'Orta Doğu'nun kiralık katili' olarak anılan Filistin asıllı Muhammed Dahlan Dayak yedi, boynu kırıldı

'Ortadoğu'nun kiralık katili' olarak bilinen Filistin asıllı 'devşirme' Muhammed Dahlan, Cemal Kaşıkçı cinayetinde Suudi Prens Muhammed'i temize çıkarma planı için kullanılmayı kabul etmeyince saldırıya uğradı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed'e bağlı çalışan Dahlan, Suudi Prens'in şerefine Dubai'de düzenlenen yat partisine davet edilerek burada Kaşıkçı cinayeti için hazırlanan yeni senaryonun ana oyuncusu olma teklifi aldı.

‘Kaşıkçı cinayeti’ planını kabul etmedi… Dayak yedi, boynu kırıldı

Giriş Tarihi: 3.12.2018  10:19 Güncelleme Tarihi: 3.12.2018  18:09

Kaşıkçı cinayetinde Suudi Prens Muhammed bin Selman’ı temize çıkarma planı için kullanılmayı kabul etmeyen “Orta Doğu’nun kiralık katili” olarak anılan Muhammed Dahlan, feci şekilde dayak yedi.

Cemal Kaşıkçı cinayeti planını kabul etmedi… Dayak yedi, boynu kırıldı

Lüks yatta Kaşıkçı kavgası

“Orta Doğu’nun kiralık katili” olarak anılan Filistin asıllı Muhammed Dahlan, Kaşıkçı cinayetinde Suudi Prens Muhammed bin Selman’ı temize çıkarma planı için kullanılmayı kabul etmeyince Dubai’de saldırıya uğradı. Bir ekip tarafından feci şekilde dövülen Dahlan’ın boynu kırıldı. Şimdi yoğun güvenlik altında hastanede tedavi ediliyor.

'Orta Doğu’nun kiralık katili' olarak anılan Filistin asıllı Muhammed Dahlan

'Ortadoğu'nun kiralık katili' olarak bilinen Filistin asıllı 'devşirme' Muhammed Dahlan, Cemal Kaşıkçı cinayetinde Suudi Prens Muhammed'i temize çıkarma planı için kullanılmayı kabul etmeyince saldırıya uğradı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed'e bağlı çalışan Dahlan, Suudi Prens'in şerefine Dubai'de düzenlenen yat partisine davet edilerek burada Kaşıkçı cinayeti için hazırlanan yeni senaryonun ana oyuncusu olma teklifi aldı.

Yeni Şafak'ın konuştuğu Suud ve Filistinli kaynaklar, Muhammed bin Zayed ile Muhammed bin Selman'ın, Dahlan'a "Kaşıkçı cinayetini planlayan ve planı uygulayan kişi olarak seni ilan etmeye hazırlanıyoruz" dediğini, Dahlan'ın ise Prens'i temize çıkarmak için cinayetin tüm faturasının kendisine kesilmesini kabul etmediğini kaydetti. Kaynaklara göre Dahlan, gergin geçen görüşme sonrası Dubai'deki bir ekip tarafından feci şekilde dövüldü ve boynu kırıldı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman

YOĞUN KORUMA ALTINDA

İsrail tarafından yıllar önce devşirilen ve BAE Prensi bin Zayed'in desteğiyle Ortadoğu'daki birçok kirli plan için kullanılan Muhammed Dahlan, yat partisindeki arbedenin hemen ardından Dubai'deki özel bir hastaneye kaldırıldı. Olay sonrası Dahlan'a yakın isimler, onun 'yaşanan bir kaza sebebiyle' tedavi altına alındığını duyurdu. Bu açıklamanın birkaç saat sonra yayından kaldırılması dikkat çekti. Konuya ilişkin Yeni Şafak'a bilgi veren Suudi bir kaynak, Dahlan'ın boynunun kırık olduğunu ve hastanede olağanüstü koruma altında tutulduğunu belirtti. Aynı kaynak, Dahlan'ın kimseyle görüştürülmediğini ve önümüzdeki günlerde bu konuda şok gelişmeler yaşanabileceğini ileri sürdü.

'Selman' planını kabul etmedi! Dayak yedi, boynu kırıldı

“Orta Doğu’nun kiralık katili” olarak anılan Filistin asıllı Muhammed Dahlan, Kaşıkçı cinayetinde Suudi Prens Muhammed bin Selman’ı temize çıkarma planı için kullanılmayı kabul etmeyince Dubai’de saldırıya uğradı. Bir ekip tarafından feci şekilde dövülen Dahlan’ın boynu kırıldı. Şimdi yoğun güvenlik altında hastanede tedavi ediliyor.

