Sarraf tezgahı 2010'da kuruldu

Türkiye'yi hedef alan Reza Sarraf tezgahının 17-25 Aralık kumpasından tam 3 yıl önce ABD tarafından hazırlandığı, 2010'dan itibaren de adım adım uygulamaya konulduğu ortaya çıktı

Sarraf tezgahı 2010’da kuruldu Giriş Tarihi: 17.11.2017 05:20 Güncelleme Tarihi: 17.11.2017 06:48

Türkiye’yi hedef alan Reza Sarraf tezgahının 17-25 Aralık kumpasından tam 3 yıl önce ABD tarafından hazırlandığı, 2010’dan itibaren de adım adım uygulamaya konulduğu ortaya çıktıFetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'nün 17-25 Aralık 2013'teki darbe girişimi girişimin ardından fotokopi belgelerle ABD'de 'Sarraf Dosyası' açılmasının perde arkasında, kumpasın ABD'de hazırlandığı ve 2010 yılından itibaren adım adım uygulamaya konulduğu ortaya çıktı. Türkiye'nin küresel oyunculara rağmen İran ve Kuzey Irak'la geliştirdiği ticari ilişkiler ve bu sırada Halk Bankası'nın başarıları konusunda ABD'de derin devletinin bu ticareti engellemeye çalıştığı, arkasından maşası olan FETÖ ile darbeler denediği, başarılı olamayınca da Sarraf dosyasıyla Türkiye'ye karşı şantaja başladığı belirlendi. Komplonun yeni aşaması; Sarraf dosyasındaki İran ambargosunun delinmesi ve yolsuzluk iddialarıyla, Türk hükümetinin Türkiye'de ve uluslararası arenada itibarsızlaştırılması ve baskı altına alınması.



ABD'DEN GELEN HEYET
Türkiye'nin hedef alındığı ABD'deki Sarraf dosyası ve Türkiye'deki 17-25 Aralık darbe girişi öncesi ve sonrasında yaşanan gelişmelere bakıldığında, aslında komplonun başlangıç tarihi Ağustos 2010. Türkiye, 2009'dan itibaren İran ve Kuzey Irak ile petrol ve doğalgaz ticaretinde Küresel Para sistemini devre dışı bırakarak Halk Bankası aracılığıyla TL ile ticaret yapmaya başladı. Ağustos 2010'da ise "Terörün Finansmanı ve Finansal Suçlardan" sorumlu ABD Hazine Bakan Yardımcısı Daniel Glaser başkanlığındaki ABD heyeti, Türkiye'ye gelerek Türkiye Bankalar Birliği'nde yaptığı görüşmelerle üst düzey Türk bankacıları 'ABD'nin ambargo uyguladığı İran bankaları ile çalışmaları konusunda' adeta tehdit etti. ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Finansal İstihbarat" müsteşarı David Cohen ise, Türkiye'nin İran ile olan ticaretini tamamen sona erdirmesini talep etti. Bu tehdit ve açıklamalara sert tepki gösteren Türkiye ise, Birleşmiş Milletler (BM)'in resmi bir ambargo kararı olmadığına dikkat çekerek uluslararası ticaret kurallarına göre İran ve Irak ile işbirliğine devam etti. 6 Şubat 2013'de, İran ve Türkiye arasındaki bu işbirliğine darbe vurmak için ABD'den yeni bir yaptırım paketi çıktı. Türkiye ve İran arasındaki doğalgaz karşılığı altın uygulamasını hedef alarak "İran'a değerli taş satışını yasaklayan yeni bir yaptırım paketi" devreye sokuldu.

17 ARALIK KUMPASI

17 Aralık 2013 sabahı ise terör örgütü FETÖ mensubu polis, savcı ve hakimlerin montaj ses kaydı ve asılsız belgelerle Türkiye Cumhuriyeti hükümetini hedef alan darbe girişimi başladı.25 Aralık'ta ise bu darbenin ikinci dalgası yaşandı. Püskürtülen darbe girişimin en önemli noktası, sözde sahte belgelerle bakanlar ve bankacılarında yer aldığı çok sayıda isim yolsuzluk yapmakla suçlanıyor ama satır aralarına saklanan ifadelerde İran'a yönelik ABD ambargosunun delindiği suçlaması yer alıyordu. FETÖ, ABD'nin jandarmalığına soyunmuş, ABD adına operasyon çekiyordu.

