Yargının Kazandırdığı, Medyanın Kaybettirdiği Bir Hayat:...

Yargının Kazandırdığı, Medyanın Kaybettirdiği Bir Hayat: İzmir Kemer altı Esnaflarından Nuri Yıldırım

İzmir’de Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda 40 yıldır esnaflık yapan ve son 20 yıldır perde ticaretiyle uğraşan Yıldırım ailesi, dolandırıcılık ve tefecilik suçlamalarıyla gündeme gelmelerinin ardından mahkemeden gelen takipsizlik kararıyla aklandı. Aile, yaşananların ardından “itibar suikastına uğradık” diyerek karşı mücadele başlattı.

05 Temmuz 2025 - 03:24 - Güncelleme: 06 Temmuz 2025 - 17:26

Yargının Kazandırdığı, Medyanın Kaybettirdiği Bir Hayat: Esnaf Nuri Yıldırım'ın Sessiz Çığlığı

Giriş Tarihi: 04.07.2025 20:23 Son Güncelleme Tarihi: 05.07.2025  03:15

Kimi zaman bir dava kazanmak yetmez. Çünkü bazı yaralar mahkeme salonlarında değil, manşetlerde açılır. İzmir Kemeraltı’nda yıllardır esnaflık yapan Nuri Yıldırım’ın hikayesi de işte tam olarak böyle bir yara...

Yargının Kazandırdığı, Medyanın Kaybettirdiği Bir Hayat: Esnaf Nuri Yıldırım'ın Sessiz Çığlığı

Erzurumlu bir perdeci... Onurlu bir şekilde ticaret yapmaya çalışan, vergisini ödeyen, çocuklarına helal kazanç bırakmaya çalışan bir Anadolu insanı. Ama bir yer alım satımıyla başlayan süreç, önce mafya tehdidine, sonra da medyada itibarsızlaştırılmaya kadar uzanıyor.
 
Olayın özü şu: Yıldırım ailesi, noter onaylı, banka ödeme belgeli, tapuya kayıtlı işlemlerle gayrimenkul alıyor. Ancak karşı taraf, önce ‘geri verin’ diyor, sonra mahkeme kaybedilince işi mafyaya havale ediyor. Ardından basın devreye giriyor. Birkaç haberle, “dolandırıcı” damgası vuruluyor. Sonuç? Yılların esnafı, çoluk çocuk yüzüne bakamayan, toplum içinde kafasını kaldıramayan biri hâline geliyor.


 İtibar, paradan daha değerli bir servettir. Ve ne yazık ki bir iftirayla yerle bir edilebiliyor. Mahkemeler kazanılmış, savcılıklar takipsizlik vermiş ama o manşetler hâlâ internette duruyor.
 
Bu olay, basının gücünü, ama aynı zamanda sorumluluğunu da hatırlatmalı hepimize. Gazetecilik, birini manşetle yüceltmek kadar, yerle bir etmek anlamına da gelebilir. O yüzden doğruluğun, belgelerin, yargı kararlarının önüne geçmemeli kalemler.
 
Nuri Yıldırım yalnızca adalet aramıyor; aynı zamanda itibarının iadesini, yılların emeğinin geri verilmesini istiyor. O, bir suçlunun değil, sistemin boşluklarında sıkışan bir Anadolu esnafının hikayesidir.

 

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Yıldırım Ailesi hakkında suçlamalara mahkemeden takipsizlik kararı: “İtibar suikastına uğradık”
İzmir’de Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda 40 yıldır esnaflık yapan ve son 20 yıldır perde ticaretiyle uğraşan Yıldırım ailesi, dolandırıcılık ve tefecilik suçlamalarıyla gündeme gelmelerinin ardından mahkemeden gelen takipsizlik kararıyla aklandı. Aile, yaşananların ardından “itibar suikastına uğradık” diyerek karşı mücadele başlattı.

 Menemen ilçesindeki villa satışı ve Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda bulunan bir arsanın satışıyla gündeme gelen Yıldırım ailesi, haklarında yöneltilen dolandırıcılık ve tefecilik suçlamalarından, mahkemenin “kovuşturmaya yer olmadığı” kararının ardından aklandı. İki ayrı dönemde yaşanan olaylarla ilgili bazı mecralarda karalama amaçlı haberlerin yapıldığını öne süren aile, bu süreçte itibar suikastına uğradıklarını belirterek hukuki mücadele başlattıklarını açıkladı.

Kriminal inceleme kanıtladı

İzmir’de 61 yaşındaki Fusün Enserçakan’ın, Yıldırım ailesinden aldığı 5 bin liralık senette oynama yapılarak borcun önce 300 bin liraya, ardından faiziyle birlikte 1 milyon liraya çıkarıldığı iddiası üzerine başlatılan dava kapsamında, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından söz konusu senet kriminal incelemeye alındı. Yapılan inceleme sonucunda senette herhangi bir oynama yapılmadığı ve tüm yazı ile imzaların Fusün Enserçakan’a ait olduğu tespit edildi.
Konuya ilişkin açıklama yapan Nuri Yıldırım, “Bizi şikâyet ederek ‘Senet bana ait değil’ dedi. Savcılık senedi kriminal incelemeye gönderdi. İnceleme sonucunda imza ve el yazısının tamamen ona ait olduğu belirlendi, bu nedenle savcılık takipsizlik kararı verdi. Enserçakan, 5 bin TL borç aldığını ve senette oynama yapıldığını iddia etti. Ancak kriminal rapor, böyle bir oynama olmadığını açıkça ortaya koydu. El yazısı kendisine ait bir senet var ortada. Buna rağmen bazı yerlerde açıklamalar yaparak bizi zan altında bıraktı. Biz bu olayda mağdur durumdayız” dedi.

