Çok gizli bir örgüt daha var
Giriş Tarihi: 31.7.2017 01:22 Son Güncelleme Tarihi: 31.7.2017 07:03
FETÖ’nün kendi elemanlarından da sakladığı gizli bir örgütü var. Sayısı bini ancak bulur. Hepsi çocukluğundan beri tanınıp yetiştirilen isimler. Buradaki insanların yaptığı işler suça dönüşebilir. Bu gizli örgütten 10 kişiyi durdursanız örgüt çöker

Fetullahçı Terör Örgütü uzun yıllar boyunca devletin içine sızarak, tüm ülkeyi ele geçirecek bir mekanizmaya sahip oldu. 17-25 Aralık'tan sonra 15 Temmuz'da da halkın tokadını yiyen teröristleri yıllar önce ilk deşifre eden isimlerden biri de eski Emniyet Müdür Hanefi Avcı olmuştu. Ancak FETÖ Avcı'yı da hapse attı. Devrimci Karargah kumpası nedeniyle 4 yıl hapis yattı. Örgütün en gizli sırlarına vakıf olan Avcı, FETÖ'nün daha önce hiç duyulmayan sırlarını anlattı... FETÖ'nün nasıl bir yapılanması var?
FETÖ'nün iki yapısı var. Birincisi legal yapısı... Okulların açılması, şirketlerin kurulması, yurt dışı bağlantıların kurulması gibi... İkincisi de kendi yapılanmasından da devletten de saklanılan bir yapı vardır. Bu gizli örgütü kendi elemanlarından da saklar. Örgüt içinde bilmeden de olsa deşifre edilebilir, devletin istihbaratı da bilebilir. Mevcut örgütten de saklanmış bir örgüt kurulmuştur. O gizli örgütü kuramazsanız bu yapı dağılır yıkılır. Bu gizli örgüt ne yapar?
Emniyet, Ordu, İstihbarat, Yargı ve diğer devlet kurumlarında bir gizli teşkilat yapılanmasıdır. Buradaki insanların yaptığı işler suça dönüşebilir. Kurumlar içindeki bilgileri çalıyorlar, bir takım faaliyetlere giriyorlar. Bunlar büyük suçlar olduğu için bu faaliyetlerin gizlenmesi gerekiyor. Kamunun içinde görev yapıp ama devletten gizli işler yapıyorlar. Devletin içinde devlet gibi bir yapı ama tamamen gizli... Ne zaman kuruldu bu yapı?
Bu gizli örgüt ilk yıllardan itibaren kuruldu. Önce küçük küçük ama zaman geçtikçe büyük bir organizasyon olmuş. Hatta son dönemde bu yapıyı da yedeklemişler. Kripto denilen şey de aslında budur. Kripto, mevcut yapı zarar görürse, buradaki insanlar zarar görürse, devlet operasyon yaparsa buna karşı gizli örgütü yedeklediler. Kim bunlar?
Sorumlu kişiler örgütün merkezi tarafından tanınan bilinen kişiler olmak zorunda. Bu kişiler örgüt liderinin yakınlarının veya yakınlarının çok iyi tanıdığı, küçüklüğünden beri cemaat içinde kalmış güvenilir kişilerden oluşturulur. Yeni bir kişi kesinlikle örgüt içinde sorumlu olamaz. Kişisel olarak Fetullah Gülen'in tanıdığı kişilerdir. Gizli örgütte kaç kişi var?
Tahmin edilenin çok altındadır. En fazla bin civarındadır. Daha büyük olmaz. Alt kademelerindekilerle birlikte bin kişidir. Alt kademe hariç bin kişiden azdır. Omurga burasıdır. Bu gizli örgütten 10 kişiyi durdursanız örgüt çöker. FETÖ'nün CIA ile bağlantısı nedir?
