Barzani’nin referandum kararı sonrası Türkiye, yaptırımları bir bir devreye sokuyor. Uçuş yasağı ve Habur adımları ile birlikte “Muhatabımız Bağdat” diyen Ankara, bu kapsamda Erbil’e nakit akışını da durdurdu. Erbil’e nakit akışı, sadece Türkiye üzerinden yapılan ödemelerde kesildi. Bununla beraber Erbil yönetimiyle iş yapan firmaların ticari alışverişlerini engelleyen herhangi bir adım bulunmuyor. Erbil’e Habur’daki ticaretten aktarılan pay ise kesilemedi. Habur’dan yapılan ticaretten Kuzey Irak Yönetimine aktarılan payın merkezi hükümete devri gündeme gelmişti. Ancak edinilen bilgiye göre Habur’un karşısındaki muhatap değişmediği için, geçişlerdeki ödemeler kapıda Barzani memurlarına yapılmaya devam ediyor. Sınır kapısı çevresinde Irak güçleri ile Barzani’ye bağlı Peşmerge arasında çatışma riskine karşı güvenlik önlemleri artırılırken, yine Türk askeri tarafından bir süredir Peşmerge güçlerine verilmekte olan askeri eğitim programları da tamamen durduruldu.

BAZI ZORLUKLAR VAR

Türkiye’nin yaptırım kararlarını uygulamasında, Kuzey Irak’ta iş yapan ve buralarda Türklere ait işletmelerde çalışan vatandaşlarının bulunması ve Irak’a yönelik tüm sevkiyatlarda Türkiye sınırları boyunca tek muhatabın Erbil yönetimi olması Türkiye açısından yaptırım adımlarını zorlaştırıyor. Türkiye, kapılarını kapatması halinde tüm Irak’a yönelik sevkiyat kesileceğinden alternatifler devreye girinceye kadar mevcut durumu kontrollü olarak muhafaza edecek. Halen bu zorlukları aşmak üzere neler yapılabileceğine ilişkin çalışmalar sürüyor. Bağdat yönetimiyle işbirliği halinde çok da uzun olmayan bir süreçte Erbil’e yönelik her türlü yaptırımın peyderpey devreye sokulacağı belirtiliyor.

PETROLDE İLK ADIM

Tahran, İranlı şirketlerin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden çift yönlü petrol ürünü sevkiyatını geçici olarak yasakladı. Tasnim haber ajansında yeralan açıklamada “Karayolları ve Ulaştırma Kurumu tarafından yayınlanan bir yönetmelikle IKBY’de yaşanan son gelişmelerin ardından İran’ın IKBY’den ve IKBY’ye petrol ürünleri sevkiyatını geçici olarak yasaklandı” denildi. Irak Başbakanlık Ofisi, Başbakan Binali Yıldırım ile Irak Başbakanı Haydar el İbadi arasında önceki gün gerçekleşen telefon görüşmesinde, Türkiye’nin petrol ihracatı konusunda sadece Bağdat yönetimini muhatap alacağını duyurmuştu. Ankara, Kerkük’ten Ceyhan’a ulaşan petrol boru hattında henüz kesintiye gitmedi.

BİR REST DAHA

Irak’ı bölecek kukla devlet ilanı için korsan referandumdan vazgeçmeyen Mesud Barzani yönetimi, havalimanlarını ya da sınır kapılarını Bağdat yönetimine teslim etmeyeceğini açıkladı. Bu açıklamaya Irak Savuma Bakanlığı’ndan cevap geldi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada “Irak güçleri, IKBY’nin Türkiye ve İran’a açılan sınır kapılarına doğru hareket etmeyi planlıyor. Sınır kapılarının merkezi yönetimin kontrolüne geçmesi komşu ülke (Türkiye ve İran) ve ilgili taraflarla kooridinasyonlu şekilde yapılak. Söz konusu uygulamada hiçbir gecikme yok” denildi.

Hakimler ve Savcılar Kurulunca (HSK), ad çekme sonucuna göre belirlenen adli yargı hakim ve cumhuriyet savcısı adaylarına ilişkin atama kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.

