Soçi'de Suriye Zirvesi! Kritik açıklamalar...

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katılımıyla "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi sona erdi. Başkan Erdoğan ABD'nin Suriye'den çekilme kararına ilişkin, "Ne olacağı şu anda meçhul, bilinmiyor. Bu konuyla ilgili olarak atılacak adımların takipçisiyiz." diye konuştu.Başkan Erdoğan Batı'yı çok sert sözlerle eleştirdi. Erdoğan, "Batı lafa gelince lafı yapıyor. Körfez de çok konuşanlar var.

Soçi'de Suriye Zirvesi! Kritik açıklamalar...

Giriş Tarihi: 14.2.2019  17:40 Güncelleme Tarihi: 14.2.2019  19:32

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin Suriye'den çekilme kararıyla ilgili, "Sürecin PYD/YPG ve DEAŞ'ın istismar edeceği bir güç boşluğuna mahal vermeden yürütülmesi şarttır." dedi.

Sanatoryum Rus'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katılımıyla yapılan "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi'nin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.

Erdoğan, konuşmasının başında Putin'e ev sahipliği ve misafirperverliği için teşekkür etti.

Ruhani nezdinde tüm İran halkına dünkü saldırıdan dolayı taziyelerini ileten Erdoğan, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.

"İdlib'deki durumun muhafazasına verdiğimiz önemin altını özellikle çizdim. Suriye halkı, özellikle İdlib'de hayata tutunmaya çalışan kardeşlerimiz son 8 yılda yeterince acı çektiler, çok ciddi bedeller ödediler. Ne İdlib'de ne de Suriye'nin başka bölgelerinde yeni insani krizlerin, yeni dramların yaşanmasını istemiyoruz. Türkiye, sahanın zorluğuna, kimi ülkelerin kışkırtmalarına rağmen İdlib'de sükunetin muhafazası için olağanüstü çaba harcamıştır. İdlib muhtırasıyla üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Rejimin ateşkese uyması noktasındaki beklentimizi de Rus ve İranlı mevkidaşlarıma ilettim. İdlib'in gerginliği azaltma bölgesi statüsünün korunması ve bölgedeki provakatif girişimlere karşı ortak mücadele etme kararlılığımızı teyid ettik."

Soçi'de düzenlenen Suriye zirvesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katılımıyla gerçekleşti. Üç lider zirve sonrasında ortak açıklama yaptı.

"ABD'NİN ÇEKİLMESİ OLUMLU BİR ADIMDIR VE SURİYE'YE KATKI SAĞLAYACAKTIR"

Putin'in açıklamaları;
12. Astana toplantısı Mart ayının sonunda yapılacak. Yoğun bir koordinasyon Suriye krizinin çözümü için çalışmalar yapıyoruz. Bugün krizin çözümü için önemli çalışma alanları belirledik. Anayasa Komitesi listesi onaylandı. Suriye'de barışın sağlanması ve Suriye'nin yeniden inşa edilmesi için gerekli sürece Rusya, Türkiye ve İran sayesinde ulaşılmıştır. İdlib'te ateşkes geçicidir. Teröristlerin saldırısı cevapsız kalmayacak. ABD'nin çekilmesi olumlu bir adımdır ve Suriye'ye katkı sağlayacaktır.

​"TÜRKİYE'NİN GÜVENLİĞİNE ÖNEM VERMELİYİZ"
RUHANİ: 
Bugünkü toplantımızda çok faydalı bir toplantı oldu. Terörizmle mücadelenin gereği konuşuldu. Herkes tarafından onaylandı. İdlib, Suriye hükümetinin bir parçasıdır ve temizlenmesi lazım. İdlib'de garantörlerin mevcudiyeti geçici. ABD görünüşte Suriye'den geri çekilse bize gelen bilgiler diyor ki ABD'liler Suriye'deki müdahalelerini sürdürecekler. Kaç ABD'linin Suriye'de olduğu önemli değil. Suriye tek millete aittir. İki millete değil. Kürtler Suriye'nin bir parçasıdır. Bu zirvemizde biz toprak bütünlüğüne vurgu yaptık. Suriye'nin toprak bütünlüğü, Suriye Kürtlerinin haklarına ve Türkiye'nin güvenliğine önem vermemiz lazım. Biz üç garantör olarak kendi yapacaklarımıza devam edeceğiz çatışmanın azalması için. Suriye çözümü siyasi çözümdür ve askeri çözümü olmayacaktır. Bütün dünyanın ve BM'nin son adıma ulaşmak için yardımlarını bekliyoruz.

"YENİ DRAMLAR OLMAMALI"
BAŞKAN ERDOĞAN: 
Yeni dramlar olmamalı, İdlib'de ateşkese uyulmalı. Ne İdlib'de ne de Suriye'nin başka bölgelerinde yeni insani krizlerin, yeni dramların yaşanmasını istemiyoruz. Kim ve ne adına yapılırsa yapılsın terörün sonu hezimettir. Suriye'de barış ve istikrar ortamının tesisi yönünde yürüttüğümüz ortak çalışmaları gözden geçirdik. Birlikte atacağımız adımları istişare ettik. İdlib başta olmak üzere Suriye'de ateşkesin sağlanması gündem maddelerimiz arasındaydı. Suriye'de çözüm umudu hiç bu kadar filizlenmemişti. Birleşmiş Milletler ile koordinasyon halinde muteber ve dengeli bir komitenin en kısa sürede faaliyete geçmesini arzu ediyoruz.

"TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI TAVIRLI OLMALIYIZ"
Çekilme sürecinde güç boşluğu olmamalı. Güney sınırımızda bir terör koridoruna müsaade etmeyeceğimizi söylemek istiyorum. 1998'deki Adana mutabakatı çerçevesi içinde geleceğimizi buna göre yorumladığımızı ifade etmek istiyorum. Terör koridorunu yıkmak birinci görevimiz. Terör örgütlerine karşı tavırlı olmalıyız. Suriye krizine siyasi çözüm umutları daha önce hiç bu kadar filizlenmemişti. Denizi geçmişken şimdi derede boğulamayız.

SORU-CEVAP

"BİZ ABD KONUSUNDA ÇOK İYİMSER DEĞİLİZ"
RUHANİ: 
İdlib'de ön görülen mekanizma şu ana kadar etkili olmadı. Irak'ın doğusu ve İdlib'in temizlenip Suriye hükümetine verilmeli gerekiyor. ABD'nin çekilmesi Suriye halkına mutluluk verir. Biz ABD konusunda çok iyimser değiliz. ABD Suriye'den kesinlikle çıkarsa Suriye halkı için mutluluk verici olacaktır. ABD'nin rolü hiçbir zaman olumlu olmamıştır. ABD'nin yaptıkları ne ABD halkının ne de bölge halkının menfaatlerine oluyor. Umarız ABD politikalarını tekrar gözden geçirir. Türkye Suriye hükümeti ile ilgili bir endişe duyduğunu sanmıyorum. Türkiye'nin endişesi terörist gruplarla ilgili.

"TERÖR KORİDORU BİRİNCİ MESELEMİZ
ERDOĞAN: 
Sınırımızda bir terör koridoru oluşturulmuştu. Bu terör koridorunu yıkma bizim birinci meselemizdi. Bir diğer mesele Halep meselesiydi. Benzer bir olay İdlib'te olacaktı. Rusya ile ortak müdahalemiz göç olayını engelledi. Ama oradaki terör örgütlerine karşı da karşı durmaya mecburuz. Şimdi Fırat'ın doğusu batısı söz konusu. Üç ülke olarak terör örgütlerine tavırlı olmalıyız. (ABD'nin Suriye'den çekilme kararı) Ne olacağı şu anda meçhul, bilinmiyor. Bu konuyla ilgili olarak atılacak adımların takipçisiyiz.

"TÜRKİYE'NİN SINIR GÜVENLİĞİNİ ANLAYIŞLA KARŞILIYORUZ"
PUTİN: 
Teröristler nerede olursa olsun mücadelemizi devam ettirmeliyiz. Bölücü hiçbir hareketi desteklemeyiz. Türkiye'nin sınır güvenliğini anlayışla karşılıyoruz. Eninde sonunda Suriye'nin toprak bütünlüğü sağlanmaldır. Biz Trump'ın oldukça aktif bir şekilde çalıştığını biliyoruz seçim kampanyasında verdiği vaatleri yerine getiriyor. Bu vaatlerden birisi de askerlerini Suriye'den çekmekti. Bunun eninde sonunda gerçekleştirileceğini umuyoruz.

.Başkan Erdoğan: "Güney sınırımızda terör koridoruna izin vermeyeceğiz"

- "SAYIN TRUMP'IN ALDIĞI KARAR GERÇEKLEŞMESİ HALİNDE SON DERECE ÖNEMLİDİR"

Görüşmede ABD'nin Suriye'den çekilme kararını da değerlendirdiklerine değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Sayın Trump'ın aldığı karar gerçekleşmesi halinde son derece önemlidir. Çekilme sürecinin PYD/YPG ve DEAŞ'ın istismar edeceği bir güç boşluğuna mahal vermeden yürütülmesi şarttır. Astana platformu kapsamındaki işbirliğimiz temelinde ABD'nin çekilme sürecinde Rusya ve İran ile yakın eşgüdüme önem veriyoruz. Sürecin hem terör tehdidini bertaraf eden hem de Suriye'nin toprak bütünlüğünü gözeten bir anlayışla ele alınması gerekiyor. Kurulacak güvenli bölge terör örgütlerinin serpilip büyüyeceği bir alan olarak tahayyül edilmemelidir. Türkiye olarak güney sınırımız boyunca bir terör koridoru oluşmasına izin vermeyeceğimizi özellikle ifade etmek istiyorum. Güvenli bölge tesisi dahil bu yönde atacağımız adımlara Astana ortaklarımızın desteğini bekliyoruz. Bunun yanında 98'deki Adana Mutabakatı çerçevesi içinde de geleceğimizi buna göre yorumladığımızı da ifade etmek istiyorum."

