Başkan Erdoğan’dan flaş sözler: ABD’nin elektronik...

Başkan Erdoğan'dan flaş sözler: ABD'nin elektronik ürünlerine boykot uygulayacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından ATO Congresium'da düzenlenen "İktidarının 16. Yılında AK Parti Sempozyumu"na katıldı. Erdoğan, "ABD'nin elektronik ürünlerine boykot uygulayacağız" dedi.

15 Ağustos 2018 - 02:50 - Güncelleme: 15 Ağustos 2018 - 03:39

Elektronik ürünlere boykot uygulayacağız

Giriş Tarihi: 15.08.2018 01:59 Güncelleme Tarihi: 15.08.2018 03:30

Başkan : Dışarıdan le aldığımız her ürünün daha iyisini üretip dışarıya satacağız. Amerika’nın elektronik ürünlerine boykot uygulayacağız. Onların Iphone’u varsa, öbür tarafta var. Kendi ülkemizde Venüs var, Vestel var

Elektronik ürünlere boykot uygulayacağız

Başkan dün SETA tarafından 'nin 17. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen Kuruluşundan Bugüne AK Parti Sempozyumu'na katıldı. Sempozyuma çok sayıda bakan, Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, SETA Başkanı Serhat Albayrak da katıldı. Erdoğan, özetle şunları söyledi:

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan flaş sözler: ABD'nin elektronik ürünlerine boykot uygulayacağız

Cumhurbaşkanı , Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından ATO Congresium'da düzenlenen "İktidarının 16. Yılında Sempozyumu"na katıldı. Erdoğan, "ABD'nin elektronik ürünlerine boykot uygulayacağız" dedi.

Başkan Erdoğan: ABDnin elektronik ürünlerine boykot uygulayacağız

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından ATO Congresium'da düzenlenen "İktidarının 16. Yılında Sempozyumu"nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Kuruluşundan bugüne AK Parti Sempozyumu'nun başarılı geçmesini diliyorum. Bu kapsamlı toplantı için SETA yöneticilerini tebrik ediyorum. AK Parti'yi ve AK Parti dönemini anlamanın bugünlerde çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.

Siyasetten dış politikaya, ekonomiden toplumsal alana kadar her alanda AK Parti'nin 'de gerçekleştirdiği büyük dönüşümün konuşulacak, değerlendirilecek olmasını doğrusu çok çok önemli görüyorum. SETA bu başlıklarda yayınladığı 4 ayrı kitapta sempozyumun tartışma zeminini zaten oluşturmuştu.

Partimiz söz konusu olduğunda her fırsatta ifade ettiğim bir tespitimi burada sizlerle paylaşarak sözlerime başlamak istiyorum. Biz en başından beri AK Parti'yi milletimizin partisi olarak gördük ve öyle tanımladık. Dolayısıyla AK Parti'nin tarihi milletimizin tarihi kadar eskidir. Cumartesi günü yapacağımız büyük kongremizde bu konuyu enine boyuna kamuoyumuzla paylaşacağız. Özellikle vurgulamak istediğim husus AK Parti'yi anlamak için önce Türkiye'yi ve Türk milletini anlamak gerekir.

Coğrafyasıyla, tarihiyle, kültürüyle, sevinciyle, hüznüyle bu milleti anlamayan hiç kimse AK Parti'nin ne olduğunu, nereden geldiğini, ne yaptığını, nereye gittiğini çözemez. AK Parti'nin nasıl olup da iktidar olduğuna, girdiği her seçimden birinci çıktığına akıl erdiremeyenlere tavsiyemiz bakış açılarını değiştirmeleridir. Her yarışı kaybedenlerden bazılarının, işi millete hakarete kadar vardırmaları aslında hiç de şuursuz bir tepki değildir. bunlar geçmişte hem devletin imkanlarını tepe tepe kullanmış, hem de milletimizin değerlerine inancına savaş açmış faşist bir zihniyetin önümüzdeki temsilcileridir. Seçimden sonra sergiledikleri tavırlar da AK Parti'yi değil milleti yenememiş olmanın hırsından kaynaklanıyor. Bu kesim artık ülkemize ve milletimize olan düşmanlıklarını, AK Parti'ye muhalefet örtüsü altında gizleyemez hale geldi. Tüm bunları esasen hayırlı gelişmeler olarak görüyorum. Türkiye tartışmaların, semboller kodlarla değil açık yüreklilikle yapıldığı bir ülke olmalıdır.