'Ortadoğu'nun kiralık katili' olarak bilinen Filistin asıllı 'devşirme' Muhammed Dahlan, Cemal Kaşıkçı cinayetinde Suudi Prens Muhammed'i temize çıkarma planı için kullanılmayı kabul etmeyince saldırıya uğradı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed'e bağlı çalışan Dahlan, Suudi Prens'in şerefine Dubai'de düzenlenen yat partisine davet edilerek burada Kaşıkçı cinayeti için hazırlanan yeni senaryonun ana oyuncusu olma teklifi aldı.

 KAMPANYA BAŞLAYACAK

Suud ve BAE Prenslerinin Cemal Kaşıkçı cinayetindeki Dahlan senaryosu için ABD Başkanı Trump'ın damadı Jared Kushner ile bir süre pazarlık yürüttüğü ve önümüzdeki günlerde tüm suçu Dahlan'a yıkarak dosyayı kapatma kampanyasının başlatılacağı iddia ediliyor. Kaşıkçı cinayetinde Dahlan tarafından görevlendirilen ve 2 Ekim'de Beyrut'tan gelip sahte pasaportlarla İstanbul'a inen 4 kişilik 'temizlikçi ekibin' varlığı da, hazırlanan yeni senaryo için Prenslerin işini kolaylaştırıyor. Alınan bilgiye göre, Suudi Prens Muhammed'i aklama kampanyası başladığında ilk olarak, Dahlan'ın cinayet ekibi ve onların ilişki ağına dair bilgi-belgeler yayınlanacak. Ardından Dahlan, cinayetin organizasyonuna ilişkin tek suçlu durumuna düşürülecek.

ALTERNATİF İSİM HAZIR

İsrail'in Filistin ve Gazze başta olmak üzere Ortadoğu'daki büyük projesi olan Muhammed Dahlan sahne dışına itildiğinde yerine getirilecek isimler de belirlendi. BAE Prensi Zayed, Dahlan'a alternatif olarak Filistin asıllı Semir Meseravi'yi Dubai'ye getirtti. El-Fetih bünyesinde uzun yıllar görev yapan Meseravi'nin Dubai'ye getirilmesi sonrası Belçika'da, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas taraftarları ile Dahlan yanlıları arasında kavga çıktığı öğrenildi. Yeni Şafak'a konuşan bir Filistinli kaynak, Muhammed Dahlan sonrası aynı amaçla kullanılacak Semir Meseravi'nin yardımcılığına ise Ebu Şubbek'in getirileceğini bildirdi.

Arap medyası yazdı: Türkiye Kaşıkçı olayında çok profesyonelce davrandı

Arap siyasi analistler ve gazeteciler, Türkiye'nin Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi olayında gerçeklerin ortaya çıkması için çok profesyonelce davrandığını ve iyi bir medya stratejisi izlediğini belirtti.

Türkiye'nin Kaşıkçı olayındaki tutumunu değerlendiren uzmanlar, cinayetin örtbas edilmesinin önlenmesinde Türkiye'nin nitelikli çabalarının etkili olduğunu ifade etti.

"ULUSLARARASI BOYUT KAZANMASINI SAĞLADI"

Uzmanlar, Türkiye'nin olayın gündemde tutulmasında büyük rol oynadığını ve yerel bir hadise olarak kalmasını engelleyip uluslararası boyut kazanmasında da başarılı olduğunu dile getirdi.

"İKİLİ İLİŞKİLERİ ETKİLEMEDEN..."

İzlenen politikanın ayrıca konunun Suudi Arabistan ile Türkiye arasında ikili mesele olmasının önüne geçilmesine engel olduğu aktarıldı.

Yemenli siyasi analist Hasan el-Ceberi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk makamlarının başından itibaren olaya uzun soluklu bir süreç olarak baktığını, Suudi Arabistan Başsavcılığının tüm iddialarını her seferinde yalanladığını belirtti.

"YÜKSEK MEDYA STRATEJİSİ, PROFESYONEL TAVIR"

"Türkiye, olayın başından itibaren yüksek düzeyde medya stratejisi izledi ve çok profesyonelce davrandı." diyen Ceberi, uluslararası kesimlerin konuyu gündemden düşürme çabalarına rağmen herkesin Türkiye'nin süreci nasıl yönettiğini gördüğünü söyledi.

Siyasi analist ve gazeteci Faruk Akkari de "Türkiye, Kaşıkçı olayı karşısında dikkatli, profesyonelce ve güvenilir bir şekilde hareket etti." diyerek, Türkiye'nin talep eden herkesin cinayeti soruşturmasına izin vermesinin de bunun bir delili olduğunu aktardı.

