KADEM Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan,  Özel sektörde başörtüsü sorununu anayasa çözer. 

KADEM'in zirvesinde konuşan Sümeyye Erdoğan Bayraktar, özel sektörde başörtüsü ayrımcılığının sürdüğünü belirterek, "Anayasal güvence tabii ki başörtülüler için faydalı olacaktır" dedi. Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, özel sektörde başörtüsü yasağının sürdüğüne işaret ederek, "Her gün yeni bir iş başvurusu, başörtüsü sebebiyle reddediliyor. Dolayısıyla anayasal bir güvence tabii ki başörtülüler için faydalı olacaktır" dedi.


KADEM Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan,  Özel sektörde başörtüsü sorununu anayasa çözer. 

KADEM Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan'dan önemli açıklamalar! Özel sektörde başörtüsü sorununu anayasa çözer
Giriş Tarihi: 6.11.2022  07:00Son Güncelleme: 6.11.2022  07:31
KADEM Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan,  Özel sektörde başörtüsü sorununu anayasa çözer.   
YAŞAMSabah

KADEM Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan’dan önemli açıklamalar! Özel sektörde başörtüsü sorununu anayasa çözerKADEM'in zirvesinde konuşan Sümeyye Erdoğan Bayraktar, özel sektörde başörtüsü ayrımcılığının sürdüğünü belirterek, "Anayasal güvence tabii ki başörtülüler için faydalı olacaktır" dedi.

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, özel sektörde başörtüsü yasağının sürdüğüne işaret ederek, "Her gün yeni bir iş başvurusu, başörtüsü sebebiyle reddediliyor. Dolayısıyla anayasal bir güvence tabii ki başörtülüler için faydalı olacaktır" dedi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile KADEM tarafından "Kültürel Kodlar ve Kadın" ana temasıyla düzenlenen '5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde soruları yanıtlayan Bayraktar, son dönemdeki başörtüsü konusunun anayasal güvenceye alınmasıyla ilgili çalışmalara değinirken, "Başörtüsü keşke olması gerektiği gibi çok normal görülüyor olsaydı, tartışma konusu bile olmasaydı. Bir kadının açık veya kapalı olması ne yasal ne anayasal bir düzenleme gerektirseydi. Ama Türkiye, iktidarın yasağı kaldırmasıyla rahatladı. Devlet kurumlarında artık bu yasakla karşılaşmıyoruz. Her şeye rağmen hâlâ özel sektörde bu ayrımcılık sürüyor. Her gün yeni bir iş başvurusu, başörtüsü gerekçesiyle reddediliyor. Bu zihniyetin hâlâ aktif bir şekilde Türkiye'de var olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla evet anayasal bir güvence tabii ki başörtülüler için faydalı olacaktır" değerlendirmesini yaptı.

Ailenin veya dini inanışların kadını ikincilleştirdiği yönünde bir algı olduğunu ancak bu algının çok yüzeysel ve haksız olduğuna inanan bir kadın hareketi olduklarını anlatan Bayraktar, şöyle konuştu:

"Tam tersine ailesi tarafından desteklenen ve ailesini destekleyen bir kadının daha güçlü olabileceğini; önemli olanın aileden ne anladığımız olduğunu, ailenin sağlıklı bir aile olduğu müddetçe kendi içindeki tüm bireyleri besleyen bir zemin olacağını düşünüyoruz. Biz, sağlıksız aileleri değil, sağlıklı aileleri kriter olarak alıp onun üzerine çalışmayı ve kadının 'kariyerim mi ailem mi' diye ikilemde kalmadan kendi potansiyelini ortaya çıkarmasını destekliyoruz. Kadını belli etiketlerden kurtarmak gerekiyor."

Kadın sorunlarının çağlardan beri sürdüğünü, önümüzdeki dönemde de form değiştirip devam edeceğini belirten Bayraktar, "Şu anda kültürel kodları konuşuyoruz ve büyük ihtimalle 10 yıl sonra farklı şeyleri konuşuyor olacağız. Eminim kadın hakları ile alakalı tartışmalar devam edecek. Bunun en temelinde cinsiyetler arası güç dengesizliği var. Bu her çağda, her toplumda kendini gösteriyor. Her şeyden önce kadın zayıf görülüyor, fiziksel ya da ekonomik kaynaklara erişim anlamında. Bu durumun yarattığı mağduriyet, ileriki yıllarda da devam edecek. Kadınlar zaman geçtikçe saygınlıklarının, erkekle aralarındaki; kul olma, insan olma, vatandaş olma anlamındaki denkliklerinin bilincine varmaya başladı. Hak alınmaz verilir, bunun da daha fazla bilincine vardılar. Kadınlar daha aktif ve bilinçli oldukça önümüzdeki yıllarda daha fazla sonuç alacağız" diye konuştu.