DENİZİ GEÇMİŞKEN ŞİMDİ DEREDE BOĞULAMAYIZ"

Görüşmede siyasi süreçte gelinen nokta ve neler yapılabileceği konularının da ele alındığını dile getiren Erdoğan, "BM ile koordinasyon halinde muteber ve dengeli bir komitenin en kısa sürede faaliyete geçmesini arzu ediyoruz." dedi

Bugüne kadar üç garantör ülke olarak siyasi çözüm yolunda gerçekten ciddi mesafeler aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Suriye krizine siyasi çözüm umutları daha önce hiç bu kadar filizlenmemişti. Denizi geçmişken şimdi derede boğulamayız. Kaos ve sürdürülebilir istikrarsızlıktan beslenen çevrelere rağmen süreci muhakkak başarıya ulaştırmalıyız. Değerli dostlarımla komitenin kuruluş sürecinin en kısa sürede tamamlanması için de mutabakata vardık."

Erdoğan, zirvede Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunu da görüştüklerine işaret ederek, "Yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli ile dünyada en fazla mülteciye kucak açan ülkeyiz. En zor, en sıkıntılı zamanlarda Suriyeli kardeşlerimize sahip çıktık, onları bağrımıza bastık. Etnik, dini, kültürel hiçbir ayrım yapmadan Suriyelileri terör örgütleri ve rejimin zulümlerinden koruduk. Mültecilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde BM ile eşgüdüm halinde geri dönüşlerine olumlu bakıyor, destekliyoruz." ifadelerini kullandı.

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerine bugüne kadar 310 bin Suriyelinin bu şekilde geri döndüğüne dikkati çeken Erdoğan, hastaneden, okullara, altyapı çalışmalarına kadar söz konusu bölgelerde adımların atıldığına işaret etti.

- "ULUSLARARASI TOPLUMUN DA ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMASINI BEKLİYORUZ"

"Bu insanlar ülkemizin güvenli hale getirdiği alanlarda artık terör korkusu duymadan kendi vatanlarında özgür bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geri dönüşlerin önünü açan bu modelin terörden arındırılmasını müteakip Münbiç'e ve Fırat Nehri'nin doğusuna da tatbik edilebileceğine inanıyorum. Geri dönüşleri kolaylaştıracak insani altyapının hazırlanması için biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Ancak adil yük paylaşımı çerçevesinde uluslararası toplumun da bu konuda elini taşın altına koymasını bekliyoruz. Maalesef bu noktada çok ciddi bir zafiyet yaşanıyor. Mülteci meselesini sürekli gündemde tutanlar iş sorumluluk üstlenmeye gelince ne yazık ki ortalıkta görünmüyorlar. Bugünkü zirveden çıkan sonuçların Suriye'de barış ve istikrar ortamının tesisine katkıda bulunmasını özellikle temenni ediyorum. Üç garantör ülke olarak Suriye itilafının BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 Sayılı Kararı temelinde çözüme kavuşturulmasına yönelik çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız."

Zirve toplantılarının devam ettirilmesi konusunda da Putin ve Ruhani ile mutabık olduklarının altını çizen Erdoğan, "Bu vesileyle bir sonraki zirve toplantımıza önümüzdeki aylarda Türkiye'de ev sahipliği yapma arzumuzu da kendileriyle paylaştım." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi'de gösterilen misafirperverlik için "değerli dostum" şeklinde nitelendirdiği Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e şükranlarını iletti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim derdimiz Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır ama bir an önce Münbiç'in terör örgütlerinden boşaltılmasıdır. Aynı şekilde İdlib'de terör örgütlerine oyun sahası bırakılmamalıdır. Böylece bu toprakların sahibi Suriye'nin halkıdır." dedi.

Sanatoryum Rus'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katılımıyla yapılan "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi'nin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.

Liderlerin gazetecilerin sorularını da yanıtladığı basın toplantısında, zirvede İdlib'in geleceğinin ne olacağı ve toplantıda bu konuya ilişkin nelerin konuşulduğuna ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye meselesinin birkaç başlık altında ele alınması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin Suriye ile 910 kilometre sınırı bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmaya çalışıldığını, bu terör koridorunu yıkmak ve ortadan kaldırmanın kendilerinin birinci görevi olduğunu, çünkü bölgeden sürekli Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bir durumun söz konusu olduğunu dile getirdi.

Diğer bir konunun da Halep meselesi olduğunu ve buradan çok ciddi iltica hareketi yaşandığını, Halep'in adeta boşaltıldığını anlatan Erdoğan, "Benzer bir olay İdlib'de olacaktı, İdlib'de müşterek müdahalemiz özellikle Rusya ile beraber İdlib'deki bu göç olayını, bu ilticayı daha doğrusu engelledi ve 300-400 bin insan şu anda topraklarında ama oradaki terör örgütlerine karşı da tavırlı durmaya mecburuz. Cerablus'ta, Afrin'de yine bu terör örgütleriyle ciddi mücadeleler verildi, şimdi ise malum Fırat'ın doğusu-batısı söz konusu. Bu konuyla ilgili üçlü Astana Süreci olarak bir adımın içerisindeyiz. Temennimiz Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayarak bir an önce kurulacak Anayasa Komitesi ile neticeye varmaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Bir gazetecinin Suriye'den çekilme kararı alan ABD'nin ülkenin kuzey doğusunda gözlemci misyonu başlatılması seçeneğini NATO müttefikleriyle görüştüğünü açıkladığını hatırlatarak, liderlerin görüşlerini sorması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"NATO üyesi ülke olarak Türkiye, burada Amerika Birleşik Devletleri'nin bu geri çekilme ifadeleri Sayın Trump'a ait fakat Sayın Trump'ın mesai arkadaşlarının aynı düşünceleri, aynı görüşleri maalesef paylaşmadığını görüyoruz. Eğer bu kararlı bir adımsa ve söylendiği andan itibaren bu adım atılmış olsa herhalde şu anda çok daha farklı bir mesafe alınma durumu olurdu.

