04 Ekim 2016 - 08:56 - Güncelleme: 04 Ekim 2016 - 09:09
Giriş Tarihi: 04.10.2016 03:13 Güncelleme Tarihi: 04.10.2016 07:52
Cumhurbaşkanı Erdoğan nikah şahitliği yaptı!Bakan Akdağ'ın oğlu evlendi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın oğlu Ramazan Akdağ ve Hafsa Nur Bozkurt’un nikah şahitliğini yaptı.
ATO Congresium'da düzenlenen Akdağ ve Bozkurt çiftinin nikahını Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek kıydı.
Çiftin nikah şahitliklerini Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım ile gelinin dedesi Ahmet Namlı yaptı.

Nikah törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım ve bazı bakanlarını yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, nikahın ardından evlilik cüzdanını gelin Hafsa Nur Bozkurt'a verdi.

Akdağ ve Bozkurt çifti, ATO Congresium'da düzenlenen törenle dünyaevine girdi. Çiftin nikahını, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek kıydı.
Çiftin nikah şahitliklerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile gelinin dedesi Ahmet Namlı yaptı.

Akdağ ve Bozkurt çifti, ATO Congresium'da düzenlenen törenle dünyaevine girdi. Çiftin nikahını, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek kıydı.
Çiftin nikah şahitliklerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile gelinin dedesi Ahmet Namlı yaptı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN EVLİLİK CÜZDANINI GELİNE TESLİM ETTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, nikahın ardından evlilik cüzdanını gelin Hafsa Nur Bozkurt'a verdi. Nikah törenine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım, bazı bakanlar, milletvekilleri ile çok sayıda davetli katıldı.

400 dönüm arazide saltanat sürüyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ’nün Türkiye’nin yanı sıra varlık gösterdiği ülkeler için de güvenlik tehdidi oluşturduğunu belirtti. Erdoğan, “Başta ABD olmak üzere hâlâ bunun farkında olmayanlar var. Bir terörist 17 yıldır 400 dönümlük arazide saltanat sürüyor” dedi
"FETÖ TÜM DÜNYA İÇİN TEHDİTTİR" DEDİ GÜLEN'İ İADE ETMEYEN ABD'Yİ ELEŞTİRDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen Uluslararası Bilim ve Teknoloji Konferansı'na katıldı. Cumhurbaşkanı özetle şunları söyledi:
HÂLÂ FARKINDA DEĞİLLER: Bu örgüt sadece Türkiye için değil, farklı kılıflar altında varlık gösterdiği her ülke için aslında güvenlik tehdididir. Bunu devlet başkanlarına, hükümet başkanlarına söylüyorum. Ama hâlâ bunun farkında olmayanlar var. Başta Amerika... Mahkemeler karar verecekmiş. 85 koli dosya gönderdik. Şimdi yeni dosyalar var. Amerika bizden terörist istediği zaman biz hemen paketleyip gönderiyoruz. Mahkeme kararı demiyoruz. Ama biz aynı karşılığı stratejik ortağımızdan göremiyoruz.
SALTANAT SÜRÜYOR: Konuştuğumuz zaman bunu medya üzerinden yapmayalım. Eyvallah medya üzerinden yapmayalım. Biz büyükelçilerimiz vasıtasıyla, bizzat kendimiz telefonla görüşmek suretiyle, Dışişleri bakanlarımız görüşmek suretiyle, devlet başkanları olarak görüşmek suretiyle zaten bunu sizlerle paylaşıyoruz. Ama bir terörist hâlâ, 17 yıldır 400 dönüm arazide saltanat sürüyor, bize teslim etmiyorsunuz. Bunu her yerde söylediğim için burada da rahat rahat söylüyorum. Çünkü gıyapta konuşmak bize yakışmaz. Biz konuşulması gereken neyse onu konuşuyoruz. Kendi içimizde bile bazıları diyor ki 'Bizim Cumhurbaşkanımız çok dik konuşuyor'. Ya olduğun gibi görüneceksin ya da göründüğün gibi olacaksın.

170 ÜLKEYİ UYARIYORUZ: Biz benzer terör eylemlerine karşı tüm dünyanın teyakkuz halinde olmasında fayda görüyoruz. '170 ülkede faaliyet sürdürüyoruz' diyorlar. Biz de o 170 ülkeye diyoruz ki 'uyanık olun.' Yarın aynı şey sizin de başınıza gelir.
YENİ NESİL TERÖR EYLEMİ: Batı toplumlarının kayıtsız ve ikircikli tavrı terör örgütleriyle mücadele konusunda da geçerli. Bu süreçte terörün de biçim değiştirdiğini, yeni metotlar, yeni örgütlenme modelleri geliştirdiğine şahit oluyoruz. Ülkemizin 15 Temmuz gecesi maruz kaldığı darbe girişimi, aynı zamanda yeni nesil bir terör eylemidir. FETÖ üyelerinin son yıllarda yürüttüğü saldırılar, 15 Temmuz'da bir grup asker elbisesi giymiş teröristin giriştiği darbe girişimiyle zirveye ulaşmıştır.
AVRUPA BİRLİĞİ'NE:
Bunlar söz verir ama tutmazlar
Türkiye'de şu anda 3 milyon mültecinin bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, AB'nin mültecilere destek sözünün arkasında durmadığını bir kez daha hatırlattı. Erdoğan: Türkiye'deki bu sahiplenmeyi gündeme getiren yok. Görmüyorlar, unutturmak istiyorlar. İşte AB. Söylüyorum sonra bazıları kızıyor. Söz verdiler 3 milyar euro dediler. Hala 3 milyar eurodan Türkiye'ye gelen, bu da bize gelmiyor, mültecilere gelen, 179 milyon euro. Söz verilen 3 milyar euro. Süre geçti, yıl bitiyor. Güya ikinci bir 3 milyar euro daha vereceklerdi. Bunlar söz verirler, ama yerine getirmezler.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER'E:
Müslümanları kim savunacak?
Dünyada insan haklarını korumak, adaletsizliği gidermek için kurulan BM'nin artık adaleti tesis edemediğini aksine 'insanlığa yük' olduğunu belirten Erdoğan, "Eğer adaleti tesis edeceksek, orada hem kıtalar temsil edilsin hem inanç grupları temsil edilsin. Şimdi bu 5 üyenin içerisinde tüm kıtalar var mı? Yok. Üç Avrupa'dan, bir Asya, bir Amerika. İnanç grupları olarak orada halkı Müslüman olan bir ülke var mı? Yok. 1 milyar 700 milyonu temsil eden, halkı Müslüman bir tane ülke yok. Bu nasıl adalet ya? Bunlar orada Müslümanların haklarını savunur mu?" dedi.
TÜM DÜNYAYA:
Yeni Kavimler Göçü başladı
Ortadoğu'da yaşananların küresel bir tehdit olduğunu belirten Erdoğan, "Suriye, Irak, Afganistan, Libya, orta Afrika ülkeleri gibi sorunlu yerler sebebiyle adeta yeni bir Kavimler Göçü dalgasının başladığını kabul etmeliyiz. Bu sorunları şimdiden çözüp insanlara bulundukları yerlerde güvenli ve huzurlu bir hayat umudu veremezsek taşlar yerinden oynadığında kimsenin kimseyi şikâyet etmeye hakkı yoktur" ifadelerini kullandı..
Şehit eşinden ‘muhtarlık’ istedi 
Ahi Mahallesi'nin şehit muhtarı Ali Anar'ın evine ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anar'ın eşi Nuray Anar'ın seçim döneminde muhtar adayı olmasını istedi. Şehit eşinin isteğini yerine getirip Muhtarlar Toplantısı'na katıldığını belirten Nuray Anar, Erdoğan'ı o gün evine davet ettiğini ve onun da bu davete icabet ettiğini söyledi. Nuray Anar, "O sözünü tuttu, eşimin isteğini yerine getirdi şimdi sıra bende. Aksilik olmazsa bu ricası için canla başla çalışacağım" dedi.
Cumhurbaşkanı: Türkiye silahlı İHA'larını üretiyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ve İsrail'in İHA'lar konusundaki tavrı nedeniyle Türkiye'nin kendi İHA'larını ürettiğini söyledi.
Burada gündemi yorumlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İHA kullanımlarında ABD ve İsrail'le yaşanan sıkıntılar nedeniyle Türkiye'nin kendi İHA'larını üretmeye başladığını söyledi.

