Giriş Tarihi: 09.01.2017 22:27 Son Güncelleme Tarihi: 10.01.2017 01:52
Yıldırım: İki kaptan gemiyi batırır

Başbakan Binali Yıldırım, TBMM'deki anayasa teklifi görüşmelerinde açıklama yaptı.
Başbakan konuşmasında satırbaşları;
"Anayasa değişikliğini bütün yönleriyle ele alacağız. Meclis bu değişikliği en iyi şekilde müzakere edecek. Vatandaşlarımız bu görüşmelerde yapılan değişikliğin ne anlama geldiğini daha iyi anlayacak. Hayatlarında neyi değiştireceğine kanaat getirecek. Bu görüşmeler burada bitmiyor. Meclis görüşmelerimizi inşallah bütün partilerimizin katılımıyla tamamladıktan sonra bunun bir de asil sahibinin önüne gitmesi var. Asıl işin sahibi onay verecek makam millettir. Millet, bu değişikliği öyle inanıyoruz ki aynen onur verecek ve Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesine giden yolda önünü açacak"
Başbakan'dan Meclis'te Anayasa değişikliği konuşması
Başbakan Yıldırım, Anayasa'da değişiklik yapılması hakkında kanun teklifini görüşmek üzere toplanan Genel Kurul'da konuştu.

Yıldırım'ın açıklamaları şu şekilde:
"Anayasa değişikliğini bütün yönleriyle ele alacağız. Meclis bu değişikliği en iyi şekilde müzakere edecek. Vatandaşlarımız bu görüşmelerde yapılan değişikliğin ne anlama geldiğini daha iyi anlayacak. Hayatlarında neyi değiştireceğine kanaat getirecek. Bu görüşmeler burada bitmiyor. Meclis görüşmelerimizi inşallah bütün partilerimizin katılımıyla tamamladıktan sonra bunun bir de asil sahibinin önüne gitmesi var. Asıl işin sahibi onay verecek makam millettir. Millet, bu değişikliği öyle inanıyoruz ki aynen olur verecek ve Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesine giden yolda önünü açacak.
CUMHURİYETİN BİZE BAHŞETTİĞİ İMKAN
Son 15 yıldır siyasetin içerisindeyim. Milletvekili olarak Bakan olarak hizmet etmek için gece gündü çalıştık gayret ettik. Şunu büyük bir iftiharla söylüyorum ki, Erzincan'da kendi halinde bir ailenin 10 evladından biri olarak bu ülkenin yönetim kademesinde önemli bir sorumluluk almış olmanın ülkemizin, cumhuriyetin bize bahşettiği en büyük imkandır. En büyük onurdur.
SİYASETİN TEK BİR AMACI VAR O DA MİLLETE HİZMETTİR
"Bu toprakları bize vatan yapan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Onların bıraktığı bu emaneti hiçbi zarar gelmeden, bir karış toprağına halel gelmeden gelecek kuşaklara aynı şekilde, tek bayrak, tek devlet, tek vatan, tek millet olarak teslim etmek boynumuzun borcudur. Siyasetin tek bir amacı var o da millete hizmettir. Gerisinde millete hizmet olmayan siyaset benim için hiçtir. Yaptığınız yollar, köprüler, hastaneler, okullar her şey insanımızın hayatını kolaylaştırmak için, her şey insanımızı mutlu etmek için, yaşam kalitesini arttırmak için. Bu yolda taş üstüne taş koyan, bütün geçmiş siyasetçileri, yöneticileri bu vesileyle teşekkür ederiz.
BU KONUYU HEP VAADLERİMİZİN BAŞINDA YAZDIK
"Getirilen değişikliklerin ülkemizin içinde bulunduğu şartları ve gelecekte karşılaşması muhtemel sorunları kökünden çözecek ve yönetim olarak karşı karşıya bulunduğumuz bazı sıkıntıları ortadan kaldıracak bir değişikliktir. 18 değişiklikten bahsedildi. 1982 anayasası bir darbe ürünü anayasadır. Bunu hepimiz biliyoruz. Bu anayasa değişikliğini zaman zaman defalarca 100'e kadar madde değiştirdik. Ama her bir değişiklikten sonra yeni anayasa değişikliği bitmedi, artarak devam etti. Hatırlayın bu yüce Meclis çatısı altında bulunan bütün partiler seçim kampanyalarında kendi beyannamelerinde biz AK Parti olarak hükümet programımızda hep bu konuyu, vaadlerimizin en başında yazdık."
AK PARTİ VE CHP BİRÇOK KANUN ÇIKARDI
"Yazmakla kalmadık, gerçekleştirilmesi için gerekli adımları attık. AK Parti 2002'de göreve geldiğinde Türkiye'de parlamentoda iki parti vardı. Birisi AK Parti, ikincisi CHP. Bu iki parti büyük bir krizden çıkmış Türkiye'yi düzlüğe çıkarmak, müzminleşmiş sorunları ortadan kaldırmak için yüce parlamentoda birçok kanunu çıkardı. Günler geçti, sıra cumhurbaşkanının seçimine geldi. 70'li yılların sonunda Fahri Korutürk'ten sonra 119 tur cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Ve cumhurbaşkanı seçemedik. 5 ay ülke cumhurbaşkansız kaldı ve bu da 1980 darbesine zemin hazırladı. 2007'de 363 milletvekili vardı AK Parti'nin önümüzde bir sorun görünmüyor."
HUKUKİ İCAT ORTAYA ATILDI
"Normal şartlarda az milletvekili ile cumhurbaşkanı seçilmiş. Ama orada bir hukuki icat ortaya atıldı. Bu icadın adı 367. Bu 367 icadı, maalesef cumhurbaşkanlığı seçimini tıkadı. Peki milletin iradesinden başka irade yok diyoruz. Peki çözüm nerede? Parlamento çözüm üretemedi, çözüm işin sahibinde millette. Karar aldık, millete gittik. Ve millet AK Parti'ye olan desteğini yüzde 48'lere çıkararak bu işi ben kabul etmiyorum, Meclis'te bu seçimin yapılmasını onaylamıyorum işte size yetki bunu yapın dedi."
