Giriş Tarihi: 05.05.2017 18:14 Son Güncelleme Tarihi: 06.5.2017 02:36
Suriye'de 'Güvenlik bölge anlaşması' yürürlüğe girdi
Suriye’de oluşturulan gerilimi azaltma bölgelerine ilişkin anlaşma, bugün saat 00:00 itibariyle yürürlüğe girdi.

Kazakistan'ın başkenti Astana'da yapılan Suriye barış görüşmelerinin dördüncü turunda Rusya, Türkiye ve İran Suriye'de çatışmasızlık bölgelerinin kurulması için muhtıra imzaladı.
Rusya Savunma Bakanlığı, Türkiye ve İran'la birlikte Suriye'de ilan edilen dört güvenli bölgede bu gece yarısı 00.00'da yeni dönemin başlayacağını duyurdu.
ABD UÇAKLARINA KAPALI
Astana'da yapılan Suriye barış görüşmelerinde Rusya'nın başmüzakerecisi Alexander Lavrentyev, Suriye'de kurulacak güvenli bölgelerin ABD ve ABD önderliğindeki koalisyon uçaklarına kapalı olacağını söyledi.
Birleşmiş Milletler kararı memnuniyetle karşılarken, ABD şüpheyle yaklaştı.
TÜRKİYE İDLİB'DE DEVRİYE GEZECEK
Öte yandan Astana'da varılan anlaşmayla Türk ordusunun güvenliği sağlamak ve El Kaide bağlantılı grupları püskürtmek için İdlib'de devriye gezecek.
Çatışmasızlık bölgeleri, gerilimi azaltma bölgeleri, yeşil hat, güvenlik hatları gibi farklı terimlerle adlandırılan güvenli bölgeler, memorandumda yer alan ifadelere göre 6 ay boyunca geçerli olacak geçici bir önlem olup, bu süre garantör ülkelerin oy birliğinde kararıyla uzatılabilecek.
Suriye'de ateşkesin garantörleri olan Rusya, Türkiye ve İran, güvenli bölgeler kurulmasını öngören memorandumu imzalamıştı.
Amerikan savaş uçaklarına izin yok
Rusya'nın Astana'daki temsilcisi Alexander Lavrentyev, güvenli bölgelerin ABD savaş uçaklarının uçuşuna kapatılacağını duyurdu. Lavrentyev'in açıklamasını Reuters haber ajansı son dakika olarak dünyaya geçti.
Rusya Savunma Bakanlığı ise, ABD ve müttefiklerinin pozisyonlarının Suriye'de yeni bir durum yarattığını açıkladı.
Önceki gün Soçi'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ağırlayan Rusya lideri Vladimir Putin, dört noktada silahların tamamen susmasıyla uçuşa yasak bölgelerin hayata geçebileceğini söylemişti.
Kesin sınırları üç ülke belirleyecek
Anlaşmadan dakikalar sonra açıklama yapan Türkiye Dışişleri Bakanlığı, "Çatışmasızlık bölgelerinin sınırları ve işleyişine ilişkin ayrıntı ve düzenlemeler, önümüzdeki dönemde üç Garantör ülke arasında tesis edilecek çalışma grubunda belirlenecektir" ifadesini kullandı.
Türkiye 24 Ağustos 2016'da Suriye'ye sınır ötesi Fırat Kalkanı Harekâtı'nı başlatmış ve kısa sürede Cerablus-Azez hattını terör örgütü DEAŞ'tan kazımıştı. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Türk özel kuvvetleri daha sonra güneye doğru ilerlemiş ve Şubat ayında El Bab'ı geri almıştı. Söz konusu bölge halen ÖSO'nun kontrolü altında ve yalnızca IŞİD değil terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG'den de temizlenmiş durumda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Putin duyurdu
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya lideri Putin'in Soçi zirvesinde liderler harita üzerinde Suriye'de silahların susacağı bölgeleri belirlemişti. Basın toplantısında kameraların karşısına geçen iki lider, ABD Başkanı Donald Trump'ın da yeni plana destek verdiğini duyurmuştu.
Erdoğan, Soçi dönüşünde uçakta gazetecilere konuşmuş ve "Temennimiz, dört bölgede çatışmasızlık adımının atılması. Bu sağlanırsa, Suriye’de bu iş yüzde 50 çözülmüş olur" diyerek anlaşmanın önemini vurgulamıştı.
Ve resmen ilan edildi… Bu gece başlıyor!
Rusya Savunma Bakanlığı, Suriye'de ilan edilen dört güvenli bölgede bu gece yarısı yeni dönemin başlayacağını duyurdu. Moskova'nın Astana'daki temsilcisi Lavrentyev, Suriye'de ilan edilen güvenli bölgelerde ABD jetlerinin uçamayacağını açıkladı.İngiliz The Times gazetesi, Astana'da varılan anlaşmayla Türk ordusunun güvenliği sağlamak ve El Kaide bağlantılı grupları püskürtmek için İdlib'de devriye gezeceğini yazdı. Haber, Rusya'nın dört bölgeye daha fazla gözlemci asker göndermeye hazır olduğu açıklamasıyla örtüşüyor.