CAMİ PROJESİ HAZIRLADIK

Fransa'da tesettür mayosu giydiği için plajlara, havuzlara alınmayan kadınların olduğunu hatırlatan Bayraktar, "Bu olaydan sonra Fransa'da temaslarımız oldu. Gerek milletvekilleriyle gerek kadın STK'larla... Hassasiyetlerimizi belirttik" dedi. Camilerle alakalı bir proje hazırladıklarını anlatan Bayraktar, "Bütün dünyada ibadet mekânlarına alınmayan kadınlar var. Türkiye'de alınmama gibi bir sorun yok ama ana mekân sanki sadece erkeklere hasmış gibi bir anlayış hâkim. Bu anlayış çok sıkıntılı. Nihayetinde kadınların namazı arkada kıldıkları sürece ana mekânı paylaşmakla ilgili hiçbir sorun olmamalı. Peygamber Efendimiz kadınları teşvik etmiş namaz hususunda. Kadınlara daha küçük, havasız, kötü kokan odalar veriyorlar. Camiler hepimizin. Camiye herkesin erişimi çok daha kolay olmalı" dedi.


"5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi" "Modern Zamanın Görünen ve Görünmeyen Aktörleri" oturumuyla sürüyor

Giriş Tarihi: 5.11.2022  16:48 Son Güncelleme: 6.11.2022  07:01

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve KADEM tarafından düzenlenen "5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi", "Modern Zamanın Görünen ve Görünmeyen Aktörleri" oturumuyla sürüyor.

Anadolu Ajansının global iletişim ortaklığında gerçekleşen zirve, 2. gününde Atatürk Kültür Merkezi'nde devam ediyor.

ABD'den uluslararası motivasyon konuşmacısı ve basketbol koçu Bilqis Abdul-Qaadir, buradaki konuşmasında, bir dönem profesyonel olarak oynadığı basketbolu, başörtüsü nedeniyle bırakmak zorunda kaldığını anlattı.

Abdul-Qaadir, "Basketbol oynuyordum ancak başörtüm nedeniyle birine çarpıp zarar verebileceğim söylendi. Bu kumaş sonuçta, kimseye zarar veremem. Bir seçim yapmak zorunda kaldım. Hayatımda karşı karşıya kaldığım en zor seçimlerden biriydi. FIBA'ya karşı mücadele yürütmeye çalıştım. Bu 4 yıl sürdü. İman ve spor arasında seçim yapmak zorunda kaldığımda bana çok fazla çıkış yolu kalmadı. İnsanlar bana dik dik bakarak ya da alaycı laflar atarak beni rahatsız ettiklerinde iyi bir basket atıp onları susturmak gibi motivasyonum oldu." diye konuştu.

İngiltere merkezli Media Monitoring Merkezinden gazeteci ve yönetmen Rizwana Hamid de medya gözetmenliği konusunda açıklamalarda bulundu.

Medyanın algı ve fikirlerin şekillendirildiği en önemli mecra olduğunu belirten Hamid, şunları söyledi:

"Medya derken, içinde sosyal medya, ana akım medya, geleneksel medyanın hepsini kastediyorum. Biz her gün yüzlerce makaleyi, klipleri, televizyon programlarını denetliyoruz, inceliyoruz. Her gün yaklaşık 50 bin içeriği meslektaşlarımız inceliyor. Özellikle Batı'da veriler bize şunu gösteriyor, medyanın İslam'a dair bakış açısı, bir kesime yönelik hasmane duygularını artırıyor, nefret duygularını azdırıyor. Biz de medyayı incelemeye tabi tutarak kanıt temelli bir şekilde çeşitli medya kuruluşlarıyla yüzleşme yaşayabiliyoruz. Onlara bu şekilde ne tür klişelere düştüklerini gösterebiliyoruz. İslam'a dair günbegün birtakım klişeler yayımlıyorlar. Söz konusu klişeler artık ana akım medyaya nüfuz ediyor. Bu da insanların üzerinde doğrudan etki yaratıyor."

Suriyeli ödüllü film yapımcısı ve aktivist Waad Al Kateab, Suriye'deki savaşı anlattığı ödüllü filmi "Sama İçin" hakkında konuştu.

