İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri

Cumhuriyet gazetesi attığı manşetlerle ülkenin bütünlüğünü hedef aldı, Türkiye'ye müdahale etmeye çalışan güçlerin tetikçisi gibi hareket etti. Özellikle 2013 yılı haziran ayında patlak veren Gezi olayları gazetenin kaos lobisi ile olan ittifakını deşifre etti.

Giriş Tarihi: 01.11.2016 12:41 Son Güncelleme Tarihi: 01.11.2016 13:40YAKIP YIKANLARI KUTSADI
Ülkenin yakılıp yıkıldığı kalkışmayı manşetleri ile kutsayan gazete, Türkiye'nin Suriye ve Ortadoğu'da aktif rol oynamasından rahatsız olan uluslararası güçlerin de tetikçiliğini yaptı.İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 1

Cumhuriyet gazetesi attığı manşetlerle ülkenin bütünlüğünü hedef aldı, Türkiye'ye müdahale etmeye çalışan güçlerin tetikçisi gibi hareket etti.

Özellikle 2013 yılı haziran ayında patlak veren Gezi olayları gazetenin kaos lobisi ile olan ittifakını deşifre etti.

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 2

YAKIP YIKANLARI KUTSADI
Ülkenin yakılıp yıkıldığı kalkışmayı manşetleri ile kutsayan gazete, Türkiye'nin Suriye ve Ortadoğu'da aktif rol oynamasından rahatsız olan uluslararası güçlerin de tetikçiliğini yaptı.

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 3

TIR YALANI
Türkmenlere yardım götüren tırları durduran FETÖ'cü hainlerle ittifak kuran gazete, malzemelerin terör örgütü DEAŞ'a gittiğini öne sürdü.

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 4

'TERÖR DESTEKÇİSİ ÜLKE' MANİPÜLASYONU
"İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar", "MİT suç işledi", "Erdoğan'la IŞİD'i yenemeyiz" gibi manşetlerle Türkiye'yi terör destekçisi ülke konumuna düşürmeye çalışan gazetenin bu haberleri, Ankara karşıtı lobilere malzeme oldu.

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 5

İşi daha da ileri götüren gazete, Türkiye'de eğitilerek Suriye'ye gönderilen ÖSO askerlerini "MİT'ten cihatçı sevkiyatı" diyerek DAEŞ'li olarak göstermişti.

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 6

 İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 7

NUSAYBİN YERLE BİR!
Bu süreçte gazetenin terör örgütü PKK ile yakınlığı da dikkat çekti. Hendekler kazarak Doğu ve Güneydoğu'yu savaş alanına çeviren teröristleri görmezden gelen Cumhuriyet, operasyonları yürüten güvenlik güçlerini suçladı.

PKK ağzıyla haber yapan gazete, 'Nusaybin yerle bir' başlığıyla yaptığı manşet haberinde, devletin her yeri yakıp yıktığı imasında bulundu.

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 8

BODRUMA BASKIN!
Hatta her fırsatta Atatürkçülük iddiasında bulunan Cumhuriyet, operasyon bölgesine asılan Türk bayraklarından duyduğu rahatsızlığı da açık açık sütunlarına taşıdı.

Cizre'de köşeye sıkışan teröristlerin imdadına da Cumhuriyet yetişti. Hainleri kurtarmak için uydurulan 'bodrum' yalanı, "Bodruma baskın: Onlanca ölü" başlığı Cumhuriyet tarafından ülke gündemine taşındı.

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 9

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 10

 İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 11

ŞİRİN! TERÖRİSTLER
Hainlerin sesini duyurmak için Kandil'e adam gönderip yazı dizisi yaptırmakta da sakınca görmeyen gazete, "dağda yerlere sigara izmariti bile atılmadığını" iddia ederek teröristleri şirin göstermeye kalkıştı. 17-25 Aralık süreci de gazetenin FETÖ ile ilişkilerini zirveye taşıdı.

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 12

FETÖ YALANLARINA DA ÇANAK TUTTU
FETÖ'cü hainlerin uydurduğu her yalan gazetede manşet oldu. Darbe girişiminde bulanan FETÖ'cü savcılar bir bir gazetetenin manşetlerinde arzı endam etti.