YÖNETİMDE İRADENİN TEK OLMASI LAZIM
"Zaten 1982 anayasasına bakarsak bunu yapmaktan başka çaremiz yoktu. Çünkü parlamenter sistemde Meclis'in seçtiği cumhurbaşanı öngörmüş. Ama cumhurbaşkanlığının yetkilerine gelince, aldı kaçtı kocaya, dokun bakalım demişler bütün yetkileri yazmışlar. Çünkü onların kafasındaki sadece anayasa yapmak değil, kendilerini cumhurbaşkanı yapmaktı. Ve nihayet parlamenter sistem, ama bu sistemde de çok güçlü yetkilere sahip cumhurbaşkanı. Başbakan var cumhurbaşkanı var. Ne oluyor? Yürütmede iki irade var. Her zaman uyumlu olmayabilir. Hatırlayın, rahmetli Özal ve Demirel'in o günkü çatışmasını, aklınızdan geçirin. Ve yönetimde iradenin tek olması lazım. Çatal kazık toprağa girmez. Ben denizciyim, iki kaptan gemiyi batırır. Kaptanın tek olması lazım. İcraatta kaptanın tek olması lazım"
BUNU HUKUKÇULAR, UZMANLAR SÖYLÜYOR
"Hatırlarsanız cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin dedik, ve bunu da halk oyuna gönderdik. Vatandaşın yüzde 69'u bu kararı onayladı, ve ondan sonra aslında anayasada cumhurbaşkanlığına giden yolda önemli bir adım başlatılmış oldu. Bu ilk uygulamayı da 2014 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın halkın oylarıyla seçilmesiyle başladı. Parlamento ve cumhurbaşkanı millet iradesiyle seçilmiş. Vatandaşın verdiği iki irade. Biri cumhurbaşkanı, diğeri Meclis başkanı. Bir de parlamenter sistem var, çoğunluk partisi Bakanlar Kurulu oluşturuyor. Ve böylece sistemi kuruyorsunuz, çalışmaları yapıyorsunuz. Bu ikili yapı parlamento sistemi içerisinde halktan güç alması dolayısıyla sürdürülebilir bir şey değil. Bunu hukukçular söylüyor, uzmanları söylüyor. En son olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu mevcut durumda anayasanın mutlaka uyumlu hale gelmesi lazım, krize dönmemesi lazım beyanı üzerine bu konuda bütün partilere çağrı yaptık. 2011'de başlattığımız anayasa konusunu ele alalım ve bu şekilde de hükümet etme sistemi de dahil anayasamızda değişmesi gereken konuları gözden geçirelim. Bu konuda hatta 3 parti tayin ettiği arkadaşlar ile bir müddet çalıştılar"
ARTIK BEKLEYECEK HALİMİZ YOK
"CHP parlamenter sistemi savunuyor, biz başkanlık sistemini. Burada farklı düşünmemiz gayet doğaldır. Ama kararı verecek olan işin sahibidir, millettir. Buyurun siz de katılın görüşmeleri beraber yürütelim dedim. Hatta siz de kendi teklifinizi iletin beraber oylayalım millete götürelim, millet hangisini kabul ederse başımız gözümüz üzerinde yeri var dedik. Bu konuda MHP ile birlikte yolumuza devam ettik. Bu görüşmeler arkadaşlarımız arasında görüşüldü. Birçok konu ele alındı. Mukayeseli hukuk ele alınarak, başka ülke örnekleri de incelenerek bizim tarihimize uygun bir yapı değişiklik ortaya çıktı. Şunu söylerler, efendim ABD tipi başkanlık getirin, kabul edelim. Onu da buyurun dedik, yine ses çıkmadı. E artık bekleyecek halimiz yok. Oturduk 18 maddeden oluşan teklif hazırladık"
"EN BÜYÜK ONUR"
"Son 15 yıldır siyasetin içerisindeyim. Milletvekili olarak Bakan olarak hizmet etmek için gece gündüz çalıştık gayret ettik. Şunu büyük bir iftiharla söylüyorum ki, Erzincan'da kendi halinde bir ailenin 10 evladından biri olarak bu ülkenin yönetim kademesinde önemli bir sorumluluk almış olmanın ülkemizin, cumhuriyetin bize bahşettiği en büyük imkandır. En büyük onurdur"
"SİYASETİN TEK BİR AMACI VAR O DA MİLLETE HİZMETTİR"
"Bu toprakları bize vatan yapan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Onların bıraktığı bu emaneti hiçbi zarar gelmeden, bir karış toprağına halel gelmeden gelecek kuşaklara aynı şekilde, tek bayrak, tek devlet, tek vatan, tek millet olarak teslim etmek boynumuzun borcudur. Siyasetin tek bir amacı var o da millete hizmettir. Gerisinde millete hizmet olmayan siyaset benim için hiçtir. Yaptığınız yollar, köprüler, hastaneler, okullar her şey insanımızın hayatını kolaylaştırmak için, her şey insanımızı mutlu etmek için, yaşam kalitesini arttırmak için. Bu yolda taş üstüne taş koyan, bütün geçmiş siyasetçileri, yöneticileri bu vesileyle teşekkür ederiz"
Başbakan Binali Yıldırım Mecliste konuştu...
"BU KONUYU HEP VAADLERİMİZİN BAŞINDA YAZDIK"
"Getirilen değişikliklerin ülkemizin içinde bulunduğu şartları ve gelecekte karşılaşması muhtemel sorunları kökünden çözecek ve yönetim olarak karşı karşıya bulunduğumuz bazı sıkıntıları ortadan kaldıracak bir değişikliktir. 18 değişiklikten bahsedildi. 1982 anayasası bir darbe ürünü anayasadır. Bunu hepimiz biliyoruz. Bu anayasa değişikliğini zaman zaman defalarca 100'e kadar madde değiştirdik. Ama her bir değişiklikten sonra yeni anayasa değişikliği bitmedi, artarak devam etti. Hatırlayın bu yüce Meclis çatısı altında bulunan bütün partiler seçim kampanyalarında kendi beyannamelerinde biz AK Parti olarak hükümet programımızda hep bu konuyu, vaadlerimizin en başında yazdık."
"AK PARTİ VE CHP BİRÇOK KANUN ÇIKARDI"
"Yazmakla kalmadık, gerçekleştirilmesi için gerekli adımları attık. AK Parti 2002'de göreve geldiğinde Türkiye'de parlamentoda iki parti vardı. Birisi AK Parti, ikincisi CHP. Bu iki parti büyük bir krizden çıkmış Türkiye'yi düzlüğe çıkarmak, müzminleşmiş sorunları ortadan kaldırmak için yüce parlamentoda birçok kanunu çıkardı. Günler geçti, sıra cumhurbaşkanının seçimine geldi. 70'li yılların sonunda Fahri Korutürk'ten sonra 119 tur cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Ve cumhurbaşkanı seçemedik. 5 ay ülke cumhurbaşkansız kaldı ve bu da 1980 darbesine zemin hazırladı. 2007'de 363 milletvekili vardı AK Parti'nin önümüzde bir sorun görünmüyor. Normal şartlarda az milletvekili ile cumhurbaşkanı seçilmiş. Ama orada bir hukuki icat ortaya atıldı. Bu icadın adı 367. Bu 367 icadı, maalesef cumhurbaşkanlığı seçimini tıkadı. Peki milletin iradesinden başka irade yok diyoruz. Peki çözüm nerede? Parlamento çözüm üretemedi, çözüm işin sahibinde millette. Karar aldık, millete gittik. Ve millet AK Parti'ye olan desteğini yüzde 48'lere çıkararak bu işi ben kabul etmiyorum, Meclis'te bu seçimin yapılmasını onaylamıyorum işte size yetki bunu yapın dedi."
Başbakan Binali Yıldırım Mecliste konuştu...
