Giriş Tarihi: 13.03.2017 17:32 Son Güncelleme Tarihi: 13.03.2017 18:09
Türkiye'den AB'ye mülteci resti
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik, Türkiye'nin, AB ile sığınmacı anlaşmasındaki karadan geçişler konusunu tekrar değerlendirmesi gerektiğini söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogheri'nin Hollanda'nın diplomatik skandalına ilişkin, "Karşılıklı gerilimden kaçınılmalı" şeklinde açıklama yapmasına tepki gösterdi. Çelik, "Mogherini bu açıklamasıyla Türkiye'de darbe girişimi olduğu zamanki açıklaması gibi hiçbir karşılığı ve etkisi olmayan ve tamamen yanlış bir açıklama yapmış. Olayı doğru bir şekilde değerlendirmemiş." dedi.
Bakanlıkta medya temsilcileriyle bir araya gelerek gündeme dair değerlendirmelerde bulunan ve soruları yanıtlayan Çelik, Avrupa'da aşırı sağ ve faşist partilerin başa gelmesi halinde, ortaya çıkacak tablonun Türkiye'nin milli çıkarları ve dünya için doğru olmayacağını ifade etti.
Çelik, "Türkiye'nin sınırlarında böyle bir istikrarsızlık varken, aşırı sağcılar üzerinden Avrupa'nın istikrarsızlaştırılmasının milli çıkarlarımız için çok zorlayıcı, tehdit edici olduğunu düşünüyorum. Temel değerlerinden uzak bir Avrupa'nın ne kadar vahşi bir Avrupa'ya dönüşeceğinin bir göstergesidir Hollanda'daki son yaklaşımlar. Değerler Avrupa'sının ayakta durması şeklinde yürüttüğümüz politikanın net bir şekilde daha da güçlü şekilde dillendirilmesi lazım." diye konuştu.
"PKK BU YAKLAŞIMDAN GÜÇ ALDI"
Bakan Çelik, özellikle sistematik engellemeye imza atan ülkelerin DEAŞ saldırısında Türkiye'ye destek verirken, PKK saldırısında böyle bir dayanışma göstermediğinin altını çizdi. Çelik, "PKK da bu yaklaşımdan güç alarak silah bırakma sürecini sona erdirdi." şeklinde konuştu.
Çelik, Avrupa Komisyonu Türkiye Raportörü Kati Piri'nin Türkiye'de yağmur yağsa yorum yaptığını ancak son günlerde yaşanan gelişmelere dair bir yorumda bulunmadığını vurguladı. Fransa, Almanya ve Hollanda'da yapılacak seçimlerin çok önemli olduğunun altını çizen Çelik, "Bir bakıma, nasıl bir Avrupa tablosu çıkacağının net bir göstergesi olacak. Burada aşırı sağcıların aşırı yükselmesi gibi bir tablo ortaya çıkarsa bu tabii Avrupa'da geçmişteki kabusun dirilmesi anlamına gelir." ifadelerini kullandı.
Ömer Çelik, geçmişte aşırı sağcıların yüz maddelik gündemi varken bundan sadece 10'unun ana akım siyasetçileri etkilediğini ancak günümüzde bu oranın yüzde 85'e çıktığını ve ana akım sistemin de siyaseti haline geldiğini belirtti. Hollanda'nın istediği zaman Viyana Konsolosluk Sözleşmesi'ni uygulamayacağını gösterdiğini kaydeden Çelik, bunun zaten ülkedeki aşırı sağcı parti lideri Geert Wilders'in görüşlerinin hükümet politikasına hakim olması anlamına geldiğini, böyle bir tablonun ortaya çıkması halinde, Türkiye'nin milli çıkarları ile Avrupa'daki Türk ve Müslüman varlığı için çok daha sıkıntılı sonuçlar doğuracağını anlattı.
"KRİZİ KOPUŞA ÇEVİRMEK İSTİYORLAR"
Hollanda ile yaşanan gelişmelerin kriz olarak tanımlanıp tanımlanmadığı yönünde bir soruya karşılık Çelik, şunları söyledi:
"Türkiye'nin (Avrupalı) bazı rakipleri var. Bunların bazıları, Türkiye'nin AB sürecindeki krizleri bir kopuşa çevirmek istiyor. Türkiye'nin Avrupalı olmayan bazı rakiplerinin de Avrupa'daki bazı Türkiye karşıtlarını destekleyici şekilde birtakım formüller ürettiğini biliyoruz. Hatta aşırı sağın teslim aldığı bir Avrupa'nın kendi politikaları açısından uygun olabileceğini düşünüyorlar. Dolayısıyla bizim bu krizleri Avrupa'daki aşırı sağ, ırkçı neo-faşistlerin lehine kopuşlara dönüştürmeme hassasiyetimiz var. Aşırı sağcı ve ırkçıların Türkiye'nin Avrupa ile bir kopuş yaşaması şeklinde bir zafer elde etmek istediklerini görüyoruz."
"HAHN, 'BÖYLE BİR ŞEY SÖYLEMEDİM' DEDİ"
Çelik, AB Komisyonu üyesi Johannes Hahn'ın Türkiye'ye mali yardımların durdurulduğu şeklinde bir açıklama yaptığı iddiaları üzerine, mali yardımların iptaline ilişkin düzenlemelerin bir ülkenin mükellefiyetlerini yerine getirmemesi halinde olacağını anlattı.
Türkiye'nin mükellefiyetlerini yerine getirdiğini ve bu yardımları en cazip şekilde kullanan ülkelerin başında geldiğini söyleyen Çelik, bu iddiaları Hahn'ın ofisine sorduklarını, kendilerine gelen cevabın "böyle bir şey söylenmediği" şeklinde olduğunu belirtti.
"KARADAN GEÇİŞLER KONUSU TEKRAR DEĞERLENDİRİLMELİ"
Bakan Çelik, AB ile sığınmacıların geri kabul anlaşması, vize serbestisi, sığınmacılara 3 milyar avro mali yardım yapılması gibi konuların tek bir paket olduğunu hatırlattı.
AB tarafının anlaşmaya uymamamı nedeniyle, Türkiye'nin gelinen noktada Birliğe karşı bir yükümlülüğü olmadığının altını çizen Çelik, buna karşın kendilerinin insani sorumlulukla hareket ettiğini dile getirdi. Çelik, anlaşa sayesinde Ege Denizi'ndeki ölümlerin önüne geçildiğine dikkate çekerek, Türkiye'nin bir anlamda insanlığın namusun kurtardığını kaydetti. Çelik, "Ama dediğim gibi özellikle karadan geçişler konusunda Türkiye bence bu durumu yeniden değerlendirmelidir" dedi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonunun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn'ın, "Türkiye ve bazı AB üyesi ülkeler arasında son günlerde yaşanan tansiyonun ardından, konunun daha fazla tırmandırılmasından kaçınmak ve durumun sakinleşmesi için yollar bulmak gerekmektedir." şeklinde açıklamalarda bulunduğunun hatırlatılması üzerine Çelik, bunun son derece "apolitik" bir yaklaşım olduğunu ifade etti.
Mogherini'den beklenen açıklamanın bu olmadığını belirten Çelik, bu ifadelerin sadece olayı geçiştirmeye dönük nitelikte olduğunun altını çizdi. Çelik, "Mogherini bu açıklamasıyla Türkiye'de darbe girişimi olduğu zamanki açıklaması gibi hiçbir karşılığı ve etkisi olmayan ve tamamen yanlış bir açıklama yapmış. Olayı doğru bir şekilde değerlendirmemiş. Birliğin yüksek temsilcisinin sahip olması gereken bir dil değil." diye konuştu.
AB Bakanı Ömer Çelik'ten önemli açıklamalar

