Komutan, elinde bayrak olan yaşlı kadını vurdu

Komutan, elinde bayrak olan yaşlı kadını vurdu

-Gülen’i kollayın” bağışı -3 firari FETÖ’cüye ‘darbe’den yakalama -Beşiktaş Belediyesi’nde CHP’nin FETÖ’lü kavgası -Kendileri öldürüp tören ve klip yaptılar -Mahrem imamlar’ operasyonunda ikinci dalga -Dünya kuzuların sessizliğini oynadı -Adalet Bakanı Bozdağ'ın acı günü -Rüzgar Çetin'i bırakan hakime dava! -Vatanım için ölüme razıyım’ -Tanımam’ dedi birlikte fotoğrafı ortaya çıktı -Sıra 28 Şubat'ın medya ayağına geldi -Aydın'da FETÖ'den 7 kişi tutuklandı! -15 Temmuz gazisinin göz yaşartan hassa

06 Ekim 2016 - 07:51 - Güncelleme: 06 Ekim 2016 - 09:27

Giriş Tarihi: 06.10.2016 01:24 Güncelleme Tarihi: 06.10.2016 06:27

Komutan, elinde bayrak olan yaşlı kadını vurdu

Komutan, elinde bayrak olan yaşlı kadını vurdu

Mamak Mekanize Tugayı’nda görevli erler: Tabur komutanı Ejder Yıldırım, “DEAŞ Genelkurmay’ı bastı, sıkın” dedi. Sonra elinde bayrak olan yaşlı bir kadını vurdu. Polise de ateş açtı. Çıldırmış gibiydi, gözü dönmüştü

FETÖ'nün darbe girişimine yönelik soruşturmada sorgulanan erlerin ifadeleri ihanetin karanlık yüzünü ortaya koydu. Mamak 28. Piyade Mekanize Tugayı'nda görevli erler, cuntacı komutanları Ejder Yıldırım'ın talimatıyla Genelkurmay, Jandarma Genel Komutanlığı, Akıncı Üssü ile Ankara Emniyet Müdürlükleri'ne götürüldüklerini anlattı.

"YILDIRIM'DAN DAVACIYIM"
Hâkimlik sorgularında yaşadıkları kâbus gibi anları korku dolu sözlerle ifade eden erler, ihanetin sorumlusu olarak, tutuklu tabur komutanları Ejder Yıldırım'ı gösterdi. Yarbay Yıldırım'dan şikâyetçi olduğunu ifade eden er Bahattin A. şunları anlattı: "Akşam 7 - 9 nöbetinden geldim. Tatbikat var dediler. Bütün taburu içtima alanına toplamışlar. Tabur komutanı Ejder Yıldırım geldi. Bize ZPT (zırhı personel taşıyıcı) çalıştırıp garaja gönderdi. ZPT'lere mühimmat koyuldu. Bizim araçta 5 kişi vardı. Üsteğmen ve uzman yolda aracı terk etti. Araçta 3 er kaldık. ZPT'nin üstüne halk çıkınca korktuk. Havaya iki el ateş ettim. Ama kimseye sıkmadım. Ejder Yıldırım'dan davacıyım." Hâkimin, "Kimsenin ateş ettiğini gördün mü?" şeklindeki sorusuna ise Bahattin A., "Ejder Yıldırım ile Ali Üsteğmen, halka ve polise ateş ediyordu. Ali Üsteğmen'in polis vurduğunu gördüm. Ejder Yıldırım da elinde Türk bayrağı olan bir yaşlı kadını vurdu" diye.

'TANKLAR EZİP GEÇİYORDU'
Erlerden Erman A., darbe akşamı tabur nöbetçi subayı tarafından alarm verildiğini kaydederek şöyle konuştu: "Tam teçhizatlı kışladan çıkarken komutanlar, DEAŞ'ın Genelkurmay'ı bastığını söyledi. Yolda aracımıza bir binbaşı bindi. Genelkurmay'a vardığımızda, aracın üzerindeki kuleyi ateşlememizi emretti. Araç komutanı 'Aracım bozuk' diyerek emri yerine getirmedi. Arkamızdan gelen bir tank yolları ayıran bariyerlerden karşıya atladı. 3 - 4 aracı ezdi. Halk üzerimize gelmeye başladı. Havadan Skorsky tarıyordu. Ben araç komutanıma 'Halk polisin yanında biz de polisin yanında olalım' dedim. O da polis abisini aradı. Teslim olduk."

"BUNLAR GÜLEN'İN ADAMI"
İfade veren erlerder Ferhat S. de şunları anlattı: "Tabur komutanı Yarbay Ejder Yıldırım araçta bize 'Silahları doldurun' dedi. Sonra kapıyı açtılar. Biz de dışarı çıktık. Ama baktık polis abiler var karşımızda. Polis abileri görünce şuurumuz şaşırdı. Bizim tabur komutanı askerlere, 'Sıkın sıkın, onlar polis değil Fetullah Gülen'in adamları' dedi. Ama biz sıkamadık. Terörle mücadelenin yeri vardı. Oraya kaçıp teslim olduk. Yarbay Ejder Yıldırım bir polisin ayağına sıktı."

'EMRE DİYORUM ATEŞ EDİN'
Er Mehmet Ö.: "Ejder Yıldırım, emniyetin önünde 'Teröristler buraya gelmiş' dedi. Yıldırım uzmanlara ateş emri verdi. Uzmanlarsa 'Komutanım ateş etmeyelim polis' dedi. Tabur komutanı da 'Ben size emir veriyorum, ateş edeceksiniz' dedi. Uzmanlar da TOM A'lara ateş etti. Bu sırada halk toplanmaya başladı. Bu sefer kendisi halka ateş etmeye başladı, elinde Türk bayrağı olan yaşlı bir kadını da vurdu."

'KOMUTAN ÇILDIRMIŞTI'
Er Mehmet Ö.: "Emniyetin önüne gittiğimizde Ejder Yıldırım 'Onlar IŞİD'in adamı, Genelkurmay Başkanı'nı kaçırmışlar, sıkın" dedi. Polisin birini ayağından vurdu. Daha sonra bomba düştü oraya. Korkuyla aracın içine saklandık. Ama komutan hâlâ dışarıdaydı, içeri girmiyordu. Çıldırmıştı resmen, gözü dönmüştü, halka sıkıyorlar, polisi görüyorlar sıkıyorlar."

'KORKUDAN TİTRİYORDUM'
Erlerden Yiğithan K. de Ejder Yıldırım'ın piyade tüfeği ile ateş ettiğini anlatarak, "O ateş ederken ben korktum. Yere çökmüştüm. Yerde silah bana değince ateş gibiydi. Yanıyordu. Çok ateş etti. Halka da etti polise de... Hatta Uzman Çavuş Devrim Soylu'ya da dönüp 'Uzman korkma kalk ateş et' dedi. Ben korkudan titriyordum. Sonra herkese emir verdi. Tankları içeri sokturdu. Halkı böyle dağıttı" dedi.

