Tarihi: 01.04.2017 02:32 Son Güncelleme Tarihi: 01.04.2017 07:29
Kardeşlik buluşması
Diyarbakır’dan yine Türkiye sesleri yükselecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün Diyarbakırlılar’la bir araya gelecek. 290 milyon liralık 85 projeyi açacak...


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Diyarbakırlılarla buluşacak. Halka hitap edecek Erdoğan, ziyaretinde 290 milyon liraya mal olan 85 tesisin açılışını da gerçekleştirecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Diyarbakırlılarla buluşarak terörden temizlenen alanlarda bölge halkının refahı için yapılan 290 milyon liraya mal olan 85 tesisin açılışını gerçekleştirecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır'da Kırklar Dağı'nın eteklerinde yer alan ve "Suzan Suzi" türküsünün yazılmasına ilham olan Hevsel Bahçeleri'nin de startını verecek. Hevsel'in eski ruhuna kavuşması için 60 değişik türde 70 bin ağaç ve çiçek dikilecek.
Aynı zamanda terör örgütü PKK'nın zarar verdiği ve restorasyonu yapılan Hz. Süleyman Camisi'nin de açılışı yapılacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca Doğu ve Güneydoğu'da terörden zarar gören bölgelerin ayağa kaldırılması için yürütülen 10 milyar liralık projelerin Diyarbakır ayağında teröre tokat niteliğindeki önemli açılışlar yapacak.
ŞANLIURFALI OLDU
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından oy birliğiyle alınan kararla fahri hemşehri oldu. Belediye Meclisi tarafından verilmesi kararlaştırılan fahri hemşehrilik beratı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 11 Nisan'da yapacağı ziyarette sunulacak. Mehmet YILDIRIM / SABAH
Erdoğan'ın kaldığı oteli iki gün F-16 ile fotoğrafladılar
Erdoğan'a suikast planıyla ilgim yok diyen Darbeci Tuğgeneral Sönmezateş'in, emir vererek otelin fotoğraflarını çektirdiği belirlendi.
2 F-16'DAN OTELİN FOTOĞRAFLARI ÇEKİLDİ
Eskişehir Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanlığında tümgeneral rütbesiyle kurmay başkanı olarak görev yapan şüpheli Suat Murat Semiz'den onay alarak kalkan 2 F-16 uçağının, Dalaman Havalimanı'na inmeden önce Marmaris'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı otel ve civarında uçuş gerçekleştirerek fotoğraflama işlemi yaptıkları, ardından Dalaman Havalimanı'na indikleri kaydedildi.
F-16'LARI SÖNMEZATEŞ GÖNDERDİ
Ayrıca, şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'in, 13 Temmuz 2016'da, Ankara'dan 2 F-16 uçağını Dalaman'a gönderdiği, uçakların Marmaris'te Erdoğan'ın kaldığı otel ve civarını havadan fotoğraflayarak Dalaman Havalimanı'na indikleri ve şüphelilerin "Cumhurbaşkanı'na suikast" suçuna bu şekilde hazırlık yaptıkları vurgulandı.
İFADESİNDE YALANLAMIŞTI
İlk ifadesinde suikast gecesine yönelik ayrıntıları anlatan Gökhan Şahin Sönmezateş, "Net olarak söylüyorum. Benim görevim Cumhurbaşkanını alıp Ankara'ya götürmekti. Ben askerim, aldığım emirleri yerine getiririm. O zaman Cumhurbaşkanına zarar vermeye çalışan olursa ben vururdum." sözleriyle suikast girişimi ile ilgisinin olmadığını belirtmişti.
Son dakika: FETÖ'den tahliye edilen 21 kişi yeniden gözaltına alındı

FETÖ'nün medya ayağında skandal şekilde tahliye edilen 21 kişiden 6'sı yeniden gözaltına alındı. Duruşma savcısı 8 sanığın da tahliye edilmesi kararına itiraz etti. Üst mahkeme itirazı yerinde görerek 8 sanığın gözaltına alınması kararı verdi. Geriye kalan 7 kişi hakkında da gözaltı kararıyla tahliye edilen 21 kişi hakkında tekrar gözaltı kararı verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'ye yönelik soruşturma kapsamında, örgütün medya yapılanması davasında tahliyelerine karar verilen, aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu 7 şüpheli hakkında da gözaltı kararı çıkarıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, örgütün medya yapılanması davasında ''silahlı terör örgütüne üye olma'' suçundan tutuklu yargılanan ve bugün tahliyesine karar verilen Atilla Taş, Ali Akkuş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyid Kılıç ve Yetkin Yıldız hakkında "darbe" soruşturması başlatıldı
Soruşturma kapsamında, 7 şüpheli hakkında ''Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'' ve ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek'' suçlarından gözaltı kararı çıkartıldı. Şüphelilerin gözaltına alınma gerekçesi olarak, şüpheliler aleyhindeki deliller, atılı suçun özelliği, kaçma şüphesi gösterildi.
Bu arada, bu soruşturma kapsamında, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç ve Oğuz Usluer hakkında da gözaltı kararı verilmişti. Böylece, FETÖ'nün medya yapılanması davasında, haklarında tahliye kararı verilen 21 sanıktan 13'ü hakkında yeni soruşturma kapsamında gözaltı kararı verilmiş oldu.
Ayrıca, medya yapılanması davası kapsamında İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesince tahliyelerine karar verilen Hanım Büşra Erdal, Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Habib Güler, Halil İbrahim Balta ve Muhammet Said Kuloğlu'nun serbest bırakılmasına duruşma savcısı itirazda bulunmuş, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, itirazı kabul etmişti.
Böylece, yeni soruşturma ve dava kapsamında yapılan itiraz sonucunda tahliyelerine karar verilen 21 kişi, bu aşamada serbest bırakılmamış oldu.
FETÖ'den tahliye edilen 6 kişi yeniden gözaltına alındı
Tahliye edilen 21 kişiye yeniden gözaltı kararı
FETÖ soruşturmasında, dün tahliye edilen, aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu 21 şüpheli hakkında yeniden gözaltı kararı çıktı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, örgütün medya yapılanması davasında ''silahlı terör örgütüne üye olma'' suçundan tutuklu yargılanan ve bugün tahliyesine karar verilen Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç ve Oğuz Usluer hakkında ''darbe'' soruşturması başlattı.
Başsavcılıkça, 6 şüpheli hakkında ''Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek'', Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek'' suçlarından işlem yapılacağı öğrenildi.
Şüphelilerin gözaltına alınma gerekçesi olarak, şüpheliler aleyhindeki deliller, atılı suçun özelliği, kaçma şüphesi gösterildi.
8 SANIĞIN TAHLİYE EDİLMESİ KARARINA İTİRAZ EDİLDİ
FETÖ'nün medya yapılanmasına yönelik dava kapsamında, duruşma savcısı, aralarında Hanım Büşra Erdal'ın da bulunduğu 8 sanığın tahliye edilmesi kararına itiraz etti.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ'nün medya yapılanmasına yönelik dava kapsamında, duruşma savcısının, aralarında Hanım Büşra Erdal'ın da bulunduğu 8 sanığın tahliye edilmesi kararına itirazını kabul etti.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) medya yapılanmasına yönelik davada tutuklu yargılanan ve bugün davaya bakan İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesince tahliyelerine karar verilen Hanım Büşra Erdal, Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Habib Güler, Halil İbrahim Balta ve Muhammet Said Kuloğlu'nun serbest bırakılmasına duruşma savcısı itirazda bulundu.
İtirazı değerlendiren İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, söz konusu 8 sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, atılı suçları işlediğini gösterir kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, kaçma şüphesi, yasada söz konusu suçlara ilişkin düzenlenen cezaların alt ve üst sınırlarını dikkate alarak, savcılığın itirazını kabul etti. Mahkeme, 8 sanık hakkında yeniden yakalama kararı çıkardı.
7 ŞÜHELİ HAKKINDA DA GÖZALTI KARARI ÇIKARILDI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'ye yönelik soruşturma kapsamında, örgütün medya yapılanması davasında tahliyelerine karar verilen, aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu 7 şüpheli hakkında da gözaltı kararı çıkarıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, örgütün medya yapılanması davasında ''silahlı terör örgütüne üye olma'' suçundan tutuklu yargılanan ve bugün tahliyesine karar verilen Atilla Taş, Ali Akkuş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyid Kılıç ve Yetkin Yıldız hakkında "darbe" soruşturması başlatıldı.
Soruşturma kapsamında, 7 şüpheli hakkında ''Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'' ve ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek'' suçlarından gözaltı kararı çıkartıldı. Şüphelilerin gözaltına alınma gerekçesi olarak, şüpheliler aleyhindeki deliller, atılı suçun özelliği, kaçma şüphesi gösterildi.
13 SANIĞA GÖZALTI KARARI
Bu arada, bu soruşturma kapsamında, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç ve Oğuz Usluer hakkında da gözaltı kararı verilmişti. Böylece, FETÖ'nün medya yapılanması davasında, haklarında tahliye kararı verilen 21 sanıktan 13'ü hakkında yeni soruşturma kapsamında gözaltı kararı verilmiş oldu.
Ayrıca, medya yapılanması davası kapsamında İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesince tahliyelerine karar verilen Hanım Büşra Erdal, Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Habib Güler, Halil İbrahim Balta ve Muhammet Said Kuloğlu'nun serbest bırakılmasına duruşma savcısı itirazda bulunmuş, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, itirazı kabul etmişti.
Böylece, yeni soruşturma ve dava kapsamında yapılan itiraz sonucunda tahliyelerine karar verilen 21 kişi, bu aşamada serbest bırakılmamış oldu.
FETÖ'den yargılanan 21 ismin serbest bırakılmasına tepki
FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin yargılanan Atilla Taş, Gökçe Fırat, Büşra Erdal gibi 21 isim önce tahliye edildi sonra gözaltına alındı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) medya yapılanmasına ilişkin, aralarında "fuatavni" hesabının kurucusu olduğu tespit edilen firari sanık Said Sefa'nın da yer aldığı 26'sı tutuklu 29 sanığın yargılandığı davada, 21 tutuklu sanığın tahliye edilmesine karar verilmesi sosyal medyada tepki gördü.
BÜYÜK TEPKİ
Aralarında milletvekilleri ve gazetecilerin de bulunduğu çok sayıda kişi, sosyal medya hesaplarından yaptıkları açıklamalarla, tahliye kararına tepkilerini dile getirdi.
Mesajlarda kararın yanlış olduğu savunularak, gereğinin yapılması talep edildi. Ayrıca, sanıklardan bazılarının daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devlet büyüklerine yönelik hakaret ve tehdit içeren mesajları hatırlatıldı.
SERBEST BIRAKILDILAR, GÖZALTI KARARI ÇIKTI
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin yargılanan 26'sı tutuklu 29 sanıktan, aralarında Atilla Taş, Hanım Büşra Erdal ve Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun da bulunduğu 21'inin tahliye edilmesine karar verilmişti.
Tepkilerin ardından önce, dava kapsamında, duruşma savcısı aralarında Hanım Büşra Erdal'ın da bulunduğu 8 sanığın tahliye edilmesi kararına itirazda bulundu. İtirazı değerlendiren İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, savcının itirazını kabul etti.
Mahkeme heyeti, 8 sanık hakkında yakalama kararı çıkardı.
Daha sonra da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, aralarında Atilla Taş ve Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun da bulunduğu 7 şüpheli hakkında da gözaltı kararı çıkarıldı.
Böylelikle serbest bırakılan tüm sanıklar yeninden gözaltına alındı.
Erdoğan Avrupa’ya birkaç gömlek büyük geliyor

