Giriş Tarihi: 01.03.2017 05:49 Son Güncelleme Tarihi: 01.03.2017 07:09
Terbiyesizlik
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Atılan başlık bir terbiyesizliktir, seviyesizliktir. Bizi kim birbirimize düşürmeye çalışıyorsa bunun bedelini de ağır ödeyecektir. Bizleri rahatsız ettiği gibi TSK’yı haydi haydi rahatsız etmiştir
ERDOĞAN HÜRRİYET'İN 'KARARGÂH RAHATSIZ' HABERİNE SERT ÇIKTI: TERBİYESİZLİK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak ve 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Zirvesi'ne katılmak üzere özel uçak "TUR" ile dün 12.00'de Pakistan'ın başkenti İslamabad'a gitti. Hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, gündeme ilişkin soruları şöyle yanıtladı:
Erdoğan: "Atılan başlık terbiyesizliktir"
ATILAN BAŞLIK ÇOK ÇİRKİN
(Hürriyet'in 'Karargâh rahatsız' haberi): İsmini verdiğiniz gazetede ön sayfada atılan başlık, tabii içeride atılan başlık, çok çok daha çirkindi ve "7 eleştiriye 7 yanıt" öbür tarafta "Karargâh rahatsız" gibi ifadeler, bizleri rahatsız ettiği gibi TSK'yı haydi haydi rahatsız etmiştir. Çünkü bizim rahatsız olduğumuz bir konuda silahlı kuvvetlerimizin rahatsız olmaması mümkün değildir. Çünkü biz aynı vücudun azaları gibiyiz. Silahlı Kuvvetler rahatsız oluyorsa biz rahatsız oluruz. Eğer biz rahatsız olmuşsak Silahlı Kuvvetler haydi haydi rahatsız olur. Zira bu işin başı neresidir? Devlettir, hükümettir. Silahlı Kuvvetler devletin bir uzvudur.

SEVİYESİZLİK, TERBİYESİZLİK: Atılan başlık bir terbiyesizliktir, seviyesizliktir. Böyle bir başlığı atmaya bir defa bu gazetenin ne yönetimi ne patronaj kadrosu muktedir değildir. Onun için de bu işin hukuki süreci neyse bu zaten şu anda bazı adımlar atılmış vaziyette. Devleti birbirine düşürmeye kimsenin hak ve yetkisi yoktur. Bunlar eski alışkanlıkları, ama geride kaldı. Herkes yerini, konumunu bilecek ve ona göre adım atacak. Şimdi siz kalkıp da "7 soruya 7 cevap" derken bir defa Silahlı Kuvvetlerimizi zan altında bırakıyorsunuz, öbür tarafta kalkıp işi daha ileri götürüp "Cumhurbaşkanı'yla beraber, Genelkurmay Başkanı nereye giderse yanında gidiyor" gibi ifadelerle ayrıca bir terbiyesizlik daha yapıyorsunuz. Bir Genelkurmay Başkanı'nın Cumhurbaşkanı ile hatta hatta Başbakan'la herhangi bir uluslararası toplantıya gitmesi noktasından daha tabii, daha doğal ne olabilir? Bunlar dünyayı da bilmiyorlar.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN HÜRRİYET'İN SKANDAL MANŞETİNE SERT CEVAP
BEDELİNİ AĞIR ÖDEYECEK: Dünyanın tüm liderleri ülkemize geldikleri zaman yanlarında genelkurmay başkanlarını da güvenlikle ilgili birçok yetkililerini de alır gelirler. Bunların bundan da haberi yok. Ama sorduğu zaman "Yok amiral gemisiymiş, yok şuymuş, buymuş..." gibi de hava atarlar. Kim bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorsa bunun bedelini de ağır ödeyecektir. Bunu da tabii Genelkurmay Başkanımızla görüştük. Fakat bunlar bizleri ciddi manada üzmektedir. Çünkü her zamankinden daha fazla birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, dayanışmaya ihtiyacımızın olduğu bir dönemde bu tür yaklaşımları, ben kusura bakmasınlar affedilir bulmuyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, eşi Emine Erdoğan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar eşlik etti.
DÜNYANIN BİRÇOK ÜLKESİNDE VAR
"(TSK'da başörtüsü yasağının kaldırılması) Yeni bir konu değil. Beklentiydi. Hükümet olarak konuyla ilgili adım atıldı. Hayırlısıyla şu anda başlamış vaziyette. Temennimiz odur ki hazırlanan bu noktadaki mevzuata göre hanım kardeşlerimiz de kendilerinin inanç hürriyetinden bütün bu noktadaki emek noktasında, iş temini noktasındaki özgürlüklerinden, hürriyetinden her yerde istifade edebilmesi. Bu Silahlı Kuvvetlerimizde de Emniyet Teşkilatımızda da yargıda da eğitimde de her yerde malum bu ön açılmış vaziyette. Dünyanın değişik ülkelerinde, bakıyorsunuz her birinde, silahlı kuvvetlerde de var. Amerika'da da var. Oradaki Müslümanlar aynı şekilde inancının gereği neyse onu yapabiliyor. İngiltere'ye geliyorsun bakıyorsun İmmigration'da başörtülü bayanlar, oralarda görev yapabiliyorlar. Yani oralarda bu oluyor da bizim halkının yüzde 99'u Müslüman olan ülkemizde niçin bunlar olmasın?"
İslamabad'da törenle karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, ardından Pakistan Başbakanı Navaz Şerif ve eşiyle bir araya geldi. Pakistan Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin'in EİT Zirvesi'ne katılan liderler onuruna verdiği yemeğe katılan Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le de görüştü.
HEM MASADA HEM ARAZİDE OLACAĞIZ
"Genelkurmay Başkanımızla dün Beylerbeyi Sarayı'ndaki görüşmemizde El Bab süreci, Amerika ve Rusya ile grüşmeleri değerlendirdik. El Bab operasyonu tamamlandı, ama süreç bitmedi. Çünkü bizim buradaki hedefimiz Cerablus, Dabık, El Bab ama ondan sonra da tabii koalisyon güçleriyle, Rusya'yla Amerika'yla mutabık kalmamız halinde gerek Menbiç gerekse Rakka'ya yönelik de atılacak adımlar var. Bunları birliktelik içinde yürütmek bizim önemli bir hedefimiz. Bütün bunları uzaktan seyretmek gibi bir durumun içerisinde olamayız. Çünkü daha önce bunları uzaktan çok seyrettik. Seyrettik ama bunların bize belli bedelleri oldu. 'Artık hem masada olacağız hem de arazide olacağız' dedik. Amerikalı dostlarımız eğitdonat fikrine bir yere kadar olumlu bakarken, uçuşa yasak bölge olayına sıcak bakmadı. Terörden arındırılmış güvenli bölge olayına 'gayet güzel' demiş olmalarına rağmen adım atmadılar. Biz burada yalnız kaldık."
