Erbakan ile dalga geçmişlerdi Erdoğan hepsini yaptı

Erbakan ile dalga geçmişlerdi Erdoğan hepsini yaptı

Refah Partisi'nin 1997 yılında gündeme getirdiği yerli ve milli projeler ile dalga geçen bir gazetenin karikatürü sosyal medyada gündem oldu. Dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan'ın 'Yeniden Büyük Türkiye Projesi' başlığı ile açıkladığı projeler arasında; İstanbul Boğazına tüp geçit, Körfez geçiş köprüsü, Ankara-İstanbul arası hızlı tren ve 81 ile havaalanı yer alıyordu. Gazetenin dalga geçtiği projeler AK Parti tarafından tek tek hayata geçirildi ve hizmete açıldı.

01 Aralık 2016 - 20:44 - Güncelleme: 01 Aralık 2016 - 21:06

Giriş Tarihi: 01.12.2016 16:27 Son Güncelleme Tarihi: 01.12.2016 19:02

Erbakan ile dalga geçmişlerdi Erdoğan hepsini yaptı

Refah Partisi'nin 1997 yılında gündeme getirdiği yerli ve milli projeler ile dalga geçen bir gazetenin karikatürü sosyal medyada gündem oldu. Dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan'ın 'Yeniden Büyük Türkiye Projesi' başlığı ile açıkladığı projeler arasında; İstanbul Boğazına tüp geçit, Körfez geçiş köprüsü, Ankara-İstanbul arası hızlı tren ve 81 ile havaalanı yer alıyordu. Gazetenin dalga geçtiği projeler AK Parti tarafından tek tek hayata geçirildi ve hizmete açıldı.

'Yeniden Büyük Türkiye Projesi'nde özellikle Boğaz'a Tüp Geçit, hızlı tren, 81 ile havaalanı gibi projeler dikkat çekiyor. Hürriyet'in dalga geçtiği bu projeler istikrarlı bir şekilde hayata geçiyor.

'Yeniden Büyük Türkiye Projesi'nde özellikle Boğaz'a Tüp Geçit, hızlı tren, 81 ile havaalanı gibi projeler dikkat çekiyor. Hürriyet'in dalga geçtiği bu projeler istikrarlı bir şekilde hayata geçti.

'Yeniden Büyük Türkiye Projesi'nde özellikle Boğaz'a Tüp Geçit, hızlı tren, 81 ile havaalanı gibi projeler dikkat çekiyor. Hürriyet'in dalga geçtiği bu projeler istikrarlı bir şekilde hayata geçiyor.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan başkanlığında kurulan 54. Hükümet ile önceki hükümetler arasında bir mukayese yapıldığında, Refahyol hükümetinin özellikle ekonomi alanında çok başarılı olduğunu tüm veriler ortaya koyuyor. Prof. Erbakan iktidarı devraldığında ekonomik veriler gerçekten de kötüydü ancak, bazı Refah Partililerin de ifade ettiği gibi "enkaz edebiyatı" yapmanın bir anlamı yoktu. Buna bağlı olarak bazı medya organları her ne kadar yaygara yapsa da, ömrü sadece 11 ay olan 54. Hükümet ekonomi alanında çok önemli hizmetler gerçekleştirdi. Refahyol, kısa sürede doğru yönetimlerle Türkiye'nin prangalarını kırıp nasıl atağa kalkacağının da göstergesi oldu. 20 yıl önce hayal bile edilemeyen Türkiye'nin bugün geldiği noktanın temelinde merhum Erbakan'ın vizyonu da var.

Bir gazetenin 25 Ocak 1997 yılında Refah Partisi'nin seçim projeleri ile dalga geçtiği karikatür ise bu bilgiler ışığında sosyal medya gündem oldu.

 
25 Ocak 1997 yılında Hürriyet gazetesi, Refah Partisi'nin projelerini üstü kapalı ve alaycı bir şekilde sayfasına taşıdı.
25 Ocak 1997 yılında Hürriyet gazetesi, Refah Partisi'nin projelerini üstü kapalı ve alaycı bir şekilde sayfasına taşıdı.
  • 'Yeniden Büyük Türkiye Projesi'nde özellikle Boğaz'a Tüp Geçit, hızlı tren, 81 ile havaalanı gibi projeler dikkat çekiyor. Gazetenin dalga geçtiği bu projeler istikrarlı bir şekilde hayata geçiyor.