Türkiye, Rusya ve İran'ın dün Kazakistan'ın başkenti Astana'da imzaladığı Suriye'de güvenli bölgeler anlaşması, bu gece yürürlüğe giriyor.
Rusya Savunma Bakanlığı, bu gece yarısından itibaren güvenli bölgelerde silahların susacağını duyurdu. Bakanlığın verdiği bilgiye göre, anlaşma Birleşmiş Milletler (BM), ABD ve Suudi Arabistan tarafından destekleniyor.
Bakanlık ayrıca, Rus uçaklarının 1 Mayıs'tan bu yana söz konusu bölgelerin üstünde uçmadığını da ekledi. Ancak, yeni dönemde terör örgütü IŞİD'i hedef alan saldırılar durmayacak.
Amerikan savaş uçaklarına izin yok
Rusya'nın Astana'daki temsilcisi Alexander Lavrentyev, güvenli bölgelerin ABD savaş uçaklarının uçuşuna kapatılacağını duyurdu. Lavrentyev'in açıklamasını Reuters haber ajansı son dakika olarak dünyaya geçti.
Önceki gün Soçi'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ağırlayan Rusya lideri Vladimir Putin, dört noktada silahların tamamen susmasıyla uçuşa yasak bölgelerin hayata geçebileceğini söylemişti.
Türk askeri İdlib'de devriye gezecek
İngiliz The Times gazetesi, Orta Doğu muhabiri Richard Spencer'ın imzasını taşıyan haberde Türk askerinin İdlib'e ilerleyebileceğini yazdı.
Gazeteye konuşan iki kaynak, varılan anlaşmayla Türk ordusunun muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde güvenliği sağlamak ve El Kaide bağlantılı grupları püskürtmek için İdlib'de devriye gezeceğini söyledi. Times'a göre, El Kaide bağlantılı Tahrir el Şam örgütü İdlib vilayetinden uzaklaştırılacak.
Times, imzalanan protokolün Suriye'deki savaşın son bulması için atılmış en büyük adım olabileceğini yazdı. Haberde, "Anlaşma, geçici bir çözümün garantörü dış güçlerin ilk kez bir hedefi gerçekleştirmek uğruna risk alacakları anlamına gelecek" ifadesi yer aldı.
Haber, Lavrentyev'in Astana'da yaptığı Moskova'nın dört bölgeye daha fazla gözlemci asker göndermeye hazır olduğu açıklamasıyla örtüşüyor.
Dün yazmıştı
The Times, dünkü haberinde de Rusya, Türkiye ve İran ordularının birlikte sahada olacağını yazmıştı.
Dün ilan edilen güvenli bölgeler muhaliflerin kontrolündeki İdlib ve çevresi, Hums'un kuzeyi, Şam'ın doğusundaki Guta ile güneydeki Deraa ve Kuneytra çevresini kapsayacak.
Astana zirvesine ABD ilk kez en üst düzey katılım gösterdi, masada Dışişleri Bakan Yardımcısı Stuart Jones da vardı.
Kesin sınırları üç ülke belirleyecek
Anlaşmadan dakikalar sonra açıklama yapan Türkiye Dışişleri Bakanlığı, "Çatışmasızlık bölgelerinin sınırları ve işleyişine ilişkin ayrıntı ve düzenlemeler, önümüzdeki dönemde üç Garantör ülke arasında tesis edilecek çalışma grubunda belirlenecektir" ifadesini kullandı.
Türkiye 24 Ağustos 2016'da Suriye'ye sınır ötesi Fırat Kalkanı Harekâtı'nı başlatmış ve kısa sürede Cerablus-Azez hattını terör örgütü IŞİD'den kazımıştı. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Türk özel kuvvetleri daha sonra güneye doğru ilerlemiş ve Şubat ayında El Bab'ı geri almıştı. Söz konusu bölge halen ÖSO'nun kontrolü altında ve yalnızca IŞİD değil terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG'den de temizlenmiş durumda.
Erdoğan ve Putin duyurdu
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya lideri Putin'in Soçi zirvesinde liderler harita üzerinde Suriye'de silahların susacağı bölgeleri belirlemişti. Basın toplantısında kameraların karşısına geçen iki lider, ABD Başkanı Donald Trump'ın da yeni plana destek verdiğini duyurmuştu.
Erdoğan, Soçi dönüşünde uçakta gazetecilere konuşmuş ve "Temennimiz, dört bölgede çatışmasızlık adımının atılması. Bu sağlanırsa, Suriye’de bu iş yüzde 50 çözülmüş olur" diyerek anlaşmanın önemini vurgulamıştı.
Yedi yıldır süren savaş
Suriye'de Mart 2011'de gösteriler başladı ve ülke aylar içinde iç savaşa sürüklendi. Halihazırda ülke dörde bölünmüş halde. Güneyden Halep'e kadar olan hat Şam rejimi lideri Beşar Esad'ın kontrolünde. İdlib, güneydoğu ve güney sınırındaki bazı noktalar muhaliflerin elinde bulunuyor. Kuzeyde Cerablus-Azez hattı dışında terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG'liler var. Ülkenin doğusu ise büyük oranda terör örgütü IŞİD'in elinde.
İç savaşın yedinci yılına girdiği ülkede bugüne kadar yüzbinlerce insan yaşamını yitirdi, milyonlarca Suriyeli de evlerini terk etmek zorunda kaldı. Başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede milyonlarca Suriyeli sığınmacı bulunuyor.
FETÖ'nün 'Mahrem imamı' itiraf etti
FETÖ'nün 'Mahrem imamı' itiraf etti
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), emniyetteki yaklaşık 70 bin kişiyi A, B, C, D, E, F, G şeklinde gruplandırarak kodladığı iddiasıyla FETÖ'nün emniyetteki mahrem yapılanmasına yönelik başlatılan operasyonda gözaltına alınan şüphelilerden F.A, fişleme iddialarını kabul etti.
Milli İstihbarat Teşkilatına (MİT) ulaşan bir harici bellekte yer alan bilgilerin emniyet yetkilileri ile paylaşılmasının ardından, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen operasyonda gözaltına alınan şüphelilerden 27'si Emniyet Müdürlüğündeki ifade işlemlerinin ardından adliyeye getirildi.
Ankara Adliyesinde soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcı Serhat Özveren'e ifade veren şüphelilerden 27'si, tutuklanma talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliklerine sevk edildi.
Nöbetçi sulh ceza hakimlikleri, şüphelilerden 24'ünün tutuklanarak, cezaevine gönderilmesine, 3 şüphelinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi.
Ankara 3. Sulh Ceza Hakimi Ali Ramazan Bilgisiçok, şüphelilerden etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyen 2 kişi ile bebek emzirdiği belirlenen bir kadının adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına hükmetti.
Hakim Bilgisiçok'a ifade veren şüphelilerden F.A, "Mahrem imam soruşturmasında bahsi geçen fişleme hususları doğrudur. Fişleme, 'Nejat' kod isimli, gerçek ismi de Nihat olan soy ismini bilmediğim, Yozgat'taki soruşturmada fotoğraftan teşhis ettiğim kişi tarafından hazırlandığını biliyorum. Dosya kapsamında sorulan kodlamalar, kişilerin bilgi ve beyanlarına göre oluşturulmuştur. Benimle ilgili kodlamalar yüzde yüz doğrudur. Bu nedenle diğer kişilerle ilgili kodlamaların da doğru olduğunu düşünüyorum." dedi.
Sorgusunda, FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığını da kabul eden F.A, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini de söyledi.
70 BİN POLİS 7 KATEGORİYE AYRILMIŞ
Emniyetteki mahrem yapılanmaya yönelik operasyonun dayanağı olan taşınabilir bellekte yer alan bilgilere göre, FETÖ, emniyet içerisindeki yaklaşık 70 bin kişiyi A, B, C, D, E, F, G şeklinde gruplandırdı.
Söz konusu yapılanmada A grubu "Bizden" denilen ve örgütün bütün talimatlarını koşulsuz şartsız yerine getirenlerden oluşuyor. B grubunda ise örgüte himmet veren ancak her talimatı yerine getirmeyip Bank Asya gibi örgütün finans kaynaklarına para yatırmayanlar yer alıyor. Bir dönem örgüt içerisinde faaliyette bulunup sonrasında talimat üzerine örgütten ayrılan ve beklemede kalanlar ise "Bizdendi" tanımlaması ile C grubunda bulunuyor.
Terör örgütü tarafından hal ve hareketleri örgüte zarar verdiği gerekçesi ile çıkartılan eski üyeler de D kategorisinde sınıflandırılıyor. Bu kategoridekiler "cemaatin yapısını çok iyi bilen ve zararsız eski mensuplar" olarak nitelendiriliyor. E grubunda ise "Ehli dünya ve Ehli beyt" olarak kategorilendirilen emniyet mensupları yer alıyor.
FETÖ, örgüt yapısı için en büyük tehdit olarak gördüğü emniyet mensuplarını F grubunda sınıflandırarak bu grupta yer alanları "Düşman" olarak niteledi. Özellikle 15 Temmuz sonrasında FETÖ ile aktif mücadele eden birimlerde görevli polisler bu kategoride yer aldı. Örgütün G grubunda sınıflandırdığı emniyet mensupları ise başka dini gruplarda yer alan ve "cemaat"in faaliyetlerine sempati ile bakan kişilerden oluşuyor
Hıdırellez nedir ne zaman kutlanır? - Hıdırellez günü hangi güne denk geliyor? - İşte cevabı