"BAŞKA ÜLKE OLSAYDI"

Türkiye'nin konuyla alakalı hüküm çıkarmakta acele etmediğini, olayın olgunlaşmasına ve doğal seyrinde soruşturmanın sürmesine izin verdiğini belirten Akkari, "Bu suçun Türkiye topraklarında işlenmesi olayın tek olumlu tarafı. Başka bir ülkede olsaydı özrü kabahatinden büyük şekilde özürler, bahaneler, gerekçelerle üstü kapatılırdı." dedi.

Akkari, cinayet soruşturmasıyla eş zamanlı Türk medyasının da doğrudan kimseyi suçlamadan ya da saldırmadan gelişmeleri daima yakından takip ettiğini, ancak tüm okların gerçek suçluların üzerine çevrilmesini sağlayan iyi bir medya stratejisi izlediğini aktardı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın tutumuna dair ise Akkari, herkesin Trump'ın Kaşıkçı olayı karşısındaki tutumunun başarısız olduğunu gördüğünü ifade etti.

"Türkiye Kaşıkçı cinayetini uluslararası bir dava haline getirdi"

Filistinli siyasi analist Mahir Hicazi de Türkiye'nin Kaşıkçı cinayetini yerel bir davadan uluslararası bir dava haline getirmeyi başardığını belirterek, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın artık davaya taraf olmadığını, ancak Suudi yetkililerin cinayet suçundan dolayı hesap sorulmasını gerekli gören uluslararası bir cepheyle karşı karşıya kaldığını söyledi.

Hollanda'da yaşayan Hicazi, Türkiye'nin Kaşıkçı davasını Arap, yabancı ve yerel medya kuruluşlarına kolaylıklar sağlayarak onların aracılığıyla ele almasının cinayetin aydınlanmasında önemli rol oynadığını ifade etti.

Hicazi, "Türkiye'nin cinayet olayını basın organlarına nakletmesi için yüksek medya stratejisi vardı. Teknik ve yasal olarak görevini yerine getirebilmesi için medyaya kolaylıklar sağladı." ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Kaşıkçı cinayetine ilişkin tutumuna dair Hicazi, şunları kaydetti:

"Trump, Suudi yetkililerin cinayetten dolayı girdiği çıkmazı istismar ederek ekonomik kazanım elde etmek için Kaşıkçı olayını siyasi ve ekonomi pazarlık haline getirdi."

Bir diğer Filistinli gazeteci Muaz Hamid de Türkiye'nin Kaşıkçı cinayeti dosyasını çok iyi şekilde yönettiğini, üst düzey diplomasiyle akıllı ve zekice ele aldığını belirterek, bundan dolayı da dünyadaki birçok hükümet üzerinde gerçeklere ulaşılması için yüksek baskı oluştuğunu vurguladı.

Türk yetkililer tarafından cinayetle ilgili basına sızdırılan bilgilerin amaçlı ve "başkalarının sahip oldukları bilgiler hakkında konuşmaya zorlama" hedefi taşıdığına işaret eden Hamid, bu tutumla "ceset bulunmasa da" çerçevenin büyük kısmının tamamlanmasında başarılı olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin yerelden ziyade uluslararası gazetelere bilgi sızdırmasının da büyük ölçüde konunun aktif hale getirilmesi üzerinde önemli bir etkisi olduğunu vurgulayan Hamid, dosyayı bu şekilde ele almanın akıllı ve zeki bir yönetim tarafından ele alındığının göstergesi olduğunu belirtti.

Hamid, ABD Başkanı'nın cinayetle ilgili tutumuna ilişkin ise, "Trump zengin bir iş adamı, ne eksik ne fazla. O, Suudi Arabistan'ı bir petrol kuyusu olarak görüyor. İlişkileri sürdürmek için mümkün olduğu kadar çaba gösteriyor." ifadelerini kullandı.

Suriyeli gazeteci ve insan hakları aktivisti Ala el-Ahmed de Türkiye'nin bölgedeki ağırlığını ve kriz yönetiminde diplomasisini güçlendirecek profesyonel bir yöntemle yürütülen bu tür karmaşık dosyalarla ilk kez karşılaşmadığını belirtti.

Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürüldü.

Türkiye'nin sunduğu delillerle olay ilk günden itibaren dünya gündeminin merkezindeki yerini korudu.

Riyad yönetimi ilk başta Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıktığı tezini ısrarla savunurken peş peşe ortaya çıkan deliller ve uluslararası toplumun baskısıyla, olaydan 1,5 ay sonra, Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürülerek parçalara ayrıldığını kabul etmek durumunda kaldı.

Türkiye olayın tamamen aydınlatılması ve tüm sorumluların ortaya çıkartılması için konuyu uluslararası arenada gündemde tutmaya devam ediyor.

Arap siyasi analistler ve gazeteciler, Türkiye'nin Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi olayında gerçeklerin ortaya çıkması için çok profesyonelce davrandığını ve iyi bir medya stratejisi izlediğini belirtti.