Giriş Tarihi: 14.02.2017 03:29 Son Güncelleme Tarihi: 14. 02.2017 06:09
Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan'a gitti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahreyn'deki temaslarının ardından özel uçak "TUR" ile saat 19.00'da Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz karşıladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak "TUR" ile saat 19.50'de Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a geldi.
Erdoğan, Bahreyn'deki temaslarını tamamlayarak Körfez ülkeleri ziyaretinin ikinci durağı olan Suudi Arabistan'a geçti.
KRAL SELMAN KARŞILADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Kral Selman, Askeri Hava Üssü'nde, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, Riyad Emiri Faysal bin Bender bin Abdülaziz, Türkiye'nin Riyad Büyükelçisi Yunus Demirer ile büyükelçilik yetkilileri karşıladı.
Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan da Riyad'a geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan'a gitti
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, resmi ziyaret kapsamında, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Nayif ve Veliaht Vekili Muhammed bin Selman'ı da kabul etmesi öngörülüyor.
Yapılacak görüşmelerde, ikili ilişkilerin tüm yönleriyle ele alınması, ayrıca bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulması bekleniyor.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan'da 1
Bahreyn'deki temaslarını tamamlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Körfez ülkeleri ziyaretinin ikinci durağı olan Suudi Arabistan'a geldi
- Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan'da 2
Erdoğan'ı Riyad'da indiği Askeri Hava Üssünde Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz karşıladı.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan'da 3
- Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan'da 4
- Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan'da 5
- Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan'da 6
- Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan'da 7
Son dakika: Erdoğan'dan dünyaya mesaj! Reddediyorum

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam coğrafyasının ateş çemberiyle kuşatıldığını belirterek, çok sancılı günlerden ve ağır imtihanlardan geçtiğini söyledi. İşte detaylar...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada İslam coğrafyasına işaret ederek, "Adeta bir ateş çemberiyle kuşatılan İslam coğrafyası, çok sancılı günlerden, ağır imtihanlardan geçiyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter'dan şu ifadeleri kullandı:
Adeta bir ateş çemberiyle kuşatılan İslam coğrafyası, çok sancılı günlerden, ağır imtihanlardan geçiyor.
Yüzyıllardır barışın adresi olan İslam dünyası maalesef günümüzde acıyla, terörle, gerilimle, yıkımla, bombalarla anılıyor.
Kimlik ve mezhep temelinde birbirlerine yabancılaştırılan Müslümanlar, Suriye'de, Irak'ta ve daha pek çok yerde kendi kendilerini tüketiyor.
Dünyada, özellikle Batı'da, mukaddes dinimizi terörizmle ilişkilendirmek, yan yana anmak gibi art niyetli çabalara da şahit oluyoruz.
İFTİRALARI REDDEDİYORUM
Ben bir Müslüman olarak, kimden gelirse gelsin, İslam ile terörü ilişkilendiren tüm iftiraları reddediyorum.
Tüm bölgenin, tüm İslam aleminin, hatta insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir.
Coğrafyamıza bu acıları yaşatan DEAŞ'ı, El Kaide'yi, Boko Haram'ı, Eş-Şebab'ı, PKK'yı, YPG'yi, FETÖ'yü hep birlikte lanetlemeliyiz.
Tüm kardeş devletlere, birlik ve beraberlik içinde yaşamayı temin edecek bütünleştirici politikalar izlemeleri çağrısında bulunuyorum.
İrfan Değirmenci neden kovuldu?

Doğan Grubunun İrfan Değirmenci'yi 'HAYIR' dediği için kovduğuna yönelik açıklaması ateşlenmek istenen fitil tutuşturmaya yetmedi. Melih Altınok bugünkü yazısında demokratik yollar yerine kaçak güreşmeye çalışan cephenin elinde patlayan algı operasyonuna yer verdi. İşte Altınok'un yazısından öne çıkanlar:
Doğan grubu dün, Kanal D'de sabah programı yapan İrfan Değirmenci'yi ve Posta yazarı Hakan Çelenk'i kovduğunu açıkladı.
Meslektaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz. Ne var ki ortada epeyce garip bir durum var.
Zira gazetecilerin işten çıkartılmasına gerekçe olarak "Doğan yayın ilkeleri" gösterildi. Söz konusu kişilerin referandumda "hayır" oyu vereceklerini açıkladıkları için tarafsızlıklarını yitirdikleri ve kovuldukları ilan edildi. (...)
Aklı başında herkes biliyor ki Değirmenci de Çelenk de tarafsızlıklarını yitirdikleri için kovulmadılar!
Reyting ya da yeterince "kârlı" olamadıkları gibi nedenler yüzünden zaten gönderileceklerdi.
Çelenk'i pek takip edemedim.
Ama örneğin, geçen yıl ATV'de Kahvaltı Haberleri'ni sunarken rakibim olan Değirmenci'nin reytinglerinin kötü gittiğini biliyordum. Kanal D'deki sabah programını ilk yüz program listesinde nerdeyse hiç göremiyorduk.
Hatta geçen yıl medya kulislerinde programına son verileceği ciddi ciddi konuşuluyordu. Medyanın içinde olanlar hatırlayacaklardır, Değirmenci'nin yerine gelecek isimler bile zikredilmeye başlanmıştı.
Ve bu iki gazeteci en uygun zaman gelince de Aydın Doğan'ın vermek istediği mesaja meze yapıldılar.
Peki mesaj ne? Herkes bunu tartışıyor.
Ağırlıklı görüş, referandum öncesi -"hayırcı" basın baskı altında- kampanyasının startının verildiği yönünde.
YAZININ TAMAMI İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYIN
Katar'da başkent Türk bayraklarıyla donatıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Körfez ülkesi Katar'a yapacağı ziyaret öncesi başkent Doha, Türk bayraklarıyla donatıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Körfez ziyaretinin son durağı olan Katar'a yapacağı ziyaret heyecanla bekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti öncesi Katar'ın başkenti Doha sokakları Türk bayrakları ile donatıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yarın akşam saatlerinde Katar'a geçmesi bekleniyor.
İstanbul'da markete molotoflu saldırı

Kağıthane'de yüzleri maskeli kişiler bir markete molotof kokteyli attı. İçeride mahsur kalanlar vatandaşlar tarafından kurtarıldı.Dumandan etkilenen 1 kişi hastaneye kaldırıldı
Kağıthane'de vatandaşlar alışveriş yaptığı sırada markete molotof kokteyli atan yüzleri maskeli 5 kişi, daha sonra bir otomobilin altına ses bombası attı. Büyük bir gürültüyle patlayan ses bombası çevrede paniğe yol açtı.
Edinilen bilgiye göre, Kağıthane Çağlayan Mahallesi Vatan Caddesi üzerinde akşam saat 20.00 sıralarında yüzleri maskeli 5 kişi, vatandaşlar alışveriş yaptığı sırada markete gelerek molotof kokteyli attı.
Atılan molotof kokteyleriyle marketin içi kısmen yandı. Dumanlar nedeniyle market içinde bulunan vatandaşlar büyük panik yaşadı. Market çalışanlarının yardımıyla vatandaşlar yangın merdiveninden tahliye edildi. Tahliye sırasında 1 müşterinin dumandan etkilendiği öğrenildi.
Yüzleri maskeli 5 şüpheli, kaçtıkları sırada cadde üzerinde park halindeki bir otomobilin altına da ses bombası attı. Büyük bir gürültüyle patlayan ses bombası nedeniyle vatandaşlar panik yaşadı.
Patlama nedeniyle otomobilde maddi hasar meydana geldi. Patlama nedeniyle yaralanan olmazken, vatandaşların ihbarı üzerine olay yerinde itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri market içerinde gerekli kontrolleri yaparak, duman tahliye çalışması yaptı.
İtfaiye ekipleri yaptıkları çalışmanın ardından olay yerini polis ekiplerine teslim etti.
Cadde üzerinde bulunan güvenlik kameralarını inceleme altına alan polis, şüphelilerin kaçış güzergahını belirleyerek yakalanmaları için çalışma başlattı.
Erdoğan: Vazgeç dedim 360 kişiyi şehid etti!