Al-Kateab, hikayesinin 11 sene önce başladığını dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:

"Suriye iç savaşı başladığında ben de protestocuların içinde yer alıyordum. Söz konusu yılda işlerin iyiye gideceğine dair umudu barındırıyordum. 'Sama İçin' ben, kızım ve eşim, 5 sene boyunca neler yaşadık bunu anlatıyor. Eşimin çalıştığı hastanedeki insanların, çalıştığım okuldaki insanların hikayeleri var. 'Sama İçin' sadece benim filmim değil, birçok Suriyelinin hayatını yansıtıyor. Bütün topluluk olarak Suriye'de neler yaşandığını anlatıyor. Sonraki kuşakların neler yaşayacağını da anlatmaya çalıştık. Filmi çekerken pek çok sefer bu işi başaramayacağımı düşündüm. Film, adeta beni hayatta tutan araç haline geldi."

Avustralyalı oyuncu Reshad Strik, çeşitli ülkeleri ziyaret edip film sektöründe yer aldığını, bu sayede farklı kültürleri yakından görme fırsatı yakaladığını kaydetti.

Filipinler'de kadınların çoğunun çalıştığını, erkeklerin ise oturup horoz dövüşü izlediğini belirten Strik, "Bunu gördüğümde şok oldum, inanamadım. Endonezya'da bu durum biraz daha dengeliydi. Erkeklerin çoğu çalışıyordu. Gana'ya gittiğimde kadınlar her gün çalışıyordu. Başlarında 20 kilogram suyla kilometrelerce yürüyorlardı. Kadınlar çiftçilik, avcılık yapıyorlardı. Amazon kadınları gibilerdi, güçlülerdi. Gana'da bu kadınların nasıl çalıştıklarını gördüğümde ağladım." diye konuştu.

Konuşmaların ardından KADEM Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, katılımcılara sertifika verdi.

Zirve, sonuç bildirgesiyle sona erecek.

KADEM Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan'dan önemli açıklamalar! Özel sektörde başörtüsü sorununu anayasa çözer
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan muhalefete başörtüsü çağrısı: Gidelim millete
Cumhurbaşkanı ErdoğanAtatürk Kültür Merkezi'ndeki 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde muhalefete başörtüsü tartışmalarıyla ilgili çağrıda bulundu.

04.11.2022 - 15:04 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Kadın ve Demokrasi Derneği'nin (KADEM) iş birliğinde düzenlenen 5'inci Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi, Atatürk Kültür Merkezi'nde başladı.

Ana teması 'Kültürel Kodlar ve Kadın' olarak belirlenen zirvenin açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Erdoğan'ın yanı sıra zirvede eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, KADEM Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu yer aldı.

'Kadına yönelik ayrımcı kültürel kodlar var'
SÜMEYYE ERDOĞAN BAYRAKTAR:'Kadına yönelik ayrımcı kültürel kodlar var'Haberi Görüntüle

"ÜLKEMİZDE TEK BİR KADININ HAYATINI KAYBETMESİNİ ASLA KABUL EDEMEYİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkelerin pek çoğunda nüfusun kırsaldan şehirlere yığılması ve kitlelerin aynı iletişim kanallarından beslenerek hayat biçimlerini ve hayallerini şekillendirmesi de bu dayatmayı beslemektedir. Öyle ki, bunun dışındaki her türlü kültürel davranış bir anda kendini küresel bir linçe tabi tutulurken burada görebilmektedir. Sosyal medya mecralarının ülkelerin siyasi tercihlerini yönlendirmedeki etkilerinden çok daha fazlası kadın konusu başta olmak üzere sosyal ve kültürel alanlarda yaşanmaktadır. Artık bu mesele sadece bilim insanlarının, sivil toplum kuruluşlarının ilgi alanı olmaktan çıkıp insanlığın topyekün gündem başlığı haline gelmesi gereken bir seviyeye ulaşmıştır. Gelişmiş ülkelerin dışarıya verdiği imajın tersine, kadına yönelik cinayet, şiddet, ayrımcılık gibi konularda hala ciddi sorunlar yaşadıklarını biliyoruz. Biz elbette ülkemizde tek bir kadının bile sırf cinsiyeti yüzünden şiddete uğramasını hele hele hayatını kaybetmesini asla kabul edemeyiz. Aynı şekilde ülkemizi sanki kadına yönelik şiddetin ve cinayetin dört bir yanında kol gezdiği bir yer gibi sunanların aslında kendi içlerindeki çürümeyi gözlerden kaçırmaya çalışmasını da kabul edemeyiz" dedi. Erdoğan, “Kadınların dışlandığı bir dünya, insanlığın yarısından feragat etmiş demektir. Bu da hem fıtrata, hem inancımıza hem de hayatın bizatihi kendi işleyişine aykırı bir anlayıştır" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğandan muhalefete başörtüsü çağrısı: Gidelim millete
 