"BU KOMŞULAR BİZİ MAL SAHİBİ YAPTI"
Erdoğan, konuyla ilgili şunları söyledi; "Basit bir tüfek yapamıyorduk, MİLGEM artık halloldu. Artık Türkiye İHA'ları mühimmatlı olarak üretir hale gelmiştir. Sağ olsun bu konuşmalar bizi mal sahibi yaptı. Şimdi özel sektör olarak insansız hava araçlarımızı ürettik. Mühimmatlı kullanmak suretiyle iş görüyor."
6'SI İHA'LARLA 11 PKK'LI ÖLDÜRÜLDÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu açıklamları yaptığı sırada Şırnak Valiliği'nden bir açıklama geldi. Valilik, terör operasyonlarında 6'sı İHA'larla toplam 11 PKK'lının öldürüldüğünü açıkladı.
İçişleri Bakanlığında FETÖ operasyonu.

İçişleri Bakanlığında 37 personel görevden uzaklaştırıldı...
Alınan bilgiye göre, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya örgütle irtibatı olduğu değerlendirilen İçişleri Bakanlığı merkez birimlerinde görevli 37 personel, görevlerinden el çektirildi..

12 bin 801 polis açığa alındı
Emniyette 12 bin 801 personel görevden uzaklaştırıldıEmniyet Genel Müdürlüğü, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) ile iltisakı veya irtibatı olduğu değerlendirilen 12 bin 801 personelin görevden uzaklaştırıldığını bildirdi.
Yapılan incelemeler sonucu örgütle bağlantısından şüphelenilen yaklaşık 12 bin 801 polis açığa alındı.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nde FETÖ'ye yönelik dev bir operasyon başlatıldı. Başta İstanbul olmak üzere birçok ilin emniyet teşkilatlarındaki binlerce polis, FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındı.
ÜST DÜZEY EMNİYET MÜDÜRLERİ DE VAR
Açığa alınanların arasında üst düzey emniyet müdürlerinin de olduğu belirtildi. Açığa alınan polislerin İl ve ilçe emniyet müdürlüklerinde silah ve rozetlerine el konulduğu ifade edildi.
Açığa alınan polislerden 2 bin 523'ünün amir sınıfından olduğu belirtildi.
Ayrıca İçişleri Bakanlığı'nda görevli 37 personel de görevden uzaklaştırıldı.

ANKARA'DA BİN 300, İSTANBUL'DA 760 POLİS AÇIĞA ALINDI
İlk gelen bilgilere göre, Ankara'da bin 300, İstanbul'da 760, İzmir'de 580, Diyarbakır'da 652, Bitlis'te 278, Siirt'te 220, Kocaeli'de 145, Tokat'ta 127, Hatay'da 110, Van'da 95, Bilecik'te 90, Samsun'da 90, Artvin'de 76, Kırşehir'de 56, Giresun'da 52, Çanakkale'de 38, Tekirdağ'da 28 ve Manisa'da 28 polis açığa alındı.
SORUŞTURMA SONUNDA İHRAÇ
Soruşturmalar sonucunda, FETÖ/PDY ile bağlantısı olduğu belirlenen polislerin meslekten ihraç edileceği öğrenildi.

FETÖ'nün Emniyet ayağında yapılan temizlik sürüyor. Yapılan incelemeler sonucu örgütle bağlantısından şüphelenilen yaklaşık 12 bin polis açığa alındı.
İçişleri Bakanlığı'nın yürüttüğü soruşturma sonucunda, 81 ilde ByLock kullandığı ve FETÖ ile bağlantısından şüphelenilen yaklaşık 12 bin polis, Teşkilat'tan uzaklaştırıldı.
Açığa alınanlar arasında üst düzey emniyet müdürlerinin de olduğu öğrenildi.
Açığa alınan polisler hakkındaki soruşturmayı polis başmüfettişleri yürütecek.

Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde görevli 12 bin 801 polis açığa alındı.
BAKANLIK TEMİZLİK BAŞLATTI
İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde büyük bir operasyon başlattı. Bakanlık 81 ilde çok sayıda polisin FETÖ/PDY üyesi şüphesiyle görevden uzaklaştırılması kararını aldı. Aralarında çeşitli rütbelerde bulunan müdürlerinde olduğu yaklaşık 12 bin polisin örgüt ile bağlantısı olduğu iddia edildi. Operasyon kapsamında Ankara'da 1350, İzmir 570, Diyarbakır'da 650 ve Hakkari'de 350 emniyet mensubuna görevden el çektirildiği öğrenildi. Açığa alınanların arasında üst düzey emniyet müdürlerinin de olduğu belirtildi.
12 BİN 801 POLİS İHRAÇ EDİLDİ
FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 81 ilde 12 bin 801 polis açığa alındı. Görevden uzaklaştırılan polislerin 2 bin 523'ü amir sınıfında yer alıyor. İçişleri Bakanlığı'nda da 37 personelin görevine son verildi
Örgütle ilişiği ispatlanan hainler meslekten ihraç edilecek.
‘Büyük savaş’ Dabık’a yaklaşıyor

