Komutan, elinde bayrak olan yaşlı kadını vurdu
-Gülen'i kollayın' bağışı -3 firari FETÖ'cüye 'darbe'den yakalama -Beşiktaş Belediyesi'nde CHP'nin FETÖ'lü kavgası -Kendileri öldürüp tören ve klip yaptılar -Mahrem imamlar' operasyonunda ikinci dalga -Dünya kuzuların sessizliğini oynadı -Adalet Bakanı Bozdağ'ın acı günü -Rüzgar Çetin'i bırakan hakime dava! -Vatanım için ölüme razıyım' -Tanımam' dedi birlikte fotoğrafı ortaya çıktı -Sıra 28 Şubat'ın medya ayağına geldi -Aydın'da FETÖ'den 7 kişi tutuklandı! -15 Temmuz gazisinin göz yaşartan hassa
Giriş Tarihi: 06.10.2016 01:24 Güncelleme Tarihi: 06.10.2016 06:27 Komutan, elinde bayrak olan yaşlı kadını vurdu
"YILDIRIM'DAN DAVACIYIM"
Hâkimlik sorgularında yaşadıkları kâbus gibi anları korku dolu sözlerle ifade eden erler, ihanetin sorumlusu olarak, tutuklu tabur komutanları Ejder Yıldırım'ı gösterdi. Yarbay Yıldırım'dan şikâyetçi olduğunu ifade eden er Bahattin A. şunları anlattı: "Akşam 7 - 9 nöbetinden geldim. Tatbikat var dediler. Bütün taburu içtima alanına toplamışlar. Tabur komutanı Ejder Yıldırım geldi. Bize ZPT (zırhı personel taşıyıcı) çalıştırıp garaja gönderdi. ZPT'lere mühimmat koyuldu. Bizim araçta 5 kişi vardı. Üsteğmen ve uzman yolda aracı terk etti. Araçta 3 er kaldık. ZPT'nin üstüne halk çıkınca korktuk. Havaya iki el ateş ettim. Ama kimseye sıkmadım. Ejder Yıldırım'dan davacıyım." Hâkimin, "Kimsenin ateş ettiğini gördün mü?" şeklindeki sorusuna ise Bahattin A., "Ejder Yıldırım ile Ali Üsteğmen, halka ve polise ateş ediyordu. Ali Üsteğmen'in polis vurduğunu gördüm. Ejder Yıldırım da elinde Türk bayrağı olan bir yaşlı kadını vurdu" diye.
'TANKLAR EZİP GEÇİYORDU'
Erlerden Erman A., darbe akşamı tabur nöbetçi subayı tarafından alarm verildiğini kaydederek şöyle konuştu: "Tam teçhizatlı kışladan çıkarken komutanlar, DEAŞ'ın Genelkurmay'ı bastığını söyledi. Yolda aracımıza bir binbaşı bindi. Genelkurmay'a vardığımızda, aracın üzerindeki kuleyi ateşlememizi emretti. Araç komutanı 'Aracım bozuk' diyerek emri yerine getirmedi. Arkamızdan gelen bir tank yolları ayıran bariyerlerden karşıya atladı. 3 - 4 aracı ezdi. Halk üzerimize gelmeye başladı. Havadan Skorsky tarıyordu. Ben araç komutanıma 'Halk polisin yanında biz de polisin yanında olalım' dedim. O da polis abisini aradı. Teslim olduk."
"BUNLAR GÜLEN'İN ADAMI"
İfade veren erlerder Ferhat S. de şunları anlattı: "Tabur komutanı Yarbay Ejder Yıldırım araçta bize 'Silahları doldurun' dedi. Sonra kapıyı açtılar. Biz de dışarı çıktık. Ama baktık polis abiler var karşımızda. Polis abileri görünce şuurumuz şaşırdı. Bizim tabur komutanı askerlere, 'Sıkın sıkın, onlar polis değil Fetullah Gülen'in adamları' dedi. Ama biz sıkamadık. Terörle mücadelenin yeri vardı. Oraya kaçıp teslim olduk. Yarbay Ejder Yıldırım bir polisin ayağına sıktı."
