öğlen vakti şehit olduğun haberi bana ulaştığında, senin rüyamda bana ne demek istediğini anlamış oldum. Allah'tan seni şehit olarak kabul etmesini niyaz ettim. Ve şehadetin, bizim haklı olduğumuzu ve düşmanımızın da batılın ta kendisi olduğu inancımızı pekiştirdi.
Son vedanda yanında olamamam, son bir kez seni görememem, alnına son bir öpücük konduramamam ve senin cenaze namazını kıldırma şerefine nail olamamam beni derinden üzdü. Beni bunları yapmaktan alıkoyan, ölümden veya karanlık hücrelerden korku değil, uğruna canını verdiğin davayı (devrimin hedeflerine ulaşması) sürdürebilmekti.
ZALİMLERE KARŞI BAŞIN DİK
Zalimlere karşı başın dik (göğsünü gere gere) direnirken gaddar kurşunlar göğsüne saplandı ve ruhun yüceldi. Ne kadar güzel bir azmin ve terbiye edilmiş bir nefsin vardı. İnanıyorum ki, sen Allah'a verdiğin söze sadakat gösterdin, Allah da sana verdiği söze... Öyle ki, şehadet şerefini bize değil de sana bahşetti.
ELVEDA DEMİYORUM
Son olarak, sevgili kızım ve değerli öğretmenim...
Sana elveda demiyorum bilakis görüşmek üzere.. Buluşmamız, yakında peygamber ve ashabıyla birlikte Havz-ı Kevser'de olacak. Sonsuz kudret ve hükümranlık sahibi Allah'a yakın, O'nun nezdinde değerli ve şerefli bir konumda. Ayrılmamak üzere, birbirimize doyma temennilerimizin gerçekleşeceği bir buluşma..."
YORUMLAR