ÖSO güçleri, DEAŞ’ın “ahir zamanda büyük savaşın yaşanacağına” inandığı Dabık köyüne yaklaştı. 3 köyü ele geçiren ÖSO’ya TSK ve koalisyon güçleri de havadan destek sağlıyor
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından 24 Ağustos'ta Suriye'de başlatılan Fırat Kalkanı Harekâtı'nın 41'inci gününde kritik gelişme yaşandı. ÖSO, Kilis karşısında yer alan Savran (Dabık) köyünün 5 kilometre kadar doğusundaki Boztepe, Hardanah ve Türkmen Barı bölgelerini ele geçirdi. TSK ve koalisyona bağlı uçaklar ise bu 3 köyün daha güneyinde bulunan Ziyadiyah, Bahrutah, Duvaybık, Aktarin ve Türkmen Barı köylerindeki hedeflere hava saldırısı düzenledi. ÖSO güçlerinin bölgedeki nihai hedefi Halep'in Bab kenti. Ancak bundan önce sınırdaki Azez-Cerablus hattının genişletilmesi gerekiyor. Rai (Çobanbey) bölgesinden güneye doğru ilerleyen ÖSO güçleri bölgede kritik bir noktaya ulaştı. Bab'tan önce DEAŞ'ın ikinci önemli noktası Dabık (Savran) kırsalında Boztepe, Hardanah ve Türkmen Barı köylerini ele geçiren ÖSO güçleri, böylece Dabık'a 5 kilometreye kadar yaklaştı. Mare, Aktarin yönlü saldıran ÖSO güçleri Dabık'ı da içine alan bölgeyi kuşatma altına almayı planlıyor.
SONRA Kİ HEDEF BAB
SABAH'a konuşan Sultan Murat Tümeni Komutanı Muhammet Şıhlı, ÖSO içindeki grupların arasında çıkan problemlerin çözüldüğünü ve orduda morallerin yüksek olduğunu söyledi. Komutan Şıhlı, "Nihai hedefimiz El-Bab. Çobanbey'in doğusundaki Taşlıhöyük köyünü ele geçirip ilerleyişimize devam etmek istiyoruz" diye konuştu. Çobanbey güneyindeki ÖSO ilerleyişi, ABD'li askerlerin ilçeye gelmesiyle durmuştu. Zira, muhalifler ABD'lilerin Fırat Kalkanı operasyonunu baltalamak için bölgeye girdiğini savunarak askerlerin çıkmasını istemiş, protesto etmişti. ABD'li askerlerin çıkması ardından gruplar yeniden anlaşırken operasyon da hız kazandı. Operasyonun dünkü bölümünde 63 hedefe 301 atış yapıldı. Bölgedeki çatışmalarda ise 15 ÖSO savaşçısı şehit oldu, 35'i yaralandı. Koalisyon güçlerinin 11 hava saldırısında ise 13 DEAŞ unsuru etkisiz hale getirildi. Bu arada Suriye'nin Haseke kentindeki bir düğün salonunda dün meydana gelen patlamada 30 kişi öldü, 90 kişi yaralandı.
DEAŞ İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?
Dabık DEAŞ için çok önemli. Zira örgüt bölgenin, hadis-i şeriflerde belirtildiği söylenen "ahir zamandaki kutsal savaşın yaşanacağı yer" olduğuna inanıyor. Bu savaşta "80 sancak altında toplanacak küfür ordularının Müslümanlarla savaşacağı ve kaybedeceği" belirtiliyor.
ABD, RUSYA İLE TEMASLARI DURDURDU
ABD yönetimi, Rusya ile Suriye'de çatışmaların durdurulması anlaşması çerçevesindeki ikili temasları durdurma kararı aldığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada Moskova yönetiminin, isteksiz olması veya gücünün yetmemesi sebebiyle Suriye rejiminin, ateşkes anlaşmasına bağlı kalmasını sağlayamadığını belirterek "Rusya ile Esad, askeri yöntemi kullanmaya devam ediyor" eleştirisini yöneltti.
"RAKKA'YA KAÇIYORLAR"
Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) göre Musul operasyonuna sayılı günler kaldı. Partinin Musul sözcüsü ise örgüt yöneticilerinin Rakka'ya kaçtığını ileri sürdü Irak'ın kuzeyindeki Mesud Barzani'nin liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) göre Musul operasyonu için geri sayım başladı. Rus Haber Ajansı Sputnik'in KDP Musul sözcüsü Said Mamuzini'ye dayandırdığı haberde, operasyonun "birkaç gün içinde" başlayacağına yer verildi. Mamuzini, DEAŞ'ın askeri üst düzey liderlerinin de Musul'dan Rakka'ya kaçtığını ileri sürdü. Süleymaniye'de ikamet eden partinin Musul sözcüsüne göre örgüt Musul çevresine derin hendekler kazarak, boş evlere bombalar yerleştiriyor, savunma için bombalı araçlar hazırlıyor. Operasyon öncesi koalisyon güçlerine ait savaş uçaklarının Musul çevresine yönelik ağır hava saldırılarının sürdüğü bildirildi.
WhatsApp’ta ataşe ihaneti

Darbe girişiminde rol oynadıkları şüphesiyle haklarında gözaltı kararı çıkarılan 110 askeri ataşenin, WhatsApp’ta örgütlenerek 15 Temmuz için görev paylaşımı yaptığı öğrenildi
Terör örgütü FETÖ ile bağlantılı oldukları iddiasıyla yurt dışında görevli Silahlı Kuvvetler Ataşesi 110 asker için gözaltı kararı çıkarıldı. Şu ana kadar 39 askerin gözaltına alınabildiği öğrenilirken, ayrıca ataşelerin haricinde yurt dışında görevli bulunan 187 askerden 2'si de ifade verdi. Gözaltı kararı bulunan askerlerin, 15 Temmuz gecesinde WhatsApp üzerinden haberleşerek Türk konsolosluklarını ele geçirmeye çalıştığı belirlendi.
TÜRKİYE İSTEDİ, SUUDİLER VERDİ
15 Temmuz FETÖ darbe girişimine karışan askeri ataşeler ve TSK tarafından yurt dışında görevlendirilen askerler hakkında da soruşturma için geçtiğimiz hafta düğmeye basılmıştı. 5 Temmuz gecesinde bazı askeri ataşelerin bulundukları ülkelerdeki Türk konsolosluklarına el koymaya çalıştığı ortaya çıkmıştı. Bu kapsamda Türkiye'nin Kuveyt Askeri Ataşesi Mikail Güllü ile Moskova Askeri Ataşesi Ahmet Hakan Güneş tutuklanmıştı. Güllü Türkiye'nin talebi üzerine Suudi Arabistan'da gözaltına alınarak Türkiye'ye teslim edildi. Birkaç askeri ataşeden sonra, çoğu ateşenin FETÖ'cü askerlerle hareket ederek yurtdışındaki Türk konsolosluklarına el koymaya çalıştığı belirlendi. Bunun üzerine de geniş kapsamlı bir soruşturma için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti. Hem birçok ülkedeki askeri ataşelerin hem de TSK tarafından görevli olarak yurt dışına gönderilen rütbeli personelin soruşturulmasına karar verildi. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı da savcılıktan gelen gözaltı listesindeki personeli ifade vermek üzere Ankara'ya çağırdı. Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Necip İşçimen'in koordinasyonunda Savcı Mustafa Gökçe tarafından yürütülen soruşturmada 110 askeri ataşe için gözaltı kararı çıkarıldı. 110 askeri ataşeden şu ana kadar 39'unun gözaltına alınarak ifadesinin alınabildiği öğrenildi. Diğer 71 askeri ataşe için gözaltı kararı devam ederken, bu isimlerin yurt içindeki tüm adreslerinde arama yapılıyor.

