Yerel kaynakların aktardığı bilgiye göre Afganistan'ın kuzeyindeki Pervan iline bağlı Bagram ilçesinde ABD güçlerinin konvoyuna yönelik bomba yüklü araç saldırısı düzenlendi.

Bombalı aracın konvoyun arasına dalarak infilak ettiğini aktaran kaynaklar, patlamadan sonra saldırının gerçekleştiği bölgeye çok sayıda ambulans helikopterin indiğini kaydetti.

Bomba yüklü aracın infilak ettirilmesiyle ABD konvoyundaki 3 askeri aracın tahrip olduğunu ifade eden Taliban sözcüsü Mücahid, saldırıda 13 ABD askerinin öldüğünü ve 11 askerin de yaralandığını belirtti.

Birleşik Arap Emirlikleri merkezli el Beyan'da yayınlanan bir makalesinde, Suriye-Filistin asıllı bir filozof olan ve Şam Üniversitesi Felsefe Fakültesi eski dekanı olan Ahmed Berkavi, İran ve Hizbullah'ı ağır şekilde eleştirdi. Berkavi İran ve Hizbullah'ı İsrail'e karşı direniş kisvesi altında Sünnilere karşı savaş yürütmekle suçlarken Sünni Arapların da bu tuzağa düşmesini eleştirdi. Berkavi'ye göre söz konusu "direniş ekseninin" mukavemet söylemi, Filistin meselesine karşı ilgiyi de azaltıyor. 

The Middle East Media Research Institute (MEMRI)'nin bu makaleden yaptığı alıntılarla hazırladığı haber; 

"Herhangi birisi Hizbullah'ı -Lübnan'daki mezhepçi partilerden birisi olan- ne zaman eleştirse, belli yazarlar yerinden zıplıyor ve şöyle söylüyor: ama Hizbullah İsrail'in düşmanı ve düirenişin sembolü. Bu iddiayı ortaya atanlar şüphesiz ki refleksif bir düşünce yolunu kabullenmiş durumda, çeşitli fenomenleri anlamak ve değerlendirmek ve sonra bunlar hakkında bir fikir oluşturmak için tek bir ölçütü mihenktaşı olarak alıyorlar. Böyle farsetsek bile, argüman olarak, bu iddiada bir doğruluk olduğunu kabul etsek [Hizbullah'ın İsrail'e düşman olduğu konusunda] bu insanlar düşünüyor mu ki İsrail'e karşı düşmanlık Hizbullah'ı desteklemek için yeterli bir sebeptir?"

"Örneğin, [Batı Suriye'deki] Kuseyr şehrinin, Hizbullah'ın ele geçirmesinin ardından şehirden çıkarılan sakinleri, Hizbullah Filistin'i özgürleştirse bile onlardan nefret edecekler. Fikrini kendi trajedisi üzerine bina edecekler, Hizbullah'ın sebep olduğu [trajedi], ki Hizbullah'ın bu mücrim fiilde sorumlu olduğu konusunda haklıdır da. [Aynı şekilde,] 60 bin tutukluyu öldüren tiran Esed rejimini destekleyen Hizbullah, bu kurbanların ailelerinden de mutlak iğrenti ve nefret dışında bir şey alamayacaktır. Hizbullah tarafından katledilen Güney Lübnanlılar -ki aynı Hizbullah [eski Lübnan Başbakanı Refik] Hariri ve [liberal gazeteci ve akademisyen] Samir Kassir ve Lübnan'daki diğerlerinin de katilidir- Hizbullah'ı Lübnan'ın Sünnilerine asla savunmayacaktır. Beyrut'u işgalci bir güç gibi ele alan Hizbullah da Batı Beyrut halkının sevgisini mukavemet sloganlarıyla kazanamayacaktır."

"Bir Husi poster açarak 'İsrail'e ölüm' diyor ve Hudeyde, Aden ve Sana'a şehirlerini işgal ediyor. Öyleyse pratikte Yemen'e yıkımı yayıyorsa 'İSrail'e ölüm' sloganının anlamı ne? Ve Hamas'ın İsrail'e karşı düşmanlık deklerasyonlarındaki ve [Filistin'in] tamamen özgürleştirilmesine desteğindeki nokta ne, pratikte sadece Gazze'yi yaşaması imkansız bir yer haline getiriyorlarsa? İran gibi bir ülkenin İsrail'e karşı düşmanlığını açıklamasındaki ve ardından Arap komşularını, devlet kavramına zıt milisler kullanarak istikrarsızlaştırma politikasını izleyerek çakma devrimini ihraç etmesindeki mana ne?"

"Bağımsızlık, özgürleşim, istikrar ve adalet ilkeleri ayrılamaz, ve bir insanın onurlu yaşama hakkı fikri de öyle. Eğer Filistin halkını ve bağımsızlığını destekliyorsanız, bu demek olur ki Suriye halkının bağımsızlık, özgürleşim ve onur için soylu mücadelesini de desteklemeniz gerekir. İsrail'e karşı düşmanlığınız varsa, bu Yemen, Irak ve Suriye'yi mezhepçi milis güçlere ve müttefiklerine karşı destekleyeceğiniz anlamına gelir. İsrail'e karşıysanız, bir diğer ülkedeki terörü destekleyemezsiniz."