Yüksek hızlı tren hatları
 
  1. Son dönemde önemli bir kalkınma hamlesi yapan ülkemiz, Cumhuriyetimizin 100. yılı ufkunu ortaya koyan 2023 vizyonu ile uluslararası alanda da dikkat çeken birçok çalışma yaptı. Kamu-özel ortaklığı ile yeni otoyollar, altyapı projeleri, yüksek hızlı hatlar hayata geçirildi.

Ülkemizin en büyük iki kenti olan Ankara-İstanbul arasındaki seyahat süresinin azaltılması, hızlı, konforlu ve güvenli bir ulaşım imkânı oluşturulması ve dolayısıyla ulaşımdaki demiryolu payının artırılması amacıyla Ankara-İstanbul YHT Projesinin ilk etabını oluşturan Ankara-Eskişehir hattı 2009 yılında hizmete açıldı. Ankara-Eskişehir arasındaki seyahat süresini 1,5 saate düşüren hattının hizmete girmesiyle birlikte Türkiye, YHT hattı işleten ülkeler arasında yer aldı.

Ankara-İstanbul YHT'nin ikinci etabı olan Eskişehir- İstanbul (Pendik) kesiminin inşası da tamamlanarak, 25 Temmuz 2014 tarihinde hizmete açıldı. Ankara-İstanbul YHT Projesiyle iki büyük kent arasındaki seyahat süresi 3,5 saate düştü.

Ankara-İzmir, Ankara-Sivas ve Bursa-Bilecik hattında yüksek hızlı tren projelerinin ise yapımı sürüyor.

Dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan ile ilgili görsel sonucu
Boğaz'a Tüp Geçit
 
  • Erbakan'ın gündeme getirdiği bir diğer büyük proje de Boğaz'a Tüp Geçit projesi. Asya ve Avrupa'yı ilk kez deniz tabanının altından karayolu tüneliyle birleştirecek olan 'Avrasya Tüneli' 20 Aralık'ta hizmete girecek.

Avrasya Tüneli Projesi (İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi Projesi), Asya ve Avrupa yakalarını, deniz tabanının altından geçen bir karayolu tüneli ile birbirine bağlayacak. İstanbul'da araç trafiğinin yoğun olduğu Kazlıçeşme-Göztepe hattında hizmet verecek olan Avrasya Tüneli, toplam 14,6 kilometrelik bir güzergâhı kapsıyor.

Tünel geçişi ve yol iyileştirme-genişletme çalışmaları, bütüncül bir yapıda araç trafiğini rahatlatacak. İstanbul'da trafiğin çok yoğun olduğu güzergâhta yolculuk süresi 100 dakikadan 15 dakikaya kadar inerken güvenli ve konforlu yolculuğun ayrıcalığı yaşanacak. Çevre ve gürültü kirliliğinin azalmasına da katkı sağlanacak.

80 yılda 26 havalimanı 13 yılda 28 havalimanı

26 olan havaalanı sayısı günümüzde 54'e çıktı.İç hat yolcu sayısı 9 milyondan 90 milyona, dış hat yolcu sayısı 25 milyondan 85 milyona yükseldi.

Ayrıca Türkiye'nin ve Avrupa'nın deniz üzerinde inşa edilen ilk havalimanı olan Ordu-Giresun Havalimanı da yıllık 2 milyon kapasite ile 22 Mayıs 2015 tarihinde açıldı.
 