'EMRE DİYORUM ATEŞ EDİN'
Er Mehmet Ö.: "Ejder Yıldırım, emniyetin önünde 'Teröristler buraya gelmiş' dedi. Yıldırım uzmanlara ateş emri verdi. Uzmanlarsa 'Komutanım ateş etmeyelim polis' dedi. Tabur komutanı da 'Ben size emir veriyorum, ateş edeceksiniz' dedi. Uzmanlar da TOM A'lara ateş etti. Bu sırada halk toplanmaya başladı. Bu sefer kendisi halka ateş etmeye başladı, elinde Türk bayrağı olan yaşlı bir kadını da vurdu."
'KOMUTAN ÇILDIRMIŞTI'
Er Mehmet Ö.: "Emniyetin önüne gittiğimizde Ejder Yıldırım 'Onlar IŞİD'in adamı, Genelkurmay Başkanı'nı kaçırmışlar, sıkın" dedi. Polisin birini ayağından vurdu. Daha sonra bomba düştü oraya. Korkuyla aracın içine saklandık. Ama komutan hâlâ dışarıdaydı, içeri girmiyordu. Çıldırmıştı resmen, gözü dönmüştü, halka sıkıyorlar, polisi görüyorlar sıkıyorlar."
'KORKUDAN TİTRİYORDUM'
Erlerden Yiğithan K. de Ejder Yıldırım'ın piyade tüfeği ile ateş ettiğini anlatarak, "O ateş ederken ben korktum. Yere çökmüştüm. Yerde silah bana değince ateş gibiydi. Yanıyordu. Çok ateş etti. Halka da etti polise de... Hatta Uzman Çavuş Devrim Soylu'ya da dönüp 'Uzman korkma kalk ateş et' dedi. Ben korkudan titriyordum. Sonra herkese emir verdi. Tankları içeri sokturdu. Halkı böyle dağıttı" dedi. “Gülen’i kollayın” bağışı
GÜLEN İADE EDİLMESİN DİYE
Savcı, şüphelilerin tutuklanmasını talep ettiği 7 sayfalık yazısında, "Sosyal görev adı altında dini duygular sömürülmek suretiyle toplanan paralar, özellikle ABD'de yapılan seçimlerde ve sonrasında örgütün menfaatleri için, özellikle de örgüt lideri Gülen'in Türkiye'ye iadesini engellemek maksadıyla senatörlere ve son seçimde aday olan Hillary Clinton'a bağış adı altında gönderilmiştir" dedi. Savcılık 46 şüpheliden 40'nı tutuklama istemiyle Nöbetçi Hâkimliğe sevk etti. 71 şüpheli hakkında da yakalama kararı çıkartırken, 4 şüphelinin ise başka suçtan tutuklu bulunduğu öğrenildi..
FETÖ'nün sözde yardım kuruluşu Kimse Yok Mu Derneği'ne yönelik soruşturmada fakir fukaraya yardım adı altında toplanan paraların nasıl örgüte ve ABD'deki lobicilik faaliyetleri çerçevesinde ABD Başkan adayı Hillary Clinton'ın derneğine aktarıldığını ortaya çıkardı. Sabah'ın haberine göre, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü, Kaçakçılık ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığı, "Kredi transferi" adıyla düzenlenen iki ayrı dekonttaki işlemlerin ikisinin de Bank Asya üzerinden yapıldığı görülüyor. 29 Nisan 2015 tarihli ilk belgeye göre, genel merkezi Üsküdar Bulgurlu'da bulunan "Kimse Yok Mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği"nden The Bank of New York Mellon üzerinden Clinton Global Initiative'e (Clinton Küresel Girişimi-Clinton Fonu) 5 bin dolar gönderdi. Havalede açıklama kısmına Savaş Metin'in adı yazıldı. Savaş Metin, birkaç ay öncesine kadar 3.5 yıl boyunca Kimse Yok Mu Derneği'nde Genel Sekreterlik görevi yürütüyordu. 17 Haziran 2015 tarihli ikinci belgede ise yine aynı bankalar aracılığıyla Clinton Fonu'na 20 bin dolar daha gönderildi.