"Gerçek şu ki, İsrail'e düşmanlığın başkalarına zarar vermek için bir slogana dönüştürülmesi kınanması gereken bir hareket tarzı, ve sadece siyasi olarak değil. Bu açık bir şekilde ahlaksızca. Dahası, bunun Filistin meselesine etkisi de çok olumsuz, zira ahlaken kusurlu [bu yaklaşım] Filistinle ilişkili herhangi bir söyleme karşı bir tür tiksinti yaratıyor, ve ciddiyetiyle kamu nezdindeki farkındalığını kaybetmesine sebep olabiliyor." 

mepanews 

Batıdan ilerleyen Esad güçlerinin Deyr Ez Zur kuşatmasını kırmasının ardından PKK-PYD de Fırat’ın doğusundan Deyr Ez Zur’a ilerlemeye başladı.

Deyr Ez Zur, Suriye’de petrol üretiminin kalbi konumunda. 2011’de başlayan savaştan önce devlet gelirlerinin yüzde 25’i petrole dayanıyordu. Bu dönemde günde ortalama 385 bin varil ham petrol üreten Suriye, petrolden yılda üç milyar 200 milyon dolar elde ediyordu. Suriye’nin iki buçuk milyar varillik bir petrol rezervi bulunduğu tahmin ediliyor. 

ABD: SURİYE'NİN KALBİ 

Deyr Ez Zur, Rusya-İran-rejim ile ABD-PKK/PYD kampları arasında kilit nokta haline geldi.  ABD, PKK-PYD’yi Suriye politikasının merkezine koyarak kantonel idari özerk yapılarla federal Suriye hazırlığı yapıyor.

Bu çerçevede Deyr Ez Zur, hem Irak ile ticareti sağlayacak konumu hem doğal kaynakları itibarıyla ABD öncülüğünde gelişen ‘PKK-PYD devleti’ için hayati önem taşıyor.

Haseke’nin güneyindeki Şeddadi bölgesinde, Cebse gaz ve petrol alanında, Deyr Ez Zur operasyonunda PKK-PYD teröristleri ile iş birliği yapmak için 150 ABD özel kuvveti bulunuyor. PKK-PYD, halihazırda Rakka’nın DEAŞ’den alınmasına yönelik operasyonu da yürütüyor. 

İRAN: KİLİT NOKTA 

Esad rejimi, Deyr Ez Zur operasyonunda Rusya’nın yanı sıra İran’ın da desteğini alıyor. Rejim saflarında yaklaşık yüzde 40 oranında İran’ın eğittiği terör gurupları yer alıyor ancak İran’ın Deyr Ez Zur için planı daha geniş perspektife dayanıyor.

Bağdat yönetimine bağlı, İran destekli Haşdi Şabi güçleri, Deyr Ez Zur’un batısında, Irak tarafında, Musul’da konuşlu durumda.

Haşdi Şabi ayrıca, güneyden, Tanif’in karşısında, Irak’ın batısında, Ürdün ve Suriye sınırı yakınındaki Rutbe’de konuşlu. İranlı terör gurupları da Tanif’in kuzeyindeki Zakf bölgesinde Haşdi Şabi ile birleşmek için bekliyor.

Bu gruplar, kuzeydoğuda Suriye-Irak sınırına ulaşabilirse İran’ın Akdeniz’e çıkış hedefi gerçekleşecek.

Kocaeli merkezli 20 ilde FETÖ operasyonu düzenlendi. Alınan bilgiye göre, Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY'nin Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde 31 şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

Kocaeli Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ile Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından, aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir'in de bulunduğu 20 ilde gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda 22 muvazzaf asker gözaltına alındı. Ekiplerin, diğer şüphelilerin yakalanmasına ilişkin çalışmaları devam ediyor.

2014’te DAEŞ’in tamamen kadınlardan oluşan El Hansa Tugayı isimli koluna katıldığını söyleyen Hacer, kadınlara savaşma ve yükselme şansı verdiği için bu terör örgütüne katıldığını söyledi.

Hacer, Rakka’da ‘polis’ olarak görev yaptığı sırada, Batılı kadınların daha vahşi işkence yöntemleri kullandığını gördüğünü belirtti.

“Bilirsiniz, Avrupalılar diğerlerinde daha sadist ve vahşi. Mesela, İngiliz kadın savaşçılar daha gaddar işkence yapmakla övünürlerdi. Um Salama diye bilinen kadın, tam bir İngiliz’di ve ‘ısırma’ aleti olarak bilinen şeyi kullanıyordu” dedi.

Kendi geçmişi hakkında da konuşan Hacer, “Özellikle kocaları ya da babaları da oradayken, Suriyeli kadınlara işkence yapmaktan zevk alıyordum” ifadesini kullandı.

Havaalanı çevresindeki rejim güçleriyle birleşen Esed ordu birlikleri, kuzeybatıdaki mahallelerin tümünü kontrol altına aldı.

Rejim güçleri halihazırda güneybatıda Fırat Nehri kenarındaki mahalleleri geri almak için sokak savaşı veriyor.  

İki yıl önce Deyr ez Zor'un büyük kısmını ele geçiren ve aylarca kenti kuşatma altında tutan teröristlerden yakalananlar öldürülüyor.

Sosyal medyaya yansıyan bir videoda, Suriye askerlerinin bir militanın başını kestiği yer alırken, DEAŞ'in vahşetine karşı ayağı kalkan Dünya'nın bu tür videolara ne tepki vereceği merak konusu oldu. 