“Senet, 300 bin TL karşılığında hisseleri toplamak için verildi”

Olayın geçmişine ilişkin detayları aktaran Nuri Yıldırım, “Fusün Enserçakan ile 2013 yılında tanıştık. Kemeraltı’nda 14 hisseli bir arsa vardı. Her hisse için 30 bin TL bedel belirlendi. Biz 4 hisseyi aldık ve karşılığında günlük çekler kestik. Her birine 30 bin TL ödedik. Kalan 10 hisse için Fusün Enserçakan, akrabalarından bu hisseleri daha ucuza alarak toplayacağını söyledi. Biz de kendisine 300 bin TL verdik. Tüm kayıtlar elimizde; satış vaatleri, çek tarihleri… 300 bin TL karşılığında senet verildi. ‘Tapuyu getirince senedi alırsınız’ dedi. Ancak zaman geçti, ne tapuları alabildik ne de verdiğimiz parayı geri. Sonrasında icra takibi başlattık” diye konuştu.

“Asıl biz dolandırıldık”

Fusün Enserçakan’ın kendilerini “tefecilik”le suçladığını belirten Nuri Yıldırım, “Bizim tek bir alacağımız var; 300 bin TL. 2013 yılından bu yana bize bir kuruş ödeme yapılmadı. Eğer yaptıysa tüm suçlamaları kabul edeceğim. Ama yok. Asıl onlar bizi dolandırdı. Tapuyu da alamadık, paramızı da. Şimdi kalkmış bizi dolandırıcılıkla suçluyor. 2013’ten bugüne 300 bin TL’nin 1 milyon TL olması normal. O dönemde bu parayla altın alsaydık, yaklaşık 3 kilo 700 gram alabiliyorduk. Bugün bu miktar 14 milyon 800 bin TL ediyor. Biz de savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Kemeraltı’nda 40 yıldır esnafım. 20 yıldır aynı dükkânda ticaret yapıyorum, perde satıyorum. Bin TL bile haksız kazanç sağlamadım. Biz mağdur olduğumuz hâlde nasıl dolandırıcı olmuşuz?” ifadelerini kullandı.

“Tehdit edildik, dükkânımız kurşunlandı”

Menemen ilçesindeki villa satışıyla ilgili yaşananları da anlatan Yıldırım, “Üç yıl önce oğlum Menemen’den ev aldı. Satıcı kişi o dönem eşinden boşanma aşamasındaymış, bizim bundan haberimiz yoktu. 3 milyon TL’ye anlaştılar, satış gerçekleşti. Ancak taraflar daha sonra barışınca evi geri istediler. Oğlum satmak istemedi. Bu noktadan sonra tehditler başladı ve sonunda dükkânımız kurşunlandı” dedi.
Yıldırım, “Asliye Hukuk Mahkemesi, olayın yağma suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk etti. Davayı kaybeden kişiler bu defa bizlere iftira atmaya başladı” diye ekledi.

Tehdit ve kurşunlama sanıkları yargılanıyor

Yıldırım ailesinin avukatı Ufuk Dikbaş ise Menemen 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2022 yılından bu yana devam eden davaya dikkat çekerek, “Cengiz Ünal isimli şahıs, 2022’de sessiz kalmışken, davayı kaybedeceğini anlayınca asılsız iddialarla müvekkillerimizin kişilik haklarına saldırmaya başladı. Mahkemeye sunduğu WhatsApp görüşmeleri bile iddialarını desteklemiyor. Ticari araçlara karşılık dava konusu taşınmazın devredileceğine dair hiçbir mesaj yok. Buna rağmen medyada çıkan bazı haberleri dosyaya delil olarak sunmak istedi. Bu, açıkça hukuk dışı yollarla avantaj sağlama çabasıdır” dedi.
Avukat Dikbaş, “Bu süreçte müvekkillerimiz tehdit edildi ve iş yerleri kurşunlandı. Dosyada tüm tutanaklar mevcut. Şüphelilerin birden fazla kişiyle birlikte silahla tehdit ve mala zarar verme suçlarını işledikleri, taşınmazın iadesini sağlamak için bu eylemlerde bulundukları iddiasıyla haklarında kamu davası açıldı. Eylemler, yağma suçu kapsamında değerlendirildiği için dosya İzmir Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Yargı süreci devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Bu haber 98630 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Son dakika: Pençe-Kilit’te acı kayıp! 5 Mehmetçiğimiz şehit oldu!
Son dakika: Pençe-Kilit’te acı kayıp! 5 Mehmetçiğimiz şehit...
Terörsüz Türkiye, silahsız Kandil! Başkan Erdoğan İmralı'ya giden DEM heyetini kabul ediyor: Görüşmede MİT de olacak
Terörsüz Türkiye, silahsız Kandil! Başkan Erdoğan İmralı'ya...