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 13

DÜNDAR'IN ÇIKAR İLİŞKİSİ!
Gazetenin eski Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın FETÖ ile maddi çıkar ilişkisi de günlerce konuşuldu. 15 Temmuz öncesinde darbeyi meşrulaştırıcı yayınlar da neredeyse açık müdahale çağrısına dönüştü.

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 14

 İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 15

 İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 16

 İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 17

 İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 18

İşte Cumhuriyet'in ihanet manşetleri 19

 

Cumhuriyet’i yaktı kendisi kaçtı

Gazeteyi Atatürkçü kimliğinden uzaklaştırıp FETÖ’nün kontrolüne bırakan Can Dündar, firari şüpheliler arasında yer alıyor. İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay hakkında da yakalama kararı çıkarıldı

Cumhuriyet gazetesi, varlık sebebi olan solcu ve Atatürkçü yayın çizgisinden 17/25 Aralık operasyonundan sonra saptı. Bu tarihten sonra FETÖ lehine yayımlar yaptı. Can Dündar'ın genel yayın yönetmenliğine getirilmesinin ardından, gazete tam olarak örgüt kontrolüne girdi. Gazete, FETÖ'nün yayın organı olan ve kapatılan Zaman gazetesi ile ortak manşetler attı. Örgüt tarafından servis edilen haberleri yayımladı. Hükümet aleyhtarlığı maskesi altında sık sık FETÖ lehine haberler servis etti. Dündar'a servis edilen MİT TIR'ları görüntülerini sorumsuzca yayımladı. Türkiye'yi DEAŞ'a silah gönderen ülke gibi gösterip, uluslararası kamuoyunda zor durumda bırakmaya çalıştı. PKK'ya da açıktan hizmet veren Cumhuriyet, PKK'nın liderlerinden Cemil Bayık'la röportaj yayımlayarak kanlı örgütü 'yere izmarit bile atmayan çevreciler' olarak tanıttı. Şehitlere şehit demekten bile kaçınan gazeteye en büyük tepkiyi ise kendi okurları gösterdi. FETÖ ve PKK lehine bir yayın çizgisi sürdüren Dündar'a, geçen ay MİT TIR'ları haberi sebebiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verilmişti.

Cumhuriyet Gazetesi'ne operasyon

TERÖRE DESTEKTEN 12 KİŞİ GÖZALTINDA


FETÖ'nün de PKK'nın da propagandalarına alet olan Cumhuriyet'e operasyon. Genel Yayın Yönetmeni Sabuncu'nun aralarında olduğu 12 kişi gözaltına alındı.

Son dönemde terör örgütlerinin kara propagandalarına destek veren haberleriyle dikkat çeken Cumhuriyet gazetesine yönelik "teröre destek" operasyonu düzenlendi. Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile yazarlar Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya'nın da aralarında olduğu 12 kişi gözaltına alındı. 'FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' suçlarından bir kısım şüpheli hakkında 18 Ağustos'ta soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma kapsamında alınan MASAK ve Vakıflar Genel Müdürlüğü bilirkişi raporları doğrultusunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet gazetesinin 16 yöneticisi hakkında gözaltı kararı çıkardı.



YAŞ HASSASİYETİ

Yaşlı olması nedeniyle Orhan Erinç'le (80) ilgili gözaltı kararı verilmedi. Sadece adresinde arama kararı alındı. Dün gerçekleştirilen operasyonda Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile yazarlar Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya'nın yanı sıra gazetenin kitap ekinin genel yayın yönetmeni Turhan Günay, yayın danışmanı ve yazar Kadri Gürsel, yazarlar Güray Öz, Hakan Kara, karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri avukat Bülent Utku, avukat Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik ve eski yönetim kurul üyesi Bülent Yener gözaltına alındı. Yazar Nebil Özgentürk'ün yurtdışında olduğu açıklandı. Hakkında gözaltı kararı bulunan muhasebe müdürü Günseli Özaltay'ın ise adresinde bulunamadığı öğrenildi.

