16 Kasım 2016 - 11:40 - Güncelleme: 16 Kasım 2016 - 12:04
Giriş Tarihi: 11.01.2014 14:17 Son Güncelleme Tarihi: 16.11.2016 07:32
Turgut Özal’ın Başkanlık isteği reddedildi, Türkiye koalisyona mahkum edildi
Turgut Özal’ın 1990’da önerdiği başkanlık sistemi dönemin aktörleri tarafından engellenince Türkiye 2002 AK Parti iktidarına kadar çalkantılı bir sürece girdi. Zayıf ve etkisiz koalisyonlarla yönetilen Türkiye ekonomide çöktü, sosyal barış ciddi zarar gördü.
Türkiye, Turgut Özal’ın 1990 yılında önerdiği ‘Başkanlık Sistemi’ne geçmiş olsaydı, ülke yönetiminde söz sahibi olacak Başkan ile denetleyici mekanizmalar sayesinde Türkiye de refah seviyesi yüksek ülkelerden olacaktı. Bunun yerine Paralementer sistem ile 2002 yılındaki AK Parti iktidarına kadar geçen 22 yıllık sürede koalisyonlarıyla Türkiye hem zamanını hem de ekonomisini kaybetti.
Koalisyonlar ülkeyi taşıyamadı
Turgut Özal’ın Anavatan tek parti iktidarını bırakarak Cumhurbaşkanı olduktan sonra önerdiği Başkanlık sistemi, Türkiye’nin kaderinde önemli dönüm noktası oldu. Başta Süleyman Demirel tarafından olmak üzere medyanın da hedefine koyduğu Başkanlık sistemi hayata geçirilemediği için Özal, Çankaya Köşkü’nden inerek siyasete dönmeye karar verdiği ve Kürt sorununu çözmek için çabaladığı 1993 yılında hayatını kaybetti. Özal’ın yaşamını yitirmesiyle beraber de Türkiye, bir takım çevrelerin ısrarları sonucunda geçmediği Başkanlık sistemiyle adeta geleceğini de 3 Kasım 2002’de AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesine kadar ipotek altına almış oldu.
Türkiye, 1990’lı yılları koalisyon hükümetleri dönemleriyle geçirdi. Özal’ın ölümünün ardından Süleyman Demirel, Çankaya Köşkü’ne 9’uncu Cumhurbaşkanı olarak çıkarken, Parlamenter sistem de 40 yıllık siyasetçilerin boşluğunu dolduramama paniğiyle yalpalayıp durdu. Bu patinajlar sırasında 49. Hükümet DYP - SHP, 50. Hükümet DYP - SHP, 52. Hükümet DYP - CHP, 53.Hükümet ANAP - DYP, 54. Hükümet Refah - DYP, 55. Hükümet ANAP-DSP-DTP ile 57. Hükümet DSP-ANAP-MHP koalisyonları Türkiye’ye istikrarı getiremedi. Öz
İstikrar olmayınca kriz çıktı
Bu sürede de Türkiye’de ekonomik istikrarsızlık ve yüksek enflasyon başladı. Nisan 1994’te hiperenfalasyon ile tanışan Türkiye, Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinden derin darbeler aldı. Özellikle 28 Şubat döneminde Refah Partisi ile DYP’nin kurduğu hükümetin Asker, İş Dünyası, Beşli Çete ve Medya tarafından 28 Şubat Darbesi ile düşürülmesinin ardından devlet bankalarının içinin boşaldığı 300 milyar dolarlık zarar ülke hanesine yazıldı. Buna bir de MGK toplantısında 57. Hükümet DSP-MHP-ANAP koalisyonun Başbakan’ı Bülent Ecevit ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasındaki anayasa kitapçığı fırlatmanın faturası pahalıya patladı. On binlerce küçük esnaf battı, pek çok kamu bankası milyarlarca dolar zarar yazdı, on binler işini kaybetti.
Pek çok sorun derinleşti
Başkanlık sistemine geçilmeyip Parlamenter sistemde kalan Türkiye’de, başta Kürt sorunu olmak üzere pek çok toplumsal sorun da derinleşti. Kürt sorununda koalisyon hükümetleri çözüm yaratmak yerine silah politikasına başvurunca 20 yıllık çatışmalı dönemde Türkiye büyük kayıplar yaşadı.
Turgut Özal ölümünün 23. yılında anıldı
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal için vefatının 23. yıl dönümü nedeniyle Topkapı'da bulunan Anıt Mezar'da anma töreni düzenlendi.