SADECE 2 KİŞİ İFADE VERDİ
Askeri ataşelerin yanı sıra NATO başta olmak üzere çeşitli görevlerle yurt dışında bulunan askeri personel de soruşturulacak. Bu kapsamda şüpheli askerlerden oluşan 189 kişi hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. Yurt dışında görev yapan 189 askerden şu ana kadar sadece 2 kişinin gözaltına alınabildiği öğrenildi. Geri kalan 187 asker için de yakalama kararı çıkartıldı. Genelkurmay Başkanlığı'nın da soruşturma sona erene kadar hem askeri ataşelerin hem de diğer yurt dışında görevli personelin görevlerine son verdiği belirtildi. Hem ataşelerin hem de yurt dışında görevli askerlerin Ankara'daki ve yurt içindeki adreslerindeki aramalar da devam ediyor. Hakkında yakalama kararı bulunanlardan kaçının Türkiye'ye döneceği de merak konusu.
Darbe saatini evlerinde beklemişler!

Kara Havacılık Komutanlığı’ndaki FETÖ’cü askerlerin 15 Temmuz’da harekete geçmek için saat 03.00’ü beklediği, ancak denetim yapılınca sivil araçlarla komutanlığa geldiği öğrenildi
FETÖ'cü askerlerin 15 Temmuz darbe girişiminin karargâhlarından biri olan Ankara'daki Kara Havacılık Komutanlığı'nda dikkat çekmemek için her türlü tedbiri aldığı ortaya çıktı. Bölgede sadece bir pilotu nöbetçi olarak bırakırlarken, darbeci askerlerin de evlerinde darbenin başlamasının bekledikleri öğrenildi. Ancak Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın Kara Havacılık'ta inceleme yapması üzerine "deşifre olduk" diyerek darbeciler hemen komutanlığa çağırıldı. Pilotlar ve teknik personel de sivil araçlarıyla bölgeye geldi. Darbe girişiminin yaşandığı gecede, 3 önemli yer darbeciler için kilit rol oynadı. Ankara'yı bombalayan uçaklar Akıncı'daki üssü kullanırken, Çankaya Köşkü'ndeki Muhafız Alayı da darbe girişiminin Ankara içindeki merkezi oldu. Diğer yandan Batıkent yakınlarında bulunan Kara Havacılık Komutanlığı da yine darbecilerin karargâhlarından biri oldu.
WHATSAPP’TA ATAŞE İHANETİ 'DEŞİFRE OLDUK, GELİN'
Bir kalkışma olabileceği istihbaratı alınınca, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın Kara Havacılığa giderek kontrol etmesi talimatını vermişti. Orgeneral Çolak, akşam saatlerinde Kara Havacılığa giderek incelemelerde bulunmuş, olağanüstü bir durum görmeyince de geri dönmüştü. Orgeneral Çolak'a bilgi veren askerler "Komutanım arkadaşlar izinli, o yüzden sadece bir nöbetçi pilot var" dedi. FETÖ militanı askerlerin gece 03.00'te planlanan darbe için dikkat çekmemek amacıyla böyle bir yöntem uyguladığı, ancak Kara Kuvvetleri Komutanı'nın üssü denetlemeye gelmesiyle deşifre olduklarını anladıkları belirtiliyor. Komutan Kara Havacılık'tan ayrılır ayrılmaz da darbede görev alacak askerlerin hemen Kara Havacılık Komutanlığı'na çağırıldığı belirlendi.
52 SİVİL ARAÇ GELDİ
Gece 03.00'te yapılacak darbenin öne çekilmesi üzerine darbeci askerler sivil araçlarıyla Kara Havacılık Komutanlığı'na geldi. Araçlarını Kara Havacılığın yan tarafındaki yola sıra sıra park eden askerlerin, hemen darbe hazırlıklarına başladıkları ifade ediliyor. Daha sonra delil toplama sırasında kamera kayıtlarıyla 52 şüpheli aracın tespit edildiği, bu araçların da darbeye karışan pilotların yanı sıra teknik ekibe de ait olduğu belirlendi. Darbe girişimi sonrası ifade veren bazı komutanların, o gece yaşananlara ilişkin ek ifadeler verecekleri de öğrenildi.
İstihbarata ‘Külliye gözeti mi’

Cumhurbaşkanı gözetimindeki yeni istihbarat kurumunda MİT dış istihbarata odaklanırken, iç istihbarat için yeni bir kurum oluşturulacak
Hükümet, istihbarat kurumlarının yapısını baştan sona değiştiren çalışmasında son aşamaya geldi. İstihbarat, daha önce açıklandığı gibi "iç ve dış" olarak yeniden yapılandırılacak. 15 Temmuz darbe girişimi öncesindekine benzer zafiyet ortaya çıkmaması için istihbarat Cumhurbaşkanı'nın gözetimine bırakılacak. Ancak istihbarat birimleri doğrudan Başbakan'la da irtibatlı olacak. Bu düzenleme kanun hükmünde kararname ile yapılacak. Hükümetin üzerinde çalıştığı yeni istihbarat modeli şöyle:
MİT'TE FETÖ TEMİZLİĞİ
İÇ VE DIŞ İKİYE AYRILACAK: Yurt dışına yönelik istihbarat çalışması MİT tarafından yürütülecek.
İÇ İSTİHBARATA YENİ KURUM: İç istihbarat çalışmalarını yürütmek üzere MİT'e benzer yeni bir kurum oluşturulacak. Bunun müsteşarlık mı, genel müdürlük düzeyinde mi olacağı henüz kesinlik kazanmadı.
MEVCUT BİRİMLER KORUNACAK: Jandarma, Emniyet ile Genelkurmay İstihbarat ile kuvvet komutanlıkları bünyelerindeki istihbarat daireleri korunacak. Ancak bunların birbirleri ve yeni kurulacak "İç Güvenlik ve İstihbarat Kurumu" ile bağlantısı sağlanacak.
CUMHURBAŞKANI'YLA BAĞLANTISI KURULACAK: İstihbarat birimlerinin Cumhurbaşkanı ile de bağlantısı kurulacak. Günlük ve anlık işlerin etkin yürümesi için bu kurumların Başbakan ile de irtibatı sağlanacak. İstihbarat ile ilgili anayasada bir hüküm yer almıyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanı ile istihbarat kurumları arasındaki bağ konusunda anayasal engel bulunmuyor.
ÇATI KURUM: İç ve dış istihbarat için bir çatı kurum oluşturulması düşünüyor.
Ankara Garı saldırısı bize bir gün önce Bylock’tan bildirildi