“Gülen’i kollayın” bağışı

Himmet paraları Clinton'a gitti

Himmet paraları Clinton'a gitti

FETÖ'nün sözde yardım kuruluşu Kimse Yok Mu'ya ilişkin soruşturmayla, örgütün ABD'de yaptığı lobi bağışları ilk kez resmi bir belgeye girdi.

“Gülen’i kollayın” bağışı

FETÖ’nün yardım kuruluşu Kimse Yok Mu’nun, ABD Başkan adayı Hillary Clinton’ın vakfına yaptığı bağışların belgesi savcılık soruşturmasına girdi

FETÖ'nün sözde yardım kuruluşu Kimse Yok Mu Derneği'ne yönelik soruşturmada fakir fukaraya yardım adı altında toplanan paraların nasıl örgüte ve ABD'deki lobicilik faaliyetleri çerçevesinde ABD Başkan adayı Hillary Clinton'ın derneğine aktarıldığını ortaya çıkardı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığı, "Kredi transferi" adıyla düzenlenen iki ayrı dekonttaki işlemlerin ikisinin de Bank Asya üzerinden yapıldığı görülüyor. 29 Nisan 2015 tarihli ilk belgeye göre, genel merkezi Üsküdar Bulgurlu'da bulunan "Kimse Yok Mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği"nden The Bank of New York Mellon üzerinden Clinton Global Initiative'e (Clinton Küresel Girişimi-Clinton Fonu) 5 bin dolar gönderdi. Havalede açıklama kısmına Savaş Metin'in adı yazıldı. Savaş Metin, birkaç ay öncesine kadar 3.5 yıl boyunca Kimse Yok Mu Derneği'nde Genel Sekreterlik görevi yürütüyordu. 17 Haziran 2015 tarihli ikinci belgede ise yine aynı bankalar aracılığıyla Clinton Fonu'na 20 bin dolar daha gönderildi.

Kimse Yok Mu'dan Clinton'a “Gülen’i kollayın” bağışı

GÜLEN İADE EDİLMESİN DİYE
Savcı, şüphelilerin tutuklanmasını talep ettiği 7 sayfalık yazısında, "Sosyal görev adı altında dini duygular sömürülmek suretiyle toplanan paralar, özellikle ABD'de yapılan seçimlerde ve sonrasında örgütün menfaatleri için, özellikle de örgüt lideri Gülen'in Türkiye'ye iadesini engellemek maksadıyla senatörlere ve son seçimde aday olan Hillary Clinton'a bağış adı altında gönderilmiştir" dedi. Savcılık 46 şüpheliden 40'nı tutuklama istemiyle Nöbetçi Hâkimliğe sevk etti. 71 şüpheli hakkında da yakalama kararı çıkartırken, 4 şüphelinin ise başka suçtan tutuklu bulunduğu öğrenildi..

FETÖ'nün sözde yardım kuruluşu Kimse Yok Mu Derneği'ne yönelik soruşturmada fakir fukaraya yardım adı altında toplanan paraların nasıl örgüte ve ABD'deki lobicilik faaliyetleri çerçevesinde ABD Başkan adayı Hillary Clinton'ın derneğine aktarıldığını ortaya çıkardı. Sabah'ın haberine göre, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığı, "Kredi transferi" adıyla düzenlenen iki ayrı dekonttaki işlemlerin ikisinin de Bank Asya üzerinden yapıldığı görülüyor. 29 Nisan 2015 tarihli ilk belgeye göre, genel merkezi Üsküdar Bulgurlu'da bulunan "Kimse Yok Mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği"nden The Bank of New York Mellon üzerinden Clinton Global Initiative'e (Clinton Küresel Girişimi-Clinton Fonu) 5 bin dolar gönderdi. Havalede açıklama kısmına Savaş Metin'in adı yazıldı. Savaş Metin, birkaç ay öncesine kadar 3.5 yıl boyunca Kimse Yok Mu Derneği'nde Genel Sekreterlik görevi yürütüyordu. 17 Haziran 2015 tarihli ikinci belgede ise yine aynı bankalar aracılığıyla Clinton Fonu'na 20 bin dolar daha gönderildi.

FETÖ ilk kez bu şekilde belgelendi!

GÜLEN İADE EDİLMESİN DİYE

Savcı, şüphelilerin tutuklanmasını talep ettiği 7 sayfalık yazısında, "Sosyal görev adı altında dini duygular sömürülmek suretiyle toplanan paralar, özellikle ABD'de yapılan seçimlerde ve sonrasında örgütün menfaatleri için, özellikle de örgüt lideri Gülen'in Türkiye'ye iadesini engellemek maksadıyla senatörlere ve son seçimde aday olan Hillary Clinton'a bağış adı altında gönderilmiştir" dedi. Savcılık 46 şüpheliden 40'nı tutuklama istemiyle Nöbetçi Hâkimliğe sevk etti. 71 şüpheli hakkında da yakalama kararı çıkartırken, 4 şüphelinin ise başka suçtan tutuklu bulunduğu öğrenildi.

3 firari FETÖ’cüye ‘darbe’den yakalama

3 firari FETÖ’cüye ‘darbe’den yakalama

Medyada, darbeye zemin hazırlamaya yönelik paylaşımlar yapan Emrullah Uslu, Osman Özsoy ve Tuncay Opçin için yakalama kararı çıktı

Darbe girişimi öncesinde görsel ve sosyal medya aracılığı ile darbenin gerçekleşeceği ve cuntacılara karşı konulmaması gerektiği yönünde telkinlerde bulundukları belirlenen firari FETÖ mensupları Emrullah Uslu, Tuncay Opçin ve Osman Özsoy hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Darbe soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Can Tuncay, FETÖ ile iltisaklı oldukları bilinen ve birçok suçtan kayıtları bulunan Emrullah Uslu, Tuncay Opçin ve Osman Özsoy'un darbe öncesi darbeye zemin hazırlayıcı paylaşımlar yaptıkları, darbe gecesi ise toplumun karşı koymamasını telkin ederek hükümetin darbe ile düşürülmesini kanıksatma yönünde algı oluşturma faaliyetinde bulundukları tespitinde bulundu.