Cumhurbaşkanı Erdoğan Bahreyn'de soruları yanıtladı. Suriye ve Beşar Esad hakkındaki görüşleri sorulan Erdoğan savaşın ateşinin yükseldiği günlere ilişkin önemli bilgiler verdi. İşte Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar:
"O GECE ARADIM VE GEL VAZGEÇ DEDİM"
"Beşar gücüne çok güveniyordu. Bizi dinlemedi. Defalarca konuştuk. Telefonla görüştük. Temsilciler yolladık. Dışişleri Bakanımı gönderdim. Ve en son Ramazan ayında bir gece aradım. "Beşar bu gidiş iyi değil. Kendi halkına bombalar yağdırıyorsun. Tanklarla halkının üzerine gidiyorsun. Yarın Cuma bu başlangıç olsun. Bu işi bitir. Huzurlu bir şekilde vatandaşın bir Cuma namazı kılsın. Sağa vurdu sola vurdu. 'Benden gelmiyor bu dedi. Bunlar teröristler' dedi. Gel vazgeç" dedim. Ertesi gün 360 kişiyi şehid ettiler. Bu acımasız gidiş bakın Cuma namazında olan insanları bunlar öldürdü. Tabi ilişkilerimizi kestik. Şimdi arayışımız diplomasi. Siyasi arayış içerisindeyiz. Astana bunun önemli adımlarından bir tanesi oldu. Doğu Halep'ten biliyorsunuz Türkiye olarak 45 bin insanı çıkardık. Bunların şuanda bir kısmı İdlib'te. Bir kısmı Türkiye'de.
Erdoğan: "Esad'ı aradım ve dedim ki…"
VATANDAŞLIĞA DA ALACAĞIZ; BUNLAR İNSAN DEĞİL Mİ?
Her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Karşılamaya devam edeceğiz. Çünkü onları biz varil bombalarına terk edemeyiz. Ama Batı almaktan kaçıyor. Dikenli tellerle duvarlar örüyor. Bunlar insan değil mi? Uluslararası İnsan Hakları Beyannamemiz nerede? Ama biz dedik alacağız. Ve şuanda biz yeni bir çalışma daha yapıyoruz. Bununla birlikte belli bir kısmını vatandaş da yapacağız. Bunların içinde kalifiye elemanlar var. Doktor, mühendis, öğretmen var. Bu insanları şimdi çadıra konteynere mahkum etmek olur mu? Biz bunu insani, vicdani ve kardeşlik görevi olarak görüyoruz.
ATEŞKESİ SAĞLAMLAŞTIRMAMIZ GEREKİYOR
Şimdi Cenevre süreci başladı. Bu da bildiğiniz gibi Türkiye Rusya İran Cenevre süreciyle bunu biraz daha yükseltmek istiyoruz. Ve Cenevre'de atılacak adımlarla birlikte. Tabi Amerika'nın da katılımı söz konusu. Siyasi sürecin temenni ederim ki ateşkesi sağlamlaştırıcı bir süreç olur."
FETÖ elebaşı Gülen'in yeğenleri Trabzon'da tutuklandı!

Trabzon merkezli 7 ilde Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik operasyonda gözaltına alınan, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in 2 yeğeninin de aralarında bulunduğu 9 şüpheliden 7'si tutuklandı.
Alınan bilgiye göre, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşma kapsamında Trabzon Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan şüphelilerden FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in yeğenleri A.G. ve R.G. ile diğer şüpheliler K.G, M.A, İ.H.Ş, M.Ç, Z.T, S.D. ile İ.Ç'nin emniyetteki işlemleri tamamlandı.

Trabzon Adliyesine sevk edilen zanlılardan Gülen'in yeğenleri A.G. ve R.G. ile K.G, M.A, İ.H.Ş, M.Ç, Z.T çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. S.D. ve İ.Ç. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Tutuklanan zanlılar, Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevine gönderildi.
Trabzon Emniyet Müdürlüğü ekiplerince bir süre önce Trabzon, İstanbul, Adana, Kocaeli, Erzurum, Giresun ve Samsun'da FETÖ'ye yönelik daha önce belirlenen adreslere operasyon düzenlenmiş 16 şüpheli gözaltına alınmıştı. 7 kişinin emniyetteki işlemleri sürdürülüyor.
Son dakika haberi: MHP'de 4 isme ihraç talebi

MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Balıkesir Milletvekili İsmail Ok, Isparta Milletvekili Nuri Okutan ve Sinan Oğan, tedbirli ve parti üyeliğinden kesin çıkarma talepli olarak Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığına sevk edildi.
MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Halil Öztürk, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Balıkesir Milletvekili İsmail Ok, Isparta Milletvekili Nuri Okutan ve Sinan Oğan'ın parti üyeliğinden kesin çıkarma talepli olarak Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığımıza sevk edildiğini açıkladı.
MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Halil Öztürk tarafından yapılan açıklama şöyle;
"Partimiz Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Balıkesir Milletvekili İsmail Ok, Isparta Milletvekili Nuri Okutan ve Sinan Oğan'ın kamuoyu önünde yaptığı bir kısım açıklamalarının, toplantılarının ve benzeri faaliyetlerinin incelenmesi neticesinde parti tüzüğümüzün 11. maddesinde belirtilen görev ve sorumluluklarla bağdaşmayan birçok eylem ve söylemi ile Anayasa Değişikliğine dair kanun teklifi öncesinde ve referandum sürecinde partimizin yetkili organlarının aldığı ve belirlediği karar ve politikalara aykırı biçimde görüş ve beyanda bulunmak, partimiz üyeliği ile bağdaşmayacak şekilde başka platformların kurulmasını desteklemek, bu kapsamda partimiz disiplin ve hiyerarşisine aykırı biçimde başkaca siyasi partilerin değişik kademedeki temsilcilerini ziyaretlerde bulunmak suretiyle partimiz tüzüğünün disiplin hükümlerini ihlâl ettikleri iddiasıyla; Parti tüzüğümüzün 78/4e-h maddelerini ihlal mahiyetindeki eylem ve açıklamalar yanında benzeri faaliyetler içerisinde olmak sebebiyle 81. Maddesi kapsamı ve gereğince tedbirli ve parti üyeliğinden kesin çıkarma talepli olarak Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığımıza sevk edilmişlerdir.
Muş'ta terör operasyonu: 37 gözaltı!