Buna göre, 6 adli yargı hakim adayı ile 12 savcı adayı, 24 Temmuz tarihinde yapılan isim çekme sonucu kapsamında, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 13. maddesi gereğince HSK tarafından atandı.

CHP eski Genel Başkanı Baykal ile MHP’li eski yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin internet ortamında yayımlanmasıyla ilgili teröristbaşı Fetullah Gülen’in de aralarında bulunduğu 171 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, CHP’yi karıştırdı. FETÖ’nün siyaseti dizayn etmek için 2010’da CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal’ı hedef aldığının belirtildiği iddianame, CHP kulislerini hareketlendirdi.

KOLTUĞU SALLANTIDA!

Kaset kumpasının ayrıntılarının anlatıldığı iddianamede, Kılıçdaroğlu’na başkanlık kapısını açan kumpası FETÖ’nün yaptığı tescillenmiş oldu. Bununla birlikte de Baykal’dan sonra lider olan Kılıçdaroğlu’nun, koltuğu sallanıyor.

MUHALİFLER HAREKETLENDİ!

Baykal’ı koltuğundan eden olayın FETÖ kumpası olduğunun net bir şekilde ortaya konulmasıyla birlikte muhalifler de hareketlendi. Muhalifler önümüzdeki süreçte, FETÖ oyunu ile Genel Başkanlık koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu’na ‘koltuğu bırak’ çağrılarını daha yüksek sesle dile getirecek. Adalet Yürüyüşü ve Kurultayı’nda Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’cülerle kolkola olması parti içinde rahatsızlığa neden olmuştu. Bu rahatsızlığın üzerine iddianamedeki FETÖ ayrıntısı da bardağı taşıran son damla oldu.

FETÖ’YE İZİN YOK

Kılıçdaroğlu’na genel başkanlık yolunu FETÖ’nün açtığını belirten muhalifler, bundan sonraki süreçte CHP-FETÖ ilişkisine asla izin vermeyeceklerini belirtti. Kulislerde, muhaliflerin ilerleyen günlerde, FETÖ oyunu ile genel başkanlık koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu’na ‘koltuğu bırak’ çağrısı yapacağı konuşuluyor.

'DİNLEDİK' İTİRAFI!

Yeni Şafak'ın haberine göre, Ankara Başsavcılığınca hazırlanan “Kaset” iddianamesinde ifadesine yer verilen şüpheli polis memuru Fatih A., Deniz Baykal ile eski MHP’li yöneticilerin telefonlarını dinlediklerini itiraf etti. Fatih A, “Deniz Baykal hakkında elde edilen dinleme, bilgisayarda tapeye dönüştürülüyordu. Salih Keskinkılıç buradan verileri alıyordu. Bu faaliyet Hüseyin Namal’ın İstihbarat Daire Başkanı olduğu güne kadar devam etti” dedi.

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yayımlanan KHK’larla 106 bin 93 kişi kamudan ihraç edildi; bin 733 personelin rütbesi alındı; 265 kişinin öğrencilikle ilişiği kesildi. KHK ile 2 bin 727 kurum ve kuruluş kapatıldı. Başvurulması halinde yapılan işlemlerin tamamı, OHAL Komisyonu’nun incelemesine tabi tutuldu. OHAL Komisyonu’na dün itibarıyla yapılan başvuruların sayısı 101 bine ulaştı. KHK ile hakkında işlem yapılanların yüzde 91’inin komisyona başvuru yaptığı belirlendi.

25 Ağustos’ta yayımlanan son KHK dışındaki tüm KHK’lara ilişkin başvuru süresi doldu. 928 ihraç kararının çıktığı son KHK’ya ilişkin başvuru süresi, 27 Ekim’de sona eriyor. Komisyon, başvuru için öngörülen sürenin sona ermesinin ardından kasım ayı itibarıyla itirazları karara bağlamaya başlayacak.

ÖNCE ÖN İNCELEME

Komisyona yapılan başvurular, ön incelemeye alınacak. Süresi içinde yapılmayan, komisyonun görev alanına girmeyen ve diğer şartları taşımadığı tespit edilen başvurular reddedilecek. Kabul edilen dosyalar daha sonra esastan görüşülecek. Komisyon, incelemelerini dosya üzerinden yapacak; başvurunun reddine veya kabulüne karar verecek. Sözlü ifade verme veya tanık dinletme talepleri ise dikkate alınmayacak. 7 üyeli komisyonun toplantı ve karar yeter sayısı 4 olacak.