FETÖ SAVCISI GİBİ

Üstelik, Reza Sarraf dosyasını hazırlayan savcı Bharara'nın, FETÖ'den 'himmet' alan senatör Schumer'e danışmanlık yaptığı ve davayı kabul eden hakim Richard Berman'ın ise 8-9 Mayıs 2014 tarihinde FETÖ tarafından İstanbul'da düzenlenen ve FETÖ'nün tezlerinin savunularak Türkiye hukukunun eleştirildiği uluslararası sempozyuma katıldığı ortaya çıktı. Yeni ABD başkanı Trump'ın görevden aldığı Bharara'nın yerine bu defa derin ABD tarafından Bharara'nın New York Güney Bölge Savcıvekili Joon H. Kim'in getirilmesi ve operasyonlara aynı şekilde devam etmesi de dikkat çekti.

ALGI OPERASYONU

17/25 Aralık komplonun yeni aşaması ise; Sarraf dosyasındaki İran ambargosunun delinmesi ve yolsuzluk iddialarıyla, Türk hükümetinin itibarsızlaştırılması ve baskı altına alınması. ABD'li Sarraf dosyasıyla, 17-25 Aralık'ta becerilemeyen kumpasın bu defa sözde yolsuzluk ve ambargonun delinmesi iddialarıyla Türk hükümetinin uluslararası arenada itibarsızlaştırılması amaçlandığı görüldü.



BİR İMPARATORLUĞUN 'ÇÖKÜŞÜNÜ GÖRECEKSİNİZ'
Dönemin ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Ricardin Francis Ricciardone, tepkiler üzerine daha sonradan bunu inkar yoluna gitse de, 17 Aralık sabahı buluştuğu Avrupa Birliği (AB) büyükelçilerine "Halkbank konusunu dile getirmiştik. Sonuç alamadık. Şimdi imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz" dediği ortaya çıktı. Türkiye'den ayrılmasının ardından ABD'de açıklamalarına devam eden Ricciardone, "ABD, Hizmet Hareketi'ni hiçbir şekilde şiddetli bir silahlı örgüt olarak görmüyor. Nokta." da diyerek FETÖ'ye destek de çıktı. ABD konsolosluk çalışanı Metin Topuz'un 17-25 Aralık öncesi bu dosyayı hazırlayan FETÖ'cü hakim ve savcılarla olan yoğun trafiği, darbe başarısız olunca o belgeleri ABD'ye kaçırmaya arıcılık etmesi, Ricardione ve CHP yöneticilerinin açıklamaları ve
Türk medyasındaki manşetlerle birleşince tamamlanan puzzele'ın parçaları, Sarraf ve 17-25 kumpasının 2013'ten çok önce ABD'de hazırlandığını ortaya koydu.



SİYASİ AYAĞI CHP Mİ
Türkiye'yi hedef alan kumpasın Türkiye'deki siyaset ayağını ise yine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'liler oluşturdu. ABD'nin Zarrab dosyasına destek veren CHP'liler, 17-25 Aralık'ın yolsuzluk dosyası olduğu algısını oluşturmaya yönelik açıklamalarıyla dikkat çekti. Hatta Kılıçdaroğlu, ABD'li savcının direkt diyemediğini Zarrab-hükümet ilişkisini kurmaya çalışarak FETÖ'nün sahte belge ve montaj ses kayıtlarında geçen rakamları ve detayları tekrarladı. ABD'deki Zarrab davalarını izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger ise "Bu bir şantaj davası kabul" diyerek, adeta itirafta bulundu.

MEDYAYA ALGI GÖREVİ

17-25 Aaralık kumpas girişimi sonrası FETÖ'ye destek veren ve Hükümeti itibarsızlaştırmak isteyen medya organları operasyonun algı yönetimini üstlendi. Montaj kaset, usulsüz ses kaydı ve sipariş haberlerle yolsuzluk havası oluşturulmaya çalışıldı. Şimdi ise ABD'deki savcı ve hakimlerin, davayı 'bireysel yolsuzluk ve ambargonun delinmesi'nden çıkarıp, Halk Bankası ve eski bakanların 'kurumsal olarak karıştığı' bir olaya çevirerek Türk hükümetini hedef alma gayreti anlaşılıyor. ABD'den gelen Zarrab hamlesinin medya ayağını yine Cumhuriyet, Sözcü ve Hürriyet gibi gazeteler üstlenmiş gibi.

