İran'ı parçalama operasyonunda PKK ön saflara geçti
İran'da ekonomik bahaneleriyle başlayan ve şiddet eylemlerine dönüşen gösterilere, ABD ve İsrail'in ardından PKK terör örgütünden de tam destek geldi. PKK'nın İran kolu PJAK, eylemlerde ön saflarda olacaklarını duyurdu.
İran’ı parçalama operasyonunda PKK ön saflara geçti
Giriş Tarihi: 03.01.2018 04:58 Güncelleme Tarihi: 03.01.2018 10:05
Yabancı ajanların provokasyonu ile başlayan eylemler ülke genelinde devam ediyor. Bölgedeki her karışıklıktan nemalanan bölücü terör örgütü PKK, İran’daki gösterileri de fırsata çevirmek için harekete geçti. Terör örgütünün İran kolu PJAK militanları da, sokağa indi. Terör örgütü PJAK yaptığı açıklama ile İran Rejimine karşı olanları bir arada hareket etmeye çağırdı. Terör örgütünün yaptığı tahrik açıklamasında, “köklü değişim ve dönüşüm için İran’da yapılan her türlü eylem meşrudur” ifadelerini kullandı. Açıklamada, rejim devrilene kadar eylemlere devam etme çağrısı yaptı.
ORTAK OPERASYON PLANI
İran kısa bir süre önce terör örgütüne yönelik büyük bir operasyon hazırlığı içine girmişti. İranlı güvenlik kaynakları, PKK’nın İran’daki uzantısı olan PJAK’a yönelik ciddi bir operasyon hazırlığı başlattığını duyurmuştu. Türkiye ve İranlı askeri yetkililerin yer aldığı temaslarda da PKK’ya karşı ortak harekât ihtimali güçlü şekilde dillendirilmişti.
Başkent Tahran’da belirli aralıklarla toplanan göstericilere polis anında müdahale ediyor.
Ağır cezalar geliyor
Tesnim ajansına konuşan Tahran Devrim Mahkemesi Başkanı Musa Gazanfer Abadi, “3’üncü ve sonraki günlerinde gösterilere katılan eylemcilerden gözaltına alınanların cezaları daha ağır olacak. Çünkü, İçişleri Bakanlığı tarafından gösterilerin izinsiz olduğu açıklaması yapılmasına rağmen, bu kimseler bilerek ve kasıtlı olarak toplumda kargaşa çıkarma girişiminde bulundu.” Şiddeti bilerek körüklüyorlar dedi. Abadi eylemlere katılan kişilerin ‘Allah’a savaş açmak’ suçundan idam cezası alma ihtimallerinin olduğunu söyledi.
AZERİ BÖLGELERİNE YAYILDI
İran’ın 31 vilayetinden 29’unu saran eylemler, Doğu Azerbaycan ve Batı Azerbaycan gibi bölgelerde de etkisini gösterdi. Bölgenin yönetim merkezi Tebriz’deki spor karşılaşmalarında da tribünlerde binlerce kişinin Bozkurt işareti yaparken görüntülendi. Eylemciler, Türkçe sloganlar attı.
Her yer savaş alanı!
İran’da şiddetli protestolar 6. gününe girerken dün itibarıyla ölü sayısı 28’e, gözaltılar ise 500’ün üzerine çıktı. ABD Başkanı provokasyonlarını sürdürdü.
Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı gibi sebeplerle başlayan protestolar 6. gününe girerken İran’da güvenlik gülerinin müdahaleleri artırması sonucu dün itibarıyla ölü sayısı 28’e, gözaltılar ise 500’ün üzerine çıktı. Ölenler arasında 3 polis ve 2 de Devrim Muhafızları üyesi bulunuyor. Devlet medyası, Dorud kentinde eylemcilerin çaldığı bir itfaiye aracının altında kalan iki kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Necefabad kentinde ise bir gösterici, polislerin üzerine ateş açtı.
MİHRAKLARI SUÇLADI
Humeynişehr, Meşhed ve Necefabad’da ise polis karakollarına saldırılarda çok sayıda ölü olduğu belirtildi. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, sonunda sessizliğini bozarak İran’ın düşmanlarının ülkede karışıklık çıkardığını belirtti ve “Bu kişiler para, silah ve istihbarat kullanarak karışıklık çıkarıyor Düşman herhangi bir gedikten sızmak ve İran ulusuna saldırmak için her zaman bir fırsat kolluyor. Katliamlarını bu ülkede yapmalarını engelleyen şey ülke içindeki iman, cesaret ve fedakarlık ruhudur” diye konuştu.
RUHANİ’DEN SİVİLLERE ÇAĞRI
Hamaney’den sonra ülkedeki en yetkili isim İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise sert çıkarak ‘azınlık’ diye nitelediği eylemcilere karşı cevabı bizzat “İran halkının vereceğini” söyledi. İran lideri, protestocularla güvenlik güçlerinin muhatap olması yerine doğrudan sivil halkın devreye girmesi çağrısında bulundu.
