Giriş Tarihi: 19.02.2017 23:49 Son Güncelleme Tarihi: 20.02.2017 10:39
Cumhurbaşkanı meydanlarda milletle buluştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Elazığ ve Malatya'da bugün ise Gaziantep ve Adıyaman'da meydanlarda hitap etti.

Recep Tayyip Erdoğan, şehir ziyaretlerine devam ediyor. Erdoğan bu kapsamda hafta sonunda 4 farklı şehrin meydanlarında milletle buluştu.
MEYDANLAR EVET DİYOR
Cumhurbaşkanı, dün Elazığ ve Malatya'da bugün ise Gaziantep ve Malatya'da katıldığı programlarda milletle buluştu.
Buralarda vatandaşlara hitap eden Erdoğan; "Parlamento anayasa değişikliğine "evet" dedi. Bakıyorum millet de "evet" diyor" diye konuştu.
BU REFERANDUM 80 MİLYONUN TAMAMININ GELECEĞİ İÇİNDİR
Türkiye 16 Nisan'da sandık başına gidiyor. Bu halkoylamasında Anayasa değişikliğini ve yeni yönetim sistemi konusunda tercih belirleyeceğiz. Türkiye tarihindeki en önemli reformlardan birini gerçekleştiriyor. Bugüne kadar her önemli konuda yanımızda duran, tavrını milli iradeden yana koyan Adıyaman'ın 16 Nisan'da da farkını göstereceğine inanıyorum. Sadece AK Parti'ye gönül veren değil, MHP'ye değil, CHP ve HDP'ye gönül veren vatandaşlarımın da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine evet demesini bekliyorum. Bu reform farklı, bütünleşeceğiz, toplanacağız. Bu referandum 80 milyonun tamamının geleceği içindir.
"200 YILDIR TARTIŞILIYOR"
Anayasa değişikliği kitapçığının kapağını açmadan söylenen sözler kafanızı karıştırmasın. Mevcut zayıf sistemin yerine güçlü bir yönetim sistemi getirmektedir. Yasama, yürütme ve yargının görev tanımlarını yeniden yapıyoruz. Mesele şahsımın meselesi değildir. Mesele milletimizin daha huzurlu, daha güvenli, daha müreffeh bir geleceğe kavuşma meselesidir. Bu mesele sadece cumhuriyet döneminde değil, yaklaşık 200 yıldır tartışılıyor. Cumhuriyet bir rejim değişikliydi. Bundan dolayı da herhangi bir pişmanlığımız yok.
Türkiye 2007 yılındaki anayasa değişikliğiyle yönetim sistemini değiştirme yolunda ilk adımını attı. Biz bu tercihi bir reformla derli toplu hale getiriyoruz. Göz göre göre gelen bir tehlikeyi önlemek için 1960'da, 1980'de olduğu gibi darbeye maruz kalmayı, ekonomik kriz yaşamayı niçin bekleyelim? Biz ülkemizin yaşadıklarından, başımıza gelenlerden gereken dersi çıkardık. Bu talebimiz yeni değil. Çok uzun zamandır tüm gücümüzle ülkemize yeni bir anayasa ve yeni bir yönetim sistemi kazandırmak için mücadele ediyoruz. Şartlar şimdi uygun hale geldi.
Gerçekten demokrat olan herkes bu ülkede yüzde 50+1 ile işbaşına gelecek cumhurbaşkanının, sorumluluklarını yerine getirme dışında başka gayreti olmayacak olduğunu bilir. Tek adamlık CHP'nin işidir. Bunlar tek parti döneminde il başkanlarını vali yapmışlardır.
Erdoğan: Döktükleri kanda boğulacaklar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Adıyaman'da toplu açılış töreninde vatandaşlara seslendi. Erdoğan sözlerine, "Terör örgütleri başaramayacaklar. Bu ülkeyi asla bölemeyecekler. kardeşi kardeşe kırdıramayacaklar. Bu terör örgütü er ya da geç döktüğü kanda boğulacaktır, hiç endişeniz olmasın." sözleri başlıyor.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Terör örgütleri başaramayacaklar. Bu ülkeyi asla bölemeyecekler. kardeşi kardeşe kırdıramayacaklar. Bu terör örgütü er ya da geç döktüğü kanda boğulacaktır, hiç endişeniz olmasın. Türkiye Cumhuriyeti devleti hiçbir vatandaşının kanını yerde komadı, komayacak. Bu katillerden de döktükleri kanın hesabını mutlaka soracağız.

Mayıs 2015'te buraya geldiğimde, 710 milyon liralık kamu ve özel sektör yatırımının açılışını yapmıştık. Biz ne aldanan olacağız, ne aldatan olacağız. Bugün de farklı alanlarda Adıyaman'a kazandırdığımız 706 milyon lira yatırım bedeli olan hizmetlerin açılışını gerçekleştiriyoruz.
BU REFERANDUM 80 MİLYONUN TAMAMININ GELECEĞİ İÇİNDİR
Türkiye 16 Nisan'da sandık başına gidiyor. Bu halkoylamasında Anayasa değişikliğini ve yeni yönetim sistemi konusunda tercih belirleyeceğiz. Türkiye tarihindeki en önemli reformlardan birini gerçekleştiriyor. Bugüne kadar her önemli konuda yanımızda duran, tavrını milli iradeden yana koyan Adıyaman'ın 16 Nisan'da da farkını göstereceğine inanıyorum. Sadece AK Parti'ye gönül veren değil, MHP'ye değil, CHP ve HDP'ye gönül veren vatandaşlarımın da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine evet demesini bekliyorum. Bu reform farklı, bütünleşeceğiz, toplanacağız. Bu referandum 80 milyonun tamamının geleceği içindir.
Bu referandum 80 milyonun tamamının geleceği içindir
POLEMİK YAPMAKTAN SİYASET YAPAMIYORLAR
Muhalefet sandığın rengini gördüğü için yalan yanlış bilgilerle insanımızın kafasını karıştırmaya çalışıyor. Niçin itiraz ettiklerini izah edemedikleri için süreci rejim tartışmalarına çekmeye çalışıyor. Beyfendiler polemik yapmaktan siyaset yapmaya fırsat bulamıyorlar.

Muhalefet sandığın rengini gördüğü için yalan yanlış bilgilerle insanımızın kafasını karıştırmaya çalışıyor. Niçin itiraz ettiklerini izah edemedikleri için süreci rejim tartışmalarına çekmeye çalışıyor. Beyfendiler polemik yapmaktan siyaset yapmaya fırsat bulamıyorlar. 11 yıldan fazla o çatı altında milletvekili olarak görev yapmış birisi olarak bu görüntülerden hicap duydum. Benzer bir tavrı halkoylaması sürecinde sergilemeye çalışıyorlar. Bunların da millete söyleyecek sözleri, ülkenin önünü açacak meziyetleri yok. Hemen ortadan kayboluyorlar. Halkın arasına girmeden, esnafın çayını içmeden, yaşlılarımız halini sormadan halkçılık yaptıklarını sanıyorlar. Kürt kardeşlerimizin yarasına çare olmak yerine bölücü örgütün yanında yer alıyorlar. Sandıktan kaçanlarla, milli iradeye teslim olanlar ortadadır. Bunlar sandıktan evet çıkarsa milletin karşısına nasıl geçeceklerini bilmiyorlar. Bunları millet korkusu sardı. Korkunun ecele faydası yok. 16 Nisan'da evet çıkacak. İşte o zaman maskeler düşecek, gerçek yüzler ortaya çıkacak. Kendine güvenen bu er meydanından niye kaçsın?
''Bu sistemi milletimizin teminatı olacağı için istiyoruz."
"200 YILDIR TARTIŞILIYOR"
Anayasa değişikliği kitapçığının kapağını açmadan söylenen sözler kafanızı karıştırmasın. Mevcut zayıf sistemin yerine güçlü bir yönetim sistemi getirmektedir. Yasama, yürütme ve yargının görev tanımlarını yeniden yapıyoruz. Mesele şahsımın meselesi değildir. Mesele milletimizin daha huzurlu, daha güvenli, daha müreffeh bir geleceğe kavuşma meselesidir. Bu mesele sadece cumhuriyet döneminde değil, yaklaşık 200 yıldır tartışılıyor. Cumhuriyet bir rejim değişikliydi. Bundan dolayı da herhangi bir pişmanlığımız yok.