ABD'DEKİ İDDİANAME FETÖ'DEN KOPYA

Türkiye'de başarısız olan FETÖ'nün 17-25 Aralık darbe girişimindeki belgeler, başta ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un da yer aldığı organazisayonla ABD'ye götürülerek, bu defa ABD'li Savcı Bharara tarafından aynı darbe girişimi tekrarlanmaya çalışıldı. Topuz'un, FETÖ'cü emniyet müdürleri Mahir Çakallı, Yasin Topçu, Mehmet Akif Üner, Serdar Güldalı gibi isimlerle 17 Aralık 2013 kumpası öncesinde defalarca irtibatı belirlendi. Şimdiki Başkan Trump tarafından görevden alınan New York Güney Bölge Savcısı Preet Bharara tarafından hazırlanan iddianamenin, FETÖ'cü polislerce hazırlanan 17 Aralık fezlekesinin 'noktasına kadar' kopyalandığı tespit edildi. Zarrab'ın sağlık durumu iyi Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Reza Zarrab'ın durumuyla ilgili ABD'ye verilen notaya ilişkin, "ABD'den bir sözlü cevap şu anda gelmiştir, Reza Zarrab'ın sağlık durumunun iyi olduğu hakkında Dışişleri Bakanlığı'na bir bilgi ulaşmıştır" dedi. Önceki gün ABD'de tutuklu yargılanan işadamı Reza Zarrab'ın sağlık durumu ve haber alınamaması sebebiyle ABD'ye verilen notanın ardından, ABD'den açıklama geldi.

NOTA İLE BİLGİ İSTEMİŞTİK

Basında birkaç gündür Reza Zarrab'dan haber alınamadığına ilişkin haberlerin yer aldığını hatırlatan Bozdağ, şöyle konuştu: "Bunun üzerine ABD'ye nota verilmiştir. Bu notanın özü, vatandaşımız Zarrab'ın durumu hakkında bilgi almaktan ibarettir ama bazı çevreler bu notayı fevkalade çarpıtıyorlar, farklı takdim etmeye çalışıyorlar ve biz bunların kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Nota esasında diplomatik yazışma usulüdür. Türkiye'den pek çok ülke kendi vatandaşları ve kendileriyle ilgili bilgi almak istediğinde onlar da nota veriyor, bizden bilgi alıyorlar veya bir bakanla herhangi birisi görüşmek istediği zaman nota vasıtasıyla görüşme talebinde bulunuyorlar. Yani nota, çok net bir şekilde diplomatik yazışma usulüdür. Yapılan da budur. Amerika Birleşik Devletleri'nden bir sözlü cevap şu anda gelmiştir. Reza Zarrab'ın sağlık durumunun iyi olduğu hakkında Dışişleri Bakanlığı'na bir bilgi ulaştırılmıştır." ABD zoraki açıklama yapmış Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'de tutuklu Reza Zarrab'a avukatlarının da ulaşamadığı haberleri üzerine Washington'a nota verildiğini söyledi. Çavuşoğlu, "6 gün sonra değil. Daha ikinci günde biz aynı günde yazılı bir notayla sorduk. Bu bizim vatandaşımızdır ve böyle haberler var, bunun durumu nedir. Aradan 3-4 gün geçti. ABD'den herhangi bir ses çıkmadı. Dün (önceki gün) itibarıyla arkadaşlarımız tekrar bir notayla, 'Biz şu tarihli bir notayla sorduk ama sizden dönüş olmadı' diye sordu. Hem Adalet Bakanlığından hem de ABD Dışişleri Bakanlığından Büyükelçiliğimize dönüşler olmuş. 'Başka bir yerde. Sağlığı da iyi, güvende, bir sorun yok' diye genel bir cevap verilmiş. Olayın özü budur."