17 Nisan 1993 yılında hayatını kaybeden 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal mezarı başında devlet töreni ile anıldı. Törene Turgut Özal'ın eşi Semra Özal, oğulları Ahmet ve Efe Özal, torunları, diğer aile üyelerinin yanı sıra; Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, İstanbul Valisi Vasip Şahin, sevenleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

"AMA KIYMETİNİ SONRADAN ANLADILAR"
Rahatsızlığı nedeniyle törene tekerlekli sandalyeyle katılan Semra Özal, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özal'ın ölümünün üzerinden 23 sene geçtiğini ifade eden Semra Özal, bir muhabirin "Anlaşılabildi mi?" sorusuna, "Herhalde sonradan daha iyi anladılar" dedi. Çok konuşmak istemediğini ve rahatsız olduğunu söyleyen Semra Özal, "Türkiye onu arıyor mu?" sorusuna ise, "Türkiye'de arıyor dünya da arıyor. Siz aramıyor musunuz. Sizin aradığınız gibi millette arıyor onu. Ama kıymetini sonradan anladılar" diye konuştu.
Özal'ın hayatı hakkında yapılan sunumun ardından mezarı başına Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga tarafından çelenk bırakıldı. Ardından saygı duruşunda bulunuldu. Törene katılanlar daha sonra Özal ailesine taziyelerini sundu. Tören, Kuran-ı Kerim okunmasının ardından sona erdi.
İstanbul Topkapı’da bulunan Anıt Mezar’da düzenlenen törene Özal’ın eşi ve çocuklarının yanı sıra İstanbul Valisi Vasip Şahin ve Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Fahri Kasırga da katıldı.

ÇAT BARAJI'NDAN SU GETİRİLDİ
Törende, merhum cumhurbaşkanının yapımında emeği olduğu Malatya Çat Barajı’ndan getirilen su, kabre döküldü.
"ÖLDÜKTEN SONRA DEĞERİ DAHA İYİ ANLAŞILDI"
Semra Özal, eşi merhum cumhurbaşkanının değerinin ölümünden sonra daha iyi anlaşıldığını ifade etti. Özal, "Herhalde anlaşılmıştır. Ölümünden sonra onu daha iyi anladılar. Hiçbir şey konuşmak istemiyorum çocuklar, rahatsızım. Türkiye de onu arıyor, dünya da onu arıyor. Sizler de onu arıyorsunuz, sizin aradığınız gibi bütün dünya da onu arıyor. Onun kıymetini sonradan anladılar" dedi.

"YAŞASAYDI KÜRT MESELESİ ÇÖZÜLÜRDÜ"
Ahmet Özal ise, “Türkiye babamın ölümünden sonraki yıllarda eğer daha istikrarlı şekilde bir gidişat sürseydi, büyük ihtimalle Türkiye Avrupa Birliği’ne girerdi. 2000’li yıllarda bu Kürt meselesi çözülürdü. Herkes de bunu söylüyor zaten. O zamanki gidişata bakınca bugünleri çok rahat görebilirdik. ..."

"TÜRKİYE'DE MİLYONLARCA İNSAN ONU BABA GİBİ GÖRÜYOR"
Tören öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ahmet Özal ise Türkiye'nin birçok cumhurbaşkanı ve başbakan gördüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:
"Ancak 23 sene geçmesine rağmen törenin bu kadar kalabalık olması çok çarpıcı geliyor bana. Halkımızın onu istemesi, araması, özlemesi açısından. Her geçen gün bu biraz daha artıyor. Ancak bazen insanların ne yapmaya çalıştıkları ölümünden sonra anlaşılıyor. Hangi dengeleri tutmaya çalıştıkları. O da öyle bir insanmış. Allah rahmet eylesin. Günlük hayatında bile benim gibi birçok insan ki ben de öyle, 'Keşke burada olsaydı da şu konuda bir şey sorabilseydim.' dediğim çok zamanlar oluyor. Çünkü bugün Türkiye'nin yaşadığı dış dünya problemlerinde, Türkiye'de yaşanan problemlerde keşke onun fikrini alabilseydik. Bunu çok insan istiyor şu anda. Ben evladıyım ama Türkiye'de milyonlarca insanın onu baba gibi gördüğünü de biliyorum."
Törenin ardından vatandaşlar, Özal'ın mezarı başında dua etti. Ayrıca anıt mezar girişinde lokum ve gül suyu dağıtıldı.