"YAPABİLECEĞİMİZ İKİ ŞEY VAR"
Türkiye'ye yönelik açık bir ekonomik saldırı var. Eskiden bu işler daha örtülü dolaylı yollardan yapılırdı. Şimdi bodoslama şekilde üzerimize geliyorlar. Yapabileceğimiz iki şey var. Bunlardan biri ekonomik, diğeri siyasi tavırdır. Ekonominin gerektirdiği teknik tedbirleri aldık, alıyoruz. Hazine ve maliye bakanlığımız ile tüm ilgili kurumlarımız gece gündüz çalışıyorlar, çalışıyoruz. Biz de tüm süreci yakından takip ediyoruz.

Yapabileceğimiz ve bana göre asıl önemli olan husus siyasi duruşumuzu sağlam tutmaktır. Madem maruz kaldığımız saldırının ekonominin gerçek durumuyla ilgisi yoktur, işin arkasında başka niyetler vardır. öyleyse bizim de kendimizi buna göre konumlandırmamız gerekiyor. Bunları söylerken, ekonomi alanında, cari açık faizler enflasyon başta olmak üzere çözmemiz gereken bazı sorunlarımız olduğu gerçeğini gözden ırak tutmuyoruz. Ama aynı zamanda ülkemizin uzun süredir, gerçekten ekonomik gücüyle mütenasip olmayan bir konuma yerleştirmeye çalıştığını da biliyoruz. Son saldırı bu haksızlığın üzerine adeta dikenle gelinerek cilalı sözleri fiyakalı raporları, caf caflı grafikleri anlamsız hale getirmiştir. Türkiye ismini kapatıp ülkemizin ekonomi verilerini, yerli yabancı dost düşman kime gösterirseniz gösterin ortada gariplik olduğunu görecektir.

"HAMDOLSUN EKONOMİMİZ TIKIR TIKIR ÇALIŞIYOR"
Dolar ülkemizin parası karşısında 4,8 seviyesinden nasıl oldu da 7'lere fırladı? 15 Temmuz sabahı 2,8 seviyesinde olan kurun iki yılda 4,8 seviyesine çıkmış olması dahi anlamsızken bu durumu nasıl izah edeceğiz? Ortada bir anormallik var mı diye baktığımızda gördüğümüz manzara şudur. Türkiye'nin 1994 ve 2001 krizinde, ülkemizde veya 10 yıl önceki mortgage krizinde olduğu gibi bankaları mı battı? Hayır. Bugün ülkemiz dünyadaki en sağlam bankacılık sistemlerinden birine sahiptir. Borçlarımızı tıkır tıkır ödediğimiz gibi, kamu borç stokunun ödemesi konusunda Avrupa'nın en iyisiyiz. Türkiye üretemez duruma mı düştü? Hayır. Hamdolsun ekonomimiz tıkır tıkır çalışıyor. İhracatta turizmde rekorlar kırdığımız dönemden geçiyoruz. Bir savaşa mı girdik? İşgale mi uğradık? Siyasi kaos mu yaşıyoruz? Hayır. Tam tersine kendi topraklarımızda da bölgede de huzurun güvenin teminatı bir ülke durumundayız.