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik Hollanda'nın ırkçı, ayrımcı yaklaşım ve skandal uygulamaları için açıklamalarda bulundu. Çelik "Wilders'in yaklaşımını ve bu anlayışı çok iyi tanıyoruz" dedi ve ekledi: "Türkiye egemen bir devlettir ve müeyyidelerimiz olacak"
İşte Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar;
ONU ÇOK İYİ TANIYORUZ
"Kuşkusuz buna karşı müeyyidelerimiz olacaktır. Bunlara cevap vereceğiz. Ancak bize dalgayı düşürün demek olmaz. Bu konuda Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi'ne büyük görev düşmektedir. Taraflara itidal tavsiye ediyoruz gibi yaklaşımlar yeterli değildir. AİHS'nin temellerini ihlal eden bu yapı büyük bir tehlike az etmektedir. Bu ırkçı şiddet, neofaşist şiddet olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü biz Wilders ve temsil ettiği yaklaşımı çok iyi tanıyoruz.
Avrupa'ya bir kere daha temel değerleri ihlal eden Hollanda hükümetine karşı topyekün karşı koyması gerektiğini hatırlatıyoruz. Türkiye egemen bir devlet olarak gerekeni yapacaktır."
İstanbul'da açılan FETÖ davaları 268'e yükseldi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından örgüte yönelik açılan dava sayısı 268'e yükseldi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosundan sorumlu Başsavcıvekili İsmail Uçar koordinesinde 29 cumhuriyet savcısı tarafından FETÖ'nün darbe girişimi ile örgüte yönelik soruşturmalar tüm hızıyla sürüyor.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, savcılığın 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana tamamladığı soruşturma sayısı 268'e çıktı. Bu soruşturmalar sonucunda ayrı ayrı hazırlanan iddianamelerin gönderildikleri İstanbul ağır ceza mahkemelerince kabul edilmesinin ardından davalar açılmış oldu.
FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin 12 ayrı dava açıldı.
FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne direnilmesi ve karşı konulması şeklinde yapılan çağrıya uymadığı gerekçesiyle 17'si tutuklu 29 polisin yargılanmasına İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor.
Yine 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında AK Parti İstanbul İl Başkanlığını işgal etmeye çalıştığı öne sürülen 4'ü tutuklu, 74 sanığın yargılanması İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde sürüyor.
Darbe girişimi sırasında İstanbul Valiliğini işgal eden askerlere yardıma gitmeye çalışan 1'i tutuklu 24 askerin üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istemiyle yargılandığı dava İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Yine 15 Temmuz darbe girişimi gecesi İstanbul Valilik binasının işgaline ilişkin 12'si tutuklu 90 asker sanığın yargılanması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince yapılıyor.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Deniz Harp Okulu Komutanı Tu¨mamiral Mesut Özel'in alıkonulmasına ilişkin 5'i tutuklu 2'si firari 9 subayın üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 29 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediyor. FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Gayrettepe'deki Türk Telekom binasının işgaliyle ilgili rütbeli 13 asker İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor.
Darbe girişimine teşebbüs ettikleri iddiasıyla Hava Harp Okulu öğrencilerine yönelik, aralarında subayların da bulunduğu 72'si tutuklu 75 asker hakkında açılan dava İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün görülmeye başlandı.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde AKOM'u işgal eden askerlere ilişkin, 5'i tutuklu 9'u da rütbeli olmak üzere 17 şüpheli asker, yarın İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkacak. 15 Temmuz'daki darbe girişimine katılarak Sabiha Gökçen Havalimanını ele geçirmeye çalıştıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 28'i tutuklu 62 askerin yargılanmasına İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor.
Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünü işgal eden 18'i tutuklu 58 asker sanığın yargılanacağı davanın ilk duruşması 4 Nisan'da İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacak. Yine aynı mahkemede Ulus'taki TRT binası ile Beşiktaş'taki Digitürk binalarını ele geçirmeye çalışan 56'sı tutuklu 94 sanığın yargılanacağı davanın ilk duruşması da 17 Nisan'da gerçekleştirilecek.
Darbe girişimi sırasında İstanbul Bu¨yu¨kşehir Belediyesi Lojistik Destek Merkezi ve Arıcılar Camisi'nin işgal edilmesine ilişkin 7'si tutuklu 28 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin de İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek, önümüzdeki aylarda duruşmaların başlaması bekleniyor.
Son olarak, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki "ana darbe soruşturması" sonucunda, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 9'u firari 15'i tutuklu 24 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame mahkemece kabul edilerek, ilk duruşmanın 29 Mayıs'ta Silivri'de yapılmasına karar verildi.
SORUŞTURMALAR SÜRÜYOR
Açılan bu davalarının yanı sıra darbe girişimine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca il genelinde yaşanan olaylarla ilgili 20'yi aşkın soruşturma ise sürüyor. Söz konusu soruşturmalar arasında; Atatürk Havalimanı'ndaki işgal, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet (FSM) Köprüsü'ndeki olaylar, İMKB binasının işgal edilmesi, Harp Akademileri Komutanlığında yaşananlar, Taksim, Seyrantepe ve Okmeydanı'ndaki olaylar, Acıbadem'deki Türk Telekom'un basılması, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin işgal edilmesi, CNN Türk binasının işgal edilmesi, Çengelköy Polis Karakolu'nun ele geçirilmeye çalışılması, Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasına tanklarla girilmeye ve helikopterle inilmeye çalışılması de yer alıyor.
Ayrıca, 15 Temmuz gecesi Baştabya Kışlası'na bağlı 66. Zırhlı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında verdiği mücadeleyle İstanbul için kilit rol oynayarak tugayın darbe girişimine desteğini engelleyen Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ün şehit edilmesine ilişkin soruşturma da devam ediyor.
ÖRGÜTE YÖNELİK DAVALAR
Başsavcılıkça, darbe teşebbüsünün ardından örgüte yönelik elde edilen yeni deliller ve ifadeler ışığında yürütülen soruşturmalar da bir bir tamamlanıyor. Örgüte yönelik toplam 256 ayrı iddianame hazırlandı. İddianameler, gönderildikleri İstanbul ağır ceza mahkemeleri tarafından kabul edilerek, davaların görülmesine başlandı. Savcılıkça, açılan davaların haricinde örgüte ilişkin 200'ü aşkın soruşturma ise sürüyor.
Bu 256 dava içinde kamuoyunun da yakından takip ettiği davalar şunlar:
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminde görev almayıp daha sonra yapılabilecek eylemler için kendilerini gizledikleri iddia edilen, aralarında muvazzaf asker ile merkeze alınan vali yardımcısının da bulunduğu 41'i tutuklu 45 sanığın yargılanmasına 8 Mayıs'ta İstanbul 14 Ağır Ceza Mahkemesinde başlanacak.
FETÖ'nün İstanbul Teknik Üniversitesindeki akademik yapılanmasına ilişkin 22'si tutuklu, 3'ü yakalama kararıyla aranan 35 şüpheli hakkında ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan açılan dava İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde 15 Mayıs'ta görülecek.
İstanbul Üniversitesindeki akademik yapılanmaya ilişkin aralarında profesörlerin de bulunduğu 13'ü tutuklu 45 kişinin yargılandığı dava da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.
Ayrıca örgütün İstanbul Üniversitesindeki akademik yapılanmasına ilişkin hazırlanan ikinci iddianamede, aralarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eski başdanışmanlarından Doç. Dr. Fatih Gürsul'un da bulunduğu 10'u tutuklu 40 sanık hakkında 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Örgütün Marmara Üniversitesindeki akademik yapılanmasına ilişkin tutuklu 15 sanığın yargılanmasına İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor.
SPK, futbol, medya, ByLock...
FETÖ'nün Sermaye Piyasası Kurulundaki (SPK) yapılanmasına ilişkin soruşturma kapsamında, bilgisayarında firari Adil Öksüz'ün ismi ve e-posta adresi bulunan Mustafa Taşdemir'in de aralarında bulunduğu 2'si tutuklu 8 sanığın yargılanmasına 2 Mayıs'ta başlanacak.
Örgütün telekom yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında, örgütün şifreli haberleşme programı "ByLock"u kullandığı iddia edilen 62'si tutuklu, 23'ü yakalamalı 93 sanık da 17 Nisan'da İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkacak.
FETÖ/PDY'nin futbol yapılanmasına yönelik, eski futbolcular tutuklu sanık İsmail Demiriz ile tutuksuz sanık Uğur Tütüneker ve firari sanık Arif Erdem'in "terör örgütü üyeliği" suçundan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanmasına devam ediliyor.
FETÖ/PDY'nin medya yapılanmasına ilişkin yürütülen ve aralarında Atilla Taş, Oğuz Usluer, Bülent Ceyhan, Ünal Tanık, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ufuk Şanlı ve Hanım Büşra Erdal ile "fuatavni'' hesabının kurucusu olduğu tespit edilen Said Sefa'nın da bulunduğu 25'i tutuklu 29 sanık da 27 Mart'ta İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkacak.
FETÖ'ye mensup oldukları iddiasıyla Başbakanlık Sektörel İzleme ve Değerlendirme Birimi çalışanlarına yönelik 3'ü tutuklu 13 şüphelinin yargılanması İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediyor.
Ayrıca örgütün şifreli haberleşme programı ByLock kullandıkları gerekçesiyle yürütülen soruşturmalar kapsamında 200'ü aşkın asker ve polise de ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan dava açılarak, farklı İstanbul ağır ceza mahkemelerinde yargılamaları yapılıyor.
KUMPAS...
FETÖ'nün CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'e, Ergenekon davasında delil kabul edilen "İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' belgesinde ıslak imzası bulunduğunu öne sürerek "kumpas" kurduğu gerekçesiyle haklarında dava açılan, aralarında dönemin Jandarma Kriminal Daire Başkanı olan emekli Albay Burhanettin Cihangiroğlu, eski Adli Tıp Kurumu Başkanı Cengiz Haluk İnce'nin de bulunduğu 18 sanık hakkındaki dava da devam ediyor.
Yine örgütün "Futbolda şike" soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasıyla örgütün elebaşısı Gülen'in de aralarında bulunduğu 14'ü tutuklu 108 sanığın yargılandığı dava İstanbul 23. Ağı Ceza Mahkemesinde sürüyor.
Beraat kararıyla sonuçlanan "Balyoz Planı" davasındaki bazı sanıklara kumpas kurulduğu iddiasına ilişkin tutuklu sanık Mehmet Baransu, firari sanık Tuncay Opçin, Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur'un yargılandığı dava, 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.
Söz konusu bu davaların haricinde, örgütle iltisakı bulunduğu veya yardım ettiği iddiasıyla 500'ü aşkın kişiye de ''silahlı terör örgütüne üye olma'' suçundan dava açıldığı belirtildi.
ÖNCEKİ DAVALAR...
FETÖ'nün darbe girişiminden önceki diğer eylemlerine ilişkin açılan davalar ise sürüyor.
Takipsizlikle sonuçlanan Selam Tevhid soruşturmasında FETÖ/PDY'nin kumpas kurduğu iddiasına yönelik firari sanıklar Fetullah Gülen ve Emre Uslu ile eski emniyet müdürleri Yurt Atayün ve Ömer Köse'nin de aralarında bulunduğu 81 sanığın yargılanmasına İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor. Bu dosya ile ilgili hakim-savcı ve askerlere yönelik dava ise Yargıtay'da görülüyor.
Örgütün takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturmasında "usulsüzlükler yaparak darbeye teşebbüs ettiği" iddiasıyla aralarında eski emniyet müdürü Yakup Saygılı'nın da bulunduğu 69 sanığın yargılandığı dava, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılıyor.
Takipsizlikle sonuçlanan "17 Aralık soruşturması"nda kumpas kurup usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla terör örgütü FETÖ elebaşı firari Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 67 sanığın yargılanmasına İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince devam ediliyor.
FETÖ/PDY kapsamında eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın da aralarında bulunduğu 143 polisin yargılandığı "casusluk ve yasa dışı dinleme" davası ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde sürüyor.
Takipsizlikle sonuçlanan bazı soruşturmalarda usulsüzlük yaptıkları, ''kurgulanmış soruşturmalar'' kapsamında aralarında müşteki Engin Dinç'in de bulunduğu bazı istihbaratçı polisler ile bir mahkeme başkanını dinledikleri ve emniyetteki serverları sildikleri iddiasıyla firari sanık Fetullah Gülen ve dönemin İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesinde görevli 44 polis hakkında "FETÖ/PDY yo¨netici ve u¨yesi olmak, casusluk ve özel hayatın gizliliğini ihlal" suçlarından açılan dava İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.
Eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün, MİT tırlarının durdurulması olayına ilişkin "silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında ise ''devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin etme" ve "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme'' suçundan yargılanması, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediyor.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile Yargıtay'ın bozduğu ana davanın 8 sanığının da aralarında bulunduğu 35 kişinin yargılanması da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde sürüyor.
Merkel'den Hollanda faşizmine destek!

