Avrupa çatırdıyor! Fransa'da başlayan eylemler Belçika'ya sıçradı...
Giriş Tarihi: 01.12.2018 14:30 Güncelleme Tarihi: 01.12.2018 20:08
Fransa'nın başkenti Paris'teki eylemlerde bilanço gün geçtikçe ağırlaşıyor. Çok sayıda göstericinin gözaltına alındığı protestolar geçtiğimiz gün Belçika'ya da sıçramıştı. Etrafın savaş alanına döndüğü Belçika'dan son dakika haberleri gelirken bu eylemlerin Hollanda'ya da sıçrayabileceği ifade ediliyor. Yaşanan bu süreç, "AB içerisinde büyük bir kriz mi var ?" sorusunu da beraberinde getiriyor. İşte yaşanan gelişmeler:

Belçika'nın başkenti Brüksel'de "sarı yelekliler"in protestoları başladı. Sosyal medya üzerinden yapılan çağrılar üzerine, Brüksel şehrinin çeşitli noktalarında binlerce sarı yelekli protesto düzenledi.

Akaryakıta yapılan zamları ve hükümetin ekonomi politikalarını protesto eden göstericiler, şehrin merkezindeki Avenue des Arts bulvarında polisle karşı karşıya geldi.

Polisin tazyikli suyla müdahale ettiği yüzlerce gösterici, çeşitli hükümet karşıtı sloganlar attı. Meşaleler yakan ve ses bombaları patlatan sarı yelekliler, polisin yaklaşmaması için barikatlar kurmaya çalıştı. Protesto nedeniyle toplu taşımada ve araç trafiğinde aksamalar yaşandı. Brüksel'deki ana yollar da kesintiye uğradı.

Fransa'da "sarı yelekliler" adı altında örgütlenen eylemciler, son bir yılda motorin fiyatlarının yüzde 20'den fazla artması üzerine yaklaşık bir süredir ülke genelinde gösteri düzenliyor.

BRÜKSEL'E SIÇRAMIŞ OLDU
Sarı yelekliler, daha önce Belçika'nın Fransızca konuşulan Valon Bölgesi'nde protestolar düzenleyip, siyasi bir oluşuma gideceklerini açıklamışlardı.

Fransa'nın başkenti Paris'teki Champs-Elysees Caddesi'nin cumartesi günü akaryakıt zamlarını protesto gösterisi nedeniyle trafiğe kapatılacağı bildirildi.

Fransa'nın başkenti Paris'in sembollerinden Champs-Elysees Caddesi'nin cumartesi günü akaryakıt zamlarını protesto gösterisi nedeniyle trafiğe kapatılacağı belirtildi.

Fransa İçişleri Bakanı Christophe Castaner, France 3 radyosuna yaptığı açıklamada, Champs-Elysees Caddesi'nin, "Sarı yelekliler"in akaryakıt zamlarını protesto etmek için cumartesi günü düzenleyeceği gösteri nedeniyle trafiğe kapatılacağını bildirdi.

Caddede yoğun güvenlik önlemlerinin alınacağını ifade eden Castaner, ayrıca kimlik kontrolünün yapılacağını kaydetti.

Eylemler nedeniyle geçen cumartesi Eyfel Kulesi ziyarete kapatılırken, polisin eylemcilere sert müdahalesi dikkati çekti.

Ülke genelindeki protestolarda çıkan olaylarda 2 kişi hayatını kaybetmiş, 141'i güvenlik görevlisi 780 kişi yaralanmış, 794 kişi gözaltına alınmış ve 9 kişi hapis cezasına çarptırılmıştı.

101 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen akaryakıt zamlarını protesto sırasında çıkan olaylarda 101 kişinin gözaltına alındığı açıklandı.

Emniyet Müdürlüğünde yapılan açıklamada, dün Paris'in Champs-Elysees Caddesi'ndeki gösteride çıkan olaylarda 101 kişinin gözaltına alındığı belirtildi.

Geçen hafta cumartesiden beri hükümetin akaryakıta ek vergi koymasını protesto eden ve "Sarı yelekliler" adı altında örgütlenen eylemciler, dün başta Paris'te olmak üzere birçok kentte gösteri düzenlemişti.

Bir grup eylemci, polis müdahalesini engellemek amacıyla bariyer kurmuş ve cadde üzerindeki taşları sökmüştü. Göstericiler ayrıca polise şişe ve taş fırlatmıştı.

Göstericilerin gerginliği tırmandırması ve şiddet olayları başlatması üzerine güvenlik güçleri sert müdahalede bulunmuştu.

İçişleri Bakanı Christophe Castaner, yaptığı açıklamada, ülke genelinde düzenlenen yaklaşık bin 600 gösteriye yaklaşık 106 bin kişinin katıldığını duyurmuştu.

Fransa'daki eylemlerin amacı ne? Sarı yelekliler ne istiyor?
Bugün Sabah Gazetesi perspektif sayfasında konuk yazar olarak yazı yazan Leonard Faytre, Fransa'daki eylemlerin nedenlerini sıraladı.

"Herhangi bir sendika veya siyasal parti tarafından organize edilmeyen Sarı Yelekliler'in protestoları sadece akaryakıt fiyatlarındaki artışa karşı değil ekonomik durgunluk, devlet yardımlarının azalması ve genel olarak Fransız elitine karşı düzenlenmektedir.