REZA ARA DURUŞMAYA KATILMADI

Mart 2016'dan bu yana ABD'de tutuklu bulunan Reza Zarrab ve avukatları, 27 Kasım'da başlayacak jürili duruşma öncesi dün yapılan son ara duruşmaya katılmadı. Eski Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ve avukatları hazır bulundu.Hakim Richard Berman, Atilla'nın son iddianameye yönelik itirazlarını reddederek, iddianamenin geçerli olduğuna hükmetti. Atilla'nın avukatı Victor Rokko, mahkemenin hakimine "Müvekkilim tek başına mı yargılacak, Zarrab'la mı?" sorusunu yöneltti. Berman ise "Bunu davanın günlük kayıtlarından takip edip öğrenin" yanıtını verdi. Hakan Atilla, bir soru üzerine "Neden sanık olarak yargılandığımı anlamadım" dedi. Kumpası ortağı HürriyetTürkiye'yi çembere almak için uluslararası 17/25 Aralık operasyonuna Doğan Medya'sı anında ortak oldu. FETÖ kumpasının montaj kasetlerini FBI dinlemesi gibi göstererek, şimdiden algı operasyonuna başladılar.

Kumpas belgelerle 17/25 Aralık hükümeti devirme operasyonunda başarılı olamayan FETÖ'cü kuklaların sahipleri, 15 Temmuz'da asker kılığına girmiş FETÖ'cü teröristleri Türkiye'nin üzerine saldı. Başkomutan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve milletin el ele vermesiyle kalleş girişimi gerçekleştiren FETÖ'cü katiller ve arkasındaki güçler hüsrana uğratıldı. Şimdi ise Rıza Sarraf üzerinden Türkiye'yi ekonomik olarak köşeye sıkıştırma planı yapılıyor. Kirli planın Türkiye'deki ortaklığını ise Hürriyet gazetesi üstlendi.

HÜRRİYET ALGI OPERASYONUNA BAŞLADI
FETÖ'nün 17/25 Aralık darbe girişimindeki montaj kasetlerini ABD tarafından yeniden kullanıma açıldı. Hürriyet ise, FETÖ kumpasının montaj kasetlerini FBI dinlemesi gibi göstererek, şimdiden algı operasyonuna başladı. Hürriyet'in haberinden anlaşılacağı üzere Amerikan istihbaratı FETÖ kumpasının montaj kasetlerini kendileri dinlemiş gibi göstererek alçak saldırının nasıl yapılacağıyla ilgili ipuçları verdi.

HANDE FIRAT DA DEVREDE
Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat da kumpasa yayan isimlerden bir tanesi. Fırat, Hürriyet'in haberini sosyal medya hesabı Twitter'dan paylaşarak Türkiye'ye yönelik kumpasın medya ayağında yer aldı.

Uluslararası 17/25 Aralık operasyonuABD’de Türkiye’nin bölgesel güç olmasından rahatsız olan bir klik bulunuyor. Özellikle demokratlar ve neo-conlardan oluşan bu klik Türkiye’nin bölgesel ve küresel bir güç olmasını engellemek için ellerinden geleni yapıyor.

Arap coğrafyasındaki hareketlerle, turuncu devrimler vb. operasyon ile bölgeyi Türkiye haricinde dizayn eden ABD Türkiye'de istediğini bir türlü elde edemiyor.

Bunda özellikle milletimizin gerektiğinde canını ortaya koyarak, tam bağımsızlığı için hiçbir fedakârlıktan kaçınmaması çok önemli bir rol oynuyor. Küresel jandarma rolü her geçen gün aşınan ABD, Dünyadaki tüm devletleri bölüp yeni devletçikler kurarak gücü elinde tutmak istiyor.

Bu amaç ile ülkeleri karıştırarak bölmek, daha güçsüz hale getirmek ve kendi politikaları karşısında duramayacak hale getirmek istiyorlar. Sözde baharlar ve turuncu devrimler ile Dünya büyük ölçüde bu şekilde dizayn edildi. En son bir yıl önce Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff çeşitli entikalar ile görevden uzaklaştırıldı, daha sonra da Pakistan Başbakanı. Şimdi ise Suudi Arabistan ve İran birbirine düşürülerek yıpratılmak ve gelecekte risk oluşturmayacak boyutlara getirilmek isteniyor.

Türkiye'de ise ABD'nin bu girişimleri uzun süredir devam ediyor. Turuncu devrimlerin bir kopyası olan Gezi Parkı olayları Soros'un umduğu gibi neticelenmemişti. Bu durum ABD'yi yıllardır gözü gibi bakıp, yetiştirdiği 40 yıldır devletin içine sızdırdığı FETÖ'yü devreye sokmak zorunda bıraktı. 17-25 Aralık süreci, dinleme ve kaset kumpasları ve MİT Tırları ihaneti ile iktidarı tamamen ele geçireceklerini umdular. Ancak, basiret sahibi bu millet oynanan oyunu gördü ve bağımsızlık yolunda bir seçim yaptı.

