Erdoğan’dan dev kampanya destek çağrısı

Erdoğan'dan dev kampanya destek çağrısı

-Cumhurbaşkanı Erdoğan Tekirdağ’da konuştu; Yıllarca gensorularla önümüzü kesmeye çalıştılar. Ama artık gensoruyu millet verecek. Değişim sürecini kaçırırsak yarım asır geride kalırız. ‘Evet’ diyerek geleceğe yürüyelim -Türk Kızılayı ve AFAD ile sivil toplum kuruluşlarının, "Doğu Afrika'nın Umudu Ol" sloganıyla başlattıkları kampanyaya Cumhurbaşkanı Erdoğan da sosyal medya üzerinden destek verdi.

05 Mart 2017 - 09:55 - Güncelleme: 05 Mart 2017 - 09:59

Giriş Tarihi: 05.03.2017 06:49 Son Güncelleme Tarihi: 05.03.2017 07:09

Erdoğan'dan dev kampanya destek çağrısı

, Doğu Afrika ve Yemen'de kuraklık ve açlıkla pençeleşen insanlar için gerçekleştirilen yardım kampanyasına destek çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 3 dilde yardım kampanyası duyurusu!
Erdoğandan dev kampanya destek çağrısı

Doğu Afrika ve Yemen'de şiddetli kuraklık koşulları, çatışmalar, istikrarsızlık, şiddet ve ekonomik kötüleşme gibi nedenlerle baş gösteren kıtlığa Türkiye'den yardım gecikmedi.

Türk Kızılayı ve AFAD ile sivil toplum kuruluşlarının, "Doğu Afrika'nın Umudu Ol" sloganıyla başlattıkları kampanyaya Cumhurbaşkanı Erdoğan da sosyal medya üzerinden destek verdi. İngilizce, Arapça ve Türkçe tweetler atan Erdoğan'ın paylaşımları şöyle:

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yardım kampanyası duyurusu

Sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki hesabından Türkçe, İngilizce ve Arapça paylaşımlarda bulunan Erdoğan, "Doğu Afrika ülkeleri Somali, Etiyopya, Kenya ve Güney Sudan ile birlikte Yemen'de büyük bir insani kriz riski bulunuyor." ifadesini kullandı.

"YARDIM ÇAĞRILARINA ASLA KAYITSIZ KALAMAYIZ"
Erdoğan, "Doğu Afrika ülkeleri Somali, Etiyopya, Kenya ve Güney Sudan ile birlikte Yemen'de büyük bir insani kriz riski bulunuyor. Kuraklığa bağlı açlık tehdidinin ciddi boyutlara ulaştığı bu ülkelerin yardım çağrılarına asla kayıtsız kalamayız. Türkiye olarak Doğu Afrika ve Yemen'de yardıma muhtaç kardeşlerimize yönelik bir yardım kampanyası başlatıyoruz. İnsanlığın Umudu Ol. Doğu Afrika ya da Yemen yazıp 2868'e SMS gönderin, Türk Kızılayı'nın yardım kampanyasına 10 lira ile destek olun" paylaşımlarında bulundu.

Erdoğan: "Cumhurbaşkanlığı sistemi... 80 milyonun projesi"

Erdoğan: Cumhurbaşkanlığı sistemi... 80 milyonun projesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan Tekirdağ’da konuştu; Yıllarca gensorularla önümüzü kesmeye çalıştılar. Ama artık gensoruyu millet verecek. Değişim sürecini kaçırırsak yarım asır geride kalırız. ‘Evet’ diyerek geleceğe yürüyelim

Tekirdağ'da toplu açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, valilik önünde halka hitap etti. 16 Nisan referandumuna ilişkin çarpıcı mesajlar veren Erdoğan, "Bir rejim değişikliği safsatası çıkardılar. Böyle bir şeye ilk ben karşı dururum. Değişim sürecini kaçırırsak yarım asır geride kalırız" dedi. Erdoğan özetle şu mesajları verdi:

"Tekirdağ sadece ticaretle, tarımla değil aynı zamanda terörle mücadelede de destan yazıyor. DEAŞ'ın, PKK'ın, FETÖ'nün teröristlerine her yeri dar ediyor. Aynı şekilde 15 Temmuz'da bağımsızlıktan yana olduğunu tüm dünyaya duyurdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Tekirdağ'da halka seslendi

41 GÜNDE GEVŞEMEK YOK
Yıllarca önümüzü gensorularla kesmek istediler. Ama biz dik durduk. Seçilme yaşını 18'e indiriyoruz. Avrupa da oluyor da bizde niye olmasın. Gençlerimizin önünü açacağız. 21 yaşında CEO'lar var. Tekirdağlı Fatma da Tekirdağlı Ahmet de olacak.
Ben sizlere inanıyorum. Kalan 41 günde kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Hiç gevşeme yok. Evlatlarımız çok daha modern bir ülkede yaşasın diye bu gayretleri gösteriyoruz.



SABAH AKŞAM GENSORU...
TBMM'nin yetkileri alınıyor diyorlar, yalan. Evet alınanlar var, akşam yat sabah kalk al sana bir gensoru. Gen soruyu artık millet verecek. Şimdi biz diyoruz ki ey millet ol bu yetkiyi sen kullan. 5 yılda bir sandığa gidecek, memnunsa devam değilse hadi diyecek. Parlamento yine denetleme, soruşturma görevlerini yerine getirecek. Bu ülkede 16 ayda bir hükümet kuruldu. 16 ayda bir hükümet kurulan bir ülkede istikrar, güven olur mu?
Tek adam istediği gibi seçime götürecek diyorlar, gene yalan. Bakın cumhurbaşkanı seçime gitme gereği var diyorsa, aynı şekilde parlamento da seçime gidecek. Bunu neden söylemiyorsun? Ama yalancının mumu yatsıya kadar. Bunlarınki tutmuyor.
Yapılan hizmetlere mani olmak için mahkeme mahkeme dolaşan bunlar değil mi? Milletin kürsüsünü işgal edenler, kendisini kürsüye zincirleyenler bunlar değil mi? 80 milyona sesleniyorum, 'evet' diyenleri de 'hayır' diyenleri de dinlemeden önce 18 maddeyi okuyun. O zaman kimin doğru kim yanlış söylüyor açıkça göreceksiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan "Bunlar tek adam diyor biz sistem diyoruz"

TEK ADAM DEĞİL SİSTEM
Şimdi vitesleri yükseltme zamanı, değişim sürecini kaçırırsak yarım asır geride kalırız. Cumhurbaşkanlığı projesi 80 milyonun projesidir. Bunlar ikide bir tek adam diyorlar. Ben faniyim 16 Nisan'a çıkmaya garantim var mı? Biz sistem diyoruz sistem.
Birileri 'Böyle bir değişikliğe ne gerek var' diyor. Biz de diyoruz ki keşke 2007'de yapabilseydik. Keşke 2001 krizi olmadan önce gerçekleştirseydik.
Cumhurbaşkanıyla, başbakanıyla, tüm kadrolarıyla Türkiye aynı yönetim içinde. Buna rağmen neden sistem değişikliği istiyoruz? Bir yönetim reformu gerekiyor. Hiç olmaz denilen bir dönemde darbe girişimi yaşadık. Siz ne kadar uyumlu olursanız olun Meclis'i bombalıyorlar.
Ana muhalefet bu süreçte bir kez bile görevini yerine getirmemiştir. Sağ olsun MHP destek vererek parlamentodan geçmiştir. Gelin 16 Nisan'da 'evet' oyuyla geleceğe birlikte yürüyelim."

Erdoğan: Gençleri Kandil'e gönderenler hayır diyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Tekirdağ'da toplu açılış töreninde halka seslendi.

GENÇLERİ KANDİL'E GÖNDERENLER HAYIR DİYOR

Kandil'e 15-16 yaşındaki çocukları götürenlerin hayır talimatı verdiğini söyleyen Erdoğan, "Şimdi bu 'hayır' diyenlere soracaksınız: Neden, niye? Ne diyor biliyor musunuz; gençlerimiz için hayır! Doğru diyor; çünkü Kandil'e 14-15-16-17-18 yaşındaki gençlerimizi bunlar götürdü. O genç kızlarımızı oralara bunlar götürdü. Onlara silahlı eğitimleri Kandil dağlarında onlar verdi. Ondan sonra bunları şehirlere indirip, öğrettikleri el yapımı bombalarla bunlar ölüm kustular, kan kustular. Bunu yaptılar mı? Şimdi talimat veriyorlar dağdan; oyumuz hayır diye..." dedi.