ŞİMDİKİ SAFHA MENBİÇ
"Mücadelemizi Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile beraber kararlılıkla yürüttük. Şimdiki safha, dediğim gibi daha önce belirlediğimiz Menbiç'tir ki Menbiç Araplara ait olan bir yerdir, PYD'nin veya YPG'nin değil. Bunun bir defa oradan tamamen boşalması lazım. Oraya da Menbiç'in yerel halkının gelmesi lazım. Ondan sonraki süreç nedir? Çünkü bizim buradaki mücadelemiz DEAŞ'ladır. Müttefiklerimiz, DEAŞ'la olan mücadelede samimiyseler biz de diyoruz ki 'Sizinle birlikte hareket ederiz. Yeter ki DEAŞ'ı Rakka'dan da temizleyelim.'"
Cumhurbaşkanı Erdoğan Pakistan'da
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi'ne katılmak için Pakistan'ın başkenti İslamabad'a geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Liderler Zirvesi'ne katılmak için özel uçak "TUR" ile Pakistan'ın başkenti İslamabad'a geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan Nur Khan Askeri Havalimanı'na gelişinde, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Pakistan Hukuk ve Adalet Bakanı Zahid Hamid, Türkiye'nin İslamabad Büyükelçisi Sadık Babür Girgin ve eşi Aslı Girgin, Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi Hakan Tekin ile İslamabad Büyükelçiliği çalışanları tarafından karşılandı.

Erdoğan, havalimanında düzenlenen resmi törende, iki ülkenin milli marşlarının çalınmasının ardından tören kıtasını selamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar da Pakistan'a geldi.
Erdoğan, Pakistan'ın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek EİT'in 13. Liderler Zirvesi'nde katılımcılara hitap edecek ve zirve dolayısıyla Pakistan'da bulunan devlet başkanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirecek.
NAVAZ ŞERİF'İ KABUL ETTİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif'i kabul etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİK) Liderler Zirvesi için geldiği Pakistan'ın başkenti İslamabad'da Pakistan Başbakanı Şerif ile görüştü.
Başbakanlık konutunda gerçekleşen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın da katıldığı basına kapalı görüşme, yaklaşık 40 dakika sürdü.
YEMEĞE KATILDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin'in Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Zirvesi'ne katılan liderler onuruna verdiği akşam yemeğine iştirak etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, EİT Liderler Zirvesi'ne katılmak için geldiği Pakistan'ın başkenti İslamabad'ta Pakistan Cumhurbaşkanı Hüseyin'in liderler onuruna verdiği yemekte yer aldı.
Cumhurbaşkanlığında basına kapalı gerçekleşen yemek, bir saat 30 dakika sürdü.
ERDOĞAN, ALİYEV İLE GÖRÜŞTÜ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüştü.
Erdoğan, 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Liderler Zirvesi'ne katılmak için geldiği Pakistan'ın başkenti İslamad'da, Aliyev ile bir araya geldi.
Serena Otel'de basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık 50 dakika sürdü.
Gelen son dakika haberine göre; Meclis Genel Kurulunda çeşitli uluslararası anlaşma ve mutabakat metinlerinin onaylanmasına ilişkin 30 tasarı kabul edildi.
TBMM'de çeşitli uluslararası anlaşma ve mutabakat metinlerinin onaylanmasına yönelik 30 tasarı kabul edildi.
Genel Kurulda tasarıların kabulünün ardından yerinden söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Başkanlık Divanı, siyasi parti grupları ve tüm Meclis çalışanlarına teşekkür etti.
Aynı gün içinde 30 tasarının kabul edilmesinin rekor niteliğinde olduğunu dile getiren Elitaş, bu verimli çalışmanın daha sonra da devam etmesi dileğinde bulundu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de tasarıların kanunlaşmasında katkısı bulunan herkese teşekkür ederek, parlamentonun uyumlu ve mutabakat içinde çalışmasının önemine işaret etti.
Çeşitli uluslararası anlaşma ve mutabakat metinlerinin onaylanmasına ilişkin 30 tasarının kabulünün ardından Meclis Başkanvekili Buldan sıradaki tasarıların görüşülmesi için komisyon ve hükümetin yerini almaması nedeniyle birleşimi yarın saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.
Genel Kurulda bugün kabul edilen tasarılar şöyle:
-Türkiye ile Ukrayna Arasında Türkiye Cumhuriyetinin Demiryolu Bağlantısı Olan Limanları ile Ukrayna Limanları Arasında Uluslararası Doğrudan Yük Demiryolu Feri Hizmetinde Yük Taşımacılığına İlişkin Kurallar ve Ekleri ile Yük Vagonlarının İşletiminin Organizasyonuna İlişkin Kuralların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Ukrayna Arasında Balıkçılık Alanında İş Birliği Konulu Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
- Türkiye ile Polonya Arasında Deniz Ulaştırması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ve Kenya Arasında Teknik ve Mali İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Burundi Arasında Ticari ve Ekonomik İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Kamerun Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması ile Anlaşmaya İlişkin Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Pakistan Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Saint Vincent ve Grenadinler Arasında Ticaret ve Ekonomik İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Guatemala Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Reasürans Şirketi Anlaşma Hükümlerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Standardizasyon, Uygunluk Değerlendirmesi, Akreditasyon ve Metroloji Bölgesel Enstitüsü Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Irak Ticaret Bakanlığı Arasında Muhtemel Bir Serbest Ticaret Anlaşmasının Etkilerinin Değerlendirilmesine Dair Bir Ortak Komisyon Kurulmasına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Irak Ticaret Bakanlığı Arasında Serbest Bölgeler Alanında İş Birliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Irak Ticaret Bakanlığı Arasında Irak ve Türkiye'de Düzenlenen Fuarlara Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Somali Arasında Ticari ve Ekonomik İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Fas Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Tanınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Kenya Arasında Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Yemen Arasında İzinsiz İkamet Eden Şahısların Geri Kabulüne Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Romanya Arasında Kültür Varlığının Yasa Dışı İthali ve İhracının, Transitinin ve Mülkiyet Transferinin Yasaklanması ve Önlenmesine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Nijer Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Senegal Arasında Savunma Sanayi İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Kongo Arasında Savunma Sanayisi İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Nijerya Arasında Askeri İş Birliği Hususunda İkili Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Gambiya Arasında Savunma Alanında Sanayi ve Teknik İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Kamerun Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İş Birliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Mali Arasında Savunma Sanayi İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Nijer Arasında Ekonomik, Ticari ve Teknik İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Cibuti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Çad Arasında Savunma Sanayi İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
- Türkiye ile Cibuti Arasında Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı."