"DEMEK Kİ ÜLKEMİZE YÖNELİK DAHA DERİN BİR OPERASYON VAR"
Öyleyse bu soruna her zamanki klasik yaklaşım dışındaki bir bakış açısıyla bakmak zorundayız. Bizim yaptığımız şu anda budur. İşin ekonomi tarafının küresel boyutu olduğu açıkça ortadadır. Amerika sadece ülkemizi değil, Çin'den Rusya'ya İran'dan Avrupa'ya kadar pek çok yeri ekonomik bakımdan hedef almış durumda. Hemen yanı başında Kanada'yı hedef almış durumdadır. Ama bu durum tek başına ülkemizde yaşananları izaha yetmiyor. Demek ki ülkemize yönelik daha derin bir operasyon var. Ekonomide geçtiğimiz 16 yılda ülkemizi 3,5 kat büyütmekle sıçrama yaptık. Yine de dünyanın toplamda 17'inci, satın alma paritesine göre 13'üncü büyük ekonomi olmasının bu derece büyük husumete yol açması akla ve mantığa uygun değildir.

Tabi ki kendimize güveniyoruz. Bu noktada kendimize inancımız var. Ama eksiklerimizi de gayet iyi biliyoruz. AK Parti döneminde en önemli değişim, devletimizle milletimizi barıştırarak, ülkemizin gücünü ekonomide kat ettiği mesafenin çok ileri bir yere taşıması olmasıdır. sanıyoruz birileri bu durumu kabullenemiyor. Rahatsızlık burada. Bunlar sahada bize istediklerini yaptıramayınca, ekonomiyi de bir silah olarak kullanmaktan çekinmiyorlar. Ekonomiyle ilgili kararlarımızı bu derece soğuk kanlı almamızın sebebi işte bu arka plandır.

Ya biz sizinle stratejik ortak değil miyiz? Somali'de beraber olmadık mı? Afganistan'da herkes bir tarafa dağılırken orada beraber olmadık mı? Kosova'da beraber olmadık mı? Peki bu yaptığınız nedir? Ne yapmak istiyorsunuz? Nereye varmak istiyorsunuz? Ama şunu bilmeniz lazım. Bu milletin karakteri sağa sola savrulan bir karakter değildir.

Ha şunu da söyleyeyim. Yaşadığımız sürecin bize bir maliyeti vardır. ama operasyonları gerçekleştirenlere de bir maliyeti olduğu şüphesiz. Zira Türk milleti istiklali ve istikbali söz konusu olduğunda, canıyla malıyla tüm varlığıyla ortaya koyacağını defaatle göstermiştir. 15 Temmuz bunun en son, en çarpıcı örneğidir. Dün milletimizle birlikte tankların, topların, uçakların, namluların karşısında dimdik durmuştuk. Kimsenin şüphesi olmasın ki, bugün de doların kurun enflasyonun faizin karşısında aynı kararlılıkla duracağız. Ben milletime inanıyorum. Milletimin bu konuda kararlılığına inanıyorum. Onlar yoğun şekilde şu anda Türk Lirasını hemen alıp, doları bankalara bozdurduğunu görüyorum. Mesele bu. Dolar, hemen bozdurulup Türk Lirası'nın onurunu korumamız işte bunlara en güzel cevap olacaktır. ABD'nin elektronik ürünlerine boykot uygulayacağız.

En ‘akıllı’ hamle olur
Türkiye sadece geçen yıl ithal cep telefonuna 2.8 milyar dolar ödedi. Son 10 yılda ithal cep telefonuna ödenen fatura 23.7 milyar doları buldu. Bütün dünyanın gıpta ile izlediği ve 29 Ekim’de açılması beklenen 3. Havalimanının toplam maliyeti 10.5 milyar euro. Yani 10 yılda cebe giden para ile 2 tane yapılabilirdi. Yine aynı şekilde 10.3 milyar dolara malolan Osmangazi Köprüsü’nden de 2 tane yapılabilirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Onların iPhone’u varsa öbür taraftaSamsung var, Venüs var Vestel var” diyerek ABD’nin elektronik ürünlerine boykot çağrısı yapması, gözleri başta akıllı telefon olmak üzere elektronik ürün ithalatına çevirdi. Söz konusu ürünler Türkiye’nin ithalat kalemleri arasında çok büyük bir yeri kaplıyor. Elektronik ithalatı yıllık 7 milyar doları bulurken, yalnızca akıllı cep telefonlarına yıllık ödenen miktar 2.8 milyar lirayı buluyor. Hatta son 10 yılda akıllı cep telefonu ithalatına harcanan 23.7 milyar dolar ile Türkiye’nin en büyük projelerinden biri olan İstanbul yeni Havalimanı’nı iki kez inşa etmek mümkün.