Erdoğan: Gençleri Kandil'e gönderenler hayır diyor

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

TEKİRDAĞLI YİĞİTLER TERÖRİSTLERE MEYDANLARI DAR EDİYOR

"Tekirdağ'ın kahraman evlatları DEAŞ'lı, PKK'lı sürülere mekanlarını dar ediyor. 15 Temmuz gecesindeki demokrasi destanında Tekirdağlı yiğitlerin de kanı, canı, emeği var. Sizler göğsünüzü siper ettiniz. Size F-16'lar, tanklar, toplar, helikopterler sökmedi. Sizler bir şeye inanıyordunuz: Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda! Canı cananı bütün varlığımı alsın da Hüda! Etmesin beni tek vatanımdan dünyada cüda! Şehadete inananlar için ölüm bir hiçtir.

Erdoğan: Gençleri Kandil'e gönderenler hayır diyor

16 NİSAN'DA SIÇRAMA YAPACAĞIZ

Hiç gevşeme yok. Çok koşacağız. Tekirdağ sandıkları patlatması lazım. Türkiye büyüsün, evlatlarımız çok daha modern bir ülkede yaşasın diye bu gayreti gösteriyoruz. Tekirdağlı kardeşlerimiz için çalışıyor, ter döküyoruz. Ülke yönetimini devraldığımızda IMF kapılarında sürünüyorduk. 23,5 milyar dolar borcumuz vardı. Şimdi sıfır. Şimdi onlar bizden borç istiyor. Merkez Bankası'nın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Hamdolsun şimdi neredeyse 120 milyar dolara doğru yürüyor. Buralara geldik. Nereden nereye? Artık güçlenin bir Türkiye var, lider ülke olma yolunda bir Türkiye var. Öyleyse biz 16 Nisan'ı çok daha farklı bir neticeyle geleceğe sıçrama yaparak yürümemiz lazım.

Erdoğan: Gençleri Kandil'e gönderenler hayır diyor

LÜTFEN EVET VEYA HAYIR DEMEDEN 18 MADDEYİ OKUYUN

Lütfen 'evet' demeden 'hayır' demeden önce açın şu 18 maddelik metni bir okuyun. O zaman kimin doğru söylediğini çok açık göreceksiniz. Bizim hedeflerimiz var. Bizim Yunus gibi yaradılanı severiz yaradandan ötürü anlayışımız var. Biz Türk, Kürt, Gürcü, Laz, Çerkez, Boşnak, Roman vesaire ayırt etmedik. Biz böyle yürüdük. Biz barış dediğimiz zaman asla kavgayı bilmedik. Bize muhabbetten Muhammed oldu hasıl, Muhammedsiz muhabbet ne hasıl diyerek sevgiyi, sevgililer sevgilisi Hz. Muhammed'den aldığımız dersle işlemeye çalıştık."

Erdoğan: Gençleri Kandil'e gönderenler hayır diyor

DRAMA SESSİZ KALMADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açlık tehdidindeki Somali, Etiyopya, Kenya, Güney Sudan ve Yemen için Kızılay tarafından başlatılan kampanyaya destek verdi. Erdoğan, Twitter hesabında "Doğu Afrika ya da Yemen yazıp 2868'e SMS gönderin, 10 lira ile destek olun" paylaşımında bulundu.



'AZ KONUŞUP ÇOK ÇALIŞACAĞIZ'
Açılış töreni öncesinde bir konuşma yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, "Az konuşacağız, çok çalışacağız. Taş üstüne taş koyacağız, laf üstüne laf değil" dedi. 16 Nisan halk oylamasının Türkiye için önemine de işaret eden Albayrak, alandaki vatandaşlardan referandumda 'evet' sözü aldı.

 

İşte saklandığı yer

 
İşte saklandığı yer

Terör örgütü propagandası yapmaktan tutuklanan Yücel, polis tarafından arandığı süreçte tam bir ay Tarabya’daki Alman Kültür Konağı’nda Alman Büyükelçiliği’nce saklandı

İşte saklandığı yer Türkiye'de tutuklu olan Die Welt Gazetesi temsilcisi İlker 'in bir ay boyunca saklandığı yer, İstanbul Sarıyer'e bağlı Tarabya'da bulunan ve Alman Başkonsolosluğu'na ait olan Alman Kültür Konağı çıktı. O dönem Türk polisi tarafından her yerde aranan Yücel, 25 Aralık 2016 ile 13 Şubat 2017 tarihleri arasında Alman Büyükelçiliği tarafından saklanmış; Almanlar, Türk yetkililerin ısrarı üzerine Yücel'i polise teslim etmek zorunda kalmıştı. SABAH, Alman ajanın saklandığı Alman Başkonsolosluğu'na ait o konağı görüntüledi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Yücel için özetle "Bir ay bu kişi, 'nın bir temsilcisi olarak, bir Alman ajanı olarak Alman Konsolosluğu'nda saklanmıştır. 'Bunu bize teslim edin, yargılansın' dediğimizde de vermemişlerdir. Sonra nasıl olduysa verdiler ve yargı görevini yaptı, tutukladı" demişti. Yücel de terör örgütü PKK'yı legalleştirmeye çalıştığı ve ayrımcılığı körükleyici nitelikte yazılar yazdığı gerekçesiyle "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan tutuklanmıştı.

Acımı ancak idam dindirir

Acımı ancak idam dindirir

Oğlunun, Genelkurmay’daki darbeciler tarafından hunharca katledildiği anın görüntülerini izleyen acılı anne böyle haykırdı: Cumhurbaşkanım şehidimin kanını çiğneyenler asılsın. Bu millet ve şehit anaları olarak yanınızdayız

15 Temmuz'un 'kınalı' şehidiydi Resul Kaptancı. Damat tıraşını olup, çiçeğini alıp kız istemeye gideceği gün darbe girişimini duymuş, "vatan yoksa biz de yokuz" deyip sokağa fırlamıştı. Türkiye onun sosyal medyadan yaptığı vatan savunması yayınlarıyla cesaret bulmuş, hainlerin ihanet üssüne çevirdiği Genelkurmay'daki katledilişine yanmış, damat olamadan şehit olmasıyla kavrulmuştu. A Haber, adını tarihe 'kahraman' diye yazdıran Ankara Haymanalı şehidin hainler tarafından katlediliş görüntülerini buldu, Türkiye'ye destanı ve ihaneti izletti. Ancak şehide yapılanlar bir kez daha kanattı yürekleri. SABAH'ın bulduğu şehidin annesi Nebahat Kaptancı evladının katledildiği anları televizyondan izleyince fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Tedavisinin ardından SABAH'a konuşan Anne Kaptancı "8 aydır dinmeyen bir yangın vardı yüreğimde. Yavrumun nasıl öldürüldüğünü, ona kimlerin kıydığını bilmek istiyordum ama 'belki canı çok yanmamıştır' diye teselli buluyordum. Ama o görüntü yangınımı körükledi. Saçını okşarken canı yanar mı dediğim kuzumu yerlerde sürüklemişler, başına toplanıp kurşun yağdırmışlar, merdivenden atmışlar yerde yaralı yavrumun fotoğrafını çekmişler. Yıkıldım Cumhurbaşkanım, yaktın beni evlat…" dedi.

'BELKİ YARALILARA FAYDAM OLUR'
Anne Kaptancı, "Kuzum Ankara'da yaşanan son üç bombalı saldırıda hep koştu gitti, "anne belki yaralılara vs. bir faydam olur, memleketi bu çakallara, maskeli teröristlere mi bırakalım" derdi. Cumhurbaşkanımızın mesajı gelince hemen abdest aldı, iki rekat namaz kıldı ve damaklıklarını çıkardı. Oğlum gitme diye yalvardım ama "Anam darbe oluyor, cumhurbaşkanımız göreve çağırıyor,, ben vatana can veremeye gidiyorum hakkınızı helal edin dedi. Şimdi o görüntülerle yüreği yangın yerine dönen bir ana olarak cumhurbaşkanıma sesleniyorum; evladıma bunu yapanları rahat bırakma, onu leş gibi sürükleyenlerden hesap sor. Resul'üm vatan için o cehenneme girdi, şehit oldu şimdi sıra sizde vatanı böldürmeyin. Şehidimin kanını çiğneyenler asılsın. Acımı ancak idam dindirir. Hainlere fırsat vermeyin, yanınızdayız, oğlum için vatana sahip çıkın, bu millet ve şehit anaları olarak yanınızdayız, bu son isteğimdir" diye konuştu. Şehidin kardeşi Mehmet Kaptancı (30) ise "Duyun kardeşlerim ağabeyimizi devletimizin mülkünde bu hainler hunharca katletmiş. Türkiye bu görüntüleri unutma tek vatan için hainlere dur de artık. Hepsinin Kızılay Meydanı'nda asılmasını istiyoruz. Ağabeyimizin kanına basa basa gidiyorlar. Ağabeyimin bir kolu kısmi felçli gibiydi, videoda gördüm o kolundan çekmiş sürüklüyorlar. O kolu hep acırdı, bu kol beni bitirdi, ekmeğimi elimden alıyor derdi. Yıkıldım görünce o kol ağabeyimin acısıydı hainler de oradan çekip sürüklüyorlar. Bu görüntüler, yeminimi tazeledi, vatanı size bırakmayacağız, ölmek var vermek yok" dedi.
'SANA NASIL EZİYET ETMİŞLER'
Şehidin en küçük kardeşi Yusuf Kaptancı (22) ise gözyaşları içerisinde ağabeyinin katledilmesiyle ilgili duygularını şöyle anlattı: Ağabeyim 14 yaşından bu yana bizi büyüttü, evlendirdi, yuva kurdu ancak kendisinin her hayali koynunda kaldı. Televizyonu açtık bir baktık ağabeyim arkadaşları ile askerlerin arasında. Vurdular yetmiyor, mermi sıkıyorlar, hırslarını alamamışlar ki yaralı haliyle yerlerde sürüklüyorlar. Bitmiyor, fotoğraflıyorlar vahşete kurban giden şehidimizi. Sonra bir leş gibi tutup merdivenlerden sürükleyip aşağı atıyorlar. Yıkıldık, bittik ağabey. Sana nasıl eziyet etmişler sen ne güzel insandın bu nasıl ölüm. Babamızı aldılar bizden, babamızı katledenlerden her türlü davacıyım.