Okullar onu bu hali yüzünden almıyor

Çin'in Haunggang eyaletinde yaşayan 41 yaşındaki Daun Deyuan ve eşinin beş yaşındaki çocukları Chang Chang'ın doğuştan ayak parmakları sadece ikişer adet. Serebrel felç hastalığı ile dünyaya gelen çocuğun babasının da ayak parmaklar üçer adet...

Babanın tek isteği oğlunun eğitim alabilmesi. Çünkü fiziksel durumundan dolayı okullar çocuğu kabul etmiyor. Chang Chang aynı zamanda konuşamıyor.

Babanın tek ümidi işitme engelliler için bir okulun oğlunu kabul etmesi. Ancak çaresiz baba söz konusu okulların nerede olacağını ve maddi olarak eğitimi nasıl karşılayacağını bilmiyor.

1992-1993 sezonundan itibaren UEFA Şampiyonlar Ligi adı altında oynanmaya başlayan Avrupa futbolunun kulüp düzeyindeki bir numaralı organizasyonunda, Real Madrid'in Portekizli yıldızı Ronaldo, çıktığı 140 maçta 105 gole ulaştı.

Ronaldo'yu 115 maçta 94 gol bulan Barcelona'nın Arjantinli yıldızı Lionel Messi takip etti.

İki ismin ardından Real Madrid ve Schalke 04 formalarıyla 142 maçta 71 gol atan İspanyol Raul Gonzalez yer aldı.

BİR SEZONDA EN ÇOK GOL ATAN RONALDO

Real Madrid formasıyla 2013-2014 sezonunu 17 golle tamamlayan Ronaldo, Şampiyonlar Ligi'nde bir sezonda en çok gol atan oyuncu unvanını elinde tutuyor.

Listenin 2. sırasında da 2015-2016 sezonundaki 16 gollük performansıyla yine Ronaldo yer alıyor.

Portekizli forvet oyuncusunu, 2011-2012 sezonunda 14 gol kaydeden Messi izliyor.

EN ÇOK FORMA GİYEN CASILLAS

Şampiyonlar Ligi'nin en çok forma giyen futbolcuları listesinde, Porto'nun İspanyol kalecisi Iker Casillas zirvede bulunuyor.

Turnuvada Real Madrid ve Porto formalarıyla 164 maça çıkan Casillas'ı, Katar'ın El-Sadd takımına giden eski Barcelonalı Xavi, 151 maçla takip ediyor.

Casillas ve Xavi'nin ardından 142 maçla Raul ve 141 maçla Ryan Giggs sıralanıyor. Şampiyonlar Ligi'nde 140 maç oynayan Cristiano Ronaldo ise aktif futbolcular arasında bu isimlere en yakın futbolcu durumunda.

EN KÖTÜ REKORLARDAN BİRİ BEŞİKTAŞ'TA

Beşiktaş'ın, 6 Kasım 2007'de deplasmanda oynadığı Şampiyonlar Ligi maçında İngiltere'nin Liverpool takımına 8-0 yenilmesi, organizasyonun en farklı sonuçlarından biri olarak tarihe geçti.

Siyah-beyazlılar, ilk yarısını 2-0 geride kapadığı maçın ikinci yarısında 6 gole engel olamayınca sahadan 8-0 mağlup ayrıldı ve bu sonuç Şampiyonlar Ligi'nin en farklı yenilgisi oldu. 2015-2016 sezonunda İspanya'nın Real Madrid takımına 8-0 kaybeden İsveç'in Malmö ekibi de rekoru, Beşiktaş ile paylaşıyor.

BİR MAÇTA EN ÇOK ATAN MESSİ VE ADRIANO

Barcelona'nın Arjantinli yıldız futbolcusu Lionel Messi ve Shakhtar Donetsk'te oynadığı dönemde Brezilyalı Luiz Adriano, Şampiyonlar Ligi'nde bir maçta en çok gol atan oyuncular olmayı başardı.

Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'nın 2011-2012 sezonu 2. turunda Almanya'nın Bayer Leverkusen takımını 7-1 yendiği karşılaşmada Messi ve 2014-2015 sezonunda Shakhtar Donetsk'in BATE Borisov'u 7-0 mağlup ettiği grup mücadelesinde Luiz Adriano, kaydettikleri 5'er golle bir maçta en çok gol atan oyuncu olma rekorunu paylaştı.

EN HIZLI GOL MAKAAY'DAN

UEFA Şampiyonlar Ligi'nin en hızlı golünü Hollandalı futbolcu Roy Makaay attı.

Makaay, Bayern Münih'in 7 Mart 2006'da Real Madrid'i 2-1 yendiği maçın henüz 10.12'nci saniyesinde turnuvanın en hızlı golünü kaydetti.

EN HIZLI "HAT TRICK"

Ligde en hızlı ''hat trick''i Fransa'nın Olympique Lyon takımında forma giydiği dönemde Bafetimbi Gomis yaptı.

Galatasaray'da görev alan Gomis, 27 Aralık 2011'de Hırvatistan'ın Dinamo Zagreb takımıyla oynanan ve 7-1 sona eren maçta 8 dakikada 3 gol birden atarak en hızlı ''hat trick'' yapan futbolcu olarak kayıtlara geçti.

EN ÇOK "HAT TRICK" YAPAN MESSI VE RONALDO

Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo, Şampiyonlar Ligi'nde en çok "hat trick" yapan futbolcu unvanını paylaşıyor.