YARGI YOLU AÇILACAK

Kamu görevinden, meslekten veya görev yaptığı kurumdan çıkarılanlara ya da ilişiği kesilenlere ilişkin başvurunun kabulü kararları, Devlet Personel Başkanlığı’na ve ilgili kurumlara bildirilecek. Ardından da ilgili personelin göreve dönüşü sağlanacak. Komisyonun kararlarına karşı HSK tarafından belirlenecek Ankara İdare Mahkemelerinde iptal davası açılabilecek. Böylece OHAL kapsamında yayımlanan KHK’lara yönelik işlemlere karşı da yargı yolu açılmış olacak.

‘ÖZEL DOSYA’ İSTENDİ

OHAL Komisyonu, seri kararlar almak amacıyla kamu kurumlarından, ihraç edilen personel hakkında bireysel dosya hazırlayarak göndermesini istedi. Dosyalar her personel için ayrı ayrı hazırlanacak. Dosyanın içeriğinde, yürütülen adli ve idari soruşturmalarda ulaşılan tespitler, örgütün herhangi bir haberleşme ağını kullanılıp kullanmadığı, Bank Asya hesabının bulunup bulunmadığı, örgüte ait herhangi bir kuruluşa üyeliğinin olup olmadığına ilişkin bilgiler yer alacak.

Habertürk

TEM - Okmeydanı Bağlantı Yolu üzerinde meydana gelen kaza iddialara göre şöyle gerçekleşti. Sabah saat 06.00 sıralarında Okmeydanı istikametine seyir halinde olan 34 DR 1969 plakalı otomobilin sürücüsü Taner Güngör direksiyon hakimiyetini kaybederek bariyerlere çarptı. Çarpmanın şiddeti ile otomobil bariyerlere ok gibi saplandı.

Kazayı gören vatandaşlar durumu sağlık ve polis ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri sürücüsünün otomobil içerisinde sıkıştığını görerek itfaiye ekiplerinden yardım istedi. Bunun üzerine itfaiye ekipleri olay yerine gelerek otomobil içerisinde sıkışan sürücü Güngör’ü kurtarmak için çalışma başlattı. Yaklaşık yarım saatlik çalışmanın ardından otomobil içerisinde sıkışan sürücü çıkarılarak sağlık ekiplerine teslim edildi.

Yaralı olarak otomobil içerisinden çıkarılan Taner Güngör ve kaza esnasında otomobil içerisinde bulunan Mehmet Özdemir isimli vatandaş sağlık ekipleri tarafından Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Meydana gelen kaza nedeniyle otomobilin hurdaya döndüğü görüldü. Polis ekipleri kazayla ilgili soruşturma başlattı.

Kaset kumpası iddianamesi, FETÖ’cü polislerin kumpasa maruz kalan müştekilerin evlerine defalarca girdiklerini ortaya koydu. O dönem İstihbarat Daire Başkanlığında Teknik Şube Büro’da görevli olan şüpheli Cengiz Söğüt, kamera yerleştiren evlere nasıl girdiklerini itiraf etti. Elde edilen bilgiler ile itiraflar doğrultusunda MHP eski Çorum milletvekili Bekir Aksoy’un evine kameranın nasıl yerleştirildiği şöyle anlatıldı:

EVE KAÇ KERE GİRMİŞLER!

“Aksoy’un evine ses ve görüntü aktarma cihazı yerleştirilmesine ilişkin önceden hazırlık yapan FETÖ üyesi şüpheliler İlker Usta, Enes Çığci ve Sedat Zavar, 30 Eylül 2009’da mağdurun dairesinin tavan lambalarının içerisine cihazı yerleştirdi. Ancak yerleştirilen bu cihazdan uygun görüntü alınamaması üzerine 23 Ekim 2009’da Usta, Çığci ve Zavar, Cengiz Söğüt’ü de alarak mağdurun adresine tekrar gitti, lamba içerisine yerleştirilen cihazın ayarlarını yaptı. Ayrıca dairede bulunan vantilatörün fotoğrafını çekerek evden ayrıldılar. Bu vantilatörün aynısını satın alıp vantilatör içerisine kamera yerleştirerek evdekiyle değiştirdiler.”