Türkiye 2007 yılındaki anayasa değişikliğiyle yönetim sistemini değiştirme yolunda ilk adımını attı. Biz bu tercihi bir reformla derli toplu hale getiriyoruz. Göz göre göre gelen bir tehlikeyi önlemek için 1960'da, 1980'de olduğu gibi darbeye maruz kalmayı, ekonomik kriz yaşamayı niçin bekleyelim? Biz ülkemizin yaşadıklarından, başımıza gelenlerden gereken dersi çıkardık. Bu talebimiz yeni değil. Çok uzun zamandır tüm gücümüzle ülkemize yeni bir anayasa ve yeni bir yönetim sistemi kazandırmak için mücadele ediyoruz. Şartlar şimdi uygun hale geldi.
Gerçekten demokrat olan herkes bu ülkede yüzde 50+1 ile işbaşına gelecek cumhurbaşkanının, sorumluluklarını yerine getirme dışında başka gayreti olmayacak olduğunu bilir. Tek adamlık CHP'nin işidir. Bunlar tek parti döneminde il başkanlarını vali yapmışlardır.
Bakan Soylu Twitter'dan duyurdu

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Adıyaman'a giden Süleyman Soylu, karşılaştığı büyük kalabalık sonrası, 'Siyasi hayatımda böyle bir şeye ilk kez şahit oluyorum' Tweet'ini attı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Adıyaman'a giden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, karşılaştığı büyük kalabalık sonrası şaşkınlığını gizleyemedi. Resmi Twitter hesabından paylaşım yapan Süleyman Soylu, "Siyasi hayatımda böyle bir şeye ilk kez şahit oluyorum" ifadelerini kullandı.
BİNLERCE VATANDAŞ AKIN ETTİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki bakanlar, toplu açılış törenine katılmak için Adıyaman'a gitti. Binlerce vatandaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geleceğe meydana saatler öncesinden akın etti.
"BÖYLE BİR ŞEYE İLK KEZ ŞAHİT OLUYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a eşlik eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, karşılaştığı kalabalık sonrası şaşkınlığını belirten Tweet attı. Süleyman Soylu, yaptığı paylaşımda "Sevgi Seli... Hala yoldayız. Siyasi hayatımda böyle bir şeye ilk kez şahit oluyorum..." açıklamasını yazdı.
"ONBİNLER SEVGİYİ HAYKIRIYOR"
Bakan Soylu'nun paylaşımı dakikalar içerisinde yüzlerce beğeni ve yorum aldı. Soylu, bir önceki attığı Tweet'te, "Cumhurbaşkanımızla Adıyaman'dayız Büyük milletimiz yaşlısı genci kadını erkeği çocuğu caddelerde onbinler sevgiyi haykırıyor" ifadelerini kullanmıştı.
İşte hainlerin sonu

İstanbul Kayaşehir’de bir evde iki aydır saklandıkları belirlenen FETÖ’nün firari savcıları Sarıkaya ve Çimen ile hâkim Gündoğdu, dün operasyonla yakalandı. Sarıkaya ‘Benim kim olduğumu biliyor musun’ diye pişkinlik yaptığı polisten ‘Bildiğim için gözaltına alıyorum’ cevabını aldı
FETÖ'nün kumpasçı savcılarından Sadrettin Sarıkaya ve Adnan Çimen ile hakim Dursun Ali Gündoğdu polisin teknik takibi sonrası dün kıskıvrak yakalandı. Yargıtay'da görülen Selam kumpası davasının firari sanıkları olan 3 hain hakkında siyasal ve askeri casusluk, terör örgütü üyeliği ve hükümeti devirmeye teşebbüs gibi birçok suçlamadan ağırlaştırılmış müebbet isteniyor.
KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN?
Operasyonlar İstanbul Bakırköy ve Başakşehir'de gerçekleşti. İstihbarat ve Organize Şube polisi, akrabalarını mercek altına alarak Sarıkaya, Çimen ve Gündoğdu'nun 2 aydır aynı adreste saklandığını belirledi. Çimen, Bakırköy'ün Kayabaşı Mahallesi'nde görüldü. Takibe alınan Çimen'in girdiği ev yakın takibe alındı. Üç gün boyunca adrese girip çıkan kişiler tespit edildi ve operasyonun düğmesine basıldı. Polis, Çimen'i Bakırköy'de sokakta yakaladı. Gündoğdu ve Sarıkaya'yı ise Kayaşehir'deki adreste gözaltına aldı. İddiaya göre; gözaltı işlemi sırasında Sarıkaya, polise "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye sordu. Polis de "Bildiğim için gözaltına alıyorum" cevabı verdi. Polis, daireyi Gündoğdu'nun teyzesinin oğlu İrfanoğlu'nun kiraladığını tespit etti. FETÖ'cüler için erzak ve evrak temin eden İrfanoğlu da başka bir adreste yakalandı.
İstanbul'da yakalanan eski hakim ve savcılar emniyet müdürlüğüne götürüldü
İLK KALKIŞMAYI YÖNETTİ
Sarıkaya, 2012'de FETÖ'nün başarısız olan MİT operasyonunu yürütmüştü. Bu, hükümete yönelik ilk kalkışmaydı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı tutuklama girişimi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın girişimiyle boşa çıkarılmıştı.
İşte FETÖ'nün üç yargı teröristinin yaptığı ihanetler; SADRETTİN SARIKAYA:
2012'de özel yetkili savcı olarak atandı. Savcı Bilal Bayraktar ile birlikte KCK soruşturması için görevlendirildi. 7 Şubat 2012 günü MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski müsteşar Emre Taner ve eski müsteşar yardımcısı Afet Güneş ile birlikte 5 MİT görevlisini "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağırdı. O dönem Başbakanlık koltuğunda oturan Erdoğan, devreye girip Fidan'ın ifadeye gitmesini önledi. FETÖ'nün daha sonra ortaya çıkan planına göre Fidan, ifadeye gitmesi durumunda kelepçelenip cezaevine konacaktı. Sarıkaya, Fidan dışındaki diğer görevliler hakkında yakalama kararı çıkarttı. Fidan'ın ifadesinin alınması için de Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na yazı yazdı. İhanet planları zamanla ortaya çıkıp meslekten ihraç edilince kayıplara karıştı.