Messi, Barcelona formasıyla, Ronaldo da Real Madrid'de 7'şer kez bir maçta 3 gol atmayı başardı. İtalyan Filippo Inzaghi, Alman Mario Gomez ve Brezilyalı Luiz Adriano da 3'er kez "hat trick" yaptı.

EN GENÇ GOL ATAN İSİM

En genç gol atan futbolcu, 1 Ekim 1997'de Rosenborg-Olympiakos maçında Yunan ekibi adına fileleri havalandıran Peter Ofori-Quaye olurken, bu futbolcu gol attığında 17 yaş 195 günlüktü.

Hırvat futbolcu Mateo Kovacic de Dinamo Zagreb formasıyla 2011'de Olympique Lyon'a 7-1 yenildikleri maçta 17 yaş, 216 günlükken gol attı ve bu kategoride 2. sırayı elde etti.

EN YAŞLI GOLCÜ TOTTI

Şampiyonlar Ligi'nin en yaşlı gol atan oyuncusu, Roma'da geçen sezon futbolu bırakan Francesco Totti oldu.

İtalyan oyuncu, 2014-2015 sezonunda 38 yıl 59 günlükken Rus ekibi CSKA Moskova karşısında 1-1 biten maçta kaydettiği golle unvanı eline geçirdi.

Totti'nin ardından Manchester United'ın eski futbolcusu Ryan Giggs yer aldı. Galli oyuncu, 14 Eylül 2011'de oynanan ve 1-1 sona eren Benfica maçında gol attığında 37 yaşından 290 gün almıştı.

İLK GOL AMOKACHI'DEN

Şampiyon Kulüpler Kupası'nın 1992'de Şampiyonlar Ligi olarak değiştirilmesinin ardından ilk golü, bir dönem Beşiktaş'ta da forma giyen Daniel Amokachi kaydetti.

Nijeryalı futbolcu, Belçika'nın Club Brugge takımında oynarken, CSKA Moskova'yı 1-0 yendikleri maçın 17. dakikasında attığı golle, UEFA Şampiyonlar Ligi'nin ilk golüne de imza atmış oldu.

ÜST ÜSTE KAZANAN OLMADI

Organizasyonun adının 1992 yılında UEFA Şampiyonlar Ligi olmasının ardından sadece Real Madrid, kupayı üst üste iki kez kazanma başarısı gösterdi.

Bir zamanlar Rohingya Müslümanlarının yaşadığı Arakan bölgesindeki köy, artık yok. Ancak bölgedeki Budist manastırının başkeşişi, elinde fotoğraf olduğunu belirterek köyü Rohingyalıların kendi kendilerine yok ettiğini öne sürdü.

300 bini aşkın Rohingya Müslümanının Bangladeş’e kaçması üzerine bölgeye gelen gazetecilere, sözde kanıt niteliğindeki fotoğraflar verildi. 

YALAN ORTAYA ÇIKTI 

Ancak fotoğrafların mizansen olduğu ve bu fotoğraflardaki, evleri yakmakla suçlanan kişilerin bölgede yaşatan Hindular olduğu ortaya çıktı.

Associated Press muhabiri, mizansende yer alan Hindulardan biriyle, fotoğrafları görmeden önce konuştuğunu söyledi. Resmi görevlilerin gazetecileri götürdüğü evsiz Hinduların kaldığı kampta bu kişiyle konuşan muhabir, fotoğrafta yer alan bir diğer kişiyi de burada gördüğünü ifade etti.

Kadir Demirel'in katili yakalandı!

Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Kadir Demirel'in katil damadı Cemil Karanfil, İzmir Konak'ta İzmir Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yakalandığı öğrenildi.

Cemil Karanfil'in Cumhuriyet Meydanı'nda çimlerin üzerinde yatarken şüpheli hareketleri üzerine güven timleri tarafından yakalandığı belirtildi.

Karanfil'in üzerinden başkası adına düzenlenmiş sahte kimlik çıktığı öğrenildi.

Kadir Demirel'i geçtiğimiz 29 Mayıs'ta katlettikten sonra kayıplara karışan Cemil karanfil'in tanınmamak için sakal bıraktığı ifade edildi.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Gazetemiz Genel Yayın Yönetmenliği'ni yürüten 56 yaşındaki Kadir Demirel ve kızı Esma Karanfil, 29 Mayıs 2017 tarihinde Başakşehir'de damadı Cemil Yavuz Karanfil'in bıçaklı saldırısına uğramış, bacağından ve karnından yaralanan Kadir Demirel, tedaviye alındığı özel hastanede hayatını kaybetmişti.

Güney Kore'nin Busan kentinde şiddetli yağışlar nedeniyle caddeleri su bastı.

Onlarca bina ile arabanın sular altında kaldığı, birçok uçağın farklı havalimanlarına geçici olarak iniş yaptığı belirtildi. Gimhae Uluslararası Havalimanı'nın iç hatlar terminalini de su bastığı öğrenildi.

Öğrencilerin güvenliğini sağlamak amacıyla birçok anaokulu ve okul tatil edildi. Üç gecekondunun çöktüğü bildirilirken, yaralı veya ölü olup olmadığına ilişkin bilgi verilmedi. Yetkililer, şiddetli yağışların etkili olduğu Busan şehrinde olağanüstü hal ilan edildiğini açıkladı

Şimdi'de Küba'ya geldi... 10 ölü var...