Resul Kaptancı'nın katledildiği o anın görüntülerini 'aHaber' ve 'SABAH' yayımladı.

'VATAN ELDEN GİDİYOR TÜRKİYE UYUMA' DEMİŞTİ
Resul, Haymana'da yufkacılıkla geçimini sağlayan bir ailenin en büyük çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Babasının yanında yufka yaparak iki kardeşini büyüttü, ailesinin en büyük dayanağı oldu. Başta Haymana olmak üzere Ankara'nın her yerinde hemen her çocuğun kalbinde taht kuran, köy köy dolaşıp ilkokul çağındaki çocukları toplayıp, spor dersi veren genç, hayatının 32 yılını ailesine, şehit olduğu 33'üncü yılını ise vatana adadı. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı 'sokağa çıkın' çağrısını duyan Resul Kaptancı "Yatın yatın vatan elden gidiyor siz yatın. Vatan elden gidiyor Türkiye uyuma" diyerek sosyal medyadaki arkadaşlarını direniş için topladı. 400 arkadaşıyla Genelkurmay Başkanlığı'na giden Resul Kaptancı hainlere karşı canını siper etti. Darbecileri uzun süre oyalayan Resul asker kıyafetli teröristler tarafından kurşun yağmuruna tutuldu. Son kurşunla şehadete yürüyen Resul, Türkiye'nin hafızasına adını bir kahraman olarak yazdırdı.

ANLAMLI HEDİYE
Şehidin Haymana ve çevre köylerden çocukları toplayıp, onlara futbol antrenörlüğü yaptığı da öğrenildi. Minikler, dayanıklılığı nedeniyle "Demir dayı" dedikleri hocalarının resmini çizdi. Kara kalem bu çalışma şehit annesine hediye edildi. Acılı anne evladının anılarının olduğu Kale Mahallesi'ndeki evden taşın dı. Yeni evin baş köşesinde ise miniklerin anlamlı hediyesi var.

dizisi üzerinden algı operasyonu

ABD dizisi üzerinden algı operasyonu

Amerikan NBC televizyonunda yayımlanan "The Blacklist: Redemption" adlı dizide Türkiye hedef alındı. Dizinin önceki gün yayınlanan ikinci bölümünde terör örgütü propagandası yapmaktan tuklanan Die Welt gazetesi Türkiye temsilcisi, Alman ajanı ve temsilcisi Yücel üzerinden algı operasyonu yapıldı. Yücel'in 14 Şubat'ta gözaltına alınmasının ardından çekilen dizide Türkiye haritasının doğusu gösterilirken "Kytkistan" adıyla devlet bulunduğu ifade edildi. "Acımasız ve sürekli soğuk şehir devleti" olarak tanımlanan "Kytkistan"da araştırma yapan "Kevin Jansen" adlı gazetecinin tutuklanması ve Konsolosluğu'na kaçırılması işlendi. 16 Nisan referandumana atıfta bulunarak ülkede 6 hafta içinde seçim yapılacağı, devletin başındaki "Ahmet Aberjan"ın ülkeyi tecrit altına aldığı, kendisini desteklemeyen herkesi ortadan kaldırdığı iddia edildi.

ABD dizisi üzerinden algı operasyonu

Başbakan Yıldırım Kırşehir'de

Kırşehir'de halka hitap eden Başbakan Yıldırım, "Kırşehir'in ülkücüleri FETÖ'cülere hak ettikleri cevabı verecek." dedi.
Başbakan Yıldırım Kırşehir'de

Başbakan Binali Yıldırım, Kırşehir'de düzenlenen mitingde halka seslendi.

KIRŞEHİR'İN ÜLKÜCÜLERİ FETÖ'CÜLERE CEVABI VERECEK

AK Parti'nin vesayetçilerin kumpasçıların karşısında dimdik durduğunu belirten Yıldırım, "O gece halkın gücü tankın gücünü yenmiştir. MHP ile birlikte bu kararı aldık. Sayın Bahçeli 'önce milletim ve memleketim sonra partim dedi' sonra bu yola beraber çıktık. Ben inanıyorum ki, Kırşehir'in ülkücü ve milliyetçileri bu referandumda kendilerine yakışanı yapacak, terör örgütü ve FETÖ'cülere hak ettikleri cevabı vercek." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yıldırım Kırşehir'de

ALMAN MAKAMLARI TUTUMUNU GÖZDEN GEÇİRMELİ

Almanya'nın Bekir Bozdağ ve Nihat Zeybekci'nin toplantılarına izin vermemesine tepki gösteren Yıldırım, "Alman makamlarının bu konudaki tutumlarını gözden geçirmeye davet ediyorum. Almanya'da 'Hayır' diyenler, teröristlerin bayraklarını dalgalandıranlara, FETÖ'nün propagandasını yapanlara izin vereceksiniz, memleket sevdalılarına yasak koyacaksınız. Bu kabul edilemez. Almanya'daki vatandaşlarımızın bu tutumu karşısında 'Evet' oylarıyla coşup yedi düvele demokrasi dersi verecektir" dedi.

Başbakan Yıldırım Kırşehir'de

Başbakan Yıldırım'ın konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

ARTIK HÜKÜMETİ DOĞRUDAN SİZ KURACAKSINIZ

"Zayıf hükümetler, koalisyonlar nedeniyle iktidarlar kısa süreli oldu, hizmet üretemedi ve darbelerin oluşması için bir altyapı teşkil oldu. Bu değişiklikle birlikte artık hükümeti doğrudan sandıkta siz kuracaksınız. İki tane sandık gelecek önünüze. Birinde Cumhurbaşkanını seçecek, onun kuracağı hükümete karar vereceksiniz. Diğerinde de milletvekilini seçeceksiniz. Şimdi seçtiğiniz gibi.

Başbakan Yıldırım Kırşehir'de

BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI BİTTİ REJİM DEĞİŞTİ Mİ?

Asıl problem CHP'nin kafasında. O yasağı niçin aldırdılar biliyor musunuz? Rejim değişecek diye. Peki şimdi başörtüsü yasağı bitti, herşey serbest, rejim değişti mi kimseye bir zararı oldu mu? Millet bunları tanısın, bunları tanıması lazım. Bunlar milleti korkularla buralara getirdiler. Bir konuya daha açıklık getirelim. Bu anayasa değişikliği istikrar, güçlü hükümetler getiriyor."

Başbakan ile arasında güldüren diyalog

Başbakan ile ayakkabı boyacısı arasında güldüren diyalog

, mitingi sonrasında bir ayakkabıcı da ayakkabısını boyattı. nın, "Önce bir fırça çekeyim Başbakanım’ demesi üzerine Başbakan Binali Yıldırım’ın, “Ayakkabıya çek fırçayı. Bak görüyor musun? Vatandaş fırçada çekiyor. Her şeyi yapar” demesi çevredekileri güldürdü.

, mitinginin ardından Nevşehir Valiliğini ziyaret etti. Ziyaretin ardından 'Ayakkabınızı boyayım' diyen nın isteğini kırmayan Başbakan Binali Yıldırım,ayakkabısını boyatmak üzere boyacının yanına geldi. Bu sırada boya sandığının üzerine ayakkabısını koyan Başbakan Binali Yıldırım'a ayakkabı boyacısı, "Önce bir fırça çekeyim Başbakanım" dedi. Bunun üzerine Başbakan Yıldırım, "Ayakkabıya çek fırçayı. Bak görüyor musun? Vatandaş fırçada çekiyor. Her şeyi yapar" demesi çevredekileri güldürdü.

İşte asker üniformalı teröristlerin vahşeti

İşte asker üniformalı teröristlerin vahşeti

15 Temmuz’a ilişkin çatı de yer alan yeni görüntülerde darbeci hainlerin o gece Genelkurmay Karargâhı’nda bir sivili vurduğu daha sonra ölmesini beklediği ortaya çıktı

ye giren görüntülerde Topçu Kurmay Albay Mustafa Çiçek'in, Genelkurmay Karargâhı'nda vurulan yaralı vatandaşın fotoğrafını çektirdiği ortaya çıktı.