DARBE İÇİN TARİH BİLE VERDİ
Tespitlere göre; Emrullah Uslu'nun temmuzda darbe yapılacağına ilişkin tweetler attığı, hatta Türkiye'ye dönüşü ile ilgili darbe girişimi sonrasına denk gelen tarih verdiği, Osman Özsoy'un televizyonda darbenin yolda olduğu imasında bulunup "Keşke albay olsaydım, bütün darbeler cuma günü oluyor" diye mesaj verdiği, Tuncay Opçin'in ise darbe girişiminden hemen önce "Yatakta basacaklar, şafakta asacaklar" şeklinde tweet attığı kaydedildi. İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği'nden gelen talebi değerlendiren İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimi Durmuş Karaçalı da, 3 firari şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.

Beşiktaş Belediyesi’nde CHP’nin FETÖ’lü kavgası

Beşiktaş Belediyesi’nde CHP’nin FETÖ’lü kavgası

CHP'de uzun süredir devam eden Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar'la PM üyeleri Aykut Erdoğdu, İlhan Cihaner, Mehmet Ali Çelebi gibi isimler arasındaki kavga giderek tırmanıyor. Erdoğdu ve Cihaner'in PM'de hakkındaki iddiaları gündeme getirerek disipline sevk edilmesini istediği Hazinedar'dan ise kendisini suçlayan isimlere 'çete' suçlaması geldi. Disipline verilmesi ve partiden ihraç edilmesini isteyenleri çetecilikle suçlayan Hazinedar, CHP içinde FETÖ'ye benzer bir çete, Beşiktaş Belediyesi içinde "FETÖ'den farklı bir paralel yapı" olduğunu iddia ederken gözler de MYK'ya çevrildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Hazinedar'ın annesi adına yaptırdığı okulun açılışına katılması destek olarak yorumlandı. Hazinedar'ın disipline sevk edilmemesi halinde CHP'de istifaların gündeme gelebileceği öne sürülüyor.

Emekli büyükelçi Mason İmamı çıktı

’nün gizli haberleşme sistemi ByLock’u kullanan emekli Büyükelçi Aydın Sefa Akay, tutuklandı. O diplomatın örgütün Mason imamı olduğu ortaya çıktı.

Emekli büyükelçi Mason İmamı çıktı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan BM Uluslararası Ceza Mahkemeleri yargıcı, emekli Büyükelçi Aydın Sefa Akay'ın, FETÖ'nün Mason localarından sorumlu imamı olduğu ortaya çıktı. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği üyesi olduğunu belirten Akay, ByLock programını, Aralık 2015'te eski Burkina Faso Dışişleri Bakanı'nın isteği üzerine yüklediğini, program üzerinden 3-4 ay boyunca farklı kişilerle masonik konularda yazıştığını öne sürerek "FETÖ ile bağlantım yok" dedi. FETÖ'nün Mason localarından sorumlu imamı olduğu, görev yaptığı yerlerde Mason teşkilatına sızmak için çalışmalar yürüttüğü öne sürülen Akay tutuklandı....

Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ), yönelik operasyonlarda önemli bilgilere ulaşıldı. 'nün masonik bir örgütlenme olduğu iddiaları ağırlık kazandı. Hatta teröristbaşı Gülen, her fırsatta masonik işaretlerle kameraların karşısına çıktı. Yanından ayırmadığı 10 köşeli yıldız motifiyle, masonlara "Emrinizdeyim" mesajı yolladı. FETÖ'nün mason localarındaki örgütlenmesi de ortaya çıkmaya başladı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından gözaltına alınan emekli Büyükelçi Aydın Sefa Akay, FETÖ terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklandı. Akay'ın FETÖ üyelerinin haberleşme sistemi olan ByLock programının "kırmızı listesinde" bulunduğu ortaya çıktı. Ayrıca Akay'ın FETÖ'nün Mason localarından sorumlu imamlarından biri olduğu ve görev yaptığı yerlerde Mason teşkilatına sızmak amacıyla çalışmalar yürüttüğü anlaşıldı.

FETÖ'nün Mason imamı tutuklandı

YABANCI BAKAN İSTEMİŞ
Akay ifadesinde 2012'de Burkina Faso Büyükelçisi olduğunu, 2014'te kendi isteğiyle merkeze döndüğünü ve 2015'te yaş haddinden emekliliğe ayrıldığını anlattı. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği üyesi olduğunu belirten Akay, ByLock programını Aralık 2015'te Burkina Faso eski Dışişleri Bakanı'nın isteği üzerine Google Store'dan yüklediğini, program üzerinden 3-4 ay boyunca farklı kişilerle masonik konularda yazıştıklarını vurguladı. Akay, "Bu programı kullanmamın sebebi ben ve diğer ismini verdiğim iki arkadaş arasındaki masonik konuşmalardan oluşmaktadır. Bunlar dışında kimseyle konuşmadım" dedi..

Kendileri öldürüp tören ve klip yaptılar

Kendileri öldürüp tören ve klip yaptılar

Geçen hafta yakalanan terör örgütü DHKPC’nin İstanbul sorumlusu Gökhan Yıldırım polis sorgusunda itiraf etti: Eroin satıcıları tarafından vurulduğu söylenen örgüt üyesi Recep Hasar’ı biz vurduk

Terör örgütü DHKP-C üyesi Recep Hasır, 14 Mayıs'ta İstanbul Gazi mahallesinde silahla vurularak öldürüldü. Örgüte yakın kaynakların, "Çeteciler bir genci daha öldürdü" şeklinde duyurduğu gelişmede şok detay yaşandı. Hasar'ın DHKP-C üyeleri tarafından öldürüldüğü, infaz emrini ise 24 Eylül'de yakalanan örgütün üst düzey ismi Gökhan Yıldırım'ın verdiği ortaya çıktı. DHKP-C'nin Gazi Mahallesi alan sorumlularından Yıldırım'ın ifadesi doğrultusunda genişletilen soruşturmada, organizasyonunu yapıp talimatını verdiği saldırıları gerçekleştirdiği belirlenen 13 şahıs gözaltına alındı. Yıldırım, Y.B ve T.A.B adlı örgüt mensuplarıyla birlikte tutuklandı. Cinayet, yaralama, gasp, yağma, araç ve ikamet baskını ile polise silahlı saldırı eylemlerinin organizasyonunu yapıp talimat vermekle suçlanan Gökhan Yıldırım'ın, "uyuşturucu satıcısı", "çocuk tacizcisi" ve "DEAŞ üyesi" gibi iftira ve yaftalamalarla birçok vatandaşa saldırılar düzenlettiği belirlendi.