Türklerin Orta Asya'dan bu yana sürdürdüğü Hıdırellez günü bu yıl da geldi çattı. Hıdırellez şenlikleri binlerce kişi tarafından coşkuyla kutlanacak. Baharın karşılanması anlamına gelen Hıdırellez nedir ve ne zaman kutlanır? Hıdırellez günü hangi güne denk geliyor? Bu önemli gün ile ilgili tüm detaylara bu başlık altından ulaşabilirsiniz. İşte Hıdırellez nedir ve ne zaman kutlanır? sorusunun yanıtı...
Baharın gelişi olarak adlandırılan Hıdırellez günü bu yıl da geldi, çattı. Hıdırellez nedir ve ne zaman kutlanır? sorusu son günlerde merak konusu olmuştu. Türklerin Orta Asya'dan bu yana sürdürüğü Hıdırellez günü hangi güne denk geliyor? Hıdırellez ile ilgili merak edilen tüm biglilere bu başlık altından ulaşabileceksiniz. İşte Hıdırellez ne zaman? sorusunun cevabı...

Hıdırellez gelenekleri arasında en yaygın olanı gül ağacı altına dilek dilemektir. Bu gelenek Hıdırellez akşamında gerçekleştirilir. Dilekler bir kağıda yazılıp asılabileceği gibi şekil olarak da gül ağacının altına çizilebilir. Ev isteyen ev resmi, araba isteyen araba resmi çizebilir. Hıdırellez sabahı da ilk iş gül ağacının dibine gidilir ve o notlar alınıp suya bırakılır.
Hıdırellez akşamında bir diğer dilek dileme biçimi de gül ağacına para asmaktır. Asılan paralar ve dilekler 6 Mayıs 2016 cuma sabahı erkenden geri toplanır. Para cüzdana konulur ve yıl boyunca o para harcanmaz. Hıdırellez parası kişiye o yıl boyunca darlık ve parasızlık yüzü göstermez.
HIDIRELLEZ DUASI
Bazı inançlara göre dileklerin kabul olması için Hıdırellez duasının okunması gerekir. Bu dilekler gül ağacına asıldıktan sonra yapılır. Hıdırellez dilek duası şöyledir; Bin bir adım bir adım /Allah bir adım adım / Kerim kerem Allah /Başımda bir duman var yardım eyle ya Allah / La ilaha illallah muhammeden resullullah yetiş imdadıma hızır ile Allah birsin sen kulla mişersin biz gibi kulların yardımcısı sensin hızır deryada erdim murada amin.
HIDIRELLEZ MESAJLARI
Pek çok geleneksel günümüzde olduğu gibi Hıdırellez de teknoloji tanışmıştır. Son yıllarda artık Hıdırellez zamanı insanlar birbirlerine cep telefonlarından Hıdırellez mesajları gönderiyor; Facebook, Twitter, Whatsapp gibi iletişim araçlarından Hıdırellez mesajları ve sözleri paylaşıyorlar. Siz de yarın Hıdırllez zamanı aşağıdaki mesajlardan istediklerinizi yakınlarınızla paylaşabilirsiniz.
- Bahar geldi yaz geldi Hıdırellez zamanı geldi. Hızır (as) dileklerinizi kabul etsin, Hıdırellez bayramanız kutlu olsun.
- Dileğinizi bağladığınız gül gibi yüzünüz gülsün. Hıdırellez bayramınız kutlu olsun.
- Havalar gibi yüreğinizde hep sıcacık olsun. Hıdırellez'de dilekleriniz kabul olsun.
- Hıdırellez bayramınız kutlu olsun,
- Yaz gelince kağıya dilekler bağlanır gül ağacına. Hızır (as) gelsin ağacınıza dileniğinizi kaul etsin, yüzünüzü güldürsün. Hıdırelleziniz kutlu olsun.
- Hızır aleyhisselam, bugün edilen tüm dileklerinizi kabul etseniz.
- Hızır aleyhisselam ile İlyas aleyhisselam ab-ı hayat suyunu bulsun, dilekleriniz kabul Hıdırellez bayramınız kutlu olsun.
- Evin olsun, araban olsun, olmazsa canın sağ olsun. Hıdırellez bayramın kutlu olsun.
- Hıdırellez ateşini büyüttük, dertlerimizi söndürdük. Hıdırellez bayramında dilekleriniz kabul olsun.
- Yaz dileğini bağla gül ağacına; bu sefer olmazsa bir dahaki bayrama. Hıdırellez bayramınız kutlu olsun.
- Aylardan Mayıs, günlerden Hıdırellez; gününüz hep güneşli talihiniz hep bol olsun. Hızır gününüz kutlu olsun.
- Hıdırellez bayramında dilekleriniz kabul olsun, sağlıklı, bereketli nice yıllar dilerim.
- Bu güzel Hıdırellez akşamında Hızır (as) size ve yakınlarınıza bereket getirsin.

Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun görevden ihraç ettiği 107 hakim arasındaki 3 isim dikkat çekti. İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimi Mehmet Özakar sorgu yaptığı sırada meslekten atıldığını öğrendi. Hemen yerine başka bir hakim görevlendirildi. Aynı adliyeden terör suçlarına bakan 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nın iki üyesi de meslekten ihraç edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü ile iltisakları olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen 107 hakimden üçünün kimlikleri şaşırttı.
Bu akşam HSYK 2. Daire tarafından meslekten ihraç edilen isimler atasında İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimi Mehmet Özakar da yeraldı. Özakar'ın adliyede nöbetçi olduğu ve sorgu yaptığı sırada açığa alındığını öğrendiği belirtildi. Anadolu Adalet Komisyon Başkanlığı, hakimin yerine hemen yeni bir hakim görevlendirdi. Mehmet Özakar geçtiğimiz hafta Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Akdemir'i rüşvet aldığı iddiasıyla tutuklamıştı.
Yine İstanbul Anadolu Adliyesi'nden terör suçlarına bakan 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nın iki üyesi de meslekten ihraç edildi. Said Büker ve Ömer Akkuşçu İsimli hakimler 107 kişilik ihraç listesinde yer aldı. İki hakim hakkında FETÖ ile irtibatları olduğu yönünde ifade olduğu öğrenildi. Mahkemenin toplam üç üyesi bulunuyordu
THY'den ABD ve İngiltere uçuşlarında laptop dağıtımı

Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Bilal Ekşi, Amerika ve İngiltere uçuşlarında business class yolcularına laptop dağıtımına yarın başlayacaklarını bildirdi.
Ekşi, Twitter'daki resmi hesabından cep telefonları dışındaki elektronik malzemelerin uçak kabininde taşınmasını yasaklama yönündeki kararın ardından Amerika ve İngiltere uçuşlarında yolculara laptop dağıtımıyla ilgili açıklamada bulundu.
Bilal Ekşi, "Amerika ve İngiltere uçuşlarında B/C (business class) yolcularımız İçin laptop dağıtımına yarın başlıyoruz." ifadelerini kullandı.
F-16 yerine TF-X milli uçak geliyor

Türkiye, hava kuvvetlerine yeni ve milli güç katmak için harekete geçti. 2020'ye kadar envanterden çıkarılacak F-4 uçakları yerini F-35'lere bırakacak, 2025'ten sonra aşamalı olarak envanterden çıkarılacak F-16 uçaklarının yerini ise Türkiye'nin milli muharip uçağı TF-X'ler alacak.
Savunma sanayiinde ardı ardına dev adımlar atan Türkiye, milli savaş uçağı için de çalışmalarına hız verdi. Milli Uçak Projesi'nde teknik ve görsel prototipler belirlenmeye başladı. 2020'den sonra hava kuvvetleri envanterindeki 48 F-4 ağır bombardıman uçağı aşamalı olarak envanterden çıkarılacak.

Bu uçakların yerine Amerika'da üretilen 5'inci nesil F-35 uçakları alınacak. Önümüzdeki birkaç yıl içinde siparişi verilen 8 F-35, Türkiye'ye teslim edilecek. Zamanla bu sayı 98'e kadar çıkarılacak. 2025'ten itibaren ise 'savaşan şahin' olarak adlandırılan 240 adetlik F-16 filosu yine aşamalı olarak envanterden çıkarılmaya başlanacak.
Bu uçakların yerine dışarıdan satın alma yerine TAI öncülüğünde ilk muharip uçak geliştirme projesi devreye girecek. Hedef 4 yıl içinde prototipin tamamlanarak seri üretime geçmek. İlk aşamada 100-150 adet uçak Türk Hava Kuvvetleri için üretilerek filoya dâhil edilecek. TF-X olarak adlandırılan milli savaş uçaklarında 1 mürettebat görev yapacak. Uçakta süper seyir yetenekli 1 ya da 2 turbo fan motor olacak.
Milli muharip uçak ROKETSAN'ın ürettiği ve üreteceği milli füze ve silah sistemleri ile donatılacak. Böylece Türkiye dışarıya bağımlı kalmadan kendi hava savunma ve hava taarruz sistemini tamamlamış olacak
Savcıdan 15 Temmuz için 'kontrollü darbe' diyen avukata tepki