Ömer Coşkun'un kızından çarpıcı açıklama
Uydu üzerinden yayın yaptığı televizyon kanallarında birçok hastalığa iyi geldiğini iddia ettiği bitkisel ilaçları satmasıyla tanınan ve dün böbrek yetmezliğinden 47 yaşında yaşamını yitiren Dr. Ömer Coşkun’un cenazesi, Adana’da toprağa verildi.
Dr. Ömer Coşkun, bir süredir böbrek yetmezliği nedeniyle ABD'de tedavi görüyordu. Dün Türkiye'ye gelen Dr. Coşkun, rahatsızlanınca kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Bu sabah memleketi Adana'ya getirilen Dr. Coşkun'un cenazesi, yakınlarının katıldığı törenle Kabasakal Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Dr. Coşkun'un doçentliği yabancı dil evraklarında sahtecilik gerekçesiyle elinden alınmıştı. Dr. Coşkun, Adana Tabip Odası'ndan da ceza alınca istifa etmişti.
KIZI KONUŞTU
Cenaze töreninde Dr. Ömer Coşkun'un yakınları güçlükle ayakta durabildi. Ömer Coşkun'un Kızı Fatmanur Coşkun, babasının 5 ay önce Amerika'ya kızı Sümeyra Coşkun'u ziyaret etmek için gittiğini ve orada rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını, hastanede de alerjisi olan bir antibiyotiğin verildiğini bu sebeple çoklu organ yetmezliği yaşadığı, en son İstanbul'da ameliyattan sonra hayatını kaybettiğini söyledi.
İsteseydim hepsini şehit ederdim
FETÖ’cü hainlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast davası dün Muğla’da devam etti. Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otelde polislerle çatışan darbeci sanık İsmail Yiğit’in ‘İçeri el bombası atabilirdim, ama atmadım’ diyerek kendini savunması “Pişkinliğin bu kadarına pes” dedirtti
15 Temmuz'daki hain darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast için Marmaris'te kaldığı oteli basan darbeci askerlerin Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davaya devam edildi. Duruşmada savunmasını yapan suikast timindeki Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Yüzbaşı İsmail Yiğit, Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in kendilerine TRT'nin internet sitesindeki darbe bildirisini gösterdiğini söyleyerek darbecilere karşı Cumhurbaşkanı'nı korumak için Marmaris'e gittiklerini iddia etti. Marmaris'e gittiklerinde oteldeki koruma polislerinin kendilerine önce ateş ettiğini öne süren Yiğit "Camı kırıp içeridekilere dışarıya çıkın diye bağırdım. El bombasını içeri atmadım. Uyarıdan sonra pencerenin önüne bıraktım. Bu, sadece ses ve sis yayan, psikolojik etki yapan bir bombaydı. Bombayı içeriye atsaydım hepsi şehit olurdu. Dışarıda patladığı için kimseyi öldürmüş olması mümkün değil" diye konuştu.
SÖZLERİ YLE EYLEM LERİ ÇELİŞTİ
Yiğit'in "Bizden önce birileri Cumhurbaşkanımıza suikast girişiminde bulunmuş ve kendileri bu saldırıdan kıl payı kurtulmuş olabilir. Hayatını kaybeden polisi de bizden önce gelen kişiler şehit etmiş olabilir. Bizim oraya birilerini öldürüp infial yaratmak amacıyla gönderilmiş olacağımızı düşünüyorum. İnfial için oraya gitsek, polisleri neden içeriden çıkartalım" sözleri ise, iddianamede yer alan eylemleriyle çelişti.
BİRBİRLERİNE DÜŞTÜLER
Zekeriya Kuzu'nun 'İsmail Yiğit Yüzbaşı araziye çıkınca 'Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?' diye sordu' iddiasının da hatırlatılması üzerine darbeci yüzbaşı, "Benim yanımda olanların ifadesinde böyle bir şey yok ama çatışmadan dolayı kulaklarında işitme kaybı olduğunu söyleyen Zekeriya Kuzu'nun ifadesinde var. Ben kendisine işitme testi yapılmasını istiyorum. Ortada bir suç varsa, yüzbaşı olarak sorumlusu ben miyim? Ben emir komuta içinde uyguladım" dedi. Teğmen M. Burak İpek ise "TSK'nın tüm birimleri tarafından yönetime el konulduğunu düşündüm. Komutanlarımın emirlerine karşı gelmem mümkün değildi. Öldürüleceğimden korktum" dedi.
Duruşma salonunun önüne gelenler "Vur vur inlesin Pensilvanya dinlesin", "Kiralık tank yok hain var" gibi pankartlar ve attıkları sloganlarla
Başkanlık sistemi o liderlerin de vasiyetiydi
Özal, Demirel ve Erbakan'ın mesai arkadaşları, Liderlerin neden sistem değişikliğini önerdiğini SABAH'a anlattı
İYİMAYA: Demirel 4 yıl 6 ay içinde, 6 hükümet onaylayınca, ülkeyi çıkmaza sokan mevcut sistemin değişmesini istemişti
AKARCALI: Özal, Evren ve Demirel ile çalıştı. Her ikisinde de çift başlılığın sakıncalarını gördüğü için başkanlığı öneriyordu
TUNÇ: Necmettin Erbakan 1969'da siyasete başladığında, parti programına cumhurbaşkanını halkın seçmesi gerektiğini yazmıştı...
AHMET İYİMAYA (Adalet Komisyonu Başkanı, eski DYP Milletvekili):
6 HÜKÜMET ONAYLAYINCA...
Demirel, "'4 yıl 6 aydır Çankaya'da Cumhurbaşkanı olarak oturuyorum. Bu süre içinde 6 tane hükümet onayladım. Böyle bir şey taşınamaz. Türkiye yarı başkanlık ve başkanlık sistemini tartışmalıdır" demişti. Merhum Demirel, başkanlık ve yarı başkanlığı ima eden bir anayasa metnini geliştirdi. Metnin kamuoyuna yansıması üzerine 'bu metin bana ait değildir' dedi. Başbakan olup da koalisyon deneyimi yaşayanlardan herhangi bir lider yoktur ki başkanlık sistemini istemesin. Başkanlık sistemini felsefi, süreç ve sistem temelinde en donanımlı şekilde ortaya koyan değerli Cumhurbaşkanımızdır.