Sabah Yazarlar Kulübü, referandum sürecinde Avrupa’da yaşananları ve yeni anayasayı Mersin’de yorumladı: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’daki politikacılara birkaç gömlek büyük geliyor. Bu yüzden AB, güçlü bir lider ve güçlü bir sistemin gelmesini istemiyor
Sabah Yazarlar Kulübü, referandum buluşmaları kapsamında 'Türkiye geleceğini oyluyor, SABAH gazetesi yazarları anayasa değişikliğini tartışıyor' başlıklı panel Mersin'de gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü SABAH Yazı İşleri Müdürü Yahya Bostan'ın yaptığı panele, Daily Sabah Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz, SABAH Ekonomi Müdürü ve köşe yazarı Dr. Şeref Oğuz, SABAH köşe yazarı Doç. Dr. Fahrettin Altun ve Daily Sabah köşe yazarı Ozan Ceyhun konuşmacı olarak katıldı. Yeni anayasaya neden ihtiyaç duyulduğunu, Avrupa'nın konuya neden negatif baktığını açıklayan Daily Sabah köşe yazarı Ozan Ceyhun, Avrupa'nın yeni ve güçlü Türkiye istemediğini belirtti. Türkiye'nin güçlenmesinin Avrupa ülkelerinin işine gelmediğini kaydeden Ceyhun, "Avrupa 'one minute' diyen lider istemiyor, Avrupa Libya'da bir kriz yaşandığında gemilerinin tümünü Libya'ya gönderip oradaki her insanı alıp Türkiye'ye getiren Türkiye'den rahatsız. Onlar için daha kötüsü ise yeni Türkiye'nin bir lideri var. Yeni Türkiye'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan, lidersiz veya 'liderim' diye ortalıkta dolaşan başarısız bir takım Avrupalı politikacıların gözünde ulaşılamaz durumda. Yani Erdoğan onlar için birkaç gömlek büyük. Bu yüzden güçlü bir lider ve güçlü bir sistemin gelmesini istemiyorlar. Avrupa iddialı bir Türkiye karşısında büyük sorun yaşıyor" dedi. DAILY Sabah Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz: Cumhurbaşkanlığı sistemi dünyadaki bütün sistemlerden örnek alınarak ve tıkanan noktalarına çözüm üretilerek yapılan bir sistem. Bu sistemde darbe olmaz diye bir şey yok ama olasılığı daha azaltır. 1960 yılında Güney Kore ile eşit olan ekonomimiz şimdi Güney Kore'nin 4 kat aşağısında. Sebebi ise siyasi istikrarsızlık. Onlar 60'ta başkanlık sistemine geçti ve biz parlamenter sisteme devam ettik.
YATIRIM İÇİN İSTİKRAR ARANIYOR SABAH Ekonomi Müdürü ve köşe yazarı Dr. Şeref Oğuz: Eğer Türkiye 'evet' derse, 2035 yılında dünyada ilk 20 ekonominin 9'uncu sırasında yer alacak. Eğer 'hayır' derse, 16'ncı sırada yer alacak. Eğer Türkiye güçlenirse Avrupa'da bazı ülkeler zayıflamak zorunda kalacak. Onun için hep bir ağızdan hayır kampanyası yapılıyor. Çin işadamlarının yatırım yapmak için ülkemizdeki tek sorunu siyasi istikrar olacak mı? Eğer bizde siyasi istikrar sürekli hale gelirse herkes rahatça yatırım yapabilecek.
KALICI SİSTEME İHTİYAÇ VAR SABAH köşe yazarı Doç. Dr. Fahrettin Altun: Parlamenter sistem yürütülemez tıkanmaya açık bir sistem. 2002'den bu yana çok ciddi bir siyasal dönüşüm yaşandı Türkiye'de, vesayetçi sistem zayıfladı. Fakat bütün bunlar, karizmatik bir siyasi liderin becerisiyle gerçekleşti. Sistemle alakalı bir dönüşüm değil. Bizim kalıcı siyasi istikrara, vesayetçi değil milletin ön planda olduğu bir sisteme ihtiyacımız var.
Son dakika: İstanbul'da "Yeditepe Huzur" asayiş uygulaması yapıldı

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, il genelinde 39 ilçede, 200 noktada, 5 bin polisin katılımıyla "Yeditepe Huzur" isimli genel asayiş denetimi gerçekleştirdi.
Asayiş Şube denetiminde, narkotik, mali, terör, organize, kaçakçılık, özel harekat, çevik kuvvet ve trafik ekiplerinin de yer aldığı 5 bin polisin katılımıyla gerçekleştirilen uygulamada, şüpheli kişilere ve araçlara yönelik Genel Bilgi Tarama (GBT) kontrolleri de yapılıyor.
200 AYRI NOKTADA DENETİM YAPILDI
Bazı bölgelerde deniz polisi ve polis helikopterinin de katıldığı denetimlere geç saatlere kadar devam edileceği bildirildi. Başta, Şişli Darülaceze Caddesi üzerinde ve Kadıköy Söğütlüçeşme Metrobüs Durağı çıkışında olmak üzere İstanbul'un 200 ayrı noktasında yapılan denetimlerde şüpheli görülen araçlar durdurulurken araç içerisindekilerin üst araması yapıldı. Araç içerisinde ve bagajlarda da suç unsuru arandı.
HAVADAN POLİS HELİKOPTERİ DENETİME DESTEK VERDİ
Havadan da polis helikopteri aramalara destek verdi. Polis helikopteri yukarıdan aydınlatma ile karadaki polislere yardımcı oldu. Denetimin gece geç saatlere kadar süreceği öğrenildi.
ARANAN 414 KİŞİ YAKALANDI
Emniyet Genel Müdürlüğü Uyuşturucu ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde ülke genelinde 5 bin 500 personelin katılımıyla dün gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlarda, haklarında kesinleşmiş hapis cezası bulunan 414 kişi yakalandı.
Emniyet Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Uyuşturucu ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde aranan kişilerin yakalanması ve adalete teslim edilmelerini sağlamak amacıyla dün sabah erken saatlerde ülke genelinde bin 550 ekip, 5 bin 500 personelin katılımıyla eş zamanlı operasyonlar düzenlendi.
Operasyonlarda haklarında kesinleşmiş hapis cezası ile aranmakta olan 414 kişi yakalanarak adli makamlara sevk edildi.
Yakalananların adreslerinde yapılan aramalarda, 100 kilogram esrar, 2 kilo 500 gram metamfetamin, 15 ecstasy hap, 51 kök kenevir bitkisi, 6 tabanca, 8 ruhsatsız av tüfeği, 17 parça tarihi eser ele geçirildi.
Vatandaşların huzur ve güvenliğine yönelik mücadeleye yine vatandaşların sevgisi ve desteğiyle aralıksız ve kararlıkla devam edileceği belirtildi.
Bunlar Nazi’den de beter