SEL AM TEVHİD KUMPASÇISI ADNAN ÇİMEN: Onbinlerce insanın terörist diye dinlendiği sözde Selam Tevhid örgütü soruşturmasını Adem Özcan'la birlikte yürütüyordu. Çimen, memur suçları savcısıyken birçok FETÖ'cü polis hakkındaki dosyayı kapattı. Gezi kalkışması sırasında polis memur suçlarını soruşturmuştu. 2011'de Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu'nun "Devletin gizli bilgileri açıklamak" suçundan yargılandığı davada beraatini sağladı.
DİNLEME KARARINI İMZALADI DURSUN ALİ GÜNDOĞDU:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimiyken Selam kumpası, Ergenekon gibi soruşturmalarda yasadışı dinlemelere imza attı. O da aranıyordu.
Osman ASİLTÜRK- Fatih ULAŞ- Emir SOMER-Mustafa KAYA/SABAH
Cumhurbaşkanı Erdoğan Mehmet Şimşek ile ilgili anısını anlattı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Gaziantep'te katıldığı toplu açılış töreninde, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'i geçmişte Merkez Bankası başkanlığı görevine getirmek istediğini ama dönemin cumhurbaşkanı tarafından olumsuz yanıt aldığını anlattı.
İŞTE O AÇIKLAMALAR:
HANIMINI BAŞÖRTÜLÜ SANIYOR DA...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuyla ilgili şunları söyledi; "Burada bir sırrı açıklayacağım. Maliye bakanımız var ya, şimdi Başbakan yardımcımız. Ben Mehmet Bey'i Merkez Bankası'nın başına getirmek istedim. O dönemin cumhurbaşkanı 'olmaz' dedi. Neden dedim. Bileyim de ikna olayım dedim. "Yoksa" dedim "Mehmet Bey'in hanımım başörtülü sanıyor da onun için mi diyor.
MALİYE BAKANI YAPTIK O AYRI KONU
Dedim ki "Mehmet Bey'in hanımı başörtülü değil üstelik Amerikalıdır." Olmaz dedi… Ve Mehmet Bey'i merkez bankasının başına getiremedik. Böyle yaklaşımlarla, cins hareketlerle bir yere varılamaz. Sonra Maliye Bakanı yaptık o ayrı konu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu anısını anlatması üzerini, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve eşi gülümsedi.
Kardak’ta gergin anlar!

Kardak kayalıklarında 22 gündür süren gerginlik bugün hat safhaya çıktı.
Orgeneral Hulusi Akar'ın Kardak kayalıklarına yaptığı ziyaretinin ardından 22 gündür süren gerginlik bugün de yaşandı. Sabah saatlerinde başlayan gerginlik öğlen saatlerine kadar sürdü. Türk karasularını ihlal eden Yunan Sahil Güvenlik ekipleri sınır ihlali yaparak Türk Sahil Güvenlik ekiplerini taciz etti. Bunun üzerine Türk askeri Yunan Sahil Güvenlik ekiplerini saatlerce kovaladı. Kayalıkların etrafında yaşanan kovalamacada tansiyon yükselince, Turgutreis Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı destek botu da bölgeye geldi. Yunan Sahil Güvenlik ekiplerini kayalıkların önünde sıkıştıran Türk askerleri yaklaşık 3 saatlik kovalamacanın ardından Yunan Sahil Güvenlik ekiplerini geri püskürttü. Tacizine 3 saat boyunca devam eden Yunan Sahil Güvenlik ekipleri birçok kez sınır ihlali yaptı. Zaman zaman burun buruna gelen Türk ve Yunan ekipleri misilleme yapmak için botlarla denizde dalga oluşturdu.
TELSİZDE TACİZ ETTİLER
Türk karasularına giren Yunan Sahil Güvenlik ekipleri Türk askerlerine Yunanistan karasularından çıkın anosları geçerek taciz etti. Türk karasularında olmalarına rağmen Türk ekiplerine anons geçen Yunanlar, "Yunan karasularındasınız, çıkın" diyerek tacizini sürdürdü. Türk karasularının Yunanistan'a ait olduğunu ima eden Yunan askerlerine Türk askerinin cevabı ise gecikmedi. Anosların ardından Türk askeri yaptıkları manevralarla Yunan askerlerini Türk karasularından çıkardı.
Özellikle kuru yük gemileri geçtiği sırada yapılan tacizlerde yarım saat ara ile tekrar Yunan Sahil Güvenlik ekipleri Türk karasularına girdi. Türk Sahil Güvenlik ekipleri telsizden anonslar geçerek, "Türk karasularındasınız. Sınır ihlali yaptınız, lütfen Türk karasularını terk ediniz" diye uyarılarda bulundu. Yunan askerleri ise uyarılara aldırış etmeden tacize devam etti. Özellikle kuru yük gemilerinin geçişi sırasında yapılan tacizler dikkatlerden kaçmazken, gün boyu 6 kez sınır ihlali yapan Yunan askerlerine Türk askerlerinden müdahale gecikmedi. Turgut Reis Limanı'ndan bir sahil güvenlik botu da bölgeye gelerek, diğer ekiplere yardım etti.
'YPG ile DEAŞ birbirinden silah alıp satıyor'