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, "Marmaray'ın kardeşi" olarak başlatılan Avrasya Tüp Tüneli projesinin 20 Aralık'ta tamamlanacağını hatırlatarak, toplam 14,6 kilometre uzunluğundaki projenin 3 ana bölümden oluştuğunu belirtti. Avrasya Tüp Tüneli'nin en önemli aşaması olan 3 bin 344 metrelik boğaz geçişinin delme işlemini Ağustos 2015'te tamamladıklarını ancak Avrupa ve Asya yakalarında yol ve kavşak düzenlemeleri olmak üzere iki önemli kısmın daha olduğunu ifade eden Arslan, "Avrupa ve Asya yakalarındaki bağlantı yollarını sözleşmede 55 ay olarak belirlenen zamandan 8 ay önce bitirerek, 47 ay gibi kısa bir sürede tamamladık. Boğaz altından geçiş gibi çok zor fiziki şartlara rağmen kullanılan ileri teknoloji ve mühendislik ile projeyi zamanından önce bitirmemiz gurur verici ve büyük bir başarıdır" diye konuştu."Anket herkese açık olacak"Arslan, Avrasya Tüneli'nin isminin, internet sitesi üzerinden yapılacak anketle halk tarafından belirleneceğini bildirerek, "Halkımızın projeye olan ilgisi çok büyük. Katıldığımız program ve açılışlarda bu dev projenin isminin ne olacağıyla ilgili birçok soru alıyoruz. Halkımızın yoğun ilgisinden dolayı 20 Aralık'ta açacağımız Avrasya Tüp Tüneli'nin ismi, milletimizin önerisiyle belirlenecek. 'Kıtalar birleşiyor alttan, ismi geliyor halktan' sloganıyla bir kampanya başlattık" ifadelerini kullandı.Yapılacak anketin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının internet sitesi "www.udhb.gov.tr" üzerinden gerçekleşeceğini dile getiren Arslan, bugün başlayan anketin herkese açık olduğunu söyledi.Dileyen herkesin ankete katılabileceğini söyleyen Arslan, "Gelen isim önerilerini 10 Aralık'a kadar alacağız. En çok hangi isim üzerinde görüş bildirilirse o ismi değerlendireceğiz" dedi. Video: Son 30 gün! Video: Avrasya Tüneli'nin geçiş ücretleri belli oldu