"YÖNETİMDE İRADENİN TEK OLMASI LAZIM"
"Zaten 1982 anayasasına bakarsak bunu yapmaktan başka çaremiz yoktu. Çünkü parlamenter sistemde Meclis'in seçtiği cumhurbaşanı öngörmüş. Ama cumhurbaşkanlığının yetkilerine gelince, aldı kaçtı kocaya, dokun bakalım demişler bütün yetkileri yazmışlar. Çünkü onların kafasındaki sadece anayasa yapmak değil, kendilerini cumhurbaşkanı yapmaktı. Ve nihayet parlamenter sistem, ama bu sistemde de çok güçlü yetkilere sahip cumhurbaşkanı. Başbakan var cumhurbaşkanı var. Ne oluyor? Yürütmede iki irade var. Her zaman uyumlu olmayabilir. Hatırlayın, rahmetli Özal ve Demirel'in o günkü çatışmasını, aklınızdan geçirin. Ve yönetimde iradenin tek olması lazım. Çatal kazık toprağa girmez. Ben denizciyim, iki kaptan gemiyi batırır. Kaptanın tek olması lazım. İcraatta kaptanın tek olması lazım"
"BUNU HUKUKÇULAR, UZMANLAR SÖYLÜYOR"
"Hatırlarsanız cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin dedik, ve bunu da halk oyuna gönderdik. Vatandaşın yüzde 69'u bu kararı onayladı, ve ondan sonra aslında anayasada cumhurbaşkanlığına giden yolda önemli bir adım başlatılmış oldu. Bu ilk uygulamayı da 2014 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın halkın oylarıyla seçilmesiyle başladı. Parlamento ve cumhurbaşkanı millet iradesiyle seçilmiş. Vatandaşın verdiği iki irade. Biri cumhurbaşkanı, diğeri Meclis başkanı. Bir de parlamenter sistem var, çoğunluk partisi Bakanlar Kurulu oluşturuyor. Ve böylece sistemi kuruyorsunuz, çalışmaları yapıyorsunuz. Bu ikili yapı parlamento sistemi içerisinde halktan güç alması dolayısıyla sürdürülebilir bir şey değil. Bunu hukukçular söylüyor, uzmanları söylüyor. En son olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu mevcut durumda anayasanın mutlaka uyumlu hale gelmesi lazım, krize dönmemesi lazım beyanı üzerine bu konuda bütün partilere çağrı yaptık. 2011'de başlattığımız anayasa konusunu ele alalım ve bu şekilde de hükümet etme sistemi de dahil anayasamızda değişmesi gereken konuları gözden geçirelim. Bu konuda hatta 3 parti tayin ettiği arkadaşlar ile bir müddet çalıştılar"
"GENÇLERİMİZDEN KORKMAYALIM"
"Bu bir yönetim sistemi değişikliğidir. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemidir. Adı da budur. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Meclis seçimi aynı anda yapılmakta ve böylece iki tane erk aynı anda teşekkür etmektedir. Biri yasama ve denetlemeyi sağlayacak Meclis, diğeri de yürütmeyi, memleketin işini gücünü yapacak hükümet. Değişikliklerde ne var? 9. maddede değişiklik yapıyoruz, yargının bağımsızlığının yanına tarafsız da olsun diyoruz. Bunu MHP de, CHP de, HDP de istiyor. Neyine itiraz ediyoruz? İkinci değişiklik 75. maddede. Milletvekili 550'den 600'e çıkıyor. Milletin vekillerinin sayısının artması, daha fazla temsil imkanına sahip olmasının kime ne zararı var? 76. maddede seçilme yaşını 18'e indiriyoruz. Seçerken gelin gençler bizi seçin diye çağırıyoruz, siz biz de seçilmek istiyoruz deyince siz daha küçüksünüz, bekleyin bakalım. Böyle iş olmaz. Seçen aynı zamanda seçilecek ehliyete sahiptir. Gençlerimizden korkmayalım."
"SEÇİME MECBURİYET OLMADAN GİTMEDİK"
"Meclis seçimleri 5 yılda bir yapılıyordu. 2007'deki krizden sonra 4 yıla indirdik. Hükümet olanlar bunun ne kadar yanlış olduğunu bilirler. Seçim oluyor, hükümetin işbaşı yapması 6 ay. Kaldı 3 buçuk yıl. Başlıyorsunuz projeleri tanımaya, gidiyor 1 yıl. 1 yıl da planlamasını yapıyorsunuz etti iki buçuk yıl. Sonra hadi seçime gidelim diye muhalefet başlıyor. Sonunda da zamanında bile seçime gitseniz, biz seçime gittiğimizde mecburiyet olmadan gitmedik. Ne zaman ki sıkıştırdılar, vesayet odakları kafayı çıkardılar o zaman seçime gittik. Milletin hakemliğinin her şeyin üzerinde olduğunu kabul ederek davrandık. Yani 6 ay önce 6 ay sonra 1 yıl gidiyor kafadan. Geriye kalıyor 3 yıl. Büyük bir projeyi bitiremezsiniz. 5 yıl hem Meclis, hem hükümet, icraatların devamlılığı açısından daha güzel olacak."
"MİLLETİN VERDİĞİ GÜVENOYU YETMİYOR MU?"
"Siyasetçi hata yapabilir ama vatandaşın hata yaptığını görmedim. Onun için vatandaşa güvenelim, vatandaşın kararına başımız gözümüz üstüne diyerek itaat edelim. Vatandaşa itaat et rahat et. Meclis'in görevleri önceki anayasada da var, bunda da var. Sayın Parsak açıkladı değişen sadece gensoru ve sözlü soru var. Ama hükümet sistemi değişiyor. Bakanlar artık milletvekili değil. Cumhurbaşkanı halkın oylarıyla seçiliyor. Meclis'e hesap verme yöntemleri devam ediyor. Ama sitemin gereği gensoruya ihtiyaç kalmıyor. Güvenoyu ihtiyaç kalmıyor. Çünkü güvenoyunu millet veriyor. Güvenoyu vermeyince hükümet olabilir misiniz? Milletin verdiği güven yetmiyor mu bir de vekillerden alacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kanun onayı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sınai Mülkiyet Kanunu'nu onayladı.
Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "6769 sayılı 'Sınai Mülkiyet Kanunu' Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Anayasanın 89 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir" denildi.
Bekir Bozdağ: Atatürk'ün tarafsızlığına halel mi geldi
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anayasa görüşmelerinde hükümet adına konuştu.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın konuşmasından önemli ayrıntılar..
"CUMHURİYETİ TARTIŞMIYORUZ"
"Cumhurbaşkanlığı sistemi milletimizin ve ülkemizin bekasıyla doğrudan ilgilidir. Anayasa değişikliği bir şahıs meselesi değil, memleket meselesidir. OHAL döneminde Anayasa değişikliği görüşülemez yaklaşımı doğru değildir."
Bu Gazi Meclis savaşın olduğu dönemde 1924 Anayasası'nı yapmış, yürürlüğe koymuştur. Parlamento Anayasa yapmaya yetkilidir. Bu değişiklik rejim değişikliği olarak gösterilemez. Bugüne kadar Cumhuriyet'in niteliklerine ilişkin bir tartışma yoktur. Bunu rejim değişikliği olarak nitelendiremezsiniz, bu farklı bir takdim olur."
"BUGÜN YARGIDA ÇİFT BAŞLILIK VAR"
"Cumhurbaşkanı'nın bütün eylemlerine karşı hukuk deneyimi açılmaktadır. Meclis'in deneyimi zorunlu kılınıyor. Bugün yargıda çift başlılık var."
Bozdağ: Parlamento kaldırılmıyor, güçleniyor
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Bu teklif rejim değil, hükümet değişikliği sistemidir. Bu teklifle parlamento kaldırılmıyor, güçleniyor" dedi.