Şimdi ise nisan konuşuluyor, mayıs konuşuluyor. Ne olacağı şu anda meçhul, bilinmiyor. Bu konuyla ilgili olarak da atılacak adımların Astana Süreci'ndeki üçlü ülkeler olarak bunun da tabi ki takipçisiyiz. Bizim derdimiz Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır ama bir an önce Münbiç'in terör örgütlerinden boşaltılmasıdır. Aynı şekilde İdlib'de terör örgütlerine oyun sahası bırakılmamalıdır. Böylece bu toprakların sahibi Suriye'nin halkıdır. Suriye halkına buraların teslim edilmesidir."

- "BEKLEDİĞİMİZ HIZ HENÜZ YOK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yabancı bir gazetecinin "Anayasa Komitesi" oluşturulması ve Suriyeli mültecilerin durumuna ilişkin sorusu üzerine, şöyle konuştu:

"Özellikle Anayasa Komitesi konusundaki çalışmalarda tabii beklediğimiz hız henüz yok. Fakat son zamanlarda malum Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Suriye'deki temsilcisinin bir çalışması, gayreti var. Temenni ediyorum bir an önce bu komite oluşsun ki Suriye halkı kendi geleceğini, kendi iradesiyle teyit etme, tespit etme kararını verebilsin. Bizler şu anda üçlü Astana sürecindeki paydaşlar olarak bütün hesabımız, derdimiz Cenevre'ye bir alternatif değildir, böyle bir derdimiz yok ama işlemeyen bir Cenevre sürecine karşı işleyen bir Astana sürecini ortaya koymaktır. Bunun çalışmasını şu ana kadar yaptık, yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz ve dördüncüsünü yapmış olduğumuz Soçi Zirvesi'nin beşincisini de Türkiye'de yapacağız ve öylece ikinci tur adımı atmış oluyoruz."

- "BÜTÇEMİZDEN YAPTIĞIMIZ HARCAMA 35 MİLYAR DOLARI BULMUŞTUR"

İnsani yardım konusunda Suriye'ye beklenen yardımların gelmediğine de işaret eden Erdoğan, Avrupa Birliği'nin (AB) 3 artı 3 milyar Avro sözü verdiğini fakat sadece 1 milyar 750 milyon Avro'nun gönderildiğini hatırlattı.

Birleşmiş Milletler Göç Mülteciler Komiserliğinden de şu ana kadar 750 milyon dolar civarında bir rakam geldiğini bildiren Erdoğan, bu rakamların Türkiye'nin bütçesine değil uluslararası yardım kuruluşlarına gönderildiğini belirtti.

"Bizim ise kendi bütçemizden yaptığımız harcama 35 milyar doları bulmuştur." diyen Erdoğan, bunların da altyapısıyla üst yapısıyla bütün oradaki mültecilere harcandığını ifade etti.

"Şu anda da 310 bin mülteci tekrar geri dönmüştür." diyen Erdoğan, Türkiye'de 3,6 milyon mülteci bulunduğunu hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti.

"Şimdi bunların geri dönüşünü hızlandırmamız için önce burada bir defa sükunetin, suhuletin sağlanması lazım. Barışın burada sağlanması lazım. Bütün çatışmasızlık bölgelerinin hakimiyetinin buralarda artması lazım ki bu bölgelerde bir adım atalım ama bu adımı da atarken bunları biz çadırlarda mı barındıracağız? Diyoruz ki bütün bu oluşan yerlerde güvenli bölgeler oluşturalım ve o bölgelerde Suriyeli kardeşlerimize konutlar yapalım ve bu konutlarına da kendileri dönmüş olsunlar. Bu imkanı onlara sağlayalım ve bu imkanı sağlamak içinde Batı, lafa gelince lafı yapıyor, bakıyorsunuz Körfez'de çok konuşanlar var, konuşuyor. Para da bol, silaha vesaireye çok ciddi rakamlar harcanıyor ama bu tür yerlere gelince şu anda beklenen rakamlar yok. Biz de diyoruz ki herhalde şimdi artık bir soru işareti doğar, temennim odur ki harabeye dönmüş olan Suriye'yi yeniden ayağa kaldırırız."