'BÜYÜK TÜRKİYE' HAYALİ PEŞİNDE BİR ÖMÜR: TURGUT ÖZAL
Ölümünün 23'ncü yılında anılan 8'nci Cumhurbaşkanı Özal, "Büyük Türkiye" hayali peşinde 66 yıllık ömrünü, Türkiye'de özgür ve sivil bir değişim için attığı adımlarla geçirdi.
"Büyük Türkiye" hayali peşinde 66 yıllık ömrünü, Türkiye'de özgür ve sivil bir değişim için harcayan Türkiye Cumhuriyeti'nin 8'nci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal, "Bireyin devlet için var olduğu" anlayışı yerine, "devletin birey için var olduğu" anlayışını Türkiye kamuoyunun gündemine taşıyan lider oldu.
17 Nisan 1993'te hayatını kaybeden 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 23'üncü ölüm yıl dönümünde ekonomik ve sosyal gelişmelerdeki başarıları ve projeleriyle anılıyor.
"SANDALYESİZ BAKAN" ÖZAL
Turgut Özal'ın siyasi hayatı 1977 genel seçimlerinde Milli Selamet Partisi'nden İzmir Milletvekili adayı olmasıyla başlamış ancak milletvekili seçilememişti.
1979 sonlarına doğru Başbakanlık Müsteşarı olarak atanan Özal, aynı dönemde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini de vekaleten yürütmüştü. Bu özelliği nedeniyle Özal, hem DPT Müsteşarlığı hem de Başbakanlık Müsteşarlığı yapmış Türkiye'nin tek başbakanı ve cumhurbaşkanıydı.
Türkiye ekonomisini liberalleştirmeyi hedefleyen ve "24 Ocak Kararları" olarak bilinen geniş çaplı programın hazırlanmasında önemli rol oynayan Özal, o dönemde gösterdiği etkinlik nedeniyle "sandalyesiz bakan" sıfatını almıştı.
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında Bülend Ulusu Başbakanlığında kurulan 44. Hükümet'te Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevine getirilen Özal, 14 Temmuz 1982'de bu görevinden istifa etti.
ANAVATAN PARTİSİ'Nİ KURDU
İstifasının ardından 20 Mayıs 1983'te Anavatan Partisi'ni kuran Özal, aynı yıl yapılan genel seçimlerde partisinin birinci gelmesi üzerine 45. Hükümeti kurmakla görevlendirildi. 1983'ten 1991'e kadar aralıksız olarak tek başına iktidarda kalmayı başaran Anavatan Partisi, 1996 ile 2002 yılları arasında da çeşitli koalisyon hükümetlerinin içinde yer aldı.
Anavatan Partisi, 1987'de gerçekleşen genel seçimlerinden tekrar birinci parti olarak çıktı ve Özal, Başbakanlık koltuğunu korudu.
SUİKASTE UĞRADI
Özal, 18 Haziran 1988'de Ankara Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen Anavatan Partisi'nin 2. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşma sırasında uğradığı silahlı saldırı sonucu sağ elinden yaralandı. Yaralı halde kürsüye yeniden çıkan Turgut Özal, "Bilhassa belirtmek istiyorum, Allah'ın verdiği ömrü, O'nun isteğinden başka alacak yoktur, biz de O'na teslim olmuşuzdur." ifadelerini kullanmıştı.
Suikastı gerçekleştiren Kartal Demirağ isimli şahıs, saldırı sonrasında yakalandı ve yargılama sonucunda idama mahkum edildi. Ancak daha sonra cezası 20 yıl hapis cezasına çevrilen Demirağ, 4 yıl hapis yattıktan sonra Turgut Özal tarafından 1992 yılında affedildi.
"Bilhassa belirtmek istiyorum, Allah'ın verdiği ömrü, O'nun isteğinden başka alacak yoktur, biz de O'na teslim olmuşuzdur."
TERÖRLE MÜCADELEDE SİVİL İNİSİYATİFİ DEVREYE SOKTU
31 Ekim 1989’da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin sekizinci Cumhurbaşkanı olarak seçilen Özal, 9 Kasım 1989 günü görevine başladı.
Turgut Özal, ekonomik alanda attığı önemli adımların yanı sıra, dönemin büyük sorunları arasında yer alan terörle mücadele konusunda da farklı bir strateji izledi.
Terörle mücadele konusunda ilk kez sivil inisiyatifi devreye sokan Özal, sorunun çözümü için pek çok görüşme gerçekleştirdi ve raporlar hazırlattı. Cumhurbaşkanı Özal'ın askeri güç kullanımı dışındaki önerilerini belirtmesinden sonra bölgede patlak veren olaylara karşı, bu konuda geri adım atmayacağının sinyalini "Kürt meselesini mutlaka çözeceğim. Bu benim milletime yapacağım son hizmetim olacaktır." sözleriyle verdi.