Bakan Bozdağ, TBMM Genel Kurulunda Anayasa değişikliği teklifi hakkında konuştu. Bozdağ, milletin ve Türkiye'nin istiklali, istikbali ve istikrarı için son derece önemli maddeleri görüşmeye başladıklarını belirterek, siyasi istikrar, güçlü iktidar, güçlü yasama, etkin denetim, hızlı karar alma ve uygulamanın hasılı Türkiye'nin ve milletin güçlü geleceğinin temellerinin atıldığını ifade etti.
"MİLLETTEN KAÇIRMAK DEĞİL, MİLLETİN ÖNÜNE GÖTÜRMEKTİR"
Bozdağ, "Cumhurbaşkanlığı sistemi milletimizin ve ülkemizin doğrudan bekasıyla ilgilidir. Güçlü millet, devlet ancak güçlü yasama, yürütme ve bağımsız ve tarafsız yargıyla oluşturulabilir. Görüşmeler milletin gözü önünde yapılmaktadır. Hem teklifin verilmesi, Anayasa Komisyonunda yapılan müzakereler, Genel Kurul görüşmeleri ve referandum sürecinde milletimize yapılacak takdimler bütün bunların tamamı milletimizin gözü önünde gerçekleşecektir. Milletten kaçırılan, saklanan hiçbir şey yoktur. Bizim dediğimiz şey, 'Bu Anayasa değişikliklerini milletten kaçırmak değil, milletin önüne götürmektir.' Millet kararını versin, onun kararına hep birlikte saygı duyalım" ifadelerini kullandı.
"BU ŞAHIS MESELESİ DEĞİL MEMLEKET MESELESİDİR"
Bakan Bozdağ, Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye'de konuşulduğunu hatırlatarak, "Bütün bu tartışmalar uzun yıllar sürdü ve bugün bu tartışmaları somuta dönüştürmek, tartışmalara nokta koymak parlamentomuzun elindedir. Bu tartışmalara nokta koyacak şey bunu Türkiye'nin ve Türk halkının gündemine taşıyıp, onların hakemliğine müracaat etmektir. Bu Anayasa değişiklik teklifi bir şahıs meselesi değildir. Bir şahsın yürütmenin başına gelmesi hiç değildir. Bu esasında memleket meselesidir, bir Türkiye meselesidir, aziz milletimizin geleceği ile ilgilidir" dedi.
Anayasa değişikliğinin OHAL döneminde görüşülmesinin doğru olmayacağına yönelik eleştirilere de değinen Bozdağ, "Bu gazi Meclis, Kurtuluş Savaşı'nın devam ettiği yıllarda 1921 Anayasası'nı yapmış ve yürürlüğe koşmuştur. Bu Meclis Kurtuluş Savaşı'nın bittiği, Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda savaşın arkasında pek çok olumsuzlukların olduğu bir dönemde 1924 Anayasası'nı yapmış ve yürürlüğe koymuştur. Türkiye'nin bugün terörle mücadelesi ve başka sorunlarımızı çözme konusunda yürüteceği çalışmaları yapacak farklı birimleri vardır ve başarıyla yerine getirmektedir" şeklinde konuştu.
"PARLAMENTO KALDIRILMIYOR, GÜÇLENİYOR"
Bu teklif rejim değil, hükümet değişikliği sistemidir. Bu teklifle parlamento kaldırılmıyor, güçleniyor.
MUSTAFA KEMAL VE İNÖNÜ DE PARTİLİYDİ
CHP'li ve HDP'li isimlerin kürsüde yaptığı eleştirilere değinen Bozdağ, partili cumhurbaşkanlığı sistemini savunurken, Mustafa Kemal Atatürk'ü ve İsmet İnönü'yü örnek gösterdi. Atatürk ve İnönü'nün de partili ve cumhurbaşkanı olduklarını ifade eden Bozdağ şöyle konuştu:
Cumhuriyet'in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk partili mi? Partili. Milletvekili mi? Milletvekili. Genel Başkan mı? Genel Başkan. Cumhurbaşkanı mı? Cumhurbaşkanı.
İsmet İnönü partili mi? Partili. Milletvekili mi? Milletvekili. Genel Başkan mı? Genel Başkan. Cumhurbaşkanı mı? Cumhurbaşkanı.
Ne oldu? Tarafsızlıklarına halel mi geldi?
Milletvekilleri partili. Milletin tamamını temsil ediyor mu? Ediyor.
Bakanlar partili. Milletin tamamının bakanı mı? Evet bakanı.
Başbakan, partili. Milletin tamamının başbakanı olarak çalışabiliyor mu? Çalışabiliyor.
Meclis Başkanı, belediye meclisi, il genel meclisi üyeleri, belediye başkanları partili. Herkesin başkanı, herkesin meclis üyesi olarak çalışabilecek, ama Türkiye'nin cumhurbaşkanı partili olursa kıyamet kopacak. Böyle bir çelişki olabilir mi?
"Cumhurbaşkanı'na kararname çıkarma şartlarını çok iyi görmek gerekir. Bugün parlamentonun yasama denetimini etkin bir şekilde yaptığını söyleyebilir miyiz? Parlamento hem yasama hem denetim faaliyetleri bakımından daha güçlendirilmektedir. Yasama denetimi daha etkin ve daha güçlü bir şekilde yapılacaktır. Milli egemenliği tahkim ediyor, güçlendiriyor."
Bekir Bozdağ: Atatürk'ün tarafsızlığına halel mi geldi
"ATATÜRK YASALARINA DÖNÜYORUZ"
Meclis'te görüşülen Anayasa tasarısı için hükümet adına söz alan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yeni Anayasa'ya ilişkin yaptığı açıklamada "Partili Cumhurbaşkanı ile yeni tanışmıyoruz. Bizim yaptığımız Atatürk anayasalarına dönmektir. CHP de buna karşı gelmektedir" dedi.
"PARLAMENTO, ANAYASA YAPMAYA YETKİLİDİR"
Bekir Bozdağ "Bu Gazi Meclis, savaşın olduğu dönemde 1924 Anayasası'nı yapmış, yürürlüğe koymuştur. Parlamento Anayasa yapmaya yetkilidir. Bu değişiklik rejim değişikliği olarak gösterilemez" sözlerini ekledi.
Son dakika: İstanbul valiliği açıkladı! İzin verildi

"İlimizde saat 21.00 itibarıyla gıda ve sağlık malzemesi taşıyanlar öncelikli olmak üzere zincir takılı tırların geçişine izin verilmektedir"
İstanbul Valiliği, saat 21.00 itibarıyla gıda ve sağlık malzemesi taşıyanlar öncelikli olmak üzere zincir takan tırların geçişine izin verildiğini bildirdi.