GÜLEN İADE EDİLMESİN DİYE
Savcı, şüphelilerin tutuklanmasını talep ettiği 7 sayfalık yazısında, "Sosyal görev adı altında dini duygular sömürülmek suretiyle toplanan paralar, özellikle ABD'de yapılan seçimlerde ve sonrasında örgütün menfaatleri için, özellikle de örgüt lideri Gülen'in Türkiye'ye iadesini engellemek maksadıyla senatörlere ve son seçimde aday olan Hillary Clinton'a bağış adı altında gönderilmiştir" dedi. Savcılık 46 şüpheliden 40'nı tutuklama istemiyle Nöbetçi Hâkimliğe sevk etti. 71 şüpheli hakkında da yakalama kararı çıkartırken, 4 şüphelinin ise başka suçtan tutuklu bulunduğu öğrenildi.
3 firari FETÖ’cüye ‘darbe’den yakalamaDARBE İÇİN TARİH BİLE VERDİ
Tespitlere göre; Emrullah Uslu'nun temmuzda darbe yapılacağına ilişkin tweetler attığı, hatta Türkiye'ye dönüşü ile ilgili darbe girişimi sonrasına denk gelen tarih verdiği, Osman Özsoy'un televizyonda darbenin yolda olduğu imasında bulunup "Keşke albay olsaydım, bütün darbeler cuma günü oluyor" diye mesaj verdiği, Tuncay Opçin'in ise darbe girişiminden hemen önce "Yatakta basacaklar, şafakta asacaklar" şeklinde tweet attığı kaydedildi. İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği'nden gelen talebi değerlendiren İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimi Durmuş Karaçalı da, 3 firari şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti. Beşiktaş Belediyesi’nde CHP’nin FETÖ’lü kavgası
CHP'de uzun süredir devam eden Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar'la PM üyeleri Aykut Erdoğdu, İlhan Cihaner, Mehmet Ali Çelebi gibi isimler arasındaki kavga giderek tırmanıyor. Erdoğdu ve Cihaner'in PM'de hakkındaki iddiaları gündeme getirerek disipline sevk edilmesini istediği Hazinedar'dan ise kendisini suçlayan isimlere 'çete' suçlaması geldi. Disipline verilmesi ve partiden ihraç edilmesini isteyenleri çetecilikle suçlayan Hazinedar, CHP içinde FETÖ'ye benzer bir çete, Beşiktaş Belediyesi içinde "FETÖ'den farklı bir paralel yapı" olduğunu iddia ederken gözler de MYK'ya çevrildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Hazinedar'ın annesi adına yaptırdığı okulun açılışına katılması destek olarak yorumlandı. Hazinedar'ın disipline sevk edilmemesi halinde CHP'de istifaların gündeme gelebileceği öne sürülüyor.
Emekli büyükelçi Mason İmamı çıktıFETÖ’nün gizli haberleşme sistemi ByLock’u kullanan emekli Büyükelçi Aydın Sefa Akay, tutuklandı. O diplomatın örgütün Mason imamı olduğu ortaya çıktı.