Küba hükümeti, Irma Kasırgası'nda en az 10 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

Irma Kasırgası'nın en güçlü seviyede vurduğu ( kategori 5) Küba'da, hükümet en az 10 kişinin hayatını kaybettiğni doğruladı.

Kısa bir süre önce de Ulusal Kasırga Merkezi, Irma'nın kasırga seviyesinden tropikal bir fırtınaya dönüştüğünü söyledi.

 Arakanlı Müslümanların sayısı açıklandı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Sözcüsü Duniya Aslam Khan, 25 Ağustos'tan bu yana Myanmar’daki şiddet olaylarından kaçarak Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslüman sayısının 313 bine ulaştığını duyurdu.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Başkanı Zeid Ra'ad Al Hussein, Myanmar yönetiminin açıkça orantısız güç kullandığını söyleyerek "Myanmar'ın durumu 'etnik temizliğin ders kitabı örneği'"ifadelerini kullanmıştı.

Sözcü Khan, Bangladeş'e 2012 yılından beri sığınan Arakanlı Müslümanlara ilişkin AA muhabirine konuştu.

Arakan'dan Ekim 2016'dan Şubat 2017'ye kadar yaklaşık 74 bin Arakanlının Bangladeş'e sığındığını belirten Khan, "2012'de Arakan'ın Sitwe kentinde Müslümanlar yerinden edildiğinde sınırlar kapalı olduğu için o tarihlere ait elimizde teyitli veri bulunmuyor." dedi.

"Arakan eyaletinde şiddet olaylarının başladığı 25 Ağustos'tan bu yana Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslüman sayısı 313 bine ulaştı." diyen Khan, tüm ülkeleri bu sığınmacılara yardım etmeye çağırdı.

BMMYK Sözcüsü Khan, geçen cuma günü AA'ya yaptığı açıklamada, sınırı geçen sığınmacı sayısının 270 bin olduğunu ve bu sayının en fazla 300 bin civarında kalacağını öngörmüştü.

"TÜRKİYE OLAĞANÜSTÜ CÖMERT"

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Sözcüsü Leonard Doyle de AA muhabirinin sorusu üzerine, BM'nin Arakan'a erişim izni olmadığını dolayısıyla hareket kabiliyetlerinin bulunmadığını söyledi.

Doyle, "Sınırdan daha çok insan geçmesini bekliyoruz. Sayısı ne olursa olsun onlara yardımcı olacağız." dedi.

Dünyadaki tüm insanları sınırı geçen Arakanlılar için başlatılan yardım kampanyalarına destek vermeye çağıran Doyle, "Çaresiz bir durumda sınırı geçiyorlar. Bu sığınmacıların barınak, gıda ve tıbbi desteğe ihtiyaçları var." diye konuştu.

Doyle, Türkiye'nin Arakan'daki insani yardım kampanyalarına da değinerek şunları kaydetti:

"Bence dünyanın bir şeyi bilmesi gerekiyor: Türkiye geleneksel olarak insani konularda olağanüstü cömert bir ülke. Bugünlerde zaten Suriye ve diğer savaşlardan kaçarak kendisine sığınan insanlara muazzam bir cömertlik gösteriyor. Burada da (Arakan) Türk insanının başka bir cömertliğini görüyoruz. Bence bunun dünyada eşi, benzeri yok."

Dışişleri Bakanlığı, 40 araçlık ilk sevkiyatın halihazırda Rusya’nın Suriye’deki askeri üssü Humeymim’e gönderildiğini ifade etti.

Rusya destekli Esed Rejimi ile ABD destekli Kürtler, aynı anda Deyr Ez Zur’a yönelmiş durumda. Ülkenin petrol yataklarının yer aldığı kentin DEAŞ’den alınması için operasyonlar düzenleniyor.

Suriye Rejiminin savaştan önceki yıllık petrol geliri 3.5 milyar dolar civarındaydı.

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Türk Kızılayı ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının iş birliğinde "Arakan Kan Ağlıyor, Türkiye Yardım Elini Uzatıyor" yardım kampanyası başlatıldı.

Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla AFAD Başkanlık Binası'nda, Arakan'a yapılacak yardımlara ilişkin basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda, Türkiye'nin Arakan'da yaşananların durdurulabilmesi için yaptığı girişimler, yardımlar ve yeni çalışmalar hakkında bilgi verildi.

AFAD, Türk Kızılayı ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının iş birliğinde, bugün itibarıyla "Arakan Kan Ağlıyor, Türkiye Yardım Elini Uzatıyor" başlıklı yardım kampanyasının başlatıldığı açıklanan toplantıda, yardım etmek isteyen vatandaşların bağış için "http://www.arakanasahipcik.org" adresinden her türlü bilgiyi alabilecekleri belirtildi.

Resmi internet sitesinde yer alan bilgiye göre, bağış yapmak isteyenler, tüm GSM operatörleri üzerinden 2868'e "ARAKAN" yazıp mesaj yollayarak 10 TL bağışta bulunabilecek.

AFAD'a yapılacak bağışlar için, Ziraat Bankası Kamu Girişimci Şubesine, "TL-Hesap IBAN No: TR14 0001 0025 3355 5555 5550 84, ABD Doları Hesap IBAN No: TR84 0001 0025 3355 5555 5550 85, Avro Hesap IBAN No: TR57 0001 0025 3355 5555 5550 86 ile Banka Swift Kod No: TCZBTR2A" ve Kızılay'a yapılacak bağışlar için Ziraat Bankası Kamu Girişimci Şubesi TL-Hesap IBAN No: TR80 0001 0025 3200 0028 6852 09, ABD Doları Hesap IBAN No: TR53 0001 0025 3200 0028 6852 10, Avro Hesap IBAN No: TR26 0001 0025 3200 0028 6852 11 ile Banka Swift Kod No: TCZBTR2A" numaraları geçerli olacak.