Valiliğin Twitter hesabından yapılan duyuruda, "İlimizde saat 21.00 itibarıyla gıda ve sağlık malzemesi taşıyanlar öncelikli olmak üzere zincir takılı tırların geçişine izin verilmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Yoğun kar yağışı nedeniyle tırların trafiğe çıkmaları, Valilik kararıyla yasaklanmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan flaş açıklamalar! “Türkiye’den kaçtı ABD’de rektör oldu”

9. Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen toplantıda katılımcılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz darbe girişimi nasıl içeride hainler ile vatan aşıklarını ayırmış, ayrıştırmışsa, dışarıda da aynı görevi icra etti. Bu hadise, dostlarımız ve müttefiklerimiz için de turnusol kağıdı oldu. Bunu çok açık, net gördük" dedi. Sabah.com.tr’nin Cumartesi yayınlanan özel haberine de bir gönderme yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ’cü firari Şerif Ali Tekalan’ın ABD’de rektör olmasına sert tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9. Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen toplantıda katılımcılara hitap etti. FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin, devlete ve millete yapılmış ilk ihanet olmadığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Fakat hedefleri, uygulayıcıları ve sonuçları itibariyle bu darbe girişimi, en sinsi, en pervasız, en büyük ihanettir. 'Himmet, hizmet, diyalog ve eğitim' diyerek, devletimiz içinde örgütlenen, takiye yaparak kendini gizleyen, milletimizin malını, mülkünü, evlatlarını gasp eden bu çete, tarihimizin en alçak terör eylemini gerçekleştirmiştir."
"BU NE MENEM İŞTİR"
Masumlardan esirgenen sığınma hakkının, terör örgütü mensuplarına verildiğine dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Türkiye'den kaçtı ABD'de rektör oldu"
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Sığınma hakkı, Suriyeli masumlardan, Arakanlı mazlumlardan, Afganistanlı, Afrikalı gariplerden esirgenirken Fetocu ve PKK'lı teröristlere altın tepside sunuluyor. Canını kurtarmak için bir tas çorba için kapılarına gelenleri kovanlar, darbecilere ve azılı teröristlere sahip çıkmaktadır. 'Dost' demeye dilim varmıyor ama en azından müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu tablo karşısında elbette üzülüyoruz. Bakıyorsunuz şu anda ülkemizde kara listede olup kaçan Feto Terör Örgütünün mensubu, Amerika'da bir üniversiteye rektör olarak atanabiliyor. Bu ne menem iştir, bu nasıl bir şeydir? "
"FETÖ'NÜN MANİPÜLASYONLARINA KARŞI MÜTEYAKKIZ OLACAĞIZ"
FETÖ'nün sürece müdahalesine karşı tetikte olunacağını ifade eden Erdoğan, "FETÖ'nün manipülasyonlarına ve süreci sulandırma çabalarına karşı daima müteyakkız olacağız. Adalet terazisine halel getirmeden, sapla samanı karıştırmadan, masumla suçluyu iyi ayırt ederek mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz." diye konuştu.
"15 TEMMUZ TURNUSOL KAĞIDI OLDU"
Darbe girişiminin, hainler ve vatan aşıklarını ayrıştırdığına işaret eden Erdoğan, "15 Temmuz, nasıl içeride hainler ile vatan aşıklarını ayırmış, ayrıştırmışsa, dışarıda da aynı görevi icra etti. Bu hadise, dostlarımız ve müttefiklerimiz için de turnusol kağıdı oldu. Bunu çok açık, net gördük." dedi.
"MÜCADELEDE ASLA REHAVETE KAPILMAYACAĞIZ"
FETÖ ile mücadelenin süreceğini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sinsi bir kanser hücresi gibi içimizde büyüyen, son 25 yıldır dünyayı bir ahtapot gibi saran böyle bir örgütle mücadele muhakkak kolay değildir. Bu mücadele, uzun zaman ve mesai alacaktır ama biz asla pes etmeyecek, rehavete kapılmayacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti:
Bu darbe girişimi en sinsi en pervasız ihanet girişimidir. Milletin malını mülkünü evlatlarını gaspeden bu çete, en büyük terör eylemini gerçekleştirmiştir. O gece milletimiz devletine sahip çıktı ve bu darbe girişimini boşa çıkardı. Şimdi iddianameler tamamlandıkça itiraflar geldikçe ihanetin büyüklüğünü çok daha iyi anlıyoruz. Dünyaya örnek olacak bir demokrasi destanı yazıdğı için milletimizle ne kadar iftihar etsek az. Bu vesileyle bir kez daha şehitlerimize tüm kahramanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. 15 Temmuz, nasıl içeride hainler ile vatan aşıklarını ayırmış, ayrıştırmışsa, dışarıda da aynı görevi icra etti. Bu hadise, dostlarımız ve müttefiklerimiz için de turnusol kağıdı oldu. Bunu çok açık, net gördük. O gece miletimiz canını hiçe sayarak demokrasisini savunurken bize yılladır demokrasi dersi verenler bekle, gör politikası izlemişlerdir. Çıplak elleriyle tankları durduranlar, uçaklara meydan okuyanlar.. Burada kayıtsızlıktan bahsediyorum. Hatta darbenin başarılı olmasını ummaktan bahsediyorum. Aynı ikircikli tavır aldığımız yasal tedbirler konusunda da devam ediyor. Yaşadığımız hadiselerin onda birini yaşamadıkları halde aldıkları tedbirler ortadayken bizim aldığımız haklı tedbirler bu çevreler tarafından eleştiriliyor. Hatta bu darbeciler kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılanıyor. FETÖ'cü ve PKK'lı teröristlere bazı haklar altın tepside sunuluyor. Bir tas çorba için kapısına gelenleri kovanlar bu darbecilere sahip çıkıyor. Dost demeye dilim varmıyor ama en azından müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu ülkeler karşısında şaşırıyoruz. FETÖ mensupları Amerika'da bir üniversiteye rektör olabiliyor. Bu ne menem bir iştir. Muhataplarımıza bu meseleleri anlatmayı sürdüreceğiz.
115 ÜLKEDE MİLİTAN YETİŞTİREN OKULLARI...
FETÖ'nün 115 ülkede örgüte militan yetiştirme okulları vardı. 6 ülkede bu okullar kapatıldı. 2 ülkede okullara el koyuldu. 7 ülkede Türk Maarif Derneği'ne devredildi. Dünyayı ahtapot gibi saran böyle bir örgütle mücadele etmek kolay değildir. Elindeki tüm imkanları ülkemize düşmanlık etmek için kullanıyorlar. Geçen yıl yaptığımız ABD ziayretinde bunu gördük. Sadece Charter okullardan yılda 500 milyon dolar kazanıyor. PKK sempatizanları, Asala yandaşları ve FETÖ'cüler elele kolkola eylem yapıyorlar. Her kurumumuza sızan bu yapının Dışişlerimize de sirayet ettğini biliyorum. Personel sayınız azalsada mücadeleyi yürüttüğünüz için hepinize teşekkür ediyorum. Siz gayret gösterdikçe bizlerden de destek göreceksniz. Kıymetli dostlarım, tarihimizde tek bir mesele ile uğraştığımız olmadı. PKK, FETÖ ve DEAŞ gibi örgütlerle mücadele ediyoruz. Toplumuzun karşıt kesimlerini hedef alan saldırılarla Suriye'deki yaşananları ülkemize taşımak istiyorlar. Tüm pervasızlıklarına rağmen, bazı kendini bilmezlerden aldıkları açık destepe rağmen bunu başaramadılar. Milletimiz birbirine daha çok sarıldı. Fitnecilere pirim vermediler.