MEHMET ALİ BAYAR (Süleyman Demirel'in danışmanı):
'KRİZİ MİLLET ÇÖZMELİ' DERDİ
Merhum Demirel, 1970 ve sonrasında çeşitli defalar anayasanın değiştirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ancak önerileri kabul görmedi. Cumhurbaşkanı olduktan sonra 28 Şubat sürecine kadar önerisi olmadı. 28 Şubat'tan sonra o dönemi bilfiil yaşayan ve zorluklarını gören bir Cumhurbaşkanı olarak Fransız modeli yarı başkanlık sistemi önermiştir. Bu sistemde cumhurbaşkanlarına kriz anlarında bazı yetkiler tanınmıştır. Demirel'in 'Bir demokrasi krize giriyorsa, çözümsüzlükle karşı karşıyaysa en doğru çözüm yeri millettir. Parlamentoyu kendisi feshedebilmeli, edemiyorsa cumhurbaşkanı millete götürmeli' diye düşünüyordu.
ENGİN GÜNER (Özal'ın Özel Kalem Müdürü, Danışmanı, eski ANAP Milletvekili):
BAŞKAN TOPARLAYICI OLUR
Turgut Bey başkanlık sistemini istiyordu. Aklında olan sistem tamamen ABD'deki sistemdi, aynısını öneriyordu. Başkanlık sisteminin bir toparlayıcı unsur olacağını düşünüyordu. Hoşgörülü bir karaktere sahipti. Kendini örnek alıyordu. Başkanın da birleştirici olacağını düşünüyordu. Bazen kendisi de görüş ayrılığına düşmüş, başbakanlar, özellikle Mesut Yılmaz ile; bunun da rolü olabilir. Daraltılmış bölge istiyordu. Bakanların dışarıdan atanmasının daha uygun olacağını düşünüyordu. Bakanlar ile aynı bölgeden seçilen ve milletvekilleri arasında çekememezlik olduğunu düşünüyordu.
BÜLENT AKARCALI (Eski ANAP Milletvekili ve Bakan):
SİSTEM SORUN ÇÖZMÜYORDU
Turgut Özal, Kenan Evren ve Süleyman Demirel ile çalıştı. Çift başlı yönetimin sakıncalarını gördü. Türkiye'nin ekonomik açıdan ileri gidemeyince çok başlılık ve bürokratik oligarşinin her şeyi nasıl vesayet altına aldığını gördü. Türkiye siyasi irade değil asker, yargının da içinde bulunduğu bürokratik oligarşi tarafından yönetiliyordu. Bunları yaşadığı için başkanlık sistemi için çaba gösterdi.
AHMET CEMİL TUNÇ (Eski Devlet Bakanı, Necmettin Erbakan'ın yakın çalışma arkadaşı):
TEK KARARNAME BİLE İMZALANMAYAN DÖNEM
Necmettin Erbakan 1969'da siyasete başladığında parti programında cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gerektiğini yazmıştı... Refahyol döneminde Cumhurbaşkanı tek bir kararnameyi imzalamadı. Bu bile sistemin değişmesini istemeye yeter. Koalisyonda kanun teklifini Meclis gündemine getirmek bile çok büyük meseleydi. Şu anda sistem işliyor görünüyorsa hem cumhurbaşkanı hem başbakan hem de bu parlamentonun aynı partiden olmasıdır. Yoksa bu sistemin işlediği anlamına gelmez. Yarın şartlar değişirse sistem yine tıkanabilir. Bu güne kadar cumhurbaşkanı olan ya da iktidarda bulunan her siyasi parti bu sistemin gelmesi gerektiğini söylemiştir. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bu değişikliği bundan sonrasını düşünerek yapmak istediğinı düşünüyorum.
Devlet Bahçeli: ‘Evet’ milli yeminin gereğidir
Referandum’a vurgu yapan MHP lideri Devlet Bahçeli “Evet diyeceğiz hainlerin uykusunu kaçıracağız” dedi. Bahçeli, Hürriyet’in “Karargâh rahatsız” manşetine de tepki gösterdi
Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hürriyet'in 25 Şubat'taki "Karargâh rahatsız" manşetini eleştirdi. Bahçeli, "Asker bizim, hükümet bizim, devlet bizimdir. Fitneye çanak tutan ise bizim gibi görülse de asla bizden değildir" dedi. Gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Bahçeli'nin grup konuşmasından öne çıkan satırları şöyle oldu:
BU OLAY BİR GAFLETTİR FETÖ, DEAŞ, PKK, PYD mangalarını Türkiye'ye yöneltmişken bu olay gaflettir. Türkiye'nin eskiye sünger çekmesi elzemdir. Asker bizim, hükümet bizim, devlet bizimdir. Fitneye çanak tutan ise bizim gibi görülse de asla bizden değildir. Biliniz ki zarar ziyan büyüktür. Türkiye henüz yoğun bakımdan çıkamamıştır. Fuzuli görüş ayrılıklarına ne gerek var? Paylaşılmayan nedir? Geçmişten ders alınmadı mı? Milli uzlaşma gerekirken bu tersliğin gerçek manasını nasıl yorumlayalım? Çatlak sesler ancak düşmanları sevindirecektir.
TÜRKİYE KAZANACAK 16 Nisan'da Türkiye kazanacak, Evet'ler sandıktan çıkacaktır. Evet, milli ahlakın özetidir. Evet, milli yeminin gereğidir. Evet, bin yıllık kardeşliğin savunulmasıdır. Evet diyeceğiz, millete destek vereceğiz. Evet diyeceğiz hainlerin uykusunu kaçıracağız, Bunu Türk milleti yapacaktır.
İKİYÜZLÜ ABD!
ABD ikiyüzlü davranarak hem nalına hem mıhına vurmaktadır. İkili oynamanın dostluk ve müttefik olmakla bağdaşan yanı yoktur. ABD'nin YPG'ye verdiği silahlar gündemdedir. Kâğıt üstünde herkes terörizmden şikâyetçidir. DEAŞ sınırımızda paratoner görevi görmektedir. ABD'nin yeni başkanının, DEAŞ'ı Obama'nın kurduğunu itiraf ettiği ortadadır.
İSRAİL'E: GÜCÜN YETMEZ
İsrail'in ezanın hoparlörden okunmasını yasaklama girişimi bir diğer hazımsızlıktır. Unutulmasın ki ezan susmaz susturulamaz. Susturmaya kimsenin gücü yetmez. Aksini yapmaya kalkanları Allah affetmez. Müslüman Türk milleti dünya durdukça bağışlamaz.
İşte A’dan Z’ye yeni Türkiye
Türkiye’nin tanınmış akademisyenleri cumhurbaşkanlığı sisteminin getireceği siyasi ve ekonomik kazanımları analiz etti
16 Nisan'da yapılacak referandumla ilgili kapsayıcı değerlendirmelerini Turkuvaz Medya Grubu'nun düşünce dergisi Lacivert'in bu ayki sayısında paylaştı: Prof. Dr. Adem Sözüer: 15 Temmuz'daki direnişiyle halk, bir anlamda yeni bir toplum sözleşmesi hatta yazılı olmayan yeni bir anayasa yaptı. Siyaset bunu yazılı hale getirmeli.