ALAN HÂKİMİYETİ SAVAŞI
Polis soruşturmasında, saldırıların arkasında haraç toplama ve uyuşturucu alan hâkimiyetinin yattığı tespit edilirken, öldürülen Recep Hasar'ın da uyuşturucu alan hâkimiyeti savaşında can verdiği ortaya çıktı. Örgütün, tabandaki üyelerinden ve sempatizanlarından gizli olarak yürüttüğü bu rant mücadelesinin deşifre olmaması için de Hasar'ı sahiplenip kendisini Mardinli uyuşturucu satıcılarının öldürdüğünü ve intikamının alınacağı yolunda propagandalar yaptığı belirlendi. Bu arada polis, DHKP-C'nin eylemlerde kullanılmak üzere Gazi mahallesinde silah depoladığı kuaför salonuna baskın düzenledi. Adreste çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirilirken R.K. adlı kişi gözaltına alındı.

ADINI PARKA BİLE VERDİLER
DHKP-C'nin legal uzantıları tarafından adına anma törenleri düzenlenip, klipler çekilen Recep Hasar'ın adı örgüt tarafından Gazi Mahallesi'ndeki bir parka da verildi. Polisin geniş çaplı sorgusu ve diğer örgüt üyelerinin ifadeleri, Hasar'ın adını sözde uyuşturucuyla mücadelede simgeleştiren DHKP-C'nin uyuşturucu satışının merkezinde olduğu gerçeğini ortaya koydu.

"DERGİ ALMAYAN DEAŞ'ÇI"
Polisin ortaya çıkarttığı bir başka gerçek ise, örgütün sözde dergi satışı adı altında bölgede bulunan esnaf ve tüccarı haraca bağlayıp, normal bir dergi fiyatından çok yüksek bedele satılan dergilerden almayanları önce tacizci, DEAŞ'çı gibi iftiralarla yaftalayıp ardından şiddet ve saldırılara maruz bıraktığı gerçeği oldu.

‘Mahrem imamlar’ operasyonunda ikinci dalga

‘Mahrem imamlar’ operasyonunda ikinci dalga

FETÖ’nün ‘mahrem imam’ olarak anılan TSK ve MİT’ten sorumlu üyelerine yönelik olarak 31 ilde operasyon yapıldı. 101 şüpheliden 55’i gözaltında

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yürütülen operasyonlar sürüyor. Darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında örgütün "mahrem imamları" olarak adlandırılan güvenlik, istihbarat ve bürokrasisinden sorumlu örgüt üyelerine yönelik, Ankara merkezli 31 ilde operasyon yapıldı.

13'Ü ÖNCEDEN TUTUKLANMIŞ
Ankara Sincan Batı Savcılığı'nın talimatıyla dün sabah Ankara merkezli 31 ilde operasyon başlatıldı. 15 Temmuz gecesi F-16'ların havalandığı, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın rehin alındığı FETÖ'nün ihanet üssü Mürted Hava Üssü'nde görevli pilot, subaylar ile FETÖ'nün 'mahrem imamlarının' tespitine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında operasyonun düğmesine bastı. 15 Temmuz sonrası tutuklanan örgüt üyelerinin ve itirafçıların ifadeleri çerçevesinde 101 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. 13 örgüt üyesinin daha önce tutuklandığı belirlendi. Aralarında 'semt imamı', 'bölge imamı' ve 'mahrem imamlarının' bulunduğu 55 kişi gözaltına alındı.

HÜCRE TİPİ
'Mahrem imamlar'ın, MİT personeli, asker ve polislerin, örgüt çıkarları doğrultusunda hareket etmelerini sağladığı iddia edildi. Hücre tipi örgütlendiği, kod isim kullandıkları ve ByLock kullandıkları kaydedilen "mahrem imamlar" yapılanmasına yönelik bir ay önce de operasyon düzenlenmişti. Aralarında öğretmen, hâkim, savcı, mühendis, Sayıştay denetçisi, komiser ve MİT personelinin bulunduğu 60 kişi tutuklanmıştı.

Dünya kuzuların sessizliğini oynadı

Dünya kuzuların sessizliğini oynadı

15 Temmuz’da demokrasinin katledilme girişimi karşısında dünyanın iyi bir sınav veremediğini söyleyen Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, Türkiye’de OHAL ’in “zaruret hali” olduğuna dikkat çekti

Anayasa Mahkemesi'nin iki yeni üyesi Recai Akyel ve Yusuf Şevki Hakyemez'in yemin töreninde konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, konuşmasını 15 Temmuz darbe girişimine ayırdı. OHAL'in yerinde bir karar olduğunu vurgulayan Arslan özetle şu mesajları verdi:
OHAL HUKUKU ANAYASADA VAR: Olağanüstü hal, hukuksuzluk hali değildir. Nitekim olağanüstü hal hukuku Anayasa'da detaylı bir şekilde düzenlenmiş, olağanüstü durumlarda temel hak ve hürriyetlere yönelik müdahalenin şartları ve sınırları açıkça belirlenmiştir. Olağanüstü rejimlerin temelinde 'zaruret' olgusunun bulunmasıdır. Devlet ve milletin varlığına yönelik ağır tehditler hiç kuşkusuz zaruret hali oluşturur.
CUNTACI ZİLLETİ, MİLLET İZZETİ YAŞATTI: O gece (15 Temmuz) zıt duyguları yaşadık. TSK içinde örgütlenmiş bir cunta bize önce zilleti yaşattı. Tarihimizin karanlık sayfaları olarak andığımız dönemlere dönme ihtimalinin utancını yaşattılar. Ancak aynı gece aziz milletimiz kahramanca bir direniş göstererek bu zilleti kaldırdı ve bize izzeti yaşattı...
ZİHNİYET DEVRİMİNİN BAŞLANGIÇ GÜNÜ: (Darbeleri hatırlatarak) 15 Temmuz aynı zamanda bu hastalıklı, seçkinci ve anti demokratik zihniyetle hesaplaşmanın da miladıdır. 15 Temmuz, Türkiye'nin darbeler ve darbe teşebbüsleri makûs talihinin kırıldığı anayasal demokrasinin gerektirdiği zihniyet devriminin başladığı gün olacaktır.
ŞEHİTLERE VİCDAN BORCU, YENİ ANAYASA: 15 Temmuz'da bir kez daha hortlayan darbeci zihniyete milletçe verilecek en güzel cevap, demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapmaktır... Yeni bir Anayasa hepimizin, özellikle de demokratik siyasetin 15 Temmuz şehitlerine ve gazilerine olan vicdan borcudur. 15 Temmuz sonrası oluşan toplumsal ve siyasal birlik ruhu, yeni anayasa için gerekli iklimi de sağlamıştır.
'HÜR DÜNYA' KUZULARIN SESSİZLİĞİNİ OYNADI: 15 Temmuz konusunda 'hür dünya' maalesef iyi bir sınav verememiştir. Her fırsatta demokratik değerlerin sahibi ve savunucuları olarak ortaya çıkanlar, Türkiye'de ölümcül silahlarla demokrasinin taammüden katledilme girişimi ve onun karşısında sergilenen demokratik direniş karşısında 'kuzuların sessizliği'ni oynamışlardır.