BATILI SİYASETÇİLER DEAŞ'A SARILDI
Birileri ısrarla en fazla müslümanlara zarar veren DEAŞ'ın terörü üzerinden islam düşmanlığı yapıyor. Kimi batılı siyasetçiler bu istismara sarılmış durumdalar. Batıda yükselen küresel ırkçılık bu ülkelerdeki müslümanlar üzerindeki endişemizi artırmaktadır. Tüm dünyada barış ve huzurun idamesi için bu çok tehlikelidir. Yurt dışında yaşayan insanımız için ciddi bir tehdit olan müslüman düşmanlığı tehlike arz ediyor. Kültürel ırkçılıkla mücadelede Türk toplumu yalnız değildir. Dünyanın her yerinde vatandaşlarımıza karşı şiddeti tahrik mihraklara karşı kapsamlı bir hukuk mücadelesini yürütmeliyiz. 2016 dış politikamız açısından çok yoğun bir yıl olmuştur. 13. İslam zirvesinde bu konuları ele aldık. Dünya İnsani Zirvesine 9 bin kişi katılmıştır. Bu etkinliğin hemen arkasından en az gelişmiş ülkelerin başkanlarını ülkemizde ağırladık. Dünyanın en büyük mülteci nüfusuna kapılarımızı açtık. Suriye'de akan kanın durdurulması için seferber olduk. Biz evet, Akdeniz'in kıyılarında Aylan bebeğin sadece orada kıyıya vurmuş cesedinin resmiyle ağlama fotoğrafı çektirmedik. Biz onlara nasıl elimizi uzatabiliriz. Bunun derdiyle dertlendik. Son olarak 45 bin kardeşimizin Halep'ten çıkarılması için gece gündüz çalıştık. Ateşkes için tarihi adımlar atmış bulunuyoruz. Astana sürecinin zeminini hazırladık. Ateşkeste ihlallerle karşılaşılmasına rağmen bu bir fırsat penceresidir. Bunun heba edilmemesi için çalışmaya devam edeceğiz.
IRAK İLE İLİŞKİLER
Fırat Kalkanı ile DEAŞ terör örgütünü sınırlarımızdan attık. Operasyonlarımız DEAŞ'a tarihinin en büyük zaiyatını verdi. Son dönemde DEAŞ ile mücadelede koalisyon ortaklarının sınıfta kaldığını söyleyebilirim. Milli güvenliğimizi ilgilendiren konularda masada ve sahada olmaya kesinlikle devam edeceğiz. Dün akşam Başbakanımızın Bağdat ve Erbildeydiler. Orada yüksek düzeyli stratejik iş birliği toplantıları ile süreci yeniden başlattılar. Musul, Telafer ve Sincar'daki gelişmeler için tedbirlerimizi aldık. Geçtiğimiz günlerde İbadi ile yaptığım telefon görüşmesi ve Başbakanımızın ziyareti yol haritamız için önemli bir başlangıç oldu. Stratejik etkinliği hedefleyen anlayışla çalışmalarımızı devam ettirmeliyiz.
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
Türk Rus ilişkileri güçlenerek zorlu süreçlerden güçlü bir diplomasiden kaynaklanmaktadır. 13 yıl aradan sonra Özbekistan'ı ziyaret ederek ülkelerimiz arasında yeni bir sayfa açtık. Dünya 5'ten büyüktür diyerek küresel sistemin acilen onarılması için çağrılarımızı yeniliyoruz. Dış politikamızı dar, kurumsal ve ideolojik kalıplara, 'bekle gör'lere, 'acaba kim ne der', bunlara mahkum edemeyiz. Stratejik etkinliği hedefleyen, girişimci ve vicdani diplomasi anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. 'Önce tedbir sonra tevekkül' diyerek önlem almalı, devrede kalmalı, aktif çaba göstermeliyiz.
"TRUMP İLE ANLAYIŞ BİRLİĞİNE VARIRSAK..."
DEAŞ, FETÖ ve bölücü örgütlerden gelen tehditlere karşı müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri'ni kararlı, güçlü ve tereddütsüz bir biçimde yanımızda görmek istiyoruz. Yeni Başkan Trump'ın 20 Ocak'ta görevi almasıyla özellikle birlikte karşılıklı diyaloğu hızlandıracağımıza inanıyorum. Bilhassa bölgesel konularda Sayın Trump ile anlayış birliğine vararak kısa zamanda mesafe kaydedeceğimize inanıyorum.
"DÜNYA 5'TEN, AVRUPA, AVRUPA BİRLİĞİ'NDEN BÜYÜK"
Dünya beşten büyüktür. Avrupa da Avrupa Birliği'nden büyüktür. Avrupa Birliği'nin tam üyelik sürecine verdiğimiz öncelik değişmemiştir. Avrupa Birliği halen ülkemiz için stratejik bir tercihtir. Bir taraftan bu hedef doğrultusunda adımlar atarken, Birliğin ülkemize yönelik tutarsızlıklarına, çifte standartlı politikalarına da 'eyvallah' demeyiz. Çabalar ancak karşılıklı olursa, adımlar iki taraflı atılırsa anlamlıdır.



Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: Bu bir memleket meselesidir!

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Bu Anayasa değişiklik teklifi bir şahıs meselesi değildir. Bir şahsın yürütmenin başına gelmesi hiç değildir. Bu esasında memleket meselesidir, bir Türkiye meselesidir, aziz milletimizin geleceği ile ilgilidir” dedi.
Bakan Bozdağ, TBMM Genel Kurulunda Anayasa değişikliği teklifi hakkında konuştu. Bozdağ, milletin ve Türkiye'nin istiklali, istikbali ve istikrarı için son derece önemli maddeleri görüşmeye başladıklarını belirterek, siyasi istikrar, güçlü iktidar, güçlü yasama, etkin denetim, hızlı karar alma ve uygulamanın hasılı Türkiye'nin ve milletin güçlü geleceğinin temellerinin atıldığını ifade etti. Bozdağ, "Cumhurbaşkanlığı sistemi milletimizin ve ülkemizin doğrudan bekasıyla ilgilidir. Güçlü millet, devlet ancak güçlü yasama, yürütme ve bağımsız ve tarafsız yargıyla oluşturulabilir. Görüşmeler milletin gözü önünde yapılmaktadır. Hem teklifin verilmesi, Anayasa Komisyonunda yapılan müzakereler, Genel Kurul görüşmeleri ve referandum sürecinde milletimize yapılacak takdimler bütün bunların tamamı milletimizin gözü önünde gerçekleşecektir. Milletten kaçırılan, saklanan hiçbir şey yoktur. Bizim dediğimiz şey, 'Bu Anayasa değişikliklerini milletten kaçırmak değil, milletin önüne götürmektir.' Millet kararını versin, onun kararına hep birlikte saygı duyalım" ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: Bu bir memleket meselesidir!
Bakan Bozdağ, Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye'de konuşulduğunu hatırlatarak, "Bütün bu tartışmalar uzun yıllar sürdü ve bugün bu tartışmaları somuta dönüştürmek, tartışmalara nokta koymak parlamentomuzun elindedir. Bu tartışmalara nokta koyacak şey bunu Türkiye'nin ve Türk halkının gündemine taşıyıp, onların hakemliğine müracaat etmektir. Bu Anayasa değişiklik teklifi bir şahıs meselesi değildir. Bir şahsın yürütmenin başına gelmesi hiç değildir. Bu esasında memleket meselesidir, bir Türkiye meselesidir, aziz milletimizin geleceği ile ilgilidir" dedi.