Yaralı vatandaşın öldükten sonra karga tulumba taşınıp karargâh dışına çıkarıldığı görüldü.


BÖYLE DERDEST ETTİLER


İddianameye giren görüntülerde Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hulusi Akar'ın (1 numaralı) saat 23.03'te derdest edildiği tespit edildi (üstteki fotoğraf).

15 Temmuz 2016 günü saat 21.46'da Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda Kurmay Albay Fırat Alakuş'un (4 numaralı), Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Salih Zeki Çolak'ı yere yatırıp etkisiz hale götürdüğü görülüyor.

2 BİN 991'ER KEZ AĞIR MÜEBBET
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15 Temmuz nin Genelkurmay Karargâhı ayağına ilişkin yürüttüğü çatı iddianame tamamlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ile derdest edilen Kuvvet Komutanlarının "mağdur" olarak gösterildiği iddianamede elebaşısı Fetullah Gülen 1 numaralı şüpheli olarak yer aldı. Başını tutuklu Akın Öztürk'ün çektiği 38 kişilik Yurtta Sulh Konseyi listesinde Mehmet Partigöç'ün yanı sıra Erdoğan'ın Başyaveri Ali Yazıcı'nın ismine de yer verildi. Cuntacıların 1960 darbesini örnek aldığına dikkat çekildi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın 20.22'de Karargâhtan ayrıldığına işaret edilen iddianamede, Partigöç'ün talimatıyla faaliyetin 20.30'da başladığı ifade edildi. Darbe girişiminin ilk toplantısının 27 Aralık 2015'te yapıldığı kaydedildi. Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosundan sorumlu Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen'in koordinesinde Cumhuriyet Savcısı Kemal Aksakal ve İstiklal Akkaya tarafından hazırlanan iddianamede FETÖ elebaşı Gülen ile sözde Yurtta Sulh Konseyi'ni oluşturan 38 şüpheli hakkında 2 bin 991'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. İddianamede dikkat çeken diğer ayrıntılar ise şöyle:
Darbe girişimi sırasında öldürülen Orgeneral Yaşar Güler'in cuntacı emir subayı Mehmet Akkurt'un evinde yapılan aramada, yatak odasında bulunan bir ayakkabının içerisinde darbe planlamasına ve Güler'in kaçırılmasına ilişkin not kâğıdı ve krokiler ele geçirildi.

ÖRNEKLERİ 27 MAYIS
Bazı şüphelilerin adreslerinde 27 Mayıs darbesine ilişkin belge ve kitapların ele geçirildiği belirtildi. İddianamede, "Darbede 'Altın Nesil' diye tabir edilen, genellikle kurmay yarbay, kurmay albay ve tuğgeneral rütbesindeki personelin görev alması, Yurtta Sulh Konseyi'nin de 27 Mayıs 1960 darbesindeki Milli Birlik Komitesi'ndeki gibi 38 kişi olması örnek alındığı göstermektedir" denildi.

UTANÇ LİSTESİ
İddianamede darbenin planlanmasında ve icrasında görev alıp komutanlıklara talimat mesajları gönderen sözde "Yurtta Sulh Konseyi"nin 38 kişiden ve sadece askeri yapılanmadan oluştuğu ifade edildi. İşte o isimler: Akın Öztürk, Ahmet Bican Kırker, Ahmet Özçetin, Ali Kalyoncu, Ali Osman Gürcan, Ali Yazıcı, Bilal Akyüz, Cemil Turhan, Doğan Öztürk, Erhan Caha, Ertuğrul Terzi, Fırat Alakuş, Gökhan Şahin Sönmezateş, Hakan Evrim, Halil Gül, İlhan Talu, Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, Mehmet Partigöç, Mehmet Şahin, Muhsin Kutsi Barış, Murat Aygün, Murat Koçyiğit, Mustafa Barış Avıalan, Muzaffer Düzenli, Orhan Yıkılkan, Osman Kardal, Osman Kılıç, Osman Ünlü, Ömer Faruk Harmancık, Özcan Karacan, Özkan Aydoğdu, Ramazan Gözel, Savaş Kabaklı, Semih Terzi, Sinan Sürer, Turgay Sökmen ve Ünsal Coşkun.

İHANET KONSEYİ

PARTİGÖÇ'ÜN İTİRAF NOTLARI
Sanıklardan sıkıyönetim direktifinde imzası bulunan cuntacı Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün sırt çantasından çıkan ve eşi ile çocuklarına hitaben yazdığı notlar da iddianamede yer aldı.

FETÖ'CÜ HAİNLERİN SUÇLARI:
-Anayasayı ihlal
-Cumhurbaşkanına suikast
-TBMM 'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs
-Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs

8 BİNDEN FAZLA TERÖRİST
İddianamede, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük terör ve işgal saldırısında FETÖ'nün 8 binden fazla asker elbisesi giyen teröristi ile 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç ve 4 bine yakın hafif silah kullandığı belirtildi. Bu eylemler sonucunda ise, "183'ü sivil, 4'ü asker, 63'ü polis olmak üzere 250 vatan evladı, her türlü fedakârlığı yaparak ödedikleri vergilerle alınan silahların namlularından çıkan kurşunlarla şehit olmuş, 23'ü asker, 154'ü polis olmak üzere 2 bin 735 vatandaşımız da yaralanmıştır" denildi.

Hollanda’dan da çirkin yasak

Hollanda’dan da çirkin yasak

Hollanda devlet televizyonu NOS, Hollanda hükümetinin, Türk yetkililerin 11 Mart'ta Rotterdam kentinde yapmayı planladığı anayasa referandumu gösterisini istemediğini açıkladı. Reuters haber ajansı da, Hollanda hükümetinin, etkinliği hoş karşılamadıklarına dair görüşünü Ankara'ya ileteceğini duyurdu. Hollanda Başbakanı Mark Rutte de dün açıklama yaparak Türk yetkililerden referandum gösterisi için resmi talep geldiğini ancak iş birliği yapmayı düşünmediklerini açıkladı. Rutte mesajında "Bunu kabul edilemez buluyoruz. Hollanda'nın kamusal alanları, başka ülkelerin siyasi kampanya alanı değil" yazdı. Hollandalı Türkler'in oluşturduğu bir topluluğun lideri, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 11 Mart'taki gösteriye katılacağını duyurmuştu.
Öte yandan, Almanya'da önce Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın, ardından Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin katılacağı toplantıların iptal edilmesi, Türkiye ile Almanya arasındaki gerginliği artırdı.

ALMANLAR ÇOK BÜYÜK BİR ÇELİŞKİ İÇERİSİNDE

HİÇBİRİNİZ BİZİ ENGELLEYEMEZSİNİZ
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Antalya'da Kaş Belediye Başkanlığı'nın programında vatandaşlarla bir araya geldi. Çavuşoğlu, Almanya'dan sonra Hollanda'nın da mitinge izin vermemesine ilişkin, "Hani demokrasi, hani özgürlükler, hani ifade özgürlüğü, bize ders veriyorsunuz ya. Hiç kusura bakmayın, hiçbiriniz bizi engelleyemezsiniz.

İstediğimiz yere gider, vatandaşlarımızla buluşuruz" dedi. Finike ilçesinde de vatandaşlara hitap eden Çavuşoğlu, CHP'ye yüklendi: CHP içinde PKK'yı destekleyen ve DHKP-C'li milletvekilleri var.

HOLLANDA: REFERANDUM MİTİNGİNE İZİN YOK

’cülerin ikinci üssü

FETÖ’cülerin ikinci üssü Almanya

Feto’nun talimatıyla 15 Temmuz’u yöneten Adil Öksüz ve 4 imamın yurtdışı seyahatleri dikkat çekiyor. Buna göre ’cüler için ABD’den sonra ikinci üs durumunda

15 Temmuz darbe girişiminde Fetullahçı Terör Örgütü'nün () rolü ve yurtdışı bağlantılar somut delillerle gözler önünde serildi. Örgütün elebaşısı Fetullah Gülen'in talimatıyla darbe girişimini yöneten Adil Öksüz'le birlikte FETÖ'nün üst düzey 5 sivil imamının yurtdışı seyahatlerine ilişkin tablo savcılık iddianamesine delil olarak girdi. Bu tabloya göre FETÖ'cülerin ABD'den sonraki ikinci üsleri . FETÖ'nün "Yurtta Sulh Konseyi" adındaki cunta yapılanmasına ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı çatı iddianamede, örgütün sivil imamları Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Harun Biniş, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç'un yurtdışı seyahatlerine ilişkin tablo delil olarak yer aldı.