En ‘akıllı’ hamle olur! Erdoğan'ın çağrısıyla ortaya çıktı

10 yılda 142 milyon

Türkiye’de, 2007-2017 döneminde ithal edilen cep telefonu sayısı 142.4 milyona ulaşırken, ödenen tutar 23 milyar 708 milyon 146 bin dolar oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, en fazla cep telefonu ithalatı 15.8 milyon adetle 2007’de gerçekleştirildi. En fazla ödeme yapılan yıl 3.1 milyar dolarla 2015 oldu. 2017’de bu tutar 2.8 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2007 yılında 1.7 milyar dolarlık cep telefonu ithalatı yapılırken, bu rakam 2009 yılında küresel ekonomik kriz nedeniyle yaklaşık yüzde 37 azalarak en düşük seviyesini gördü. Söz konusu yılda ithal edilen 11 milyon telefon için 1.1 milyar dolar kasadan çıktı. Türkiye’nin bu 10 yıllık dönemde cep telefonu ihracatı da 3.4 milyon adet ve 297 milyon dolarda kaldı.

Yüzde 40 hedefi

Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İş Adamları Derneği (MOBİSAD) Başkanı Mustafa Kemal Turnacı, Türkiye pazarında 2017 yılı verilerine göre, iletişim teknolojileri alanındaki donanım pazarı büyüklüğünün 7 milyar dolar civarında olduğunu söyledi. Turnacı, şöyle devam etti: “Dışa bağımlılığı en aza indirmenin fazlasıyla önemini hissettiğimiz bugünlerde biz de yerli ve milli markalar ile istişare toplantılarımızı gerçekleştirdik. Bakanlıklarımız ve Bilgi Teknolojileri Kurumumuz ile istişarelerimiz devam ediyor. Gerekli düzenlemeler yapıldığı takdirde yerli üretimimizin yüzde 40’a çıkacağını düşünüyoruz.”

İLK SIRADA SAMSUNG VAR

Türkiye’deki mobil cihaz pazarının yarısından fazlasını tek başına Samsung elinde bulunduruyor. Samsung’un yüzde 52.71 payı bulunurken, Apple’ın yüzde 16.54’te kalıyor. Samsung ve Apple’ı, yüzde 5.45’lik pay ile General Mobile, yüzde 5.21 ile LG, yüzde 4.87 ile Huawei ve yüzde 2.09’luk pay ile Vestel izliyor.

VENÜS’E YERLİ DOPİNGİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Onların iPhone’u varsa öbür tarafta Samsung var, Venüs var Vestel var” sözleri, Vestel hisselerinde önemli bir artış sağladı. Erdoğan’ın Apple’ın ürettiği iPhone’a karşılık Vestel’in Venüs telefonunu öne çıkarması şirket hisselerini uçurdu. Vestel hisseleri günü yüzde 4.55 yükselişle 8.73 liradan kapattı.

'ye yönelik açık bir ekonomik saldırı var. Eskiden daha sofistike, örtülü, dolaylı yollardan yapılırdı. Şimdi bodoslama üzerimize geliyorlar. Buna karşı yapabileceğimiz iki şey var. Biri ekonomik, diğeri siyasi tavır. Ekonominin gerektirdiği teknik tedbirleri aldık, alıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile tüm ilgili kurumlarımız gece, gündüz çalışıyor. Yapabileceğimiz ikinci ve bana göre asıl önemli olan husus siyasi duruşunuzu sağlam tutmak.