Bu süreçte ayrıca 30 Mart ve 10 Ağustos seçimlerinde siyasi olarak birleşip Erdoğan'ı iktidardan düşürmek istediler ama başaramadılar. Bu başarısızlıklardan sonra PKK, DEAŞ, DHKP-C gibi tüm kukla terör örgütlerini devreye soktular. Önce 6-7-8 Ekim olayları ile iç savaş çıkarmak istediler ama milletin ve devletin feraseti bu oyunu bozdu. Sonra PKK, DEAŞ, DHKP-C terör örgütleri nöbetleşe intihar eylemlerine, bombalı saldırılara başladılar ardından PKK terör örgütü Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da sözde özerlik ilanı için Çukur Eylemleri'ne başladı yine başaramadılar.

İçerdeki kuklaları birbir başarısız olan gladyo bu sefer FETÖ'nün asker içine sızdırdığı kriptolar marifetiyle askeri darbeyi denediler. 15 Temmuz 2016'da bu Aziz Millet ve Lideri canlarını ortaya koyarak baş verip baş eğmeyerek bu alçak darbe girişimini de püskürttü. 15 Temmuz gecesi bu millet en büyük fedakarlığı yaptı. Kurtuluş Savaşı'nı bugün bir kez daha kazanabileceğini gösterdi. O gece bu aziz millet canını, kanını ortaya koydu ve en büyük zaferi elde etti.

İşte bu zafer ABD'nin bu topraklardaki tasmalı köpeklerinin hepsinin dişini söktü, onları artık ısıramaz hale getirdi. Bugün ABD artık içerideki ajan ve provokatörleri ile her hangi bir oyun kuramayacağının farkında ve bu sebeple kendisi devreye girmek zorunda kaldı.

Bu defa kendisi doğrudan geliyor, arada hiçbir perde olmadan kendisi geliyor. Çünkü artık gönderecek kimse yok. Geldikleri her seferde yenildiler, her seferinde bir kollarını burada bıraktılar. Şimdi ise çok çok uzun bir zaman bir daha dönememek üzere gitmek için geliyorlar.

Elbet bu millet düşmanının her türlü oyununu basireti ile nasıl bozmuşsa, düşmanın her türlü saldırısını fedakârlık ile nasıl bertaraf etmişse aynı şekilde bu son saldırıda yine mağlup edecektir. Bu defa amaç ABD'deki düzmece dava ile Türkiye'ye para cezası kesmek, yani bu milletin parasını gasp etmek.

Türkiye'deki 17/25 Aralık sürecinin uluslararası şekli şuan ABD'de devam eden "Sarraf Davası kumpası" ile karşımızda. Davaya konu ettikleri iddialar, yalanlar, sözde belgeler noktası, virgülü, yazım hataları, tarih sıralama hataları ile yani her şeyiyle aynı.

Amaçları Türkiye'ye para cezası kesmek yani bu Aziz Millet'in parasını gasp etmek. Böylece ekonomik kriz çıkarmak ve 15 Temmuz'da askeri darbe ile başaramadıklarını Ekonomik Darbe ile başarmak. Ellerini ovuşturarak Türkiye'nin karışmasını bekliyorlar. Ama daha çok bekleyecekler, bu millet ne Amerikalısına, ne Fransıza ne de canları sıkıldıkça devrim yaptırdıkları o renkli topluluklara benzemez.

Bu Millet hakkında bir türlü öğrenemedikleri şey kendi ülkesinin bağımsızlığı için kendi canından vazgeçen, çocuklarını 15 Temmuz gecesinde "bu gece şehit olmayacaksan ne zaman şehit olacaksın" diyerek Cumhurbaşkanı'nın çağrısı üzerine sokaklara darbeye direnemeye yollayan bir Milleti yenebileceklerini zannetmeleri.

Biz safları sık tutarsak, bir olursak, Allah'a güvenirsek değil FETÖ ve sahibi ABD, 7 düvel gelse bizi yenemez biiznillah.