KILIÇDAROĞLU'NDAN GAZETEYE DESTEK

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet gazetesinin Ankara bürosunu ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül ile görüştü.
Operasyon, bir grup CHP'li tarafından Şişli'deki gazete binası önünde protesto edildi. CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, esas amacın gazetenin kayyuma atanması olduğunu iddia ederek "Cumhuriyet'i kayyuma teslim ettirmeyeceğiz" dedi.
Karikatürist Musa Kart, İstanbul Emniyeti'ne gitmeden önce, yüzlerce PKK ve FETÖ karikatürü çizdiğini belirterek "Şu an bir karikatürün içinde yaşadığımı hissediyorum. Saklanılacak, kaçırılacak bir şey yok" dedi.



SSSSSSS

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosunca, Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında ''FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında, şüpheliler hakkındaki bazı suçlamaların detayları ortaya çıktı.

Cumhuriyet gazetesinin, manipülasyon ile gerçeği perdeleyip, FETÖ'nün amacına uygun hareket ederek, iç kargaşa çıkartmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmeye yönelik haberleri yayımladığı iddia edildi.Ergenekon soruşturması sürecinde FETÖ'nün defalarca Cumhuriyet gazetesini hedef aldığı ancak 17-25 Aralık olaylarının ardından Ergenekon savcılarının Cumhuriyet gazetesinde yer aldığı ve şüphelilerden Can Dündar ile görüştükleri belirtildi. Yayın çizgisi farklı olan gazetenin bu tarihten sonra FETÖ kaynaklı haberleri manşetine taşıyarak, terör örgütlerinin PR'ı anlamına gelecek yayınlar yaptığı öne sürüldü.

Bu değişim sürecinin, İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay sonrasına denk geldiği, Balbay'ın gazetedeki yayınlarına son verildiği ifade edilirken, bu konuyla ilgili Balbay'ın açıklamaları ile şüpheli Akın Atalay'ın cevapları dikkate alındığında, gazetenin bir proje dahilinde değişime zorlandığı savunuldu.

FETÖ'nün sosyal medyada manipülatif bir şekilde kullandığı ''Fuat Avni'' hesabında yaptığı tüm asılsız ve sahte paylaşımların, Cumhuriyet gazetesi tarafından haberleştirildiği kaydedildi.

15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ
Suçlamalar arasında, gazetede, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yayınlanan haberler de bulunuyor.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde ''Yurtta Sulh Konseyi'' adını kullandığı belirtilerek, Cumhuriyet gazetesinin de 25 Temmuz'da ''Yurtta Savaş, Dünyada Savaş'' manşetiyle TSK ve emniyet güçlerinin terörle mücadele kapsamında yaptığı harekat ve operasyonları "savaş" olarak yansıttığı aktarıldı.

Gazetenin 17 Temmuz'da ''Sokaktaki Tehlike'' manşetiyle darbe girişimine karşı gelen millet üzerinden toplumu kamplaştırmaya çalıştığı, 19 Temmuz'da ''Cadı Avı Başladı'' manşetiyle devletin darbecilere yönelik hukuki mücadelesini sulandırdığı, aynı haberde ''Meydanlarda demokrasiden söz eden yok'' ara başlığıyla demokrasi nöbeti başlatan ve darbe girişimine alanlarda tepkisini gösteren vatandaşları hedef gösterdiği anlatıldı.

Gazetenin darbe karşıtı gösterileri "nefret'', FETÖ'den açığa alınıp ihraç edilenleri ''tasfiye'' olarak nitelendirdiği öne sürülerek, 8 Ağustos'ta ''Eksik Demokrasi'' manşetiyle ayrışmayı körüklemeye yol açabilecek şekilde Yenikapı mitinginin hedef alındığı savunuldu.

Darbe girişiminin hemen ardından gazetenin, 16 Temmuz'da ''Türkiye Kaosta'' başlığıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CNN Türk'e konuşmasını, "Doğan'la mecburi barış" olarak gösterdiği, ayrıca halkın askerlere karşı direnişini "kaos" olarak nitelendirdiği aktarıldı.

Darbe girişimi sonrasında FETÖ'nün darbe nedenlerinden birinin de YAŞ kararları olduğu, gazetenin ise olayı 15 Temmuz darbe girişiminden 3 gün öncesinde "Tasfiye beklentisi-YAŞ'ta gündem paralel olacak" şeklindeki haberle duyurduğu kaydedildi.