Dolar, ülkemizin parası karşısında bir anda 4.8 seviyesinden nasıl oldu da 7'lere fırladı? 15 Temmuz sabahı 2.8 seviyesinde olan kurun iki yılda 4.8 seviyesine çıkmış olması dahi anlamsızken, bu durumu nasıl izah edeceğiz? Türkiye'nin 1994 ve 2001 krizinde ülkemizde veya 10 yıl önceki mortgage krizinde Avrupa ve Asya'da olduğu gibi bankaları mı battı? Hayır. Ülkemiz dünyanın en sağlam bankacılık sistemlerinden birine sahip.
Borçlarımızı tıkır tıkır ödediğimiz gibi kamu borç stokunun milli gelire oranında Avrupa'nın en iyi ülkesiyiz. Türkiye çok büyük bir felaket yaşayıp üretemez, ticaret yapamaz duruma mı düştü? Hayır. Ekonomimiz tıkır tıkır çalışıyor. İhracatta, turizmde, istihdamda rekorlar kırdığımız bir dönemden geçiyoruz. Bir savaşa mı girdik, işgale mi uğradık, siyasi veya sosyal bir kaos mu yaşıyoruz? Hayır. Tam tersine, kendi topraklarımızda da bölgemizde de huzurun, güvenin, istikrarın teminatı bir ülke durumundayız.

BÜYÜK VE DERİN OPERASYON
Amerika sadece ülkemizi değil, Çin'den Rusya'ya, İran'dan Avrupa'ya kadar pek çok yeri ekonomik bakımdan hedef almış durumda. Hemen yanı başındaki Kanada'yı hedef almış durumda. Ancak bu durum tek başına ülkemizde yaşananları izaha yetmiyor. Demek ki ülkemize yönelik daha büyük ve derin bir operasyon. Bunlar sahada bize istediklerini yaptıramayınca, tıpkı diplomasi, askeri güç, istikrarsızlık gibi ekonomiyi de silah olarak kullanmaktan çekinmiyorlar. Yaşadığımız sürecin bize bir maliyeti vardır. Ama operasyonu gerçekleştirenlere de bir maliyeti olduğu şüphesiz.
Dün milletimizle birlikte tankların, topların, uçakların, helikopterlerin, namluların karşısında dimdik durmuştuk. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bugün de milletimizle birlikte doların, kurun, enflasyonun, faizin karşısında aynı kararlılıkla duracağız. Doları hemen bozdurup 'nın onurunu korumamız işte bunlara en güzel cevap olacaktır.
Ekonomik tetikçilere vereceğimiz en güzel cevap işimize dört elle sarılmak. Daha çok üreteceğiz, daha çok ihraç edeceğiz. Depoları kilitlemenin anlamı yok. 'Üretimi askıya alalım'. Çok ciddi yanlış yaparsınız. Daha çok istihdam oluşturacağız. Daha çok ter dökeceğiz, emek vereceğiz.
Dışarıdan le aldığımız her ürünün daha iyisini üretip dışarıya satacağız. ABD'nin elektronik ürünlerine boykot uygulayacağız. Onların Iphone'u varsa, öbür tarafta var. Kendi ülkemizde Venüs var, Vestel var. Biz kendimize yeteceğiz. Olmayanı da üreteceğiz. Bu millet bunları yapmaya muktedirdir.
Bu millet onlar gibi bakan değil, kazan kazan esasına göre hareket eden bir millet. Hammaddeden yarı mamule, yarı mamulden mamule, mamulden yüksek teknolojiye, yüksek teknolojiden tasarıma doğru işlerimizi geliştireceğiz. Fabrikalarımızı çok daha fazla çalıştıracağız. Pazarlarımızı genişletmek için dünya kazan, biz kepçe daha çok çalışacağız.
Bazılarının gençlerimi tahrik etmek için yurtdışı güzellemeleri yaptıklarını görüyorum. Yurtdışında ortaya koyduğu gayreti burada sergileyen herkes ülkemizde çok daha iyi bir hayat seviyesine kavuşacaktır. Kendi ülkesinde ortalama bir işle iyi bir standartta yaşamayı yurt dışında sefalet içinde hayatını sürdürmeye tercih etmiş olan kendi bileceği iştir. Ama bununla kalmayıp ülkesini karalamayı tercih edenlere biz mankurt diyoruz. Bizim mankurtlara ihtiyacımız yok.
Öte yandan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık ve beraberindeki heyeti kabul etti. Görüşmede Erdoğan kurban bağışını Kızılay'a yaptı.