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye ve Hollanda arasında yaşanan krize değindi. Merkel'in Türkiye'nin Nazi benzetmesine de çok bozulduğu ortaya çıkarken faşist uygulamalara destek vermeye devam ederek kendisiyle çelişti
AP'nin haberine göre; Almanya Başbakanı Angela Merkel, Münih'te yaptığı konuşma sırasında Türkiye-Hollanda krizine değindi.
Merkel, Türkiye'nin yaptığı Nazi açıklamalarının ardından Hollanda'ya destek mesajı verdi. Merkel benzer açıklamaların hiçbir ülke için yapılmaması gerektiğini savundu.
NAZİ GİBİ DAVRANALIM AMA NAZİ DEMESİNLER!!!
Nazi benzetmelerinin "kabul edilemez" olduğunu vurgulayan Merkel, "Hollanda'ya desteklerimizi iletiyoruz. İki ülke arasındaki dayanışma sürüyor" dedi.

CHP'nin Kilis teşkilatı Ak Parti'ye geçti

Kilis'te, CHP'den istifa eden 40 kişi, düzenlenen törenle AK Parti'ye katıldı. AK Parti Seçim İrtibat Bürosu'nda gerçekleştirilen törende, CHP yönetiminden istifa eden 40 kişiye yeni rozetlerini AK Parti Kilis milletvekilleri Reşit Polat ve Hilmi Dülger ile İl Başkanı İzzet Toprak taktı.
İl Başkanı Toprak, yaptığı konuşmada, CHP yönetiminden istifa eden bir grup vatandaşın AK Parti'ye katılım sağladığını belirtti.
Bugünkü meselenin siyaset ve parti meselesi olmadığını ifade eden Toprak, şunları kaydetti:
"CUMHURBAŞKANIMIZIN ÖNDERLİĞİNDE TÜRKİYE GEREKENİ YAPACAKTIR"
"Arkadaşlar, ülkenin ve çocuklarımızın geleceği için özellikle de son 2 günde artan insani baskının üzerine partimize katılım sağladılar. Doğrunun, gerçeğin AK Parti'de, Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde olduğunu anladıkları için buradalar. Bugün Avrupa'nın lalesi Hollanda'da olan işler bugünün meselesi değil. Bunlar geleceğin meselesi. Gelecekte büyük ve güçlü Türkiye'yi görüyorlar. Bütün dertleri, davaları bu. Vatandaşımızı o kurt köpeğine ısırtan insan, köpeği aşağılamak istemiyorum ama ondan daha alt seviyede bir yaratıktır. Bunun cevabını Türkiye verecektir. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Türkiye gerekeni yapacaktır. Bu konuda teşkilat olarak kanımızın son damlasına kadar ülkenin ve reisimizin yanındayız."
"CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'A DÜŞMAN OLANLAR BİZE DOST OLAMAZ"
CHP'den istifa ederek AK Parti'ye üye olan Selçuk Karlangıç da bir insanın doğru yolda bulunup bulunmadığını kötü insanların yönüyle anladığını belirterek, "PKK, HDP, CHP, Amerika ve Avrupa'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a düşman olduğunu" söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a düşman olanların kendilerine dost olamayacağını ifade eden Karlangıç, "Onların düşmanı bizim dostumuz olacak. Dolayısıyla AK Parti, Sayın Recep Tayyip Erdoğan, milletvekillerimiz ve bu teşkilata gönül veren herkes bizim dostumuz. Bundan sonra biz de dostlarımızın yanında olacağız." diye konuştu.
Şemsi Arslan da CHP'nin şimdiye kadar yürütmüş olduğu politikasını yanlış bulduğu için AK Parti'ye geçmeye karar verdiğini belirterek, Türkiye'nin geleceği adına böyle bir karar aldığını kaydetti.
Jandarma imamı yakalandı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün Anadolu yakasından sorumlu jandarma imamı Ahmet Sak yakalandı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün jandarmadaki yapılanmasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma da önemli bir gelişme yaşandı. Soruşturma kapsamında hakkında bir süre önce yakalama kararı çıkarılan Ahmet Sak gözaltına alındı.
Sak'ın örgütün jandarma yapılanmasının Anadolu yakasından sorumlu imamı olduğu ve bir süredir firari olduğu kaydedildi. Ahmet Sak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde sorguya alındı.

Rotherdam'da polisinin müdahalesinde başından ağır darbe alan Halil İbrahim Kurt, emekli Hollanda askeri çıktı. Kurt aynı zamanda köpeğin ısırdığı gencin de ağabeyi.
Hollanda'da, Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosluğu önünde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya destek vermek için toplanan Türk vatandaşları arasında bulunan, emekli Hollanda askeri Halil İbrahim Kurt, polisin müdahalesi sırasında başından ağır darbe aldı. Bakan Kaya'ya destek gösteri sırasında polis köpeği tarafından baldırından ısırılan Hüseyin Kurt'un ağabeyi, emekli Hollanda askeri Kurt, Hollanda polisinin atlı, köpekli ve coplu müdahalesini güçlükle anlattı.
"BİR ANDA POLİS SALDIRDI"
Halil İbrahim Kurt, Konsolosluğun önüne vardıklarında Hollanda polisinin her tarafı kapattığını, ne olduğunu anlamadan polisin bir anda saldırdığını söyledi.Polisin vücudunun çeşitli bölgelerine copla vurduğunu belirten Kurt, "O sırada, kardeşim de aldığı ağır darbeler üzerine yerde yattığı sırada, polis üzerine köpekle saldırdı." dedi.
"BAYILDIM, SONRASINI HATIRLAMIYORUM"
Son olarak başının arkasına ağır bir darbe aldığını, bilincini kaybederek yere düştüğünü söyleyen Kurt, "Bayıldığım için sonrasını hatırlamıyorum. Hastanede kendime gelebildim. Kardeşimle kaldığımız odada doktorun muayenesinden sonra taburcu olduk." diye konuştu.Kurt, polisin kendilerine saldırmasından çok Bakan Kaya'nın polis gözetimi altında saatlerce makam arabasında mahsur kalmasına üzüldüğünü dile getirdi.
Hollanda polisi, Kaya'yı eskortla bölgeden uzaklaştırdıktan sonra Rotterdam Başkonsolosluğu önünde toplanan binlerce Türk vatandaşını güç kullanarak dağıtmıştı.Hollanda hükümetinin engellemelerine karşı Kaya'ya destek vermek için bölgeye gelen Türk vatandaşlarının üzerine tazyikli su sıkılmış, çok sayıda polis köpeği kullanılmıştı.
TÜRKİYE'DE GÖREV YAPMIŞ
Halil İbrahim Kurt'un, Irak'a yönelik harekatta Türkiye'nin hava savunmasına katkı sağlamak amacıyla 2003 yılında NATO tarafından gönderilen, Diyarbakır 2. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığında konuşlandırılan Patriot Hava Savunma Sistemi'nde görev yapan Hollandalı personel arasında yer aldığı belirtildi.


"Referandum sürecinde tavrımızı açıkladık. Parti olarak 'evet' diyeceğimizi belirttik. Bu kararımızın arkasındayız ve sandıktan 'evet' çıkmasını istiyoruz. Bunun için de bizim sözümüzle hareket edenlere veya bizden bir işaret bekleyenlere açıkça sandığa gidip oylarınızı 'evet' olarak kullanın diyoruz"
HOLLANDA'NIN YAPTIĞI REZALET
Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Hollanda'nın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yönelik skandal tavırlara ilişkin, "Yaşanan tamamen bir rezalettir. Bir diplomatik nezaketsizlikten ziyade uluslararası diplomatik bir terbiyesizlik olarak isimlendirebileceğimiz belki diplomasi tarihinde görülmemiş ve karşılaşılmamış olaylar yaşandı." dedi.
EVET DİYORUZ
Yapıcıoğlu, referandumda yüzde 55 civarında evet çıkacağını tahmin ederek, şunları kaydetti:
"Sürekli sahadayız. Referandum sürecinde tavrımızı açıkladık. Parti olarak 'evet' diyeceğimizi belirttik. Bu kararımızın arkasındayız ve sandıktan 'evet' çıkmasını istiyoruz. Bunun içinde bizim sözümüzle hareket edenlere veya bizden bir işaret bekleyenlere açıkça sandığa gidip oylarınızı 'evet' olarak kullanın diyoruz."
Kahraman: Hollanda bizim kürdan cebimiz

Meclis Başkanı İsmail Kahraman, Hollanda’nın Türk bakanların toplantılarını engellemesini "silinemez leke" olarak nitelendirdi. Hollanda’nın Konya’dan küçük olduğunu belirten Kahraman, “Hollanda bizim kürdan cebimiz. Kim oluyorsunuz?” dedi.
Meclis Başkanı İsmail Kahraman, Hollanda'nın Türk bakanların toplantılarını engellemesinin silinemez bir leke olduğunu söyledi. Hollanda'nın Konya'dan küçük olduğunu belirten Kahraman, "Hollanda bizim kürdan cebimiz. Kim oluyorsunuz siz?" dedi.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Hollanda'yla yaşanan kriz ile ilgili Meclis'te gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.
"Hollanda... Bir başbakanları var, Rutte mi yoksa Hitler mi? Yoksa Benito mu, Benito Mussolini... Yoksa Franco Rutte mi?" diye soran Kahraman, şunları kaydetti:
"Büyük ayıp. Silinemez bir lekedir. Çok yanlış bir harekettir. Çarşamba seçimi var diye kalkıp istifade edecek, yazık. Hollanda, bizim kürdan cebimiz. 41 bin kilometrekare hatta biraz daha az, yani Konya'dan küçük. Kim oluyorsunuz siz? Gelişmemizi önleyemeyeceksiniz?
Şimdiye kadar niye engel koymuyordunuz, şimdi niye koyuyorsunuz? Zannediyorum, Avrupa'da yaşayan işçilerimiz milli şuur ve ruh içerisinde büyük bir iştirak ortaya koyacaklardır. Reyleri ister öyle ister böyle ama iştirakleri çok güçlü olmalı ve olacak. Ve biz milli ruhumuzu beraberliğimizi 15 Temmuz'daki, 7 Ağustos'taki gibi hep yaşayacağız."
'Referandum için gelmeyin' diyen Kurz, Makedonya'da mitinge katılmış