YENİ KAPI SÜRECİ DEVAM EDİYOR
Törene katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, MHP lideri Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan yan yana oturarak birlik ve beraberlik görüntüsü verdiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan törenin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca'yı kabul etti.

Adalet Bakanı Bozdağ'ın acı günü

Adalet Bakanı Bozdağ'ın acı günü

Bakan Bozdağ'ın amcasının oğlu, Kırıkkale'de kaldırıldığı hastanede vefat etti.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın amcasının oğlu Mehmet Bozdağ, rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede 66 yaşında hayatını kaybetti.

Alınan bilgiye göre, Bakan Bozdağ'ın eniştesi de olan Mehmet Bozdağ'ın, Kayseri'de özel bir hastanede anjiyo yapılırken durumunun kötüleşmesi üzerine Ankara'ya sevk edilmesi kararlaştırıldı.

Yolda durumu iyice ağırlaşan Bozdağ, Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesine kaldırıldı. Bozdağ, bu hastanede müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Daha sonra Mehmet Bozdağ'ın cenazesi, defnedilmek üzere memleketi Yozgat'a götürüldü.

Rüzgar Çetin'i bırakan hakime dava!

Rüzgar Çetin'i bırakan hakime dava!

Beşiktaş'ta bilinçli taksirle bir polis memurunun şehit olmasına, birinin de ağır yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Rüzgar Çetin'in, tahliyesine karar veren iki hakim hakkında, daha önce trafik kazasında annesini kaybeden bir kişi, avukatı aracılığıyla 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince, Beşiktaş'ta bilinçli taksirle bir polis memurunun şehit olmasına, birinin de ağır yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Rüzgar Çetin'in, "Verilen ceza miktarı, tutuklulukta geçirdiği süre, mağdurların şikayetlerinden vazgeçmesini" göz önüne alarak tahliyesine oy çokluğuyla karar vermesi üzerine bu hükmü veren hakimler Arzu Dur ve Fatma Aybey aleyhine 100 bin liralık manevi tazminat talebini içeren dilekçe nöbetçi İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu.

MUHALEFET ŞERHİ MESELESİ..

İstanbul'da 2 yıl önce meydana gelen bir trafik kazasında annesini kaybeden C.T.F'nin, avukatı Ozan Kayahan aracılığıyla mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde, Rüzgar Çetin'in karıştığı trafik kazası ile yargılama sürecine yer verildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erdoğan Şimşek'in sanık Çetin'in tahliyesine karşı oy kullandığını ancak diğer hakimler Dur ve Aybey'in ise tahliyesi yönünde karar verdiği anlatılan dilekçede, mahkeme başkanının muhalefet şerhine değinildi.

"KAMU VİCDANI SIZLADI"

Türkiye'de her yıl binlerce insanın meydana gelen trafik kazalarında hayatını kaybettiğini, kazaların toplumsal bir sorun haline geldiği anlatılan dilekçede, Çetin'in yargılandığı davanın da kamuoyu tarafından yakinen takip edildiğini, bu nedenle takip edilen bir davada verilen kararın hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, kararın adalet duygusunu derinden yaraladığı ve kamu vicdanını da sızlattığı kaydedildi.

Dilekçede, ''Rüzgar Çetin'e verilen cezanın az olması, son duruşmada sanığın tahliye edilmesi, parası olan ve babasına güvenen herkesin trafikte adam öldürebileceğini, bunun çok da önemli bir suç olmadığı izlenimini vermişti.

HUKUKÇULAR RÜZGAR ÇETİN'İN TAHLİYESİNİ YORUMLADI

Kuşadası sahilinde çürümüş halde çocuk cesedi bulundu!

Kuşadası sahilinde çürümüş halde çocuk cesedi bulundu!

Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde, çürümüş halde çocuk cesedi sahile vurdu. Cesedin yasadışı yollarla Yunanistan'a geçmeye çalışan kaçağa ait olabileceği belirtildi.

Olay, bugün saat 17.30 sıralarında Kadınlar Denizi Mahallesi sahilinde meydana geldi. Su sporları işletmesi olan Kubilay Yeni Akgür, sahilde çocuk çorabı ve iç çamaşırları görünce durumdan şüphelenip polise haber verdi. Olay yerine gelen polis ekipleri, çocuk cesediyle karşılaştı. Yapılan incelemede, çürüyüp parçalanan cesedin 15 yaşlarında bir erkek çocuğuna ait olduğu belirlendi.
Yasadışı yollarla Yunanistan'a geçmeye çalışan kaçağa ait olduğu tahmin edilen ceset, yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu'nun morguna gönderildi.

‘Vatanım için ölüme razıyım’

‘Vatanım için ölüme razıyım’

Şanlıurfa Viranşehir'de şehit olan Uzman Çavuş Erdi Demirer'in cenazesi dün memleketi Ordu'ya getirildi. Şehidin eşi Burcu Demirer'in, 3 aylık bebeği Çağan'la birlikte eşinin tabutunun peşinden koşması yürekleri dağladı. Şehidin sosyal medya hesabındaki "Kaderimdeki her şeye razıyım. Sonunda vatan borcu için ölüm bile olsa" paylaşımı duygulandırdı. Şehit Demirer bugün toprağa verilecek.

‘Tanımam’ dedi birlikte fotoğrafı ortaya çıktı

‘Tanımam’ dedi birlikte fotoğrafı ortaya çıktı

Sıra 28 Şubat'ın medya ayağına geldi

Sıra 28 Şubat'ın medya ayağına geldi

Cem Küçük ile darbe zihniyetini, bu zihniyetle mücadeleyi ve yeni kitabı Cehennem Köpekleri'ni konuştuk.

17/25 Aralık'tan sonra Türkiye medyasında birçok önemli isim Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadeleye girişti. Bu mücalede eden isimlerin arasında gazeteci Cem Küçük'ün önemli bir yeri var. FETÖ'nün en güçlü olduğu dönemde örgüte karşı sert muhalefetin fitilini ateşleyen Cem Küçük'e sayısız dava açıldı. FETÖ'ye ilişkin yaptığı çalışmaları, elde ettiği bilgileri ve analizlerini bir kitapta biraraya getiren Cem Küçük'e son kitabı Cehennem Köpekleri'ni sorduk.

SAVAŞIRKEN HİÇ LAFI EĞİP BÜKMEM

-Kitap hayırlı olsun demeden önce FETÖ ile mücadelenizi sormak istiyorum. Bu örgüt ile sert muhalefet etmeye ne zaman karar verdiniz?