"YARDIM ELİMİZİ BİR KERE DAHA UZATACAĞIZ"

Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, basın toplantısında, bundan kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile AFAD Başkanı Güllüoğlu'nun başkanlığındaki bir heyetin, Arakanlıların Bangladeş'te göç ettiği yerlerde incelemelerde bulunduğunu anımsattı.

Ziyaret çerçevesinde bir taraftan yardımlar ulaştırılırken diğer yandan da tüm dünyaya önemli bir mesaj verildiğini ifade eden Akdağ, Arakan'daki büyük insanlık dramına benzer hadiselerde, dünyanın takındığı genel bir tutum olduğunu bildirdi. Akdağ, "BM dahil bu tutum, kınamak, toplantılar yapmak, meseleyi zamana yaymak ve işi bu şekilde yönetmek. Biz Türkiye olarak bunu asla kabul etmiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında Türkiye Cumhuriyeti, Arakan'daki büyük insanlık dramında da bir kez daha insanlığın vicdanı, dünyanın vicdanı haline gelmiştir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine talimat verdiğini, Başbakan Binali Yıldırım'ın da konuyu yakından takip ettiğini anlatan Akdağ, şöyle devam etti:

"Ciddi bir kampanya başlatacağız. Bu ve benzeri meselelerde hassas olan sivil toplumumuzun takındığı asil tutumu, kamuoyumuz yakından bilmektedir. Bu vesileyle de bir yardım kampanyası başlatacağız. Bir taraftan Hükümetimizin kaynakları, bir taraftan daha önceki bütün örneklerinde gördüğümüz gibi Türk milletinin cömert tavrıyla oluşturduğumuz finans kaynaklarıyla inşallah Arakanlı kardeşlerimize yardım elimizi bir kere daha uzatacağız.

Dışişleri Bakanımızla dün görüştüm. Dışişleri Bakanımız, ziyaret sırasında Bangladeşli yetkililerle görüştü ve onlardan talepte bulunuldu. Türkiye Cumhuriyeti olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın kamuoyuna deklare ettiği şekilde Arakan'da geçici barınma kampları oluşturup buralarda çocuklara, kadınlara, yaşlılara, ailelere destek vermeye kararlıyız. Tabii ki bu, Bangladeş Hükümeti ile mutabık kalınarak yapılabilecek bir iştir. Diplomatik açıdan bir taraftan bu çalışmalar yürüyor, öbür taraftan da AFAD olarak hem meseleyi koordine etmek hem de orada yapılacaklar açısından teknik çalışmalarımızı devam ettiriyoruz."

Kasırganın gözü eyaletin batı yakasındaki kentlerin üzerinde dolaşsa da eyaletin doğusundaki kentler de yoğun yağış ve rüzgardan etkilendi.

Güneydeki Miami kentinden sonra batı kıyılarındaki Marco Adası ve Naples'e ilerleyen kasırganın kuvvettinin azaldığı belirtiliyor.

ABD Ulusal Kasırga Merkezi, kasırganın kategorisinin 2'ye indirildiğini ve rüzgarın en fazla saatte 177 kilometre hızla ilerlediğini açıkladı. 

Kasırga'dan çekilen görüntüler ise Tüyler ürpertici cinsten 

Bir zamanlar Rohingya Müslümanlarının yaşadığı Arakan bölgesindeki köy, artık yok. Ancak bölgedeki Budist manastırının başkeşişi, elinde fotoğraf olduğunu belirterek köyü Rohingyalıların kendi kendilerine yok ettiğini öne sürdü. 300 bini aşkın Rohingya Müslümanının Bangladeş’e kaçması üzerine bölgeye gelen gazetecilere, sözde kanıt niteliğindeki fotoğraflar verildi.

Yalan ortaya çıktı

Ancak fotoğrafların mizansen olduğu ve bu fotoğraflardaki, evleri yakmakla suçlanan kişilerin bölgede yaşatan Hindular olduğu ortaya çıktı. Associated Press muhabiri, mizansende yer alan Hindulardan biriyle, fotoğrafları görmeden önce konuştuğunu söyledi. Resmi görevlilerin gazetecileri götürdüğü evsiz Hinduların kaldığı kampta bu kişiyle konuşan muhabir, fotoğrafta yer alan bir diğer kişiyi de burada gördüğünü ifade etti.

BM son rakamı açıkladı: 313 bin Arakanlı Müslüman

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Myanmar'daki acı tabloda son durumu açıkladı. BM'nin verilerine göre, 25 Ağustos'tan bu yana Myanmar’daki şiddetten kaçarak Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanların sayısı 313 bine ulaştı.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad el Hüseyin ise, gün içinde yaptığı açıklamada, yaşananların tipik bir etnik temizlik örneği olduğunu söylemişti. On binlerce kişinin katliamdan kaçtığını belirten Hüseyin, "Bu sayıdan daha fazlası ise sınırda mahsur kalmış durumda" demişti.