Muş'ta, terör örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda 37 kişi yakalandı.
Valilikten yapılan açıklamada, İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince, "PKK/KCK terör örgütü üyesi olmak", "Terör örgütünün propagandasını yapma" ve terör örgütü adına sözde kent meclisleri ve köy komisyonları kurarak örgütsel faaliyetler yürüttüğü tespit edilen 38 şüphelinin yakalanması için operasyon düzenlendiği belirtildi.
Operasyonda 37 kişinin gözaltına alındığı, bir kişinin de yakalanması için çalışmaların devam ettiği kaydedilen açıklamada, her türlü terör örgütü ve unsurlarına karşı kesintisiz mücadelenin sürdürüleceği de vurgulandı.
"Darbeye direnmeyin" diyen polislere müebbet istemi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, Ankara Emniyet Müdürlüğü Hassas Bölgeleri Koruma Şube Müdürlüğünde direnen personeli engellemek istedikleri iddia edilen 3 polis hakkında, üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu savcılarından Derda Gökmen tarafından hazırlanarak 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, Hassas Bölgeleri Koruma Şube Müdürlüğünde Emniyet Amiri olarak görev yapan Halil Özhan Koral, aynı birimde görevli Komiser Fazlı Açıkgöz ve şoförü polis memuru Mehmet Bedel şüpheli, Türkiye Cumhuriyeti 65. Hükümeti ve Emniyet Genel Müdürlüğü mağdur olarak yer aldı.
İddianamede, darbe girişimi sırasında, İl Emniyet Müdürlüğünde direnen personeli engellemek istedikleri iddia edilen 3 polis için, "Silahlı terör örgütüne üye olma", "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 15 yıla kadar hapis cezası istendi.
- "Silahımızı teslim edelim"
İddianamede, şüphelilerin, Ankara Emniyet Müdürlüğü Hassas Bölgeleri Koruma Şube Müdürlüğünde darbeye direnmek üzere hazırlanan personeli toplantı salonunda toplayarak, "Arkadaşlar, şu anda Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde 17 şehidimiz var, asker gelirse herhangi bir direniş göstermeyelim, silahlarımızı ve kimliklerimizi kendilerine teslim edelim, etmezsek diğer arkadaşlar gibi biz de öleceğiz. Müdürlerin de bu şekilde talimatı var." dedikleri belirtildi.
Şubede birçok noktada güvenliği sağladığını söyleyen polis memurlarına, "Siz ne diyorsam onu yapın." diye bağırdığı belirtilen şüphelilerin, daha sonra nöbet kulübesine doğru giderek orada görev yapan polislere de aynı sözleri söylediği kaydedildi.
İddianameye göre, bunun "şube müdürünün emri olduğunu" belirten şüpheliler, gece boyunca darbecilere direnen polisleri engellemeye çalıştı.
- Tanık ifadeleri
İddianamede, tanık olarak beyanı alınan İhsan Çelik, suç tarihinde, Ankara Emniyet Müdürlüğünden gelen mesajla görev yaptıkları Hassas Bölgeleri Koruma Şube Müdürlüğü'ne gittiğini, bu sırada birinci birlik amiri olan Halil Özhan Koral'ın gazinoya gelerek yüksek sesle "Herkes beni dinleyecek, şu an Ankara Emniyet Müdürlüğünde 17 şehidimiz var. Kolej Kavşak elimizden çıktı, Kızılay kavşak elimizde değil. Buraya herhangi bir şey olduğunda herkes beni dinleyecek. Kimseyle çatışmaya girmeyeceksiniz, yoksa canınızla ödersiniz. Kimse dışarı çıkmasın. Buraya gelindiğinde silahınızı ve kimliğinizi teslim edersiniz, bu bir emirdir." diye bağırdığını anlattı.
Çelik, polislerin, "Biz burayı kimseye teslim etmeyiz. Gerekirse çatışırız." karşılığını vermesi üzerine Koral'ın bağırarak "Bu bir emirdir, ben ne dersem herkes onu yapacak. Hiç kimse dışarıda gezmeyecek. Herkes gazino içerisinde bulunacak." dediğini ve gazinodan ayrıldığını belirtti.
Fatih Yılmaz da ifadesinde, olay tarihinde Komiser Açıkgöz ve şoförü Bedel ile bulundukları çardağa doğru yaklaşan Koral'ın "Dışarıda kimsenin kalmaması, herkesin içeriye geçmesi, asker geldiği takdirde karşılık verilmemesi, zorluk çıkartılmaması, istenilmesi halinde kimlik ve silahların teslim edilmesi" emrini verdiğini ve "aksi davrananın bunu canıyla ödeyeceğini" söylediğini kaydetti.
Yılmaz, Koral'ın aynı şeyleri nöbet kulübesinde görev yapan polis memurlarına da söylediğini duyduğunu beyan etti.
Kadir Yanık da elektrik panoları ve jeneratörleri kontrol edip polis memuru arkadaşlarıyla kamelyada bekledikleri sırada ismini Halil Özhan Koral olarak öğrendiği emniyet amirinin, Komiser Açıkgöz ve üçüncü bir polis memuruyla yanlarına geldiğini aktardı.
Polis memurunun agresif tavırlarla "içeriye geçmelerini" istediğini anlatan Yanık, polisin "bunun Şube Müdürünün emri" olduğunu söylediğini iddia etti.
Şubeye girdiklerini ancak içeriyi güvenli görmeyerek arkadaşlarıyla birlikte dışarı çıktıklarını bildiren Yanık, bunun üzerine Koral'ın yanlarına gelerek "Ben size ne emir verdim, neden emre itaat etmiyorsunuz? Geçin içeri. Kimse herhangi bir harekette bulunmasın. Gelene gidene karışmayın." dediğini, Komiser Açıkgöz'ün de nöbetçiye hitaben yüksek sesle "Asker buraya gelirse kesinlikle müdahale etmiyorsunuz, müdürümüz yerinde, bilgisi dahilindedir, gelenlerle kendisi görüşecek." dediğini belirtti.
Mustafa Alluşoğlu da Danıştay Başkanı Zerrin Güngör'ün ikametinin bulunduğu noktada görevli olduğunu, olay günü televizyonlardan darbeyle ilgili haberler görmesi üzerine Hassas Bölgeleri Koruma Şube Müdürlüğünün telefonunu aradığını, telefona bakan polis memuruna darbeyle ilgili söylentinin doğru olup olmadığını sorduğunu, onun da kendisine durumun doğru olduğunu ancak ayrıntılar hakkında bilgi sahibi olmadığını söylediğini, bunun üzerine kendisinin darbecilerin bulunduğu noktaya ulaşması halinde ne tepki vereceğini sorduğunu, onun da "direnilmeyecek abi" dediğini, bunun kimin talimatı olduğunu sorduğunda ise "Şube Müdürlüğünün talimatı" karşılığını aldığını öne sürdü.
Şube Müdürü Serkan Karataş ise şüpheli Halil Özhan Koral'a iddia ettiği talimatı hiçbir şekilde vermediğini bildirdi.
- "Kimseye silah bırakın demedim"
İddianamede soruşturma aşamasında alınan ifadesine yer verilen şüpheli Koral, "kimseye silah bırakıp, kimliklerini teslim etmeleri şeklinde telkinde bulunmadığını" iddia etti.
Şüpheli Bedel ise olay gecesi Koral'ın personele çevrede bulunmamaları ve içeri geçip gazinoda oturmalarını söylediğini kaydetti. Cep telefonunu şarj etmek için etrafta dolaştığı için Koral'ın personelle konuşmasına tanık olmadığını anlatan Bedel, bir ara gazinoya geçerek televizyonu kapattırdığını, personele bireysel olarak hareket etmemeleri ve dışarıya çıkmamalarını söylediğini belirtti.
Fazlı Açıkgöz de olay günü Valilik noktasını denetlediği sırada uçak seslerini duyup, birlik amirine telefon açtığını, ne yapılması gerektiğini sorduğunu, birlik amirinin Şube Müdürünün toplanması talimatı verdiğini söylediğini, bu nedenle Hassas Bölgeleri Koruma Şube Müdürlüğüne geçtiğini, Emniyet Amiri Koral'ın gece 00.30 sularında dışarı çıkarak "komiserler" diye seslenerek kendilerine hitaben "Şube Müdürünün talimatı gereğince çevre nöbetçileri uyarılacak, çelik yelek ve uzun namlulu silahlı olanlar, silahlı olacaklar, gelecek olanlar durdurulup, fevri hareket etmeden şube müdürünün muhatap olacağı söylenerek derhal haber verileceğini" söylediğini, bu talimat üzerine çevre nöbetçilerini kendisinin uyardığını, başka bir şey söylemediğini öne sürdü.
Son dakika haberi: DEAŞ soruşturmasında 'ByLock' çıktı