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "YPG ile DEAŞ birbirine karşı güç mücadelesi yapıyor. İkisi de birbirinden toprak almaya çalışıyor ama yer yer birbirinden silah alıyorlar, değiştiriyorlar, satıyorlar. Petrol dahil birbirleriyle ticaretleri var." dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG ile DEAŞ'ın birbirine karşı güç mücadelesi yaptığını belirterek, "Suriye'nin geleceği için değil, ikisi de birbirinden toprak almaya çalışıyor ama yer yer birbirinden silah alıyorlar, değiştiriyorlar, satıyorlar. Petrol dahil birbirleriyle ticaretleri var. Bunu da zaten herkes biliyor." dedi.
Çavuşoğlu, G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı ve 53. Uluslararası Münih Konferansı için geldiği Almanya'daki temaslarının ardından basın mensuplarına değerlendirmede bulundu.
Bonn kentinde düzenlenen G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı marjında, aralarında ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un da bulunduğu çok sayıda dışişleri bakanı ile uluslararası örgütlerin temsilcileriyle görüştüğü bilgisini paylaşan Çavuşoğlu, aynı zamanda "Suriye Fikirdaş Ülkeler Toplantısı" ile Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya'nın üyesi olduğu MIKTA Platformunun 9'uncu Dışişleri Bakanları Toplantısı'na başkanlık yaptığını kaydetti.
Çavuşoğlu, yoğun ilgiyle karşılaştıkları Münih Güvenlik Konferansı kapsamında ise ikili görüşmelerine devam ettiğini bildirerek, "30 civarında ikili görüşme gerçekleştirdik. Birçok ülkeden, değişik kıtalardan bizimle görüşmek için yoğun talepler vardı ancak bazılarını da karşılayamadık." diye konuştu.
Konferans kapsamında bugün katıldığı panelde de başta Filistin-İsrail meselesi olmak üzere Ortadoğu'daki sorunlar, Suriye, Irak, Libya, Yemen ve terörle mücadele konularında Türkiye'nin vizyonunu, çözüm önerilerini açıkça ifade ettiğini dile getiren Çavuşoğlu, dört gündür devam eden Bonn ve Münih ziyaretlerinin çok verimli geçtiğini söyledi.
"YENİ YÖNETİMİN GERÇEKLERİ ANLAMASINI İSTİYORUZ"
"Son dönemlerde ABD ile artan görüşmelerde, yeni yönetimin Türkiye'nin hassasiyetlerini anladığını düşünüyor musunuz?" sorusuna ise Çavuşoğlu, ABD'deki Donald Trump yönetiminin, eski Başkan Barack Obama döneminde yapılan hataların farkında olduğunu belirtti.
Yeni yönetimin, Türkiye ile yeni sayfa açmak isteklerinin kendilerine iletildiğini ifade eden Çavuşoğlu, kendilerinin de FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iade edilmemesinden ve terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı YPG'ye verilen desteğe kadar Obama dönemindeki sorunları yeni yönetime aktardıklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan Binali Yıldırım'ın ve kendisinin de ABD'li muhataplarıyla yaptıkları görüşmelerde, Türkiye'nin YPG konusundaki hassasiyetini ilettiklerini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Teröristlerle iş birliği yapmanın mahsurlarını, yanlışlarını ve riskini ABD'li dostlarımıza anlattık, anlatıyoruz. Doğru gruplarla birlikte hareket edersek DEAŞ'ı, El-Bab'tan sonra Rakka'da ve diğer alanlarda yenebiliriz, Suriye'den temizleyebiliriz. Irak'ta da daha iyi bir stratejimiz olmalı ki bir an evvel Musul DEAŞ'tan kurtulmalı. Bu siyasi düzeydeki görüşmelerin yanı sıra istihbari ve asker düzeylerde de görüşmeler yapıldı ve yapılacak."
Çavuşoğlu, Trump yönetiminin, Türkiye'nin endişelerini anlamalarını beklediklerini vurgulayarak, "Gerçekler, her şey ortada. Yeni yönetimin gerçekleri anlamasını istiyoruz. Eğer bu anlayış olursa ilişkilerimiz tekrar eski günlerine döner." ifadesini kullandı.
YPG VE DEAŞ'IN KARŞILIKLI SİLAH SATIŞI
Terör örgütleri DEAŞ ile PYD-YPG'nin birbirlerine silah sattıklarına yönelik soruyu da Çavuşoğlu, şöyle cevapladı:
"Suriye'de değişik gruplar arasında ticaret var, yardımlaşma var. Bir taraftan da birbirlerini öldürüyorlar. Verilen silahların bile yarısının DEAŞ'a yarısının da YPG'ye gittiğini gördük. Zaten YPG'nin eline silahın geçmesi demek PKK'nın eline geçmesi demektir. Bunu operasyonlarda görüyoruz, yakalıyoruz bu silahları. YPG ile DEAŞ esasen birbirine karşı güç mücadelesi yapıyor. Suriye'nin geleceği için değil, ikisi de birbirinden toprak almaya çalışıyor ama yer yer birbirinden silah alıyorlar, değiştiriyorlar, satıyorlar. Petrol dahil birbirleriyle ticaretleri var. Bunu da zaten herkes biliyor. Bugün de YPG'ye silah vermenin tehlikesini ve risklerini ön plana çıkarmaya, herkesin dikkatine getirmeye çalıştık."
Yıldırım Barzani görüşmesi sona erdi

Başbakan Yıldırım ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin yaptığı görüşmede, terörle mücadele konusundaki kararlılığın vurgulandığı, terör gruplarının bölgede yol açtığı tahribat ve rahatsızlık üzerinde durulduğu bildirildi.
Başbakan Binali Yıldırım ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani görüşmesinde, terörle mücadele konusundaki kararlılık vurgulandı, terör gruplarının bölgede yol açtığı tahribat ve rahatsızlık üzerinde duruldu.
Başbakanlık Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Yıldırım, IKBY Başkanı Barzani ile Münih'te görüştü.
53. Uluslararası Münih Güvenlik Konferansı kapsamında yapılan görüşmede, konferans çerçevesinde gerçekleştirilen bazı temaslar, bölgedeki gelişmeler, terörle mücadele konuları ele alındı.
Terörle mücadele konusundaki kararlılığın vurgulandığı görüşmede, terör gruplarının bölgede yol açtığı tahribat ve rahatsızlık üzerinde duruldu. Görüşmede, Başbakan Yıldırım, koordinasyonun önemini vurguladı.
IKBY Başkanı Barzani de bu hususlara katıldığını belirtti ve bölgede yaşanan son gelişmeler hakkında bilgi verdi.
Görümede, temasların sıklaştırılması konusunda mutabık kalındı.
Alperen Ocakları referandumda 'evet' diyecek

Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Mican: Halk TV, Odatv ve Cumhuriyet gazetesinin bizim hakkımızdaki, 'Alperenler referandumda 'hayır' sinyali verdi' şeklindeki haberleri doğru değil, gerçeği yansıtmıyor. Yalan haberle birlikte algı operasyonu yapmak istiyorlar. Bizi bu oyuna alet etmesinler. Bizler bu oyunlara alet olmayacağız. Bizleri 'hayır'a itiyorlar ama biz hayırcı değiliz, 'hayır' da demedik.
Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşad Mican, bazı basın yayın kuruluşlarının "Alperenler referandumda 'hayır' sinyali verdi" şeklideki haberlerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek, "Yalan haberle birlikte algı operasyonu yapmak istiyorlar. Bizi bu oyuna alet etmesinler. Bizler bu oyunlara alet olmayacağız." dedi.
Mican, İstanbul İl Başkanlığında yaptığı açıklamada, referandumda "hayır" oyu kullanacakları yönünde çıkan haberlere tepki gösterdi.
Halk TV, Odatv ve Cumhuriyet gazetesinde ismi kullanılarak "Mican, referandumda 'hayır' sinyali verdi" şeklindeki haberlerin yalan olduğunu aktaran Mican, "Bunların haberleri doğru değildir. Benim, 'Partili cumhurbaşkanını istemiyoruz, cumhurbaşkanlığı sistemine ve anayasa değişikliğindeki maddelere karşıyız' şeklinde kesinlikle bir açıklamam yok. Böyle bir açıklamada bulunmadım. Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı ve aynı zamanda Alperen Ocakları Genel Başkan Yardımcısıyım. Büyük Birlik Partisi, henüz referandumdaki tavrının ne olacağına ilişkin bir karar vermiş değildir. İstişare aşamasındadır. Biz partinin karar verme mercisinde bulunan yetkililerin ne tür karar vereceklerine karışmıyoruz." diye konuştu.
Mican, adı geçen yayın kuruluşlarının algı operasyonları yaparak, insanları zan altında bırakan yayınlara imza atmasını üzücü bulduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bunların yaptıklarına 'yalan haber' diyoruz. Çünkü, böyle bir haber yok. Yalan haberle birlikte adeta algı operasyonu yapmak istiyorlar. Bizi bu oyuna alet etmesinler. Bizler bu oyunlara alet olmayacağız. Daha önceden buna benzer birtakım olaylar yaşanmıştı. FETÖ'nün yayın organlarından Zaman gazetesinde böyle bir şey çıkmıştı. Görüyoruz ki aynı algı operasyonları devam etmektedir. Biz hiçbir şekilde 'evet' veya 'hayır' yönünde bir basın açıklaması yapmadık. Yakında BBP yetkilileri, bir açıklama yapacaktır diye düşünüyorum."
"KÖHNEMİŞ SİSTEMİN DEĞİŞMESİNDEN YANAYIM"
Yalan haberlerle algı operasyonu yapan medya kuruluşları hakkında yasal girişimlerde bulunacaklarına dikkati çeken Mican, haberin kaynağını araştırmadan, ne olduğu bilmeden Alperen Ocaklarının sosyal medyada malzeme yapılmasının hesabını soracaklarını ifade etti.
Mican, vatan ve millet için önemli gördükleri gelişmeleri desteklediklerini, Muhsin Yazıcıoğlu'nun izinde gitmeye devam edeceklerini, sandıktaki tavırlarını da memleket ve halk yararına göre ortaya koyacaklarını söyleyerek, "Sayın genel başkanımız, getirilmek istenen cumhurbaşkanı sisteminde milletin ve memleketini yararı olduğunu gördüğünde, kesinlikle 'hayır' demez. Bu konuda genel merkez iyi bir karar verecektir. Ben de bir Alperen olarak köhnemiş sistemin değişmesinden yanayım. Darbeci sistemin kaldırılmasını istiyorum. Bizim kardeşlerimiz ferasetlidir, sandıkta ne yapacağını bilirler. Çünkü, şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu da bu köhnemiş sistemin değişmesini istiyordu. Cumhurbaşkanlığı sistemi insanlara faydalı olacaksa, tabii ki insanlar bunu destekleyeceklerdir." değerlendirmesinde bulundu.
"Şu an itibarıyla ben hayırcı değilim" diyen Mican, "Bizi o bahsettiğimiz haberlerle hayırcı gibi gösteriyorlar. Oysa şu an itibarıyla biz hayırcı değiliz. 'Hayır' oyu kullanacağımız yönünde de bir açıklamamız olmadı. Ayrıca Halk TV, tam bir yıl önce LGBT'li ahlaksızların eylemlerine 'dur' dediğimiz görüntülerimiz kullanmış. Bu yayın organları eski görüntülerimizi kullanarak, bir algı operasyonu yapmaya kalkışıyor. Bizleri 'hayır'a itiyorlar ama biz hayırcı değiliz, hayır da demedik." şeklinde konuştu.
Kaçarken yakalanan FETÖ'cü aileye askerden tepki