"KADINLARIMIZI GÜÇLENDİRECEK POLİTİKALARIMIZI UYGULAMAYI SÜRDÜRÜYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz kadının içinde yer almadığı hiçbir alanda insanlığın hayrına neticeler elde etmenin veya bunları sürdürülebilir kılmanın mümkün olmadığına inanıyoruz. Bu anlayışla kadınlarımızı güçlendirecek politikalarımızı kararlılıkla uygulamayı sürdürüyoruz. Yürüttüğümüz mücadelede en büyük desteği gördüğümüz kadınlarla, siyasetten ekonomiye her alanda çok daha büyük başarılar elde edeceğimiz bir geleceğin bizi beklediğinden şüphe duymuyorum. Eksiklikleri, aksaklıkları, yanlışları düzelterek bugüne kadar devrim niteliğinde pek çok değişimi nasıl ülkemizin ve kadınlarımızın hanesine yazdırmışsak bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz. 20 yılda asırlık eser ve hizmet kazandırdık derken ne mübalağa ediyoruz ne de sınırlı alandaki başarılarımızdan söz ediyoruz. Türkiye demokrasi ve kalkınma atılımıyla geldiği ileri seviye, hayatın her alanını insanlarımızın tamamını kapsayan sonuçlarıyla, hep beraber geleceğimize umutla ve güvenle bakabilmemizi sağlıyor. Bu süreçte elde ettiğimiz en olumlu ve iftihar verici başarılardan biri de kadınlarımızın hak ve özgürlüklerini genişletme konusunda gerçekleştirdiğimiz devrimlerdir" ifadelerini kullandı.

“Anayasamızdan başlayarak, mevzuatımızın tamamını bu doğrultuda yenilerken asıl büyük değişimi zihinlerde sağladığımıza inanıyorum" diyen Erdoğan, kadın politikalarının sağlam zemine oturmasını sağlayan çalışmalardan bazılarını hatırlattı.

"İKNA ODALARINI KURANLAR BAŞÖRTÜSÜ SORUNUNU ÇÖZELİM DİYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıllar yılı başörtü düşmanı olan ve üniversitelerimizde ikna odalarını kuranların kimler olduğunu bilmiyor muyuz? Bu ikna odalarını kuranlar şimdi de geldiler, başörtü sorununu çözelim diyorlar. Ne kadar güzel. Bak nereden, nereye geldik. Ben şimdi yeni bir teklif daha yaptım. Hadi bakalım. Bu seçimde, kaç tane başörtülü milletvekili adayı çıkaracaksın? Şaşırmayın. Bunu söyledim ya, başörtülü milletvekili adayı da koyar. Rozet takmaya başladı. Milletvekili adayı da koyar. Ne kadar güzel. Meclisten bir zamanlar bunların ağababaları başörtülü kardeşimizi kovmadılar mı? Atın bu kadını dışarı demediler mi? Aynı zihniyet değil miydi? Bütün bu oyunlar, bozuldu. Artık çark, geri dönmeye başladı. Gel anayasa yapalım. Bu anayasayı yaparken, başörtülü başı açık her hangi bir ayrıma gitmeden hak ve özgürlükler noktasında bütün kızlarımız, kadınlarımız anayasa teminatı altında bu süreci yaşasınlar"
diye konuştu.

"GEL BUNU ANAYASA İLE YAPALIM DİYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arkadaşlarımız ziyarete gittiler. Şu anda gerek yok dediler. Ne olacak? Seçimden sonra bunu çalışalım dediler. Bir gece yarısı kalktın, yasal düzenleme yapalım dedin. Sen gece yarısı dedin biz ise yıllardır bunu düşünüyoruz zaten. Gel bunu anayasa düzenlemesiyle yapalım diyoruz. Verelim el ele, bu işi bitirelim. Bir daha da kimse bunu gündemine almasın. Niye kaçak dövüşüyorsunuz. Her zaman bunların işi istismar siyaseti. Çeyrek asır önce hayal bile edilemeyecek bu özgürlük iklimini ülkemize kazandırırken, partimizi kapatma tehdidi dahil nelerle karşılaştığımı millet çok iyi biliyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğandan muhalefete başörtüsü çağrısı: Gidelim millete
 