Fetullah ABD'ye zorunlu gitti, Yeşil Kart alması da bir hayli zor oldu. Fakat daha sonra çok güçlü oldu. Elimde bu örgüt ile ilgili çok dokümanlar var onları okuyorum. Derki, "Amerikasız bu dünyada hiç bir şeye yapamazsın. İsrail dünyada çok etkindir. Bunlarla işbirliği yapacaksınız." CIA ile karşılıklı oturup konuşmazlar. CIA onları takip eder, dinler. İçindeki bazı kişileri ajanlaştırmaya çalışır. 15 Temmuz'da neler oldu?
Örgüt 17 Aralık sonrası kurumlardaki sempatizanlarını kaybetmeye başladı. Kaybettiklerini geri almayı düşündü. Devletin sahibi kendini görünce kaybettiklerini geri almak istedi?
Hanefi Avcı, Fetullah Gülen'in ölmesi halinde örgütün devam edeceğini ve Mustafa Özcan ile Abdullah Aymaz'ın yeni liderler olacağın söyledi. Nerede aksadı?
Darbeyi aslında ayın sonunda yapamaya karar vermişlerdi. Sonu değil 15 Temmuz'a alıyorlar. Gece 3'te darbe yapmaya karar veriyorlar. Kara Havacılıktaki bir O.K isimli kişi olayı gidip MİT'e ihbar edince, MİT Genelkurmay Başkanı'na gidiyor. Örgüt bu gelişmeler nedeniyle tedirgin oluyor.. FETÖ burada deşifre olduğunu düşünmeye başlıyor. Bizi tutuklayacaklar darbe deşifre oldu diye düşünüyorlar. Neye karar veriyorlar?
Darbenin saatini öne çekip erken başlatmaya karar veriyorlar. Bu darbenin orijinalliği bu darbeyi tamamen sivil imamlar yönetmesidir. Askeri komutanlara sadece görev verdiler. Bu darbenin komutanı yok. Asıl yönetecek olanlar Akıncı Üssü'ne gidip orada konuşlanmışlar. Oradan koordine ediyorlar ve sürekli Amerika ile irtibat halindeler.
YER ALTINA İNECEKLER
Bu örgüt yer altına girecek. Dernekleri gazeteleri olmayacak. Ama gizli bir iletişim ile birbirlerinden haberdar olacaklar. Yurt dışında ellerindeki tüm imkanlarını kullanarak bize karşı propaganda yapacaklar. Ellerinde çok ciddi devlet bilgisi var. Bu bilgiler dünyadaki tüm silahlardan daha büyüktür. Yeri gelince kullanacaklar.
TÜM DEVLETİ ELE GEÇİRECEKLERDİ 15 Temmuz başarılı olsaydı ne olacaktı?
Darbe gerçekleşince ne olacağını yazışmalarından öğreniyoruz. Sıkı Yönetim Mahkemeleri kuracaklarını yazıyorlar. Özel Mahkemelerde kendi adamları olmadığı için Sıkı Yönetim mahkemelerine atama yapmışlar. Mevcut iktidarı, Anayasal çizgiden çıkmış şeklinde tarif edip hepsini yargılayacaklardı. Kendisi kaldığı yerden devam edecekti. Yani tüm devlete hakim olacaktı. Tüm yönetimin arka planında kendisi olacaktı. Diğer davalar Ergenekon, Balyoz ne olacaktı?
Daha önce başlattıkları Ergenekon, Balyoz, Casusluk davaları hemen işleme konulacaktı. Bunları başlatınca kendilerine olan muhalefeti tamamen ortadan kaldıracak ve tartışmasız iktidar olacaklardı. Bunlar basın ve propaganda işini çok iyi kullanan kişiler oldukları için tüm beğenmedikleri, yarım kalan her şeyi bitireceklerdi. Kendilerinin beğenmedikleri, Ergenekoncu kabul ettikleri gayrı milli kabul ettikleri bütün unsurları temizleyeceklerdi. Bunları çok iyi propaganda ile yaparlar ve sorun yaşamazlardı. Her apartmanda her sokakta bir cemaatçi olduğu için ilk konuşmada oraya bilgi gidecekti ve o kişi tutuklanacaktı. O baskıcı toplumu iliklerine kadar hissedeceği bir sistem kuracaklardı. Hükümet nasıl olacaktı?