ŞÜPHELİLERE YÖNELİK SUÇLAMALAR
Gazetenin yazarlarından gözaltında bulunan Aydın Engin'in, darbe girişiminden 2 gün önce "Cihanda sulh, peki yurtta ne?" başlığıyla yazı kaleme aldığı, 9 Ağustos'taki "Hrant'ı da cemaat öldürmüş öyle mi?" başlıklı yazısında ise MGK ve bağımsız mahkemelerce terör örgütü olarak kabul edilen FETÖ'den ''cemaat'' diye bahsettiği, Dink cinayetine ilişkin gerçekleri sulandırmaya çalıştığı, yazısındaki "Dink'in yargılandığı davalarda mahkeme salonunda yer tutan, adliye binasını kuşatanların safında yer alan Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Bedri Baykam gibi yiğitler de FETÖ üyesi olsalar gerek" şeklindeki ifadesi üzerine Baykam'ın tekzip metni yayımlandığı ifade edildi.

ZAMAN VE CUMHURİYET AYNI MANŞET
Gazete, FETÖ'nün yayın organı Zaman gazetesi aynı manşetleri attığı iddiasıyla da suçlanıyor.

Ankara'da 18 Şubat 2016'da yapılan bombalı saldırıya ilişkin her iki gazetenin "Devletin kalbine bomba'', 16 Şubat 2016'da da ''Azez düğümü'' manşetiyle çıktığı kaydedildi.

MİT TIRLARI
Cumhuriyet gazetesine yönelik suçlamalardan bir diğeri, "29 Mayıs 2015'te, sürekli olarak FETÖ'cülerin gündeme getirdiği ve bir FETÖ kumpası olduğu mahkemelerce anlaşılan MİT'e ait yardım tırlarının durdurulması olayı"na ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğrafların manşetten yayımlanması olduğu belirtildi. Bunun üzerine Oray Eğin'in 22 Kasım 2015'teki yazısında, MİT tırları haberini gazeteye FETÖ'nün servis ettiğini yazarak, şüpheli Akın Atalay hakkında bazı önemli iddialara yer verdiği ifade edildi. MİT tırlarına ilişkin yaptıkları yayımlarla ilgili yargılanan o dönem gazetenin genel yayın yönetmeni olan şüpheli Can Dündar'ın 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldığı anımsatıldı.

Şüphelilerden Hikmet Çetinkaya'nın (Hikmet Aslan) 1-9 Mart 2004'te kaleme aldığı "Gülen'in serüveni" başlıklı yazı dizisinde, FETÖ'ye ağır eleştiriler getirdiği, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de söz konusu yazıya tekzip yayımladığı belirtildi. Hikmet Çetinkaya'nın 31 Ekim 2015'te Zaman gazetesine verdiği röportajda, "40 yıldır izliyorum Gülen hareketi terör örgütü değildir" şeklindeki ifadesiyle FETÖ ile yakınlaştığı ve iş birliği yaptığı iddia edildi.

Gazetede, 25 Ocak 2015'te, Can Dündar'ın, "17 Aralık kumpası talimatını veren" eski cumhuriyet savcısı Celal Kara'yla yaptığı röportaja yer verildiği anımsatılarak, röportajda, Kara'dan övgüyle söz edildiği, manipülatörlerin kullandığı yöntemle sürecin sulandırılmaya çalışıldığı öne sürüldü.

CAN DÜNDAR'IN YAZISI
Can Dündar'ın, 3 Aralık 2013'te "Siyasette nasıl geldiysen öyle gidersin" başlıklı yazısında kullandığı ifadelerde, 17 ve 25 Aralık süreçlerinden daha önceden haberi olduğu şüphesini uyandırdığı savunuldu.

Dündar'ın yazısında, "Amerikan rüzgarı bu, belli mi olur, o gün gelir esintiyi Pensilvanya'dan yana döndürür, Ankara'da ampulleri söndürür. Şimdilerde Ankara'da çok etkili bir Batılı büyükelçinin, bir eski siyasetçiye 'Türkiye'de yakında tarih değişecek, hazırlıklı olun' dediği konuşuluyor. Atalar ne güzel söylemiş, siyasette nasıl gelirsen, öyle gidersin" ifadesini kullandığı, Dündar'ın 24 Aralık 2013'teki "Piyonlar devrildi, sıra şahlarda" başlıklı yazısının da FETÖ/PDY örgütünün nihai amacına hizmet ettiği yönünde bir algıya yol açtığı kaydedildi.