TMMOB’a bağlı İzmir Makine Mühendisleri Odası’ndan SABAH’a, Avrupa’daki yasakları geride bırakan ambargo... Kongre merkezinin dışını ‘hayır’ propagandasına açıp, SABAH’a panel için salon vermediler
Sabah Gazetesi Yazarlar Kulübü üyelerinin "Referandum Buluşmaları: Türkiye geleceğini oyluyor, Sabah yazarları anayasa değişikliğini tartışıyor" paneli, İzmir'de, Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Makine Mühendisleri Odası'nın engelliyle karşılaştı.
Türkiye'nin birçok kentinde gerçekleştirilen panelin, 12 Nisan'da da İzmir'de hayata geçirmek isteyen Turkuvaz Medya Grubu Kurumsal İletişim Uzmanları, Bayraklı'da bulunan TMMOB'a bağlı Makine Mühendisleri Odası Tepekule Kongre Merkezi yetkilileri ile bağlantıya geçti. İlk etapta yapılan telefon görüşmesinde 500 kişilik salonun 12 Nisan'da uygun olduğu belirtilince, Turkuvaz Medya Grubu Kurumsal İletişim Birimi'nde görevli uzman ekip İzmir'e gelerek salonu inceledi. Taraflar arasında tahsise ilişkin yazışmaların ardından da ön anlaşmaya varıldı. Birkaç gün sonra Kongre Merkezi Müdürü Selin Şengün, gazetemizin kurumsal iletişim uzmanları ile bağlantıya geçerek salonun yönetim tarafından kendilerinin bilgisi dışında, Tesisat Mühendisliği Kongresi için tahsis edildiğini, bu nedenle de dolu olduğunu bildirdi. Bunun üzerine, başka bir kurum adı altında kongre merkezini arayan Sabah muhabirlerine, 12 Nisan'da salonun boş olduğu ve istendiğinde tahsis edilebileceği bildirildi. Her fırsatta demokratik bir yapıya sahip olduğunu ifade eden ancak kongre merkezinin dışına "Hayır" afişleri asmayı da ihmal etmeyen TMMOB'un bu çifte standardı Avrupa'nın 'evet' kampanyasını yasaklayan zihniyeti de solladı.İZTO EV SAHİPLİĞİ YAPACAK
Yaşanan şok gelişme üzerine yazarlarımızdan Kerem Alkin'le görüşen İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, panele ev sahipliği yapmaktan büyük memnuniyet duyacaklarını iletti. Bunun üzerine Sabah Gazetesi Yazarlar Kulübü üyeleri Okan Müderrisoğlu, Şebnem Bursalı, Kerem Alkin ve Nagehan Alçı'nın paneli İZTO'ya ait salona kaydırıldı.
AK PARTİ'Yİ REDDEDİP HDP'YE KUCAK AÇTI
Başkanlığını Güniz Gacaner Ermin'in yaptığı İzmir Makine Mühendisleri Odası 1 Kasım 2015'teki genel seçimler öncesi de AK Parti Kadın Kolları'nın salon tahsisi talebini geri çevirip salonları HDP'ye açmıştı.
Adil Öksüz-ABD ilişkisi çok daha derin

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ABD Büyükelçiliği tarafından, vize iptali için aranan Adil Öksüz'ün ABD ile ilişkilerinin çok daha derin olduğu ortaya çıktı. Sivil 1 numara Öksüz, seçim sürecinde Hillary Clinton’a 1.5 milyon $ bağış göndermiş.
Akıncılar Üssü iddianamesi, terör örgütü FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin arkasındaki 'üst aklını' ve onların yerel uzantılarını da deşifre etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, 15 Temmuz gecesi Ankara Akıncı 4. Ana Jet Üssü'ndeki yaşananlara dair iddianamede bir orgeneral, altı tümgeneral, 18 tuğgeneral, 22 albay, 26 yarbay, 33 binbaşı, 56 yüzbaşı, 62 üsteğmen, 115 teğmen, 131 astsubay ve bir uzman çavuş olmak üzere toplam 481 şüpheli yer aldı. Teröristbaşı Gülen ile birlikte 45 'üst düzey' örgüt yönecitisi için darbe girişimi ve işledikleri cinayetlerden dolayı 303 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
KARARI 1 KASIM'DA
İddianamede en dikkat çekici bilgilerden biri, darbe kararının alındığı güne dair oldu. 1 Kasım 2015 gecesi, seçimlerden AK Parti'nin tek başına iktidar olduğu ve koalisyon kurulma olasılığının imkansızlaştığı an 'Darbe kararı' alındı.
BEŞ İSİM PLANLAMIŞ
Bugüne kadar ortaya çıkan bilgilere göre kamuoyu, darbenin sivil bir numaralı isminin Adil Öksüz, askeri kanatta ise eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk olduğu sanılıyordu. Ancak, Adil Öksüz'le birlikte, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş'le organize ettiler.
TERÖRİSTBAŞI GÜLEN ABD'DEN YÖNETTİ
Akıncılar üssünde 15 Temmuz gecesi, iki gün önce tüm kamera kayıtları kapatılan 'Gasino' bölümünde Adil Öksüz başta olmak üzere beş örgüt imamı ve cunta yöneticilerinin darbeyi yönettiği, bu sırada sürekli ABD'deki örgüt lideri Fetullah Gülen ile görüştükleri belirlendi. Adil Öksüz'ün, 19 Ağustos 2014'te cep telefonuna örgüt içi haberleşme programı olan Bylock'u yüklediği ve 548 ayrı kişiyle binlerce görüşme yaptığı da belirlendi. Star gazetesininiz geçtiğimiz Ekim ayında 'Himmet paraları Clinton'a manşetiyle duyurduğu Türkiye-ABD arasındaki örgütün para transferiyle dönemin ABD Dışişleri Bakanı ve ABD Başkan adayı Hilary Clinton'un seçim kampanyasının finansmanı da, 'devlet memuru' maaşı ile geçinen Adil Öksüz'ün gönderdiği paralarla yapıldığı da ortaya çıktı.
ABD NEDEN SESSİZ?
İddianamede yere alan MASAK raporuna göre, Öksüz'ün 03/04/2003 - 28/03/2016 tarihleri arasında dökümü yapılan banka hesap hareketlerinde, kendisi ve aile üyelerine ait hesaplar üzerinden ABD'deki Harmony Enterpises LLC' şirketi üzerinden Clinton'a bağış yapıldığı ortaya çıktı. Öksüz, farklı hesaplarla Clinton'un seçim kampanyası için 1 milyon 561 bin ABD doları göndermiş.
GÖRÜŞME OLMAMIŞ
Adil Öksüz'ün 21 Temmuz saat 10.22'de ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu tarafından arandığı da kayıtlarda yer aldı. Öksüz'ün telefonu açmadığı için görüşmenin yapılamadığı tespit edildi. ABD Büyükelçiliği, Öksüz'ün Emniyet Genel Müdürlüğü'nün talebi doğrultusunda vizesinin iptal edildiğini iletmek üzere arandığını açıklamıştı.
ADİL ÖKSÜZ'ÜN HTS İZİ
Akıncı Hava Üssü iddianamesi tamamlandı. Adil Öksüz'ün 18 ve 19 Temmuz'daki HTS (Telefon Konuşma) kayıtları lokasyon ve saat bilgileriyle ortaya çıkarıldı. (Star)
NATO'dan Türkiye açıklaması