Türkiye genelinde sürdürülen DEAŞ operasyonlarında son dakika gelişmesi yaşandı. Terör örgütü DEAŞ'a yönelik Bingöl'de yürütülen operasyonda gözaltına alınan iki şüphelinin FETÖ'nün şifreli haberleşme programı "ByLock"u kullandığı tespit edildi.
Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca terör örgütü DEAŞ'a yönelik yürütülen soruşturmada gözaltına alınan iki şüphelinin, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) şifreli haberleşme programı "ByLock"u kullandığı belirlendi.
AA muhabirinin aldığı bilgiye, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında DEAŞ'e yönelik operasyonlarda gözaltına alınan R.H. ve S.Ş'nin kullandığı cep telefonu hatlarında inceleme yapıldı.
İncelemeler sonrasında iki şüphelinin FETÖ'nün şifreli haberleşme programı "ByLock"u kullandığı tespit edildi.
DEAŞ terör örgütüne yardım niteliğinde eylemlerde bulunan şüphelilerin, sosyal paylaşım sitelerinden de örgütü destekleyen paylaşımlarda bulundukları belirlendi.
Şüphelilerin gözaltındaki sorgu ve işlemlerinin sürdüğü öğrenildi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan İslam dünyasına seslendi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahreyn'e gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında Four Seasons Otel'de Uluslararası Barış Enstitüsü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi tarafından düzenlenen konferansta katılımcılara hitap etti. Erdoğan burada yaptığı konuşmada "Tüm İslam aleminin, hatta insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Komşuları zillet içinde yaşarken, aynı dili konuştuğu, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken, hiçbir ülke, hiçbir toplum sadece kendi konforunu, sadece kendi geleceğini düşünemez. Bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. Bu topraklarda mazimiz de istikbalimiz de müşterektir. Bugün Suriye'nin, Irak'ın, Libya'nın, oralarda yaşayan kardeşlerimizin başına gelenlerin, yarın bizlerin de başına gelmeyeceğinin de garantisi yoktur. Bu sebeple, daha sonra değil hemen harekete geçmemiz gerekiyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahreyn'e gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında Four Seasons Otel'de Uluslararası Barış Enstitüsü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi tarafından düzenlenen konferansta katılımcılara hitap etti.
"BAHREYN HALKININ BİZİM İÇİN GÖZYAŞI DÖKTÜĞÜNÜ BİLİYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, "15 Temmuz gecesi o zor anlarda Bahreynli kardeşlerimiz bizi yalnız bırakmamıştır. DArbe girişimi tamamen savuşturulana kadar Bahreyn halkının bizim için gözyaşı döktüğünü biliyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Aziz kardeşim Ebu Selman ülkemize Arap aleminden gelen ilk siyasetçi oldu. O gece gönlünü ülkemize kilitlemiş Türk milletinin selameti için dua etmiş tüm kardeşlerime bu ülkeden selamlarımı iletiyorum" dedi.
Türkiye olarak Bahreyn'le ilişkilere özel bir önem verdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Bahreyn'in güvenlik huzur ve istikrarını kendi güven ve istikrarımızdan ayrı görmüyoruz. Terörle mücadelesinde Bahreyn'in yanında olduğumuzu ve olacağımızı bu vesileyle tekrar vurgulamak istiyorum. Zira Bahreyn başta 15 Temmuz darbe girişimi olmak üzere son dönemde Türkiye'nin terör örgütlerine karşı verdiği mücadelenin en büyük destekçisi olmuştur." diye konuştu.