TALABANİ VE DEP'Lİ VEKİLLERLE GÖRÜŞTÜ
Bu kapsamda, Cumhurbaşkanı Özal'ın Celal Talabani ile 12 Mart 1991'de Çankaya Köşkü'nde yaptığı görüşme "Devletin PKK ile dolaylı yoldan ilk teması" olarak yorumlandı. Görüşmeden kısa süre sonra 26 Mart 1991'de Der Spiegel dergisine bir açıklama yapan Talabani, Özal’ın "Kürtlere özerklik vereceğini" söylediğini iddia etmişti.
Turgut Özal, 1992'nin Mart ayında DEP milletvekilleri Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Orhan Doğan'ı Köşk'te kabul ederek, onlarla da bir görüşme gerçekleştirdi. Sırrı Sakık, görüşmenin ardından Özal'ın kendilerine "Genel af çıkarıp, sorunu kökünden çözeceğini" belirttiğini açıkladı.
VEFATI NEDENİYLE ÇABALARI SONUCA ULAŞAMADI
Ancak Turgut Özal'ın, sorunun çözümüne ilişkin çabaları, 17 Nisan 1993'te vefat etmesi nedeniyle, sonuca ulaşamadı.
Ölümünden 19 yıl sonra 2012'de "cinayet sonucu öldüğü" yönündeki iddialar nedeniyle otopsi yapılması için Özal'ın mezarı açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, otopsi raporuna göre, mevcut bilgi ve bulgularla Özal'ın kesin ölüm sebebinin tespit edilemediğini bildirdi.
AİLE DOSTLARI ANLATTI
8'inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın aile dostlarından Malatya Eğitim Vakfı Kurucusu ve iş adamı Şaban Taçyıldız, siyasetten özel yaşamına, aile hayatından girişimci ruhuna kadar her yönüyle merhum Özal'ı anlattı.
Taçyıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 17 Nisan 1993'te vefat eden Turgut Özal'ı, Anavatan Partisi'ni kurduktan sonra tanıdığını belirtti. Bu süreçte merhum Özal'ın kendisine milletvekilliği teklif ettiğini anlatan Taçyıldız, Özal'a her zaman yanında olacağını ama siyaseti düşünmediğini söylediğini aktardı.
+85
O dönem siyaset için kendini çok genç gördüğünü dile getiren Taçyıldız, politikaya girmemesine karşın Özal ile daha da yakınlaştıklarını ifade etti.
Merhum Özal'la iyi bir diyalog içinde olduklarını söyleyen Taçyıldız, her İstanbul'a geldiğinde Özal'ın mutlaka kendisiyle görüştüğünü vurguladı.
Zaman zaman Özal'ın İstanbul'daki evine de gittiğine işaret eden Taçyıldız, "Malatya'dan kayısı falan gelirdi, biz de onları kendilerine gönderirdik. Oğlu Ahmet'le çok yakındık. Onun Malatya'ya milletvekili olmasında yine benim çok büyük payım oldu. Helali hoş olsun, çok düzgün insanlardı." dedi.
Özal'ın sevgi dolu bir insan olduğunu belirten Taçyıldız, şöyle devam etti:
"Hani 'Bir karıncanın canını incitmez' derler ya öyle bir insandı. Çocuklara karşı çok sevecendi. Mesela bir yaramazlık yaptıkları zaman hiç kızmazdı. Özal, çocuklara çok önem ve değer verirdi. Gerçekten süper bir babaydı. Çocuklarına karşı kırıcı bir üslubu yoktu. Bir baba oğul değil de kardeş, arkadaş rolüyle yaklaşırdı. Semra Hanım da çok değerli bir hanımefendiydi. Kadınlar Kurulunu kurdu. Türkiye'nin en zengin hanımlarıyla beraber iş birliği yaptı. Okulsuz yerlere okul, nikahsız kadınlara nikah yaptırdı. Özal, tek başına bir partinin bir yere gelemeyeceğini iyi bildiği için Kadın Kolları, Gençlik Kolları bunları kurdu. Bunlarla yoğunlaştırdı, güçlendirdi, kuvvetlendirdi partiyi. Böylece hem ülke zenginlerinin ülkeye yatırım yapmalarını sağladı hem de sosyal şeylerle her yere medeniyeti, eğitimi götürmeye çalıştı."