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki şiddet ve karışıklıktan en çok etkilenen müttefikimiz olduğunu anlamamız gerekiyor. Birçok kez terör saldırısına maruz kaldılar. Yüzlerce insanın öldüğü bir darbe girişimi yaşadılar. Elbette ki Türkiye'nin kendini savunma ve darbe girişiminin arkasında olanları yargılama hakkı var. Ancak bunun hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde yapılması gerekiyor. Bu sorunları ele almak için Avrupa Konseyi ve Türkiye arasında doğrudan diyalog kurulmasını memnuniyetle karşılıyorum.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye'nin kendini savunma ve darbe girişiminin arkasında olanları yargılama hakkı olduğunu, ancak bunun hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir şekilde yapılması gerektiğini belirterek, bu çerçevede Ankara ile Avrupa Konseyi arasındaki irtibatı memnuniyetle karşıladığını bildirdi.
NATO ülkelerinin dışişleri bakanları Brüksel'deki NATO Karargahında bir araya geldi. Stoltenberg, Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun temsil ettiği toplantısı sonrası gazetecilere açıklamalarda bulundu. Toplantıda, 25 Mayıs'ta yeni NATO Karargahında yapılacak olan Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi gündemine ilişkin ciddi bir ilerleme kaydettiklerini ifade etti.
Mayıs ayındaki zirvenin iki ana başlığa odaklanacağını kaydeden Stoltenberg, "Öncelikle, adil yük paylaşımı yoluyla transatlantik bağı nasıl güçlendirebileceğimizi ele alacağız. Hepimiz, 2014'te savunma yatırımları konusunda kararlaştırdığımız şeyleri uygulamak zorunda olduğumuz konusunda hemfikiriz." dedi.
Geçen yıl Avrupalı müttefikler ve Kanada'nın savunma harcamalarında 10 milyar dolarlık artış sağladığını vurgulayan Stoltenberg, "Ancak bu ivmeyi sürdürmeliyiz. İncelemekte olduğumuz seçeneklerden biri, yaptığımız taahhütleri yerine getirmek için ulusal planların hazırlanması." diye konuştu.
"HEPİMİZE KARŞI YAPILAN BİR SALDIRIYDI"
Toplantıda, NATO'nun terörle mücadeledeki rolünü de ele alacaklarını anlatan Stoltenberg, "Geçen hafta Londra'da düzenlenen saldırıda, 11 farklı ülkeden insanlar öldü veya yaralandı. Bu, müttefiklerin son aylarda yaşadığı birçok saldırıdan biriydi. Yine hepimize karşı yapılan bir saldırıydı ve çabalarımızı hızlandırmamız gerektiğini hatırlattı." değerlendirmesinde bulundu.
NATO'nun kendi etrafındaki bölgenin istikrara kavuşturulmasına yardımcı olduğunu ifade eden Stoltenberg, Afganistan, Balkanlar, Ege Denizi'nde ortakların desteklendiğini belirtti.
Terörle mücadelede en iyi yöntemlerden birinin, yerel güçleri eğitmek, kendi yeteneklerini kurmalarını sağlamak olduğunu vurgulayan Stoltenberg, ittifakın bu kapsamda Irak güçlerine patlayıcı imha eğitimi verdiğini hatırlattı.
Mayıs ayındaki zirve öncesi NATO'nun terörle mücadele potansiyeli konusunda bir dizi fikri değerlendireceklerini belirten Stoltenberg, "Batı Balkanlar'daki durumu da ele aldık ve Avrupa güvenliğinde kilit öneme sahip bu bölgede mevcudiyetimizi, oraya odaklanmamızı ve girişimlerimizi sürdürmemiz gerektiğinde mutabıkız." diye konuştu.
RUSYA İLE DİYALOGDA SAVUNMA VE CAYDIRICILIK
AB, Finlandiya ve İsveç'in katılımıyla Rusya konusunu da ele aldıklarını belirten Stoltenberg, "Savunma ve caydırıcılık Rusya ile diyaloğumuzda güçlü bir temel oluşturuyor ve dün yapılan NATO-Rusya Konseyi Toplantısı diyaloğa olan bağlılığımızın açık bir göstergesiydi." dedi.
Bugün aynı zamanda NATO-Ukrayna Komisyonu Toplantısı da yaptıklarını kaydeden Stoltenberg, ittifakın Ukrayna'yı güçlü olarak desteklediğini açıkladı.
"ANLAMAMIZ GEREKİYOR"
Stoltenberg, Türkiye'deki gözaltı ve tutuklamalara ilişkin bir soru üzerine ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"NATO, demokrasi, hukukun egemenliği, kişisel özgürlükler gibi bazı temel değerler üzerine kurulu. Bu değerlere büyük önem verdiğimi daha önce bir çok kez ifade ettim. Aynı zamanda, Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki şiddet ve karışıklıktan en çok etkilenen müttefikimiz olduğunu anlamamız gerekiyor. Birçok kez terör saldırısına maruz kaldılar. Yüzlerce insanın öldüğü bir darbe girişimi yaşadılar. Milletvekilleri içerideyken Meclis bombalandı. Elbette ki Türkiye'nin kendini savunma ve darbe girişiminin arkasında olanları yargılama hakkı var. Ancak bunun hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde yapılması gerekiyor. Bunu daha önce birçok kez söyledim. Ayrıca Avrupa Konseyi ile Türkiye arasında diyalog kurulmasını memnuniyetle karşıladığımı ifade ettim. Çünkü, Avrupa Konseyi, Türkiye'nin üyesi olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde araç ve sorumlulukları olan bir Avrupa kuruluşu. Bu yüzden de bu sorunları ele almak için Avrupa Konseyi ve Türkiye arasında doğrudan diyalog kurulmasını memnuniyetle karşılıyorum."
FETÖ'nün generallerden sorumlu imamı yakalandı

Fethullahçı Terör Örgütü'nün hava kuvvetleri yapılanmasında Eskişehir muharip hava kuvvetleri komutanlığından albay ve generallerden sorumlu imamı olduğu iddia edilen İbrahim Yakut gözaltına alındı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nde Hava Kuvvetleri yapılanması kapsamında Eskişehir muharip hava kuvvetleri komutanlığında albay ve generallerden sorumlu imam olduğu iddia edilen kişi gözaltına alındı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı terör ve örgütlü suçlar bürosu tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında şüpheli İbrahim Yakut hakkında gözaltı kararı verildi.
Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olduğu ve KHK ile açığa alındığı öğrenilen Yakut Eskişehir'de gözaltına alındı.
9 Mart'ta Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında Eskişehir emniyetince alınıp serbest bırakıldığı öğrenilen şüphelinin evinde hava kuvvetlerine dair broveler, şiltler ve microsd kartlar ele geçirildi.
Şahsın darbe girişiminden sonra da aktif olduğu bilgisi edinildi.
YGS'de Sınava gecikenler için flaş karar

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, ÖSYM'nin sınav başlama saatinden 15 dakika önce sınav binalarının kapatılması kararına ilişkin gerekli inceleme ve yazışmaların yapıldığını bildirdi.
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ı makamında ziyaret etti. Malkoç ve Yalçın, ziyaret öncesinde basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Malkoç, 12 Mart'ta yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) adaylara 15 dakika önce sınav binalarında bulunma zorunluluğu getirilmesi nedeniyle mağduriyetlerin oluştuğuna ilişkin soru üzerine, "İdare kural koymakta haklıdır. Buna kimsenin bir şey söylemesi söz konusu değil. Yalnız kamu gücünü kullanan idareci arkadaşlar, kuralları koyarken temel hak ve özgürlüklerin önüne engel koymamalı, kısıtlama getirmemelidir" diye konuştu.
Bir insan hakları kurumu olarak olaylara böyle baktıklarını vurgulayan Malkoç, Anayasa'nın 42'nci maddesinde eğitim ve öğretim hakkının temel haklar arasında yer aldığını anımsattı.
Malkoç, şunları söyledi:
"Sınava girecek olan yavrularımız, 'Sınav saat 10.00'da diyorlar, biz sınav saatine 14 dakika kala geldik, sınava giremedik. Bu, bir hak kaybıdır.' diyorlar ve müracaatlarını yaptılar. Gerekli incelemeler yapılıyor. ÖSYM ile ilgili yazışmalar oldu. Bu arada sınav sonuçları açıklandı. Önümüzde de yeni müracaatlar alınacak. Biz, idareden cevabın hızlanması için gerekli görüşmeleri, temasları yaptık. İdareden istediğimiz belgeler, bilgiler geldiğinde de kararı en kısa zamanda hukuka uygun bir şekilde açıklayacağız."
YGS'de kapıdan dönmek zorunda kalan öğrencilere yönelik kamera kayıtları ve basına yansıyan görüntüler olduğunu hatırlatan Malkoç, sınava gitmediği halde "Hakkım zayi oldu" diyenler de olabileceğini, bu ayrımın iyi yapılması gerektiğini kaydetti.
Bakan Albayrak: “En fazla 2 defa seçilebilen cumhurbaşkanı mı diktatör"