'KASETİNİ YAYINLARIZ'

İddianamede, Aksoy’un 5 Mayıs 2010’da kendisini “Mehmet Yılmaz” olarak tanıtan birisi tarafından aranarak “kasetini yayınlarız” diye şantaj yapıldığı da anlatıldı. Ayrıca iddianamede, “Mehmet Yılmaz” isminin tesadüf olmadığı, bu ismin önceden belirlenmiş bir isim olduğu, nitekim Aksoy’a ait görüntülerin yayınlandığı “ulkucugazete.com” ile “ulkucugazete.net”, “ulkucugazete.org” gibi internet sitelerinin alan adı sahibi ve site kullanıcı adı olarak da kullanıldığı tespitine yer verildi.

HIRSIZ SÜSÜ VERDİLER

İddianamenin müştekileri arasında yer alan Gülen Bayıllıoğlu’nun evine kamera yerleştirilmesiyle ilgili ayrıntılar da dikkat çekti. Yeni Şafak'ın haberine göre, o dönem hakkında Ergenekon’dan soruşturma yürütülen emekli Orgeneral Hurşit Tolon’u dinleyerek irtibatlarını öğrenen FETÖ’cü polislerin bu kapsamda Bayıllıoğlu’nun evine de kamera yerleştirdikleri belirlendi. Yine dinlemeye aldıkları Bayıllıoğlu’nun kızının düğününün olduğu günü seçen polisler, 10 Temmuz 2009 günü adrese gelerek tüplü televizyonun hoparlör kısmını kamera, yatak odasında kamera yerleştirmek için uygun yer bulamayınca da yine odada bulunan tuvalet masasının ayak ucuna ses alıcı yapıştırmalı cihaz yerleştirdikleri tespit edildi. Şüphelilerin eve girmek için kilidi zorladıkları ancak açamayınca da hırsız girmiş süsü vermek için kapıyı kırdıkları bilgisi de iddianamede yer aldı.

Kuzey Irak yönetimine karşı askeri tedbirler kapsamında çeşitli seçenekler masaya yatırıldı. Uzun vadede gerekli görülmesi halinde sınırötesinde bir ‘tampon bölge’ bile kurulabilir. Barzani’nin Suriye ile bağlantısını kesmek ve Irak-Suriye sınırının güvenliğini sağlamak üzere devreye girmesi beklenen Dicle Kalkanı Harekatı için de kabiliyetler artırılıyor.

Bir yandan Irak askerleriyle ortak tatbikat sürerken Kuzey Irak’taki üslerde de teyakkuz haline geçildi.

Yeni Şafak'ın haberine göre, Türkiye, gerek Irak kuzeyindeki Türk vatandaşlarına ya da Türkmenlere yönelik muhtemel saldırılara karşı kayıtsız kalmayacak. Askeri harekât sonrası kurulabilecek tampon bölge, terör örgütlerini Türkiye sınırlarından uzak tutacak.

Sanayi bölgelerinde rekor kıran arazi fiyatları ve parsel kıtlığı radikal bir proje doğurdu. Üretim Reformu Paketi için hazırlanan çalışmaya göre, iş adamları yerin altına da fabrika kurabilecek. Sanayici de “Üretim için yerin dibine girmeye hazırız” mesajı verdi.

Sanayiciler için özellikle Marmara ve Ege bölgesinde yaşanan arazi sorununa yönelik radikal bir çözüm hamlesi geliyor. Üretim Reformu Paketi'ne eklenmesi hedeflenen düzenleme ile yer altında fabrika kurmak mümkün hale gelecek. Organize Sanayi Bölgeleri'nde (OSB) bu sayede ilk etapta toprak üstündeki depolar yer altına alınabilecek. Fabrikaların üretim alanları da yer altına inşaa edilecek. Hatta projeye göre mevcut fabrikalar da bulunduğu arsanın altı için proje geliştirip üretim alanını genişletecek.