Edirne’nin Meriç ilçesinde yasa dışı yollarla yurt dışına kaçmaya çalışan FETÖ’cü aile, jandarma ekiplerince düzenlenen operasyonla yakalandı. Hastaneye sağlık kontrolüne getirilen aileye hastanede tedavi gören asker sert tepki gösterdi.
Son günlerde FETÖ üyelerinin yurt dışına kaçmak için mesken tuttuğu Meriç Nehri'nde jandarmanın başarılı operasyonlarıyla hainlerin kaçışı engelleniyor. FETÖ'den aranan bir kişinin ailesi, Edirne'nin Meriç ilçesinde yapılan operasyonla yurt dışına kaçamadan yakalandı. Edirne İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince yapılan istihbari çalışmalar neticesinde kişi başı 5 bin euro karşılığında yurt dışına kaçmaya çalışan Dilay Y. (47), çocukları Taha Oğulcan Y. (25), Merve Y. (27) ile yine haklarında FETÖ'ye üye olmak suçundan soruşturma bulunan Nihal ve İlhan Ş.'nin çocukları Fuat Ş. (17), Edirne'nin Meriç ilçesine bağlı Karayusuflu köyünde bulunan bir maden ocağı yakınlarında jandarma ekiplerince organizatör S.K. ile birlikte yakalandı.
"Bize vatana ihanet etmeyeceğimizi öğrettiler"
Meriç İlçe Jandarma Komutanlığına götürülen 4 kişi, daha sonra sağlık kontrolünden geçirilmek üzere Uzunköprü Devlet Hastanesine getirildi. Bu sırada Meriç ilçesinde askerlik yaparken bacağından menüsküs ameliyatı olan ve hava almak için hastane önüne çıkan Piyade Er Oğuzhan Erbaş, hastaneye giren FETÖ'cü aileye, "Bizlere kitabınız Kur'an-ı Kerim ise vatana ihanet etmeyeceğimizi öğrettiler" diyerek tepki gösterdi. Ağabeyinin gazi olduğunu söyleyen Erbaş, "Bende askerim. Bugün bu olanlar benim zoruma gidiyor. Ben burada annemden babamdan ayrı, ağabeylerimden ayrı askerlik yapıyorum. Birileri sıcak yatağında yatıyor, vatana millete ihanet ediyor.
Bugün bu bulunduğumuz durumlar çok zor. Gerçekten ağrımıza gidiyor. Hepimiz insanız. Burası Müslüman ülkesi. Bizlerin birlik olması lazım. Her gün ezanlar okunuyor bu ülkede. Nasıl ihanet edersiniz? Yazık, günah. Ben askerim. Gerçekten zoruma gidiyor. Allah'ım devletimize zeval vermesin. Allah nasip ederse Pazartesi günü askerliğim bitecek, memleketime gideceğim. Bu gerçekten zoruma gidiyor" diye konuştu.
Hastanede sağlık işlemleri tamamlanan 4 şüpheliye hastane çıkışında ise hastanede bulunan hastalar, "Yüzünüzü açın", "Vatan hainleri" şeklinde söylemlerde bulunarak tepkilerini gösterdi. Jandarma ekiplerinin yoğun koruması eşliğinde hastaneden çıkarılan 4 kişi, mahkemeye sevk edilmek üzere Uzunköprü Adliyesi'ne götürüldü.
Ergenekon brifingi veren FETÖ'cü polisin ailesi çıktı
Yurt dışına kaçmaya çalışan Dilay Y. ile çocuklarının geçtiğimiz yıllarda ABD'li diplomatlara Ergenekon brifingi veren İstihbarat Daire Başkanlığı Uluslararası İlişkiler Kurumunun eski şube müdürü ve ByLock kullanıcısı Ufuk Gürsoy Y.'nin ailesi olduğu belirlendi. Ufuk Gürsoy Y.'nin halen firari olduğu öğrenilirken, ailesinin de yanına gitmek üzere yurt dışına kaçmaya çalıştığı tahmin ediliyor.
Mahkemeye sevk edilen 4 kişi, adli kontrol şartıyla ve yurt dışı çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
TSK'dan Irak'ın kuzeyine hava harekatı

Türk Silahlı Kuvvetlerince, Irak'ın kuzeyinde Avaşin-Basyan ve Zap bölgelerindeki bölücü terör örgütüne ait hedeflere düzenlenen hava harekatında mağara ve sığınakların bulunduğu dört hedef imha edildi, sekiz terörist etkisiz hale getirildi.
TSK'dan yapılan açıklama şu şekilde:
"19 Şubat 2017 tarihinde 11.26-12.51 saatleri arasında Irak kuzeyi Avaşin-Basyan ve Zap bölgelerine alınan anlık bir istihbaratın değerlendirilmesi sonucu Türk Hava Kuvvetleri'ne ait savaş uçakları ile hava harekatı düzenlenmiş, bölgede tespit edilen 4 hedef (mağara, sığınak ve iki barınma yeri) ateş altına alınarak imha edilmiş, ilk tespitlere göre toplam 8 BTÖ mensubu etkisiz hale getirilmiştir.Görevlerini başarıyla icra eden savaş uçaklarımız emniyetle üslerine dönmüşlerdir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bursa programı ertelendi!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 26 Şubat Pazar günü Bursa'daki toplu açılış ve miting programının ertelendiği bildirildi.
AK Parti Bursa İl Başkanlığının daha önce yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 26 Şubat Pazar günü Bursa'da toplu açılış ve miting yapacağı duyurulmuştu.
İl Başkanlığından akşam saatlerinde yapılan açıklamada ise programın ileri bir tarihe ertelendiği ve konuyla ilgili daha sonra açıklama yapılacağı bildirildi.
Sözcü Gazetesi okurun zekasıyla böyle dalga geçti