İzmir’de gözaltındaki ‘Merve’ kod adlı FETÖ itirafçısının bu iddiası Türkiye’deki terör saldırılarında FETÖ parmağı olduğu şüphelerini güçlendiriyor

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ soruşturmasında gözaltına alınan 'Merve' kod adlı FETÖ üyesi etkin pişmanlık hükümler çerçevesinde itirafçı oldu. Örgütün yapısı, işleyişi, kendilerinden kimlerin sorumlu olduğu, kaldığı cemaat evine gelen isimleri ifadesinde anlatan kadın, FETÖ ile lise yıllarında tanıştığını belirterek, "Daha sonra üniversite sınavını kazanıp Ankara'ya gittim. Ankara'da okurken cemaat evinde kalıyordum. 17/25 Aralık darbe girişimi başarısız olunca örgüt yöneticilerinden gelen talimatlar doğrultusunda ByLock programı kullanmaya başladık. Örgüt üyelerinin bu program üzerinden haberleşmeleri istendi. Ben de bana getirilen bu programı telefonuma yükledim, örgüt mensupları ile program üzerinden haberleştik" dedi.
ANKARA'DA PATLAMA: 86 ÖLÜ, 28'İ AĞIR 186 KİŞİ YARALI "YARIN SALDIRI OLACAK, SAKIN SOKAĞA ÇIKMAYIN, DEDİLER"
Şok bir itirafta da bulunan kadın, 10 Ekim 2015'te DEAŞ tarafından gerçekleştirilen 2'si çocuk 102 kişinin öldüğü, 391 kişinin yaralandığı Ankara Gar saldırısından bir gün önce haberlerinin olduğunu söyledi. Cep telefonunda yüklü olan ByLock programına örgüt yöneticilerinden gelen mesajla uyarıldıklarını anlatan kadın, "Ankara Garı önünde düzenlenen terör saldırısından bir gün önce ByLock programı üzerinden 'Yarın terör saldırısı olacak. Sakın sokağa çıkmayın. Yakınlarınıza, akrabalarınızı ve arkadaşlarınızı da uyarın' şeklinde bilgi geldi. Ben de Ankara'da tanıdığım insanlara, yakınlarıma ve arkadaşlarıma haber verdim. Ben de o gün hiç dışarı çıkmadım. Ertesi gün Ankara Garı önünde terör saldırısı olduğunu televizyondan öğrendim. Onlarca insanın hayatını kaybettiğini görünce çok üzüldüm" dedi. FETÖ üyesi kadının telefonuna el konulurken, söz konusu ByLock mesajlarının tespit edilebilmesi için İzmir Emniyeti Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü inceleme başlattı. Türkiye tarihinin en kanlı eylemi olarak kayıtlara geçen olayda 3 saniye arayla iki kez patlama yaşanmıştı. Şu ana kadar olayla ilgili yapılan tüm soruşturmalarda DEAŞ örgütü üzerinde duruldu ve bunun üzerinden iddianameler hazırlandı. FETÖ'nün Ankara Garı saldırısıyla ilişkisinin savcılık tarafından kanıtlanması halinde saldırıyla ilgili davaların yönü değişecek.
Derneklere FETÖ baskını

Yurt genelinde FETÖ operasyonları sürdü. İşte dün il il yaşananlar:
Bolu: Bolu Sanayici ve İşadamları Derneği ile Kimse Yok mu Derneği'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda derneğe düzenlenen operasyonda, aralarında işadamı, siyasetçi ve öğrencilerin bulunduğu 60 şüpheli gözaltına alındı.
ÖKSÜZ'LE BAĞLANTILI GÖZALTILAR
Sakarya: FETÖ'nün 'Hava Kuvvetleri İmamı' Adil Öksüz'le bağlantılı akademisyen ve diğer memurlara yönelik soruşturma kapsamında 110 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. 27 ilde düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda ise 890 kişi gözaltına alındı.
Adıyaman: Aralarında zabıt katibi, infaz koruma memurları ve kamu personellerinin de bulunduğu 38 şüpheli gözaltına alındı.
Elazığ: 15 polis gözaltına alındı. 12'si ByLock kullanan 9 polisin evinde 1 dolar ele geçirildi
Aydın: ByLock kullandıkları belirlenen doktor çift, İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nda Kıbrıs uçağına binmek için işlem yaptıkları sırada gözaltına aldı.
Erzurum: Yurtdışına kaçmaya çalışan 3 şüpheli gözaltına alındı.
Samsun: "Emniyet abisi' 2 öğretmen ve bir doktor ile Tanrıverdi Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Vakfı'na yönelik gözaltına alınan 21 kişi adliyeye çıkarıldı.
Eskişehir: Biri kadın 12 jandarma personeli adliyeye sevk edildi.
Tokat: Aralarında eski Özel Harekat Şube Müdürü Mustafa Pehlivan ve 2 komiser ile esnaf ve memurların da bulunduğu 15 şüpheli gözaltına alındı.
Kocaeli: 3 polis ve 1 öğretmen adliyeye sevk edildi.
Yozgat: Şeker Fabrikası'nda çalışan 11 işçi adliyeye sevk edildi.
İzmir: Erzincan'da 2009 yılında 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı uygulamaya koydukarı iddiasıyla 14 kişi hakkında açılan ve beraatle sonuçlanan davada gizli tanık olduğu öne sürülen, İzmir'de kendisini gözaltına almak isteyen polislerden kaçmaya çalışırken ayağı kırılan eski İliç Savcısı Bayram Bozkurt, savcılık sorgusunun ardından tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi.
Konya'da 7, Afyonkarahisar'da 10 öğretmen, Amasya'da 13 işadamı, Batman'da 6 polis tutuklandı. Düzce'de 14 il ablası ve öğrenci sorumlusu ile 22 öğretmen, Gaziantep'te aralarında akademisyen ve idari personelin de olduğu 70 kişi, Adana'da 25 doktor, diş hekimi ve eczacı, adliyeye sevk edildi.
Kasım ŞAHİN-Halit TURAN-Rıdvan UYSAL-Ferhat LAP-Tarık YILMAZ-Abbas ÇAKAR-Hüseyin CUMALI/SABAHFinal operasyonu

