Edirne'de bin 500 yıllık Bizans kilisesi bulundu
Edirne'de devam eden Sinanköy Antik Yerleşim Alanı kazı çalışmalarında bin 500 yıllık erken Bizans dönemine ait kilise bulundu.

Geçmişi 3 bin yıl öncesine kadar dayanan ve Trakya'nın en eski yerleşim bölgelerinden olan Lalapaşa ilçesine bağlı Sinanköy Köyü'ndeki arkeolojik alanda, Trakya Üniversitesi (TÜ) Sanat Tarihi Bölümü ve Edirne Müzesi işbirliğinde kazı çalışmaları devam ediyor.
TÜ Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç başkanlığında yürütülen çalışmalarda, yapım tarihi 500'lü yıllara dayanan Trakya'nın ilk kiliselerinden birinin kalıntılarına rastlandı.
Yapılan kazı sonrası kilisenin temelleri ortaya çıkarılırken yapının taban taşlarının bozulmadan günümüze ulaştığı gözlendi.
Alanda devam eden kazı çalışmaları kapsamında Traklar'a ait mezarlar ve kale kent olma özelliğini taşıyan bölgede sur yapıları da bulundu.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, gazetecilere yaptığı açıklamada, Sinanköy'ün bölgenin en eski yerleşim alanlarının başında geldiğini söyledi.
Sinanköy Antik Yerleşim Alanı'nda geçmişi 3 bin yıl öncesine dayanan tarihi kalıntılara ve yapılara rastlandığını belirten Beksaç, şöyle konuştu:
"Günümüzde Sinanköy olarak bilinen bu bölge, Trakya'nın en önemli arkeolojik alanlarından biri. Bu bölgede milattan önce 1000'li yıllardan başlayıp Orta Çağ dönemine kadar devam eden bir hayatın olduğunu biliyoruz. Yaptığımız çalışmalar bize bunu gösteriyor. Kale kent olma özelliği bulunuyor ve çok büyük bir şehir yerleşimi var. Halk arasında kale olarak bilinse de burası bir şehir. Eski kayıtlarda adı Pravado ya da Prabadon diye geçiyor ve anlamı ise 'Tanrı'nın kuzusu.' Yaptığımız araştırmalar bize bölgede önemli Trak kutsal alanlarını gösterdi. Son yaptığımız kazılarda kayaya oyma küp şeklindeki mezarlar burada kutsal Trak mezarları olduğunu gösterdi."
Bizans medeniyetinin izlerini taşıyan alanda bin 500 yıllık bir kiliseye ulaştıklarını aktaran Beksaç, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Traklar'dan sonra buranın önemli bir Orta Çağ, Bizans şehri olduğunu biliyoruz. Burası dönemin önemli kentlerinden biri olma özelliğine sahipmiş. O zamanki adıyla Hadrianopolis olan Edirne'den sonra bölgenin en büyük kenti olduğunu biliyoruz. Alanda 6 yıl önce kazılara başlamış ve Trak ve erken Bizans dönemine ait tarihi yapılar bulmuştuk. 2 yıl aradan sonra başladığımız kazı çalışmaları sonrasında da ilginç buluntulara rastladık.
Bunlar arasında bir kiliseye rastlamamız dikkati çekici. Bu kiliseyi taban tuğlalarıyla birlikte zeminine kadar tespit ettik. Kilisede kazı çalışmalarımız önümüzdeki süreçte devam edecek. Eldeki bulgular bize kilisenin milattan sonra 500'lü yıllarda yapılmış bir erken Bizans yapısı olduğunu göstermekte. İlk veriler bize buranın Trakya'nın en eski kiliselerinden biri olduğunu gösteriyor."
Çanakkale'de Aristios Ailesi'nin 2300 yıllık mezarı bulundu
Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Behramkale Köyü'ndeki Assos Antik Kenti'ndeki kazılarda, Aristios Ailesi'nden 21 bireye ait 2 bin 300 yıllık mezar gün yüzüne çıkarıldı.

Antik Çağ'ın en önemli liman kentlerinden biri olan Çanakkale'nin Ayvacık ilçesindeki Assos Antik Kenti'ndeki kazılarda, içinde 21 bireye ait iskelet ve yakılmış cenaze kalıntılarının yer aldığı 2 bin 300 yıllık aile mezarı bulundu.