Cumhuriyet yazarı şüpheli Kadri Gürsel'in ise darbe girişiminden 3 gün önce 12 Temmuz 2016'da, "Erdoğan babamız olmak istiyor" başlıklı yazısında, ''Madem Erdoğan zorla babamız olmak istiyor, o halde Türkiye'nin bütün ihtiyacı, Tunus'taki diktatörün devrilmesine yol açan kıvılcıma çakan Muhammed Buazizi gibi asi bir evlattır. Yanlış anlaşılmasın, Buazizi gibi kendisini yaksın demiyorum, bir sigara yaksın ve yeter ki söndürmesin" ifadeleriyle örtülü ya da subliminal mesaj yöntemiyle darbeyi işaret ettiği ileri sürüldü.

AKIN ATALAY'IN PAYLAŞIMLARI
Şüphelilerden Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın son bir yıl içerisinde sosyal medya ağlarında yaptığı paylaşımların da dosyada yer aldığı belirtildi. Atalay'ın yaptığı paylaşımlardan bazıları şöyle:

''Zaman gazetesinin yönetiminin kayyuma devredilmesi hukuksuzdur. Amasız, fakatsız, kesinkes karşıyız. Hükümeti devirmeye ya da görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek suç değildir. Bu eylemin cebir ve şiddet yoluyla yapılması suçtur. GS-TS maçını yöneten hakeme gösterdiğimiz tepkinin onda birini, ülkeyi yönetenlerin rezil politika ve uygulamalarına da gösterebilsek... Koza İpek Grubu'na kayyum atanmasının anlamı şudur: Önce idam edelim, daha sonra yargılarız.''

Bu ve benzeri paylaşımlar ile Atalay'ın kitleleri kamplaştırmaya çalıştığı, FETÖ'ye destek verdiği ve hükümetin görevini engellemenin suç olmadığını iddia etmesinin ise illegal girişimleri meşrulaştırmaya yönelik olarak algılandığı öne sürüldü.

Gazete haberleri, köşe yazıları ve gazete mensuplarının sosyal medya paylaşımları incelendiğinde, gazetenin yayın politikasının tam aksine bir duruşun gözlemlendiği, bu duruşun gazete yönetiminin değişmesi sonrasına rastladığı, FETÖ'nün çıkarlarına olan yazı, haber ve paylaşımlar yapılarak terör örgütü ile gazete arasında bir ilişki bulunduğu iddia edildi.

Yine bir kısım medyada yer alan haberlere göre FETÖ'nün Cumhuriyet gazetesini ele geçirdiğine ilişkin haberlerin de suçlamalar arasında yer aldığı kaydedildi.

SUÇLAMALAR...

Örgütün cebir, şiddet veya şiddet içeren eylemlerini meşru gösterecek, övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yapmak.
PKK/KCK ve FETÖ/PDY terör örgütlerine yardımcı olmak.
2 Nisan 2013'te yönetim kurulu toplantısında alınan, vakıf üyeliğine seçim kararının usulsüz olması.
15 Temmuz darbe girişiminden kısa süre önce darbe meşrulaştırıcı yayınlar yapıldığına dair iddia ve tespitler.

BİR GÜN ÖNCE CAN'IN YANINA GİTMİŞ

Hakkında gözaltı kararı bulunan gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın, operasyondan bir gün önce Almanya'nın Köln kentine gittiği belirlendi. Can Dündar, sosyal medyada "Atalay'la birlikte Almanya'da" olduğuna dair paylaşım yaptı.

İşte "Kılıçdaroğlu o gece neredeydi?" sorusunun yanıtıKatıldığı bir TV programında 15 Temmuz gecesine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sarfettiği sözler büyük tepki toplayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kamu vicdanında sorgulanıyor. Ayrıca Kılıçdaroğlu bu kez cevabı kendi sözlerinde olan daha zor bir soruyla karşı karşıya... İşte Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz'u...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kaldığı otel darbeciler tarafından savaş alanına çevrilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Beyefendi Marmaristeyken meclis topa tutuluyordu. Top atışları kurşun yağmurları arasında TBMM sabaha kadar çalıştı" sözleriyle tepki toplamış ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "Benim nerede olduğum belli. Peki sen neredeydin?" cevabını almıştı.