Şah’a destek sloganı
İranlı İşçiler Ajansı, göstericilerin ülkenin kuzeybatısındaki Takistan kentinde bir din adamları okulunu ve hükümet binalarını ateşe verdiğini bildirdi. Bazı eylemciler, ülkeyi 1925’ten 1941’e kadar yöneten Şah Rıza Pehlevi lehine sloganlar attı. İran’da İslam Devrimi olmasaydı şu anda tahtta olacak olan Veliaht Prens Rıza Pehlevi, protestolar başladığından beri destek mesajı veren onlarca tweet attı.
TRUMP: REJİM GADDAR VE YOZ
ABD Başkanı Donald Trump İran’daki olaylarla ilgili Twitter hesabından “İran halkı nihayet vahşi ve yoz İran rejimine karşı harekete geçti. Başkan Obama’nın onlara çok aptalca verdiği para, teröre ve onların ceplerine gitti. İnsanların yemeği az, enflasyonu çok, insan hakları ise yok. ABD izliyor!” açıklaması yaptı.
AB’DEN CILIZ KINAMA
Dikkat çekici bir tepkisizlik sergileyen AB’den ancak cılız bir tepki geldi. AB adına sosyal medyada yapılan bir açıklamada İran’ın barışçıl gösteri ve ifade özgürlüğünü garanti etmesinin umulduğu belirtildi.
Dışişleri’nden sağduyu çağrısı
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, eylemleri İranlı mevkidaşı Cevad Zarif’le görüştü.
İran’daki protestolara dair Türkiye’den ilk resmi açıklama ise bugün Dışişleri Bakanlığı tarafından yapıldı ve “Endişeliyiz” denildi. Bakanlık internet sitesine yer alan açıklamada, “Şiddetten kaçınılması ve provokasyonlara kapılınmaması lazım geldiğine inanıyoruz” ifadeleri yer aldı. Ruhani’nin çağrılarına destek verilen açıklama metninde, “Cumhurbaşkanı Ruhani’nin halkın barışçıl gösteri yapmaya hakkı olduğu, ancak kanunların çiğnenmemesi ve kamu malına zarar verilmemesi gerektiği yolundaki açıklaması dikkate alınmalı” denildi ve gelişmeleri dış müdahalelerden kaçınılması yönündeki temenni dile getirildi.
ÇAVUŞOĞLU ZARİF’İ ARADI
İran’da süren protesto gösterileriyle ilgili Türk Dışişleri Bakanlığı’nın ‘sağduyu’ çağrısı yaptığı resmi açıklamasının ardından Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Zarif ile görüştü. Görüşmenin içeriğine dair bir bilgi ise verilmedi.
Gösteriler başkent Tahran’dan sonra en çok Meşhed kentinde yoğunlaştı.
Batı ve Suudilerin vekalet savaşı
Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şamhani, yaşananlardan yabancı ülkeleri sorumlu tuttu. Lübnan medyasına konuşan Şamhani, “İran’daki durumla ilgili etiketler ve mesajlar ABD, İngiltere ve Suudi Arabistan’dan geliyor. Durumla ilgili sosyal medya ağlarında yaşanan şey, İran halkına karşı bir vekalet savaşıdır” dedi.
Türkiye, Irak ve İran’ı İsrail’e bağlı kukla devletçikle parçalama planı uzunca bir geçmişe dayanıyor. 25 Eylül referandumuyla somutlaşan terör devleti senaryosu için ABD onlarca yıldır çalışıyor. Peşmerge ve PKK’lıların, Kuzey Kore’nin füzeyle tehdit ettiği Guam Adası’na götürülüp ABD üssünde eğitilmesi, buna ilişkin birçok örnekten yalnızca biri. Pasifik’te bulunan Guam Adası’nda 5 bin Peşmerge ve PKK’lı terörist, ABD’ye ait Andersen Askeri Üssü’nde özel olarak eğitildi. 1996 yılındaki nakil işlemine ‘Pasifik Sığınağı’ adı verildi.
GUAM’DA KAMPA GİRDİLER
Saddam’ın saldırılarından kurtarılma bahanesiyle başlatılan operasyon kapsamında 5 bin Iraklı Kürt, İncirlik Üssü’nden Guam’a götürüldü. Nizami-gayrı nizami harp, siyaset, istihbarat, sabotaj vs gibi konularda yoğun bir eğitimden geçirilen grubun üyeleri, 2003 yılından itibaren Irak’a kafileler halinde geri gönderildi. Kuzey Irak’tan Büyük Okyanus’a uzanan organizasyon, Fransa eski Cumhurbaşkanı François Miterand’ın eşi Danielle Miterand ve Ortadoğu’nun modern Lawrence’ı olarak bilinen Cezayir doğumlu Siyonist-Yahudi Bernard Henry Levy öncülüğünde gerçekleşti.