'2 KATINA ÇIKARABİLİRİZ'

Bazı şehirlerdeki sanayi parsellerinin metrekare fiyatlarının 500 eurodan başladığını söyleyen Otomotiv Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesinin (TOSB) Başkanı Ömer Burhanoğlu, "Sanayiciler olarak, arazi fiyatlarının bu noktaya geldiği bir ortamda üretim için yerin dibine girmeye hazırız. Yer altında inşaat yapmanın yüksek ek maliyetleri olmasına rağmen böyle bir düzenlemeyi istiyoruz" dedi. Konuyu uzun süredir bakanlıklarla tartıştıklarını ve belli bir oranda kabul gördüğünü ifade eden Burhanoğlu, "Sıfır kodunun altında emsale dahil edilmeyecek yapılaşmaya izin verildiği takdirde, üretime yardımcı üniteleri ve depolama faaliyetlerini yerin altına indirip üretim alanlarımızı 2 katına çıkarabiliriz.

Bu uygulama bugünlerde çok ihtiyacımız olan ciddi kapasite artışlarını getirir, ihracata ve istihdama çok büyük artılar sağlar. Böyle bir emsal değer hakkı geldiğinde sadece Marmara'da yüzlerce fabrika için yeni alanlar açılmış olacak" dedi. Çözümün çevre sağlığı ve iş güvenliği açısından da çok uygun olduğunu ifade eden Burhanoğlu "Bugünkü teknolojiler yeraltı fabrikalarına izin veriyor. Biz maliyetli de olsa bunu kolaylıkla hayata geçiririz. Bu dönüşüm Türkiye ekonomisi için yeni bir açılım anlamına geliyor" diye konuştu.

OSB ARAZİLERİ YALILARI SOLLADI

Popüler ve büyük OSB'lerde bin dolara kadar çıkan metrekare fiyatları İstanbul'un gözde semtleri ile yarışır hale geldi. Bazı sanayi parsellerinin fiyatı ise İstanbul'un lüks yalılarının üzerine çıkıyor. Arsa fiyatlarında; Dudullu, Gebze, Dilovası, Hadımköy, TOSB, İkitelli ve Çerkezköy gibi bölgeler en pahalı ligde yer alıyor.

TEKNİK OLARAK MÜMKÜN

Projenin sanayinin geleceğine hazırlık içerdiğini söyleyen Burhanoğlu, "Endüstri 4.0 olarak da adlandırılan yeni dönemde 'karanlık fabrikalar' olarak tabir edilen, insan kas gücünün minumum kullanıldığı dönem başlayacak. Fabrikaların yerin üstünde veya altında olmasının bir önemi olmayacak" dedi.

Sabah

Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı koordinesinde, 2017-2018 Eğitim-Öğretim döneminin başlaması nedeniyle Türkiye genelinde yapılan uygulamaların sonuçları belli oldu.

Okul çevreleri, park ve bahçelerde 21-29 Eylül 2017 tarihleri arasında, Mobil Park ekiplerinin de katıldığı uygulamalara, 7 bin 171 ekip, 19 bin 170 polis katılırken, 18 bin 805 park kontrol edildi.

Uygulamalarda, ders saatleri içerisinde park ve okul çevrelerinde bulunan 17 bin 798 öğrenci okullarına teslim edildi. 123 bin 883 kişi GBT kontrolünden geçirildi. Arandığı tespit edilen 224 kişi yakalandı. 181 kişi gözaltına alınırken, 715 şahıs hakkında ise adli-idari işlem uygulandı. Yapılan idari işlemlerde 113 bin 559 TL para cezası uygulandı.

Aramalarda, 1 ruhsatsız tabanca, 3 av tüfeği, 27 mermi, 13 kesici delici alet, 2 kurusıkı tabanca, 1,1 gr eroin, 24,91 gr esrar, 105,58 gr bonzai ve 83 adet captagon ele geçirildi. Öğrencilerin güvenli bir ortamda eğitim öğretimlerini yapmaları için denetimlerin aralıksız sürdürüleceği bildirildi.