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin görülen davada, sanık avukatının 15 Temmuz için "kontrollü darbe" ifadesini kullanmasına duruşma savcısı tepki gösterdi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin görülen davada, duruşma savcısı Aytekin Canikli, 15 Temmuz için "kontrollü darbe" diyen sanık avukatı Musa Can'a tepki gösterdi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen davanın öğleden sonraki bölümünde, sanık Engin Dağcı savunmasını yaptı. Daha sonra avukatı Can, savunma ve taleplere ilişkin söz aldı.
Türkiye'de bugüne kadar birçok darbe ve cunta girişiminin yaşandığını hatırlatan Musa Can, bu darbelerle ilgili bilinen bazı gerçeklerin zamanla değiştiğini belirtti.
Benzer durumun bir kez daha yaşanabileceğini savunan Can, 15 Temmuz'daki darbe girişimi için "kontrollü darbe" ifadesini kullandı.
Bunun üzerine duruşma savcısı Canikli, "kontrollü darbe" tanımlamasına tepki göstererek, "Avukat bey 'kontrollü darbe' diyerek, 15 Temmuz gecesi vatanı, milleti uğruna göğsünü darbecilere karşı siper eden 248 şehit hakkında saygısızlıkta bulunmuştur. Hakkında suç duyurusunda bulunularak, gerekli işlemlerin yapılmasını kamu adına talep ediyorum." dedi.
"DARBE GİRİŞİMİNE 'KONTROLLÜ DARBE' DENİLMESİ KABUL EDİLEMEZ"
Sanık ve avukatlarının savunma hakkının dokunulmaz olduğunu, iddia makamı olarak buna daima saygı gösterdiklerini ifade eden Aytekin Canikli, ancak bazı avukatların davanın esası dışına çıkarak, iddianameyi hazırlayan savcı başta olmak üzere birçok konu hakkında "etik olmayan" söylemlerde bulunduğunu kaydetti.
15 Temmuz'daki kanlı darbe girişimine "kontrollü darbe" denilmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Canikli, "Kontrollü darbe ifadesi en hafif tabirle saygısızlıktır. İddianameyi eleştirmenize saygı duyuyorum. Ancak bunca şehidin verildiği bir olayı 'kontrollü darbe' olarak tanımlamak doğru değildir." tespitinde bulundu.
"BEN DÜŞÜNDÜĞÜMÜ SÖYLEDİM"
Savcı tarafından yanlış anlaşıldığını savunan avukat Can ise "Ben düşündüğümü söyledim. Siz böyle algıladıysanız özür dilerim. Lütfen öyle algılamayın. Bu bir iddiadır, zamanla ortaya çıkar. Yıllar sonra gerçekler yazılır." ifadelerini kullandı.
Savcı Canikli de "Burada benimle alakalı bir özür durumu yok, şehitlerle ilgili bir durum söz konusu." karşılığını verdi.
Nazlı Ilıcak ve Altan kardeşler için flaş gelişme

Aralarında Nazlı Ilıcak, Ahmet-Mehmet Altan kardeşler, Ekrem Dumanlı, Tuncay Opçin ve Emre Uslu’nun da bulunduğu 17 isim hakkında hazırlanan iddianame kabul edilerek ilk duruşmanın 19 Haziran tarihinde İstanbul Adliyesi'nde görülmesine karar verdi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca darbe girişimi sonrası, Fetullahçı Terör Örgütünün medya yapılanmasına yönelik Nazlı Ilıcak, Ahmet-Mehmet Altan kardeşler ile Tuncay Opçin'in de aralarında bulunduğu 17 isim hakkında hazırlanan ve İstanbul 26'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianame üzerindeki incelemeler tamamlandı. İstanbul 26'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi iddianamenin kabulüne karar vererek, ilk duruşmanın 19 Haziran 2017 tarihinde İstanbul Adalet Sarayı'nda saat 10.00'da görülmesine hükmetti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan iddianamede Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs, TC Hükumetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapsi istenmişti.
Haklarında yakalama kararı bulunan sanıklar Ekrem Dumanlı, Tuncay Opçin ve Emrullah Uslu'nun "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs, TC Hükumetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet 15'er yıldan 22,5 yıla kadar hapsi talep edilmişti. Emrullah Uslu'ya diğer suçlamaların yanında ayrıca "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istenmişti
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast davasında ara karar!


HSYK tarafından FETÖ soruşturmaları kapsamında 107 hakim ve savcı daha meslekten ihraç edildi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca (HSYK), FETÖ soruşturmaları kapsamında 107 hakim ve savcının daha ihracına karar verildi.
HSYK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, bugünkü toplantının ardından listeler üzerindeki çalışmaları tamamladıklarını söyledi.

Yılmaz, "107 hakim, savcı daha ihraç edildi. Bu, listeler halinde yapılan son ihraç. Bundan sonra itiraflarla yeni isimler geldikçe bizden sonraki Kurul da durumu değerlendirecektir ama var olan liste üzerindeki çalışmalar sona erdi. Üzerinde çalıştığımız bir liste kalmadı. İtirazları da tamamladık." diye konuştu.
Bu kişilerden 105'inin itiraflar üzerine yapılan çalışmalar sonucunda ihraç edildiğini aktaran Yılmaz, 2 hakim, savcının başkaları üzerine kayıtlı ancak kendilerinin kullandığı belirlenen telefonlarında örgütün haberleşme programı ByLock bulunduğunu kaydetti.
Bu arada, listelerin savcılıklara da gönderildiği ve bu kişiler hakkında gözaltı kararı çıkarıldığı öğrenildi.
Son ihraçlarla FETÖ soruşturmaları kapsamında meslekten atılan hakim ve savcı sayısı 4 bin 238'e ulaştı.
Öksüz'ün tutuklanmasını istemeyen hakim ihraç edildi

Fetullahçı Terör örgütünün Hava Kuvvetleri imamı Adil Öksüz'ü serbest bırakılması kararına yapılan itirazı reddeden Hakim Çetin Sönmez meslekten atıldı.
15 Temmuz darbe girişiminin bir numaralı ismi FETÖ/PDY'nin hava kuvvetleri imamı Adil Öksüz'ün serbest bırakılması kararına yapılan itirazı reddeden Sincan Hakimi Çetin Sönmez hakkında da karar verildi.
Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi tarafından haklarında meslekten ihraç edilme kararı verilen 107 hakim savcı arasında Çetin Sönmez'in de yer aldığı öğrenildi. Sönmez'in KHK kararı ile ihraç edildiği belirtildi.
Sincan hakimi Çetin Sönmez hakkında bir tanığın ifade verdiği, böylece FETÖ ile irtibatının tespit edildiği, bu tespit üzerine meslekten atıldığı kaydedildi.
Çetin Sönmez daha önce hakkında yürütülen soruşturma kapsamında açığa alınmıştı. Sönmez hakkında Adil Öksüz'ün serbest bırakılması ile ilgili başlatılan HSYK soruşturmasının halen devam ettiği de öğrenildi

