Başbakan Binali Yıldırım, dün partisinin TBMM Grup toplantısında konuştu. Yıldırım'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
HESABI ÖDEYECEKLER:
Referandumun arkasından Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'ne yönelik, Irak, Türkiye ve İran yaptırımları ilan etti. Bu bağlamda Türkiye, Erbil'e ve Süleymaniye'ye olan uçuşları durdurdu. Türk hava sahasını kapattı. Yeni tedbirler yolda. Bunlardan bir tanesi İbrahim Halil Sınır Kapısı'nın Irak yönetimine devredilmesi ile ilgili MGK tavsiye kararı doğrultusunda süreci başlatmış bulunuyoruz. Bizim oradaki yerli ahali ile sorunumuz yok. Hesabı bu kararı verenler ödeyecek. İş bu kadar basit. Nihayet ödemeye başladılar. Burnunun doğrultusunda karar verirsen olacaklar budur. Irak Merkezi Yönetimi ile bu konuda yakın çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

KERKÜK OPERASYONU: Kerkük'ün tamamen PKK ve Peşmergelerden temizlendiği bilgisi geliyor. Yıllar boyunca işin tarihi derinliğine baktığımızda orada sistematik olarak demografik yapıyı fiili durumlarla değiştirme gayretlerinin olduğunu görüyoruz. Hatırlayın, birkaç yıl önce bütün kayıtlar yakıldı ve bir oldu bittiyle orada "Kerkük bir Kürt şehridir" diye bir fiili durum yapıldı. Bunu Türkiye olarak asla kabul etmedik. Şimdi, Kerkük'ün tekrar Irak Merkezi Yönetimi tarafından kontrol altına alınmış olması müspet bir gelişme. Ancak burada dikkat edilmesi gereken konu, bölgenin tarihi derinliğine uygun olarak, bozulmaya çalışılan demografik yapıyı tekrar tesis edecek bir yönetim tarzını uygulamaya koymaktır. Aksi halde sorunlar devam eder.
VALİLERE MESAJ VERDİ: Vatandaşa en yakın birimler valilerdir, belediyelerdir, kaymakamlardır, muhtarlardır. Eğer merkezi yönetimi beyin, baş olarak görürsek yerel yönetimler, mahalli idareler el ve ayaklardır. El ve ayaklar çalışmadan vücudun başarılı olma imkanı yok. Sahada iş yapan, iş üreten herkes hata yapabilir. Eğer usulde, "Hata yaparım" diye korkarsanız, hiçbir iş yapamazsınız. Dolayısıyla vatandaşın beklentisi de başka bahara kalır. Hata yapmak olur ama hainlik olmaz. Hata affedilir ama hainlik affedilmez. Onun için sahada bulunanların, planlama yapanlara göre çok daha önemli sorumluluğu var, daha da fazla gücü var. Çünkü onlar, olayın içinde. Ankara'dan, uzaktan sorunu tarif etmek, çözümü üretmek pek de mümkün değil. O yüzden çözüm de yerel olmalı, yerinde olmalı. Artık her şeyi Ankara'ya havale etme dönemi yavaş yavaş ortadan kalkacak.
SOMALİ: Somali'de yüzlerce insan patlamada hayatını kaybetti, saatler sonra orada sadece Türkiye vardı, sadece Türkiye'nin bakanı vardı, sağlık ekibi vardı. Refakatçileri ile birlikte 35 yaralıyı Türkiye'ye getirdik ve tedavilerine başlandı. Orada Türkiye'nin yaptığı hastane olmasaydı o terör olaylarında yaralananların tedavisi yapılamayacaktı. Biz gittiğimiz yerlere hesap kitap için, dolar için, para pul için gitmiyoruz; insanlık için, kardeşlik için gidiyoruz. Terör insanlığın baş belası, ortak tehdittir. Teröre karşı farklı standartlar, iki yüzlü davranışlar terörü yok etmeye değil, terörün daha fazla azmasına vesile olmaktadır. Terör her zaman, her yerde kapıyı çalabilir. Onun için mutlaka bu mücadelede ortak akılla birlikte hareket etmek mecburiyeti vardır.
OHAL'İN UZATILMASI: Durup dururken OHAL ilan etmedik. Her gün bir yerde bir olay patladı. Bir yandan FETÖ, diğer yandan terör örgütü PKK'yla mücadele ediliyor. OHAL keyfiyet değil mecburiyet dolayısıyla alındı.

YILDIRIM, KILIÇDAROĞLU İLE GÜNDEMİ GÖRÜŞTÜ
Başbakan Binali Yıldırım, dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Meclis'te bir araya geldi. İç ve dış politikadaki son gelişmelerin masaya yatırıldığı ve 1.5 saat süren baş başa görüşmede, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin gerçekleştirdiği gayrimeşru referandumun ardından Türkiye'nin aldığı yaptırım kararları, OHAL süresinin uzatılması, terör örgütleriyle mücadele ve ABD ile yaşanan vize krizi konuları ele alındı. Görüşmenin ardından gazetecilere açıklama yapan Yıldırım, "Sayın Kılıçdaroğlu ile memleket meselelerini konuştuk. Hem iç hem de dış politikayla ilgili gündemdeki konular hakkında değerlendirme yaptık" dedi. Kılıçdaroğlu ise "Türkiye'nin pek çok sorununu görüşme imkânımız oldu. Sayın Başbakan belli konularda bilgi verdi. Kendisine teşekkür ediyorum" ifadesini kullandı. Görüşmede siyasi casusluktan hüküm giyen CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun durumu da gündeme geldi. Kılıçdaroğlu, istinaf mahkemesinin bozma kararını hatırlatarak, Berberoğlu'nun serbest bırakılması gerektiğini aktardı. Kılıçdaroğlu açlık grevi yapan DHKP-C'den tutuklu Nuriye Gülmen ile Semih Özakça'nın sağlık durumunun da kritik olduğunu belirtti. Müftülere nikah kıyma yetkisi veren tasarının laiklik ilkesine aykırı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu'nun ayrıca kamudan atılan bazı isimlerle ilgili bir dosyayı da Yıldırım'a verdiği öğrenildi.
"BAHÇELİ'NİN ÖNERİSİ ÜZERİNDE ÇALIŞILABİLİR"
"Üniversitelerde yeni bir sınav düzenlemesi yapılacak bu sene. Sayın Bahçeli bir adım ileri giderek 'Sınavı kaldıralım' dedi. Sayın Bahçeli akademisyen, bu işlerden anlar. Üniversitelerin aldığı gençlerimizin sayısı 900 bin. Üniversiteye gitmek isteyenlerin sayısı bir milyon 100 bin. Geçmişten gelen 2.5 milyon gencimiz var. Önce bu gençlerimizi üniversiteli yapalım. Sonrasında mezun olan öğrenci ile üniversitelerin alacağı sayı aynı olacağı için Bahçeli'nin önerisi düşünülebilir."

GÜLMEN-ÖZAKÇA DOSYASI

KHK ile yapılan kamudan ihraçlar ile FETÖ yargılama süreçleri de ele alındı. Kılıçdaroğlu, kanun hükmünde kararname (KHK) ile ihraç edilen, açlık grevindeyken tutuklanan Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın sağlık durumunun kritik aşamaya geldiğini söyledi. CHP Lideri, bu isimlerin serbest bırakılmasını ve durumlarının OHAL Komisyonu’nda öncelikli olarak görüşülmesini talep etti. Başbakan Yıldırım, her ikisinin durumuna ilişkin Kılıçdaroğlu’na bir dosya verdi.