Prof. Dr. Yavuz Atar: Yeni kurgulanan sistemde cumhurbaşkanı yürütme organı haline geliyor ve böylece yapmış olduğu bütün işlemlere karşı yargı yolu açılıyor. Mevcut anayasada cumhurbaşkanının bütün işlemleri yargı denetimine kapalı, Yeni düzenlemede ise denetime açılıyor. Böylece yapacağı bütün düzenlemelerin, kararnamelerin, atamaların hepsi Anayasa Mahkemesi'nde, yargıda denetlenebilecek.
Yrd. Doç. Dr. Enes Bayraklı: Hızlı karar alma süreci çok önemli. Mevcut sistemde dışişleri bakanı, başbakan ve cumhurbaşkanı olmak üzere "üç başlılık" var. Karar alınsa bile sahada uygulamada zorluklar yaşanıyor. Yeni sistem ile bu vesayet ortadan kalkacaktır.
Prof. Dr. Hüsamettin İnaç: Partili cumhurbaşkanlığı olarak somutlaşan başkanlık sistemi, dışarıda hızlı karar alabilmeyi mümkün kılacak, parlamenter krizleri önleyecek aynı zamanda uluslararası düzeyde yeni kurulacak ittifakın güçlü bir üyesi haline getirecektir.
Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl: Ekonomi ve siyasi istikrar birbirine bağlıdır. 2002 sonrası siyasi istikrar, 3 bin dolar seviyesindeki kişi başına düşen milli geliri 2013'te 11 bin dolar seviyesine yaklaştırdı. Bununla beraber kişi başına düşen milli gelirin yeniden yükselişe geçmesi için sistem değişikliğine ihtiyaç duyulmaktadır. Yeni sistem; bürokratik engelleri ve kurumlar arası uyumsuzluğu ortadan kaldırması ile Türkiye'ye yatırım yapılma potansiyelini artıracak.
Türkiye teknolojide atağa geçti
Türkiye yaptığı Ar-Ge yatırımlarıyla teknolojide atağa geçiyor. 2015 yılında toplam Ar-Ge harcamaları 20 milyar TL'nin üzerine çıkarak 2004 yılına göre yedi kat arttı.
Türkiye, bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmaya devam ediyor. Dev yatırımlarla dünyanın gözdesi haline gelen Türkiye teknolojide de atağa geçti. Güçlü Türkiye için en önemli gerekliliklerden biri olan ileri teknoloji, teşvikler ve stratejik politikalar neticesinde dünya ile rekabeti sürekli olarak artıyor.
TÜRKİYE ATAĞA GEÇTİ
Özellikle savunma sanayiinde dev hamleler yapan Türkiye, 2004 yılından itibaren Ar-Ge yatırımlarında atağa geçti. 2015 yılında toplam Ar-Ge harcamaları 20 milyar TL'nin üzerine çıkarak 2004 yılına göre yedi kat arttı..
Bursa'da FETÖ operasyonunda 11 gözaltı
Bursa'da yürütülen FETÖ operasyonu kapsamında eski müftülük çalışanı 11 kişi gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, FETÖ menfaatleri için çalıştığı tespit edilen ve Bursa İl Müftülüğünden ihraç edilerek açığa alınan 13 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Yakalama kararının ardından Bursa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri düzenledikleri operasyonla H.K, H.A, M.A.S, M.D, H.K, A.D, H.A, İ.Y, İ.N, O.K ve Y.I'yı gözaltına aldı.
Gözaltına alınan 11 şüphelinin adreslerinde yapılan arama sonucu çok sayıda materyale el koyan ekipler 2 şahsın yakalanması için çalışmalarına devam ediyor.
FETÖ’den ByLock’a üç maymun talimatı
Köşeye sıkışan FETÖ üyeleri Hürriyet gazetesinin ByLock ile ilgili skandal haberini 'delil' olarak göstermelerini ve 'ByLock'u görmedim, duymadım, bilmiyorum' yönünde ifade vermelerini istediği kaydedildi. FETÖ'nün, istihbarat raporlarına 'şifreli haberleşme programı' olduğu deşifre edilen ByLock üzerinden yapılan tutuklamaları 'hukuk dışı' göstermeyi amaçladığı tespit edildi. ByLock'tan gözaltına alınan örgüt üyeleri sorgularında üç maymunu oynadı. FETÖ'cüler ByLock'un soruşturma konusu olamayacağını iddia etti. FETÖ, örgüt üyelerinden Hürriyet'in ByLock'u sulandırmak için David Keynes ile yaptığı ve "ByLock kullanan herkes FETÖ üyesi değil" algısı oluşturan haberi kullanarak savunma yapmalarını istedi.
Eski öğretmen "FETÖ" davasında hüküm giydi
Erzurum'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) finans kaynağı olan Asya Katılım Bankasına düzenli para transferi yapmak ve örgütle irtibatlı Aktif Eğitim Sendikasına üye olmakla suçlanan eski öğretmen Muhammed Lütfi Bayrak'a, "silahlı terör örgütüne üyeliği" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Muhammed Lütfi Bayrak ile sanık avukatları katıldı.
Esas hakkındaki son mütalaası sorulan cumhuriyet savcısı da sanığın Aktif Eğitim Sendikasına üyeliği, Bank Asya'daki hesap hareketlerinin süresi ve niteliği ve haklarında soruşturmaları devam eden çok sayıda şüpheli ile görüşmelerinin olmasından dolayı "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan cezalandırılmasını talep etti.
ÖRGÜTE ÜYE OLMAK SUÇUNDAN...
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanığı "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapse mahkum etti.
İDDİANAMEDEN BİLGİLER
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, örgüt ile irtibatlı olduğu öne sürülen ve meslekten ihraç edilen öğretmen Muhammed Lütfi Bayrak'ın 17-25 Aralık'tan sonraki süreçte örgüte ait çok sayıda yasaklı materyali ve belgeleri ikametinde bulundurduğu, örgütün finans kaynağı olan Asya Katılım Bankasına düzenli para transferi yaptığı anlatılıyordu.
Bayrak'ın örgütle ilişkili kişilerle sık sık görüşmeler yaptığı belirtilen iddianamede, sanığın örgütle ilişkili Aktif Eğitim Sendikası üyesi olduğu kaydediliyordu.
İddianamede, Bayrak'ın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyordu.
Hürriyet Gazetesi'nin 'Karargah' manşetine soruşturma!