17-25 Aralık darbe sürecinden önce başlıyor benim FETÖ ile mücadelem. Ben Haziran 2012'de köşe yazarı oldum ve köşe yazarı olduğum andan itibaren de temel misyonum Türkiye için büyük tehdit olan FETÖ ile mücadele etmekti diyebilirim. Ben medyaya girdiğimde Kemalist askeri vesayet artık bitmişti ama o kötü düzenin yerine Gülenist vesayet rejimi inşa edilmek isteniyordu. Fetullahçı çete Recep Tayyip Erdoğan hükümetine kumpaslar kurmaya başlamıştı. Hiç lafı eğip bükmeden bunlarla savaşmaya başladım.

-Sizin ilk mücadele etmeye başladığınızda FETÖ'ye karşı toplumsal bilinç oluşmamıştı. Zorlandığınız dönemler oldu mu?

Ben İslami yayın camiası içinde yetişmiş muhafazakar bir yazarım. Dolayısıyla bu perspektiften FETÖ ile savaşmak çok önemliydi. En başta bizim muhafazakar camiadan bana karşı çıkan çok oldu ama sonra zaman içinde yazdıklarımın tescil edildiğini gördükçe kabullendiler. İşte bu kitap en kritik son 4.5 yılın hikayesidir. FETÖ denen çetenin 15 Temmuz ihanetine kadar nasıl geldiğinin adım adım hikayesidir...

SÖYLEDİKLERİME KIZIYORLAR AMA SONRA GERÇEK ÇIKIYOR

-Her söylediği çıkıyor deniyor. Bu konuda eleştirildiğiniz de oluyor. Bu eleştirilere ne diyeceksiniz?

Evet artık o süreçte FETÖ alenen darbe yapmaya girişti ve artık sıcak savaş vardı. Bir de artık o dönem nerdeyse her gün ekranlardaydım. Gürsel Tekin Nisan 2014'te Habertürk'te "17-25 Aralık olayı darbedir algısını Erdoğan'a bağlı 5 gazeteci her gün bağıra bağıra oluşturdu. Bu 5 gazeteci algıyı dönüştürdü" demişti. Gerçekten o dönem en önemli olay algı savaşıydı. Yüzde 50'lik AK Parti kesimine FETÖ'nün nasıl darbeci bir örgüt olduğunu anlatmak gerekiyordu. Aslında ben 17 Aralık'tan çok önce Emniyet-Yargı cuntası kavramıyla bu çeteyi kalbinden vurmuştum. Bu cuntanın tutuklanacağını her gün yazıyordum. Üstlerine üstlerine gidiyordum. Özellikle Ali Fuat Yılmazer deliriyordu. Ama söylediklerim çıktı ve bu cunta tutuklandı...

HEPSİ ERDOĞAN DÜŞMANLIĞINDAN FETÖ'NÜN YANINDA SAF TUTTU!

-En büyük tepkiyi Doğan medyasından alıyorsunuz. Ahmet Hakan neredeyse haftada birkaç gün sizden bahsediyor.

Aydın Doğan ve medya yazılarını ayrı bir kitap yapacağım. Benim o dönem temel meselem FETÖ ile mücadele etmekti. Fakat 17-25 Aralık darbe sürecinde bir baktım Aydın Doğan medyası tamamen FETÖ'nün yanında saf tutuyor. Ondan sonra Doğan'a yüklenmeye başladım. FETÖ'ye karşı bu ülkenin ve bu devletin yanında durmak zorundalardı ama resmen ihanet ediyorlardı. Radikal gazetesi FETÖ'cü Eyüp Can'a devredildi. Enis Berberoğlu FETÖ'nün o süreçte işbirlikçisiydi. Gülen'in tapelerinin hiçbirini yayınlamadı Hürriyet gazetesi ama yasadışı Erdoğan tapelerini yayınladı. Ahmet Hakan o dönem tam bir FETÖ tetikçisiydi. Cüneyt Özdemir de aynı şekilde. Bunlar "Tayyip Erdoğan'ı yok etse yok etse Fetullah yok eder" diye düşünerek FETÖ'nün yanında saf tuttular ve şimdi bu işledikleri suçun hesabını vermeyeceklerini sanıyorlar.Olmaz öyle şey...

FETÖ TETİKÇİLERİ BİZDEN HESAP SORUYOR!

-Şimdi 28 Şubat'ın medya ayağına basılacak diyorsunuz? Geçtiğimiz günlerde Enver Aysever sizin bir yazınıza gönderme yaptı. 28 Şubat dosyası yeniden açılacak mı?

Ben işimi iyi yaparım... Enver Aysever'i Ahmet Hakan ve Cüneyt Özdemir bitirdi. Ben o zaman yazdım ve uyardım Aysever'i ama burnu havalardaydı dinlemedi. Şimdi bakın Ahmet Hakan'ın 2013-16 arası yaptığı ihanetlerin yüzde 1'ini yapan normal vatandaşların hepsi yargılanıyor. Bunların bir ayrıcalığı mı var? Elbette yargılanacaklar. Aleni FETÖ tetikçiliği yaptılar. Bir de utanmadan AK Parti'den hesap soruyorlar. Yahu zamanında AK Parti ve muhafazakar medya içinde sus pus kalanları en ağır eleştiren benim zaten, o korkaklar tasfiye de oldu. Ama size hiçbir şey olmadı.

HEPSİ SAVCI SORUŞTURMALARINDA ÇIKACAK!

-Neden sadece Ahmet Hakan ile uğraşıyorsunuz?

Tek Ahmet Hakan da değil ki, şimdilerde FETÖ ile mücadelenin şampiyonluğunu yapan İsmail Saymaz da 17-25 Aralık darbe sürecinde FETÖ'cü Eyüp Can'ın emrindeydi. Bunu bilmeyen mi var? İsmail Saymaz 2014'ün Ocak ayında hain Zekeriye Öz aleyhine attığı twitleri sildi. Önce yazdı sonra artık Eyüp Can mı emretti bilmem sildi. Savcılarımızın soruşturmasında anlaşılacak. Çünkü artık 2014'ten itibaren Zekeriya Öz'lerle İsmail Saymaz'lar, Ahmet Hakan'lar suç ortağıydı. Hepsi de ortak şekilde Recep Tayyip Erdoğan'ı hapse atmak ya da yok etmek istiyordu. MİT tırları kumpasında ve 27 Mart vatana ihanetinde de tamamen FETÖ'nün yanında saf tuttular. Bak her şey affedilir ama düşman bir ülkenin ajanı gibi olmaktır bu iki olayı desteklemek...

MİT TIRLARI İHANETİNİ HİÇ UNUTTURMAMAK LAZIM!