YABANCI BAKAN İSTEMİŞ
Akay ifadesinde 2012'de Burkina Faso Büyükelçisi olduğunu, 2014'te kendi isteğiyle merkeze döndüğünü ve 2015'te yaş haddinden emekliliğe ayrıldığını anlattı. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği üyesi olduğunu belirten Akay, ByLock programını Aralık 2015'te Burkina Faso eski Dışişleri Bakanı'nın isteği üzerine Google Store'dan yüklediğini, program üzerinden 3-4 ay boyunca farklı kişilerle masonik konularda yazıştıklarını vurguladı. Akay, "Bu programı kullanmamın sebebi ben ve diğer ismini verdiğim iki arkadaş arasındaki masonik konuşmalardan oluşmaktadır. Bunlar dışında kimseyle konuşmadım" dedi..Kendileri öldürüp tören ve klip yaptılar
ALAN HÂKİMİYETİ SAVAŞI
Polis soruşturmasında, saldırıların arkasında haraç toplama ve uyuşturucu alan hâkimiyetinin yattığı tespit edilirken, öldürülen Recep Hasar'ın da uyuşturucu alan hâkimiyeti savaşında can verdiği ortaya çıktı. Örgütün, tabandaki üyelerinden ve sempatizanlarından gizli olarak yürüttüğü bu rant mücadelesinin deşifre olmaması için de Hasar'ı sahiplenip kendisini Mardinli uyuşturucu satıcılarının öldürdüğünü ve intikamının alınacağı yolunda propagandalar yaptığı belirlendi. Bu arada polis, DHKP-C'nin eylemlerde kullanılmak üzere Gazi mahallesinde silah depoladığı kuaför salonuna baskın düzenledi. Adreste çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirilirken R.K. adlı kişi gözaltına alındı.
ADINI PARKA BİLE VERDİLER
DHKP-C'nin legal uzantıları tarafından adına anma törenleri düzenlenip, klipler çekilen Recep Hasar'ın adı örgüt tarafından Gazi Mahallesi'ndeki bir parka da verildi. Polisin geniş çaplı sorgusu ve diğer örgüt üyelerinin ifadeleri, Hasar'ın adını sözde uyuşturucuyla mücadelede simgeleştiren DHKP-C'nin uyuşturucu satışının merkezinde olduğu gerçeğini ortaya koydu.
"DERGİ ALMAYAN DEAŞ'ÇI"
Polisin ortaya çıkarttığı bir başka gerçek ise, örgütün sözde dergi satışı adı altında bölgede bulunan esnaf ve tüccarı haraca bağlayıp, normal bir dergi fiyatından çok yüksek bedele satılan dergilerden almayanları önce tacizci, DEAŞ'çı gibi iftiralarla yaftalayıp ardından şiddet ve saldırılara maruz bıraktığı gerçeği oldu. ‘Mahrem imamlar’ operasyonunda ikinci dalga
13'Ü ÖNCEDEN TUTUKLANMIŞ
Ankara Sincan Batı Savcılığı'nın talimatıyla dün sabah Ankara merkezli 31 ilde operasyon başlatıldı. 15 Temmuz gecesi F-16'ların havalandığı, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın rehin alındığı FETÖ'nün ihanet üssü Mürted Hava Üssü'nde görevli pilot, subaylar ile FETÖ'nün 'mahrem imamlarının' tespitine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında operasyonun düğmesine bastı. 15 Temmuz sonrası tutuklanan örgüt üyelerinin ve itirafçıların ifadeleri çerçevesinde 101 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. 13 örgüt üyesinin daha önce tutuklandığı belirlendi. Aralarında 'semt imamı', 'bölge imamı' ve 'mahrem imamlarının' bulunduğu 55 kişi gözaltına alındı.
HÜCRE TİPİ
'Mahrem imamlar'ın, MİT personeli, asker ve polislerin, örgüt çıkarları doğrultusunda hareket etmelerini sağladığı iddia edildi. Hücre tipi örgütlendiği, kod isim kullandıkları ve ByLock kullandıkları kaydedilen "mahrem imamlar" yapılanmasına yönelik bir ay önce de operasyon düzenlenmişti. Aralarında öğretmen, hâkim, savcı, mühendis, Sayıştay denetçisi, komiser ve MİT personelinin bulunduğu 60 kişi tutuklanmıştı. Dünya kuzuların sessizliğini oynadı
OHAL HUKUKU ANAYASADA VAR: Olağanüstü hal, hukuksuzluk hali değildir. Nitekim olağanüstü hal hukuku Anayasa'da detaylı bir şekilde düzenlenmiş, olağanüstü durumlarda temel hak ve hürriyetlere yönelik müdahalenin şartları ve sınırları açıkça belirlenmiştir. Olağanüstü rejimlerin temelinde 'zaruret' olgusunun bulunmasıdır. Devlet ve milletin varlığına yönelik ağır tehditler hiç kuşkusuz zaruret hali oluşturur.