Hürriyet’in skandal cunta bildirisine soruşturma başlatıldı. 28 Şubat’ın yıldönümünde “Karargah Rahatsız” manşetiyle kim olduğu belli olmayan üst düzey komutanların siyasete yön vermeye çalışan açıklamalarına yer veren Hürriyet’e toplumun her kesiminden tepki gelmişti. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı bir suç duyurusunu değerlendirerek Hürriyet Gazetesi hakkında soruşturma başlattı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca, 25 Şubat'ta Hürriyet gazetesinde yayımlanan ''Karargah rahatsız'' başlıklı haberdeki karargahın "cunta yapılanması" olabileceği değerlendirilerek, yapılan şikayet üzerine soruşturma başlatıldı.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Mehmet Hakan Sağlam, Hürriyet gazetesinin 25 Şubat 2017 tarihli baskısının birinci sayfasında yer alan ''Karargah rahatsız'' haberiyle ilgili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Sağlam dilekçesinde ''Karargah rahatsız'' başlığıyla yayımlanan haberde ''askeri kaynaklar'' olarak tanımlanan cunta yapılanması üyelerinden şikayetçi oldu.
Gazetedeki haberin, 7 hususta Genelkurmay Karargahında rahatsızlık yaşandığına yönelik ve kaynağının gazetenin Ankara Temsilcisi Hande Fırat olduğu belirtilen dilekçede, ''Tarihin hemen her döneminde gelişmenin ve yenileşmenin önünde büyük bir engel teşkil eden cunta yapılanmalarının Osmanlı Devleti'ni ve Türkiye Cumhuriyeti'ni ne kadar büyük sıkıntılara soktuğu herkesin malumudur.'' denildi.
Hürriyet Gazetesi'nin 'Karargah' manşetine soruşturma!
Dilekçede şunlar kaydedildi:
''Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasının sebep olduğu yıkıcı tahribatlar ortada iken Hürriyet gazetesinin haberine konu olan olay bu türden cunta yapılanmalarının ordu içerisinde halen etkin ve faal olduğunu ortaya koymaktadır. Fetullah Gülen denilen terör örgütü liderinin emir ve talimatlarıyla 15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye'yi kan gölüne çeviren asker kılıklı vatan hainleri başarılı olmaları durumunda, ülkeyi dış güçlere peşkeş çekeceklerdi, kendilerinden olmayan kim varsa ortadan kaldıracaklardı.''
Haberin, Türkiye'nin birçok terör örgütüyle yurt içinde ve yurt dışında mücadele ettiği bir dönemde ve daha da önemlisi 16 Nisan'daki halk oylaması öncesinde hem hükümeti hem de referandum sürecini etkilemeye yönelik çok önemli bir muhtıra niteliği taşıdığı kaydedilen dilekçede, askeri kaynaklar olarak tanımlanan cunta yapılanması üyelerinin tespit edilerek, ''Cebir şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs'' suçundan cezalandırılmaları istendi.
"HÜKÜMETİN İCRAATLARINI ÖNLEMEYE YÖNELİK CUNTA YAPILANMASI"
Sağlam'ın dilekçesini işleme koyan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma başlattı.
Savcılık tarafından yapılan açıklamada, ''25 Şubat 2017 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayımlanan 'karargah rahatsız' başlıklı haber içeriğinde bahsedilen karargahın hükümetin icraatlarını önlemeye yönelik bir cunta yapılanması olabileceği izlenimi edinildiğinden ve bu hususta bir şikayet dilekçesi verilmesi de nazara alınarak konu hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmıştır.'' denildi.
Adliyeden çıkışta basın mensuplarına konuşan Mehmet Hakan Sağlam, karargahta rahatsız olan kişilerin kimler olduğunu öğrenmek istediklerini belirterek, "Türkiye, 15 Temmuz gibi bir olay yaşadı. 15 Temmuz'da bu ülke 250 şehit verdi, yaklaşık 3 bine yakın insan da gazi durumuna düştü. Ülke neredeyse bir kan gölüne dönecekti. Belki Türkiye Cumhuriyetinin bölünmesiyle 10-15 devletin çıkarılması mümkün olacaktı. Bu kadar olaya rağmen hala ordu içerisinde bu tür eylemi düşünebilecek insanlar varsa, vatan hainleri varsa bunların tespit edilmesi amacıyla suç duyurusunda bulundum.'' ifadelerini kullandı.
Darbeci hainden şok ifade!
15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ’nün asker üniforması giymiş suikastçılarının yargılandığı dava Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Diğer darbeci hainler gibi yalan söylemeye devam eden suikast timinden eski Özel Kuvvetler Tim Komutanı Yüzbaşı Yiğit, 15 Temmuz gecesi Marmaris'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın koruma polislerine bomba attığını inkar etti. Yiğit, "Biz Cumhurbaşkanı Marmaris'ten ayrıldıktan 3,5 saat sonra oraya gittik. Bizden önce birileri Cumhurbaşkanımıza suikast girişiminde bulunmuş ve kendileri bu saldırıdan kıl payı kurtulmuş olabilir" iddiasında bulundu. Yiğit, FETÖ’cü hain Zekeriya Kuzu’ya ilişkin olarak verdiği ifadesinde ise şunları kaydetti: (Zekeriya Kuzu'nun 'İsmail Yüzbaşı araziye çıkınca (Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?) diye sordu' şeklindeki ifadesi) Kuzu'nun daha önceki ifadelerinde suçladığı 55 kişinin 40'ı şu anda serbest durumda. Araziye çıktığımızda bazı kişilerde duyma kaybı olduğu söyleniyordu. Zekeriya Kuzu'ya işitme testi yapılmasını talep ediyorum.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından İsmail Yiğit, Marmaris'e Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıldıktan 3,5 saat sonra gittiklerini öne sürerek, "Bizden önce birileri Cumhurbaşkanımıza suikast girişiminde bulunmuş ve kendileri bu saldırıdan kıl payı kurtulmuş olabilir." iddiasında bulundu.
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'na gerçekleştirilen duruşmada sanıklardan eski Özel Kuvvetler Tim Komutanı Yüzbaşı İsmail Yiğit, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine savunmasını yaptı.
İŞTE FETÖ'CÜ HAİNİN MAHKEMEDE SÖYLEDİĞİ YALANLAR
Eski Binbaşı Şükrü Seymen'in emriyle 15 Temmuz günü Atatürk Havalimanı'nın askeri kısmına gittiklerini belirten Yiğit, burada karşılaştıkları Seymen'in sürekli telefonla görüştüğü için kendisiyle görevin ne olduğuyla ilgili konuşmadıklarını iddia etti.