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik "Referandum için gelmesin" açıklamasında bulunan Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz, Makedonya'da 11 Aralık'ta yapılan seçimden kısa bir süre önce bu ülkedeki iktidar partisinin mitingine katıldı.
Bir süre önce "Erdoğan referandum için Avusturya'ya gelmesin" açıklamasıyla gündeme gelen Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz'un söylemleriyle eylemleri arasındaki çelişki dikkati çekiyor.
İslamofobik-Türkofobik açıklamalarıyla tanınan Kurz, yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ikili görüşmeler için ülkelerine gelebileceğini ancak referandum öncesinde buradaki Türk seçmenlerine seçim konuşması yapmasının istenmediğini dile getirmişti.
Kurz'un söylemleriyle eylemleri arasındaki en büyük çelişkilerden biri, Makedonya'da 11 Aralık'ta yapılan erken genel seçimden kısa bir süre önce, Makedon milliyetçisi İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya'nın Ulusal Birliği Demokratik Partisi (VMRO-DPMNE) mitingine katılması.
Partinin 27 Kasım'da başkent Üsküp'te düzenlediği mitinge katılan Kurz, o dönemde muhalif partilerin tepkisini çekmesi üzerine, mitinge VMRO-DPMNE'nin de üyesi olduğu Avrupa Halk Partisinin (EPP) üyesi olarak katıldığını söylemekle yetindi.
Mitingde, meydanı dolduran binlerce Makedonya vatandaşına seslenen Kurz, VMRO-DPMNE öncülüğündeki Makedonya'ya, Balkan rotasının sığınmacılara kapatılmasındaki destekleri için minnettar olduklarını söyledi.
Mitinge davet edilmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Kurz, "Hükümetiniz olmasaydı Balkan rotasını kapatamazdık. Hükümetiniz sayesinde bunu başarabildik. Bu zor durumda bize desteklerinizi esirgemediğiniz için size minnettarız. Avusturya Halk Partisi adına, seçim kampanyasında partinize bol şans diliyorum." ifadelerini kullandı.
Kurz, ertesi gün Makedon mevkidaşıyla yaptığı görüşmenin ardından kendisine yöneltilen bir soru üzerine ise VMRO-DPMNE mitingine katılmasının tartışılacak bir şey olmadığını ve EPP üyesi olarak orada bulunduğunu söyledi.
Mitingdeki her sözünün arkasında durduğunu kaydeden Kurz, Makedonyalı seçmene sandığa gitme çağrısında bulunduğunu, seçmenin kime oy vereceğine sadece kendilerinin karar verebileceğini ifade etti.
Kurz'un VMRO-DPMNE mitingine katılması ve orada konuşması, Makedonya'daki muhalefetin de tepkisini çekerken, ülkedeki siyasi analistler bunun pek alışılageldik bir durum olmadığını vurguladı.
AVUSTURYA BASINI DA TEPKİ GÖSTERDİ
Kurz'un Üsküp'teki mitinge katılması, kendi ülkesindeki basın tarafından da eleştirildi.
Der Standart gazetesinde, "Kurz, tartışmalı iktidar partisinin propagandasını yapıyor" başlığıyla yayınlanan yazıda, Kurz'un VMRO-DPMNE mitingine katılması ve orada konuşma yapması eleştirildi.
Kara Harp Okulunda yeni eğitim-öğretim yılı başladı

Kara Harp Okul Komutanlığında ilk ders Mustafa Kemal Atatürk oldu...
Kara Harp Okul Komutanlığında, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kara Harp Okuluna girişinin 118'inci yıl dönümü ve 2016-2017 eğitim-öğretim yılı açılış törenine, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu ve harbiyeliler katıldı.
İLK DERSİ PROF. DR. AFYONCU VERDİ
Kara Harp Okulunun 2016-2017 eğitim-öğretim yılı ilk dersi, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu tarafından "Atatürk'ün askeri ve siyasi dehası" üzerine verildi.
15 Temmuz'daki FETÖ'nün darbe teşebbüsünden 6 ay sonra 12 Şubat'ta Hava Harp Okulunu eğitime açtıklarını anımsatan Afyoncu, bugün de Kara Harp Okulunun eğitim-öğretime başladığını belirterek "Bu salonda bulunan şerefli Türk subaylarıyla devletin temel ilkelerine bağlı subaylarla eğitimimiz devam edecektir." dedi.
"ATATÜRK, ASKERİ VE SİYASİ BİR DEHA"
Türk tarihin en büyük liderlerinden birisinin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu vurgulayan Afyoncu, Atatürk'ün askeri ve siyasi bir deha olduğunu ve ömrü boyunca ordu-millet bütünleşmesini sağladığını söyledi.
Büyük liderlerin köklü geçmişe sahip milletlerin bağrından çıkacağını, Alparslan, Metehan, Fatih Sultan Mehmet ve Atatürk'ün de bu liderlerden olduğunu ifade eden Afyoncu, bu liderlerin tarihin kırılma noktalarında Türk milletini tarihin karanlık dehlizlerinde kaybolmaktan kurtardığını aktardı.
"ATATÜRK GÜÇLÜ, İNANÇLI VE KESİN KARARLIYDI"
Atatürk'ün Türk tarihindeki en büyük dönüşüm ve değişimi yapan lider olduğuna işaret eden Afyoncu, Atatürk'ün güçlü, inançlı ve kesin kararlı bir kişiliğe sahip olduğunu bildirdi.
YIKILAN OSMANLI DEVLETİNDEN TÜRK DEVLETİ ÇIKARMA PLANI
Askerlik hayatı boyunca 34 adet not defteri tutan Atatürk'ün bu defterlerden birinde, Osmanlı Devleti'nin yıkılmadan yıllar önce, "Asıl mesele yıkılmak üzere olan İmparatorluktan bir Türk devleti çıkarmaktır" notunu düştüğünü belirten Afyoncu, bu notun Atatürk'ün ileri görüşlülüğünü ve kararlarındaki isabeti gösterdiğini söyledi.
"ORDU MİLLİ İRADENİN EMRİNDEDİR"
Atatürk her zaman ordunun siyasetten uzak kalmasını istediğini, bu isteğin doğruluğunun Balkan Savaşlarında görüldüğünü anlatan Afyoncu, "Türkler, 2 bin 200 yılık bilinen tarihinde ordu-millet olarak var olmuştur. Devlet yıkıldığı takdirde Türk milleti var olamıyor, devlet ise orduyla var oluyor. Atatürk'e göre ordu; millet ile bir bütünlük oluşturur ve ordu milli iradenin emrindedir." diye konuştu.
15 TEMMUZ ŞEHİTLERİ ANILDI
Törende daha sonra Türk Silahlı Kuvvetleri Mehteran Birliği konser verdi ve harbiyeli öğrencilerin rol aldığı "Atatürk ve Milli İrade" adlı sahne gösterisi yapıldı.
Sahne gösterisinin son bölümünde 15 Temmuz FETÖ'nün darbe girişiminde hayatını kaybeden şehitlerin fotoğrafları Türk bayrağı zemininde ekrana yansıtıldı ve sahneye çıkan harbiyeliler "Şanlı bayrağın ebediyen dalgalanacağına" namus sözü, "Türk milletinin ebediyen hür yaşayacağına" asker sözü, "Şehit kanıyla sulanmış bu kutsal vatana" da Atatürk sözü verdiklerini haykırdı.
Tören, Kara Harp Okulu Marşı'nın okunmasıyla sona erdi.