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’de 30 yıldır belediye başkanlığı yapanların olduğunu söyleyerek, “Cumhurbaşkanı en fazla 2 defa seçilebiliyor. Bu mu diktatörlük” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye'de 30 yıldır belediye başkanlığı yapanların olduğunu söyleyerek, "Cumhurbaşkanı en fazla 2 defa seçilebiliyor. Bu mu diktatörlük" dedi.
Üsküdar Belediyesi, 3 yıl boyunca yaptığı hizmetleri düzenlediği programla Üsküdarlılara anlattı. Vakıfbank Spor Kompleksi'nde 3 yılda 300 eser sloganıyla yapılan programa Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Üsküdar Kaymakamı Mustafa Güler, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ile Üsküdarlılar katıldı. Programda MÜSİAD ile Üsküdar Belediyesi arasında istihdam protokolü imzalandı.
16 NİSAN BİR PARTİ SEÇİMİ DEĞİLDİR
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, 16 Nisan'da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi referandumuyla ilgili açıklamalarda bulundu. 16 Nisan'da yapılacak seçimin bir parti seçimi olmadığını belirten Bakan Albayrak, "16 Nisan'da son 3-5 yılda yaşadığımız bütün krizlerin son 15 yılda Türkiye'nin büyük Türkiye yolculuğunda şahit olduğumuz bütün değişimlerin gözden geçirileceği ve neticesinde bir karar verileceği bir seçimdir" dedi.
CUMHURBAŞKANI EN FAZLA İKİ DEFA SEÇİLECEK
"Yalandan kim ölmüş" diyen ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklenen Bakan Albayrak, "Yalandan ölen görsek herhalde ana muhalefetin başındaki zat yaşamayacak olurdu. İnsan bu kadar yalan söyler mi. arada bir doğruyu söyle o da yok. Diyor ki bir sabah kalkacak meclisi fes edecek. Yalan esas bugün ki 82 anayasası cumhurbaşkanına öyle bir yetki veriyor ki cumhurbaşkanı tek başına meclisi fes edebiliyor. Ama 16 Nisan'da bu anayasa geçerse eğer cumhurbaşkanı meclisi fes ederse kendisi de seçime gitmek zorunda. Belediye başkanı seçmede sınır var mı. Bugün Türkiye'de 30 çeyrek asırdır belediye başkanı olan var. Peki cumhurbaşkanını kaç kere seçiyoruz. En fazla iki defa. Arkadaş bu mu diktatörlük" açıklamasında bulundu.
DAHA ÇOK YAPACAK İŞİMİZ VAR
Bakan Albayrak, "Ne diyoruz biz tek millet tek bayrak tek devlet tek vatan. Arkadaş sen bundan neden rahatsız oluyorsun. Biz diyoruz ki 80 milyonla tek milletiz. Var mı bundan rahatsız olan. Bundan rahatsız olan bu millete mensup değildir" ifadelerine yer verdi.
Programda konuşan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, 3 yılda ilçeye yapılan hizmetleri anlatarak, "Bu güzel şehrimize ne kadar hizmet yapsak yakışıyor. Bu güzel şehir en güzel şeylere layık. İşte asrın projesi Marmaray, Avrasya Tüp Geçit Projesi, Çamlıca Cami, Üsküdar-Ümraniye -Çekmeköy Metro Hattı, Beylerbeyi sahil düzenleme projesi, bunlar yüz akı projelerdir. Bunlar bir istikrarın sonucundur. Daha çok yapacak işimiz var. 3 yılda değil 300 eser kalan 2 senemizde de toplam 5 yılda 500'ü aşkın eserle birlikte Üsküdar'a kalıcı eserler bırakacağız" dedi.
Başkan Türkmen, ayrıca MÜSİAD ile istihdam protokolü imzalayacaklarını 2.5 yılda 8 bin gence iş bulduklarını yapılacak olan protokolle 2 yılda 10 bin genci iş sahibi yapacaklarını söyledi.
Yapılan konuşmalar sonrasın da Başkan Türkmen Bakan Albayrak'a hediye takdim etti. Programda ayrıca MÜSİAD ile belediye arasında gençlerin işe yerleştirilmesi konusunda istihdam protokolü imzalandı.
Cem Küçük: Bu karar millete ihanettir!

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından serbest bırakılan bazı FETÖ tutukluları toplumda tepkiye yol açtı. Hanım Büşra Erdal, Gökçe Fırat gibi isimlerin de aralarında olduğu birçok kişi hakkında tahliye kararı verilmesini gazeteci Cem Küçük Sabah’a değerlendirdi. Küçük, ‘Bu Türkiye Cumhuriyeti ve millete ihanettir. Kararın derhal geri alınması gerekir” dedi.
İşte Küçük'ün açıklamaları:
"TERÖRİSTLERİ BIRAKMAK VİCDANSIZLIKTIR, ŞEHİTLERLE ALAY ETMEKTİR"
Hanım Büşra Erdal, Gökçe Fırat, Cemal Azmi Kalyoncu gibi teröristleri bırakmak vicdansızlıktır. Bu 15 Temmuz'un şehitlerini alaya almaktır. Bu insanların darbeci olduğu FETÖ'cü olduğu bellidir. Bütün video kayıtlarında, bütün telefon, sosyal medya, E posta kayıtlarında darbeyi bildiği, istediği gün gibi açıktır. Murat Aksoy'un darbe videoları sosyal medyada dolaşmaktadır.
"ÜNİFORMALILAR KADAR BUNLAR DA DARBECİDİR"
Ayrıca biz tarihten biliyoruz ki darbelerin çeşitli ayakları vardır. 60 darbesinde de 28 Şubat'ta da diğerlerinde de medya en büyük işlevi görmüştür. Dolayısıyla sadece askerler değil bu işe dışarıdan destek veren siviller de başta medya olmak üzere suçludur.
"BU KARAR MİLLETE HAKARETTİR"
Bu kadar aleni teröristlerin darbeyi bilenlerin bırakılmasını kabul etmek mümkün değildir. 240 şehidimize hakarettir. Bu millete hakarettir.
"AKILLA ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Hemen her gün yurt içi ve yurt dışından Türk devleti ağır saldırı altındayken, PKK, DEAŞ, FETÖ saldırırken, özellikle son birkaç haftadır Tayyip Erdoğan'a suikast imaları açıktan yapılırken bu Fetullahçı teröristlerin bırakılmasını akılla anlamak mümkün değildir.
"YENİDEN TUTUKLANMALARI GEREKİR"
Ben bu kararı verenlerin vicdanına sesleniyorum ve bu kararın gözden geçirilip tüm bu teröristlerin yeniden tutuklanmasını istiyorum.
Kaynak: Sabah.com.tr
TÜGVA, en büyük temsilciliğini açtı

Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA), İzmit İlçe Temsilciliği hizmet binası, vakfın Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan'ın katıldığı törenle açıldı. İzmit'teki temsilciliğin TÜGVA'nın en geniş mekâna sahip temsilciliklerinden biri olacağını aktaran Erdoğan, gençlerin okul dışındaki zamanlarını burada geçirebileceğini bildirdi. Konuşmaların ardından hizmet binasının açılış kurdelesi katılımcılar ve vatandaşlar tarafından birlikte kesildi. TÜGVA Sakarya İl Temsilciliği hizmet binasının açılışını da gerçekleştiren Erdoğan, "Bu gençlik 21. Yüzyıl'da yeniden büyük Türkiye'yi inşa edecek" diye konuştu.
10 gün önce gözaltına alınmışlardı! Tutuklandılar

Manisa'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 16 eski polis tutuklandı.
Manisa'da, FETÖ/PDY'ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında yurdun çeşitli şehirlerinde geçen 20 Mart'ta gözaltına alınan 34 eski polis emniyetteki işlemlerinin ardından bugün adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden 16'sı tutuklanırken, 18'i ise adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.
Beyin takımına 303 kez müebbet