16 Nisan'da yapılacak referandum öncesi, Ankara'da anayasa değişikliğine karşı bir panel düzenledi. Panele katılanlar arasında Sözcü yazarı Bekir Coşkun da yer aldı. Son 3 yıldır Fetullahçı örgütün sözcülüğünü yapan Sözcü Gazetesi bu panel hakkında yaptığı haber kendi okurlarına bile “yuh artık” dedirtti. İşte sosyal medyada mizah konusu olan Sözcü’nün bugünkü haberinden detaylar.
EVET ÇIKARSA..
Referandumu kıyamet olarak niteleyen Coşkun, EVET oylarının önde olması durumunda tiyatroların bile kapatılacağını söyledi. Dahası Devlet Opera ve Balesi'nin Diyanet'e bağlanacağını iddia etti. Sözcü gazetesi ise yazarının bu saçmalıklarına yarım sayfa yer verirken sosyal medya kullanıcıları "Gırgır kapandıktan sonra Sözcü Gazetesi kötü bir mizah dergisi haline geldi" şeklinde paylaşımlarda bulundu.
GAZETELER KAPATILIR, TİYATROLAR KAPATILIR
Katılımcılara HAYIR çağrısı yapan Bekir Coşkun, "Evet' çıkarsa, bizim yazı hayatlarımız muhtemelen biter, gazeteler kapatılır, tiyatrolar kapatılır, Devlet Opera ve Balesi'ni de Diyanet'e bağlarlar." şeklinde konuştu.
SEÇMENE HAKARET VE YALANLAR..
Referandum sonuçlarıyla ilgili bu tarz asılsız iddialar ortaya atan Bekir Coşkun, daha önce yazdığı bir yazıda EVET diyenlere açık bir şekilde hakaret etmişti.
SÖZCÜ’NÜN GIRGIR’INDAN AŞAĞILIK KARİKATÜRMUKADDESATA SALDIRDI
FETÖ'nün sesi Sözcü Gazetesi tarafından yayınlanan sözde mizah eki Gırgır'da bir Peygambere küfürler edilmiş ve gazete yönetimi toplumun her kesiminden gelen tepkiye rağmen özür bile dilemeyerek suçu çizerlere yüklemişti.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölüm emri FETÖ elebaşı Gülen'den

Kahramanmaraş Başsavcılığı’nın Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili cinayet soruşturması yürüttüğü ortaya çıktı. Dosyaya göre infaz emrini bizzat FETÖ elebaşı Gülen verdi.
BBP'nin merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun yaşamını yitirdiği helikopter kazasıyla ilgili 15 Temmuz'dan sonra elde edilen yeni bilgiler doğrultusunda, FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in baş şüpheli olduğu yeni bir soruşturma başlatıldı. Yazıcıoğlu'nun ölümünden 8 yıl sonra başlatılan yeni soruşturmanın dosyasında, Fetullah Gülen'in kazadan 5 gün sonra çekilen "Bir ilahi tokatla dışarı atıldı" ve "Bir perşembe günü vefat edip cuma günü cenazesine ulaşıldı"' sözlerinin yer aldığı görüntülerde konuldu. Gülen'in sözleri 'şifreli cinayet itirafı' olarak değerlendiriliyor.
KAPATILMAK İSTENDİ
Yazıcıoğlu, Türkiye'deki azınlıklara yönelik cinayetlerin ardından 'Azınlık liderleriyle buluşup önemli açıklamalar yapacağını' söyledikten ve İngiltere-Irak hattında görüşmeler yaptıktan sonra esrarengiz bir helikopter kazasında hayatını kaybetti. Daha sonra yapılan araştırmada, Yazıcıoğlu›nun kazadan sağ kurtulduğuna dair istihbarat raporları verildiği ortaya çıktı. Helikopterinin sabotaja uğramasına rağmen Yazıcıoğlu'nun sağ kurtulduğu ancak olay yerine ilk giden ve bugün FETÖ'cü oldukları ortaya çıkan isimler tarafından öldürüldüğü iddiası hep karanlıkta kaldı. 15 Temmuz darbe girişiminin hemen öncesinde olayın cinayet olduğuna dair sürdürülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi ve dosya 'basit bir kaza' olarak kapatılmak istendi.
İNCELEME SÜRÜYOR
Ancak Yazıcıoğlu'nun ailesi tarafından yürütülen hukuk mücadelesi ve darbe girişiminden sonra elde edilen belgeler olayın FETÖ ve elebaşı Fetullah Gülen tarafından planlanan bir 'cinayet' olduğunu ortaya koydu. Darbe girişiminde iki gün önce verilen takipsizlik kararı kaldırılarak soruşturma açılması için Kahramanmaraş Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi tarafından inceleme başlatıldı. İnceleme sürerken, yine olayda hayatını kaybeden altı ismin avukatları tarafından yapılan suç duyurusu üzerine Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan yeni soruşturma dosyasında baş şüphelinin Fetullah Gülen olduğu öğrenildi.
KAZA DEĞİL CİNAYET
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Süleyman Ekici, «Biz en başından beri olayın bir kaza değil cinayet olduğunu söylüyorduk. O tarihte, 132 şüpheli hakkında suç duyurusunda bulunduk ama 15 Temmuz'dan hemen önce bu isimler hakkında 'takipsizlik' kararı verildi. Ama görüyoruz ki o 132 kişi arasındaki onlarca isim FETÖ'den tutuklandı. O 132 isme ortaya çıkan yeni belgelerle her gün yeni FETÖ'cüler ekleniyor. Soruşturmada baş şüpheli olan Gülen, Yazıcıoğlu'nun ölümünden 5 gün sonra 'Alperenler ve Liyakat' başlıklı bir mesaj yayınladı. Orada Yazıcıoğlu'nu hedef alarak 'Bir ilahi tokatla dışarı atıldı' ve 'Bir perşembe günü vefat edip cuma günü cenazesine ulaşıldı' sözleri de cinayete dair delil olarak dosyada yer aldı. Yazıcıoğlu'nun bulunduğu helikopter bir çarşamba akşam üstü düşmüş ve cenazesine cuma günü ulaşılmıştı" diye konuştu.(Star)
Uludere'de FETÖ parmağı