KKTC Başbakanı Özgürgün: Türkiye KKTC’ye çok ciddi katkılar yaptı. Türkiye olmadan Kıbrıs meselesi halledilemez. KKTC’deki siyasi çözüm ve refah Türkiye’den geçiyor. Ana vatan Türkiye ile birlikte bu topraklarda çok şeyin değişebileceğini düşünüyorum.
Ercan Havalimanı ile Akıncılar bölgesi arasında inşa edilen yol, düzenlenen törenle açıldı. Törene, KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst, bazı milletvekilleri ve vatandaşlar katıldı.
Burada konuşan Özgürgün, Türkiye'nin KKTC'ye çok ciddi katkılar yaptığını dile getirerek, Türkiye olmadan Kıbrıs meselesinin halledilemeyeceğini vurguladı.
Özgürgün, "KKTC'deki siyasi çözüm ve refah Türkiye'den geçiyor. Ana vatan Türkiye ile birlikte bu topraklarda çok şeyin değişebileceğini düşünüyorum." ifadesini kullandı.
"TÜRKİYE'DEN KKTC'YE SU TEMİNİ PROJESİ"
Dünyada en gelişmiş ülkelerde dahi su sorunu yaşandığını, "Türkiye'den KKTC'ye su temini projesi" sayesinde adaya suyun geldiğini anımsatan Özgürgün, sulama projesi ile tarımsal sanayinin de gelişebileceğini söyledi.
Başbakan Özgürgün, Türkiye'den gelen su sayesinde, yeraltı su kaynaklarının zenginleştirilmesinin de sağlanacağını belirterek, "Barış Suyu" diye adlandırdıkları, Türkiye'den gelen sudan Kıbrıs Rum Kesimi'nin de yararlanabileceğini kaydetti.
Geleceğin Türkiye ile birlikte aydınlık olduğuna inancını ifade eden Özgürgün, Kıbrıs'ta her zaman çözümden yana olduklarını sözlerine ekledi.
Son dakika: Abdullah Gül’den Deniz Baykal’a yanıt

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Deniz Baykal'ın açıklamalarına ilişkin, “Bir siyasetçinin kendi parti içi hesapları ve politikaları çerçevesinde yaptığı çeşitli taktikler, o konuşmada, beni de söz konusu etti. Açıkçası ben hiç ciddiye almadım benimle ilgili söylenenleri." dedi.
Abdullah Gül, İstanbul'da Cuma namazı çıkışında yaptığı basın mensuplarına yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
Geçen günlerde bir siyasetçinin kendi parti içi hesapları ve politikaları çerçevesinde yaptığı çeşitli taktikler, o konuşmada, beni de söz konusu etti. Açıkçası ben hiç ciddiye almadım benimle ilgili söylenenleri.
Günlük siyasete girmeyeceğimi defalarca söyledim. Bu tür polemikler içine sokmak isteyenleri ciddiye almam
Yeni bir CHP-HDP projesi mi?

Mahmut Övür CHP-HDP arasındaki yeni flörtü ve kulislerden sızan bilgileri okurlarıyla paylaştı. Yeni bir organizasyona işaret eden Övür "Küresel proje mi? Sentez mi?" diye sordu. İşte Övür'ün yazısından öne çıkanlar:
CHP, sadece referandum kaybetmenin sancısıyla değil, son 7 yılda 7 seçim kaybetmenin ağır travmasıyla da sarsılıyor.
Bu durum, ister istemez CHP içindeki muhalifleri harekete geçirdi. Dahası onlar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu en zayıf anında yakalamışken, yüklenmek derdindeler.
Kılıçdaroğlu da bunun farkında ve onların bu hesabını bozmak için "kapı önüne koyma" siyaseti dahil her şeyi yapacağını açık açık söyledi. Tabii CHP'deki iç savaş sadece bu boyutuyla sürmüyor, başka hamleler de var. Şimdi biraz referandum öncesine gidelim ve kurt siyasetçi Deniz Baykal'ın daha o günlerde, devreye soktuğu ince hamleye yakından bakalım. Baykal, önce eski arkadaşı HDP'li Ahmet Türk'ün evini ziyaret etti, sonra da cezaevinden çıkan Türk'le yüz yüze özel bir görüşme yaptı. CHP kulisleri bu görüşmeye, "Baykal yine bir şeyler planlıyor" şüphesiyle yaklaştı ama ne olduğunu da tam anlayamadı. Bunun bir ittifak arayışı olduğunu o günlerde yazmıştım.
İşte bu arayışa Kemal Kılıçdaroğlu başka bir hamleyle karşılık verdi. Bunu da Tuncay Özkan'ın cezaevine giderek HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'la görüşmesiyle öğrendik.
Özkan'ın bu görüşmesi üzerinde fazla durulmadı ama Kılıçdaroğlu bu hamleyle, hem Baykal'ın hamlesine güçlü bir cevap vermiş oldu hem de 2019'a giden süreçte yeni ittifak arayışlarının ilk adımını attı. Türk yerine Demirtaş'ı seçerek de tabanına güçlü bir mesaj verdi. Özkan'ın Twitter mesajı da bu doğrultudaydı:
"Adalet, özgürlük, barış için müthiş düşünceleri var. İlk duruşmasından itibaren söyleyecekleri çok önemli." 7 Haziran sonrası "birlikte salladık" diyen CHP'liler bir kez daha hayal kırıklığı yaşar mı bilemem ama şu konuda ısrarlılar:
"HDP, teröre karşı çıkmadığı, PKK'yla arasına mesafe koymadığı sürece birlikte olamayız."HDP ile ittifaka sıcak bakanlar da şunu söylüyor: "Demirtaş'ın söylediklerini bekleyelim,Kandil'e meydan okuyabilir" İlginç bir sürece giriyoruz. Bu adımların Suriye'deki gelişmelerle de ilişkili olabileceği ve Demirtaş'ın Kandil'den habersiz bu adımıatmayacağı söyleniyor.
Bu da akla iki soru getiriyor: "Acaba yeni bir küresel projeyle mi karşı karşıyayız yoksa siyasette yeni bir sentez mi gerçekleşiyor?"