İLK KAFİLE 2 BİN 500 KİŞİ
Irak’ın kuzey bölgelerinden seçilerek Guam’a taşınan ilk kafilede 2 bin 500 kişi yer aldı. İlk etapta ‘kimliksiz’ durumdaki bu Peşmerge ve PKK’lıların sayısı daha sonra MOSSAD ve CIA ortaklığıyla yapılan sevkiyatlarla birlikte 5 bin oldu. ABD’nin Irak işgali sonrası yüzde 85’i yeniden Irak’a dönen Peşmerge ve PKK’lıların geri kalan kısmı ise Fransa, Almanya, Danimarka, İngiltere, ABD, Kanada gibi ülkelerde lobi faaliyetleri yürütmek ve Kürt Diasporası oluşturma amaçlı Batılı ülkelere yerleştirildi.
SİYONİZMİN KUKLALARI
ABD ve Avrupa ülkelerine 1975-1996 arası taşınanlar arasında Kubat Talabani (Celal Talabani’nin oğlu), Lahor Ceng Talabani (Celal Talabani’nin oğlu), Mesrur Barzani (Mesut Barzani’nin oğlu), Necmeddin Kerim (Kerkük’ün korsan valisi) gibi isimler bulunuyor. Ayrıca PKK üst yönetimi arasında ve Peşmerge komutanları arasında yine Batılılar tarafından özel eğitilen birçok isim var. ABD’nin 1996’da Guam’a götürdüğü militanlardan 1500’ü daha sonra PKK saflarına döndü. Kandil’den Suriye’de PYD, İran’da ise PJAK’a gönderilen birçok üst düzey terör örgütü yöneticisi de yine Guam’da özel olarak eğitilen militanlar arasından seçildi. Suriye’de ABD işbirliğiyle ülkenin kuzey ve doğusunda birçok bölgeyi işgal eden Suriye PKK’sı PYD’ye komuta eden Redur Halil, Zuhat Kobani, Hüseyin Koçer gibi isimler de 1996 aynı eğitim sürecinden geçen teröristler arasında. Ayrıca Sincar, Kamışlı, Afrin, Ayn el-Arab sözde kanton yönetiminde yönetici sıfatı taşıyan PKK’lıların da önemli bir kısmı yine Guam’da eğitildi.
PYD’NİN BAŞI DA OKYANUSTAN GELDİ
ABD’nin Suriye işgalini meşrulaştırmak için ürettiği Demokratik Suriye Güçleri isimli tabela örgütün komutanlığına getirilen Mazlum Kobane kod adlı terörist Abdi Ferhad Şahin de Guam Adası’nda MOSSAD ve CIA tarafından eğitilenlerden. Türkiye'nin kırmızı bültenle aradığı Şahin, TSK'nın Sincar ve Karaçok'u bombardımanı sonrası ABD’li üst düzey komutanlarla poz vermişti. Şahin, Pentagon tarafından Suriye’de ‘birincil muhatap’ olarak görülüyor. PYD elebaşısı aynı zamanda ABD Başkanı Trump tarafından Suriye’ye sömürge valisi olarak atanan Brett McGurk’ın da en yoğun görüştüğü kişi.
Lobi ekibi Avrupa’ya militanlar okyanusa
Irak ve İran arasında 1975 yılında Cezayir’de yapılan antlaşma ile (Cezayir Antlaşması) Fransa, ABD ve İngiltere, bölgeden ilk Kürt kafilelerini nakletmeye başladı. Bu dönemde 15 bin Kürt Avrupa ve ABD’nin farklı şehirlerine yerleştirildi. Özel burslar sağlanarak okutulan Kürt gençleri, bugünkü Kürt siyasi hareketinin öncü isimleri arasında yer alıyor. Fransa, bu alanda kurulan ‘Kürt Enstitüleri’, dernekler ve özel olarak desteklenen ırkçı lobileriyle, İsrail’i ‘vadedilmiş topraklar’a kavuşturacak büyük plan için öncü ülkelerden biri oldu. 90’larda Fransa Cumhurbaşkanı Miterand’ın eşi Danielle Miterand ile Bernard Henry Levy tarafından seçilen Peşmerge ve PKK’lıların Irak içlerinden Habur Sınır Kapısı’na sevkiyatı ise ABD’nin Türkiye-Irak sınırında devreye soktuğu Çekiç Güç tarafından sağlandı. Özel araçlar eşliğinde Türk sınırına getirilen Peşmerge ve PKK’lılar, Batman’dan karayoluyla Adana-İncirlik ABD Üssü’ne götürüldü. Terör örgütünde yönetici olarak yetiştirilmek üzere yola çıkarılan militanlar ise Pasifik’teki Guam’a taşındı.