Terör örgütü PKK'ya karşı koruculuk sistemi öncesinde silahla ilk direnişi gösteren ve ailesinden 5 kişiyi PKK'ya karşı şehit veren Goyan aşireti üyesi Adil Ağın, 2011 yılında Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu Köyü'nde meydana gelen hava operasyonu kapsamında 35 vatandaş hayatını kaybettiği olayda, FETÖ'nün parmağı olduğunu öne sürdü.
Ağın, "Öldürülenlerin hepsi Ortasu köyündendi. O köy PKK'ya karşı mücadele veren korucu köyüydü. Öldürülenler arasında PKK'ya karşı verdiği mücadelede gazi ve şehit olanların çocukları vardı. O olayın sabahında devletin içindeki FETÖ'cüler cenazeleri sahiplenmeyince HDP ve PKK yandaşları cenazeleri sahiplendi. O olay tamamen komploydu" dedi.
Adil Ağın. Şırnak'ın Uludere ilçesi Yemişli'de dünyaya geldi. PKK terör örgütünün eylemlerinin ardından hayatları değişti. İlk başta akşamları yiyecek isteyen teröristlere boyun eğen köylüler, PKK'nın çocuklarını zorla dağa çıkarmaya başlamasıyla teröre karşı savaş açtı. Hakkari Şırnak ve Irak arasında kritik bir noktada bulunan Yemişli köyü PKK'yla mücadalede bölgenin en önemli yüzü oldu. Köydeki erkeklerin tamamı gönüllü köy korucusu olarak topraklarını savunmaya başladı. Adil Ağın'ın ailesi de köyünü savunanlar arasında yer aldı. Yeri geldi dağda mahsur kalan 20 Mehmetçik'i PKK'nın elinden kurtardılar, yeri geldi Irak'ın kuzeyinde Türk ordusuyla birlikte operasyona katıldılar. Bunun bedeli olarak Ağın, babası Hasan, amcası Selim, kız kardeşi Bedriye dahil olmak üzere ailesinden 5 kişiyi şehit verdi.
Uludere'de 2011 yılındaki olayda, hayatını kaybeden 34 kişinin komploya kurban gittiğini söyleyen Ağın, "O köydekilerin tamamı korucu yakınıydı. Ortasu köyü yıllardır PKK'ya aman vermeyen korucu köyüdür. Olay olduğunda bölgedeki komutanların bile haberi yoktu. Oradaki insanların sınır ticareti yaptığını Valilik de askeri kaynaklar da biliyordu. Ancak FETÖ düğmeye basarak 34 kişinin ölmesine neden oldu" diye konuştu. Ağın devletin içindeki FETÖ'cülerin cenazeleri bilerek sahiplenmediğini söyleyerek, "FETÖ'cüler cenazeleri köye getirtmedi. Sonra HDP'liler ve PKK yandaşları zorla sahiplendi. Bir baktık ki Şırnak'tan getirilen HDP'liler cenazelere PKK paçavralarını astılar. Cenazelerin aileleri bile tabutlara yaklaştırılmadı" diye konuştu.
PKK Kürtler'i temsil edemez
Türkiye'de Kürt ve Türklerin her zaman kardeş olduğunu söyleyen Ağın, "Benim ailemden 5 kişi şehit oldu. Köyü terketmemiz yönünde çok sayıda teklif de geldi. Ancak şu bir gerçek. Biz bir mozaiğiz ve toprağımızı hiçbir zaman terk etmeyiz. Ben PKK ile hiçbir ortak nokta bulmuyorum. Kürtlüğümle her zaman gurur duymuşumdur ancak PKK hiçbir zaman Kürtleri temsil edemez" diye konuştu. Kürtler dinlerine bağlı, vatansever insanlardır. Ancak bunların hiçbiri PKK'da yok" dedi.
Devlet yanımızda
Ağın şöyle devam etti:
"Terör örgütü ve yandaşları sanki sadece doğuda mahremiyet bölgesi varmış gibi algı yarattılar. Bunun dışında eskiden doğu sanki sürgün yeri gibi görülüyordu. Ancak şimdi tam tersi. En iyi memurlar, en iyi kaymakam ve askerler doğuya gönderiliyor. Devlet her an halkının yanında. Devletin desteğini hisseden halk da PKK'ya hiçbir şekilde prim vermiyor"
Bizi kimse bölemez
Evli ve 1 çocuk sahibi Ağın, çocuğunun isminin Barış olduğunu belirterek, "Bu ülkeyi kimse bölemez. Kimsenin bizi bölmeye gücü yetmez. Şırnak'taki vatandaşla İzmir'deki arasında hiçbir fark yok. Hiçbir Kürt, Türkiye'de farklı bir yapı istemiyor. Bunların istediğini, oradaki yerel halk istemiyor" dedi.
9 ay sonra yakalandı: Ağabey beni unutmadınız mı ?

Beyoğlu’nda bir banka şubesini silahla soymaya teşebbüs eden şahıs, 9 ay sonra yakalandı. Karşısında polisleri gören zanlının ilk sözleri “Ağabey beni unutmadınız mı” oldu.
Olay, geçtiğimiz sene 20 Mayıs Cuma günü Beyoğlu Piripaşa Mahallesi Hasköy Caddesi üzerindeki bir banka şubesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bankalardan yüklü miktarda kredi çekmesinin ardından borcunu ödeyemeyen Fuat E. (43), borcunu ödeyebilmek için soygun planı yaptı. Akrabalarının Hasköy çevresinde ikamet etmesi nedeniyle bölgeye sık sık gelen zanlı, soygun için cadde üzerindeki banka şubesini seçti. Bankayı soymak için önce keşif yapan zanlı ardından plan yaparak, inşaat malzemeleri satan bir işyerinden tulum, eldiven ve maske aldı. Hazırlıklarını tamamlayan zanlı ardından gündüz saatlerinde elinde yüzü maskeli bir şekilde silahla banka şubesine girerek soygun yapmak istedi. Ancak zanlıyı fark eden bankanın güvenlik görevlisi zanlıya silah doğrulttu. Görevlinin kendisine silah doğrultması üzerine korkan zanlı, bankanın önündeki bir şahsı rehin alarak ara sokağa çekti. Kısa bir süre sonra zanlı görevlinin peşinden gelmediğini görünce koşarak olay yerinden uzaklaştı. Ara sokakta üzerini değiştiren zanlı kayıplara karıştı. Tüm bu yaşananlar ise güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.
"AĞABEY SİZ BENİ UNUTMADINIZ MI"
Zanlının kayıplara karışmasının ardından konuyu devralan Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, çevredeki güvenlik kameralarını incelemeye aldı. Şahsın kimliğini tespit eden polis, onun yerini bulabilmek için çalışmalara başladı. Yapılan çalışmaların ardından dedektifler, Fuat E.'nin Kadıköy'de bir iş yerinde olduğunu belirledi. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından dedektifler, işyerine baskın düzenledi. Yapılan baskın sonucunda şahıs, kendisini yakalayan dedektiflere, "Ağabey siz beni unutmadınız mı" dedi. Gözaltına alınan şahıs, Asayiş Şube Müdürlüğüne getirildi. İfadesi alınan zanlı olayı gerçekleştirdiğini itiraf etti.
"Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve 2 adet "Basit yaralama" suçlarından kaydı olan zanlı, şubedeki işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edildi.
Minibüsün gizli bölmesinde yakalanan teröristin pişmanlığı iddianamede