CUNTACI ZİLLETİ, MİLLET İZZETİ YAŞATTI: O gece (15 Temmuz) zıt duyguları yaşadık. TSK içinde örgütlenmiş bir cunta bize önce zilleti yaşattı. Tarihimizin karanlık sayfaları olarak andığımız dönemlere dönme ihtimalinin utancını yaşattılar. Ancak aynı gece aziz milletimiz kahramanca bir direniş göstererek bu zilleti kaldırdı ve bize izzeti yaşattı...
ZİHNİYET DEVRİMİNİN BAŞLANGIÇ GÜNÜ: (Darbeleri hatırlatarak) 15 Temmuz aynı zamanda bu hastalıklı, seçkinci ve anti demokratik zihniyetle hesaplaşmanın da miladıdır. 15 Temmuz, Türkiye'nin darbeler ve darbe teşebbüsleri makûs talihinin kırıldığı anayasal demokrasinin gerektirdiği zihniyet devriminin başladığı gün olacaktır.
ŞEHİTLERE VİCDAN BORCU, YENİ ANAYASA: 15 Temmuz'da bir kez daha hortlayan darbeci zihniyete milletçe verilecek en güzel cevap, demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapmaktır... Yeni bir Anayasa hepimizin, özellikle de demokratik siyasetin 15 Temmuz şehitlerine ve gazilerine olan vicdan borcudur. 15 Temmuz sonrası oluşan toplumsal ve siyasal birlik ruhu, yeni anayasa için gerekli iklimi de sağlamıştır.
'HÜR DÜNYA' KUZULARIN SESSİZLİĞİNİ OYNADI: 15 Temmuz konusunda 'hür dünya' maalesef iyi bir sınav verememiştir. Her fırsatta demokratik değerlerin sahibi ve savunucuları olarak ortaya çıkanlar, Türkiye'de ölümcül silahlarla demokrasinin taammüden katledilme girişimi ve onun karşısında sergilenen demokratik direniş karşısında 'kuzuların sessizliği'ni oynamışlardır.
YENİ KAPI SÜRECİ DEVAM EDİYOR
Törene katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, MHP lideri Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan yan yana oturarak birlik ve beraberlik görüntüsü verdiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan törenin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca'yı kabul etti. Adalet Bakanı Bozdağ'ın acı günü
Yasadışı yollarla Yunanistan'a geçmeye çalışan kaçağa ait olduğu tahmin edilen ceset, yapılan incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu'nun morguna gönderildi. ‘Vatanım için ölüme razıyım’
17-25 Aralık darbe sürecinden önce başlıyor benim FETÖ ile mücadelem. Ben Haziran 2012'de köşe yazarı oldum ve köşe yazarı olduğum andan itibaren de temel misyonum Türkiye için büyük tehdit olan FETÖ ile mücadele etmekti diyebilirim. Ben medyaya girdiğimde Kemalist askeri vesayet artık bitmişti ama o kötü düzenin yerine Gülenist vesayet rejimi inşa edilmek isteniyordu. Fetullahçı çete Recep Tayyip Erdoğan hükümetine kumpaslar kurmaya başlamıştı. Hiç lafı eğip bükmeden bunlarla savaşmaya başladım.-Sizin ilk mücadele etmeye başladığınızda FETÖ'ye karşı toplumsal bilinç oluşmamıştı. Zorlandığınız dönemler oldu mu?Ben İslami yayın camiası içinde yetişmiş muhafazakar bir yazarım. Dolayısıyla bu perspektiften FETÖ ile savaşmak çok önemliydi. En başta bizim muhafazakar camiadan bana karşı çıkan çok oldu ama sonra zaman içinde yazdıklarımın tescil edildiğini gördükçe kabullendiler. İşte bu kitap en kritik son 4.5 yılın hikayesidir. FETÖ denen çetenin 15 Temmuz ihanetine kadar nasıl geldiğinin adım adım hikayesidir...