Hükümetin üç yıllık ekonomi programında kamu personel rejimine yönelik de önemli adımlar atılıyor. Buna göre, kamu ve özel sektörden emekli olan ya da istifa eden liyakat sahibi üst düzey uzmanlar, CEO'lar devletin çeşitli program ve projelerinde çalıştırılabilecek. İster gönüllü ister ücretli çalıştırılacak bu kişiler için esnek bir istihdam mekanizması kurulacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamında kamu kurumları yeniden yapılandırılırken, insan kaynağı kalitesi artırılacak, vatandaşın memnuniyeti ön plana çıkarılacak.

Yapılacak düzenlemeler şu şekilde:

İDARİ YAPI DEĞİŞİYOR:

Kamu kurumlarının idari yapısı değişiyor. Kamuda yeni kurum kurulması sınırlandırılacak, mevcut kurumlar ihtiyaç doğrultusunda yapılandırılacak. Kurumlar özel sektör mantığıyla kurumsal yönetim ilkelerine uygun çalışacak.

YENİ BELEDİYE YASASI:

Büyükşehir Belediye Yasası yeniden yazılacak. Taşradaki personel kalitesi iyileştirilecek. Merkez ve taşra teşkilatı arasındaki ilişki güçlendirilecek. Büyükşehir ile ilçe belediyelerinin görev, yetki ve sorumluluklarıyla aralarındaki işbirliği esasları güncellenecek.

İNSAN KAYNAĞI KALİTESİ:

Kamuda insan kaynağı kalitesi artırılacak. Taşradaki uygulama etkinliği, personel kalitesi iyileştirilecek.

TADOİE YAPILANDIRILACAK:

Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü (TADOİE) kamu personeli yetiştirme merkezi olarak yeniden yapılandırılacak. Enstitü, bakanlıkların ihtiyaçları doğrultusunda her yıl kamu personeli programları gerçekleştirecek.

CEO TRANSFER EDİLECEK:

Kamudan, özel sektörden emekli olmuş ya da görevden ayrılmış liyakat sahibi üst düzey yönetici, uzman personel ile çalışılacak.

RESMİ GAZETE'DE DEĞİŞİKLİK YAPILACAK

Mevzuat değişikliklerinde hesap verebilirlik, kamuoyunu bilgilendirme ve katılımcılık boyutları güçlendirilecek. Bütün bunları kapsayan bir internet platformu kurulacak. Resmi Gazete'de yapılan değişikliklerin ne anlama geldiğini açıklayacak bir internet sitesi oluşturulacak. Yenilikçi hizmetler ile bilimsel araştırmaları desteklemek amacıyla kişisel veri ve ticari sır içermeyen kamu verisinin paylaşımına yönelik çalışmalara hız verilecek. Bu konuda kurumsal altyapı oluşturulacak. Bütçeler, kamu hizmet programlarının performansını gösteren belgelere dönüştürülecek.

KALKINMAYA ÖZEL ÖNEM

Kamu -özel sektör arasındaki işbirliği, katılımcılık artırılacak. Her yıl kamu personel yetiştirme programları düzenlenecek. Kamunun sivil örgütlerle istişaresi güçlendirilecek. Kalkınma ajansları, bölge kalkınma idareleri yerel yönetimlerin yetkileri güçlendirilecek. Vatandaşların talepleri için internet tabanlı yazılımlar kullanılacak. Böylece vatandaşa sunulan hizmetin kalitesi ölçülecek.

Sabah

Alman hükümeti Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) hafta başında düzenlenen tartışmalı referandumun ardından IKBY'ye bağlı peşmergelere askeri desteğini sürdürüp sürdürmeyeceğini gözden geçirecek.

Alman Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Martin Schäfer, Berlin'de yaptığı açıklamada, bölgedeki durumun nasıl gelişeceğini "sükunet içinde gözlemleyeceklerini” söyledi. Sözcü, bölgede Alman ordusunun görevine devam etmesi için "gelişmelerin yeteri kadar verimli” olup olmayacağının değerlendirileceğini de sözlerine ekledi.

ASKERİ DESTEK VERİYOR

Alman ordusu 2014 yılından bu yana Kuzey Iraklı Kürtleri askeri donanımla destekliyor ve DEAŞ'a karşı mücadelede peşmergeyi askeri eğitimden geçiriyor. Alman ordusunun bölgedeki görevi aralık ayının sonunda bitiyor. Alman Savunma Bakanlığı'nın verdiği bilgiye göre, peşmergeye en son eylül ayında yedek parça ve tıbbi malzemeden oluşan donanım sevkiyatı yapıldı.