Bölücü terör örgütü PKK ile mücadelede final operasyonunun çerçevesi çizildi. Örgütü kırsalda çökertmeyi hedefleyen yeni strateji kapsamında 12 noktada bitirici operasyon gerçekleştirilecek
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında geçen hafta yapılan Milli Güvenlik Kurulu'nda terör örgütü PKK ile mücadelede final operasyonunun çerçevesi çizildi. Tuzaklama yapılan, el yapımı bombaların hazırlandığı, örgütün bölücü gücünü takviye ettiği Diyarbakır, Van, Mardin hattındaki 12 ilçedeki mobil ve lojistik kamplar imha edilecek. Silopi, Lice, Kulp, Varto, Silvan, Dargeçit, Gabar, Cudi bölgeleri başta olmak üzere terör örgütü PKK tüm ilçelerden temizlenecek. Bölgede 40'ın üzerinde kalıcı güvenlik noktası tamamlanacak. Örgütün eylemlerini organize edip, planlamasına destek veren belediyelere yönelik operasyonlar neticelendirilecek.
İKİ GÜNDE 23 PKK’LI ÖLDÜRÜLDÜ KIŞIN DA DEVAM EDECEK
Yeni stratejiye göre etkin mücadele kış boyunca sürdürülecek. Güvenlik birimleri, örgütün sınırdan sızma faaliyetleriyle Güneydoğu'da yoğunlaşma, terörü Türkiye geneline yayma hedefini koruduğu, kış hazırlıklarına başladığı tespitini paylaştı. Sınır hattından geçişlerin önlenmesi ve örgütün hareket kabiliyetinin kırılması için "atak" yaklaşımıyla hem karadan hem de havadan yoğun harekât yürütülecek. Yaklaşık iki aydır özellikle Hakkâri kırsalında yoğunlaşan operasyonlar devam edecek.

KAMPLAR TEMİZLENECEK
Bölücü örgütün, Cudi, Gabar, Silopi, Kulp, Lice başta olmak üzere 12 kilit ilçe ve bölgede mobil ve lojistik kampları etkisiz hale getirilecek. Bu ilçelerde de polis güvenlik noktaları kurulacak. Örgüte yönelik kış operasyonları kapsamında bölgedeki personel ve zırhlı araç sayısı artırılacak. Bugüne kadar geçici olarak konumlandırılan 40'ın üzerindeki güvenlik noktası kalıcı hale getirilecek. Terör örgütüne destek verdiği için 28 belediyeye kayyum atanırken, desteğini sürdüren sivil kuruluşlar, sendikalara ilişkin de yasal işlem başlatılacak.

'BÖLGE SORUMLUSU' ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
Mardin'in Savur ilçesinde terör örgütü PKK'ya yönelik 28 Eylül'de yürütülen operasyonda etkisiz hale getirilen 5 teröristten Mehmet Ç'nin, örgütün sözde "Savur bölge sorumlusu" olduğu belirlendi. Teröristin 11 yıl önce katıldığı terör örgütünde sözde "Savur bölge sorumlusu" olduğu, PKK'nın Diyarbakır ve Mardin'deki birçok saldırıda yer aldığı ortaya çıktı.
ÖRGÜT KIRSALA SIKIŞTI
Hükümete, il ve ilçelerde kararlılıkla sürdürdüğü temizlik harekâtıyla birlikte terör örgütü PKK'nın kırsala sıkıştığı bigisi verildi. Örgütün, kent merkezlerine açtığı çukurlar kapatılıp, barikatlar kaldırılırken, tuzaklanan patlayıcıların imhasına yönelik çalışmalar da sürüyor. Şehir merkezlerinde sokaklar kontrol altına alınırken, geçici olarak kurulan 200'ün üzerindeki güvenlik noktasından 40'ı kalıcı hale getirildi. Önümüzdeki dönemde tamamı kalıcı hale getirilerek örgütün kentlere yeniden sızması önlenecek. Bölgede kalkışma hamlesini kaybeden terör örgütü PKK'nın Karadeniz bölgesinde de üç ayrı grup üzerinden varlık sürdürmeye çalıştığı ifade edildi. Tespitlere göre özellikle, Artvin, Trabzon ve Ordu'da oluşturmaya çalıştığı yapı da bozuldu.
Demirtaş'ın 'sokak çağrısı'na siyasilerden sert tepki