Tabloda Gülen'in talimatı ile darbe girişimini yöneten 5 imamın, 15 Temmuz öncesi cunta yapılanmasındaki askerlerle toplantılar yaptığı kaydedildi. Öksüz'ün hain kalkışma öncesi yurtdışına, özellikle örgütün merkezinin bulunduğu ABD'ye gittiği tespit edildi. Savcılığın iddianamesinde Türkiye'den ABD'ye direkt uçuşlar dışında, yabancı havayolu firmaları kullanılarak, Avrupa ülkelerindeki aktarma merkezleri vasıtasıyla transit seyahatler yapılmasına dikkat çekildi.

MERKEL'İN GÜCÜ FETÖ'CÜLERİ İADE ETMEYE YETMEZ!

Tabloya göre Öksüz'ün yurtdışı seyahatleri ise şöyle:
15 Temmuz 2016'dan önce en son yurtdışı seyahatini 11 Temmuz'da Batmaz'la yaptı. Aynı uçakta ABD'ye gittiler.
13 Temmuz 2016'da Batmaz'la aynı uçakta Türkiye'ye döndü.
20 Haziran 2016'da Oruç'la aynı gün ABD'ye çıkış yaptı.
25 Haziran 2016'da Çiçek'le aynı gün farklı uçaklarla ABD'den Türkiye'ye geldi. Seyahat süresinde Çiçek'in de ABD'de olduğu, Batmaz'ın ABD'den, Oruç'un ise Almanya'dan Türkiye'ye döndüğü belirlendi.

ALMANYA SADECE 2 TERÖRİSTİ İADE ETTİ

17 Mart 2016'ta Öksüz, ABD'ye gitti. 21 Mart'ta ABD'den Türkiye'ye geldi. Seyahat süresinde diğer imamların seyahatleri incelendiğinde Batmaz, Çiçek ve Hamza Aras'ın da ABD'de oldukları anlaşıldı.
31 Aralık 2015'te Öksüz, Batmaz'dan bir gün önce İngiltere'ye gitti ve 4 Ocak'ta İngiltere'den döndü. Seyahat süresinde Batmaz'ın da İngiltere'ye, Çiçek'in ABD'ye, Oruç'un Almanya'ya seyahat ettiği tespit edildi.
16 Eylül 2015'te Öksüz, ABD'ye gitti ve 25 Eylül'de ABD'den döndü.
26 Mayıs 2015'te ABD'ye gitti, 28 Temmuz'da döndü. Bu sürede Batmaz ve Oruç ise Almanya'daydı.

BAŞDÖNDÜREN ALMANYA TRAFİĞİ
14 Şubat 2015'te Adil Öksüz, Almanya'ya gitti ve 15 Şubat'ta döndü. 3 gün sonra da Kemal Batmaz Almanya'ya gitti.
31 Aralık 2014'te Öksüz Almanya'ya gitti ve 13 Ocak 2015'te döndü. Bu sürede Batmaz ve Biniş de Almanya'daydı. Çiçek ise ABD'deydi.
16 Temmuz 2014'te Öksüz ABD'ye gitti. 07 Ağustos 2014'te döndü. Bu sürede Batmaz da ABD'ye seyahatler gerçekleştirdi. Savcılığın tespitlerine göre FETÖ imamlarının yurtdışı seyahatlerinde şu tablo gözler önüne seriliyor:

ALMANYA FETÖ VE PKK’NIN ETKİSİNDE

2015 Ocak ayında Çiçek ABD'deyken Batmaz, Oruç ve Öksüz de Almanya'daydı.
2015 Şubat ayında Batmaz Almanya'dayken Öksüz de Almanya'daydı.
2015 Mayıs-Haziran aylarında Batmaz ve Oruç Almanya'dayken Öksüz ABD'deydi.
2016 Ocak ayında Çiçek ABD'de, Oruç Almanya'da, Batmaz ve Öksüz ise İngiltere'deydi.
2016 Mart ayında Oruç Almanya'da, Çiçek, Batmaz ve Öksüz ABD'deydi.
2016 Haziran ayında Oruç Almanya'da, Çiçek, Batmaz ve Öksüz ABD'deydi.
2016 Temmuz ayında Batmaz ve Öksüz ABD'deydi

'da helikopter destekli !

İstanbul'da helikopter destekli operasyon!

Sancaktepe'de uyuşturucuyla mücadele kapsamında yapıldı.

Emniyet Müdürlüğü Uyuşturucuyla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Sancaktepe İlçe Emniyet Müdürlüğü koordinesinde gerçekleştirilen ilk olarak Demokrasi Caddesi üzerinde başladı.

Bu kapsamda ekipler, şüpheli kişiler üzerinde arama ve Genel Bilgi Tarama (GBT) yaparken, özel eğitimli köpekler yardımıyla cadde üzerinde bulunan kafeterya gibi işletmelerde de aramalar gerçekleştirildi.

Operasyon sırasında ruhsatsız işletmelerin yanı sıra kapalı alanda sigara ve nargile içilmesine izin veren iş yerleri ile cadde üzerinde kaçak sigara satan kişilere işlem yapıldı.

Kaçak sigaralara ve bazı iş yerlerinde bulunan yasa dışı oyun makinalarına el konuldu. Ayrıca GBT sırasında aranması olduğu belirlenen bazı kişiler de gözaltına alındı.

Özel eğitimli narkotik dedektör köpeğinin eşlik ettiği operasyona, yaklaşık 400 polis katılırken, operasyona polis helikopteri de havadan destek verdi.

Hatay’ın Suriye sınırına savaş uçağı düştü

Hatay’ın Suriye sınırına savaş uçağı düştü

Başbakan Binali Yıldırım, Hatay'ın Suriye sınırından düşen uçakla ilgili, "Suriye rejimine ait bir uçak olduğu tahmin ediliyor" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Nevşehir mitinginin ardından Valiliği ziyaret etti. Ziyaretin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yıldırım, Hatay'ın Suriye sınırında düşen uçakla ilgili, "MİG-23 uçağı düştü. Pilotun atladığı tahmin ediliyor. Arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Uçağın Suriye topraklarına pilotun muhtemelen ya Türkiye tarafına ya da Suriye tarafına düştüğü varsayılıyor. Samandağ Yaylacık mevkiinde meydana geliyor. Durum bundan ibaret. Suriye rejimine ait bir uçak olduğu tahmin ediliyor" ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin, "Uçak Türkiye sınırları içerisinde mi düştü?" sorusu üzerine Yıldırım, "Bu konuda netlik yok. Bizim sınırda da olabilir, Suriye sınırında da olabilir araştırmalarla bu ortaya çıkacak. Düşme nedeni konusunda da henüz bir netlik yok ama o bölgede hava şartlarının oldukça olumsuz olduğu yönünde raporlar var." yanıtını verdi.

VALİ ATA: TEKNİK ARIZA MIDIR, BAŞKA TÜRLÜ BİR OLAY MIDIR, ONU BİLMİYORUZ

Hatay Valisi Erdal Ata, Antakya merkez Yaylacık köyü civarında bir uçağın düştüğüne yönelik kendilerine bilgi ulaştığını belirterek, "Bunun üzerine jandarma, emniyet, AFAD ekiplerimiz, yaptığı çalışmalarda henüz uçağının enkazına ulaşılamadı. Uçak ülkemizin değil, muhtemelen Suriye tarafına ait olduğunu düşünüyoruz. Bulgular onu gösteriyor."

Ata, AA muhabirine yaptığı açıklamada, düşen uçağın Suriye tarafına ait olduğunu değerlendirdiklerini, Türk sivil havacılık ve silahlı kuvvetlerine ait bölgede herhangi bir uçuş faaliyetinin olmadığı şeklinde bilgiler aldıklarını ve teyit ettiklerini söyledi.

SINIR İHLALİ İLE İLGİSİ YOK

Ata, sınır ihlali var mı şeklindeki soru üzerine de "Hayır bu olayın sınır ihlaliyle ilgisi yok. Zannediyorum karşı tarafta meydana gelen teknik arıza mıdır, başka türlü bir olay mıdır, onu bilmiyoruz. Yani bizim taraftan uçağa yapılan herhangi bir müdahale söz konusu değil. Teknik olarak mı düştü, yoksa vuruldu mu onu bilmiyoruz. Büyük ihtimalle savaş uçağının söz konusu olduğunu düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

MUHALİFLERDEN İDDİA

Suriyeli muhalifler, ülkenin kuzeybatısında Türkiye sınırında yer alan İdlib ilinin kırsalını bombalayan Beşşar Esed rejimine ait bir savaş uçağını düşürdüklerini açıkladı.

Muhalif askeri grup Ahraru'ş Şam'ın sözcüsü Ahmed Karaali, AA muhabirine telefonla açıklamada, "Rejim uçağı İdlib kırsalını bombalarken alçaktan uçuş yapıyordu. 23 mm uçaksavar ile vurduk. İsabet alınca uçakta teknik arıza oldu. Ardından düşmeye başladığı görüldü." dedi.