SOSYAL MEDYADA BİNLER SORDU: ASIL SEN NEREDEYDİN?

Neredeydin sorusuna cevap veremeyen Kılıçdaroğlu'na bugün de sosyal medyada binlerce tepki ve soru geldi. ##AsılSenNerdeydinKEMAL etiketi ile günün en çok konuşulanları arasına giren Kılıçdaroğlu kendisine yöneltilen soruya halen yanıt vermedi.

Peki Kılıçdaroğlu o gece neredeydi? İşte ayrıntılar...

KALKIŞMANIN AKIBETİ BELLİ OLANA KADAR YOKTU...

15 Temmuz akşamında köprülerin kapatılması ve benzeri gelişmelerin bir darbe kalkışması olduğu söylentilerinin çıktığı dakikalardan itibaren saatler gece yarısını geçene kadar CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'dan haber alınamadı.

23.15'TE İSTANBUL'A GELDİ!
DARBECİLER VARKEN ORADAN NASIL ÇIKTI?

Ancak Kılıçdaroğlu'nun o gece 22.00 uçağıyla İstanbul'a geldiği ve 23. 15 sularında Atatürk Havalimanı'na indiği ortaya çıktı. Bu saat diliminde darbeciler çoktan AHL'yi kapatmıştı. Kılıçdaroğlu'nun o gece askerlerin kapattığı Havalimanından nasıl çıktığı soru hala yanıt bulamadı.

'PEKİ SEN NEREDEYDİN?' SORUSUNUN YANITI KENDİ İFADESİNDE

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'na yönelttiği "Benim nerede olduğumu herkes biliyor da peki sen neredeydin?" sorusunun yanıtı ise saat gece yarısından sonra NTV'de yaptığı bağlantıda gizli:

"İZLİYORUM"

Kılıçdaroğlu 246 vatandaşın şehit olduğu bin 535 vatandaşın yaralandığı 15 Temmuz gecesinde yaşananları izlemekle yetindiğini şu şekilde ifade etti: "Ben şuan İstanbul'dayım. 22.00 uçağıyla İstanbul'a geldim. Şimdi dikkatle izliyoruz ve arkadaşlar bilgilendiriyorlar."

DARBECİLERE "NEDEN DARBE?" DİYE SORDU!

O gece başka bir TV kanalına konuk olan Kılıçdaroğlu "Bu ülke darbelerden çekti mi? Çekti. Öyleyse neden darbe? neden darbe girişimi?" diye sorabilmiş, sokağa çıkma çağrısı yapıp yapmadığı sorulunca da net ifadeler yerine "Elbette yani yurttaşlar darbelere karşı çıkacaklarsa, demokrasiyi savunacaklarsa çıkmalılar" diyebilmişti.

2010'DA DEMİŞTİ Kİ: KİM DARBEYE KALKIŞIRSA...

Oysa aynı Kılıçdaroğlu 2010 referandumunda "Hayır" kampanyası yürütürken katıldığı Kral FM programında "Şuanda ben söylüyorum. Kim darbe girişiminde bulunacaksa o tankın önüne ilk ben çıkarım" demişti.

TANKA SELAM VIP'TEN DEVAM

Ayrıca Gazeteci Yazar Murat Kelkitlioğlu CHP Liderinin o gece Havalimanı trafiğine ilişkin bir yazı kaleme almış ve Kılıçdaroğlu'nun da olduğu CHP ekibinin darbecileri selamlayarak Havalimanından uzaklaştığını iddia etmişti. O yazının ayrıntıları için

Darbecilerin OYAK’taki tazminatlarına el konulacakFethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) bağlantısı nedeniyle ordudan atılan subayların, OYAK’ta biriken emekli tazminatları da askıya alındı.

Hükümetin yayımladığı son kanun hükmünde kararnameyle (KHK) birlikte 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) bağlantısı nedeniyle ordudan atılan subayların, OYAK'ta biriken emekli tazminatları da askıya alındı.