Adıyaman’ın Besni ilçesinin eski Belediye Başkanı Fahri Serter, 16 Nisan’da yapılacak olan referandumda ‘evet’ diyeceğini belirtti, CHP üyeliğinden istifa ettiğini açıkladı.
İstifa dilekçesini CHP Besni İlçe Başkanlığına ilettiğini belirten Fahri Serter, ülkemizin büyüyüp güçlenmesini istemeyen, iç ve dış güçlere karşı bugün daha da kenetlenip bir ve beraber olunması gerektiğini kaydetti.
Referandumda 'evet' diyeceğini ve bundan dolayı partisinden istifa ettiğini açıklayan eski Belediye Başkanı Fahri Serter, AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Mehmet Erdoğan ile görüştüğünü sözlerine ekledi.
Fahri Serter, "Bölgemizde sınırlar yeniden çizilmeye çalışılıyor. Bu durumdan güçlü olarak çıkmak için güçlü bir devlete sahip olmamız gerekiyor. 16 Nisan'da yapılacak olan referandum bir seçim veya parti meselesi değildir. Güçlü ve bağımsız bir Türkiye için 23 ve 24. dönem Adıyaman Milletvekili ve AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Sayın Mehmet Erdoğan bizden destek istedi. Ben de sayın vekilimle aynı görüşleri paylaştığımı belirttim. 16 Nisan'da yapılacak olan ve ülkemizin geleceğine yol gösterecek referandum öncesi, millet ve devletten yana tavrımızı göstermek için şahsım ve dostlarımla devletimizin, milletimizin ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum. 16 Nisan sabahı koalisyonsuz, istikrarlı ve güçlü bir Türkiye için 'evet' diyeceğimizi kamuoyuna açıklıyorum" dedi.


Kılıçdaroğlu, skandallarına bir yenisini daha ekledi. CHP lideri bugün yeni bir gafa daha imza atarak “Bu anayasa değişikliği koalisyon sorununu çözmüyor” dedi. Kılıçdaroğlu’nun bu son gafıyla birlikte akıllara şu soru geldi: Ya anayasa değişiklik teklifini hala okumadı ya da bilerek ve kasten yalan söylüyor.
Türk siyasetine hiç seçim kazanamamasına rağmen genel başkanlık koltuğunu bırakmamasının yanı sıra gaflarıyla da imza atan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bir skandal açıklama daha geldi. 16 Nisan'da referanduma gidecek olan anayasa değişikliği teklifi için "Bu anayasa değişikliği koalisyon sorununu çözmüyor" diyen Kılıçdaroğlu, bu kadar da olmaz dedirtti. En büyük özelliği Türkiye siyasetini vesayet zincirinden ve koalisyon çıkmazından kurtaracak olan yeni anayasayla ilgili böyle bir cümle kuran Kılıçdaroğlu için Ak Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, "Kılıçdaroğlu ya anayasa değişikliğini hala daha okumadı ya da bilerek ve kasten yalana başvuruyor. Yani aklınca siyasi uyanıklık yaparak milleti kandırmaya çalışıyor" yorumu geldi.
"BİLGİ EKSİKLİĞİNDEN ÖTE CAHİLLİK"
AK Parti Grup Başkanvekili Muş, konuyla ilgili şunları kaydetti:
Türkiye'de koalisyonu tamamen ortadan kaldırmak için yapılan Anayasa değişikliğini "Koalisyon sorununu çözmüyor" diye eleştirmek bilgi eksikliğinden de öte bir cahilliktir. Anadolu'da bir söz vardır; "Cehaletin bu kadarı ancak tahsille mümkündür" diye. Kılıçdaroğlu'nun içinde bulunduğu durum tam da budur. Bu kadar izansız bir muhalefet ancak böyle açıklanır.
KILIÇDAROĞLU'NUN YALANLARI BİTMİYOR
Milletimiz onay verirse Cumhurbaşkanlığı sistemi geldiğinde bu ülkede artık koalisyon olmayacak. Yine Kılıçdaroğlu bugün açıkça bir yalan daha söyledi ve 18 yaşında vekil olacak birisinin 2 yıl sonra milletvekili emeklisi olacağını iddia etti. Bu da tamamen yalandır. SSK'yı batıran Eski Genel Müdür Kılıçdaroğlu'nun çarpıtmasını düzeltelim; Milletvekillerimiz diğer vatandaşlarımız kaç yaşında emekli oluyorsa aynı koşullarda emekli olmaktadır. Ancak diğer koşulları taşımak kaydıyla emekli milletvekili olunabilmektedir.
"BÖYLE ANA MUHALEFET CHP'YE YAKIŞABİLİR AMA TÜRKİYE'YE YAKIŞMIYOR"
Kılıçdaroğlu Anayasa değişikliği hazırlanırken katkı sunmadı, mecliste görüşülürken metne dikkat etmedi, sonra broşür gönderdik onu da okumamış. Böyle ana muhalefet CHP'ye yakışabilir ama Türkiye'ye yakışmıyor. Bu vesileyle tekrarlayalım ki; Kılıçdaroğlu bütün bir referandum kampanyasını yalan üzerine inşa edebilir ama biz milletimize her daim doğruları anlatacağız.