Polis karakollarına yapılan saldırıyı bahane eden Myanmar ordusu, sivil işbirlikçileriyle birlikte köyleri yakıp toplu infazlar gerçekleştiriyor. Bölgeye giren uluslararası muhabirler, halen birçok noktadan duman yükseldiği bilgisini geçiyor.

Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu (ARSA) dün tek taraflı ateşkes ilan etse de Myanmar ordusu ateşkesi kabul etmedi.

Myanmar yönetimi, Müslüman azınlığı yasa dışı göçmen statüsünde görüyor. On yıllardır zulme uğrayan Arakanlılar vatandaşlık dahil temel haklara sahip değiller.

Çoğu Türkiye’den gittiği ifade edilen kadın ve çocukların, Tacikistan, Azerbaycan ve Rusya gibi eski Sovyet ülkelerinden gelen aileler olduğu belirtildi.

Tel Afer’in Türkmen kenti olması sebebiyle DEAŞ’in özellikle bu kente Türk üyelerini yerleştirdiği biliniyor.

Dünya genelindeki Müslüman kadınlara kocaları ‘kafir’ olduğu gerekçesiyle DEAŞ’in hakim olduğu topraklara gelerek yeniden ‘Müslümanlarla’ evlenme çağrısı yapan örgütün, çağrısına kulak veren kadın ve çocukları, Tel Afer’de terk ederek kaçması, DEAŞ’e yönelik nefretin artmasına neden oldu.

Çoğu Şiilerden oluşan Irak Ordusu, Tel Afer’de ele geçirilen kadın ve çocukların az bir kısmının Asya ülkelerinden geldiğini belirttiği açıklamasında birkaç kişinin de Fransa ve Almanya vatandaşı olduğunu duyurdu.

Musul’un güneyinde bulunan bir kampa toplanan kadın ve çocukların 30 Ağustos’tan bu yana kampa getirildikleri kaydedildi.

Iraklı bir istihbarat yetkilisi, ele geçirilen kadın ve çocukların vatandaşlıklarının tespit edilebilmesi için başlatılan çalışmaların halen devam ettiğini söyledi.

Reuters’in mikrofon tuttuğu Çeçen asıllı Fransız vatandaşı bir kadın daha önce yaşadığı Paris’e dönmek istediğini ve kocasına ne olduğunu bilmediğini söyledi.

Çok sayıda DEAŞ’linin de eşleriyle birlikte Tel Afer’den kaçarak Peşmergeye sığındığı belirtiliyor. Peşmerge kadın ve çocukları Irak merkezi hükumetine teslim etse de erkekleri kendi elinde tutuyor.

DEAŞ’in Irak ve Suriye’de sona yaklaşmasına rağmen, DEAŞ’i oluşturan dinamiklerin hala canlılığını koruması endişelere neden oluyor.

Basın toplantısında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Kasımi, Ruhani'nin Kazakistan'ın başkenti Astana'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığı görüşmenin ardından "İran-Türkiye ilişkileri yeni bir döneme girmiştir" yönündeki sözlerini değerlendirdi.

Kasımi, "Son aylarda ikili ilişliklerde yukarı yönlü bir eğilim söz konusudur. Üst düzeyli görüşmeler önümüzdeki aylarda da devam edecek. İkili ilişkilerde yeni bir atmosfer oluşuyor. İki ülke, bölgede ve küresel alanda oluşan yeni koşullar nedeniyle karşılıklı olarak birbirinin kapasitesinden faydalanmak istiyor" diye konuştu.

Dr. Muheysini, sunduğu şartları HTŞ’deki diğer bazı ilim adamları adına da yaptığını ifade etti. Açıklamada sözü edilen ‘ses kayıtlarının’ içeriğine değinilmese de genel ifadeler Muheysini’nin ses kayıtlarının doğruluğunu kabul ettiğini gösteriyor.

Dr. Muheysini’nin resmi sosyal medya hesabından yapılan açıklama şu şekilde:

“Tek olan Allah’a hamd olsun. Kendisinden sonra peygamber olmayana salat ve selam olsun. Bundan sonra:

Son zamanda yayılan ses kayıtlarının meydana getirdiği fesat ve çatlağa yönelik Heyet Tahrir Şam komutanları hakkındadır.

HTŞ’de bulunan bir grup ilim ehli süreçteki riskler, manzaranın karmaşıklığıyla beraber ve sahanın maslahatı itibariyle gerekli ıslahatları içeren, HTŞ’ye nasihat ve (HTŞ’de) kalmalarına bir şart olarak bir paket sunmaktadır.

Islahatlar özetle şunlardır:

1- Cihad cemaatinin hareketlerinde komutanların ve askerlerinin hakiki mercii kabul edilmeleriyle ilim ehline itibarlarının iade edilmesi ve mevkilerinin korunması,

2- İç yargı dosyasının işlemesi ve yetkisinin artırılması,

3- HTŞ ile halk arasında ve HTŞ ile diğer gruplar arasında musalaha yapacak, istisnasız tüm tutukluların dosyalarına bakacak, HTŞ aleyhinde açılan davalara bakacak yüksek yetkili bir heyetin kurulması.

Doğru yolun ve muvaffakiyetin sahibi Allah’tır.”

Uluslararası Güvenlik ve Siyasetin miladı olarak kabul edilen 11 Eylül saldırılarının 16. Yıldönümünde Amerika Birleşik Devletleri ABD’nin Afganistan ve Irak işgallerinin ardından Müslüman toplumlar için de ‘uyanış’ veya ‘yeniden dirilme’ adımlarının öne çıktığı kabul edilebilir.