SÖYLEDİKLERİME KIZIYORLAR AMA SONRA GERÇEK ÇIKIYOR-Her söylediği çıkıyor deniyor. Bu konuda eleştirildiğiniz de oluyor. Bu eleştirilere ne diyeceksiniz?
Evet artık o süreçte FETÖ alenen darbe yapmaya girişti ve artık sıcak savaş vardı. Bir de artık o dönem nerdeyse her gün ekranlardaydım. Gürsel Tekin Nisan 2014'te Habertürk'te "17-25 Aralık olayı darbedir algısını Erdoğan'a bağlı 5 gazeteci her gün bağıra bağıra oluşturdu. Bu 5 gazeteci algıyı dönüştürdü" demişti. Gerçekten o dönem en önemli olay algı savaşıydı. Yüzde 50'lik AK Parti kesimine FETÖ'nün nasıl darbeci bir örgüt olduğunu anlatmak gerekiyordu. Aslında ben 17 Aralık'tan çok önce Emniyet-Yargı cuntası kavramıyla bu çeteyi kalbinden vurmuştum. Bu cuntanın tutuklanacağını her gün yazıyordum. Üstlerine üstlerine gidiyordum. Özellikle Ali Fuat Yılmazer deliriyordu. Ama söylediklerim çıktı ve bu cunta tutuklandı...HEPSİ ERDOĞAN DÜŞMANLIĞINDAN FETÖ'NÜN YANINDA SAF TUTTU!-En büyük tepkiyi Doğan medyasından alıyorsunuz. Ahmet Hakan neredeyse haftada birkaç gün sizden bahsediyor.
Aydın Doğan ve medya yazılarını ayrı bir kitap yapacağım. Benim o dönem temel meselem FETÖ ile mücadele etmekti. Fakat 17-25 Aralık darbe sürecinde bir baktım Aydın Doğan medyası tamamen FETÖ'nün yanında saf tutuyor. Ondan sonra Doğan'a yüklenmeye başladım. FETÖ'ye karşı bu ülkenin ve bu devletin yanında durmak zorundalardı ama resmen ihanet ediyorlardı. Radikal gazetesi FETÖ'cü Eyüp Can'a devredildi. Enis Berberoğlu FETÖ'nün o süreçte işbirlikçisiydi. Gülen'in tapelerinin hiçbirini yayınlamadı Hürriyet gazetesi ama yasadışı Erdoğan tapelerini yayınladı. Ahmet Hakan o dönem tam bir FETÖ tetikçisiydi. Cüneyt Özdemir de aynı şekilde. Bunlar "Tayyip Erdoğan'ı yok etse yok etse Fetullah yok eder" diye düşünerek FETÖ'nün yanında saf tuttular ve şimdi bu işledikleri suçun hesabını vermeyeceklerini sanıyorlar.Olmaz öyle şey...