Diyarbakır-Mardin karayolunda yol kontrolü sırasında durdurulan minibüsün gizli bölmesinde yakalanan 2 kadın teröristin de aralarında bulunduğu 7 sanık hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca 2'si tutuklu 7 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, 8 Ekim 2016'da Diyarbakır-Mardin yolu üzerinde Çınar ilçesi sanayi kavşağında yol uygulama noktasında durumundan şüphelenilerek durdurulan 33 VFA 77 plakalı minibüste kadın sesleri geldiği için gerekli önlem alındıktan sonra yapılan aramada aracın gözle görülmeyecek gizli bölümünden Gamze A. ile Naime Ç'nin çıkarıldığı yer aldı.
Gizli bölmeden bulunan söz konusu 2 kişinin yanı sıra minibüsteki Ramazan S, Mustafa Ç. ve şirket yetkilileri Yavuz Ç, Behzat Ç ile minibüsün servis şoförlüğünü yapan Esat Ç'nin yakalandığı ifade edilen iddianamede, iki şüphelinin tutuklandığı 5 şüphelinin ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı ifade edildi.
"BENİ 2 GÜN BOYUNCA BİR KONTEYNERE BIRAKTILAR"
İddianamede, şüphelilerden Gamze A'nın terör örgütü PKK'ya nasıl katıldığı yönündeki ifadelerine ilişkin, şunlar kaydedildi:
"Merkez Bağlar ilçesindeki Namık Kemal Lisesinde okurken, kod adının, 'Sema' olduğunu bildiğim örgüt mensubu ile tanıştım. Bu kişi Kandil'den geldiğini belirterek, bana örgütün çalışmaları hakkında bilgi verdi. O dönemde psikolojim bozuk olduğu için kimliğimi alarak evden kaçtım."
Yeniköy Mezarlığının bulunduğu bölgede "Sema" ve "Remziye" kod adını kullanan terör örgütü mensuplarıyla buluştuğunu dile getiren Gamze A, ifadesinde şunlara yer verdi:
"Sema kod adlı örgüt mensubu 15 günlük eğitimden geçeceğimi belirtti. Daha sonra beni bir araca bindirdikten sonra bana, 'Dorşin' kod ismini verdiler. Eğer polis veya asker durdurursa, 'Evden kaçtım, sevdiğim var, yanımdakiler dayımın kızı." dememi söylediler. Lice ilçesine doğru gittiğimiz sırada bir karakolu geçtikten sonra gözlerimi bağlayıp, koltuğa uzanmamı istediler. Gözümü neden bağladıklarını sorduğumda, 'Burası önemli bir yer nedenini sorma.' dediler. Yaklaşık 2 saat sonra örgüt mensuplarının gömüldüğü mezarlık alanına geldik ve beni 2 gün boyunca bir konteynere bıraktılar. Hamzabey denilen bir alana gittik. Gittiğimiz bölgede örgüt üyeleri uyuyordu."
İfadesinde, "İlk pişmanlığı 40 kadın örgüt üyesiyle uyandığımda yaşadım." diyen Gamze A. bir örgüt üyesinin kendisinden kimliğini aldığını ve artık "Ruken" kodunu kullanacağını söylediğini öne sürdü.
"GELDİĞİME PİŞMANIM, KİME KARŞI SİLAH KULLANACAĞIZ?"
"Viyan" kod adlı teröriste, "Geldiğime pişmanım, ben insan öldüremem, kime karşı silah kullanacağız, gidip askere teslim olacağım. '15 günlük eğitim' dediniz beni buraya getirdiniz, ben silah kullanamam." dediğini ileri süren Gamze A, örgüt üyesinin kendisine sinirlenerek cezalandırmak için ellerini bağladıktan sonra iki gün boyunca bir ağacın altında beklettiğini ifade etti.
Gamze A, 3 hafta boyunca kimseyle konuşmadığını, sürekli pişmanlığını dile getirdiği için "Amara" kod adını kullanan örgüt üyesinin kendisine küfür ve hakaret ettiğini öne sürdü.
Kırsalda örgüt üyeleri tarafından kendilerine ideolojik eğitim verildiğini savunan Gamze A. ifadesinde, şunları anlattı:
"Yeni katılan örgüt üyelerine silah eğitimi veriliyordu. Ben silahtan korktuğum ve gönülsüz olduğum için onları hiç dinlemiyordum. Eğitim amaçlı bile hiçbir zaman ateş etmedim. Ancak ben bir kez 'Viyan' kod adlı örgüt üyesinin silahını alarak kaçmak istedim. Silahı aldığımda bir anda ateş aldı. Korkarak silahı yere attım. Viyan'dan bir sürü azar işittim. 'Bizi mi vuracaktın?' diye sordu. Ben de ona, karıncayı bile öldüremeyeceğimi söyledim. Ortamlarda bazı örgüt üyeleri askere bomba atıp, silahla öldürdüklerini anlatıyorlardı. Ben de onlara, 'Bunu yaparak elinize ne geçti? Bir günah işlemişsiniz bari bu şekilde anlatmayın.' dedim. Onlar da 'Sistemin ajanı mısın?' diyerek beni yanlarından kovuyordu."
"AVRUPA'YA ÇALIŞMAYA GÖNDERECEĞİZ"
"Viyan" ve "Yona" kod adlı örgüt üyelerinin kendisini, "Avrupa'ya çalışmaya göndereceğiz, aklın başına belki gelir. Belli bir müddet kaldıktan sonra tekrar buraya geleceksin. Giderken yolda gözünüz kapalı olacak. Gideceğiniz araçta kesinlikle sesini çıkartmayacaksın." diyerek tembihlediğini dile getiren Gamze A'nın ifadesinde şunlar yer aldı:
"Yakalandığım gün gözlerimiz kapalı halde bir araca binmiştik. 4 saat sonra bizi başka bir aracın gizli bölmesine soktular. Hiç hava alamıyordum. Bulunduğumuz bölgede su yoktu. Ronay'a, 'Ben artık dayanamıyorum, benim panik atağım var.' dedim. Daha sonra elim ve ayağımla sağa sola vurmaya başladım. Sesimizi duyanlar, 'Siz kimsiniz, kimlerdensiniz?' diye sordular, biz de 'Bizi kurtarın her şeyi anlatacağız.' dedik. Bize verilen notu parçalayarak yuttuk. Polisler bizi bulunduğumuz yerden çıkarttılar. Serbest kalırsam okuluma devam edip, eğitim hayatımı sürdürmek istiyorum. Benim terör örgütüyle ilişkim ve irtibatım olmamıştır. Kandırılarak kırsal alanına gittim. Etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istiyorum."
İddianamede, Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü görevlilerince gizli bölmede çıkarılan örgüt üyeleriyle birlikte yakalanan şüphelilerin kıyafetlerinden ve minibüsteki incelemede alınan örneklerde patlayıcı madde izinin tespit edildiği kaydedildi.
İSTENİLEN CEZA
İddianamede, tutuklu sanık Naime Ç ve Ramazan S. ile tutuksuz sanıklar Gamze A, Yavuz Ç, Mustafa Ç, Esat Ç. ve Behzat E. hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
FETÖ davasında skandal tahliye

FETÖ'nün İstanbul Üniversitesi'ndeki (İÜ) yapılanmasına ilişkin 13'ü tutuklu, toplam 45 akademisyenin yargılandığı davada 6 akademisyenin tahliyesine karar verildi. Mahkeme heyeti, 7 akademisyeni ise ByLock kullanıcısı olduğu gerekçesiyle tahliye etmedi. ByLock kullanıcısı olmadığı için tahliye edilenler arasında ise 15 Temmuz gecesi WhatsApp yazışmalarında "Hocam darbe başarılı olamazsa hepimiz yandık. Tek adam faşizmi hakim olacak..." ifadelerini kullanan Prof. Dr. Vedat Demir'in de bulunması dikkat çekti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan akademisyenlerle ilgili mahkeme heyeti Nükleer Tıp uzmanı Prof. Dr. Metin Halaç, psikiyatrist Prof. Dr. Lütfi İlhan Yargıç, biyokimyacı Prof. Dr. Ferah Armutçu, iletişimci Prof. Dr. Vedat Demir, tarihçi Yard.Doç. Dr. Savaş Açıkkaya ve okutman Hasan Fehmi Erol hakkında tahliye kararı verdi. Tahliye edilenler arasında 15 Temmuz gecesi darbecilerin başarılı olmasını isteyen Prof. Dr. Vedat Demir de yer aldı.
YORUMLAR