Anayasa değişikliğinin OHAL döneminde görüşülmesinin doğru olmayacağına yönelik eleştirilere de değinen Bozdağ, "Bu gazi Meclis, Kurtuluş Savaşı'nın devam ettiği yıllarda 1921 Anayasası'nı yapmış ve yürürlüğe koşmuştur. Bu Meclis Kurtuluş Savaşı'nın bittiği, Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda savaşın arkasında pek çok olumsuzlukların olduğu bir dönemde 1924 Anayasası'nı yapmış ve yürürlüğe koymuştur. Türkiye'nin bugün terörle mücadelesi ve başka sorunlarımızı çözme konusunda yürüteceği çalışmaları yapacak farklı birimleri vardır ve başarıyla yerine getirmektedir" şeklinde konuştu.
Altan Tan: Kürtler PKK'nın oyununa gelmedi

‘Hendek döneminde Kürtler sokağa çıkmadılar ve oyun bozuldu’ diyen HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, “Türkiye’nin batısında da bu iş yapılmak istendi. Çok şükür, Kürdü ile Laz’ı, Çerkez’i ile Türkiye bu oyuna gelmedi” dedi. Tan, “HDP'den, PKK'nın yanlış olan şiddet tarzına yüksek sesle karşı çıkması beklendi. Daha güçlü bir şekilde PKK'ya karşı tavır sergilemesi gerekirdi.” dedi.
Türkiye'nin Arap Baharı hareketi sonrası bölgede takip ettiği politikalardan sonra içte ve dışta teröre maruz bırakıldığını belirten HDP Milletvekili Altan Tan, "2011 yılına kadar Ak Parti ve Sayın Erdoğan'ı destekleyen Amerika, İngiltere, Avrupa Birliği'nin diğer ülkeleri dost olan Suriye, Irak ve Rusya bunlarla bütün ilişkilerimiz niye bozuldu? Bugün geldiğimiz noktanın sebebi; özelliklede Suriye politikası bunun son noktası oldu. Ondan önce Filistin ve İsrail meselesi var. Mısır var Libya meseleleri var. Kürt meselesi var. Bu sorunların en belirginleştiği nokta Suriye politikasıdır. Bu Amerika, İngiltere, Avrupa Birliği, Rusya ve İran açısından da böyledir. Bu olayları derinlemesine incelerseniz ''A'' devletinin istihbaratını görürsünüz. Bir başka olaya girerseniz ''B' devletinin istihbarat örgütünü görürsünüz. Şuan Türkiye'de yapılmak istenen Ak Parti'yi ve Türkiye'yi kendi siyasetlerine, hedeflerine razı etmektir. Neticede Türkiye'yi bir şeylere razı etmeye çalışıyorlar. Türkiye halkı ise buna tepki veriyor. Türkiye'de ciddi bir kesim Ak Partiye destek veriyor. Geri kalan kesim ise Ak Partiye ciddi bir şekilde muhalefet ediyor. Ama hiç kimse Türkiye'nin iç savaşa teröre kurban gitmesini de istemiyor" dedi.
TÜRKİYE HALKLARI İÇ SAVAŞ PLANINI BOZDU
Türkiye'yi kendi siyasetlerine razı etmek isteyen ülkelerin iki yol izlediği tespitinde bulunan Tan, "Bu güçler iktidarı düşürmek için bir iç savaş, iki darbe yolunu denedi. Bu halk AK Parti'yi destekleyeni ve desteklemeyeni ile bu kaosu istemiyor. Burada sorun darbeden mi, kaostan mı yanasın. Yoksa Sayın Erdoğan ve AK Parti'den mi yanasın. Bu yaman çelişki yapılmasın. Bazı odaklar ısrarla iç savaş çıkartmak istiyor. Bu savaşı ilk önce Kürtler bozdu. Hendek döneminde sokağa çıkmadılar ve oyun bozuldu. Arkasından da Türkiye'nin batısında bu iş yapılmak istendi. Çok şükür Kürdü ile Laz'ı, Çerkez'i ile bu oyuna gelmedi. Ben çok şükür Allah'a ham ediyorum. Bu birlik bozulmadığı için iç savaş oyunları da bozuldu." dedi.
HDP, PKK'YA KARŞI ÇIKMALIYDI!
Kürt meselesinin Türkiye'nin ikinci büyük meselesi olduğunu belireten Tan, "İçeride barış, dışarda barış. Türkiye'nin içte fay hatları var. Her an kırılmaya müsait bu hatlar. Bu fay laik-anti laik, hayat tarzları üzerinden bir kamplaşmadır. Bana göre en büyük fay hattı budur. Çünkü bu fay hattı herkesi kapsar. İkinci mesele Kürt meselesi, içeride ve dışarıda olan küresel bir Kürt sorunudur. Üçüncü ciddi mesele ise ekonomik sorunlardır. Turizm işsizlik ithalat ve ihracat problemleri Türkiye'ye ciddi bir ekonomik problemin içine girdi. Çözüm çok açık ya kıyamete kadar savaşacağız ya da barış içerisinde kalacağız. Çözümsüzlüğün kimseye faydası yoktur. İçeride barış dışarda hayat tarzı meselesinden, Kürt sorununa kadar bu sorunları çözecek ve barış modeli sayesinde ticaret ve ekonomide rayına oturacak bunun haricinde bir çözüm kimseye faydası yoktur. Bu durum sürdürülebilir bir durum değildir. Bu kavgayı isteyende HDP değil bu kavgayı çıkaranda HDP değil. PKK ile devletin arasında ki kavgaydı. HDP, bu kavganın arasında kaldı günah keçisi oldu. HDP'den beklenen PKK'nın yanlış olan şiddet tarzına yüksek sesle karşı çıkması beklendi. Daha güçlü daha algıları kuvvetlenebilir bir tarzda PKK'ya karşı tavır sergilemesi gerekirdi" şeklinde konuştu.
HAK ARAMANIN YOLU SİLAH DEĞİLDİR
Kürt meselesinde çözüm olacaktır ve bundan kaçınılamayacağını belirten Tan, "Bu sorun ancak ertelenebilir. Ertelendikçe bizler zarar görürüz. Çözüme her zaman dönülebilir. Peki, nasıl gelinecek o noktaya. Devlet diyor ki 'PKK şiddete teröre başvuruyor. Sözünde durmadı dolayısı ile biz terör bitene kadar mücadele edeceğiz.' PKK, dağdan inse de inmese de demokratikleşme mutlaka olacaktır. Devlet hiçbir adım atmasa dahi Türkiye'de hak aramanın yolunda teröre silaha başvurulamaz. Bu söylemlerimizle dalga geçiyorlar. Hani şu güvercin, şahin meselesi var ya bana da 'Cik cik ötüyorsun' diyorlar. Kürt siyasi hareketi ve demokratik hareketinde en büyük başarısını 7 Haziran seçimlerinde kazanmıştır. Toplumsa meşrutiyet açısından en büyük başarısıdır. İşte bu sivil itaatsizliği küçümseyenler siz nereye vardınız? Libya da, Suriye de, Irakta varılan şey kan ve gözyaşından başka bir şey değil." diyerek PKK'nın Kürt meselesinin çözümsüzlüğüne katkı yaptığını belirtti.