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın 6-7 Ekim olaylarını çağrıştıran açıklamalarına siyasilerden sert tepki geldi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 6-7 Ekim olaylarını çağrıştıran açıklamalarına AK Parti, CHP ve MHP'den sert tepki gösterildi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Demirtaş'ın, "Milletvekillerimize dönük tutuklama niyetleri var. Bunu yaparlarsa talimat, çağrı beklemeden herkes bulunduğu yerde sokağa çıkmalı, geri adım atmadan sonuna kadar direnmeli." yönündeki açıklamalarını AA muhabirine değerlendirdi.
Milletvekillerinin gözaltına alınması, tutuklanmasının, Türkiye demokrasisinin çok gerilerde bıraktığı bir görüntü olduğunu belirten Özel, 24. Dönem'de, tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmamasının Türkiye'nin bir ayıbı olduğunu savundu.
CHP Grup Başkanvekili Özel, milletvekillerinin zorla ifadeye götürülmesini, tutuklanmasını, Türkiye demokrasisi açısından tehlikeli, herkese kaybettirecek davranışlar olarak gördüklerini bildirdi. AK Parti'ye çağrıda bulunan Özel, böyle bir ihtimal varsa, buna karşı Meclis'in gerekli düzenlemeleri yapması gerektiğini belirtti.
Halkın seçtiği, Meclis'te bulunması gereken milletvekilinin, suçu ispatlanmadan demir parmaklıklar arkasına konulmaması gerektiğini vurgulayan Özel, milletvekillerinin tutuksuz yargılanması formülünün düşünülmesi önerisinde bulundu.
Özel, hiç kimsenin, milletvekillerini zorla götürmeye ve yeniden toplumda bir gerginlik, kutuplaşma yaratacak bir şeye kalkışmaması gerektiğini yineledi.
Tüm milletvekillerinin eşit oyla seçildiğini, gelen hiçbir milletvekilinin diğerine üstünlüğünün olmadığını anlatan Özel, "Bir milletvekilinin özgürlüğüne getirilmeye çalışılan kısıtlama, tüm Meclis'e getirilmiş kabul edilmelidir. O milletvekilinin seçim bölgesine ve ona oy veren seçmenlere karşı yapılmış büyük bir saygısızlıktır." dedi.
"SOKAĞA ÇAĞIRMA SON DERECE TEHLİKELİ"
"Milletvekillerinin gözaltına alınması, tutuklanması ihtimali üzerinden konuşurken, toplumda bir kutuplaşma, bir fay kırığı yaratabileceğini söylemiştim. Demirtaş'ın ifadeleri ona işaret ediyor. Ama sonuçta iki yanlış bir doğru etmiyor." diyen Özel, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Toplumların direnme hakkı vardır. Ama özellikle siyasi gerginliklerde, hele hele daha gerçekleşmemiş, gerçekleşmesi olasılığına karşı siyasetin daha tükenmediği noktada, bu tip çağrılar gerginlik ve kutuplaşmayı artırıyor. Siyaseten genel değerlendirme olarak tutuklanma meselesini tamamen yanlış buluyoruz. Ama buna karşı da henüz ortada bir şey yokken, sokağa çağırma, içinde bulunduğumuz durum da düşünüldüğünde son derece tehlikeli. Onun yerine kimseyi bu konuda sokağa çağırmayalım. Sonuna kadar demokrasiyi, Meclis'i zorlamak lazım."
"MİLLETİMİZİN DARBECİLERE KARŞI VERDİĞİ MÜCADELEYİ ANLAMASINI BEKLEMİYORUZ"
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan da AA muhabirine yaptığı açıklamada, dokunulmazlıkların kaldırılmasını en fazla isteyen ve bunu gündem yapan partinin HDP olduğunu belirterek, Meclis'e girdikleri günün ertesinde TBMM Başkanlığına başvurarak dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep ettiklerini ifade etti.
"Ama ne zaman ki iş ciddiye bindi, bu kez geri adım attılar." diyen Turan, herkesin hukuka saygı duyup, yargıya yardımcı olması gerektiğini savundu.
HDP'lilerin efelenmek yerine, yargıya gidip ifade vermesi gereğine işaret eden Turan, şöyle konuştu:
"Eğer terörle ilgili bir suç söz konusuysa ve tutuklama gerekçesi varsa yargı bundan kaçınamaz ve bunu yerine getirir. Kimseye hukuki bir ayrıcalık tanınamaz. Keşke HDP, siyasi bir parti olma sorumluluğunu yerine getirip sivil olabilseydi. Ancak ne yazık ki HDP, Kandil vesayetini kabul ederek terörün gönüllü sözcüsü oldu. HDP'nin Eş Başkanı açık açık 'sırtımızı PYD'ye, YPG'ye yaslıyoruz' dedi. Kısa bir süre önce de Demirtaş, PKK'yı terör örgütü olarak değerlendirmediklerini söyledi. 15 Temmuz ile ilgili Demirtaş'ın yaptığı kıyas, en hafif deyimle hadsizliktir. Birinde millet, milli egemenliği gasbetmeye çalışanlara karşı destansı bir mücadele vermiştir. Diğerinde ise egemenliğin bir unsuru olan yargıya karşı bir direniş söz konusu. Seçmenlerin iradesini Kandil'deki teröristlere teslim eden birinin, milletimizin darbecilere karşı verdiği mücadeleyi anlamasını zaten beklemiyoruz. Bütün ikazlara rağmen Kandil'le ilişkisini bitirmeyen bu partiye esas cezayı da yargı değil, bu millet verecektir. "
"KIŞKIRTICI SÖYLEMLER KULLANMAK DOĞRU DEĞİL"
CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır ise halkın, haksızlıklar, anayasa ve yasalara uygun olmayan uygulamalar ile Cumhuriyet'e ve demokrasiye karşı yapılan müdahalelerde direnme hakkının bulunduğunu belirtti.
Bu direnme hakkının evrensel olduğunu anlatan Sındır, Demirtaş'ın söyleminin kabul edilebilir olmadığını vurgulayarak, halkı etnik ve mezhep temelinde ayrıştıran değil, birleştiren söylemlerin kullanılması gerektiğini kaydetti.
"Halkı sokağa çağırmak" gibi söylemlerin çok hassas bir konu olduğuna dikkati çeken Sındır, şunları söyledi:
"Henüz ortada herhangi bir tutuklama veya benzeri bir uygulama yokken, yargı süreci tamamlanmamışken bu tür söylemlerin ortaya atılması toplumda bir kaos yaratır, barışı ve huzuru bozar. Ortada herhangi bir yargı kararı olmadığı halde, toplumu 'sokaklara, meydanlara çağıran' söylemler, huzursuzluğa yol açar. Biz, yargının bağımsız olmasını savunuyoruz ancak bu tür söylemler yargı üzerinde de bir baskı oluşturur. Bu söylem, çok kabul edilebilir bir söylem değil. Yargı süreci devam ederken, bu tür halkı tahrik edici ve kışkırtıcı söylemler kullanmak doğru değil. Ülkemizin geçtiği bu süreçte, sorumlu siyasetçiler olarak, ağzımızdan çıkan her kelimenin anlamına ve nereye varacağına dikkat etmemiz gerekir. Dikkat etmezsek, yüz binleri, milyonları ve ülkemizi zor duruma sokabiliriz. Demirtaş'ın bu hassasiyeti göstermesini ve bu söylemini yeniden değerlendirmesini dilerim."
"15 TEMMUZ ZİHNİYETİNİN DEVAMI..."
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Demirtaş'ın açıklamalarının son derece yanlış olduğunu vurgulayarak, "Bu açıklama tamamen, haince bir kışkırtıcılık. Çağrı 6-7 Ekim olaylarını hatırlatan bir beyanat." diye konuştu.
Akçay, "Bu açıklama, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan darbeci zihniyetle ele ele, kol kola olduklarını gösteriyor, onun bir devamı niteliğinde görmek mümkün." değerlendirmesini yaptı.
DEAŞ'ın, Suriye'den Musul'a kimyasal gaz getirdiği iddiası