Edirne Emniyet Müdürlüğü ekiplerince nitelikli yağma, tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs ve silah ticareti suçlarını işleyen çeteye yönelik operasyon düzenlendi. Edirne ve Sivas’ta eş zamanlı düzenlenen operasyon kapsamında 17 şüpheli gözaltına alınırken 5 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Edirne Asayiş Şube Müdürlüğü'nce 9 Mart günü nitelikli yağma, tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs ve silah ticareti yaptıkları anlaşılan çete mensuplarının ev ve iş yerlerine yönelik Edirne'de 40 adrese, Sivas'ta ise 2 adres ile 36 araca eş zamanlı operasyon düzenlendi.
ÇOK SAYIDA SİLAH VE MERMİ
Operasyonda baskın yapılan adreslerde değişik çap ve modelde 1 adet ruhsatlı, 10 adet ruhsatsız, 4 adet kurusıkı ve 1 adet havalı tabanca olmak üzere toplam 16 adet tabanca, 3 adet kılıç, 1 adet G3 şarjörü, 1 adet sustalı, 3 adet bıçak, 1 adet kasatura, 1 adet muşta, 7 adet bıçak, 1 adet kelepçe, 3 adet kelepçe anahtarı ve modelleri farklı 326 adet tabanca mermisi bulundu.
Ayrıca 85 bin 995 lira, 100 Euro ve 20 levaya el konulurken örgütün ana faaliyetleri kapsamında olan 314 adet sözleşme, senet, tapu senedi, 31 adet başkaları adına alınmış GSM hattı, 17 adet telefon, 13 adet tablet/bilgisayar, 28 adet depolama, 23 adet değişik çap ve modelde silah ile 536 adet değişik çap ve modelde mermi ele geçirildi.
17 GÖZALTI, 6 FİRARİ
Adreslere yönelik aramalar neticesinde sigortasız çalıştırıldığı anlaşılan 3'ü Suriye, 4'ü Afganistan uyruklu 23 şahıs yakalandı. Çete ile ilişiği olduğu tespit edilen Edirne'de 16, Sivas'ta 1 kişi gözaltına alındı. 6 şüphelinin firari olduğu ve kaçma ihtimallerine karşı ülke genelindeki hudut kapılarına bildirim yapıldığı öğrenildi.
5 TUTUKLAMA
Gözaltına alınan şüphelilerden 5'i emniyetteki işlemleri ardından adliyeye çıkarıldı. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen şüpgeliler tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Avrupa Birliği (AB), Türkiye ile bazı Avrupa ülkeleri arasındaki tansiyonun düşürülmesi çağrısında bulundu.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonunun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, yaptıkları ortak yazılı açıklamada, "Türkiye ve bazı AB üyesi ülkeler arasında son günlerde yaşanan tansiyonun ardından, konunun daha fazla tırmandırılmasından kaçınmak ve durumun sakinleşmesi için yollar bulmak gerekmektedir." ifadeleri kullanıldı.
HOLLANDA'DAN DİPLOMATİK SKANDAL
Hollanda hükümeti, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Türk toplumuyla ve diplomatik temsilcilerle bir araya gelmek amacıyla geçen hafta sonu yapacağı ziyaretleri engellemişti.
Dışişleri Bakanlığı halen izinli olarak Türkiye dışında bulunan Hollanda Büyükelçisinin bir müddet görevine dönmemesini istemişti. Hollanda'nın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğunun giriş ve çıkışları güvenlik gerekçesiyle kapatılmıştı.
Rotterdam'da Başkonsolosluğuna geçmesine müsaade edilmeyen Kaya'nın önce korumaları gözaltına alınmıştı. Kaya'yı aracından çıkarmaya çalışan polis, vinçli çekici getirip aracı zorla çekme girişiminde bulunmuştu. Aracın kilidini açmak zorunda kalan Bakan Kaya, başka bir araçla polis eskortuyla Almanya'ya götürülmüştü.
Hollanda güvenlik güçleri, Kaya'ya destek vermek için gelen binlerce Türk vatandaşına polis köpekleri ve atlı polislerle sert bir şekilde müdahalede bulunmuştu.

Hollanda hükümetinin Rotterdam'daki skandalından sonra Hollandalılar hükümet ve Başbakan Rutte'yi ağır eleştiri yağmuruna tuttular.
Hollanda hükümetinin Rotterdam'daki skandalından sonra Hollandalılar hükümet ve Başbakan Rutte'yi ağır eleştiri yağmuruna tuttular. Aşırı sağ ve popülist söylemlerin yükselişinden rahatsız olan çoğunluk, Türkiye'ye karşı takınılan tavrı ağır dille eleştirdi. Deneyimli Hollandalı siyasetçiler ve gazetecilerden sonra, bir çok kişi sosyal medya hesaplarından olayı yorumladı.
Anna Log: Hollanda hükümetinden utanıyorum. Uzun yıllardır kendimi onların politikalırından uzak tutuyorum. Şok içerisindeyim. Üzgünüm ve hayal kırıklığı içerisindeyim. Hollanda asla dost ve müttefik bir ülkenin bakanını reddetmemeli. Utanç verici rezil bir durum.
Demy Steffens: PKK'lı teröristler burada iyi karşılanıyor ama sadece konuşma yapmak isteyen genç bir bayan aynı şekilde karşılanmıyor. Hollanda korkak köpekleri olan bir polis devletidir. Ülkeme tüküreyim. Rutte Hitler ailesinden.
Hidde Bouwmeester: Gerçeklere dayanmak istiyorum. Türkiye'deki Evet kampanyası için toplantı ve gösteri hakkı yasak. Bu Rutte'nin aptalca bir adımı. Bir Hollanda'lı olarak, Rutte ve Hollanda devleti tarafından çiğnenen uluslararası hukuktan kendimi uzak tutuyorum. Umuyorum ki, Wilders bunu kendi lehine kullanmaz. Umarım ki Hollanda'lı Türkler bir çok Hollandalı'nın bu durumu desteklemediğini anlarlar. Herkesin birbirini kabul edip saygı duymasını istiyorum.
Mariska Stout: Skandal. Hollanda bütün terör örgütlerine özgürlük ve alan açıp rahatça protesto yapma özgürlüğü veriyor. Daeş'e bile. Peki Türk bakanı neden engelliyorsunuz? Bu olay nereye gidiyor? Eski bakan Ben Bot'un da bizim gibi düşünmesi güzel.
Peter R. de Vries: 3 Aralık 2013'te eski bakan Timmermans Kiev'de hükümet karşıtı gösterilere katılıyordu. Çifte standart? #TurkiyeKavgası İki yüzlülük.
Brian Spoorendonk: Türk bakanların neden burada seçim çalışması yapamayacağını anlamıyorum. Benim gözümde bu demokrasi ve ifade özgürlüğü. Neden böyle davranmalıyız ki?


Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan: Anadolu’da 16 merkezde halkımıza yeni sistemi anlatıyoruz. Başta Hollanda olmak üzere Avrupa’daki Nazi kalıntısı Türkiye düşmanlarına 16 Nisan’da halkımız en güzel cevabı verecek! Avrupa’nın bu faşist tavrı kararsızların da gerçeği görmesine vesile oldu.
Sivil Dayanışma Platformu (SDP), Anadolu'yu karış karış dolaşarak referandum konusunda önemli bir çalışmaya imza atıyor. 16 Nisan'a kadar konunun uzmanı önemli isimlerle Anadolu'nun 60 önemli merkezinde etkinlik yapmayı planlayan SDP'nin amacı, referandum konusunda toplumu bilgilendirmek. SABAH'a önemli açıklamalarda bulunan SDP Başkanı Ayhan Ogan ile Anadolu'da yapılan saha çalışmasındaki ve izlenimlerini konuştuk. Evet oylarının artışında hızlı bir ivme kazanıldığını söyleyen Ayhan Ogan'a göre 16 Nisan referandumu %60'ın üzerinde bir 'Evet' ile sonuçlanacak.
-Sivil Dayanışma Platformu (SDP) olarak referandum öncesi Anadolu'da önemli çalışmalara imza atıyorsunuz. Biraz bu faaliyetlerden bahseder misiniz?
Şu anda 60'ın üzerinde il ve ilçede referandum çalışması yürütüyoruz. İki grup olarak çalışıyoruz. Her gittiğimiz ilde kanaat önderleri, STK'lar, Odalar, Borsa, Baro Başkanları ve yerel medya temsilcileri ile toplantılar yapıyor ve yeni sistem anlatıyoruz. Onlardan soru ve eleştirileri dinliyoruz. Daha sonra halk buluşmaları yapıyoruz. Akıllarına takılan tüm soru ve eleştirilere cevap veriyoruz.
-Halkımız bu büyük değişim hakkında bilgi sahibi mi?
Vatandaşlarımız büyük ölçü de bilgi sahibi ve değişikliğe evet diyor. Ancak muhalefet çevrelerinin yalan siyaseti, bazı zihinlerde soru işareti bırakmış. Eğer bir ideolojik körlük içerisinde değilse bu Anayasa değişikliğinin Türkiye için ne kadar önemli olduğunun farkında. Bu hissiyati gözlerde görüyoruz.
HAYIR CEPHESİNDE HEYECANSIZLIK VAR
-Hayır cephesi neden çalışmıyor?
Esas heyecansızlık 'Hayır' cephesinde var. Çünkü söyleyecekleri bir sözleri yok. Hayırcılar sadece korkular, yaşam tarzı ve rejim üzerinden bildiriler dağıtarak propaganda yapmaya çalışıyor. Ancak bu dağıtılan broşürlerin halk üzerinde bir etkisi yok.
-HDP Hayır vereceğini açıkladı. Peki HDP seçmeni sizce ne diyecek?
Yaptığımız saha çalışmalarında şuna şahit oluyoruz. Geçmişte HDP'ye oy verdiğimiz birçok Kürt seçmen bu değişimin bir parti meselesi olmadığının farkında. O yüzden Kürt seçmenin bu değişime destek olacağını yaptığımız çalışmalarda görüyoruz. Aynı tavır Alevi seçmen üzerinde de görülüyor. Yaptığımız ikili görüşmelerde 'Evet' vereceğini açıklayan Alevi seçmenler en çok mahalle baskısından şikayetçi.
MHP FAZLA FİRE VERMEYECEK
-MHP seçmeninin çok fire vereceği gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Sizin izleniminiz nedir?
MHP seçmeni partilerine yönelik operasyondan rahatsız ve kafası karışık. Parti içindeki krizin iyi yönelitelemediğini düşünenler de var. Ancak bu kızgınlık referandum tercihlerini belirleyici düzeyde değil. MHP tabanı Genel Merkez ile birlikte hareket edecektir. AK Parti ile birlikte memleketin yararına olan bu değişimi destekleyen MHP'lilerin sayısı çoğunlukta. Son tahlilde MHP bu büyük değişimde vatanını sevenlerle aynı cephede yeralacaktır.
-BBP lideri Destici'nin 'kararımız Evet' açıklaması sizin için sürpriz oldu mu?
Bence sürpriz olmadı. BBP'nin bu açıklaması Anadolu'da olumlu yankı buldu. Düşünecekler, taşınacaklar son tahlilde Türk milliyetçileri ülke düşmanlarına imkan vermeyeceklerdir. Ben MHP içindeki muhalefetin de düşünerek doğru kararı vereceklerine inanıyorum.
-Saadet Partisi tabanı Genel Merkez ile aynı yönde mi düşünüyor?
Saadet Partisi tabanı vicdanen çok rahatsız. Ordada bir mahalle baskısı var ve tabanın sesi çok çıkamıyor ama ben çok rahatsız olduklarını biliyorum. Saadet Partisi tabanı da BBP gibi gerçeğin farkında. Saadet tabanının bu konuda Genel Merkezin değil vicdanlarının sesini dinleyeceklerini ikili görüşmelerimizde kendi beyanlarından biliyorum.
CHP SEÇMENİ KILIÇDAROĞLU'NA KATLANIYOR!
-Kılıçdaroğlu'nun bir radyoya yaptığı açıklamadaki sözleri CHP içinde bile şaşkınlıkla karşılandı. CHP liderinin bu gafı Anadolu'da nasıl karşılandı?
Açık söyleyeyim, Kılıçdaroğlu'nun Anadolu'da bir karşılığı yok. Parti seçmeni Kılıçdaroğlu'nu katlanıyor. Yeni sistem siyaseti de muhalefeti de değiştirecek. Genel Başkanlık bir meslek olmaktan çıkacak. Kaybeden yenilenecek ve gidecek. Buna Kılıçdaroğlu da dahil. Hayır cephesi bir argüman oluşturamadı. Ezbere demagoji yapıyor. Türkiye'ye söyleyecekleri sözleri yok. Mantıklı ve geçerli sözleri olmadığı için böyle skandallara imza atıyorlar. Sadece korkularla korkutuyorlar ve günlük konuşuyorlar.
HOLLANDA FAŞİZMİNE 16 NİSAN'DA CEVAP VERİLECEK
-Başta Hollanda olmak üzere Avrupa'nın birçok merkezinde Türkiye düşmanlığı inanılmaz bir noktaya ulaştı. Hayır cephesi ile birlikte hareket eden bu tavır seçmen üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?
Avrupa, dış etkilerle yönettiği Türkiye'nin 16 Nisan'da ellerinden kayıp gideceğini görüyor. Bu yüzden çıldırıyor. Avrupa'daki engelleyici tavır Anadolu'da şiddetle telin ediliyor. Her toplantıda şunu görüyoruz. Halkımız, üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği'nin böyle bir kritik dönemde Türkiye karşıtı propaganda yapmasını, Türkiye'yi ilgilendiren bir meselede böyle nefretle saldırmasına bir anlam verilemiyor. Anadolu 16 Nisan'da Hollanda'ya ve faşist Avrupa'ya en güzel cevabı verecek. Avrupa'nın bu tavrı, yurtdışındaki Türkiye vatandaşlarının gerçeği görmesine ve kararsızların gözlerinin açılmasına vesile olacağını düşünüyorum. Ben Türk milletinin ferasetine güveniyorum. Hollanda ve Avrupa'nın bu tavrıyla herşeyin deşifre olduğunu düşünüyorum.
TAHMİNİM %60'IN ÜZERİNDE 'EVET'
-Anadolu'yu karış karış dolaşıyorsunuz. Referandum sonucu ile ilgili bir tahmininiz var mı?
Varsayımsal konuşmak istemiyorum ama bu referandum %60'ın üzerinde bir kabulle geçecek. Tabanda yükselen bir heyecan var. İvme Evet yönünde yükseliyor. Güçlü bir Evet ile Türkiye'nin yeni döneme adım atacağını görüyorum.
PKK'ya ağır darbe! 70 terörist...

İçişleri Bakanlığı son bir haftada 37'si ölü, 70 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.
İçişleri Bakanlığı son bir haftalık devam eden operasyonların bilançosunu açıkladı.
"Jandarma Özel Harekat (JÖH), Jandarma Komando Birlikleri, Polis Özel Harekat (PÖH) ayrıca iç güvenlik operasyonları çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Hava ve Kara unsurlarınca 238 operasyon gerçekleştirilmiş, örgüte yardım ve yataklık iddiası ile 361 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 19 kişi tutuklanmıştır.
• YABANCI TERÖRİSTLERLE MÜCADELE KAPSAMINDA
DEAŞ terör örgütü ile irtibatlı olduğu değerlendirilen 34 kişi gözaltına alınmıştır.
• FETÖ/PDY İLE MÜCADELE KAPSAMINDA
1218 kişi gözaltına alınmış bunlardan 33'ü tutuklanmıştır.
• SOL TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE KAPSAMINDA
Sol terör örgütü ile irtibatlı olduğu değerlendirilen 22 kişi gözaltına alınmıştır.
ÜLKE GENELİNDE YÜRÜTÜLEN BU OPERASYONLARDA;
- 30'u ölü
- 35'i sağ yakalanan,
- 5'i teslim olan olmak üzere toplam 70 terörist etkisiz hale getirilmiştir. "
Hollanda gazetesi Abdüllatif Şener'e 2 sayfa yer ayırdı
Hollanda'nın yüksek tirajlı gazetelerinden Algemeen Dagblad gazetesi, Abdüllatif Şener'e iki tam sayfa yer ayırdı..

HAYIRCILAR PROPAGANDA YAPABİLİR
Ancak Hayırcılar Hollanda'ya gidip propaganda yapmakta hiç zorlanmadı. Türkiye'de iki satır bile haber haline gelemeyen Hayırcı Abdüllatif Şener'e, Hollandalı medyada ilgi büyük oldu. Algemmen Dagblad gazetesi dev fotoğraf eşliğinde Abdüllatif Şener'e 2 tam sayfa yer verdi.
Abdüllatif Şener CHP için çalışıyor haberi
.
YORUMLAR