Soçi'de Suriye zirvesi

  Soçi'de gerçekleşen "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "8 yıldır silahların gölgesinde hayata tutunmaya çalışan Suriye halkı, bizden kalıcı siyasi çözüm yolunda sevindirici haberler bekliyor. Türkiye'de misafir edilen 4 milyon Suriyeli mülteci de evlerine dönebilmek için gün sayıyor" dedi. Liderlerin açıklamalarının ardından basına kapalı devam eden toplantı 1 saat 10 dakika sürdü. Zirve sonrası Erdoğan, Putin ve Ruhani ortak basın toplantısı düzenlendi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanRusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katılımıyla "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi düzenlendi.

Sanatoryum Rus'da, Rusya Devlet Başkanı Putin'in ev sahipliğinde yapılan zirve öncesinde Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani'yi karşıladı. Liderler aile fotoğrafı çekilmesinin ardından görüşmeye geçti.

Zirve sonrası ortak basın toplantısı

Zirvenin ardından ErdoğanPutin ve Ruhani ortak basın toplantısı düzenledi.

Putin'in açıklamalarından satır başları:

Yeni toplantı Mart ya da Nisan'da olacak. Yoğun bir koordinasyon Suriyekrizinin çözümü için çalışmalar yapıyoruz. Bugün krizin çözümü için önemli çalışma alanları belirledik. Suriye’de barışın sağlanması ve Suriye’nin yeniden inşa edilmesi için gerekli sürece RusyaTürkiye ve İran sayesinde ulaşılmıştır. İdlib’te çatışmasızlık bölgesi kurulması geçici bir tedbir ve teröristlerin saldırıları cezasız kalmayacaktır. Suriye’de nihai barışın sağlanması ve istikrarın sağlanması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Suriye’de ateşkesin sağlanması terörle mücadeleye bir zarar vermemelidir. Önemli olan Astana formatındaki üç ülke de iş birliğini pekiştirmeye niyetlidir. Astana formatı önemli olduğunu teyit etmiştir. Suriye’de insani sorunların çözümü için çabalarımızı sürdürüceğiz. BM katılımıyla Suriye toplantılarının yapılması konusunda mutabık kaldık.

"Ana amaç Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak olmalıdır. Bu İdlib bölgesi için de Fırat’ın doğusu için de geçerlidir."

Ruhani'nin açıklamalarından satır başları:

Ortak amacımız terörle mücadele. ABDDEAŞ'lıların bir kısmını Afganistan'a aktarıyor. Orta Asya ve diğer bölgeler için çok tehlikeli olabilir. ABD, fiziki olarak da Suriye'den çekilmeli. Üç garantör, çatışmaların azalması ve Suriye'nin istikrarının sağlanması için çabalarına devam edecek. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Erdoğan, konuşmasının başında Putin'e ev sahipliği ve misafirperverliği için teşekkür etti.

Ruhani nezdinde tüm İran halkına dünkü saldırıdan dolayı taziyelerini ileten Erdoğan, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
"34 yıldır terörle mücadele eden, on binlerce vatandaşını PKK terörüne kurban veren bir ülke olarak İranlı kardeşlerimizin acısını çok iyi anlıyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, kim ve ne adına yapılırsa yapılsın terörün sonunun hezimet olduğunu söyledi.

Erdoğan, gerek Türkiye'yi gerekse İran'ı hedef alan terör örgütlerinin önünde sonunda kaybetmeye mahkum olduklarını vurguladı.

Bugün gerçekten verimli, başarılı, samimi görüşmeler gerçekleştirdiklerini dile getiren ErdoğanSuriye'de barış ve istikrar ortamının tesisi yönünde yürütülen ortak çalışmaları gözden geçirdiklerini, çatışmaların sona erdirilmesi amacıyla birlikte atılabilecek adımları istişare ettiklerini bildirdi.

İdlib başta olmak üzere Suriye'de ateşkesin sağlanmasının da ana gündem maddelerinden birisi olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İdlib'deki durumun muhafazasına verdiğimiz önemin altını özellikle çizdim. Suriye halkı, özellikle İdlib'de hayata tutunmaya çalışan kardeşlerimiz son 8 yılda yeterince acı çektiler, çok ciddi bedeller ödediler. Ne İdlib'de ne de Suriye'nin başka bölgelerinde yeni insani krizlerin, yeni dramların yaşanmasını istemiyoruz.

Türkiye, sahanın zorluğuna, kimi ülkelerin kışkırtmalarına rağmen İdlib'de sükunetin muhafazası için olağanüstü çaba harcamıştır. İdlib muhtırasıyla üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Rejimin ateşkese uyması noktasındaki beklentimizi de Rus ve İranlı mevkidaşlarıma ilettim.