Helikopterle Çiğli Ana Jet Üssüne gittiklerini anlatan Yiğit, burada yanlarına gelen eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in bir telefon ya da tablet bilgisayardan TRT'nin internet sitesinde yayınlanan sözde darbe bildirisini göstererek, "TSK yönetime el koydu, sıkı yönetim ilan edildi. Size Genelkurmay Başkanı'nın emirlerini iletiyorum. Cumhurbaşkanı'nı bulunduğu yerden alacağız." dediğini aktardı.

"BİZDEN ÖNCE BİRİLERİ CUMHURBAŞKANIMIZA SUİKAST GİRİŞİMİNDE BULUNMUŞ"
İddianamede, 6 tanığın, kendilerinden daha önce birilerinin gelerek saldırıyı gerçekleştirdiği yönünde ifadeleri olduğunu öne süren Yiğit, "Biz Cumhurbaşkanı Marmaris'ten ayrıldıktan 3,5 saat sonra oraya gittik. Bizden önce birileri Cumhurbaşkanımıza suikast girişiminde bulunmuş ve kendileri bu saldırıdan kıl payı kurtulmuş olabilir. Hayatını kaybeden polisi de bu bizden önce gelen kişiler şehit etmiş olabilir." iddiasında bulundu.
Kendilerinin oraya birilerini öldürüp infial yaratmaları amacıyla gönderilmiş olabileceklerini iddia eden Yiğit, timi oraya gönderen kişilerin ortaya çıkmasını istediklerini kaydetti.
Darbe girişimi gecesi hava trafiğinin kapatıldığını ve bu yasaktan 2 saat sonra helikopterlerinin İstanbul'dan havalandığını belirten Yiğit, buna göz yumanların da yargılanması gerektiğini savundu.
"KUZU'YA İŞİTME TESTİ YAPILSIN"
Aynı suikast timinde görev alan eski Astsubay Başçavuş Zekeriya Kuzu'nun ifadesinde yer alan ve iddianamede de geçen "İsmail Yüzbaşı araziye çıkınca 'Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?' diye sordu." cümlesinin kesinlikle kendisine ait olmadığını iddia eden Yiğit, Kuzu'nun önceden verdiği ifadelerini reddettiğini anımsattı.
Yiğit, "Kuzu'nun daha önceki ifadelerinde suçladığı 55 kişinin 40'ı şu anda serbest durumda. Araziye çıktığımızda bazı kişilerde duyma kaybı olduğu söyleniyordu. Zekeriya Kuzu'ya işitme testi yapılmasını talep ediyorum." diye konuştu.

Koruma polislerinin bulunduğu bölüme bomba attığı iddiasını da kabul etmeyen Yiğit, camı kırarak içeridekileri uyardığını belirterek, "El bombasını içeri atmadım. Uyarıdan sonra pencerenin önüne bıraktım. Bu bomba taarruz tipi bir bombaydı. Sadece ses ve duman çıkartan, parça tesirli olmayan bu bomba dışarıda patladığı için kimseyi öldürmüş olması mümkün değil." şeklinde savunma yaptı.
Yiğit, üzerine atılı diğer suçlarda olduğu gibi polislere ateş açtığı iddialarını da yalanladı, hiçbir polisi şehit etmediği ileri sürdü.
Suikast için değil Cumhurbaşkanı'nı bulunduğu bölgeden almak için emir aldıklarını öne süren Yiğit, "sıkı yönetim" ilan edilmişse oradaki herkesin Cumhurbaşkanı'nı almaya gideceklerinden haberdar olduğu düşüncesiyle hareket ettiği iddiasında bulundu. Duruşmaya diğer sanıkların dinlenmesiyle devam ediliyor.
Suç tarihi itibarıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde görevli olmakla birlikte İstanbul Harp Akademileri Komutanlığında Yüzbaşı rütbesiyle kurmaylık eğitimi alan ve iddianamede adı "Sayın Cumhurbaşkanı'na suikast girişimi eylemine, nakillerini sağlayan helikopterlerden inerek kolluk görevlileriyle çatışmaya giren ve iki polis memurunu şehit eden 23 kişilik grubun içerisinde yer almak suretiyle bizzat katılan şüpheli İsmail Yiğit..." şeklinde geçen İsmail Yiğit, Marmaris'teki saldırının ardından kaçmış, 31 Temmuz'u 1 Ağustos'a bağlayan gece düzenlenen operasyonla, eski Binbaşı Şükrü Seymen'in de aralarında bulunduğu grupla yakalanmış ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

Suikastçı askerlerden Kılıçdaroğlu talebi!
Muğla’daki Cumhurbaşkanı’na suikast davasında şok gelişme. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Marmaris’te gerçekleştirilmesi planlanan suikast ile ilgili davada ifade veren şüpheli İlyas Yaşar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun darbeyle ilgili bilgisi olduğu gerekçesiyle çağrılıp dinlenilmesini talep etti.
15 Temmuz kalkışması sırasında Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişiminde bulunan darbeci askerlerle ilgili Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden yargılamada şok bir gelişme yaşandı.
Sanıklardan İlyas Yaşar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun mahkemede kendileri yanında müdahil olarak bulunmasını istedi. Kılıçdaroğlu'nun darbe konusunda bilgisi olduğunu belirten şüpheli Yaşar, Kemal Kılıçdaroğlu'nun darbeye ilişkin elinde belgeler olduğunu belirttiğini ifade etti.
Yaşar, "Mahkemeden talepte bulunuyorum. Kılıçdaroğlu gelip mahkemede yanımızda müdahil olsun. Gerçekleri anlatsın. Haklılığımız anlaşılacak" diye konuştu. Yaşar, Cumhurbaşkanı'nın uçağının yabancı bir ülkeden Kayseri üzerinden Dalaman'a geldiği şeklinde elinde bir bilgi olduğunu, bunu Kılıçdaroğlu'nun da teyit ettiğini ileri sürdü. İlyas Yaşar, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı'na Marmaris'te suikast gerçekleştirmek üzere gelen MAK Timi'nde görev yapıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Hürriyet'in skandal manşetine sert cevap
İstanbul Atatürk Havalimanı'nda resmi temaslarda bulunacağı Pakistan ziyareti öncesi açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hürriyet gazetesinin son skandalı 'Cunta bildirisi' ile ilgili çok sert değerlendirmelerde bulundu. Toplumun her kesiminden yoğun tepki çeken Hürriyet'in son skandalını Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terbiyesizlik ve seviyesizlik" olarak değerlendirdi. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları...