Darbe girişiminin merkez üssü Akıncı Hava Üssü iddianamesi hazırlandı: FETÖ’nün 45 yöneticisi için 303’er kez ağırlaştırılmış müebbet istendi. Bir numaralı şüpheli Gülen, 2 numara firari Adil Öksüz. Askeri kanadın bir numarası ise Akın Öztürk
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında cuntacıların merkez üssü olan Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin iddianamenin tamamlanarak mahkemeye gönderildiğini bildirdi. İşte 570 klasör ve 4 bin 658 sayfadan oluşan iddianameden detaylar: Bir numaralı şüpheli terörist başı Fetullah Gülen, 2 numaralı şüpheli Adil Öksüz, 3 numaralı şüpheli ise Kemal Batmaz... İddianamede, bir orgeneral, altı tümgeneral, 18 tuğgeneral, 22 albay, 26 yarbay, 33 binbaşı, 56 yüzbaşı, 62 üsteğmen, 115 teğmen, 131 astsubay ve bir uzman çavuş olmak üzere toplam 481 şüpheli bulunuyor.
Terör örgütünün 45 yöneticisi için 303'er kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. Darbenin asker kanadının bir numarası ise Akın Öztürk... Öztürk 15 Temmuz'da İzmir'de olmasına rağmen Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününe gitmeyerek Ankara'da darbenin koordinasyonunu yürüttü.
ERDOĞAN VE YILDIRIM ŞİKÂYETÇİ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakanlık, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve TBMM'nin bombalanmasında mağdur olan milletvekilleri, şikâyetçi olarak dosyada yer alıyor.
İddianame, TBMM'nin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yakınındaki köprülü kavşak ve otoparkın, Özel Harekât Daire Başkanlığı'nın, TÜRKSAT'ın ve Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün bombalanması olayları ile Akıncı Üssü ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhı'ndaki darbeye teşebbüs eyleminin yönetilmesini kapsıyor. İddianamede, Kayseri, Diyarbakır, Adana İncirlik'ten kalkan uçaklar ile İstanbul SAT Komutanlığı'ndan gelen darbecilerin Akıncı Üssü'ndeki eylemlere katılması, Konya MAK timinin İstanbul'daki darbe karşıtı komutanları Akıncı Üssü'ne kaçırması olayları da yer alıyor.
İddianameye göre, Kayseri 12. Hava Ulaştırma Üs Komutanlığı'ndan 8 kargo uçağı, Şırnak, Siirt, Hatay ve Denizli Çardak'tan askeri helikopter ve komandoları Ankara'ya getirmek üzere havalandı. Ayrıca Kayseri'den, hedeflerin koordinatlarını F-16 uçaklarına bildirme kabiliyetine sahip 2 "Gören" uçağı Akıncı Üssü'ne getirildi.
Akın Öztürk'ün damadı, eski 141. Filo Komutanı Yarbay Karakuş, Akıncı Üssü'ndeki eylemleri koordine etti. Karakuş, darbe girişiminden önce Balıkesir'e gidip F-16 savaş uçağına hedeflerin tam isabetle vurulabilmesi için "sniper pod" cihazı taktırdı ve mühimmat yüklenmesini temin etti. Darbe planını Fetullah Gülen'in yaptığı, bu planları Adil Öksüz ve Kemal Batmaz aracılığıyla uyguladığı belirtilen iddianameye göre Karakuş da ABD'deki planlamalara katıldı.
Darbe teşebbüsünde 25 pilot F-16 kullandı, 11'i bombalama faaliyeti gerçekleştirdi. Bu uçaklardan ikisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağını takiple görevlendirildi.
'KOMUTAN AKIN ÖZTÜRK'
İddianamede, eski Yüksek Askeri Şûra Üyesi Akın Öztürk'ün, "Yurtta Sulh Konseyi ve FETÖ yöneticisi olduğu, eylemin organizasyonu ve icrasında görev aldığı" belirtildi. Öztürk'e "Anayasayı ihlal, Cumhurbaşkanı'na suikast, yasama organı ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı örgüt yönetmek, komutanlıkların gaspı, kasten öldürme ve öldürmeye teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlamaları yöneltildi. Genelkurmay karargâhındaki darbe faaliyetleriyle ilgili ifadesi alınan Bayram Aktan'ın Binbaşı Mehmet Akçara'ya yönelttiği "Komutan (Genelkurmay Başkanı) nerede?" sorusuna aldığı "Komutan yok, komutan Akın Öztürk Paşa" yanıtı da iddi- anameye girdi.
GÜLEN'E AKINCI'DA KARARGâH YAPMIŞLAR
Darbecilerin planına göre Gülen 25 Temmuz günü Türkiye'ye dönecek ve üs içinde güvenlikli bir konumda bulunan bu binayı karargâh binası olarak kullanacaktı. İnşaatı devam eden yapının çatısının bitirildiği, duvarları için de briket ve çimento malzemesinin yığıldığı görülüyor. Parola: Şey yapacağız İddianamede, Tuğgeneral Kemal Mutlum ile Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın genel sekreteri Albay Veysel Kavak arasında kayıt özellikli telefondan saat 00.54'te yapılan görüşmeye dikkat çekildi. Akıncı'dan başka ellerinde bir şey kalmadığını konuştuktan sonra Mutlum'un Albay Kavak'a, "Başka bir yerde bir şey var mı" diye sorduğu, Kavak'ın da, "Başka çare şansımız yok komutanım, şey yapacaz artık" dediği ifade edildi. İddianamede o saatten sonraki gelişmeler dikkate alındığında, "şey yapacaz"dan kastın bombalama olduğu kaydedildi.
Kıskanıyorlar

Başbakan Yıldırım, ‘hayır’ kampanyası yürüten Avrupa’ya tepki gösterdi: Para muslukları kesilince fitne fesada başladılar. Avrupa, Türkiye büyümesin diye ‘hayır’ diyor
Başbakan Binali Yıldırım dün Kars Cumhuriyet Meydanı'nda vatandaşlara seslendi. Yıldırım, konuşmasında özetle şu mesajları verdi: 2002 Türkiye için bir milat; bu ülke bu millet neler çekti neler. İnanç, etnik kimlikler baskı altında kaldı. Dayatmalarla krizlerle bu memleket uçurumun kenarına geldi. Siz herkesin hesabını oyununu biliyorsunuz. Halk oylamasının önemi ortada, darbe anayasası bu oylama ile çöpe gidecek; milletin anayasası gelecek. Vesayet bitecek, halkın iradesi hakim olacak. Türkiye'nin kararı başımız gözümüz üstünedir.
PARA AKIŞI KESİLİNCE Avrupa neden, 'hayır hayır hayır' diye kendini parçalıyor; kıskanıyorlar. Türkiye'nin büyümesini istemiyorlar. Türkiye kendi iç işleriyle boğuşsun dursun, gücünü dermanını kaybetsin. Onlar da Türkiye ile istediği gibi oynasınlar; yağma yok. Türkiye batılılara para musluklarını kesti, onlara akış durdu para artık memlekette kalıyor. Bunun için başladılar fitne fesat çıkarmaya. Tehditlerle, darbelerle millete ayar vermeye çalıştılar.
Kars boyun eğer mi, eğmez. 'Erdoğan diktatör' diye manşet atıyorlar. Ülke kaynaklarının hortumlanmasına izin vermiyor, dünyanın en büyük havalimanını yapıyor diye. Dünya pazarlarından ülkesine daha çok kazandırıyor diye. Bunun için 16 Nisan önemli.
KOLTUK MERAK LISI DEĞİLİM
Başbakan Yıldırım, İstanbul Bağcılar Olimpik Spor Salonu'nda düzenlenen Sivaslılar Buluşması'na da katıldı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Yıldırım, şu ifadeleri kullandı: Kardeşim senin işin gücün felaket tellallığı yapmak mı? Bir de tutturmuş "Biz Binali bey için çalışıyoruz" diyor. Yav kardeşim neden benim için çalışıyorsun? Ben koltuk sevdalısı değilim. Sen de çalış, yeni sistemde senin de şansın var. Derdi, zoru Türkiye'nin istikrarını nasıl engellerim. İşlerini nasıl yavaşlatırım. Böylelikle geçinir giderim.
ERKEKSEN ÇIK 'BEN YAPTIM' DE
Ağrı'da da FETÖ darbe girişimine ilişkin konuşan Başkakan Yıldırım, şunları kaydetti: "15 Temmuz akşamı yapılan darbenin başında kim var? Türkiye'de Adil Öksüz denen bir adam, bir hain. Bu hain nereden emir alıyor? Pensilvanya'daki o FETÖ terörist başından emir alıyor. Darbecilerle aradaki irtibatı sağlıyor, gelip gidiyor. Bu Pensilvanya'daki, kendisi ortaya çıkmıyor. Ne yapıyor? Böyle kuklalar kullanıyor. Çık ortaya, erkeksen çık ortaya 'Ben yaptım' de."
MHP'Lİ BAŞKAN 'EVET' İÇİN KÜRSÜYE ÇIKTI
Başbakan Yıldırım, Kars mitingi öncesinde Harakani Camisi'nde cuma namazını kıldı. Ardından miting alanına giden Yıldırım, konuşmasına Sarıkamış şehitlerini saygı ile anarak başladı. Mitingi Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlemcileri de izledi. MHP'li Kars Belediye Başkanı Murtaza Karaçanta da kürsüye çıkarak vatandaşlardan "evet" oyu istedi.
‘Güneş Motel’ ülkeyi darbeye götürdü