Yalnızca Afganistan’da en az 1 trilyon dolar harcadığı rapor edilen ABD’nin Irak savaşıyla beraber yaptığı askeri masrafların 2 trilyon doların üstünde olduğu biliniyor.

11 Eylül saldırılarının ardından sadece ABD borsalarında 1.5 trilyon dolarlık kayıp yaşanırken enkazın temizlenmesinin bile Washington Yönetimine 1 milyar dolara mal olduğu kaydedildi.

11 Eylül Saldırıları ikiz kulelerin yıkılışıyla simgeleşse de ABD için asıl hezimetin ABD Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının yer aldığı Pentagonun vurulması olduğu düşünülebilir. 

ABD İÇİN BİR ALIN YAZISI 

Bazı komplo teoricilerinin 11 Eylül’ü ünlü Microsoft Word Programında farklı karakterlerle özdeşleştirmeyi mümkün görmesi, mevcut yeni sistemin realitesiyle örtüşmez iken 11 Eylül tarihinin ABD için yeni bir ’13. Cuma’ olduğu söylenebilir.

El Kaide’ye bağlı Libyalı grupların 2012 yılında 11 Eylül günü ABD’nin Bingazi Büyükelçiliğine düzenlediği saldırı, Amerikalılar için yeni bir ’11 Eylül Sendromu’ oluşturdu.

Saldırıda ABD’nin Libya Büyükelçisinin yanı sıra ABD Dış Servis Bilgi Yönetimi Yetkilisi ve iki CIA çalışanı ölürken 10 CIA üyesi de yaralanmıştı.

Rusya’nın 11 Eylül 2007 yılında ‘tüm bombaların babası’ adlı konvansiyonel silahını denemesi de ‘bombaların anası’ MOAB sahibi ABD için yeni bir yenilgi anlamı taşıyor.

11 Eylül 2012 de ABD için yine kötü bir haberle gelmişti. Kredi derecelendirme kurumu Moody’s, ABD’li milletvekillerinin iyi bir uzun dönemli borç-indirimi planı yapmamaları halinde ABD’nin AAA olan kredi notunun düşebileceğini belirtti.

ABD’yi vuran tarihin en büyük kasırgası İrma, 10 Eylül 2017’de Florida’ya erişse de ABD’deki etkisinin 11 Eylül’de görüleceği düşünülüyor.

ABD için bir alın yazısına dönüştüğü savunulan 11 Eylül’ün yıldönümlerinde Afganistan’da kayda geçmeyen birçok saldırının yine ABD hedeflerini vurduğu biliniyor.

Asyanınsesi 

Afrika'da Nijerya hükümetine akrşı savaşan ve sivil ölümlerle adını duyuran El Şebab terör örgütü Arakanla ilgili bir yazı yayınladı. 

Uluslararası toplumun Rohingyalı Müslümanlara yönelik zulümden ötürü Myanmar Hükumetini kınama açıklaması bile yapmadığına vurgu yapılan açıklamada ‘bu, her Müslümana kafir küresel dünya düzeninin uluslararası iki yüzlülüğünü ve zulmünü düşünmesi ve hatırlaması için bir çağrıdır’ denildi.

TSK'nin sitesinde dünkü "yurt içi olaylara" ilişkin bilgilere yer verildi.

Buna göre, Irak'ın kuzeyindeki Zap bölgesinde, hudut hattındaki üs bölgelerine saldırı hazırlığında olduğu belirlenen bölücü terör örgütü mensubu silahlı dört terörist, hava harekatıyla etkisiz hale getirildi.

Güvenlik güçlerince yapılan arazi aramalarında, Şırnak'ın Silopi ilçesinde iki el yapımı patlayıcı, Beytüşşebap'ta iki el bombası ve bir anti personel mayını imha edildi.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun oğlu Yair Netanyahu'nun Facebook'ta paylaştığı, "Yahudi karşıtı" bir karikatür, ülkede tepkilere neden oldu.

26 yaşındaki üniversite öğrencisi Netanyahu'nun Facebook'ta paylaştığı "Gıda zinciri" adlı karikatürde "dünyayı Yahudilerin yönettiği" algısına gönderme yapılıyor.

Karikatürde, Netanyahu'ya sert eleştirileriyle bilinen Amerikalı Yahudi milyarder George Soros, sürüngen bir yaratığın önünde, ucunda 'Dünya'nın' asılı olduğu bir sopa sallandırıyor.

Bu yaratık da ellerini ovuşturan bir tüccar figürüne, simyada dokunduğu her şeyi altına dönüştüreceğine inanılan felsefe taşını sarkıtıyor.

'Gıda zinciri'nde, yolsuzluk iddialarının ardından Netanyahu'nun istifası talebiyle düzenlenen protesto gösterilerine öncülük eden eski Başbakan Ehud Barak, aktivist Eldad Yaniv ve eski başbakanlık konutu kahyası Meni Naftali de var. Naftali, kötü muamele iddiasıyla Netanyahu'nun karısına dava açmıştı.

Eski başbakan Ehud Barak, genç Netanyahu’nun tedavi görmesi gerektiğini savunurken, İşçi Partisi lideri Avi Gabbay da, “akla gelebilecek tüm kırmızı çizgileri aştığını” ve bunun, “İsrail için üzücü bir gün” olduğunu söyledi.