Hatay Valisi Erdal Ata, Antakya merkez Yaylacık köyü civarında bir uçağın düştüğüne yönelik ihbar aldıklarını açıklamış, ekiplerin çalışmasında henüz uçağın enkazına ulaşılamadığını ve uçağın muhtemelen Suriye tarafına ait olduğunu düşündüklerini bildirmişti.

DÜŞEN UÇAĞIN ENKAZINA ULAŞILDI

Hatay'ın Samandağ ilçesi kırsalında düşen Mig-23'ün enkazına ulaşıldı. Hatay Valiliği, "Pilotların atlayarak kurtulduğu değerlendirilmekte olup, onlara yönelik arama kurtarma faaliyetleri sürdürülmektedir" açıklamasında bulundu.

Samandağ yakınlarında bir savaş uçağının düştüğü ihbarlarının ardından bölgeye gönderilen arama kurtarma ekipleri, düşen uçağın enkazına ulaştı. Bugün akşam saatlerinde yapılan ihbarın ardından Başbakan Binali Yıldırım, Suriye'ye ait bir Mig-23'ün Samandağ Yaylacık mevkiinde düştüğünü ve arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini açıklamıştı.

OK GİBİ YERE SAPLANDI

Hatay'ın merkez Antakya ilçesi Yaylacık Mahallesi kırsalına Suriye'ye ait olduğu değerlendirilen uçağın düşüşünü gören 55 yaşındaki Süphan Polat, "Akşam saatlerinde evimde oturuyordum, uçak sesi duydum. Bir şey olduğunu anladım. Baktım, uçağın ok gibi yere saplandığını gördüm, 5 dakika sürmedi duman çıktı." dedi.

Polat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, evinin önünün açıklık bir alan olduğunu, bundan dolayı uçağın düştüğünü net olarak gördüğünü anlattı.

Dumanları görmesi üzerine apar topar uçağın düştüğü yere gittiğini anlatan Polat, "Baktım 3 yerde ateş vardı. Bölgedeki ağaçlar biçilmişti. Uçağa ait mühimmat oraya düşmüştü. Diğer bölgede ise kokpit vardı. Yaralı var mı diye baktık. Ancak patlamalar olur diye çekindik. Derken jandarma ve sağlık görevlileri geldi, bizi uzaklaştırdı. Orada pilotlar yoktu." diye konuştu.

Adem Yurman da bölgede 18.30-19.00 saatlerinde bir patlama sesi duyulduğunu dile getirdi.

Uçak düştüğünü öğrendikten sonra bölgeye gittiklerini anlatan Yurman, "Uçağın enkazına gittik, parçaları ve bombaları vardı, silahları dağılmıştı. Biz de yaklaşmadık. Düştüğü anda sadece bir patlama sesi geldi, ondan sonra bir patlama olmadı." ifadesini kullandı.

Akıncı’ya 13 kez gitti

Akıncı’ya 13 kez gitti

FETÖ davasının iddianamesinden: FETÖ’nün TSK imamı Öksüz, darbe öncesi 13 kez Akıncı’ya gitti. Erdoğan’a suikast planı ise 14 Temmuz’da Yenimahalle’deki bir evde yapıldı

Ankara Başsavcılığı'nın açtığı ana FETÖ davasının iddianamesinde, darbe günü ve öncesindeki hazırlıklara dair dikkat çekici ayrıntılar yer aldı. İddianamede, Öksüzün Akıncı Üssü'nün bulunduğu Ankara'nın Kazan ilçesine birçok kez gittiği vurgulandı. İddianameye göre; Gülen'in talimatıyla darbe girişimini yöneten Öksüz, darbe planlanmasına yönelik çalışmalar için ilk olarak 27 Aralık 2015'de Akıncı Üssü'ne gitti. Bu ilk gelişin ardından, darbe gününe kadar 27 Aralık 2015, 9, 16 ve 30 Ocak 2016, 20 ve 29 Şubat, 14 ve 30 Mart, 5 ve 27 Mayıs, 4 ve 15 Haziran, 13 Temmuz ve günü tam olarak tespit edilmeyen temmuz ayının bir günü üsse gitti.

KONSEYE PATATES HAT
FETÖ'cü darbe girişiminin kilit ismi Öksüz'ün Ankara'daki faaliyetleri sırasında cep telefonunu sürekli kapalı tuttuğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın kaçırılma planının 14 Temmuz'da yapıldığı belirlendi. Kritik noktalardaki isimler 14 Temmuz'dan itibaren, iletişim için "patates telefon hattı" kullandı. Öksüz daha sonra 13 kez Ankara'ya geldi, farklı semtlerde görüşmeler gerçekleştirdi. Öksüz'ün bu ziyaretleri sırasında telefonunu sadece kapatmakla yetinmeyip bataryasını çıkararak dolaştığı tespit edildi. Bu tespit baz istasyonlarından alınan sinyallere göre yapıldı. Öksüz 27 Aralık'ta Batıkent'e geldi, oradan Kazan'a gitti. Öksüz'ün, Ankara'ya bir sonraki ziyareti ise 9 Ocak 2016'da gerçekleşti. Saat 09.38 sıralarında Yenimahalle'de olduğu belirlenen Öksüz'ün telefonundan bir sonraki gün saat 03.07'ye kadar sinyal alınamadı. Yapılan baz incelemesinde Öksüz'ün ertesi gün saat 16.29'da ise Çukurambar'da olduğu anlaşıldı. Son olarak 13 Temmuz'da Ankara'ya gelen Öksüz'ün tüm bu darbe toplantılarının trafiği Çamlıdere gişelerdeki HGS kayıtlarından tespit edilirken, bu ziyaretlerin birçoğunda Ankara'nın hiçbir noktasında baz sinyali vermediği anlaşıldı.

TEK TEK BELİRLENDİ
Öksüz toplantılarını 15 Temmuz öncesinde yoğunlaştırdı. ABD'de darbe kararı alındıktan sonra Ankara'da yapılan toplantılar ev ev belirlendi. 11 Temmuz'da "mahrem İmam" Neşet Gülener'in Keçiören Çaldıran mahallesindeki kiralık evde yapıldı. Toplantıya darbeciler Ertuğrul Terzi, Savaş Kabaklı, Ali Kalyoncu, Orhan Yıkılkan, Bilal Akyüz ve Murat Yanık katıldı.
12 Temmuz'da Batıkent'te yapılan toplantıya darbeciler Muzaffer Düzenli ve Bilal Akyüz ile İstanbul'daki darbe davası sanıkları Uzay Şahin ve Murat Çelebioğlu katıldı. Bu toplantıda kalkışmanın, Boğaz köprülerinin tutulmasını da içeren İstanbul ayağı planlandı.

"ZİRVE" İÇİN TOPLANDILAR
13 ve 14 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve üst düzey isimlerin nasıl alınacakları kararlaştırıldı.
Toplantılara, darbeciler Taha Fatih Çelik, Özcan Karacan, İlkay Ateş, Erdal Başlar, Murat Bolat, Halil Gül, Özcan Karacan ve Okan Kocakurt katıldı. Toplantının ilk günündeki bir sivil kişi ile ikinci günündeki 4 askerin kimler olduğu belirlenemedi. Darbeciler ayrıca, Ankara'nın farklı yerlerinde katılımcıları tespit edilmeyen toplantılar yaptılar.

AKAR KAÇIRILINCA 4 KRİTİK GÖRÜŞME
Darbe akşamı en kritik görüşmeler Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar kaçırılınca Yurtta Sulh Konseyi'nin başındaki Mehmet Partigöç ile darbenin sözde Genelkurmay Başkanı eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk arasında gerçekleşti. Partigöç'ün bu irtibatlarla Akar'ın ikna edilememesi ihtimaline göre, darbe girişiminin başarılı olması halinde, örgütün Genelkurmay Başkanlığı'na getirilmesine karar verdiği YAŞ üyesi Akın Öztürk'e, gece boyunca derdest edilen komutanların toplanacağı ve darbe faaliyetlerinin sürdürüleceği Akıncı Üssü'ne geçebileceğini söylediği vurgulandı.

HAİN KONSEYİN GSM HATLARI ÖĞRETMEN İMAMDAN
İddianamede, örgütün "mahrem" öğretmen imamlarından şüpheli Ali Irmak'ın şüpheli Ramazan Cömert'ten 10 adet "patates" tabir edilen açık hat ile yeni telefon aldığı ve kendilerine "Yurtta Sulh Konseyi" adını veren cuntacımarın da bu hatlar üzerinden birbirleriyle irtibat kurdukları belirtildi. Farklı isimlere çıkartılan ve 14-15-16 Temmuz'da aktif olan bu hatları Özel Kuvvetler'de kurmay albaylar Osman Kılıç, Murat Korkmaz, Harun Olgun, Ümit Bak, Fırat Alakuş, Şükrü Seymen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başyaveri olarak görev yapan Ali Yazıcı ile tuğamiraller Sinan Sürer, Ömer Faruk Harmancık'ın da aralarında oldugu isimlerin kullandığı tespit edildi.