Eski Adalet Partili Fethi Acar: Ecevit’in kurduğu ‘Güneş Motel Hükümeti’ 12 Eylül darbesine zemin hazırladı. 16 Nisan’da milletçe ‘evet’ diyeceğiz
Adalet Partisi (AP) Kastamonu Milletvekili olarak 1977-1980 arasında görev yapan Fethi Acar (75), Türk siyasi tarihinde kara sayfa olarak yer alan Güneş Motel Hükümeti'nin (42. Hükümet) kuruluş hikâyesini SABAH'a anlattı. İşte Güneş Motel olayının yakın tanığı olan Acar'ın anlatımıyla ibretlik günlerin öyküsü: "1961 ve 1982 anayasaları darbe anayasasıdır ve rejimin bataklığıdır. 1921 ve 1924 anayasaları kuvvetler birliğine dayalıydı. İsmet İnönü; Atatürk hasta iken 1937'de CHP'nin altı okunu (ilkesi) anayasaya koydu. 1961 ve 1982 anayasalarının hiçbir yasal dayanağı yok.
MENDERES'LE TEHDİT... 1961 Anayasası'nın komisyon başkanı Turhan Feyzioğlu'dur. Metin Feyzioğlu'nun dedesidir. Turhan Feyzioğlu, bugünkü darbe anayasalarının mimarıdır.
1961 Anayasası halkoyuna sunulduğu günlerde, Demokrat Parti, Aydın Menderes ve arkadaşları Yassıada'da rehindi. Darbeciler; "Anayasa'ya 'evet' çıkmazsa, Menderes ve arkadaşları canlı çıkmaz" tehdidinde bulundu. 12 Eylül 1980 darbesinin akıl hocaları da; Coşkun Kırca ve Turhan Feyzioğlu'dur.
11 VEKİLLE DÜŞTÜ 5 Haziran 1977 seçimlerinde Ecevit'in genel başkanlığını yaptığı CHP yüzde 41 oy alarak 213 milletvekili çıkardı. Adalet Partisi yüzde 39 oy aldı ve 189 milletvekili çıkardı. 2 bağımsız aday da CHP'nin yanında yer aldı ancak Bülent Ecevit tek başına hükümet kuramadı. 12 milletvekiline daha ihtiyacı vardı.
Ecevit'in kurduğu azınlık hükümeti 22 Temmuz 1977'de güvenoyu alamadı ve istifa etti. Süleyman Demirel başbakanlığında AP-MSP ve MHP koalisyon hükümeti kuruldu.
Bülent Ecevit kendini başka yollara sevk etti ve milletvekili aramaya başladı. 'Kişiliğini aşan, kumar borcu olmayan 12 milletvekilini bekliyorum' şeklinde küstah bir açıklama yaptı. 1977 Aralık'ta Konya Milletvekili Oğuz Atalay'ın öncülüğünde 12 AP milletvekili, İstanbul Florya'daki Güneş Motel'de Bülent Ecevit'le görüştü ve bakanlıklar belli oldu. Kırmızı plaka karşılığı 11 AP'li vekiline bakanlık verildi, Oğuz Atalay bakanlık teklifini kabul etmedi.
11 milletvekili bağımsız oldu ve AP-MSP ve MHP koalisyonunu düşürdü. Ecevit, 11 AP milletvekilini bakan yaparak hükümeti kurdu. 11 milletvekilinden 11 ayrı ses çıktı. Ecevit'in hükümeti 22 ay sürdü. Bu hükümet döneminde Kahramanmaraş olayları oldu. Sıkıyönetim ilan edildi, her tarafta kuyruklar oluştu. Sonunda da 12 Eylül yaşandı.
MİLLETÇE 'EVET' Koalisyonlar büyük partileri güve gibi yiyor, aşındırıyor. Vatandaşlarımız, 11 sandıkta sahip çıktığı istikrara, 12'ncisinde de sahip çıkarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne onay verecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanındayız ve 'evet' diyerek ülkemizin istikrarla büyümesini sağlayacağız."
Müslümanlar için kabul edilemez

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İsrail'de hoparlörle ezanın yasaklanması ve yeni bir yasadışı yerleşim oluşturulmasıyla ilgili konuşan Kalın, "İsrail topraklarında yaşayan tüm Müslümanlar için kabul edilemez bir durum. Umarım bu yasaktan vazgeçerler" dedi. TÜİK'in açıkladığı verilere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kalın, "Yükselen ivmeyi göstermesi açısından rakamlar memnuniyet verici. Dünyanın büyük ekonomileri yüzde 2'nin altında. Bu açıdan Türkiye ekonomisinin yüzde 2,9'luk büyümesi sevindirici" dedi.
FETÖ'nün medyadaki tetikçileri serbest bırakıldı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün medya yapılanmasına ilişkin 29 sanıklı davada skandal tahliyeler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sosyal medya üzerinden yayınladığı videolarla ölüm tehditinde bulunan ve Türk Solu Dergisi'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast çağrısı yapan Gökçe Fırat olmak üzere 21 FETÖ'cü sanık tahliye edildi. Daha sonra FETÖ tarafından kullanıldığı ortaya çıkan Gökçe Fırat'ın Ekrem Dumanlı ve birçok FETÖ'cü isimle fotoğrafları yayınlanmıştı. 15 Temmuz'un medya ayağının tahliye edilmesi sosyal medyada tepki ile karşılandı.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesindeki beşinci duruşmasında, sanık ve avukatların taleplerinin alınmasının ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı.
Buna göre heyet, tutuklu sanıklar kapatılan ''Rotahaber'' sitesinin sahibi Ünal Tanık, Mutlu Çölgeçen, Ufuk Şanlı, Davut Aydın ve Emre Soncan'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
TAHLİYE EDİLEN İSİMLER...
Heyet, FETÖ suçlaması tutuklu sanıklar Atilla Taş, Abdullah Kılıç, Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Bayram Kaya, Bünyamin Köseli, Cemal Azmi Kalyoncu, Cihan Acar, Cuma Ulus, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Habib Güler, Halil İbrahim Balta, Hanım Büşra Erdal, Hüseyin Aydın, Muhammed Sait Kuloğlu, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Oğuz Usluer, Seyid Kılıç, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız'ın tahliyesine karar verdi.
Firari sanıklar Bülent Ceyhan ve ''fuatavni'' hesabının kurucusu olduğu belirlenen Said Sefa hakkındaki yakalama kararının beklenilmesine hükmedildi.
Tutuklanan bazı şüpheliler hakkında ikinci bir iddianamenin yazımına geçileceği öğrenildi.
Hanım Büşra Erdal'dan tweetlere espri savunması