KYB Musul Sorumlusu Surçi, terör örgütü DEAŞ ile ilgili olarak, "Örgütün Suriye'den kimyasal gaz getirdiği yönünde elimizde istihbarat var" dedi.
Eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Musul Sorumlusu Heyas Surçi, terör örgütü DEAŞ'in Suriye'de Esed Rejimi'nden ele geçirdiği kimyasal gazların bir kısmını Musul kent merkezine getirdiğini iddia etti.
SİLAHLAR KENT İÇERİSİNDE STOKLANIYOR
Surçi, DEAŞ'in 2 yıldan uzun bir süredir elinde tuttuğu Musul kent merkezinin durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. DEAŞ'in, yakın bir süre içerisinde başlayacak Musul'u kurtarma operasyonunu engellemek ve muhtemel saldırıları püskürtmek için ciddi bir savunma hazırlığı içerisinde olduğunu belirten Surçi, militanların Suriye'den getirilen silahları kent içerisinde stokladığını ifade etti.
PEŞMERGE MUSUL'UN GİRİŞİNE YAKIN BÖLGELERİ BOMBALIYOR! TOPLARIN İÇERİSİNE KİMYASAL VE ZEHİRLİ GAZLAR DOLDURULUYOR
Örgütün Musul Üniversitesi ve sanayi bölgesindeki bazı imalathanelerinde elindeki katyuşa ve havan topları içerisine kimyasal ve zehirli maddeler doldurmaya başladığı bilgisini paylaşan Surçi, "Örgütün Suriye'den kimyasal gaz getirdiği yönünde elimizde istihbarat var. Bu kimyasal gazları Suriye'de Esed Rejimi'nden aldıkları bölgelerde ele geçirmişler. Rejime ait olan bu gazlar da Şam'a dost bir ülke tarafından gönderilmiş." iddiasında bulundu.
OBAMA'DAN MUSUL AÇIKLAMASI! ŞU AN MÜMKÜN DEĞİL
DEAŞ'in Suriye'de ele geçirip Musul'a getirdiği kimyasal gazları kent içerisinde kullanmayacağını öngördüklerini söyleyen Surçi, "Kentin çevre bölgelerinde, rüzgarın Peşmerge ve Irak ordusuna doğru estiği bir vakitte bu gazı kullanabilirler ancak kent içerisinde sokak çatışmaları yaşandığı zaman, bu gazın kullanılması mümkün değil" görüşünü ileri sürdü.
Kentin kale gibi korunması için kuzey, doğu ve batı bölgelerinde iki metrelik hendek kazıldığını aktaran Surçi, açılan yeni hendeklerin ham petrol ile doldurulduğunu kaydetti.
DAEŞ, MUSUL'DA ÜNİVERSİTE BİNASINI PATLATTI "MUSUL'DA 4 BİN MİLİTANIN KALDIĞINI TAHMİN EDİYORUZ"
DEAŞ'in savunma stratejisinin son dönemlerde aldığı yenilgilerden dolayı değiştiğini vurgulayan Surçi, şunları söyledi:
"Örgütün kent merkezi içerisinde daha önce 10 bine yakın militanı vardı ancak son birkaç ay içerisinde bu sayıda büyük bir azalma yaşandı ve şu anda 4 bin civarında militanın olduğunu tahmin ediyoruz. Yabancı militanların çoğu Suriye'ye kaçıp, kenti terk etti. Kalan militanların çoğu genellikle Musullu veya çevresinden gelen bazı aşiret üyeleri."
Militanlar kent merkezi yerine çevre bölgelerde konuşlanıyor diyen Surçi, "Musul merkezin güvenliği DEAŞ'in polisi olarak adlandırılan 'Husbe' güçleri tarafından sağlanıyor. Bu güç örgüt için önemi ve rolü çok." dedi.
IRAK BAŞBAKANI: ABD MUSUL OPERASYONU İÇİN DAHA FAZLA ASKER GÖNDERECEK Darbeci albaya tokat gibi cevap

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Ankara'nın Etimesgut ilçesinde bulunan Zırhlı Birlikler'de darbecilerin teslim oldukları anlarla ilgili yeni görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde, darbeci bir albayın ilginç isteği de yer aldı. Askerler tarafından gözaltına alınarak plastik kelepçe takılan darbeciler arasında yer alan bir albayın, "Mümkün olursa bizi rütbemize uygun kişiler tutuklasın, astsubaya yaptırmayın" şeklindeki sözleri dikkat çekiyor. Darbecinin bu sözleri üzerine bir asker "Albayın ağzını da bağlayın" diye tepki gösterdi..
Bakanlar Kurulu OHAL’i 90 gün uzattı
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiye kararına Bakanlar Kurulu’nun uyduğunu söyleyerek OHAL’in 90 gün süreyle uzatıldığını duyurdu.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde toplanan Bakanlar Kurulu sonrasında açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, MGK’nın tavsiye kararına uyularak OHAL’in 90 gün süreyle uzatıldığını açıkladı. OHAL’in uzatılması tavsiye kararının Bakanlar Kurulu’nda ele alındığını açıklayan Kurtulmuş, “Halen devam etmekte olan, 21.08.206 tarihinde yürürlüğü giren ve 19 Ekim’de sona erecek olan 90 günlük OHAL’in uzatılması ve 19 Ekim günü saat gece yarısı 01.00’den den itibaren 90 gün süreyle OHAL’in yenilenmesi kararıdır. Bildiğiniz gibi bu yöndeki karar Milli Güvenlik Kurulu'nun geçen hafta Çarşamba günü Beştepe’te yapmış olduğu toplantıda alınan bir tavsiye kararıdır. Bakanlar Kurulumuz da bugünkü 20’inci toplantısında bu tavsiye kararına uyarak OHAL’i üç ay süreyle, 90 gün süreyle uzatma kararını almıştır” dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu sonrası açıklamalarda bulundu.
3 AY DAHA OHAL
Kurtulmuş, OHAL'in süresinin 3 ay daha uzatıldığını açıkladı.

FETO'NUN İADESİ
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş'un açıklamalarından satır başları;
"ABD ile her alanda stratejik ortaklığı olan bir ülke olarak, özellikle suçluların iadesi anlaşmasını yapmış bir ülke olarak da, bu karar Amerikan yargısı tarafından verilene kadar, adı geçen kişinin Türkiye'ye iade edilmek üzere bulunduğu yerde tutuklanmasını talep ediyoruz. Eylül ayının 10'unda gönderilen dosya, ilgili kişinin tutuklanmasıyla ilgili bir taleptir. O da bizim ABD ile suçluların iadesi anlaşmasının 10. maddesinden kaynaklanan bir hakkımızdır. Bu başvurunun en kısa zamanda karşılanacağını, bununla ilgili adımların atılacağını umut ediyoruz.
MUSUL VE RAKKA OPERASYON
"Musul ve Rakka operasyonları yapılacaksa bu operasyonlarda mutlaka yerel unsurların, o şehrin unsurlarından oluşan mukavemet birimlerinin sahada olması, uluslararası koalisyonun da bu yerli unsurlardan oluşan bu mukavemete destek vermesi meselenin aslıdır. Türkiye bu çerçevede, Rakka ve Musul operasyonları ve diğer operasyonların yürütülmesini düşünür ve bu çerçevede de oradan DAEŞ çıkartılırken, oraların başka bir terör örgütüne bırakılmasını da asla kabul etmez."

Bu haber 4294 defa okunmuştur.
YORUMLAR