Doğan’ın FETÖ’cüsüne dava

Doğan’ın FETÖ’cüsüne dava

FETÖ'cü olduğu belirlenen Doğan Holding Ankara temsilcisi Barbaros Muratoğlu hakkındaki iddianame tamamlandı. Muratoğlu hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan açılan davada 10 yıla kadar hapis istendi. İddianamede itirafçı Ramazan Aykış'ın "Muratoğlu örgütün avukat yapılanmasındandı. Doğan Holding'le örgüte yakın hukuk bürosunun vekalet ilişkisi 17-25 Aralık sonrası da devam etti. Muratoğlu'yla iş takipleri nedeniyle sıkça görüştük" ifadelerine de yer verildi.

Ömer Coşkun'un kızından çarpıcı açıklama

Ömer Coşkun'un kızından çarpıcı açıklama

Uydu üzerinden yayın yaptığı televizyon kanallarında birçok hastalığa iyi geldiğini iddia ettiği bitkisel ilaçları satmasıyla tanınan ve dün böbrek yetmezliğinden 47 yaşında yaşamını yitiren Dr. Ömer Coşkun’un cenazesi, Adana’da toprağa verildi.

Dr. Ömer Coşkun, bir süredir böbrek yetmezliği nedeniyle ABD'de tedavi görüyordu. Dün Türkiye'ye gelen Dr. Coşkun, rahatsızlanınca kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Bu sabah memleketi Adana'ya getirilen Dr. Coşkun'un cenazesi, yakınlarının katıldığı törenle Kabasakal Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Dr. Coşkun'un doçentliği yabancı dil evraklarında sahtecilik gerekçesiyle elinden alınmıştı. Dr. Coşkun, Adana Tabip Odası'ndan da ceza alınca istifa etmişti.

KIZI KONUŞTU

Cenaze töreninde Dr. Ömer Coşkun'un yakınları güçlükle ayakta durabildi. Ömer Coşkun'un Kızı Fatmanur Coşkun, babasının 5 ay önce Amerika'ya kızı Sümeyra Coşkun'u ziyaret etmek için gittiğini ve orada rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını, hastanede de alerjisi olan bir antibiyotiğin verildiğini bu sebeple çoklu organ yetmezliği yaşadığı, en son İstanbul'da ameliyattan sonra hayatını kaybettiğini söyledi.

FETÖ’den 65 şüpheli tutuklandı

FETÖ’den 65 şüpheli tutuklandı

Ağrı'da Bylock kullandıkları belirlenen v gözaltına alınan aralarında 3. sınıf emniyet müdürü, komiser yardımcıları, polisler ve bir mühendisinde bulunduğu 37 şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarıldı. 21şüpheli tutuklanırken, 4 şüpheli de aranıyor.
Balıkesir'de 18 öğretmen ile Edremit ve Afyon'daki kadın yapılanmasında görev aldığı, himmet topladığı, sohbet, yurtiçi ve yurtdışı gezi organizasyonları düzenlediği ve Bylock kullandığı belirlenen Feyza E. tutuklandı.
Bursa'da aralarında eski emniyet müdürlerinin de bulunduğu Bylockçu 14 polis ile 5 eski müftülük çalışanı, Çorum'da 4 örgüt ablası, Giresun'da, ByLock kullandığı belirlenen bir doktor, Antalya'da kapatılan Özel Ufuk Bilge İlk ve Ortaokulu Müdürü T.T. tutuklandı.
Diyarbakır Adliyesinde görevliyken bir süre önce meslekten ihraç edilen, hakkında yakalama kararı çıkarılan hakim, M. K.Ç. ise Ankara'nın Çubuk ilçesinde yakalandı.

ne halk ne diyor?

Cumhurbaşkanlığı sistemine halk ne diyor?

MAK Danışmanlık tarafından yapılan araştırmada seçmenin yüzde 58.88’i Cumhurbaşkanlığına ‘’ dedi. Hayır diyenlerin oranı yüzde 41.12… Bugün seçim olsa AK Parti’ye destek ise yüzde 52.66 çıktı.

MAK Danışmanlık tarafından yapılan 'Anayasa Değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Referandumu' araştırmasında '' yüzde 58.88, 'HAYIR' yüzde 41.12 çıktı.

25 Şubat - 2 Mart 2017 arasında 30 büyükşehir, 23 il, 146 ilçede 5400 kişiyle yüz yüze yapılan araştırmada, "TBMM'de görüşülen şekliyle Anayasa değişiklik paketi ve ne yönelik bir referandum yapılsa bu değişikliği onaylar mısınız?" sorusuna seçmenlerin yüzde 53'ü 'Evet', yüzde 37'si 'Hayır' cevabını verdi. Anayasa değişikliği Meclis'te görüşülürken kararsız oranı yüzde 20'lerde iken şu anda bu oran yüzde 10 seviyesine indi. Kararsızlar dağıldığında ise, 'Evet' yüzde 58.88'e 'Hayır' yüzde 41.12'ye yükseldi.

PARTİLERİN EVET ORANI

Referandumda 'Evet' diyeceğim diyen seçmenin partilere göre dağılımı da incelendi. AK Parti'li seçmen yüzde 93'ü, CHP'lilerin yüzde 2'si, MHP'lilerin yüzde 40'ı, HDP'lilerin yüzde 5'i, Meclis dışındaki partilerin seçmenlerinin yüzde 45'i 'Evet' dedi.

İşte son referandum anketi

HDP BARAJI GEÇEMİYOR

Seçmenin yarın seçim olsa yine AK Parti'yi destekleyeceği belirlendi. 'Yarın seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?' sorusuna verilen yanıtlar, kararsızların dağılımı sonunda AK Parti yüzde 52.66, CHP yüzde 24.45, MHP yüzde 13.35, HDP 7.78, diğerlerine ise yüzde 2.22 çıktı. HDP'nin yüzde 10'luk barajı geçemediği net olarak görüldü.

den Merkel'e: Belediyelerin üzerine yıkmayın

Belediyeden Merkel'e: Belediyelerin üzerine yıkmayın

Başı Angela Merkel, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin Almanya'da katılacakları toplantıların iptal kararını yerel yönetimlerin verdiğini, bu yetkinin onlarda olduğu açıklamasının ardından Alman ler Birliği (Deutsche Städtetag), Berlin'e "Sorunu belediyelerin üzerine yıkmayın" diye seslendi.

'nın Türk lara miting izni vermemesi ve ardından karşılıklı açıklamalarda gerilen ilişkiler nedeniyle Merkel açıklama yapmış, Almanya'da federal bir yönetim ve ler var. Toplantı kanuni izne ve belediyenin iznine bağlıdır. Bizler Almanya'da ifade özgürlüğünü sağlıyoruz" demişti. Ancak Alman Belediyeler Birliği aynı görüşte değil.

"BU SORUN BELEDİYELERİN ÜZERİNE YIKILMAMALI"

Rheinische Post gazetesine konuşan Alman Belediyeler Birliği Başkanı Eva Lohse, asıl sorunun Türk politikacıların hangi çerçevede Almanya'da miting yapacakları sorusu olduğunu belirterek, bunun ancak Ankara ve Berlin hükümetleri arasında görüşülmesi gerektiğini söyledi. "Sorun dış politika ve diplomasi ile çözülebilir" diyen Eva Lohse, "Bu sorun belediyelerin üzerine yıkılmamalı" ifadelerini kullandı.

FETÖ sanıklarından "inkar" taktiği

FETÖ sanıklarından inkar taktiği

Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine yönelik ülke genelinde çok sayıda dava görülürken, davalardaki müşteki avukatları, sanıkların sürekli inkar taktiğiyle savunma yaptığına işaret etti.

FETÖ davalarındaki müşteki avukatları, sanıkların savunma tarzını AA muhabirine yorumladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, takip ettikleri FETÖ davalarında sanıkların savunmalarını genelde inkar üzerine kurduğunu belirterek, "Sanıkların FETÖ mensubu oldukları gerçeğini dikkate aldığımızda bu onlardan beklediğimiz bir savunma tarzı. Çünkü bu örgüt mensupları sistematik olarak yalan söylemeyi, gerçeği çarpıtmayı örgüt eğitiminin bir parçası olarak görüyor. Normal hayatlarında gerçeği gizlemek için nasıl yalan söylüyorlarsa yargılamada da aynı şekilde davranıyorlar." dedi.

Aydın, FETÖ'cü sanıkların normal hayattaki davranış kalıplarının yargılandıkları dava duruşmalarına da yansıdığını söyledi.

Ceza yargılamalarında geçmişten bu yana sanıkların avukat huzurunda alınmayan savunmalarında aleyhe kısımları inkar ettiklerine şahit olduklarını anlatan Aydın, ancak bu yargılamalarda daha önce benzeri görülmeyen durumlarla karşılaştıklarını anlattı.