İdlib'in gerginliği azaltma bölgesi statüsünün korunması ve bölgedeki provakatif girişimlere karşı ortak mücadele etme kararlılığımızı teyid ettik."
"Sayın Trump'ın aldığı karar gerçekleşmesi halinde son derece önemlidir"

Görüşmede ABD'nin Suriye'den çekilme kararını da değerlendirdiklerine değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Sayın Trump'ın aldığı karar gerçekleşmesi halinde son derece önemlidir. Çekilme sürecinin PYD/YPG ve DEAŞ'ın istismar edeceği bir güç boşluğuna mahal vermeden yürütülmesi şarttır. Astana platformu kapsamındaki işbirliğimiz temelinde ABD'nin çekilme sürecinde Rusya ve İranile yakın eşgüdüme önem veriyoruz. Sürecin hem terör tehdidini bertaraf eden hem de Suriye'nin toprak bütünlüğünü gözeten bir anlayışla ele alınması gerekiyor. Kurulacak güvenli bölge terör örgütlerinin serpilip büyüyeceği bir alan olarak tahayyül edilmemelidir. Türkiyeolarak güney sınırımız boyunca bir terör koridoru oluşmasına izin vermeyeceğimizi özellikle ifade etmek istiyorum. Güvenli bölge tesisi dahil bu yönde atacağımız adımlara Astana ortaklarımızın desteğini bekliyoruz. Bunun yanında 98'deki Adana Mutabakatı çerçevesi içinde de geleceğimizi buna göre yorumladığımızı da ifade etmek istiyorum."

"Denizi geçmişken şimdi derede boğulamayız"

Görüşmede siyasi süreçte gelinen nokta ve neler yapılabileceği konularının da ele alındığını dile getiren Erdoğan, "BM ile koordinasyon halinde muteber ve dengeli bir komitenin en kısa sürede faaliyete geçmesini arzu ediyoruz." dedi

Bugüne kadar üç garantör ülke olarak siyasi çözüm yolunda gerçekten ciddi mesafeler aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Suriye krizine siyasi çözüm umutları daha önce hiç bu kadar filizlenmemişti. Denizi geçmişken şimdi derede boğulamayız. Kaos ve sürdürülebilir istikrarsızlıktan beslenen çevrelere rağmen süreci muhakkak başarıya ulaştırmalıyız. Değerli dostlarımla komitenin kuruluş sürecinin en kısa sürede tamamlanması için de mutabakata vardık."

Erdoğan, zirvede Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunu da görüştüklerine işaret ederek, "Yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli ile dünyada en fazla mülteciye kucak açan ülkeyiz. En zor, en sıkıntılı zamanlarda Suriyeli kardeşlerimize sahip çıktık, onları bağrımıza bastık. Etnik, dini, kültürel hiçbir ayrım yapmadan Suriyelileri terör örgütleri ve rejimin zulümlerinden koruduk. Mültecilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde BM ile eşgüdüm halinde geri dönüşlerine olumlu bakıyor, destekliyoruz." ifadelerini kullandı.

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerine bugüne kadar 310 bin Suriyelinin bu şekilde geri döndüğüne dikkati çeken Erdoğan, hastaneden, okullara, altyapı çalışmalarına kadar söz konusu bölgelerde adımların atıldığına işaret etti.

"Uluslararası toplumun da elini taşın altına koymasını bekliyoruz"

"Bu insanlar ülkemizin güvenli hale getirdiği alanlarda artık terör korkusu duymadan kendi vatanlarında özgür bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geri dönüşlerin önünü açan bu modelin terörden arındırılmasını müteakip Münbiç'e ve Fırat Nehri'nin doğusuna da tatbik edilebileceğine inanıyorum. Geri dönüşleri kolaylaştıracak insani altyapının hazırlanması için biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Ancak adil yük paylaşımı çerçevesinde uluslararası toplumun da bu konuda elini taşın altına koymasını bekliyoruz. Maalesef bu noktada çok ciddi bir zafiyet yaşanıyor. Mülteci meselesini sürekli gündemde tutanlar iş sorumluluk üstlenmeye gelince ne yazık ki ortalıkta görünmüyorlar. Bugünkü zirveden çıkan sonuçların Suriye'de barış ve istikrar ortamının tesisine katkıda bulunmasını özellikle temenni ediyorum. Üç garantör ülke olarak Suriye itilafının BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 Sayılı Kararı temelinde çözüme kavuşturulmasına yönelik çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız."

Zirve toplantılarının devam ettirilmesi konusunda da Putin ve Ruhani ile mutabık olduklarının altını çizen Erdoğan, "Bu vesileyle bir sonraki zirve toplantımıza önümüzdeki aylarda Türkiye'de ev sahipliği yapma arzumuzu da kendileriyle paylaştım." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi'de gösterilen misafirperverlik için "değerli dostum" şeklinde nitelendirdiği Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e şükranlarını iletti.

Liderlerin gazetecilerin sorularını da yanıtladığı basın toplantısında, zirvede İdlib'in geleceğinin ne olacağı ve toplantıda bu konuya ilişkin nelerin konuşulduğuna ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı ErdoğanSuriyemeselesinin birkaç başlık altında ele alınması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin Suriye ile 910 kilometre sınırı bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmaya çalışıldığını, bu terör koridorunu yıkmak ve ortadan kaldırmanın kendilerinin birinci görevi olduğunu, çünkü bölgeden sürekli Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bir durumun söz konusu olduğunu dile getirdi.