Pakistan ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı'nda açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, " İslamabad zirvesinin tarihi bir önemi olduğunu söylemeliyim" dedi. Pakistan ziyareti çerçevesinde pekçok ikili görüşme yapacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ziyaretim vesilesiyle zirveye katılacak olan liderlerle ikili görüşme yapma imkanı da bulacağım. Türkiye Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın ilk kurucularındandır. Bölgesel işbirliği ve kalkınma çabalarını arttırmak amacıyla Pakistanv e İran'la birlikte 1995'de tesis etmiş olduğumuz örgüt bilahare genişlemiştir. Bugün örgüt toplam 400 milyon nüfusa hitap etmektedir. 10 kardeş ülkeyi de kapsamaktadır. İslamad zirvesi kritik gelişmelerin yaşandığı, tarihi nitelikli olayların meydana geldiği bir dönemde icra ediliyor. Avrasya'nın dünya siyasi, ticari, ekonomik sahnesinde ağırlığının başladığı bir dönemden geçiyoruz. Bölgesel refah ile ulaştırma, enerji, iletişim ve ticaret hatlarının birbirine bağlanması arasında yakın bir ilişki vardır. Bu yöndeki çabalarımızın koordinasyonu ve sonuç odaklı çalışmalarda teşkilat çok kıymetli bir platform oluşturuyor. Türkiye teşkilatın kuvvetlenmesine ciddi katkılar sağlamıştır. Marmaray, Avrasya, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü ve hızlı tren hatları gibi projeler aynı zamanda teşkilat üyesi ülkelerin kapasitelerini güçlenmiştir. Şu anda inşaatı devam eden havalimanının bu sürece ivme kazanacağına inandırıyorum. Bakü-Tiflis hattının da katkısı olacaktır" dedi.
"2025 VİZYON BELGESİ YOL HARİTAMIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan ziyaretine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
Teşkilat bölgesinin dünya nüfusu içindeki payı yüzde 6,2 olmasına rağmen dünya ticaretindeki payı sadece yüzde 2'dir. Bu tabloyu değiştirmek için tüm ülkeler sorumluluk taşıyor. Bu açıdan İslamabad Zirvesi'nin tarihi fırsat olduğuna inanıyorum. Bu sebeple ticaretin serbestleştirilmesi yönünde önemli bir araç olan ticaret anlaşmasını bir an önce hayata geçirmek istiyoruz. Buna özel önem veriyoruz. İslamad zirvesi sırasında kabul edeceğimiz 2025 vizyon belgesini bir yol haritası olarak görüyoruz. Teşkilatın etkinliğinin arttırılması, zirve kararlarının hayata geçirilmesi noktasında üzerimize düşeni yapacağız. Teşkilatın daha da güçleneceğine, cazibesini daha da arttıracağına inanıyorum. Katılacak olan bütün ülkelerin de ciddi bir hazırlık içerisinde olduğunu biliyorum.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hürriyet gazetesinin manşetine ve dün Beylerbeyi Sarayı'nda Hulusi Akar ile görüşmesine ilişkin olarak "Dünkü görüşmemiz birinci derecede El Bab operasyonunun tamamlanmasına yönelik bazı çalışmalar var, onlarla ilgiliydi. Türkiye, ABD ve Rusya arasındaki görüşmelerde ne noktaya geldik? Bunları değerlendirdik. Biliyorsunuz, El Bab operasyonu tamamlandı. Buradaki hedefimiz Cerablus, Dabık, El Bab ve koalisyon güçleri ile mutabık kalınması halinde Rakka'da atılacak adımlar var. Bunları Rusya ile görüşmemiz ve stratejik müttefik olan ABD ile görüşmemiz önem arz ediyor"dedi.
"ATILAN BAŞLIK TERBİYESİZLİKTİR, SEVİYESİZLİKTİR"
Erdoğan, Hürriyet'in son skandalını ise şu cümlelerle değerlendirdi:"Artık hem masada olacağız hem de arazide olacağız dedik. Dost, müttefik kim varsa bunları söylüyoruz. Bir konu buydu. Diğeri de; ismini verdiğiniz gazetenin manşeti çok çirkindi. Bu ifadeler bizleri rahatsız ettiği gibi TSK'yı hayli hayli rahatsız etmiştir. Biz aynı vücudun azaları gibiyiz.TSK rahatsız olursa biz, biz rahatsız olursak onlar da trahatsız olur. Burada yapılan, atılan başlık bir terbiyesizliktir, seviyesizliktir. Böyle bir başlığı atmaya bu gazete muktedir değildir, olamaz. Bu işin hukuki süreci neyse ki bazı adımlar atıldı. Devleti birbirine düşürmeye kimsenin hak ve yetkisi yoktur. Bunlar onların eski alışkanlıklar. Herkes yerini bilecek. Bir defa TSK'yı zor durumda bırakıyorsunuz. Terbiyesizlik yapıyorsunuz. Bir Genelkurmay Başkanının Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile uluslararası bir toplantıya gitmesinden daha doğal ne olabilir. Bunlar dünyayı da bilmiyor. Bunların bundan da haberi yok. Sorduğun zaman da amiral gemisiymiş şuymuş buymuş hava atarlar. bizi kendi içimizde birbirimize düşürmeye çalışanlar bunun bedelini ağır ödeyecektir. Bu zirve bizim birçok konuyu konuşacağımiz bir zirve. Bunları biz görüşürken bu işin sorumlusu olan kişilerin yanımızda olmasından daha doğal ne olabilir. Bu ne densiz bir yaklaşımdır. Bu durumu Genelkurmay Başkanımız ile görüştük. Daha detaylı açıklamayı kendi sitelerinden yapacaklar. Her zamankinden daha fazla birliğe ve kardeşliğe ihtiyacımız olduğu bir dönemde bu tür davranışları kusura bakmasınlar affedilir bulmuyorum"
TSK'DAKİ KIYAFET DÜZENLEMESİ
Bu konuda arkadaşlarımız değerlendirmelerini yaptıktan sonra gerekli adımlar atıldı. Temennimiz odu ki; Bu noktadaki mevzuata göre hanım kardeşlerimiz inanç hürriyetinden, emek noktasında, iş temini noktasındaki hürriyetinden her yerde istifade edebilmesidir. Her yerde bu ön açılmış vaziyette. Bundan sonraki süreçtede bu anlamda mağdur hanım kardeşlerimiz bu kurumlarda yerlerini alabileceklerdir. Dünyanın değişik ülkelerinde görüyoruz. ABD'de de var. İngiltere'de var. Oralarda bu oluyorda bizde neden olmasın. Temenni ediyorum ki; hiçbir aşırılığa fırsat vermeden belli bir çerçevede bunların devamı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN PAKİSTAN'A GİTTİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak ve 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Zirvesi'ne katılmak üzere özel uçak "TUR" ile saat 12.00'de Pakistan'ın başkenti İslamabad'a gitti. Erdoğan'ı, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nden TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci ile bazı ilgililer uğurladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar da Pakistan'a hareket etti.
YORUMLAR