SEN TÜRK'SÜN TL İLE YÜRÜYECEKSİN
Rabbimizin yardımı yakındır, hiç endişe etmeyin. Şayet tam tersini yaparsak asıl o zaman vay halimize. Bekle gör anlayışıyla üretimi durdurursak, ihtiyat diyerek ticareti aksatırsak, önümüzü görelim diyerek yatırımları ertelersek, hele hele paramızı dövize yönlendirirsek inanın asıl o zaman düşmana teslim olmuş duruma düşeriz. Sakın, sakın... "Dövize gidersek kurtuluruz" yok. O zaman batarsın. Sen Türk'sün, sen Türk Lirası'yla beraber yolunda yürüyeceksin. Vatan toprağından vazgeçmekle üretimden, yatırımdan, ticaretten, velhasıl ekonomiden vazgeçmek arasında bir fark yoktur. Her ikisinin de sonucu aynı kapıya çıkar. İnşallah buna meydan vermeyeceğiz. Milletimizle, iş dünyamızla, üreticilerimizle, ihracatçılarımızla, çalışanlarımızla birlikte gönül gönüle, el ele, omuz omuza verip bu meselenin üstesinden geleceğiz.

SAĞ OLSUN BATI'DAN DOSTLAR ARIYOR
Bu hafta içinde Batı'da, uluslararası camiada birçok yapacağımız görüşmeler olacak. Hazine ve Maliye Bakanımız şu anda bazı ülkeleri dolaşıyor. Sağ olsun Batı'dan dostlar arıyor, onlarla görüşüyoruz. Türkiye'de bir araya gelmenin gayretleri içindeyiz, dayanışmayı sürdüreceğiz. Ülkemize yatırım yapmayı düşünenleri daha çok teşvik edeceğiz. Kaynakları içeriden dışarıya doğru değil, dışarıdan içeriye doğru akıtacağız. Bunları başardığımızda önümüze konulan engellerin birer birer devrildiğini, kurulan tuzakların birer birer bozulduğunu, yazılan senaryoların birer birer yıkıldığını, yırtıldığını göreceğiz.

KİŞİ BAŞINA GELİR İKİ KATINA ÇIKACAK
Ne diyor bu beyefendiler 'Dünyanın en zengini biziz.' Sorun bakalım, en az gelişmiş ülkelere ne kadar yardımları, destekleri olmuş. Biz bir numarayız, onlar arkamızdan geliyor. Niye? Bizim gönlümüz zengin. GSMH'ya göre zaten devamlı onlar arakamızdan geliyor. Türkiye 2023 hedeflerine ulaştığında, kişi başına milli gelirimizi inşallah iki katından fazla arttıracağımız için her vatandaşımız şu anda olduğundan evelallah iki kat daha zengin hale gelecek.

AP'den Türkiye'ye destek geldi

AP Türkiye Forumu, ABD'nin ilave vergi uygulamalarının gayrimeşru ve DTÖ kurallarına aykırı olduğunu belirterek, sorunların çözülmesi çağrısında bulundu.

AP'den Türkiye'ye destek geldi

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Forumu, ABD Başkanı Donald Trump'ın Türkiye'ye yönelik ilave çelik ve alüminyum vergisi kararının gayrimeşru ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına aykırı olduğunu belirtti.

"ENDİŞEYLE TAKİP EDİYORUZ"

Avrupa Parlamentosundan (AP) 60 milletvekilinin üye olduğu Forum'dan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye ve ABD arasında derinleşen diplomatik gerginliğin endişeyle takip edildiği ifade edildi.