ERDOĞAN: ÖZAL MİLLETİMİZİN GÖNLÜNDE MÜSTESNA BİR YER EDİNMİŞTİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8. Cumhurbaşkanı Özal'ın, ülkenin gelişmesi ve ilerlemesinde öncü rol oynadığını ve milletin gönlünde müstesna bir yer edindiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatının 23. yılı sebebiyle mesaj yayımladı.
Mesajında, Özal'ın ülkeye ivme kazandıran icraatları, demokratikleşme ve kalkınma sürecinde iz bırakan hizmetleriyle milletin takdirini kazandığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Merhum Turgut Özal, ülkemizin gelişmesi ve ilerlemesinde öncü rol oynamış, aziz milletimizin gönlünde müstesna bir yer edinmiştir. 8. Cumhurbaşkanı'mız Turgut Özal'a vefatının yıl dönümünde Allah'tan rahmet niyaz ediyor, kendisini saygıyla anıyorum."
DAVUTOĞLU: ÖZAL, TARİHE DÖNÜŞÜME ÖNCÜLÜK EDEN BİR DEVLET ADAMIYDI
Başbakan Davutoğlu, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatının 23. yılı dolayısıyla yayımladığı mesajında, Özal'ın tarihi dönüşüme öncülük eden önemli bir devlet adamı olduğunu belirtti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatının 23. yılı dolayısıyla bir mesaj yayımladı.
Mesajında, Özal'ın, ülkenin daha müreffeh, demokratik ve modern bir yapıya kavuşması yolunda tarihi dönüşüme öncülük eden önemli bir devlet adamı olduğunu belirten Davutoğlu, Özal'ın başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinde, Türkiye'nin dünyayla bütünleşmesine, değişim ve dönüşümüne yönelik büyük hizmetlerde bulunduğunu vurguladı.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Merhum Özal, milletiyle bütünleşen, onun değerleriyle hemhal olmuş bir devlet adamına bu aziz topraklarda nasıl sahip çıkılacağının da örneği olmuştur. Onun içten, samimi, her kesimi kucaklayan, yediden yetmiş yediye herkesle diyalog kurabilen üslubu unutulmayacak. Üstlendiği görevlerde ülkemize kazandırdığı değerlerle, yakın siyasi tarihimizin mümtaz şahsiyetleri arasında yer alan merhum Turgut Özal’ı vefatının yıl dönümünde rahmetle ve hürmetle yad ediyorum."
CHP'Lİ AĞBABA: TÜRK SİYASETİNDE VE EKONOMİSİNDE ÖNEMLİ İŞLERE İMZA ATTI
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın özgün düşünceleri ve vizyonuyla Türkiye siyasetinde ve ekonomisinde önemli işlere imza attığını bilirdi.
Ağbaba, Sekizinci Cumhurbaşkanı Özal'ın vefatının 23. yılı dolasıyla yaptığı yazılı açıklamada, 17 Nisan'ın hem Malatya hem de Türkiye tarihinde önemli bir gün olduğunu belirtti.
Özal'a Allah'tan rahmet dileyen Ağbaba, "Turgut Özal, özgün düşünceleri ve vizyonu ile Türkiye siyasetinde ve ekonomisinde önemli işlere imza atmıştır. Malatyalılık kimliğini her platformda ortaya koyan ve bununla gurur duyduğunu ifade eden Özal, Malatya'nın İsmet İnönü'den sonra yetiştirdiği önemli değerlerden biri olarak hafızalarda yerini almıştır." ifadesini kullandı.
Ağbaba 17 Nisan 1978'de de Malatya Belediye Başkanı Hamid Fendoğlu'nun evine gönderilen bombalı paketin patlatılması sonucu gelini ve iki torunuyla katledildiğini hatırlatarak şöyle devam etti:
"12 Eylül'ün hazırlayıcısı önemli olaylardan biri olan Hamido'nun öldürülmesi ve ardından başlatılan Malatya olayları, toplumsal kaos yaratmak isteyenlerin hedeflerine ulaşmasında etkili olmuştur. 'Darbelerle hesaplaşacağız' diyenlerin ise Malatya olayları ve Hamido suikastının araştırılması ve aydınlatılması için bir adım atmamaları düşündürücüdür. Bu vesileyle Hamid Fendoğlu ve Malatya olaylarında hayatlarını kaybedenler ile Sekizinci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’a Allah'tan rahmet, yakınlarına bir kez daha başsağlığı diliyorum."
Bu haber 4442 defa okunmuştur.
YORUMLAR