Türkiye son dönemde özellikle kendi coğrafyası başta olmak üzere farklı kıtalarda sürdürdüğü siyasi ve ekonomik ilişkilerdeki istikrarını sürdürüyor. Hem bölgesindeki kaostan, hem iç ve dış etkenlerden hem de ekonomik krizlerden pozitif ayrışmayı başaran Türkiye, uluslararası alanda ekonomik olarak daha saygın ve cazip ülke haline geliyor. 2023 hedeflerine adım adım ilerleyen ve her geçen büyüyen ekonomisiyle dikkat çeken ülkemizin ilerleyişini durdurmak için karanlık odaklar da boş durmuyor. 21 Şubat 2001 ekonomik krizinde borsa yüzde 15 gibi tarihi bir düşüş yaşadı, gecelik faiz yüzde 7 bin 500'e fırladı, milyonlarca kişi işsiz kaldı ve dolar 1.90 türk lirası oldu. Koalisyon içindeki anlaşmazlıklar, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin erken seçimde ısrarı üzerine Türkiye'yi yeni bir döneme sürükledi. 3 Kasım 2002'de AK Parti büyük bir oy oranıyla tek parti iktidarını kurdu. Bu günlerde ise kur 1,67 türk lirası seviyelerinde idi. 28 Mayıs 2013 tarihinde İstanbul Gezi Parkı'nda başlayan eylemler, yaklaşık 15 gün boyunca geniş çaplı bir kaos ortamı oluşturarak Türkiye'ye milyar dolarla ifade edilen bir maliyete neden oldu." IMF'ye borç bitti Gezi patladı Sonraki yıllarda Türkiye'nin ekonomik yükselişi istikrarlı bir şekilde devam etti. Türkiye Uluslararası Para Fonu'na (IMF) olan kredi borcunun son taksidini 14 Mayıs 2013 tarihinde ödedi ve üzerine kuruma 5 milyar dolarlık borç verdi. 13 gün sora Gezi olayları başladı Bu olaydan tam 13 gün sonra, 27 Mayıs 2013 tarihinde ise Gezi olayları başladı. Olayların bir süre devam etmesi piyasalarda tedirginliğe neden oldu, borsa hızla değer kaybetti ve dolar 1.80'e kadar çıktı. Ekonomik kayıp turizm sektörünü de etkiledi ülkenin ekonomik girdisi önemli oranda düştü.Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksi, mayıs 2013'te gördüğü en yüksek seviye rekorunu 93.398,33 puana taşıması ve 90.000 puanın üzerinde denge araması sırasında başlayan Gezi Parkı olayları ile gerilemeye başladı. 31 Mayıs 2013 tarihinde olayların büyümesi ile endeksin düşüşü ivme kazandı.Dolar/TL Gezi olayları öncesinde uzun süre devam eden 1,70 - 1,80 bandı arasındaki hareketini sonlandırarak hızlı bir şekilde yükselişe geçti. Fed'in politika değişikliği ve yurt içi gelişmelerin etkisiyle yatırımcıların TL'ye karşı algısı negatife dönerken, dolar/TL 2,39'a kadar devam edecek bir ralli sürecine girdi ve Ocak 2014'te TCMB'nin 550 baz puanlık faiz artırımına gitmesine neden olacak şekilde tarihi zirvesine tırmandı.Ekonomiye darbeye halk izin vermediTürkiye'nin yükselişine engel olamayan dış odaklar ekonomiyi zayıflatmak için darbe girişimine kalkışsa da, Türk milleti buna izin vermedi. Darbe girişiminden önce 2.89 düzeyinde olan dolar, ay sonuna kadar 3.018'e çıktı. Kredi derecelendirme kuruluşlarından ikircikli tavır'Türkiye'nin üye dahi olmadığı' kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Por's, FETÖ'cü darbe girişiminin ardından Türkiye'nin kredi notunu BB+'dan BB'ye indirdi. Moody's ise yabancı yatırımcıyı korkutabilecek ve bu noktada yatırımlarını geri çekebilecek hamlesiyle Türkiye'nin kredi notu değerlendirmesini pas geçti. Bu olayların ardından milyonlarca vatandaş, Türk ekonomisinin darbe girişiminden etkilenmemesi için 9 milyar doların üzerinde dövizini bozup TL'ye geçti. Gezi en büyük tahribatı ekonomiye verdi Trump'ın zaferi tüm dünyayı etkilediABD'deki başkanlık seçimlerinden Donald Trump'ın zaferle ayrılması ise doları tüm dünyada tetikledi. Trump'ın ekonomide sıra dışı politikalar uygulayacağı beklentisi doları güçlendirirken, Amerikan Merkez Bankası'nın faiz artırma eğilimi nedeniyle sıcak para, ABD'ye yönelmeye başladı. Bu süreçle birlikte dolarda genel bir değer kazancı dikkati çekti. 3.40'a kadar ulaşan dolar tarihi zirveyi gördü. AP iş dünyasını etkilemeye çalışıyorSon olarak ise Avrupa Parlamentosu (AP), yabancı yatırımcıları manipüle etmek ve Türkiye'ye yönelik algı oluşturmak için skandal bir oylama gerçekleştirdi. Avrupa Birliği'nin Türkiye'yle müzakereleri dondurması gerektiğini ileri süren AP, iş dünyasını bu süreçte etkilemeye kalkıştı.#BozDoları kampanyasına büyük destek Türkiye'yi istikrarsız ülkeyi göstermek isteyen PKK, FETÖ ve dış odaklar, uluslararası piyasadaki sermaye devlerinin yatırım yapmasını engellemek için lobileri de kullandı. Ancak tüm bu kirli planlara rağmen vatandaşın tepkisi sert oldu. Sosyal medya üzerinden Türk lirasını korumaya yönelik "Oyunu bozalım, dövizleri bozduralım" sloganıyla sosyal medyada başlatılan "#BozDoları" kampanyasına Türkiye genelinde vatandaşlar destek oluyor. Pek çok vatandaş ellerindeki dolarları bozduruyor. Cumhurbaşkanı: “Altını devreye sokalım" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Uluslararası İş Birliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen "Küresel Gelecek: İnsan Odaklı, Akıllı Ekonomi" temalı 7. Boğaziçi Zirvesi'ndeki konuşmasında “Döviz baskısından piyasaları kurtarmamız lazım" diye çağrı yaptı. Erdoğan şöyle devam etti: “Gelin hep birlikte altını devreye sokalım. Döviz baskısından piyasaları kurtarmamız lazım. Borçlanırken o şekilde borçlanmanın yolunu arayalım, yerli para birimleriyle borçlanmanın yollarını arayalım. Son günlerde sağolsun hükümetimiz, medya vesaire... Tabii bütün AVM'lerde vesaire patronlar hep dövizle kiralama yolunu seçiyorlar. Şimdi burada yeni bazı adımlar atmak suretiyle geçici bir düzenleme gerekirse yapılır ve bu kiralamanın da ülkemizin şu anda bu süreci başarıyla atlatabilmesi için yerli para birimiyle bu süreci atlatma adımını atmalıdır diye inanıyorum. Bunu da duyurdum, duyuruyorum, duyuracağım." Video: Erdoğan: Dövizle borçlanmayı bırakalım altına dönelim Erdoğan: Dövizi bırakıp altını devreye sokalım Ekonomi cephesinden Türkiye'ye saldırıyorlar! 'Dövizini Türkiye İçin Boz' Twitter'da gündem oldu

Dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan ile ilgili görsel sonucu

Dünya uydu ve uzay teknolojileri sektörünün devlerini ağırlayan 2'nci Global Satshow, kapılarını ziyaretçilerine açtı. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenen etkinlik Haliç Kongre Merkezi'nde yapıldı. Fuarın açılış programına Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Eski Bakan ve Türksat Yönetim Kurulu Başkanı Dr. M. Vecdi Gönül, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ile yurtiçinden ve yurtdışından çok sayıda davetli katıldı. Türksat'ın sponsorluğunda “Global ve Bölgesel Uydu Operatörleri Arasında Gelecek İşbirlikleri" başlığıyla düzenlenen fuarda, uydu sektörünün geleceğine dair yatırım planları ve sektörün geleceği değerlendirildi. Program Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. TÜRKSAT 6A 2019'DA TAMAMLANACAKProgramda bir konuşma yapan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Milli Projeler arasında yer alan Türksat 6A'nın 2019 yılında tamamlanacağını söyledi. Bakan Özlü, “TÜBİTAK uzay liderliğinde ve sanayimizin de katılımıyla ilk yerli haberleşme uydusu olan Türksat 6A projemiz de başladı. Türksat 6A'yı inşallah 2019'da tamamlayacağız. Yine İMECE Gözlem Uydu Sistemleri projemizle, yüksek çözünürlüklü gözlem yeteneğimiz, hem sivil hem de askeri anlamda ciddi bir gelişme gösterecektir. Artık uzayda bir uydumuz olmayacak, bir uydu filomuz olacak. TÜBİTAK UZAY'ın hedefi, 12 yıl içinde dünya standartlarında en ileri düzey kabul edilen 30 santimetre yer örnekleme mesafesine ulaşmaktır. Milli yer istasyonumuzu geliştirmek de önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor" dedi. 5 G'YE ODAKLANDIKTeknoloji kullanımının her geçen gün gelişmeye bağlı olarak artış gösterdiğine vurgu yapan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “İnsanlık olarak, şu anda 5G teknolojisiyle ilgili çalışmalara yoğunlaşmış durumdayız. Bazı kaynaklarda, 'eğer 5G doğru inşa edilirse, 6G'ye ihtiyaç olmayacak' gibi ifadelere rastlıyorum. Açıkçası ben, bu tür öngörülere pak fazla itibar etmiyorum. Bu tür ifadeler, bana, geçmişte bisikleti veya radyoyu, teknolojinin ulaşabileceği zirve olarak nitelendirenleri hatırlatıyor" dedi. 14 YILDA CİDDİ MESAFE KATEDİLDİTürkiye'nin, bugün dünyanın önemli üretim merkezlerinden biri olduğunu belirten Bakan Faruk Özlü, “Özellikle otomotiv, tekstil, hazır giyim, makine gibi sektörlerde oldukça başarılıyız. Bu sektörlerde, Ar-Ge, tasarım ve markalaşma yoluyla, daha yüksek katma değerli bir üretim yapısına geçmeyi amaçlıyoruz. Bunu yaparken, uzay, havacılık, savunma, enerji, gıda, biyoteknoloji gibi sektörlerde de ciddi bir ivme yakalamak istiyoruz. Bu sektörleri, ülkemiz için stratejik sektörler olarak görüyoruz. Uzay ve havacılık sektörüne baktığımızda, son 14 yılda umut verici bir mesafe kat ettiğimizi söyleyebilirim" diye konuştu.TÜBİTAK'ın yapısı değişecekTÜBİTAK'ın yeniden yapılandırma süreci için yoğun bir şekilde çalışıldığını söyleyen Bakan Özlü, “Bu sürecin esaslarını oluştururken en önemli önceliğimiz, TÜBİTAK'ı proje yapan bir kurum olmaktan çıkarıp proje yaptıran bir kurum haline getirmek istiyoruz. Özel sektörümüzün yapabileceği işleri TÜBİTAK'a yaptırmayacağız. TÜBİTAK, gerekirse, özel sektöre bu becerileri kazandırma noktasında rehberlik edecek" şeklinde konuştu.Gönül B serisini anlattıTürksat Yönetim Kurulu Başkanı Dr. M. Vecdi Gönül Türksat'ın önemini her gün daha da fazla arttırmakta olduğunu söyledi. Gönül, “Türksat 5A ve Türksat 5B'yi 2019 yılına kadar hizmete sokmayı hedeflemekteyiz. Türksat 6A yerli haberleşme uydusu geliştirme ve üretim projesi fiilen başlamış bulunmaktadır. Proje ülkemizde uydu tasarım ve üretim kabiliyetine sahip kuruluşların iştiraki ile tamamen milli bir proje olarak geliştirilmektedir" diye konuştu.Teknoloji olmazsa olmazMÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, Türkiye'nin son 10 yılda siyasi istikrarın getirdiği imkanları kullanarak bütün sektörlerde dikkate değer bir atılım yaptığını söyledi. Bugün hem kurumların hem de ülkelerin konumlarının ve geleceğinin, Ar-Ge ve inovasyon, teknoloji yatırımları üzerinden yorumlandığına işaret eden Olpak, bu rekabet ortamında “kopyala-yapıştır" fikirlerle ayakta kalmanın mümkün olmadığını ifade etti.