ABD, Havana Büyükelçiliğinde görevli 21 diplomatın ve aile üyelerinin gizemli bir şekilde işitme kaybına uğramasının ardından Küba'daki diplomat sayısını azaltıyor.

Küba'da bulunan bütün çalışanların aile üyelerinin ise ABD'ye dönmelerinin istendiği kaydedildi.

ABD Dışişleri Bakanlığından isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili, Havana elçiliğindeki çalışanlarının sayısını yüzde 60 azaltacaklarını ve Küba'dan vize işlemi yapmayacaklarını belirtti.

Yetkili, Küba'da bulunan ABD vatandaşlarına konsolosluk hizmeti vermeye devam edeceklerini aktardı.

SEYAHAT UYARISI

Öte yandan, ABD Dışişleri Bakanlığı yazılı bir açıklama yaparak, vatandaşlarına Küba'ya yönelik seyahat uyarısında bulundu.

Açıklamada, "ABD vatandaşlarının da tehlike altında olduğuna inanıyoruz ve onları Küba'ya gitmemeleri yönünde uyarıyoruz." ifadesine yer verildi.

ABD, Havana Büyükelçiliğinde görev yapan 21 diplomatın ve aile üyelerinin "bilinmeyen" bir nedenle işitme kaybına uğradığını açıklamıştı.

Olay üzerine ABD'de görevli Kübalı iki diplomat sınır dışı edilmişti. Diplomatların sağırlığa yol açabilen bir tür sonik cihaz ile saldırıya uğradığı iddia ediliyor.

Gazete Habertürk'ün haberine göre; AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hâlâ yapmayı bilmeyenler var” diyerek teşkilat mensuplarını eleştirdiği Rabia işaretiyle ilgili harekete geçti. Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” sloganıyla özetlenen Rabia’yı teşkilatlara anlatacak bir afiş hazırlattı.

Erdoğan’ın Rabia işaretiyle sembolleştirdiği “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet”, AK Parti’nin son yapılan olağanüstü kongresinde parti tüzüğüne girmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 hafta önce yapılan Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda “Hâlâ Rabia işaretini bilmeyenler var. Bizim partimizin de işareti bu. Mahir Bey herhalde bunu yazılı olarak göndereceksiniz. Başka çaresi yok. Şimdi bunun felsefesi de belli. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bunu Kılıçdaroğlu varsın öğrenmesin. Ama biz çok iyi öğreneceğiz, milletimize de anlatacağız” demişti.

TEŞKİLATLARA GÖNDERİLDİ

Genel Başkan Yardımcısı Ünal, teşkilatı bilgilendirme amacıyla bir çalışma gerçekleştirdi. Bu çalışma, AK Parti’nin son yapılan merkez yürütme kurulu ve merkez karar ve yönetim kurulunda ele alındı. Erdoğan’ın onayının ardından hazırlanan afiş, teşkilatlara gönderilmeye başlandı.

NE ANLAMA GELİYOR?

Afişte Raiba’yı temsil eden “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet”in tanımı şöyle yapılıyor:

TEK MİLLET: Bin yıldır beraber yaşamış, beraber bedel ödemiş aziz milletimizin tüm fertleri, hiçbir ayrım gözetilmeksizin ülkemizin birinci sınıf eşit vatandaşlarıdır.

TEK BAYRAK: Rengini şehidimizin kanından alan, hilali ile bağımsızlığımızı ifade eden, yıldız şehitlerimizin ta kendisi olan bayrağımızdır. Bağımsızlığımıza ve demokrasimize olan tutkumuzdur.

TEK VATAN: Bin yıldır yurt bellediğimiz 780 bin kilometrekarelik vatan toprağımız Türkiye’mizdir. Tek bir karış toprağından vazgeçmeyeceğimiz, bölünmez bütünlüğünden asla taviz vermeyeceğimiz kadim yurdumuzdur.

TEK DEVLET: Milli iradenin tecellisi ve milletimizin ortak eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Çatısı altında huzur ve kardeşlik içinde özgürce yaşadığımız devletimizdir.