Aristoteles'in felsefe okulu kurduğu Assos, Roma dönemi antik tiyatrosu, agora, nekropol ve surlarıyla her sene yüz binlerce ziyaretçinin uğrak noktası oluyor. Bölgede devam eden kazılarda ise arkeoloji dünyasını aydınlatacak bulgular ortaya çıkarılıyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Assos Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan, 2018 yılı kazı döneminin Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izni ve maddi desteği, İÇDAŞ ana sponsorluğunda sürdüğünü söyledi.Arslan, kazıların bu yılki bölümünde antik kent içinde yapılan bir sondaj çalışmasında 2 bin 300 yıllık aile mezarına rastlandığını anlattı.
Bu yıl şehrin farklı noktalarındaki kazı çalışmaları ve onarımlara devam ettiklerini belirten Prof. Dr. Nurettin Arslan, şöyle konuştu:
"Bu yıl çevre düzenlemesi kapsamında yapılması gereken karşılama merkezi için sondaj çalışmaları yaptık. Bu kazılar sırasında Batı Nekropolisi denilen bölgede bir aile mezarlığı ortaya çıkardık. Mezarın kapağında ailenin o dönem soy isim şeklinde anılan ismi olan Aristios yazılıydı. İncelediğimizde Aristios ailesine ait verilere ulaştığımız bu aile mezarlığının etrafı duvarlarla çevriliydi ve içinde 21 birey tespit ettik. Bu alandaki ölü gömme adetleri, Helenistik Çağ'daki Assos'ta nasıl bir gelenek olduğu hakkında bize önemli bilgiler verdi."
Aile bireylerinin birinin normal, diğerlerinin ise yakılarak gömüldüğünü belirten Arslan, "Yakma işlemi sonrasında geriye kalan kemikler toplanarak taştan yapılmış küp biçimli urneler veya değişik toprak vazoların içine doldurulmuştur. Kemiklerin yanına bazı mezarlar hediyelerin bırakılmasının ardında üzerleri bir kumaş ile örtülmüştür. Taş urnelerin içine yabancı maddelerin girmesini önlemek için kapaklar kireç ile yapıştırılmıştır. Her mezara göz yaşı şişesi olarak bilinen unguentariumlar ve birer sikke bırakılmıştır. Sikkeler arasında Büyük İskender ve Ephesos kentine ait sikkeler dikkati çekmektedir." diye konuştu.
Buradan Helenistik Çağ'da ölülerin ağırlıklı olarak yakıldığı bilgisine ulaştıklarını dile getiren Arslan, "Ama bunun yanında çok nadir olarak eski sistemle iskelet gömme devam ediyor. Çalıştığımız bu alandaki 21 mezardan sadece birinin yakılmadan gömüldüğünü gördük. Diğerleri ise taştan yapılmış urne ya da değişik kaplardan özellikle testilerden yapılmış kaplar içinde yakılma sonrası kalan kemiklerin konulduğunu görüyoruz." dedi.
Arslan, bu mezarlarda ilgilerini çeken bir başka noktanın ise hemen hemen her mezara gözyaşı şişelerinden birer tane bırakılması oluğuna işaret etti.
"Bu, aynı zamanda bazı yazarlarında bildirdiği gibi cenaze sırasında ölen kişilerinin yakınlarının ağlamaları sırasında akıttığı gözyaşlarını biriktirip yakınlarının mezarlarına koymaları olayını gösteriyor." ifadesini kullanan Arslan, şöyle devam etti:
"Aile mezarlığına belli zamanlarda yapılan ziyaretlerde getirilen hediyelerin bırakıldığı sunu yerinin kuzey duvarı önünde olduğu belirlenmiştir. Oldukça iyi korunan adak yerine bırakılmış Helenistik Çağ'a ait çok sayıda vazo bulunmuştur. Söz konusu aile mezarlığı, Assos'ta Helenistik Çağ'daki ölü gömme gelenekleri ve seramik kronoloji ve tipolojisi hakkında çok değerli bilgiler sunmuştur. Diğer antik kentlerde olduğu gibi yeni kazılar bu kentlerle ilgili yeni bilgilerin edinilmesine imkan tanımaktadır."
Prof. Dr. Nurettin Arslan, aile mezarının aradan geçen yaklaşık 2 bin 300 yıllık sürede zarar görmeden ve bozulmadan kalmasının da çok önemli bir nokta olduğunu sözlerine ekledi.
YORUMLAR