Hükümet, şehit ailelerinin, darbeci generallerin emeklilik işlemi sonucunda OYAK'ta biriken tazminatlarının ödendiği yönündeki şikâyetler üzerine 676 sayılı KHK'yla düzenleme yapıldı. Terörle Mücadele Kanunu'nun 20. maddesine atıf yapılan KHK'ya göre, tutuklu bulunan ve ordudan ihraç edilen subayların OYAK hesapları, savcıların talebi ve hâkim kararıyla dondurulabilecek.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarının yardımlaşma ve emeklilik fonu olan OYAK, üyelerine, Anayasa'nın öngördüğü sosyal güvenlik sistemi kapsamında ve bir emeklilik fonu yöneticisi niteliğinde.

ZARAR KARŞILANACAK

Subayların, görev yaptıkları dönemde konumlarına ve çalışma sürelerine göre OYAK'taki emeklilik hesaplarında farklı tutarlarda paraları birikiyor. Bu paralar, darbe davaları sonuçlanana kadar dondurulabilecek.

Tuğgeneral için yaklaşık 250 bin-300 bin TL, korgeneral ve orgeneraller için de 700 bin TL'den başlayarak 1 milyon TL'ye yaklaşan tutarları bulan OYAK emeklilik hesaplarıyla ilgili tasarruf da davanın sonucuna göre netleşecek. Suçlu bulunanlardan darbe girişimi gecesinin zararı mahsup edilecek.

MAHSUPLAŞMA NASIL OLACAK?

Maliye Bakanlığı, tüm kurumlardan darbe gecesinin zararını çıkarmasını istedi. Kurumlardan gelecek bildirimlere göre Maliye Bakanlığı toplam zarar miktarını hesaplayacak. Davalar sonucunda suçlu bulunanlardan bu zararın mahsup edileceği öğrenildi.

Mahsuplaşmanın, hangi ölçütlere göre yapılacağı henüz netlik kazanmadı. Toplam zararın tespitinin ve yargılamaların sonuçlanmasının ardından bu sorunun yanıtının ortaya çıkabileceği kaydedildi.

İŞTE O KHK HÜKMÜ

676 sayılı KHK ile Terörle Mücadele Yasası'nın, terör suçlarıyla yargılanan kişilerin mal varlıklarına ve hesaplarına şerh konulmasına ilişkin 20. maddesinin A fıkrasına ekleme yapıldı. KHK ile bu maddeye, "Bu kişilerin yardımlaşma kurum ve sandıklarından olan alacaklarına tedbir konulmasına" ibaresi eklendi.

Böylece savcının talebi üzerine, hâkim kararıyla, terör suçlarından yargılananların mal varlıklarıyla birlikte yardımlaşma sandıklarında biriken paraları da dondurulabilecek. Bu hükmün bir milyon lirayı bulan OYAK hesaplarının dondurulması için getirildiği belirtildi.

Hafta sonu yayımlanan yeni kararname ile Öztürk ve Huduti gibi tutuklu generaller OYAK hesaplarındaki birikimlerine ancak aklandıktan sonra ulaşabilecek

KULLANILACAĞI OLASI ALANLAR

Yargılamalar sonucunda suçlu bulunanların dondurulan hesapları iade edilmeyecek. Paralar, darbe gecesi oluşan zararların tazmininde kullanılacak. Söz konusu paraların kullanılacağı olası alanlar şöyle:

- Darbe gecesi zarar gören TBMM, Jandarma Genel Komutanlığı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Özel Harekât Daire Başkanlığı, TÜRKSAT, MİT gibi kurumların onarımı için

- Darbe girişimi gecesinde güvenlik güçlerinin araçlarında oluşan zararların tazmini amacıyla.

- Tankların altında kalan araçların onarımı için.

- TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Özel Harekât ve Jandarma Genel Komutanlığı gibi binalara havadan yapılan saldırılarda kullanılan ve zarar gören uçak ve helikopterlerin masrafları için.

- Ölenlerin yakınlarıyla yaralılara ödenen ve ödenecek olan tazminat ve maaşlar için kullanılacak. (Habertürk)

FETÖ için ABD “Masal”ının sonu!ABD, kanatları altına aldığı teröristbaşı Gülen’e ilk yakın operasyonu yaptı. FBI ajanları örgüt üyelerinin Pensilvanya’ya geçiş noktası olan New York’taki Masal Cafe’yi bastı. Mekanın sahibi Selahattin Karakuş’un evi de didik didik arandı… Müşteriler arasında ise Ekrem Dumanlı’dan Enes Kanter’e kadar tüm FETÖ’cüler vardı!