-MİT tırları ihanetinin hiç unutulmaması gerektiğini düşünüyorsun. Neden bu kadar önemli bu konu?
Türk tarihinde görülmemiş ihanet bunlar...MİT mensupları FETÖ'cü alçaklar tarafından tekme tokat dövülüyor. Hukuka aykırı şekilde MİT tırları durduruluyor. Zorla içi açılıyor. Bunu yapanı ve destekleyeni ABD'de çöle gömerler. Ben o zaman da yazdım bu ihaneti Türk devlet hafızası unutmaz ve destekleyen herkese bedelini ödetir diye. Devlet olmak budur. 27 Mart'ta devletin harem-i ismetine girilmiş ve sen bunu makul bulacaksın. Bunun bedelini ödeyecekler...

SIRA 28 ŞUBAT'IN MEDYA AYAĞINA GELDİ

28 Şubat'ın medya ayağı yargılaması mümkün olacak mı..

Evet kesinlikle olacak...28 Şubat davasının savcıları da bu Fetullahçı çete savcılarıydı fakat 28 Şubat medyasını yargılamadılar. Çünkü 17-25 Aralık darbesini beraber kotardılar. 17-25 Aralık darbe sürecinde 28 Şubat'ın medya aktörlerinin tam desteği vardır. 28 Şubat davasında FETÖ bu darbecilerin suçlarını örttü. Buna karşılık 28 Şubat medyası da 17-25 Aralık'ta FETÖ ile müttefik oldu. Bu çok açık bir suçtur. 28 Şubat açık bir medya darbesiydi ve 28 Şubat'ta medyadan yargılanan bir kişi bile yok. Bunu Türk milleti kabul etmediği gibi kahraman savcılarımız da kabul etmiyor ve şu an soruşturma devam ediyor. 28 Şubat darbesinin içinde olmuş Ertuğrul Özkök'ü, Fatih Çekirge'si, Sedat Ergin'i, Mehmet Tezkan'ı, Enis Berberoğlu'su, Uğur Dündar'ı, Mehmet Yılmaz'ı ve daha niceleri hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor. Bunlar darbecilerin talimatıyla suç işlediler. Hukuk ve adalet FETÖ'nün bu davayı örtbas etmesini kabul etmiyor...

Sabah.com.tr
Röportaj: Abdülaziz Karakuş

Aydın'da FETÖ'den 7 kişi tutuklandı!

Aydın'da FETÖ'den 7 kişi tutuklandı!

Aydın'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında aralarında polis memurlarının da bulunduğu 7 kişi tutuklandı.

Alınan bilgiye göre, Aydın Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan 17 kişi emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Savcılıktaki sorgularının tamamlanmasından sonra mahkemeye sevk edilen şüphelilerden aralarında polis memurlarının da bulunduğu 7 kişi "Terör örgütüne üye olmak, finansal destek sağlamak" suçundan tutuklandı.

Diğerleri ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Tutuklu zanlılarının FETÖ üyelerinde bulunan şifreli mesajlaşma sistemi 'ByLock' programını kullandıkları ileri sürüldü.

15 Temmuz gazisinin göz yaşartan hassasiyeti

15 Temmuz gazisinin göz yaşartan hassasiyeti

FETÖ'cü hainlerin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı binasında yaralanan Abdullah İrgin'den, kahramana yakışır tavır: "O esnada zarar gören devlet malının bedelini ödemek istiyorum." İrgin, 15 Temmuz gecesini şu sözlerle aktardı: "O gece Genelkurmay binasında kanlı bir gece yaşandı. Benimle birlikte Hulusi Akar'ı kurtarmak için içeri giren birçok vatansever darbeciler tarafından vuruldu. O gece, o binaya girmek için birçok kapı ve pencere kırdık. Kamu malına, milletin malına zarar verdik. Verdiğimiz zararı karşılamak istiyorum." Org. Akar'ın makam odasını aradığı anları sosyal medyadan canlı yayımlayan İrgin, "Bize mermi sıkacakları aklımın ucundan geçmedi" dedi.

DEAŞ’a ağır darbe

DEAŞ’a ağır darbe

Suriye’nin kuzeyinde devam eden Fırat Kalkanı operasyonunda 28 terörist etkisiz hale getirildi. Dünkü operasyonlarda bir Türk askeri de şehit oldu, 3 asker yaralandı

Fırat Kalkanı Harekâtı'nın 43. gününde 75 DEAŞ hedefine 275 atış yapıldı. Türk Silahlı Kuvvetlerince, Suriye'nin Aktarin ve Kabtan bölgelerindeki terör örgütü DEAŞ hedeflerine hava harekâtı düzenlendi. Harekâtta terör örgütünün sözde bölge sorumlusu etkisiz hale getirildi, ikisi komuta kontrol merkezi, ikisi de ağır makinalı tüfeklerin bulunduğu mevzi olarak kullanılan 4 bina imha edildi. Diğer taraftan Kilis'in karşısında bulunan ÖSO kontrolündeki Ziyara'ya sızma girişiminde bulunan terör örgütü DEAŞ militanları ile Türk askerleri arasında çıkan çatışmada 1 asker şehit oldu, 3 asker yaralandı. Çatışmalarda 2 muhalif de şehit olurken, 17 muhalif yaralandı. ÖSO'nun 4 köyün kontrolünü geçirdiği harekâtta 28 terörist etkisiz hale getirildi.

GİZLENİP SALDIRDILAR
DEAŞ militanlarından temizlendikten sonra saldırının gerçekleştiği Ziyara'da, 20'den fazla DEAŞ militanının köyde sivil görünümüyle gizlendiği ve bir süre bekledikten sonra Mehmetçiğe saldırdığı ortaya çıktı. Saldırıda bir asker şehit olurken 3 Mehmetçik de yaralandı.

Yunanistan'a kaçan FETÖ'cünün üzerinden not çıktı!

Yunanistan'a kaçan FETÖ'cünün üzerinden not çıktı!

Edirne'nin Keşan ilçesinde Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantıları bulunduğu iddiasıyla meslekten ihraç edilen 2 kadın doktor, yurt dışına yasa dışı çıkış hazırlığındayken yakalandı.

Edirne Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, Ankara'da hastanede çalışırken terör örgütü ile bağlantıları bulunduğu iddiasıyla meslekten ihraç edilen doktorlar F.D ile B.E'nin yasa dışı yolla Yunanistan'a kaçmak amacıyla insan kaçakçılarıyla anlaştıkları ve Keşan'a geldikleri bilgisi alındı.

Keşan Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, istihbarat üzerine F.D ile B.E'nin kaldıkları oteli belirlendi, şüpheliler otelden çıktıkları sırada gözaltına alındı.