Ben işimi iyi yaparım... Enver Aysever'i Ahmet Hakan ve Cüneyt Özdemir bitirdi. Ben o zaman yazdım ve uyardım Aysever'i ama burnu havalardaydı dinlemedi. Şimdi bakın Ahmet Hakan'ın 2013-16 arası yaptığı ihanetlerin yüzde 1'ini yapan normal vatandaşların hepsi yargılanıyor. Bunların bir ayrıcalığı mı var? Elbette yargılanacaklar. Aleni FETÖ tetikçiliği yaptılar. Bir de utanmadan AK Parti'den hesap soruyorlar. Yahu zamanında AK Parti ve muhafazakar medya içinde sus pus kalanları en ağır eleştiren benim zaten, o korkaklar tasfiye de oldu. Ama size hiçbir şey olmadı.HEPSİ SAVCI SORUŞTURMALARINDA ÇIKACAK!-Neden sadece Ahmet Hakan ile uğraşıyorsunuz?Tek Ahmet Hakan da değil ki, şimdilerde FETÖ ile mücadelenin şampiyonluğunu yapan İsmail Saymaz da 17-25 Aralık darbe sürecinde FETÖ'cü Eyüp Can'ın emrindeydi. Bunu bilmeyen mi var? İsmail Saymaz 2014'ün Ocak ayında hain Zekeriye Öz aleyhine attığı twitleri sildi. Önce yazdı sonra artık Eyüp Can mı emretti bilmem sildi. Savcılarımızın soruşturmasında anlaşılacak. Çünkü artık 2014'ten itibaren Zekeriya Öz'lerle İsmail Saymaz'lar, Ahmet Hakan'lar suç ortağıydı. Hepsi de ortak şekilde Recep Tayyip Erdoğan'ı hapse atmak ya da yok etmek istiyordu. MİT tırları kumpasında ve 27 Mart vatana ihanetinde de tamamen FETÖ'nün yanında saf tuttular. Bak her şey affedilir ama düşman bir ülkenin ajanı gibi olmaktır bu iki olayı desteklemek...MİT TIRLARI İHANETİNİ HİÇ UNUTTURMAMAK LAZIM!-MİT tırları ihanetinin hiç unutulmaması gerektiğini düşünüyorsun. Neden bu kadar önemli bu konu?
Türk tarihinde görülmemiş ihanet bunlar...MİT mensupları FETÖ'cü alçaklar tarafından tekme tokat dövülüyor. Hukuka aykırı şekilde MİT tırları durduruluyor. Zorla içi açılıyor. Bunu yapanı ve destekleyeni ABD'de çöle gömerler. Ben o zaman da yazdım bu ihaneti Türk devlet hafızası unutmaz ve destekleyen herkese bedelini ödetir diye. Devlet olmak budur. 27 Mart'ta devletin harem-i ismetine girilmiş ve sen bunu makul bulacaksın. Bunun bedelini ödeyecekler...SIRA 28 ŞUBAT'IN MEDYA AYAĞINA GELDİ28 Şubat'ın medya ayağı yargılaması mümkün olacak mı..
Evet kesinlikle olacak...28 Şubat davasının savcıları da bu Fetullahçı çete savcılarıydı fakat 28 Şubat medyasını yargılamadılar. Çünkü 17-25 Aralık darbesini beraber kotardılar. 17-25 Aralık darbe sürecinde 28 Şubat'ın medya aktörlerinin tam desteği vardır. 28 Şubat davasında FETÖ bu darbecilerin suçlarını örttü. Buna karşılık 28 Şubat medyası da 17-25 Aralık'ta FETÖ ile müttefik oldu. Bu çok açık bir suçtur. 28 Şubat açık bir medya darbesiydi ve 28 Şubat'ta medyadan yargılanan bir kişi bile yok. Bunu Türk milleti kabul etmediği gibi kahraman savcılarımız da kabul etmiyor ve şu an soruşturma devam ediyor. 28 Şubat darbesinin içinde olmuş Ertuğrul Özkök'ü, Fatih Çekirge'si, Sedat Ergin'i, Mehmet Tezkan'ı, Enis Berberoğlu'su, Uğur Dündar'ı, Mehmet Yılmaz'ı ve daha niceleri hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor. Bunlar darbecilerin talimatıyla suç işlediler. Hukuk ve adalet FETÖ'nün bu davayı örtbas etmesini kabul etmiyor...
Sabah.com.tr
Röportaj: Abdülaziz Karakuş
GİZLENİP SALDIRDILAR
DEAŞ militanlarından temizlendikten sonra saldırının gerçekleştiği Ziyara'da, 20'den fazla DEAŞ militanının köyde sivil görünümüyle gizlendiği ve bir süre bekledikten sonra Mehmetçiğe saldırdığı ortaya çıktı. Saldırıda bir asker şehit olurken 3 Mehmetçik de yaralandı. Yunanistan'a kaçan FETÖ'cünün üzerinden not çıktı!