Diğer bir konunun da Halep meselesi olduğunu ve buradan çok ciddi iltica hareketi yaşandığını, Halep'in adeta boşaltıldığını anlatan Erdoğan, "Benzer bir olay İdlib'de olacaktı, İdlib'de müşterek müdahalemiz özellikle Rusya ile beraber İdlib'deki bu göç olayını, bu ilticayı daha doğrusu engelledi ve 300-400 bin insan şu anda topraklarında ama oradaki terör örgütlerine karşı da tavırlı durmaya mecburuz. Cerablus'ta, Afrin'de yine bu terör örgütleriyle ciddi mücadeleler verildi, şimdi ise malum Fırat'ın doğusu-batısı söz konusu. Bu konuyla ilgili üçlü Astana Süreci olarak bir adımın içerisindeyiz. Temennimiz Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayarak bir an önce kurulacak Anayasa Komitesi ile neticeye varmaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Bir gazetecinin Suriye'den çekilme kararı alan ABD'nin ülkenin kuzey doğusunda gözlemci misyonu başlatılması seçeneğini NATO müttefikleriyle görüştüğünü açıkladığını hatırlatarak, liderlerin görüşlerini sorması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"NATO üyesi ülke olarak Türkiye, burada Amerika Birleşik Devletleri'nin bu geri çekilme ifadeleri Sayın Trump'a ait fakat Sayın Trump'ın mesai arkadaşlarının aynı düşünceleri, aynı görüşleri maalesef paylaşmadığını görüyoruz. Eğer bu kararlı bir adımsa ve söylendiği andan itibaren bu adım atılmış olsa herhalde şu anda çok daha farklı bir mesafe alınma durumu olurdu.

Şimdi ise nisan konuşuluyor, mayıs konuşuluyor. Ne olacağı şu anda meçhul, bilinmiyor. Bu konuyla ilgili olarak da atılacak adımların Astana Süreci'ndeki üçlü ülkeler olarak bunun da tabi ki takipçisiyiz. Bizim derdimiz Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır ama bir an önce Münbiç'in terör örgütlerinden boşaltılmasıdır. Aynı şekilde İdlib'de terör örgütlerine oyun sahası bırakılmamalıdır. Böylece bu toprakların sahibi Suriye'nin halkıdır. Suriye halkına buraların teslim edilmesidir."

"Beklediğimiz hız henüz yok"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yabancı bir gazetecinin "Anayasa Komitesi" oluşturulması ve Suriyeli mültecilerin durumuna ilişkin sorusu üzerine, şöyle konuştu:
"Özellikle Anayasa Komitesi konusundaki çalışmalarda tabii beklediğimiz hız henüz yok. Fakat son zamanlarda malum Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Suriye'deki temsilcisinin bir çalışması, gayreti var.

Temenni ediyorum bir an önce bu komite oluşsun ki Suriye halkı kendi geleceğini, kendi iradesiyle teyit etme, tespit etme kararını verebilsin. Bizler şu anda üçlüAstana sürecindeki paydaşlar olarak bütün hesabımız, derdimiz Cenevre'ye bir alternatif değildir, böyle bir derdimiz yok ama işlemeyen bir Cenevre sürecine karşı işleyen bir Astana sürecini ortaya koymaktır. Bunun çalışmasını şu ana kadar yaptık, yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz ve dördüncüsünü yapmış olduğumuz Soçi Zirvesi'nin beşincisini de Türkiye'de yapacağız ve öylece ikinci tur adımı atmış oluyoruz."

"Bütçemizden yaptığımız harcama 35 milyar doları bulmuştur"

İnsani yardım konusunda Suriye'ye beklenen yardımların gelmediğine de işaret eden Erdoğan, Avrupa Birliği'nin (AB) 3 artı 3 milyar Avro sözü verdiğini fakat sadece 1 milyar 750 milyon Avro'nun gönderildiğini hatırlattı.

Birleşmiş Milletler Göç Mülteciler Komiserliğinden de şu ana kadar 750 milyon dolar civarında bir rakam geldiğini bildiren Erdoğan, bu rakamların Türkiye'nin bütçesine değil uluslararası yardım kuruluşlarına gönderildiğini belirtti.

"Bizim ise kendi bütçemizden yaptığımız harcama 35 milyar doları bulmuştur." diyen Erdoğan, bunların da altyapısıyla üst yapısıyla bütün oradaki mültecilere harcandığını ifade etti.

"Şu anda da 310 bin mülteci tekrar geri dönmüştür." diyen ErdoğanTürkiye'de 3,6 milyon mülteci bulunduğunu hatırlattı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti. 

"Şimdi bunların geri dönüşünü hızlandırmamız için önce burada bir defa sükunetin, suhuletin sağlanması lazım. Barışın burada sağlanması lazım. Bütün çatışmasızlık bölgelerinin hakimiyetinin buralarda artması lazım ki bu bölgelerde bir adım atalım ama bu adımı da atarken bunları biz çadırlarda mı barındıracağız? Diyoruz ki bütün bu oluşan yerlerde güvenli bölgeler oluşturalım ve o bölgelerde Suriyeli kardeşlerimize konutlar yapalım ve bu konutlarına da kendileri dönmüş olsunlar. Bu imkanı onlara sağlayalım ve bu imkanı sağlamak içinde Batı, lafa gelince lafı yapıyor, bakıyorsunuz Körfez'de çok konuşanlar var, konuşuyor. Para da bol, silaha vesaireye çok ciddi rakamlar harcanıyor ama bu tür yerlere gelince şu anda beklenen rakamlar yok. Biz de diyoruz ki herhalde şimdi artık bir soru işareti doğar, temennim odur ki harabeye dönmüş olan Suriye'yi yeniden ayağa kaldırırız."