Planlarına göre 'başbakan kim olacaktı' onu bilmiyoruz ama kendilerinin bildiği, dışarıya sempatik bakan bir kabine oluştururlar. Parti kurarlar. Cumhurbaşkanı, başbakan bunların hepsi göstermelik olacaktı ve bunların hepsi Fetullah Gülen'e biat etmiş olacaktı. Herkes bu adamlara bağlı olacaktı. Fetullah Gülen ne yapacaktı?
Yüzde yüz hakimiyet sağlandıktan sonra, Türkiye'de her şey istedikleri gibi olursa, çok sağlamcı olduğu için Türkiye'ye dönecekti. Arka planda yönetici o olacaktı. ABD bu darbenin neresinde?
Fetullah Gülen gibi biri bu darbeye ABD'den habersiz başlamaz. Başlarsa tutarlar kendini orada. Kesinlikle diyorum ki belirli konularda konuşmuştur onlarla. Darbe yapılırken desteklememiş olabilirler. Başarısızlık halinde ABD'den garanti almadan bu işi yapmamışlardır.
YANINA GELENİ ŞAŞIRTIRDI
Fetullah Gülen onu ziyarete giden iş adamları onunla konuşurken o şahısla ilgili çok bilgi veriyordu. Çünkü her tarafında adamı vardır. Her taraftan bilgi akar. O bilgileri tek tek okur. Karşısına çıkınca sizin hakkınızda acayip bilgiler verince bu olağanüstü bir insan diye şaşırırsınız. Takvim.
Hanefi Avcı kimdir?
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, 15 Temmuz darbe girişimi ardından sessizliğini bozdu. 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' kitabıyla, bir dönem adından söz ettirmiş Hanefi Avcı, darbe girişimi sonrası çeşitli yorumlarda bulundu. Peki Hanefi Avcı kimdir? Tüm merak edilenler haberimizde...
"Haliç'te Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat" adlı kitabı 2010 tarihinde yazarak Türkiye'nin gündemine oturan, daha sonra tutuklanan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tekrar gündeme geldi. Peki Hanefi Avcı kimdir? Tüm merak edilenler haberimizde...
"Darbe beklentimiz vardı, bu kadar çılgıncası değildi"
Bir dönem yazdığı "Haliç'te Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat" adlı kitabıyla Türkiye gündemine oturan Hanefi Avcı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası sessizliğini bozdu. 15 Temmuz darbe girişimi için ilk yorumlarından biri "Darbe beklentimiz vardı, bu kadar çılgıncası değildi" oldu.
Hanefi Avcı'ya göre cemaat 3 nedenden dolayı darbeyi erkene alınca panikledi, bocaladı ve kaybetti. Avcı'ya göre en kısa zamanda cemaatin devletin tüm birimlerinden temizlenmesi gerekiyor.
HANEFİ AVCI KİMDİR?
Hanefi Avcı (d. 1956, Karabıyıklı, Pazarcık, Kahramanmaraş), Türk bürokrat ve polis amiri. 19 Temmuz 2013'te İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Devrimci Karargâh davasında 15 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.
1956 yılında Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinin Karabıyıklı köyünde dünyaya gelen Hanefi Avcı, öğrenim yaşamına doğduğu köydeki Karabıyıklı İlkokulu'nda başladı. Ortaokulu Gaziantep'teki Karşıyaka Ortaokulu'nda, liseyi ise Ankara'daki Polis Koleji'nde bitirdi. Ardından Polis Enstitüsü'nde okudu ve lisans öğrenimi için girdiği Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu.
Hanefi Avcı daha sonra İçişleri Bakanlığı'na girdi ve bu dönemde sırasıyla Mersin merkez ve Gülnar ilçelerinde görev yaptı. Daha sonra Diyarbakır, İstanbul illerinde şube müdürlüklerinde çalıştı.
1996 yılında Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı oldu. Bu görevi sürdürürken 4 Şubat 1997'de Susurluk skandalını araştıran TBMM komisyonuna ifade verdi. İfadesinde terörle mücadele adı altında devlet içinde çete kurulduğunu ileri sürdü ve Mehmet Ağar, Korkut Eken, Veli Küçük gibi isimler hakkında suçlamalarda bulundu.