ÜZERLERİNDEN PARA VE NOT ÇIKTI

B.E'nin üst aramasında biri iptal edilmiş 2 pasaport, kredi kartları, sim kart, 4 bin 985 dolar, bin 750 avro, 110 lira, çizgisiz kağıt üzerine İngilizce 'Türkiye'de 100 bin kişi işten atıldı. Türkiye'de durum çok karışık olduğu için güvenli bir ülke değil' yazılı not, F.D'nin üzerinde ise birisi iptal edilmiş 2 pasaport 3 bin avro, 35 lira, harici bellek, sim kart ele geçirildi.

Bağlantı kurdukları kişilerin yakalanması için yapılan çalışmada da otele gelerek kadınları soran M.B ve E.B de gözaltına alındı.

AYM YEMİN TÖRENİNDE NELER YAŞANDI?

Tunceli’de şiddetli çatışma!

Tunceli’de şiddetli çatışma!

Tunceli’nin Çemişgezek ilçesi Aliboğazı kırsalında güvenlik güçleri ile PKK’lı teröristler arasında çatışma çıktı.

Edinilen bilgiye göre, PKK'lıların kış üslenmesi için kullandığı Aliboğazı kırsalında çok sayıda özel eğitimli birliğin katılımıyla hava destekli operasyon başlatıldı. Operasyon kapsamında öğle saatlerinde güvenlik güçleri ile PKK'lılar arasında çatışma çıktı. Çatışmanın devam ettiği bölgeye Skorsky tipi helikopterlerle çok sayıda takviye birlik gönderilirken, Kobra tipi helikopterler de teröristlerin bulunduğu alanları yoğun bombardıman altına aldı.

Öte yandan, dün Tunceli-Pülümür karayolunu Samanlı mevkiinde keserek araç yakan PKK'lılara yönelik vadi boyunca başlatılan hava destekli operasyonların devam ettiği öğrenildi.

FETÖ’nün parmaksız pilotu Mason Ekrem

FETÖ’nün parmaksız pilotu Mason Ekrem

Polis özel harekatı bombalayan hain pilotlardan Ekrem Aydoğdu’nun, defalarca eğitim uçuşunu geçemediği halde, FETÖ torpiliyle F16 pilotu yapıldığı, bu yüzden adının da ‘Mason Ekrem’e çıktığı belirlendi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında bazı tanıkların ifadeleri, örgütün Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) bir dönemdeki etkinliğini, örgüt bağlantılı kişilerin orduya yerleştirilmesinde gösterdikleri etkiyi gözler önüne serdi. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması kapsamında, bazı tanıkların bilgi amaçlı alınan ifadelerinde, örgütün "hukuksuz" ve "hileli" yollara başvurarak TSK'nın içine sızdığı iddiaları yer aldı.

Parmaksız FETÖ'cüyü pilot yaptılar

Bir tanık ifadesinde, Hava Kuvvetleri Komutanlığı uçuş okulundan 2013'te mezun olan ve darbe girişiminin ardından TSK'dan ihraç edilen Ekrem Aydoğdu'nun, sol işaret parmağının olmamasına rağmen pilot yapılması yer aldı. Aydoğdu'nun, pilot adayı eğitimi sırasında, önemli bir aşama olan "uçağı kullanma" bölümünde başarılı olamadığını, buna rağmen Gaziemir Hava Sınıf Okullarına gönderildiğini, komutanların yer aldığı "uçuş kurulu"ndan kendisine yeniden hak tanınması üzerine "uçuş eğitimi"ne devam ettiğini aktaran tanık, "O dönem, yetenek ve bilgiden uçuş kuruluna kalanların yüzde 90'ına bu hak tanınmadı" bilgisini verdi. Tanık ifadesinde, Aydoğdu'ya ilişkin şu görüşler yer aldı: "Aydoğdu, ilk uçuş eğitimini zor bela tamamlayabildi. İkinci aşamada T37C uçağında eğitime başlayan Aydoğdu, bu uçak tipinde de yetenekten elendi. O dönemdeki yönerge gereği Aydoğdu hakkında gıyabi kurul yapılıp uçuştan direkt ilişiğinin kesilmesi gerekiyordu. Ancak FETÖ'cü güçler tekrar devreye girip yönergeyi değiştirdiler.

Ekrem Aydoğdu, 15 Temmuz gecesi Ankara'daki Polis Özel Harekat Merkezi'ni bombalayan pilotlar arasında yer alıyordu.

2 AY ÖNCE BUGÜN... 15 TEMMUZ FETÖ DARBE GİRİŞİMİ

FETÖ'CÜ KOMUTAN İSTEDİ

Hiç bir teğmene hak bile verilmezken ona, ikinci kez, üstelik yönerge değiştirilerek hak verildi. Aydoğdu'nun özellikle pilot yapılmaya çalışılması kafamızda hep bir soru işareti olarak kaldı. Hatta aramızda, 'bunun arkasında bir güç var, onu sürekli kolluyor' diye düşünüyorduk. Bu düşüncenin etkisiyle de aramızda, Aydoğdu için 'Mason Ekrem' lakabını kullanıyorduk." "T37 uçuş eğitimlerini bitirdiğimizde bir uçuş başarı sıralaması yapılıyordu. Sıralamada başarı elde edenler için, T38 jet uçağına gönderilirken daha sonra CASA, CN235 ve helikopter tiplerinde eğitim alması amacıyla tekrar eğitim planlaması yapılıyordu. Normalde, Aydoğdu'nun ikinci kez uçuş kuruluna kalması nedeniyle sıralamanın en altında kalıp helikopter pilotu olacağı tahmininde bulunuyordu. Ama Aydoğdu, üst sıralara çıkartıldı ve savaş uçağı pilotu oldu." Aydoğdu Polis Özel Harekat Merkezi'ni bombalayan pilotlar arasında yer alıyordu.

DARBE GİRİŞİMİNİ FETÖ'NÜN GERÇEKLEŞTİRDİĞİNE DAİR KANITLAR

ÜSLERDE OPERASYON

Öte yandan, Konya, Eskişehir, Ankara, Kütahya, İstanbul ve İzmir'de düzenlenen operasyonda Hava Kuvvetlerine mensup 4'ü albay, 8'i binbaşı, 4'ü yüzbaşı, 5'i teğmen, 10'u astsubay ve uzman çavuş, 2'si askeri sivil personel 54 kişi yakalandı. (Star)

Bu haber 5117 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Manisa Akhisar İlçesinde yolcu otobüsü devrildi! 10 kişi yaralandı
Manisa Akhisar İlçesinde yolcu otobüsü devrildi! 10 kişi...
Kudüs'te yaşayan Yahudi'nin Osmanlı itirafı dünyanın gündeminde
Kudüs'te yaşayan Yahudi'nin Osmanlı itirafı dünyanın...