"Bahreyn halkının bizim için gözyaşı döktüğünü biliyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması şöyle:
"HEMEN HAREKETE GEÇMEMİZ GEREKİYOR"
Her açıdan kritik bir döneme denk gelen bu ziyaretimin önemli mesajlar içerdiğine inanıyorum. Acıların ve umutların kol kola yürüdüğü bir coğrafyadayız. Öyleyse hep birlikte bölgemizdeki sorunların çözümü, istikrarın güçlenmesi için neler yapabileceğimiz noktasında konuşmalıyız. Artık kuru sözlerle geçiştiremeyeceğimiz bir süreçteyiz. Adeta bir ateş çemberiyle kuşatılan İslam coğrafyası ağır bir imtihanden geçiyor. Etnik kimlik, din ve mezhep temeline birbirine yabancılaştırılan Müslümanlar kendi kendilerini tüketiyor. İslam coğrafyasının vekalet savaşların sahası altına getirilişini takip ediyoruz. Riyakarlar timsah gözyaşları dökmekle meşgul. Bu bölgenin binlerce yıllık sakinleri olarak ne yaptık? Bu kanı gözyaşını ve zulmü engellemek için ne çaa harcadık? Maalesef bu sorulara birçoğumuz gönül rahatlığıyla cevaplar veremiyoruz. Tüm İslam aleminin, hatta insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Komşuları zillet içinde yaşarken, aynı dili konuştuğu, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken, hiçbir ülke, hiçbir toplum sadece kendi konforunu, sadece kendi geleceğini düşünemez. Bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. Bu topraklarda mazimiz de istikbalimiz de müşterektir. Bugün Suriye'nin, Irak'ın, Libya'nın, oralarda yaşayan kardeşlerimizin başına gelenlerin, yarın bizlerin de başına gelmeyeceğinin de garantisi yoktur. Bu sebeple, daha sonra değil hemen harekete geçmemiz gerekiyor.
"Hemen harekete geçmemiz gerekiyor"
"DURUM TESPİTİNE SURİYE İLE BAŞLAMAK İSTİYORUM"
Durum tespitine bugün Suriye ile başlamak istiyorum. 911 kilometrelik sınırımız var. Ardından Irak, 350 kilometre sınırımız var. Suriye'deki kriz Avrupa'ya kadar çok geniş bir bölgede güvenlik tehditine yol açıyor. Suriye'de en önemli husus 2016'nın son günlerinde herekete geçirilen ateşkesin güçlendirilmesidir. Fırat Kalkanı harekatı ile DEAŞ'ı ve PYD'nin bi bölümünü sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Cerablus'tan başladık, Er Rai'yi temizledik, Dabık'a indik. Şimdi El Bab'da anbean DEAŞ'tan temizlemek suretiyle attığımız adım bir hedefe kilitlenmiştir. Münbiç ve Rakka'da koalisyon güçleri ile müşterek adım atarsak orada da terörden arındırılmış güvenli bölgeye ağırlıklı olarak Arap kardeşlerimiz yerleşme imkanı bulacaktır. Birkaç ay önce teröristlerin cirit attığı 2 bin kilometrekarelik alanı, şu anda güven ve umut alanı olarak halletmiş durumdayız ama yeterli değil. Hedefimiz, burada en az 4-5 bin kilometrekarelik bir alanı, terörden arındırılmış, güvenli bölge haline getirmektir. Burada, ciddi sıkıntı var. Bu çalışma, şu anda devam ediyor. Şehitlerimiz var.. Ancak 3 bini aşkın DEAŞ'lı terörist etkisiz hale getirildi. DEAŞ'ın İslam'la uzaktan yakından alakası yoktur. DEAŞ bir terör örgütüdür. Bizim dinimiz bir barış dinidir. DEAŞ sürekli terör estirmiştir. Bu insanlar müslüman olamaz.
"Durum tespitine Suriye ile başlamak istiyorum"
"BURADAN SESLENİYORUM..."
Şu anda dünyanın bazı yerlerinde, terörle İslam'ı yan yana getirenler var. Buradan yine sesleniyorum. Kimse, terörle İslam'ı yan yana getirmesin, radikalizmle İslam'ı da kimse yan yana getirmesin. Çünkü, İslam radikalliği kabul etmez. Gerekli adımlar atılmazsa Suriyeli kardeşlerimiz hayatta kalmak için başka diyarlara göç etmeyi sürdürecektir. Katil Esad, Suriye'de bugüne kadar bir milyona yakın insanı öldürmüştür. Biz burada sessiz kalamayız. Biz burada ya elimizle ya dilimizle müdahale edeceğiz. Bunu yapamıyorsak kalbimizle buğuz edeceğiz. 3 milyon mülteci bizde. 300 binde Iraklı mülteci Türkiye'de. Bugüne kadar olan için 25 milyar dolar harcadık. Avrupa verdiği sözü tutmadı.Biz bu bütçeyi harcamakta zorlanıyoruz ama durmayacağız. Kapımızı bu mazlumlara kapayamayız. Az önce ifade ettiğim terörden arındırılmış güvenli bölge... Bu fikri Obama'ya şimdi Trump'a ifade ettim. Dedim ki; gelin bu bölgeyi tamamıyle terörden arındırılmış güvenli bölge olarak konut inşaasına başlayalım. Biz bu konutları inşaa ederiz ama bize destek olun dedim. Mültecileri buralara yerleştirelim. Çok güzel dediler ama hala ses yok. Çok güzel, biz de gerekeni yapalım dediler. O günden bu güne bir adım yok. Burada Körfez'e de önemli iş düşüyor, hep birlikte bu adımı atalım.
"Kimse, terörle İslam'ı yan yana getirmesin"
"BUNLARI TAHRİK OLARAK GÖRÜYORUZ"
Terörün alçak yüzünü 35 yıldır görmüş bir milletiz. 15 Temmuz'da kanlı darbe girişiminden bulunan FETÖ ise yeni nesil bir terör örgütüdür. Bununla da diğerleri gibi kararlılıkla mücadele ediyoruz. Bu konuda Bahreyn'in gösterdiği hassasiyete de teşekkür ediyorum. Dünyada özellikle Batı'da dinimizi terörizmle yanyana anmak gibi provokatif durumlar var. Bunları tahrik olarak görüyoruz. Bu tahriklerden lütfen kaçının diyoruz. İslam ile terörü ilişkili hale getiren tüm iftiraları reddediyoruz. Terörü belirli etnik gruplarla bağdaştırma insanlık tarihinin yüz karası akımları güçlendirir.
Mardin'de terör operasyonu: 46 gözaltı!

Mardin'in Nusaybin, Ömerli ve Artuklu ilçelerinde PKK'lı teröristlere yönelik operasyonda 46 kişi gözaltına alındı.
Valilikten yapılan açıklamaya göre, 11 ve 12 Şubat'ta, Nusaybin'in Büyükkardeş, Küçükkardeş, Akarsu, Yavruköy, İladım ve Kuruköy , Ömerli'nin Sulakdere, Aytepe ile Artuklu'nun Yardere ve Ahmetli mahallelerinde terör örgütü PKK'ya yönelik "Şehit Jandarma Uzman Çavuş Sezer Aydemir" operasyonu düzenlendi.
Operasyonda uzun namlulu silah, roketatar ile 200 kilogram amonyum nitrat ile güçlendirilmiş el yapımı patlayıcı, salça teneke içerisinde tuzaklanmış patlayıcı düzeneklerinin ele geçirilirken, patlayıcılar kontrollü şekilde imha edildi.
Terör mensuplarına yardım ve yataklık yaptıkları iddiasıyla haklarında yakalama kararı çıkartılan 42 adreste yapılan aramada, aralarında Kuruköy muhtarının bulunduğu 46 kişi yakalandı.
Reina canisi idam istedi