Başka bir ifadeyle eylemlerin fakirleşen Fransız toplumundaki genel bir öfke yansıması olduğunu söylemek mümkündür.
17 Kasım 2018'den itibaren Fransa sokaklarına taşan Sarı Yelekliler'in protestoları her ne kadar olağanüstü bir katılımla gerçekleşmemişse de protestoların metotları ve yayılış biçimi özel bir durumu ortaya koymaktadır. Birçoğu hayatında ilk defa protestoya katılan eylemciler hafta sonlarında protestolar düzenlemişler; ana caddeleri, dönel kavşakları ve otoyol girişlerini kapatarak gerçek polis gibi diğer vatandaşlara çeşitli yasaklamalar uygulamaya ve çeşitli emirler vermeye başlamışlardır.

Ayrıca Facebook Live konuşma platformunun üzerinden (!) Sarı Yelekliler hareketi adına "sözcüler" belirlenmiştir.
Bu sözcüler Fransız hükümetiyle müzakere ederek çeşitli alanlarda sayısı yirmiyi aşan talep ve önerilerini tartışmak istemektedirler. Tüm bu sürecin sonucunda Fransız Başbakan Edouard Philippe ve Çevre Bakanı François de Rugy ise Sarı Yelekliler'in "sözcüleri" ile müzakere etmeyi kabul etmek zorunda kalmışlardır.

Sarı Yelekliler'in toplumsal öfkenin bir simgesi olduğunun diğer bir işareti ise Fransız halkının bu harekete büyük oranda destek vermesidir. Son anketlere göre Fransızların yüzde 77'si bu protestoları desteklemekte ve yüzde 66'sı da protestoların devam etmesi gerektiğini düşünmektedir. Eylemcilerin sosyolojisi incelendiğinde Sarı Yelekliler tarafından yürütülen protestoların Fransız elitine karşı genel bir hareket olduğu görülmektedir.

Protestocularla ilgili yapılan röportaj ve haberlere bakıldığında protestocuların daha çok orta gelişmişlik düzeyindeki şehirlerde yaşayan sağcı, beyaz, işçi sınıfından geldiği görülürken bazı orta sın��f solcu kesimin de protestolara destek verdiği anlaşılmaktadır. Diğer bir yandan 1 Aralık'ta düzenlenen protestolara "Comite Adama" Derneği'nin desteği de göstermiştir ki banliyödeki göçmen kökenli kesimler protestolara daha ciddi bir oranda katılmaya başlamıştır.

Bu alt sınıfların birleşmesi her ne kadar aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi tarafından planlamasa da aşırı solcu partilerin hayallerinin gerçeğe dönüşmesi olarak nitelendirilebilir. Zira sokağa inen kesimler otuz yıldan beri süren sanayileşmede gerileme ve 2008 ekonomik krizinden ciddi manada etkilenmişlerdir.

Macron hükümeti ise Almanya ve Avrupa Birliği'nin empoze ettiği kemer sıkma politikalarını uyguladığı sürece Fransız halkının büyük kısmında hain bir elit olarak görülmeye devam edecektir.

Bundan sonra ne olacak?
Neticede Sarı Yelekliler'in toplumsal hareketi ile Fransız elit hükümeti arasındaki anlaşmazlığın büyümesi halinde protestoların bastırılması veya hükümetin düşürülmesi şeklinde iki senaryo ortaya çıkmaktadır. Bu iki senaryo dışında halkın öfkesinin yatıştırılmasına yönelik bir seçenek hükümet nezdinde geniş yer bulmayacaktır. Diğer yandan eğer protestolar kendiliğinden hafiflerse ne protestoların bastırılması ne de hükümetin düşürülmesi gerçekleşecek fakat yine de yapılan protestoların liberal dengeye karşı keskin bir tesiri olacaktır.

Mesela bu siyasal kaostan İtalya'daki Beş Yıldız Hareketi gibi hem sağcı hem de solcu unsurları kapsayan yeni popülizm hareketleri ortaya çıkma ihtimali vardır. Bugünlerde bile Sarı Yelekliler'in Fransız hükümetine sunduğu öneriler göçmenlere karşı sert politikaların yanında sosyal yardım ve çeşitli teşvik politikalarını da içermektedir.

Bu noktada aşırı sağcı ve aşırı solcu partiler her ne kadar Sarı Yelekliler'in protestolarını kendi çıkarlarına yönelik olarak kullanmaya ve gasp etmeye çalışsa da bu hareket Fransa'da siyaseti dizayn eden bütün geleneksel mekanizmaların kontrolü dışına çıkmıştır. Bu ortamda 2019'da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri Fransız siyasal eliti ile toplum arasındaki mevcut kopmayı daha da derinleştirebilir."

Bu noktada aşırı sağcı ve aşırı solcu partiler her ne kadar Sarı Yelekliler'in protestolarını kendi çıkarlarına yönelik olarak kullanmaya ve gasp etmeye çalışsa da bu hareket Fransa'da siyaseti dizayn eden bütün geleneksel mekanizmaların kontrolü dışına çıkmıştır. Bu ortamda 2019'da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri Fransız siyasal eliti ile toplum arasındaki mevcut kopmayı daha da derinleştirebilir."
YORUMLAR