Türkiye, 15 Temmuz gecesi halkına bomba yağdıran hainlere yönelik hem yurt içinde hem de yurt dışında geniş çaplı operasyon başlattı. FETÖ'cü hainlerin firar ettiği ülkelerde diplomatik temaslar yoğunlaştırıldı. Bu ülkelerin başında ise Amerika vardı. Çünkü teröristbaşı Fetullah Gülen, ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki malikanesinde saklanmaktaydı. Yanında halkına kurşun yağdıran firari darbeciler de vardı.

ADINI GÜLEN KOYMUŞ!
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, başta Gülen olmak üzere FETÖ'cü hainlerin iade edilmesi için geçtiğimiz günlerde ABD'ye gidip ABD Dışişleri Bakanı ile bir toplantı yaptı. İşte bu görüşmeden sonra önemli bir gelişme yaşandı. ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ajanları Cuma sabahı New York'un Brooklyn bölgesindeki Gülen bağlantılı Masal Cafe'yi bastı. FBI ajanları kafede bir arama yaptı. Bilgisayarlara el koydu. Ajanlar aynı sıralarda mekanın sahibi olan Selahattin Karakuş'un da evini bastı. Her yeri didik didik aradı. Peki Masal Cafe, FETÖ yapılanmasında hangi noktadaydı.

TAKVİM'e konuşan New York'lu iki Türk bu konuda önemli açıklamalar yaptı. Söz konusu iki Türk, Karakuş'un Gülen'in ABD yapılanmasıyla yakından ilintili olduğunu belirtti. Öyle ki mekanın adını Fethullah Gülen bizzat koymuştu. Konunun hassasiyeti nedeniyle isminin gizli kalmasını isteyen bir vatandaş, "Karakuş, Pensilvanya'ya her gittiğinde iyi kabul görür. Bu mekan Gülenciler için de popüler. Havalimanına yakın diye tercih ediliyordu" dedi. Daha önce Amerikan haber sitesi Buzzfeed, Gülen'in ABD siyasetine akıttığı paralarla ilgili olarak yaptığı bir haberde kafenin sahibi Karakuş'tan da bahsetmişti. Karakuş, Buzzfeed'e verdiği mülakatta Gülen hareketini desteklediğini belirtmiş ve FETÖ'nün ABD'deki önemli örgütlenmelerinden biri olan Türk Kültür Merkezi'nin (TCC) etkinliklerine sık sık katıldığını söylemişti.

2 KAPILI GİZEM
48 FBI ajanı Masal Cafe'yi bastı. Brooklyn'de yer alan bu kafenin içinde iki kapılı çok gizli bir oda olduğu ortaya çıktı. Bu odanın içinden 45 koli belgenin alındığı açıklandı. Öte yandan Brooklyn'de yaşayan bazı vatandaşlar, FBI baskınının büyük çaplı para hareketleri nedeniyle kaynaklandığını ileri sürdü. FBI'ın New York ofisi ise konuyla ilgili açıklama yapmadı. Fakat kimi sinyaller FBI'ın Gülen bağlantılı iş adamlarına yönelik daha geniş çaplı bir kovuşturma içine girdiklerini gösteriyor. Üst düzey bir Türk yetkili, FBI'ın kara para aklama suçlamalarından teröristbaşı Gülen'le bağlantılı pek çok işadamını araştırdığını söyledi. Başka bir diplomat ise FBI'ın Chicago'da bazı işadamlarıyla bu çerçevede görüşmeler yaptığını belirtti.

* FBI ajanları geçtiğimiz hafta Cuma sabahı, Masal Cafe'ye operasyon düzenledi. Operasyona FBI'ın en önemli birimi katıldı.

* Selahattin Karakuş'un sahibi olduğu mekanın müdavimleri arasında FETÖ'nün firari isimlerinden Ekrem Dumanlı da var.

* Gülen'in manevi evladı olan basketbolcu Enes Kanter de Masal'dan çıkmıyor.

* Karakuş, Beyaz Saray'da bir toplantıya girip Obama ile selfie çektirmişti. (Takvim)