FETÖ'nün Balyoz ve Ergenekon davalarındaki tetikçi gazetecisi Hanım Büşra Erdal, attığı tweetleri 'espri' diye savundu.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden bugünkü duruşmada toplam 7 sanığın daha savunması alındı. Duruşma kapsamında dünkü celseyle birlikte 15 sanığın savunması alınmış oldu.
"FUATAVNİ'Yİ SADECE İNTERNETTEN TAKİP EDİYORUM"
Tutuklu sanık Hanım Büşra Erdal ise, hiç alakası olmayan 'fuatavni' isimli bir trol hesap üzerinden iddianameye sokulduğunu belirterek, "Yıllar sonra bir trol hesap üzerinden örgüt üyesi sayılıp iddianameye konulmak, her türlü örgüt davasını gazeteci olarak takip etmiş biri olarak benim gururuma dokundu ama yapacak bir şey yok, yargının takdiri. Bu hesabı sadece internetten biliyorum. Kimin tarafından yönetildiğini, kimin tarafından kurulduğunu asla ve kata bilmem mümkün değil. Somut ya da soyut bir bağ öne sürülmemiş. Zaten, 'fuatavni'ye temas eden bir yazım veya twitim yok." dedi.
Twitter'in sanal bir ortam olduğunu, modayı ya da başka konuları da buradan takip ettiğini ve 'fuatavni' hesabıyla irtibatını gerektirecek bir durum olmadığını anlatan Erdal, "Diğer trol hesapların da kim olduklarını bilmiyorum. Bir anda ortaya çıkan hesapları ne takip edip ne de retwitledim. Trollük üzerine her zaman bir mesafem olmuştur ve kendi saygınlığımı her zaman korumuşumdur." diye konuştu.
"SAVCI SİLİVRİ ESPRİMİ BEĞENMEYEBİLİR"
Savcının iddianameye 28 Mayıs 2012'de attığı bir twitini de suç unsuru olarak koyduğunu anlatan Erdal, şöyle devam etti:
"Okunduğunda sadece gülüp geçilen bir twit. Silivri üzerinden espirili bir twit attım.'Twitter'da promosyon zamanı, 500. takipçime Silivri'de konaklama' tarzı bir yazı. Her sabah saat 06.00'da kalkıp 100 kilometre Silivri'ye giden, sonra geri gelen biri olarak, hayatımın 5 yılı sabahlara kadar duruşma takip ederek geçti Silivri'de. Hayatımız orada geçtiği için esprilere konu olabiliyor. Gülücük işareti de var orada. Savcı esprimi beğenmeyebilir. Bunu iddianameye koymasının hiçbir anlamı yok. Kimseyi de konaklatmadım zaten. Her gün haber yazıyordum zaten işim gereği, bu twitin espriden öte bir amacı yok.
5 Mayıs 2011 tarihli twit ise, Silivri'nin gergin duruşma ortamında, düşünmeden atılmış bir twit. Tartışma programına çıkan gazeteciler, 'şunu tutuklayın, bunu tutuklayın' şeklinde yazan yazarlar, yaptıkları hatalarla ilgili, 'o zaman gençtik' diyorlar. Ben de, 'o zaman çok gençtik' diyorum. Köşe yazarı olmayan bir muhabir olarak, gazeteci olarak o davaları takip etmişim. Balyoz davasının gergin ortamında, düşünmeden atılmış bir twit. O twitimi kullanarak beni başörtümle ilgili aşağıladılar. Benim üzerimden sarışın birine hakaret etmişim gibi yazılmış. Ki o zaman başı açık bir insandım. Hacca gittim sonra örttüm başımı. Cemaat okulunda okumuşum, cemaat gazetesinde çalışmışım zaten başımı örtmemişim. Kişiliğim itibar suikastına uğradı. Bu da bizim mesleğin bir gereği. Zaman zaman hakarete uğradım Silivri'de, jandarma kontrolünden geçtim. Düşünmeden bir twit atmışım. Ben unutmuşum bile o twitimi. Hakikaten birini üzdüğümü fark etsem özür dilerdim. Daha ne yapabilirsiniz ki bu konuda?"
"GÜLEN'İN AÇIKLAMALARINI RT ETTİM"
Diğer twitleriyle ilgili de savunma yapan Erdal, savcının neredeyse hapşırmasını bile iddianameye koyacağını belirterek, paylaşımları gazetecilik faaliyeti kapsamında yaptığını ve suç unsuru taşımadıklarını öne sürdü.
"Her zaman öteki insanları savunmaya dönük bir refleksim vardır." diyen Erdal, bazı gazetecilerle ilgili mesleki dayanışma için yazılar yazdığını da belirterek, "17 Temmuz tarihli bir retwitim var. Buna iki defa iddianamede yer verilmiş. T24 sitesinin bir twiti. Halen daha yayında olan bir site diye duyuyorum. Uluslararası basın kuruluşları gidip o kişiyle röportaj yapıyorlar ve o kişinin beyanı var, ben de retwit ediyorum. Çok korkunç bir eylemin tarafı olarak gösterilen kişi açık bir şekilde. Gündemde idam tartışmaları da var. Siz retwit ediyorsunuz. Savcı, 'hem Gülen'in fotoğrafını koymuş, hem de röportaj gibi eklemiştir' diyor. Öyle yapılmışsa T24 yapmıştır. Ben sadece rt ettim. Twite katkıda bulunma gibi bir durumum yok, geçilen bir haberi rt ettim. T24'e bir soruşturma olduğunu duymadım. Savcı algı oluşturmak için onu iki kere koymuş." şeklinde savunma yaptı.
Zaman gazetesine kayyum atanmasıyla ilgili eleştirel yazılarının suç unsuru sayıldığını ve 14 yıl boyunca orada muhabirlik yaptığı için gizli tanık beyanıyla gazeteye el konulmasını eleştirmesinin normal karşılanması gerektiğini anlatan Erdal, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra attığı, 'işkence' twitiyle ilgili de, "Darbeleri lanetleyen bir insan olmuşumdur. İşkence görüntüleri, yaralı insanlar çıktı. Uluslararası mevzuat anlamında işkencenin bir suç olduğunu biliyorum. Hukuki bir duyarlılıkla bu twiti rt ettim. Görüntülerin hoş olmadığı noktasında. Yoksa başka bir amacım yok." diye konuştu.
"HAKSIZLIK YAPMAMAK İÇİN RT ETTİM"
Hanım Büşra Erdal, 14 Temmuz'da retwit ettiği bir paylaşımla ilgili de, "Bir savcılık bedduayı talimat sayarak soruşturma açmış. Hukukçu bakışla dikkat çekici bir şey olarak gördüm. Twitin sonunda 'oha' diye bir kelime geçiyor. Kendin paylaşsan, hırsızlık yapmış gibi olursun. O kelimeyle birlikte paylaşmak zorundasın. Haksızlık yapmamak için rt ediyorsunuz." ifadesini de kullandı.
"15 TEMMUZ'UN ŞOKUNU ATLATAMADIM"
Rahat bir yaşam tarzı olduğunu ve 15 Temmuz darbe girişimi gecesi evine geç bir vakitte gittiğini anlatan Erdal, "Twitter'dan köprünün kapatıldığını görüyorum, anlam veremiyorum, nedir yani. Terör deniyor falan. Araç bulamadım. Ne olduğuna anlam veremiyorum ben. Ailemi aradım, temas kurdum, 'bir durum olursa eve gidiyorum' diye. Eve varabildiğimde jetler uçmaya başlamıştı. Elim ayağım titriyor, ne olduğunu bilmiyorum. Twitter'da, 'çok korkunç şeyler oluyor' diye yazdım. Cumhurbaşkanının açıklamalarını falan sonradan gördüm. Hayatımda darbeyle karşılaşmış bir insan değilim. Şu anda en çok ailem için üzülüyorum. Hak etmedikleri bir şeye maruz kalıyorlar. Daha sonra ne Twitter'a girdim ne de yazdım. Halen o gecenin şokunu atlatamadım, korkunç bir geceydi." diyerek göz yaşı döktü.
"BEN ORGANİK GAZETECİYİM"
Zaman gazetesinde yer alan yazıların hiçbirinde suç unsuru olmadığını da savunan Erdal, "Lafı yerindeyse, ben organik bir gazeteciyim. Herkesle temas kurmuş bir kişiyim, muhabirlikten gelmeyim. İstanbul Barosu'nu en çok takip eden gazeteciyim. Balyoz davası zamanında barodan kovuldum ama sonra kovan kişi gönlümü aldı. Panel var ben varım, baro var ben varım, duruşmalar var ben varım. Aktif, her alanı hukukta severek takip eden bir muhabirdim. Bugüne kadar da utanacak ve art niyetli yaptığım hiçbir şey olmadı." ifadesini kullandı.
"BİR MUHABİRLE BU KADAR UĞRAŞILIR MI DİYE DÜŞÜNDÜM"
Takip ettiği Ergenekon, Balyoz davalarıyla ilgili konuşan Erdal, "Ben sadece adliyede çalışan bir yargı muhabiriyim. Ergenekon, Balyoz'un arkasında FETÖ olsaydı mantık yürütmeyle ben de yürütebilirdim. Tamamen kanunen yetkili hakim savcılar tarafından görülmüş davalar bunlar. Ben onların arkasını görebilecek konumda değilim. DGM davalarını da takip ettim. Ergenekon ya da diğer davaların siyasi sonuçları beni aşan konulardır. Sadece yargısal bir süreci gazeteci olarak takip etmişim ben. Bu tür suçlamalar bana ve yaptığım işe aşırı bir şekilde anlam yükleme olur. Hakkımda 75 dava açıldı. Böyle bir örgüt yoksa bana nasıl her gün dava açılıyor, diye düşündüm, 'var galiba' dedim. 'Bir muhabirle bu kadar uğraşılır mı' diye mantık yürütüyorum sadece orada." şeklinde savunma yaptı.
"YAPTIĞIM İŞTEN EMİNİM"
Sanık Erdal, kaçmaya çalıştığı yönündeki haberleri de yalanlayarak, "15 Temmuz'dan sonra fotoğraflarım yayınlanarak hedef gösterildim. Korktum ve gideceğim yer ailemin eviydi. Arkadaşlarıma giderek onların başını belaya sokmak istemedim. 18 Temmuz'da Manisa'daki ailemin evine gittim. Bir yerlerde vurularak hainler mezarlığında da olabilirdim. Kendimi korumak adına riskli ortamda ailemin yanına gittim. 25 Temmuz'da da babamın aradığı emniyet görevlileri gelip beni teslim aldılar. Yaptığım işten eminim, gazetecilik yaptım." dedi.
YORUMLAR