28 Şubat sürecinde, bu görevdeyken köstebek olayı olarak da bilinen Deniz Kuvvetlerindeki Batı Çalışma Grubu belgelerinin Emniyet İstihbarat Dairesi'ne sızdırılması olayı meydana geldi. Avcı, olay patlak verdikten sonra darbe hazırlığı varsa, bunu izlemenin polisin görevi olduğunu savundu. Bu olay nedeniyle tutuklanan daire başkanı Bülent Orakoğlu açığa alındı, Avcı ise istihbarat dairesindeki görevinden alındı ve Ana Komuta Kontrol Merkezi kadrosuna atandı. Daha sonra açılan "köstebek davası"nda bütün sanıklar beraat etti.
Katıldığı bir televizyon programında Millî İstihbarat Teşkilatı hakkında yaptığı açıklamalar nedeniyle "devletin gizli kalması gereken sırlarını ifşa etmek" ile suçlandı ve 10 Şubat 1998'de açığa alındı. Daha sonra Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin nöbetçi hakimi Tanju Güvendiren'in kararıyla 20 Şubat 1998'de tutuklanarak Beypazarı Cezaevine kondu. 2 Mart 1998'de tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Avcı, hakkında açılan davadan da beraat etti.
Beraat ettikten sonra idare mahkemesi kararıyla görevine geri döndü. 2003'e kadar geri hizmetlerde çalıştı. 2003 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'na getirildi. Avcı; 2005 yılında geçici olarak, 2006 yılında ise asaleten Edirne İl Emniyet Müdürü oldu. 2006 yılında TASAM'ın Stratejik Vizyon Sahibi Bürokrat Ödülü'nü kazandı.
Hanefi Avcı Edirne İl Emniyet Müdürlüğü yaptığı sırada, 18 Haziran 2009 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan ortak kararname ile Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğü'ne atandı.
Ağustos 2010 tarihinde "Haliç'te Yaşayan Simonlar" adlı kitabı Angora Yayıncılık tarafından basıldı. Kitabında Gülen cemaatinin emniyet teşkilatında örgütlendiğini ve telefon dinlemesi dahil yasadışı faaliyetlerde bulunduğunu iddia etti. Daha sonra merkeze alınmayı talep etti, talebi kabul edildi.
Avcı, Devrimci Karargâh örgütüne yardım etmek suçlamasıyla 28 Eylül 2010 tarihinde tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne kondu. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında Hanefi Avcı'nın da bulunduğu 14'ü tutuklu 22 kişi hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti.
Son olarak "Devrimci Karargah Örgütü üyesi oldukları ve örgüte yardım ettikleri öne sürülen 89 sanığın yargılandığı davada mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı 'nın 22 yıl 9 aydan 49 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Hanefi Avcı 2011 Milletvekilliği seçimleri için İstanbul 3. Bölgeden bağımsız milletvekili adayı oldu. Fakat seçimlerden birkaç gün önce çekildiğini açıkladı.
Devrimci Karargah Örgütü'ne yardım ettiği gerekçesiyle 15 yıl 4 ay 5 gün hapis cezası alan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali tespit etmesi neticesinde 20 Haziran 2014'te tahliye oldu...
"17 Aralık, cemaatin hükümeti devirme hareketidir" ....
'Devrimci Karargâh' soruşturması kapsamında 3 yıl 9 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, darbe girişimiyle ilgili olarak "Ellerinde polis ve yargı vardı ama bu güçler bertaraf edildi. En ciddi güç ordu içerisindeydi, burada ciddi darbe yediler. Bundan dolayı fiili güç kullanma imkânı yok" dedi. Avcı, "Kısa vadede Cumhurbaşkanı'na yönelik suikast deneyebilirler kanaatindeyim. Onu yok etmeye yönelik faaliyet deneyebilirler" iddiasını ileri sürdü.