Avukat Aydın, "Sanıklar sadece emniyette değil savcılık aşaması ve sulh ceza hakimliğinde avukat huzurunda alınan ifadelerin de tamamını inkar ediyor. Bu, daha önce emsali yaşanmamış bir durum." diye konuştu.

Aydın, sanıkların zaman zaman savunmanın dışına çıkarak algı oluşturmaya yönelik beyanlarda bulunduğunu da dile getirdi.

FETÖ davalarında kesintisiz yargılama yapıldığına işaret eden Aydın, bunun, davaların bir an önce sonuçlanması açısından olumlu bir durum olduğunu kaydetti.

"TERÖR ÖRGÜTÜNÜN GENEL ANLAYIŞI BU"

Gölbaşı Özel Kuvvetler Komutanlığındaki darbe faaliyetlerine ilişkin davaların müşteki avukatlarından Tuğba Sağlam Eker de FETÖ dosyalarında yargılanan sanıkların genelde emniyet ve savcı karşısında verdikleri ifadelerini reddettiğini söyledi.

FETÖ sanıklarının genel olarak inkar politikası izlediklerini belirten Eker, "Çünkü, terör örgütünün genel anlayışı bu. Hepsinin savunmaları genel olarak darbe girişimini terör saldırısı zannettikleri yönünde. Bunun herhangi bir inandırıcılığı olduğunu düşünmüyoruz. Telefonları olmasına rağmen bakmıyorlar, uyarıları duymadıklarını iddia ediyorlar. Bu nedenle savunmaların güvenilir olmadığını değerlendiriyoruz. Hepsi aynı kurgu içinde bir ağızdan çıkmış gibi savunma yapıyor." ifadelerini kullandı.

Sanıkların savunma dışında algı oluşturmaya yönelik çabalarda bulunduğuna da işaret eden Eker, "FETÖ sanıkları mağduriyet algısı oluşturmaya çalışıyor. Duruşmada da bu yüzden bir tepki vermek durumunda kaldık. Genel olarak 'Biz mağduruz.' diyorlar. İfade sırasında sıkıntılar yaşadığını söyleyip ağlayanlar oldu. Aslında buna yabancı değiliz, şaşırmıyoruz. Bunların hiçbirine itibar etmiyoruz. Sanıkların, sanki hiç kimse hiçbir şey yapmamış gibi savunmada bulunmaları inandırıcılıktan uzak." dedi.

Yargılamaların diğer dosyalardan daha hızlı yürüdüğünü belirten Eker, mahkemelerin bu dosyaları daha seri yargılama gibi bir eğilim içinde olduğunu, bu kapsamda olabildiğince hızlı yol katedildiğini düşündüğünü söyledi.

"PROTOTİP SAVUNMA TEKNİĞİ"

FETÖ davalarında müşteki avukatlarından Zeki Arıtürk de sanıkların emniyette, savcıda alınan ifadeleri reddettiğini belirterek, "Yanıltıldık, olayın sıcaklığıyla öyle söyledik, zorla söyletildi." gibi ifadeler kullandıklarını anlattı.

Arıtürk, "Savunmalardaki tutum hangi mahkemede olursa olsun hemen hemen aynı. Bütün davalarda prototip bir savunma tekniği var. Bunun, iyi bir organizasyonla yapıldığını düşünüyorum." dedi.

Mahkemelerde sürecin çeşitli müdahalelerle yavaşlatıldığını düşündüğünü ifade eden Arıtürk, "Ben FETÖ'cülerin bu davayı sulandırmak için hiç alakası olmayan insanları bu işin içine ittiğini düşünüyorum. Bu nedenle yaşanan mağduriyetler var. İşi sulandırmak isteyen darbeciler, birçok kişiyi ihbar etti. Çuvalın içine birçok kişiyi aldılar. Bunların ayıklanması lazım." diye konuştu.

"İFADE ALMAK DELİL ELDE ETMEKTİR"

Hukukçular ise avukatın hazır bulunması ve yasak sorgu usullerinin uygulanmaması durumunda kollukta verilen ifadelerin geçerli olacağı değerlendirmesinde bulundu.

Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen, kollukta verilen sanık ifadelerinin hangi durumlarda geçerli olacağını anlattı.

Prof. Dr. Şen, "Eğer kollukta alınan ifadede yanında avukat varsa Ceza Muhakemesi Kanunu 148/4. maddeye göre sanık inkar etse bile o ifade geçerlidir. Çünkü ifade almak delil elde etmektir, hakimin yaptığı sorgu ise şüpheliye ve sanığa hakkını kullandırmaktır." dedi.

Avukatın, kollukta hukuka uygun şartlarda ifade alınmadığını savunarak ifadeye itiraz etmesi ve bu şekilde not düşmesi durumunda sanığın buradaki beyanlarının kendisi için bağlayıcı olmayacağını vurgulayan Şen, "Onun dışında işkence, kötü muamele gibi yöntemler kullanılmamışsa, sorgu kayda da alınmışsa, en önemlisi de yanında barodan veya kendisinin belirlediği avukat katılıp ifade tutanağını imzalamışsa ifadeler, veren kişiyi bağlar." diye konuştu.

Alt sınırı 5 yılın üzerinde olan cezalarda emniyet sorgusunda da avukat bulunması gerektiğine işaret eden Şen, bu şekilde verilen ifadenin yargılama aşamasında değiştirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğunu söyledi.

Yargılamaların hızlı yürüyüp yürümediği konusunu da değerlendiren Şen, "Ben bu konuda CMK 190. maddeye inanıyorum. Bir duruşmada birkaç celsede bütün davaların en kısa sürede bitirilmesi gerekir. Davalar öyle açılmalıdır. CMK 190. madde öyle emrediyor. Geç gelen adalet, adalet değildir. Ondan kimse fayda görmez. Bir an önce sorgular yapılacak, deliller alınacak, mahkeme hangi kararı verecekse bir an evvel verecek. Olması gereken budur." ifadelerini kullandı.

"KLASİK BİR SAVUNMA TAKTİĞİDİR"

Avukat Hüseyin Ersöz ise FETÖ sanıklarının savunma tarzını yorumlayarak, sanıkların duruşmalarda önceki beyanlarını inkar etmesini klasik bir savunma taktiği olarak değerlendirdi.

Sanıkların savcılık ifadesinde ve hakimlik sorgusunda olayın sıcaklığıyla aleyhe beyanda bulunması halinde bunu mahkeme aşamasında değiştirme hakkına sahip olduğunu belirten Ersöz, bu şekilde aleyhe beyanda bulunanların genellikle mahkeme aşamasında ifadelerini reddettiğini, bunun tamamiyle bir savunma taktiği olduğunu söyledi.

Ceza yargılamasında bir kişinin cezalandırılması için verdiği beyanların tek başına yeterli olmadığını, aynı zamanda somut, hukuka uygun, inandırıcı delillerin bulunması gerektiğini aktaran Ersöz, şöyle konuştu:

"Sanıklar, eğer sadece soruşturma aşamasındaki ifadeleri delil olarak gösterilmişse bunlardan cayarak yeni ifadeler verebilir ve bunlar da mahkeme heyeti tarafından nazara alınır ama şöyle bir şey de var. Soruşturma aşamasında yanında avukatı da bulunmak suretiyle ve kanuni hakları kendisine kullandırılmak suretiyle alınmış ifade her zaman geçerlidir. Mahkeme her ne kadar yargılama sırasında kişiler ifadelerini değiştirseler ve inkar etseler de soruşturma aşamasında bütün hukuki haklarını kullanarak verdikleri ifadeleri baz alarak hüküm kurabilir."

Ersöz, bütün sanıklara adil yargılanma kapsamındaki haklarının kullandırılması gerektiğini belirterek, "Zalimden mazlum yaratılmamalı. Haklar çiğnenirse mağdur pozisyonuna girilir. Mahkeme hakları kullandırmalı ki adil karar çıkması konusunda kamuoyu ikna olabilsin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi sürecinde de yeniden tartışma konusu olarak önümüze gelmesin." değerlendirmesinde bulundu.

Alaattin Çakıcı 50 asker ile hastaneye getirildi

Alaattin Çakıcı 50 asker ile hastaneye getirildi

Bolu'da F Tipi Cezaevi'nde yatmakta olan Alaattin Çakıcı gece saatlerinde KOAH rahatsızlı nedeniyle Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisi'ne götürüldü

50 jandarma ve polis ekiplerinin geniş güvenlik önlemi altında acil servise götürülen Alaattin Çakıcı 2 saatlik muayenenin ardından hastaneden çıkartıldı.

Bu haber 149565 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Son dakika... Rusya'da 8.8 büyüklüğünde deprem, Japonya'da tsunami! ABD'de tsunami alarmı
Son dakika... Rusya'da 8.8 büyüklüğünde deprem, Japonya'da...
Atama kararları Resmi Gazete'de
Atama kararları Resmi Gazete'de