"ABD'NİN İLAVE VERGİSİ GAYRİMEŞRU"

Açıklamada, "Avrupa Birliği (AB), ABD'nin ulusal güvenlik gerekçelerini öne sürerek, Türkiye'ye uyguladığı ilave verginin gayrimeşru ve (Dünya Ticaret Örgütü) DTÖ kurallarına aykırı olduğunu değerlendirmektedir." denildi.

"TÜRKİYE'NİN EKONOMİK OLARAK İSTİKRARLI OLMASI BİZİM DE ÇIKARIMIZADIR"

Türkiye'nin ekonomik olarak istikrarsızlaşmasının kimsenin çıkarına olmadığı belirtilen açıklamada, "AB'nin en büyük ticari ortaklarından biri olan demokratik Türkiye'nin ekonomik olarak müreffeh ve istikrarlı olması bizim de çıkarımızadır." vurgusu yapıldı.

Açıklamada, iki NATO müttefiki Türkiye ve ABD'nin sorunlarını çözmek için yapıcı diplomatik girişimlere başvurması gerektiği vurgulandı.

PKK IRAK'TAN TEMİZLENECEK 

Erdoğan, Irak Başbakanı İbadi'yi Külliye'de kabul etti. Görüşmede teröre karşı işbirliği kararı alındı. 

Başkan Erdoğan, Irak Başbakanı Haydar El-İbadi ile görüştü. Beştepe'deki görüşme sonrası iki lider basın toplantısı yaptı. Erdoğan, “Terörle mücadele konusunda tam işbirliği içerisinde olma konusunda mutabık kaldık” açıklamasında bulundu.

MUTABIK KALINDI 

“Terör örgütleri arasında ayrım yapmıyoruz” diyen Erdoğan, “DEAŞ ile PKK arasında bir fark yoktur. İkisi de çocuk ve yaşlıları katleden vahşilerdir. Irak'la dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz. PKK'nın Irak'tan tamamen temizlenmesi için çabalarımızı artıracağız. Türkmen kardeşlerimizin güvenliğinin sağlanmasının önemini ifade ettik” bilgilerini paylaştı. 

İKİNCİ SINIR KAPISI 

İkili ekonomik ilişkileri de ele aldıklarını belirten Başkan Erdoğan, “Sayın İbadi kardeşimle ikinci sınır kapısının önemine değindik. İkinci sınır kapısı hem Irak'ın hem de ülkemizin faydasına olacaktır. PKK terör örgütüyle mücadelede Irak tarafından beklentilerimizi artırdık. Irak'la bu konuda dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. 

EKONOMİK DAYATMAYA BOYUN EĞMEYİZ

TBMM Başkanı Yıldırım, ABD yönetiminin Trump'ın sorumsuz twett'leri yerine tutarlı, yasal bir zeminde çözüm aramasını istedi. 

TBMM Başkanı Binali Yıldırım, “Türkiye siyasi hesaplarla yapılan ekonomik dayatmalara kapalıdır. Dost, hasım herkes bunu böyle bilmelidir” dedi. Yıldırım, 10. Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla Türkiye'de bulunan büyükelçilerle Çankaya Köşkü'nde kahvaltıda bir araya geldi. 

ASİMETRİK HAMLELER 

Yıldırım burada yaptığı konuşmada, ABD'nin Türkiye'ye karşı yürüttüğü ekonomik savaşa değinerek, “Bu olumsuz kampanyanın arkasında olan yönetimleri ve çevreleri hukuk devleti ilkelerine, Türk yargısına ve uluslararası hukuka saygı duymaya bir kez daha davet ediyorum. Birtakım asimetrik hamlelerle hasmane sözlerle Türkiye'yi hizaya getirmeye çalışma, dayatma yapma sevdasından bir an önce vazgeçmeleri çözüm için yegane yoldur” ifadelerini kullandı. 