Putin: Suriye’deki hayatın normale dönmesi için çalışıyoruz

RusyaTürkiye ve İran arasında son derece verimli bir mekanizma oluşturulduğunu vurgulayan Putin, “Şimdi Suriye’nin topraklarının hemen hemen tamamında çatışmasızlık rejimi muhafaza ediliyor. Bu bizim somut ve pozitif ortak neticemizdir. Rusya, Türkiye ve İran ortak çabalarla Suriye’deki hayatın normale dönmesi için çalışıyor” diye konuştu.

Üç ülkenin oluşturduğu Astana formatı ile Birleşmiş Milletler’in (BM), Suriye’de anayasa komitesinin kurulması için yoğun bir çaba yürüttüğüne dikkati çeken Putin, “Astana, Suriye için kalıcı bir siyasi çözüm sürecine vesile oldu. Suriye anayasa komitesinin de kısa bir süre içerisinde çalışmalarına başlaması büyük önem arz ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Putin, uluslararası toplumdan ve BM’den, Suriye halkına daha fazla insani yardım yapması çağrısında bulunarak, “RusyaTürkiye ve İran ortak çabalarla Suriye’deki hayatın normale dönmesi için çalışıyor.” ifadesini kullandı.

Suriye’nin kuzeydoğusuna ve İdlib’teki son gelişmelere de değinen Putin, şunları kaydetti:

Suriye’nin kuzeydoğusundaki güvenlik problemleri, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı içerisinde çözülmeli. İdlib’te gerginliğin azaltılması konusunda anlaşmamız gerekiyor. Bu da teröristlerin varlığına katlanmamız gerektiği anlamına gelmiyor. Bugün yapacağımız görüşmelerin hem ülkelerimiz hem de Suriye için olumlu sonuçlar doğuracağına eminim.”

Ruhani: ABD, terör yapılarını kullanarak amacına ulaşmaya çalışıyor

Son derece önemli görüşmeler yaptıklarını söyleyen Ruhani, "Tüm terör gruplarının ortadan kaldırılması, diyaloğun genişletilmesi, siyasi ilişkilerin sağlanması, anayasanın yenilenmesiyle, topraklarından uzaklaşan Suriyelilerin ülkelerine dönmesini ele aldık. Terörün pençesinden kurtulan Suriye'nin yeniden özgür hale gelmesi, yabancı müdahale ve terör tehdidinden kurtulmuş Suriye'nin önemini görüştük, toprak bütünlüğünü vurguladık." şeklinde konuştu.

Suriye'nin kendi çocuklarının, ulusal haklarını kullanabilmesi ve kendi geleceklerine karar verebilmeleri gerektiğine işaret eden Ruhani, ateşkes için büyük çaba gösterdiklerini ve büyük ölçüde başarılı olduklarını aktardı.

Ruhani, farklı gruplar arasında diyaloğun kurulmasına katkıda bulunduklarınıı belirterek, bazı sınırlı bölgeler dışında istikrar ve barışın sağlandığını anlattı.

Krizin çözümü için, uluslararası hukuk çerçevesinde ellerinden gelen çabayı gösterdiklerine işaret eden Ruhani, "İnsani felaketle mücadele etmek için de elimizden geleni yapıyoruz. Ülkelerimiz arasındaki iş birliği bir yandan da Suriye'nin ulusal sınırları ve toprak bütünlüğünün korunmasına yardımcı olmuştur. Aynı şekilde Suriyeliler arasındaki diyalog kanallarının açılması faydalı olmuş. Silahların bir kenara bırakılmasına ve gruplar arasında barışın sağlanmasına vesile olmuştur." diye konuştu.

Ruhani, teröristlerin hiç bir şekilde barışta yeri olmadığına işaret ederek, "Teröristleri koruyanlar da bilsin ki hiçbir şekilde terörizmi kullanarak (Suriye'ye) yer altından müdahale edemeyeceklerini bilsinler. ABDmaalesef Suriye'de ve Irak'ta terör gruplarını koruyor, terör yapılarını kullanarak amacına ulaşmaya çalışıyor." ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından toplantı basına kapatıldı. Putin'in ev sahipliğinde yapılan zirve toplantısı 1 saat 10 dakika sürdü. 

Görüşmede Türk heyetinden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, MİT Başkanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın hazır bulundu.

Suriye'nin kendi çocuklarının, ulusal haklarını kullanabilmesi ve kendi geleceklerine karar verebilmeleri gerektiğine işaret eden Ruhani, ateşkes için büyük çaba gösterdiklerini ve büyük ölçüde başarılı olduklarını aktardı.

Ruhani, farklı gruplar arasında diyaloğun kurulmasına katkıda bulunduklarınıı belirterek, bazı sınırlı bölgeler dışında istikrar ve barışın sağlandığını anlattı.