Kıbrıs Harekâtı'nın asıl mimarı Erbakan'dı
Kıbrıs Harekâtı'nın asıl mimarı Erbakan'dı

KKTC Kıbrıs Barış Harekâtının 38'inci yıldönümünü kutluyor. Adadaki Türkler'in özgürlük ve kurtuluş günü olarak kabul ettikleri harekat için İngilizler "Harekatın asıl aktörü Erbakan'dır" yorumu yapmışlardı.

'Kıbrıs Harekatı'nın mimarı Erbakan'dı'***Kıbrıs Barış Harekatının yapılmasını neden istemiyordu.

Ecevit, 1974’te iki aşamalı gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı’nın yapılmasını neden istemiyordu, harekatı kim destekliyordu? İngilizler harekatın tarihinde neden yanıldı? Yunanistan ve Türkiye niçin anlaşma sağlayamadı? İnci Göndaş'ın röportajı***STAR

Yıllardır İngiliz Arşivleri’ndeki belgeleri tarayan tarihçi Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, 2006’da açılan 1974 senesine ait belgeleri inceledi ve Kıbrıs Barış Harekatı’na ilişkin bugüne kadar hiç dile getirilmeyen bilgilere belgeleriyle ulaştı

Doktora çalışması için girdiği İngiliz Ulusal Arşivi’nde tam 10 yıl boyunca çalışan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında yaşananlara ilişkin çok ilginç ve bugüne kadar hiç anlatılmayan konuları içeren belgelere ulaştı. “Büyük Güçler, Türkiye ve Kıbrıs Meselesi (1967-1975)” başlıklı TÜBİTAK projesi için 2005 ve 2006 yıllarında altı ay İngiliz Arşivleri’ni tarayan Bilgin, bu önemli belgeleri ilk kez star Pazar’a açıkladı...

Harekatın mimarı Bülent Ecevit değil, Necmettin Erbakan’dı

Dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan ile ilgili görsel sonucu
İngiliz Ulusal Arşiv belgeleri, kamuoyunda bilinenin aksine Kıbrıs Barış Harekatı’nın mimarının merhum Başbakan Bülent Ecevit değil dönemin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan olduğunu ortaya koyuyor. Bu, Ankara’daki İngiliz büyükelçinin, İngiliz Dışişleri’ne yazdığı raporlar ve İngiliz Başbakanı ve kabinesinin konuyu değerlendirirken, oraya katılan devlet adamlarının konuşma tutanaklarından anlaşılıyor. Ecevit’in Londra ziyareti ve Türk ile İngiliz hükümeti arasındaki yazışmalardan da Ecevit’in harekat konusunda isteksiz davrandığı ve savaşa girmeden bir çözüm aradığı görülüyor.