Tutuklanarak cezaevine gönderilen Reina saldırganı Masharipov’un hâkimlik ifadesinde kendisine idam cezası verilmesini istediği öğrenildi
Yılbaşı gecesi Reina isimli eğlence merkezi nde katliamı yapan ve tutuklanarak cezaevine konulan katil Abdulkadir Masharipov , son resmi ifadesinde önemli itiraflarda bulundu. Katil idam edilmeye razı olduğunu kaydetti.
Özbekistanlı Terörist, şunları söyledi:
Ben DEAŞ terör örgütü üyesiyim. Reina olayından önce herhangi bir eyleme katılmadım. Dünyada Hristiyanların yaptıkları öldürme olaylarına karşı onlardan öç almak amacı ile onların bayram günü bir eylem yapmayı düşündüm. Amacım Hristiyanları öldürmekti. Taksim'de eylem yapmamı Suriye'de bulunan Abu Cihad kişi 'Hristiyanların çoğu Taksim'de bir yere toplanıyorlar. Bayram töreni yapıyorlar'diye bana anlattı. Ben zaten silah kullanmasını Afganistan'da eğitim alarak öğrendim. Eğitimi Afganistan'da bulunan Cihadi Cemaat Örgütünden aldım. Bu örgüt Taliban örgütünün koluydu. Orada silah eğitimi aldım. Türkiye'de 2016'nın ilk ayında Van tarafından girdim.
SURİYE'YE GEÇEMEDİM
Eşim ve çocuklarım ile birlikte İstanbul'a gelmiştik. Ailece Suriye'ye gidecektik. Ancak giriş kapalıydı. Türkiye'de Horasan'dan Şam'a gidenler vardı. Onlar yardım yapıyorlardı. Geçimimi bu şekilde sağlıyordum. Türkiye'de herhangi bir örgütsel toplantıya katılmadım. Telefonla irtibat kurmuyorduk. Bilgisayarda telegram programı vardı. Suriye'dekiler bu program ile irtibatım oluyordu. Türkiye'den kimseyle bir irtibatım olmadı. REİNA SALDIRGANI TERÖRİST BÖYLE YAKALANDI
EYLEM TALİMATI BİR HAFTA ÖNCE
Olaydan bir hafta önce Abu Cihad bana gerçekleştireceğim eylemi anlattı. 'Böyle bir eylem gerçekleştireceksin' diye talimat verdi. Bu talimattan önce ben Kayaşehir'de oturuyordum. Talimattan sonra Kayaşehir'de Medikule diye bir siteden daire kiraladım. Ben o evdeyken Suriye'de bulunan Ebu Cihad birisini gönderdi. Gelen kişi eve silah getirdi. Gelen kişinin yüzü kapalıydı. Hava yağmurluydu. Eve girdikten sonra yüzünü açmadı. Adını söylemedi. Bir çantanın içerisinde bir kalaşnikof markalı tüfek, 6 adet şarjör, 3 adet el bombası zannettiğim ancak kendimi patlatmak için pimi çektiğimde anladığım başka bir bomba çeşidi vardı. Ayrıca mermiler vardı. Üzerinde pimler vardı. Ben daha önceden bunu kullanmamıştım. Bu silahların nereden bulunduğunu bilmiyorum.
TÜRKİYE DEVLETİ İLE SORUNUM YOKTUR
Ben Hıristiyanlardan Müslümanlara karşı yaptıklarının öcünü aldım. Türkiye Devleti ile herhangi bir sorunum yoktu. Silahları aldıktan sonra önce Taksim Meydanı'nda eylem yapacağımı söylediler. Bunu söyleyen Ebu Cihad bana yılbaşından bir hafta önce söylemişti. Hatta 5 gün önce söylemişti. Taksim'de ayın 31'inde keşif yapmak istedim. Eğer karar verseydim silah kullanıp orada buluna insanları öldürecektim. 31 Aralık akşamı saat 20.00'de fikrimi değiştirdim. Taksim'e giriş yoktu. Her taraf polis kaynıyordu. Ondan sonra fikrimi değiştirdim. Burada omlaz dedim. Ebu Cihad'ı aradım.
KEŞİF YAPTIM REİNA'YA GİREMEDİM
Olay günü saat 21.00'deReina'ya keşif yapmaya gittim. Daha önceden Reina'nın içine girmemiştim. Ebu Cihad'la konuştuğumda ben bunu 31 Aralık'ta yapayım yoksa başka bir gün yapamam dedim. Ebu Cihad bana Reina'nın adresini gönderdi. Hatta Reina'ya ait 5-6 fotoğraf gönderdi. Ebu Cihad bana Reina'nın içinde hangi milletten hangi dindan inasnlar olduğu konusunda bilgi vermedi. Otobüs durağına parayı getiren kişi Ebu Cihad'ın ses kaydını da getirmişti. Ben Ebu Cihad'la sürekli yazıştım. Yüz yüze görüşmedim. Kapının önüne kadar gittim. Polis yoktu. Güvenlik de görmedim.

KENDİMİ PATLATMAK İSTEDİM, OLMADI
Zeytinburnu'na taksi ile geri döndüm. Üzerimde param vardı. Suriye'de bulunan Ebu Cihad Kafkas görüntüsü olan biriyle bana olaydan 5 gün önce para göndermişti. Gelen kişi bana otobüs durağının önünde para vermişti. Ben silahları almaya Zeytinburnu'na gittim. Silahları aldım sonrasında tekrar Reina'ya gittim. Bana silah teslim edildiğinde el bombası olarak bildiğim şeyin aslında flash bang olduğunu bilmiyordum. Ben içeriye girmek isterken polis beni gördü ve ateş açtı. Sonra ben polise ateş açtım ve içeri girdim. İlk keşfe geldiğimde polisi görseydim. Olaylar daha farklı şekilde gelişebilirdi. Polisi vurduktan sonra içeriye girdim. Kalaşnikof silahla rastgele insanların üzerine ateş ettim. Mermiler bitince iki tane flashbang attım. Üçüncüsü intihar etmek için yüzüme tuttum ama ölmedim. Rehin düşmeyeyim diye kendimi öldürecektim.
İDAM EDİLİRSEM İYİ OLUR
İdam hükmü verilirse iyi olur. Flashbangleri tüm mermiler bittikten sonra attım. Bir şey olmadı sağ kaldım aslında ölmek için girmiştim. Eşyalarım ve silahı sağ kaldıktan sonra çıkmaya çalıştığım sırada içeride bıraktım. Sonrasında kapının hemen yanındayken üzerimdekileri çıkardım. Orada sanki bende mağdurlardan bitiymişim gibi 4 ayak şeklinde emekleyerek dışarıya çıktım. Kapının girişinde iki tane silahlı kişi vardı. Ellerinde otomatik silah vardı. İçeride benden başka kimse silah atmadı. Silahlı kişileri ben mekandan çıkarken kapının girişinde gördüm. Elbiselerini göremedim. Ben içeriye girdiğimde karanlıktı. Çok az bir şekilde sanki böyle sis gibi bir durum vardı. Ben dışarıya çıkarken kapıda olan iki silahlı kişi kim diye sordular. Beni de yaralanmış biri zannederek iki kolumdan tuttular ve dışarıya götürüp yolun kenarına kaldırımın üzerine bıraktılar. Beni bırakıp gittiler. Ben kalktım. Daha sonra yavaşça gittim ve yüzümü yıkadım.
TAKSİCİLER KABUL ETMEDİ
Daha sonra yolun kenarına çıktım ve arabaları durdurmaya çalıştım. Taksi tuttum ben ilk taksi beni götürmek istemedi. Yüzümde siyahlıklar vardı ve silinmemişti. Taksici bana nereye gidiyorsun diye sordu. Ben bir yerin adını söyleyemedim. Taksiciye sadece ilerle ilerle dedim. O şüphelendi beni biraz daha ileriye götürdükten sonra orada bıraktı. Biraz yürüdüm, bir yerde su gördüm orada yine iyice yüzümü yıkadım, yine yola çıktım ve taksi durdurdum yanımda telefon yoktu. İkinci taksi 100 TL dedi. Hemen parayı ver dedi. Ben de kendisine sen beni götür ben parayı veririm dedim. O da buna inanmadı ve beni indirdi. Üçüncü bir taksi durdurdum bindim. O da 100 TL civarında talep etti. Ben bindiğim üçüncü taksiye Zeytinburnu'na gideceğim dedim. Kendisi benden 100 TL talep etti. Cebimde yok dedim ama baksam cebimde 45 TL varmış. 55 TL'yi de gittiğim yerde veririm dedi. Üçüncü bindiğim takside parayı verebilmek için telefonunu istedim. Onda da telegram programı yokmuş. Taksici bana telefon numarasını ver arayayım dedi. Benim aklıma telefon numarası gelmedi, taksiciyi inandırmak için ona kendi numaramı verdim ancak bu numara çalışmayınca taksici şüphelendi, beni bir yere kadar götürdü indirdi. Tekrar taksi durdurdum. Dördüncü bindiği taksiye 30 TL'ye beni Zeytinburnu'na götürür müsün dedim ve anlaşarak gittim.