Belçika'nın Valon Parlamentosu dün aldığı kararla hayvanların şoklanmadan kesilmesini yasaklayan tasarıyı onaylayadı. Valonya meclisinin Çevre Komitesi'nde oylanan kanun tasarısında göre, yasak Eylül 2019'da yürürlülüğe girecek.
Önümüzdeki iki yıl içerisinde iş yerlerinin geçiş sürecine adapte olmasını isteyen parlamentoda, Çevre, Şehircilik, Hayvanları Korumadan ve Ulaştırma Bakanı Carlo Di Antonio "en etkili çözümü bulmak için Valonya'da bir araştırma programı başlatacağız" dedi.
Belçika nüfusunun yüzde altısını oluşturan Müslüman nüfusun yanı sıra, Belçika'lı Musevilerden de karara büyük tepki geldi. Karara üst mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemsi (AİHM) yoluyla itiraz edeceğini söyleyen Müslümanlar, ülkede giderek artan yabancı düşmanlığının günlük hayatlarını etkileyecek politikalarla daha da yükseldiğini belirtiyor.
Daha önce Polanya'da uygulanan yasak, Polonya Anayasa Mahkemesi'nin kararı bozulmasıyla 2014'te sona ermişti. Aynı yıl Danimarka yayınladığı genelgeyle ülkede tüm hayvan kesimlerinin bayıltılmadan yapılması yasaklamıştı. Yasaj ülkede hala sürsede, Müslüman ve Musevi toplum yasağı protesto edip, kendi kuralarrına göre hayvanları kesmeye devam ediyor.
BELÇİKALI MÜSLÜMANLAR DIŞLANMIŞ HİSSEDİYOR
Le Soir gazetesi ve RTBF kanalı, geçtiğimiz aylarda Belçika'da Müslümanlar ve göçmenlere bakışa ilişkin ortak bir anket yaptı. Belçika vatandaşlarının yüzde 67'si toplumda çok sayıda sığınmacı olduğunu, yüzde 66'sı da ülkeye daha çok sığınmacı ve göçmen geldiğini düşünüyor. Ankete katılanların yüzde 60'ı Müslümanları tehdit, yüzde 12'si kültürel zenginlik olarak gördüklerini ifade etti. Geriye kalan yüzde 27'si ise "ikisi de değil" şeklinde görüş bildirdi.
Ankette, bazı sorular sadece Müslüman Belçikalılara yönlendirildi. Müslüman Belçika vatandaşlarından yüzde 69'u "Belçika'da doğup, büyümelerine rağmen halen yabancı olarak görülüp görülmedikleri" sorusuna "evet", yüzde 24'ü "hayır" yanıtını verdi. Ayrıca, Müslümanların yüzde 71'i, terörist olarak görüldüklerini söyledi.
CHP'de büyük kavga! CHP'li İnce'den Kılıçdaroğlu'na flaş çağrı

CHP'de büyük kavga. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında seçimli olağanüstü kurultay çağrısında bulundu. İşte Kılıçdaroğlu'na sert göndermelerde bulunan CHP'li İnce'nin açıklamaları...
Unutmayınız ki bir lider taşın arkasına saklanırsa millet dağın arkasına saklanır.
Ben aday değilim ama kimin aday olacağını belirlerim demek, 'Ben aday olursam kazanamam' demektir.
CHP'de dönüşüm ve değişim acil ihtiyaçtır.
Toplayın olağanüstü kurultayı bu işi bitirelim.
CHP'nin yeni kadrolara, söylemlere ihyiyacı vardır. Artık kurultay kazanmak yetmiyor.
Polemik değil bilgiyi öne çıkaran, ayrıştıran değil birleştiren, savrulan değil kararlı olan bir Cumhuriyet Halk Partisi'ne ihtiyaç vardır.
CHP'de büyük kavga! CHP'li İnce'den Kılıçdaroğlu'na flaş çağrı
"DİSİPLİN KURULLUK BİR İŞ YAPTIĞIMI DÜŞÜNMÜYORUM"
Kapının dışında bekleyenleri içeri almak lazım. Sayın Başkan katıldığı televizyon programında benim için 'Karşımda aday oldu ama ben onun elini kaldırıp milletvekili yaptım' dedi. Bana lütufta mı bulunmuş?
Biz Sayın Baykal'a yanlış yapıyorsun dediğimizde Sayın Baykal bizi tekrar listeye koydu. Hiçbir zaman bunu bizim gözümüze sokmadı.
Ön seçimden kaçtığımız korktuğumuz yok. Bunları doğru bulmuyorum. Daha kucaklayıcı bir dili savunuyorum. Disiplin kurulluk bir iş yaptığımı düşünmüyorum.
O üniversiteye FETÖ operasyonu

Fetullahçı Terör Örgütü'nün Süleyman Şah Üniversitesi'ndeki yapılanmasına ilişkin operasyon başlatıldı. 72 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün Süleyman Şah Üniversitesi'ndeki yapılanmasına ilişkin bu sabah operasyon başlatıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili İsmail Uçar koordinesindeki Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından gerçekleştirilen operasyon kapsamında 72 şüpheli hakkında gözaltı ve arama kararı verildi.
Şüphelilerin örgütün kriptolu haberleşme programı Bylock kullanıcısı oldukları öğrenildi. Savcılığın talimatı üzerine sabah saatlerinde harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri tespit edilen adreslerde yakalama ve arama işlemi gerçekleştirdi. Gözaltına alınan şüpheliler İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi.
Başbakan'dan Baykal'a 'Abdullah Gül' cevabı

Başbakan Binali Yıldırım, Moldova ziyareti öncesi yaptığı açıklamada, CHP Antalya Milletvekili Baykal’ın, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili açıklamalarını, ‘Millete nezaketsizlik’ olarak değerlendirdi.
Başbakan Binali Yıldırım, Moldova ziyareti öncesi yaptığı açıklamada, Baykal'ın Abdullah Gül ile ilgili açıklamalarını şöyle değerlendirdi:
Referandumda hayır kampanyası yapanlar artık EVET çıktığına ikna olmuşlar ve artık makam dağıtma faslına geçtiler. Ama daha günü gelmeden kimin nereye aday olacağı yarışına girmek millete nezaketsizliktir.