YASALARIMIZA SAYGI 

Türkiye'nin, milletinden aldığı güçle her türlü zorluğun üstesinden geçmişte olduğu gibi bugün de başarıyla çıkmasını bileceğini vurgulayan Yıldırım, “Amerikan yönetimi Başkan'ın sorumsuz tweet'leriyle istediğini yaptırmaya çalışmak yerine yasalarımıza saygı çerçevesinde çözüm aramalıdır” dedi. 

BRUNSON'IN DURUMUNDA BİR DEĞİŞİKLİK YOK

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ABD Maslahatgüzarı'nın İzmir'de ziyaret ettiği Rahip Brunson'ın hakkındaki ev hapsi kararında değişiklik olmadığını söyledi. 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Rus mevkidaşı ile Sergey Lavrov'la Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında FETÖ ve PKK ile işbirliği nedeniyle ev hapsinde tutulan ABD'li rahip Brunson'ın durumunda herhangi bir değişiklik olmadığını söyledi. Brunson'ın sağlık durumu nedeniyle şu anda ev hapsinde olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Bugün, maslahatgüzar da, konsolosluk erişimi orada devam ediyor, kendisini ziyaret edecek. Sonuçta Brunson'ın durumunda herhangi bir değişiklik yok” diye konuştu. 

YAPTIRIMLARA KARŞIYIZ 

Bakan Çavuşoğlu, ABD'nin yaptırım politikasına ilişkin bir soruya ise Türkiye'nin ABD'nin veya herhangi bir ülkenin yaptırımlarına prensip olarak karşı olduğu yanıtını verdi. BM yaptırım kararlarına herkesin uyduğunu ve bunun zaten bağlayıcı olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, “Biz AB'nin de Rusya'ya yönelik yaptırımlarına hiçbir zaman katılmadığımız gibi karşı olduğumuzu da net bir şekilde söyledik. İran'a yönelik yaptırımlara da katılmayacağımızı söyledik” dedi. 

KABADAYILIK DEVRİ BİTSİN 

Bir ülkenin tek başına karar alıp bu kararını diğer ülkelere empoze etmeye çalışmasının kabul edilemez olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Artık böyle bir dünya yok bunu kabullenmeleri gerekiyor. Dolayısıyla artık bu kabadayılık devrinin bitmesi gerekiyor” diye konuştu. 

DOLARDAN  VAZGEÇECEKLER

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, doların nüfuzunun eninde sonunda azalacağı ve bir çok ülkenin dolardan vazgeçmeye başlayacağı değerlendirmesinde bulunarak, “Milli paralarla ticaret birkaç senedir önümüzdeki hedeflerimizden biri” dedi. 

PAPAZA EVİNDE ZİYARET

Rahip Brunson'ın avukatı ev hapsinin kaldırılması için dün yeniden başvruda bulunurken ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde görevli Maslahatgüzar Jeffrey M. Hovenier İzmir'e giderek, rahibi evinde ziyaret etti. Polisin önlem aldığı Alsancak semtindeki Işılay Saygın Sokak'ta, Hovenier'in, Brunson çiftinin evindeki ziyareti yaklaşık 1 saat sürdü. ABD'li rahip Andrew Craig Brunson, 'Terör örgütleri PKK ile FETÖ/PDY adına suç işlemek' ve 'devletin güvenliği bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek' suçlarından 35 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Brunson, sağğlık sorunları nedeniyle ev hapsinde tutuluyor.Zülfikar Gençtürk
15-temmuz.net haberleri
E-Posta: [email protected]
..

Bu haber 148415 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
FETÖ vari kumpasta flaş! İşte gizli tanık Serdar Sertçelik'in kaçışını organize eden isim!
FETÖ vari kumpasta flaş! İşte gizli tanık Serdar Sertçelik'in...
FETÖ vari kumpasta flaş! İşte gizli tanık Serdar Sertçelik'in kaçışını organize eden isim!
FETÖ vari kumpasta flaş! İşte gizli tanık Serdar Sertçelik'in...