ZEYTİNBURNU'NA GELDİM
58. Bulvara geldikten sorna aklıma orada bulunan lokanda geldi. Daha öncesinde o lokantaya takılıyordum. Saat o sırada gece 02.30'du. O gün lokanta kapalıydı. Kapıyı çaldım. Kimse olduğunu düşündüm. Oradan bir genç çıktı. Beni müşteri olarak tanıyordu. Birkaç kez bu genç beni orada müşteri olarak görmüştü. Bu kişi o lokantada yatıp kalkıyordu. Uyruğu Uygurdu. Ondan 30 Tl borç olarak istedim. İlk aşamada vermedi. Çok yalvardım ısrar ettim sonra iki tane 20 TL verdi. Onu da taksiye verdim. Ben o genç çocuğa 'sabaha kadar işyerinde oturabilir miyim' dedim. Önce 'anahtar yok'dedi. Kapıyı açmadı. Parayı da zaten kapının altından verdi. Çok ısrar edip ben yalvardıktan sonra anahtarı aradı buldu ve kapıyı açtı. Sonra içeriye girdim ben içerideyken kendisinden telefonunu istedim. Telefonunu verdi. Ben Ebu Cihad'ı çağırmak için uğraştım ancak yayında kimse yoktu. İrtibat kuramadım, bir uygur emlakçı aklıma geldi. Onunla telegramdan irtibata geçtim. O esnada telegram iyi çalışmıyordu.
İLK GÜN ZEYTİNBURNU'NDA SAKLANDIM
Sabah namazından sonra bana uygur emlakçı Tulpar'dan cevap geldi. Kendisi Zeytinburnu'nda oturuyordu. Emlakçıdan bir gün kalabileceğim bir daire istedim. Beni bir daireye getirdi. Getirdiği daireye girdim orada Ebu Cihad ile irtibata geçtim. Ertesi gün Ebu Cihad bana bir araba gönderdi. O araba ile Sefaköy'de bulunan bir daireye Mustafa isimli Uygur Uyruklu kişiyle gittim. Akşama kadar orada kaldık. Ben Ebu Cihad'a beni başka yere gönder dedim. Ebu Cihad da beni başka bir yere gönderdi. O esnada etrafta çok polis vardı. Olayın ayrıntılarını Cumhuriyet savcısına anlattım. Benim Türkiye'de herhangi bir örgütle bağlantım yoktur.
HERHANGİ BİR ASKERLE İRTİBATIM YOK
Yakalandığım gün ev yatıyordum. Kapı çalınmaya başladı. Evde Ali diye emlak işlerine yardımcı olan benimle birlikte kalan kişi ve benim nikahımda olan bayan ve iki bayan daha vardı. Ali bana kapıyı çaldıklarnı söyledi. Ben sustum ve yattım. Polis geldiğini Ali söylemişti. Çekyata uzandım. Polisler içeriye girdiler ve beni yakalayıp götürdüler. Herhangi bir asler ya da polisle irtibatım olmadı. Reina'da yaralanan polis memurunu tanımıyorum. Örgütün neden Müslüman ülkelere karşı eylem yaptığını bilmiyorum, gücü yerse başka dinden ülkelerde de hakimilyet kurabilir.
Ben öç aldım. Yaptıklarımdan pişman değilim. Kısas yaptığımı düşünüyorum" dedi.
Farklı adreslerde ikamet eden üniversite öğrencileri referandumda nasıl oy kullanacak?

18 yaşını doldurmuş milyonlarca öğrenci ailelerinden uzakta ve farklı şehirlerde. Peki 16 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin getiren anayasa değişikliği referandumunda oy kullanmak için bu öğrencilerin ne yapmaları gerekiyor? Yurtta okuyan öğrenci ile kirada oturan veya bir yakının yanında kalan öğrenci hangi işlemleri yaparak oy kullanma sandığını değiştirebilecek?
YSK Başkanı Güven, genelgelerinin hepsinin hazır olduğunu, seçim takviminin 16 Şubat Perşembe gününden önce yayımlanacağını belirtti. Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) CHP'li üyesi Mehmet Hadimi Yakupoğlu da referandum için seçim takviminin 16 Şubat'ta başlayacağını söyledi. Kurulun bugün saat 15.00'te toplanarak referandum için 60 günlük seçim takvimini yayınlanmasını karara bağlayacağını belirten Yakupoğlu, 18 yaşını dolduran ve ailesinden uzakta yaşayan öğrencilerin oy kullanabilmesi için adres değişikliğini nasıl yapacaklarına ilişkin Hürriyet'in sorularını yanıtladı:

Ordu'nun 5 ilçesinde okullara kar tatili

Ordu'nun yüksek kesimlerinde etkili olan yoğun kar yağışı ve buzlanma nedeniyle 5 ilçede okullar yarın tatil edildi.
Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, etkili olan yoğun kar yağışı ve buzlanma nedeniyle Çamaş, Çatalpınar, Gölköy, Gürgentepe ve Korgan ilçelerinde eğitim-öğretime 14 Şubat Salı günü 1 gün süreyle ara verileceği belirtildi.
Öte yandan, kar nedeniyle kapanan mahalle yollarının açılması için karayolları ve Büyükşehir Belediyesine bağlı karla mücadele ekiplerinin çalışmalarını sürdürdüğü belirtildi.
Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi

Başbakan Yıldırım başkanlığındaki toplantı 8,5 saat sürdü
Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi.
Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında Çankaya Köşkü'nde yapılan toplantı, 8,5 saat sürdü.
Dicle Belediyesine kayyum atandı

Diyarbakır’ın Dicle Belediyesine, İlçe Kaymakamı Alpaslan Kılıç kayyum olarak görevlendirildi. Kentte kayyum atanan belediye sayısı 10’a yükseldi.
DBP'li Dicle Belediyesine, İçişleri Bakanlığının onayı ile Diyarbakır Valiliği tarafından kayyum atandı. İlçe Kaymakamı Alpaslan Kılıç, belediye başkanvekili olarak görevlendirildi. Kılıç'a görevlendirme yazısının bu akşam saatlerinde gönderildiği öğrenilirken, Kılıç'ın göreve yarın başlayacağı bildirildi.
10 BELEDİYEYE KAYYUM ATANDI
Bu görevlendirmeyle birlikte kentte kayyum atanan belediye sayısı 10'a yükseldi. Merkez Sur ile Silvan belediyelerine 11 Eylül 2016'da, Hani Belediyesine 5 Ekim 2016'da, Büyükşehir Belediyesine 1 Kasım 2016'da, merkez Yenişehir ile Kayapınar belediyelerine 7 Aralık 2016'da, Kulp Belediyesine 23 Ocak 2017'de, Kocaköy Belediyesine 6 Şubat 2016'de, Lice Belediyesine ise 10 Şubat 2017'de görevlendirme yapılmıştı.
FETÖ'nün medya yapılanması hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi

İstanbul'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) medya yapılanmasına ilişkin yürütülen ve aralarında Atilla Taş, Oğuz Usluer, Bülent Ceyhan, Ünal Tanık, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ufuk Şanlı ve Hanım Büşra Erdal ile "fuatavni'' hesabının kurucusu olduğu tespit edilen Said Sefa'nın da bulunduğu 25'i tutuklu 29 sanık hakkında hazırlanan iddianame gönderildiği mahkemece kabul edildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Murat Çağlak tarafından, terör örgütünün medya yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame üzerinde İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nin incelemesi tamamlandı. Mahkeme heyeti, iddianamenin kabulünü kararlaştırdı.
Heyet ayrıca, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Şüpheliler, 27-31 Mart'ta Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda hakim karşısına çıkacak.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, şüpheliler Said Sefa, Atilla Taş, Abdullah Kılıç, Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Bayram Kaya, Bülent Ceyhan, Bünyamin Köseli, Cemal Azmi Kalyoncu, Cihan Acar, Cuma Ulus, Davut Aydın, Emre Soncan, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Habib Güler, Halil İbrahim Balta, Hanım Büşra Erdal, Hüseyin Aydın, Muhammed Sait Kuloğlu, Muhterem Tanık, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Mutlu Çölgeçen, Oğuz Usluer, Seyid Kılıç, Ufuk Şanlı, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız şüpheli sıfatıyla yer alıyor.
'BYLOCK'' KULLANICISI OLDUĞU BELİRTİLDİ
Şüpheliler hakkında, açık kaynak taramaları, TMSF kayıtları, MASAK raporu, ByLock sorgulamaları, şu¨pheli ifadeleri, tanık beyanları, arama tutanakları, dernek ve vakıf kayıtları ile HTS döku¨mlerinin delil olarak yer aldığı iddianamede, şüphelilerden yazar Ufuk Şanlı ile televizyoncu Oğuz Usluer'in örgütün şifreli haberleşme programı olan ''ByLock'' kullanıcısı olduğu belirtildi.
Hakkında yakalama kararı bulunan firari şu¨pheli Bülent Ceyhan'ın ise ikametgahında yapılan aramada 1 dolar bulunduğu ifade edilen iddianamede, Ceyhan'ın Tu¨rk Hava Kuvvetlerine ait Yu¨zbaşı ru¨tbeli askeri u¨niforma ile fotoğrafının tespit edildiği yer aldı.
TASFİYE SÜRECİNİN HAKLILIĞI YÖNÜNDE KAMUOYU OLUŞTURMAYA ÇALIŞTI
İddianamede, şüpheli Hanım Büşra Erdal'ın örgu¨t tarafından TSK'nın u¨st du¨zey komutanlarının tasfiye edilip örgu¨t mensuplarının yerleştirilmesi su¨recinde yazdığı yazılarla tasfiye su¨recinin haklılığı yönu¨nde kamuoyu oluşturmaya çalıştığı aktarıldı.
Erdal'ın attığı twitlerle bu kişilerin ailelerinin tepkisini topladığı belirtilen iddianamede, örgütün yaptığı soruşturma ve açtığı davaların, devleti ele geçirme amacı taşıdığı tespit edilip soruşturmalar başlayınca şüpheli Erdal'ın bu soruşturmaları ''kumpas'' olarak nitelendirip halk nezdinde itibarsızlaştırarak örgu¨t adına faaliyet gösterdiğinin tespit edildiği vurgulandı.
"ÖRGÜTÜN KARA PROPAGANDASI YAPILDI"
Şüpheli Ünal Tanık'ın sahibi olduğu ''Rotahaber'' internet sitesinde FETÖ'nu¨n söylemlerini sık sık topluma duyurduğu ve örgu¨tu¨n kara propaganda hesabı olan "fuatavni" hesabına yazılar yazdırılıp paylaşımlarını topluma ilettiği anlatılan iddianamede, ''Buna rağmen resmi kurumlarca talep edildiğinde 'fuatavni' ile ilgili herhangi bir hesap veya kimlik bilgisini vermemiştir. Algıya yönelik Rotahaber ile ilgili çok sayıda tespit, dosya arasındadır. Bu şekilde örgu¨t adına algı faaliyetlerinde bulunarak ve örgütün kara propaganda hesabı kullanıcısının bilgilerini resmi kurumlardan gizleyerek, şüphelinin örgut üyesi olduğu kanaatine varılmıştır.'' değerlendirmesinde bulunuldu.
CEZA İSTEMLERİ
Hakkında yakalama kararı bulunan firari şüpheli Said Sefa'nın, terör örgütünün sosyal medyadaki propaganda aracı olarak kullandığı ''fuatavni'' hesabının kurucusu olduğu belirtilen iddianamede, şüpheli Sefa hakkında ''Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ''silahlı terör örgütü yönetmek'' suçundan da 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
İddianamede diğer 28 sanık, ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan ayrı ayrı 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istendi.
Referandum takvimi Resmi Gazete'de yayımlandı

Yüksek Seçim Kurulunca (YSK), 16 Nisan'da yapılacak Anayasa değişikliği referandumuna ilişkin hazırlanan takvim Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.
Buna göre, referandum süreci 16 Şubat 2017 Perşembe günü başlayacak. Yurt içi ve yurt dışı seçmen kütükleri 10 Mart 2017 Cuma günü kesinleşecek.
Yurt dışındaki vatandaşlar oylarını 27 Mart-9 Nisan tarihleri arasında kullanacak.
Seçim takviminin bazı önemli aşamaları şöyle:
18 Şubat: Muhtarlık bölgesi askı listeleri sabah 08.00'de askıya çıkarılacak. Tutuklular ile taksirli suçlardan hükümlülere ilişkin askı listeleri de güncellenmek üzere askıya çıkarılacak ve itirazlar başlayacak. Yurt dışı seçmen kütüğü, "www.ysk.gov.tr" adresinden ilan edilecek ve itirazlar başlayacak. YSK'nın www.ysk.gov.tr adresinden bina esasına göre düzenlenen seçmen kayıtlarının sorgulanmasına başlanacak.
26 Şubat: Muhtarlık bölgesi askı listeleri askıdan indirilecek. Tutuklular ile taksirli suçlardan hükümlülere ilişkin askı listeleri askıdan indirilecek ve itirazlar sona erecek. Yurt Dışı Seçmen Kütüğüne yapılacak itirazlar Türkiye saati ile 17.00'de sona erecek. Bina esasına göre düzenlenen seçmen kayıtları, www.ysk.gov.tr adresinden sorgulanacak.
10 Mart: Yurt içi ve yurt dışı seçmen kütükleri kesinleştirilecek. Yurt içi seçmenlerin oy vereceği yer ve sandıklar belirlenecek. Yurt dışı seçmenler için oy kullanılacak temsilcilik, tarih aralığı ve yer bilgileri "www.ysk.gov.tr" adresinden ilan edilecek.
11 Mart: Halk oylamasında kullanılacak birleşik oy pusulaları basılacak, basımı tamamlandıkça plan dahilinde dağıtılacak. Gümrük kapılarında kullanılacak araç ve gereçler ilgili seçim kurullarına gönderilmeye başlanacak.
27 Mart: Gümrük kapılarında ve yurt dışı temsilciliklerinde oy verme işlemine başlanacak.
30 Mart: TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerin radyo ve televizyonda propaganda başvuruları ve propaganda sırasının belirlenmesi için kuraya katılacak temsilcisi ile TRT temsilcilerinin YSK'ya bildirilmesinin son günü olacak. Konuşma yapmayı dilemesi halinde, Cumhurbaşkanının yapacağı konuşmalar için yayın zamanı ve sırası tespit edilecek.
31 Mart: Başvuran siyasi partilerin radyo ve televizyonda yapacakları propaganda konuşmalarının yayın ve zaman sıralarının belirlenmesi için YSK tarafından ad çekilecek.
9 Nisan: Yurt dışı temsilciliklerde oy verme işlemi sona erecek. Propaganda serbestliği ve bir kısım seçim yasakları başlayacak. Radyo ve televizyon propaganda konuşmalarına başlanacak.
12 Nisan: İlçe seçim kurulu başkanlıklarınca malzeme torbaları sandık kurulu başkanlarına teslim edilecek.
15 Nisan: Seçim propagandası saat 18.00'de sona erecek.
16 Nisan: Oy verme günü.
YORUMLAR