Yine belgeler gösteriyor ki Kıbrıs Harekatı’nın yapılmasında, icra safhasında Necmettin Erbakan daha aktif ve istekli. Ecevit’in ise savaşa yanaşmadığı görüntüsü ortaya çıkıyor. Dönemin İngiltere Büyükelçiliği’nden giden raporlarda Erbakan’ın Genelkurmay ile aynı çizgide ve harekatın gerekli olduğunu, niyetinin tüm Kıbrıs’ın alınması olduğu belirtiliyor. Erbakan’ın dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar ve Türk ordusuna tam destek verdiği de belgelerde yer alıyor.

Türk istihbaratı bilgi sızdırmadı İngilizler harekat tarihinde yanıldı

İngiliz Arşivleri’ndeki belgelere göre, İngiliz askeri istihbaratı, Türkiye’nin birinci askeri harekatı 22 Temmuz 1974’te yapacağını öngörmüştü ancak yanıldı. Bu bilgi Savunma Bakanlığı’na ait istihbarat raporunda geçiyor. Türkiye, harekatı 20 Temmuz cumartesi sabahı gerçekleştirdi. Belgeler, Türk Genelkurmay Başkanlığı’nın iç istihbaratının sağlam ve güçlü olduğunu, harekat planlarının dışarıya sızdırılmaması konusunda çok etkili olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye Kıbrıs’ın tamamını ele geçirse maceraya sürüklenecekti

Ayrıca İngiliz istihbaratı 14 Ağustos’ta başlayan ikinci harekatla Türkiye’nin adanın tümünü ele geçirebileceği öngörüsünde bulunmuştu. Ancak, İngiliz askeri otoriteleri bunun Türkiye için riskli olacağını zira adanın tümü ele geçirildiğinde Rumların gerilla harekatına girişip Türkiye’yi uzun ve çetin bir maceraya sürükleyebile

ceklerini raporlarında belirtmişlerdi. Raporlarda ayrıca Türkiye için en doğru stratejinin adanın yarısını ele geçirerek daha sonra bunun siyasi pazarlık unsuru olarak kullanılmasının uygun olacağı değerlendirmesi yapılmış.

Harekatı durdurmaya İngiliz ordusunun gücü yetmedi

Özellikle, Rum ve Yunan yanlısı bir siyaset izleyen dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı James Callaghan, Türkiye’nin askeri harekatını önlemeyi çok arzu etmekteydi. Türkiye’yi durdurmak için ABD’ye çeşitli defalar ısrarlı müracaatlarda bulunduysa da Amerikan yönetimi, Callaghan’ın bu isteğini hep reddetti. ABD yönetimi, özellikle dönemin Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, her fırsatta Türkiye’nin, Yunanistan’dan da Kıbrıs’tan da daha önemli olduğunu ifade etti. Ancak, Callaghan’ı asıl büyük hayal kırıklığına uğratan kendi Genelkurmayı oldu. İngiliz Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’yi durdurma konusundaki ısrarlı

taleplerine karşı İngiliz Genelkurmayı, ‘İngiliz ordusunun Türkiye’yi durdurmaya gücünün yetmeyeceği’ raporunu vererek Callaghan’ı derin bir sukut-i hayale uğrattı. İngiliz Genelkurmayı verdiği cevapta, Adana’dan kalkan Türk savaş uçaklarının iki dakika sonra Kıbrıs’ta olacağını belirterek İngiliz Savaş gemileriyle Türkiye’yi durdurmanın mümkün olmayacağını ve bir fayda sağlamayacağını rapor etti. Ayrıca raporda, Soğuk Savaş dönemi şatlarında İngiltere’nin böyle bir teşebbüste bulunmasının İngiliz askeri stratejisine uygun olmayacağı ifadesine de yer verilmiş.

İstihbarat zafiyeti birinci harekatı durdurdu

Arşiv belgelerine göre birinci Türk askeri harekatının istihbarat zafiyeti nedeniyle durduğu ortaya çıkıyor. Zira belgelere göre Türkiye, Rumların adada yaptıkları büyük silah yığınağından ve sahip oldukları milis gücü ve askeri teçhizattan yeterli ölçüde haberdar değildi. İngiliz Arşivleri, 1968-74 yılları arasında hemen her hafta gerçekleşen ve Rum gizli silahlanmasıyla ilgili bilgiler veren yüzlerce istihbarat raporlarıyla dolu. Türk istihbaratı ise bu Rum silahlanma faaliyetlerinden ancak büyük çapta olan bazılarını tespit edebilmiş. Bu nedenle Türk askeri ilk çıkarmayı yaptığı zaman ummadığı kuvvetli bir Rum direnişiyle karşılaştı.

Dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan ile ilgili görsel sonucu
İki toplumu aynı adada bir arada tutmak mümkün değil

Arşivlerdeki belgelere göre dünyada Yunan dernek ve kuruluşları adına ne kadar kurum varsa, örneğin Güney Afrika’daki bir Yunan derneği gerek Birleşmiş Milletler ve gerekse ABD, AET, İngiltere ve Fransa gibi devletlere Türk ordusunun haksız bir işgal gerçekleştirdiğine, bunun illegal olduğuna ilişkin propaganda raporları göndermiş. Türkiye ise kendi haklılığını anlatmak için doğru dürüst bir teşebbüste bulunmamış. Özellikle 1975 yılında Fransa ve Rusya hariç, Avrupa devletlerinin Kıbrıs’ta iki toplumlu bir devlet olması gerektiğine artık düşünce bazında da olsa erişmiş. İngilizler, kendi iç değerlendirmelerinde ‘1963-64-67 olayları çıktı, sonrasında 1974 harekatı başladı. Bütün bunların sonucunda anlaşıldı ki burada iki toplumun bir arada zorla tutulması pek mümkün değil. İki devletli çözümün de artık alternatifli bir çözüm olarak görülmesi gerekir’ denilmiş.

Yurtdışından destek görmeyince yüzde 2 toprak barajı aşılamadı

Birinci harekattan sonra Yunanistan eski Başbakanı Kostas Karamanlis’in amcası Konstantin Karamanlis iktidara geldi. İngiliz Dışişleri’ne ait belgelere göre Türkiye ile aslında bir anlaşmaya da çok yaklaşmıştı. 1975’teki görüşmelerde Türkiye yüzde 33 toprak istiyordu, Karamanlis ise yüzde 31’e ancak razı oluyordu. Aradaki yüzde 2’lik pay için anlaşmazlık çıktı, çözüm için arkası gelmedi. O dönemde Türk-Yunan müzakerelerini uluslararası alanda da destekleyecek bir ortam olmadı. Çünkü ABD, Mısır-İsrail savaşına odaklanmıştı, ayrıca Watergate skandalı sürüyordu. İngiltere ise İrlanda’da başlayan olaylarla ilgileniyordu.

Dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan ile ilgili görsel sonucu
Tartışma gündeme gelmiş ve Rahşan Ecevit yanıt vermişti

Kıbrıs Barış Harekatı emrini kimin verdiği tartışması daha önce gündeme gelmiş, Erbakan’ın “Emri ben verdim” iddiasına Rahşan Ecevit “Bu, bir günde alınmış bir karar değildir. Baskın basanındır, önceden kimseye haber verilmez. Bülent Bey hazırlığını yapmış, Genelkurmay’a sormuştu. Genelkurmay, harekat için hazır olduklarını söyleyince Bülent Bey kararını verdi” yanıtını vermişti. Ecevit, Erbakan’ın sözlerine karşılık “Bülent Bey çok nazikti. Bundan ötürü, ne zaman Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili bir konu gündeme gelse, Erbakan’a teşekkür ederdi” de demişti.


(Star)

Türkiye'nin 25.Başbakanı Erbakan'ı Vefatının 5.Yılı

Türkiye'nin 23. Başbakanı Erbakan'ı Vefatının 5. Yılı

Türk siyasetçi, mühendis ve akademisyen Prof. Dr. Necmettin Erbakan 27 Şubat 2011'de vefat etti.

28 Haziran 1996 ile 30 Haziran 1997 tarihleri arasında Türkiye 23. Başbakanı olarak görev alan Erbakan, üç dönem Başbakan Yardımcılığı, beş dönem milletvekilliği yaptı.

Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz

Erbakan 03.jpgErbakan 02 (1).jpgErbakan 05.jpgErbakan 04.jpgErbakan 02 (2).jpgErbakan 08.jpgErbakan 09.jpgErbakan 07.jpg
 

Bu haber 13455 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
ALLAH (C.C.)
ALLAH (C.C.)
Başkan Erdoğan
Başkan Erdoğan "Suriye'ye yaptırımları hafiflet" demişti ABD...