İstanbul'da terör örgütü DEAŞ'a yönelik operasyonda 25 kişi gözaltına alındı.
Alınan bilgiye göre, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, DEAŞ ile bağlantılı faaliyetlerin tespitine yönelik çalışmanın ardından, örgütün üst düzey medya lojistik sorumlularına ve hücre evlerine yönelik 6 adrese eş zamanlı operasyon gerçekleştirildi.
Operasyonda 3 kişi gözaltına alındı. Ayrıca, çatışma bölgelerine gideceği değerlendirilen 22 yabancı uyruklu şahıs yakalandı.
Operasyonda, terör örgütüne ait dökümanlar ve dijital materyaller ele geçirildi.
Tansu Çiller tanık olarak dinlenecek

Bazı faili meçhul cinayetlere ilişkin 19 kişinin yargılandığı davada, eski Başbakan Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller'in tanık olarak dinlenmesi kararlaştırıldı
Bazı faili meçhul cinayetlere ilişkin Mehmet Ağar, özel harekat polisleri ve "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 19 kişinin yargılandığı davada, eski Başbakan Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller'in telekonferans sistemiyle "tanık" olarak dinlenmesi, eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın ise "tanık" sıfatıyla beyanının alınması için İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine tekrar talimat yazılması kararlaştırıldı.
ANKARA 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİNDEKİ DURUŞMAYA, SANIK VE ŞİKAYETÇİ AVUKATLARI KATILDI
Duruşmada "tanık" olarak davetiye çıkarılan CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar'ın hazır bulunmadığı, müdahil avukatlarının "tanık" olarak dinlenmesini talep ettiği eski Başbakan Tansu Çiller ile eşi Özer Uçuran Çiller'in avukatı Salih Çelen'in mahkemeye yazı gönderdiği belirtildi. Buna göre yazıda, Çiller çiftinin "tanık" olarak dinlenmesine yönelik adreslerinin İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorulduğu bildirilerek, şunlar kaydedildi:
"Her ne kadar katılan vekilleri tarafından tanık olarak dinlenmeleri talep edilmişse de müvekkillerin iddianame kapsamındaki olaylar hakkında doğrudan hiçbir bilgi ve görgüleri bulunmamaktadır. Her iki müvekkilim de katılanları ve maktullerin hiçbirini hayatlarında bir kez olsun görmemişler, kendileri ile hiçbir zaman konuşmamışlar, arkadaşlık veya komşuluk ilişkisi gibi hiçbir ilişkileri de olmamıştır. Davaya konu olaylar ile de hiçbir ilişkileri yoktur. Esasen katılanlar da böyle bir ilişkinin varlığı konusunda hiçbir iddiada bile bulunmamışlardır. O dönemde Başbakan olmak veya Başbakan eşi olmak, tek başına şahit olarak dinlenmeye veya şahit gösterilmeye sebep olmamalıdır. Bu, olsa olsa abesle iştigaldir. Aksi halde bugünkü başbakan ve cumhurbaşkanının da bu dönemde yaşanan olaylara ilişkin olarak yarın şahit gösterilmelerine ve şahit olarak dinlenmelerine örnek teşkil eder ki, bunun kabulü asla mümkün değildir."
Cumhuriyet Savcısı Yasemin Banu Aksoy; Tansu Çiller, Özer Uçuran Çiller ve Fikri Sağlar'ın tanık olarak dinlenmelerini istedi. Aksoy, tanık İnuğur'un varsa ifadesinin, Maslak'taki Ordu Komutanlığından getirtilmesi talebinde bulundu.
ÇİLLER ÇİFTİ "TANIK" OLACAK
Mahkeme heyeti, tanıklıkları istenen Tansu Çiller ve Özer Uçuran Çiller'in avukatının, "soruların yazılı bildirilmesi, bunlara yazılı yanıt verilmesi" yönündeki talebini, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) bu şekilde usul bulunmaması nedeniyle reddetti. Mahkeme, Çiller çiftinin telekonferans sistemiyle "tanık" olarak dinlenmeleri için müzekkere yazılmasına karar verdi.
Eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın "tanık" sıfatıyla ifadesinin alınması için İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine bir kez daha talimat yazılmasını kararlaştıran heyet, Maslak'taki askeri birliğin açık adının, komuta kademesinde 1995'te kimlerin olduğunun ve varsa Tarık Ümit'in ölümüne ilişkin evrakın gönderilmesinin Genelkurmay Başkanlığından istenmesini karar altına aldı ve duruşmayı erteledi.
Sanıklar, 1990'lı yıllarda işlenen 18 faili meçhul cinayetle ilgili, Türk Ceza Kanunu'nun "cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında adam öldürmek" suçundan yargılanıyor.
Mehmet Dişli hakkında ikinci tutuklama kararı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından Kanun Hükmünde Kararname ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ihraç edilen eski Tümgeneral ve Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Mehmet Dişli hakkında, Akıncı Üssü'ndeki olaylara ilişkin açılan davada da tutuklama kararı verildi.
Edinilen bilgiye göre, darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili davanın tutuklu sanıklarından Dişli, bir kaç gün önce getirildiği adliyede, Akıncı Üssü davasını görecek olan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine çıkartıldı.
Hakkında mahkemenin tutuklamaya dönük yakalama kararı çıkardığı Mehmet Dişli, resen açılan celsede, Akıncı Üssü iddianamesinin kendisine tebliğ edilmediğini, tebliğden sonra savunma yapacağını ve üzerine atılı suçları kabul etmediğini beyan etti.
Cumhuriyet Savcısı Fatih Halil Kaplan, isnat edilen suçların vasfı ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesinin varlığına dair mevcut delil durumu ve delillerin tam olarak toplanmamış olması göz önünde bulundurularak, Dişli'nin tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, üzerine atılı suçların niteliği, delillerin henüz toplanmamış olması ve başka suçtan tutuklu olmasına karşın tahliyesi halinde kaçma şüphesini dikkate alarak Mehmet Dişli'nin tutuklanmasına karar verdi.
Dişli, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili davadan da tutukluydu.
Mehmet Dişli'nin ismi, darbeci askerlerin oluşturduğu 38 kişilik sözde "Yurtta Sulh Konseyi"nde de bulunuyordu.
YORUMLAR