"KADINLARIMIZIN BAŞLARININ AÇIK VEYA ÖRTÜK OLMASI TABİİ BİR HAKTIR"

"Çeyrek asır önce hayal bile edilemeyecek bu özgürlük iklimini ülkemize kazandırırken, partimizi kapatma tehdidi dahil nelerle karşılaştığımı millet çok iyi biliyor" diyen Erdoğan, "Bir süre önce tüm bu mücadelelerde vesayetin ve faşizmin temsilcisi olarak karşımıza çıkan bir siyasi parti başkanı kadınlarımızın başörtüsü meselesini yeniden gündeme getirdi. Kadınlarımızın başlarının açık veya örtük olması tabii bir haktır. Nasıl havayı soluyorsak, suyu içiyorsak, giyiniyorsak ibadetlerimizi yerine getiriyorsak, kadınlarımızın inançlarından dolayı başlarını örtmeleri de aynı derecede tabi bir durumdur. Bunun için ne anayasada, ne kanunlarda herhangi bir düzenleme yapmaya ihtiyaç yoktur. Olmaması gerekir. Niye? Devletin tüm kurumlarında başörtülü kardeşlerimiz var mı? Artık hakimlerimiz, savcılarımız, polisimiz, askerimiz var mı? Bütün bunlar var. Yaptık da ne oldu? Türkiye yıkıldı mı, gök kubbe çöktü mü? Tam aksine, hepsi şimdi çok daha huzurluyuz, rahatız, akademilerde, üniversitelerde başörtülü profesörlerimiz var mı, var. Demek ki yapınca oluyormuş" ifadelerini kullandı.

"PARLAMENTODA ÇÖZEMİYORSAK, REFERANDUMA GİDELİM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye yıkılmadı. Kimse Türkiye'yi dinamitleyemedi. Yeter ki biz ön açalım. Ön açtığımız zaman bu ülke çok daha güçlü bir şekilde geleceğe yürüyecektir. Ülkemizde geçmişte yaşanan bu kötü görüntüleri ve tartışmaları da dönemin ikliminin bir parçası olarak kabul edip hepsini geride bıraktığımızı var saymak istiyorduk. Son tartışma vesilesiyle bir kez daha gördük ki. Ülkemizde artık kökünün kuruduğunu umduğumuz habis zihniyet, tüm çirkinliğiyle hala pusuda beklemekte. Biz de tartışmaya cevabımızı, bu meseleyi anayasal bir güvenceye kavuşturmayı teklif ederek verdik. Yaptığımız hazırlığı, mecliste gurubu bulunan siyasi partilerin tamamına götürerek bu konudaki samimiyetimizi ortaya koyduk. Hatta daha ileri gittik. Gel samimiyseniz, parlamentoda bu işi çözemiyorsak, referanduma gidelim. Millet, evelallah en doğrusunu söyler. Gidelim millete. Bakalım millet ne diyor. Millete gitmeyi de bunlar pek kabul edemezler. Millete gidileceği zaman o sandıktan neler çıkabileceğini iyi düşünüyorlar" diye konuştu.

"UZLAŞMA SAĞLANIRSA KADINLARIMIZ VE ÜLKEMİZ KARLI ÇIKACAKTIR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teklifimiz üzerinde kapsamlı bir uzlaşma sağlanabilirse bundan kadınlarımız ve ülkemiz inanın çok karlı çıkacaktır. Bizim arzumuz bu düzenlemenin insanın beklentilerine uygun şekilde, en geniş mutabakatla meclisimizden geçmesidir. Uzlaşma sağlanamaması halinde ise ifade ettiğim gibi bu meseleyi milletimizin takdirine sunmanın yollarını arayacağız. Ülkemizi bu tür konuların bırakın trajedi haline dönüştürülmesini, tartışılması ayıbından da kurtaracak köklü bir çözümü anayasamıza kazandırmayı ümit ediyoruz. Ülkemizi tek parti faşizminin kodlarını kıra kıra bugünlere getirmeyi başardık. Türkiye Yüzyılı programımızla vatandaşlarımızın tamamıyla birlikte, başı açık, başı örtülü, bu tartışmayı başta olmak üzere kadınlarımızın tüm meselelerini de çözerek ülkemizi çok daha ileriye taşımakta kararlıyız" ifadelerini kullandı.

KADEM’den Emine Erdoğan’a ziyaretKADEM'DEN EMİNE ERDOĞAN'A ZİYARET