"HDP'den, PKK'nın yanlış olan şiddet tarzına yüksek sesle karşı çıkması beklendi. Daha güçlü bir şekilde PKK'ya karşı tavır sergilemesi gerekirdi." (Milat)
Anayasa değişikliği teklifi görüşmeleri TBMM'de başlıyor

Cumhurbaşkanlığı sistemini öngören anayasa değişikliği teklifinin görüşmeleri 9 Ocak Pazartesi günü TBMM'de başlayacak
TBMM Genel Kurulu'nda, cumhurbaşkanlığı sistemini öngören anayasa değişikliği teklifinin görüşmeleri 9 Ocak Pazartesi günü başlayacak. Genel Kurul 9 Ocak Pazartesi'den 24 Ocak'a kadar hafta sonları da dahil olmak üzere aralıksız anayasa mesaisi yapacak. Görüşmelerin 15 gün sürmesi bekleniyor.
ZİYARETÇİ ALINMAYACAK
Cumhurbaşkanlığı sistemini öngören anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında TBMM'ye ziyaretçi alınmayacak. TBMM'ye Salı günleri grup toplantı zamanları hariç görüşmeler tamamlanıncaya kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine görevliler hariç geçici ve daimi giriş kart sahipleri ve ziyaretçi alınmayacak.

TBMM İdare amirleri imzasıyla milletvekillerine gönderilen yazıda, TBMM Genel Kurulu'nda Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmelerine 9 Ocak 2017 tarihinde başlanacağına dikkat çekilerek, "Sayın milletvekillerinin Genel Kurul çalışmalarına daha etkin bir şekilde katılabilmeleri için Salı günleri grup toplantı zamanları hariç görüşmeler tamamlanıncaya kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine görevliler hariç geçici ve daimi giriş kart sahipleri ve ziyaretçi alınamayacaktır" denildi.
iKİ HAFTA MECLİS'İ AK PARTİLİ MECLİS BAŞKANVEKİLLERİ YÖNETECEK
Hafta başında gönderilen Genel Kurul Başkanlık Divanı Nöbet Çizelgesine göre haftaya Genel Kurulu, Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı yönetecek. Bir sonraki hafta ise Başkanvekili Ahmet Aydın kürsüde olacak.
ANAYASA MESAİSİ BAŞLIYOR, TEKLİF GENEL KURUL'DA İKİ DEFA GÖRÜŞÜLECEK
Meclis Genel Kurulu'nda 9 Ocak Pazartesi günü teklifin tümü üzerinde görüşmeler yapılacak.Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurul'da iki defa görüşülüyor.
ANAYASADA DEĞİŞİKLİK TEKLİFLERİNİN KABULÜ
Anayasada değişiklik tekliflerinin birinci ve ikinci görüşmelerinde, maddelerin kabulü ile ikinci görüşmenin sonunda tümünün kabulü üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyu ile mümkün.
Birinci görüşmede gerekli çoğunlukla kabul oyu alamayan bir madde ikinci görüşmede de gerekli çoğunlukta kabul oyu alamamışsa reddedilmiş olacak.İkinci görüşmede yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülecek, birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi bulunmayan bir madde hakkında ikinci görüşmede önerge verilemeyecek.
Teklif hakkında verilen değişiklik önergesinin kabulü halinde, kabul için gerekli beşte üç çoğunluğun tespiti için bu önergenin oylanması gizli oylama suretiyle tekrarlanacak.
REFERANDUM İÇİN 330 VEKİLİN OYU GEREKİYOR
Meclis tarafından üye tamsayısının beşte üçü (330) ile veya üçte ikisinden (367) az oyla kabul edilen Anayasa değişikliği hakkındaki kanun, Cumhurbaşkanı tarafından Meclis'e iade edilmediği takdirde halkoyuna sunulmak üzere Resmî Gazete'de yayımlanacak.
MECLİS'TEKİ SANDALYE DAĞILIMI
Meclis'te AK Parti'nin 317, MHP'nin 39 milletvekili bulunuyor.
GİZLİ OYLAMA NASIL YAPILIR?
Gizli oylama adı okunan üyeye bir zarf ve beyaz (kabul), kırmızı (ret) ve yeşil (çekimser) renkli üç pusulanın verilmesi ve üyenin bunlardan birisini kapalı kabinde zarfa koyması suretiyle yapılıyor.
Anayasa değişikliği teklifi görüşülmeye başladı
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Anayasa değişikliği teklifi bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülüyor.

Teklif TBMM Anayasa Komisyonu'ndan 9 gün süren müzakereler sonucu geçmişti.Görüşme saat 14.00’da başladı. İlk gün görüşmelerinde teklifin tümü üzerinde konuşmalar gerçekleştiriliyor.
CHP'DEN 20 MİLLETVEKİLİ 'EVET' DER
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, anayasa değişiklik teklifine CHP'den 20'ye yakın milletvekilinin "evet" diyeceğini tahmin ettiğini belirterek, "CHP oy kullanma kabinine milletvekillerini sokma cesareti gösterecek mi gösteremeyecek mi onu teyit edeceğiz." dedi.
CHP
Turan'ın ardından kürsüye CHP Grup Başkanveli Engin Altay çıktı. Altay şöyle konuştu: "Sayın Turan sen önce boş kağıda attığın imzaya bak, o teklif 15 Temmuz'da imza attığın parlemntoyu ortadan kaldırıyor, o imzana sahip çık önce. AKP'nin kurulduğu 2000'den beri 2000-2012'nin son ayına kadar bütün vesikalarına bakın, programına bakın her vesilede parlamenter sisteme övgü vardır. Şimdi başınıza taş mı düştü de 10 sene sonra bu parlamentoyu yok etmek istiyorsunuz. Türkiye'de bu anayasayla ilgili ne yaparsanız yapın ortada 12 Eylül hukuku varken Türkiye'ye demokrasi zaten yerleşmez. Bu Meclis'teki 4 parti bombalar yağarken buraya sahip çıkıyor, şimdi bundan vazgeçtiğini söylüyorsa ahlaklı şekilde ortaya koysun."
MHP
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay da şunları söyledi: "Bu gündem dışı konuşma talebi 15 dakikadır, gün 24 saattir. Gündem dışı konuşma taleplerine saygı duyduğumu da belirtmek istiyorum. Evet, MHP'li vekiller olarak bu metne imza atmadık ancak bu değişiklik tekflifine ilişkin ilk teklifler sayın Genel Başkanımıza iletildikten sonra yapılan görüşmeler sonrası metin oluşturulmuştur. Ana muhalefet partisinin sorumluluğu yerine getirilmek yerine peşin peşin karşı çıkarak tutumunu baştan ilan etti."
HDP
HDP Grup Başkanveli Ahmet Yıldırım da şunları söyledi: "Toplantı eksik katılımla yapılıyor. Eş Genel Başkanımız Demirtaş'ın gönderdiği dilekçeyi okuyorum: Meclis'in 11 vekilinin hakkı, oy kullanma hakkı gasp edilmişken bu görüşme hukuka aykırı olacaktır. Benim ve diğer 10 tutuklu vekilin her oturumda gizli oy kullanma hakkı vardır. Başkanlık bizim oy kullanmamız için gerekli tedbirleri almalı. Aksi durum iç tüzüğe açıkça aykırı olacaktır."
YORUMLAR