Avcı, "Cumhurbaşkanı'na yönelik suikast düzenleyebilecek imkânları var mı" sorusunu "Yaratabilirler. Sahip oldukları geçmiş bilgiler, devletin tüm kurumlarındaki bilgiler ellerindedir, böyle bir şey yapma kabiliyetleri vardır" diye yanıtladı. Gülen cemaati mensuplarının "devletin içerisinde az sayıda olsalar da hiç kimsenin sahip olmadığı bilgilere, devletin geçmiş arşivine sahip olduklarını" savunan Avcı, "Dinlemeler, telefon trafiğine ait tüm datalar ellerindedir. Her ne kadar 2014'e kadar olsa da o datalar günü yorumlamaya yarar" dedi.
Sputnik'te Enver Ayver'in imzasıyla yayınlanan (16 Aralık 2016) haber şöyle:
Devlet yetkililerinin deneyimli bir ismin uyarılarını neden dikkate almadıkları sorusuna, "Türkiye'nin geçmiş tarihine gittiğimiz zaman darbelerden Susurluk'a kadar, 28 Şubat'ta bugüne kadar yaşanan pek çok olumsuzluklar var. Bunlara bakıldığında birilerinin çıkıp 'kirli geçmişle, darbelerle hesaplaşacağız' denildiğinde insanlar buna sarıldılar. Bunlarla hesaplaşıyoruz bahanesi siyasetin, gazetecilerin, aydınların desteğini aldı. Böylesi bir hukuksuzluk ortamını kullandılar. Militarizmle hesaplaşılıyorsa, kirli geçmişle hesaplaşılıyorsa desteklemek lazım anlayışıyla bazı kusurlar görmezden gelindi. Sonradan alınan önlemler de tehlikeyi bertaraf etmeye yetmedi" dedi.
"17 Aralık cemaatin hükümeti devirme hareketidir"
'17-25 Aralık yaşanmasaydı birlik ve beraberlik bozulmayacaktı' diye yaygın bir düşünce olduğunun sorulması üzerine, "Cemaat hükümete saldırmasaydı hükümetin onlara karşı bir şey yapıp yapmayacağı belli değildi. 17 Aralık cemaatin yargıyı ve polisi kullanarak hükümeti devirme hareketidir ve bu gerçektir. Ama bu ortaya dökülen yolsuzlukların büyük bir kısmının da doğru olma ihtimali vardır. Cemaatin montajları mümkündür ama hangisi doğru hangisi yanlış bilmeden bu meseleyi kapatmak mümkün değildir" dedi.
"Uzun vadede OHAL, cemaatin amacına hizmet ediyor"
Avcı, "15 Temmuz kalkışma nedeniyle OHAL ilan edildi ama halktan zaten destek var. Herkes yanınızda. Özgürlükleri kısıtlayan uygulamalar amaca zarar vermektedir. Uzun vadede OHAL cemaatin amacına hizmet ediyor" iddiasında bulundu. "Polisin paramiliter bir güç gibi Cumhurbaşkanı'na bağlı göründüğünün" sorulması üzerine Avcı, "Yaşanan süreç dolayısıyla cemaatin yarattığı büyük bir tahribat var devlet üzerinde. 15 Temmuz'un yarattığı bir travma var. Tüm devlet kadroları güce, kudrete ihtiyaç duyuyor. Bundan dolayı da polis etkin devlet kadrolarının olması gerekenden daha farklı bir organize ile iş götürür. Şartların gerektirdiği, kısa vadede gruba karşı yürütülecek asli faaliyetlerin organizasyonunda bir desteğe ihtiyaç olabilir. Ama bunun uzun sürmesi sistem açısından sorun yaratır, süratle normalleşmek gerekir" ifadesini kullandı." Avcı, "Ordu içerisindeki örgütlenmesini biliyorduk. Özellikle İzmir casusluk davasındaki ifadeler, sahte belgeler bunu gösteriyordu. Ortaya tahminleri de aşan bir şey çıktı. Her ne kadar soruşturma yürütülüyor olsa da ordu içerisindeki tüm kritik kadroları işgal ettiği ve yolsuzlukla kadrolaştığı gözüküyor" diye sözlerine devam etti.
YORUMLAR