Dünyayı artık Türkiye şekillendirecek

-IRC Yönetim Kurulu Başkanı Miliband: Türkiye başkalarının seçimlerini belirleme noktasında da çok önemli bir rol üstlenecek ve aynı zamanda 21. yüzyılın ve küresel dünyanın nasıl gelişeceğinde de belirleyici bir rol oynayacak. -FETÖ'nün Bursa'daki insan kaynakları şirketinde ele geçirilen 'Mazi' adlı şifreli dosyada 15 bin 500 kişinin ismine ulaşıldı. Bu kişilerden 500'ünün ise kamuya yerleştirildiği belirlendi

Giriş Tarihi: 17.02.2017 02:29 Son Güncelleme Tarihi: 01.03.2017 07:09 Dünyayı artık Türkiye şekillendirecekIRC Yönetim Kurulu Başkanı Miliband: Türkiye başkalarının seçimlerini belirleme noktasında da çok önemli bir rol üstlenecek ve aynı zamanda 21. yüzyılın ve küresel dünyanın nasıl gelişeceğinde de belirleyici bir rol oynayacak.

Eski İngiltere Dışişleri Bakanı ve International Rescue Committee (IRC) Yönetim Kurulu Başkanı David Miliband, Türkiye'nin başkalarının seçimlerini belirleme noktasında çok önemli bir rol üstleneceğini belirterek, "(Türkiye) Aynı zamanda 21. yüzyılın ve küresel dünyanın nasıl gelişeceğinde de belirleyici bir rol oynayacak." dedi.

Miliband, İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen Dünya Turizm Forumu kapsamında düzenlenen oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin sadece turizm açısından değil, birçok açıdan kendisi için özel bir ülke olduğunu söyledi.

David Miliband, Türkiye'nin, olağan dışı tarihi, geleneği ve konumu itibarıyla Doğu ile Batı'yı buluşturan çok mühim bir lokasyona sahip olduğuna işaret etti.

DÜNYAYI ARTIK TÜRKİYE YÖNLENDİRECEK
Şu anda küresel siyasette çok büyük belirsizlikler bulunduğunu belirten Miliband, şöyle devam etti:

"Türkiye karşı karşıya kaldığı güçlüklerle nasıl başa çıkacak ve bu başa çıkma şekli de aslında 21. yüzyılın gidişatını belirleyecek. Türkiye başkalarının seçimlerini belirleme noktasında da çok önemli bir rol üstlenecek ve aynı zamanda 21. yüzyılın ve küresel dünyanın nasıl gelişeceğinde de belirleyici bir rol oynayacak. Avrupalı ve Amerikalı ekonomistler, çıkardıkları endekslerde küresel belirsizliklerin son 30 yılın en üst seviyesine çıktığını göstermişler. Küresel siyasette çok büyük değişiklikler söz konusu. Bu gibi değişiklikler de hem Türkiye gibi ülkeleri hem de diğer ülkeleri etkilemekte."

DÜNYA NASIL ŞEKİLLENECEK
Bazı sorunların devam ettiğini aktaran Miliband, "Örneğin, ABD'nin küresel düzenin öncülüğünü yapma noktasındaki rolünün nasıl şekilleneceği, AB'nin şeklinin, boyutunun nasıl değişeceği? Uzmanlar bu durumu, demokratik normların düşüşe geçmesi olarak tanımlıyor. Diğer taraftan Çin'in nasıl bir rol oynayacağı... Bunun yanında, İstanbul, Dubai, Doha gibi şehirleri mi Ortadoğu olarak belirleyeceğiz yoksa Yemen ve Suriye gibi ülkeleri mi Ortadoğu olarak ele alacağız? Bunlar önemli sorular." diye konuştu.

TÜRKİYE'NİN YÜKÜ PAYLAŞILMALI
Miliband, Türkiye'nin global mülteci krizinin ya merkezinde ya da yanında olduğunu dile getirdi. Kendisinin de mülteciler için çalışan bir kurumda çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Miliband, "Türkiye'deki Suriyelilerin 300-400 bini kamplarda ama bunun 2,5 milyona yakını, çeşitli kentlere dağılmış durumda. Bu mülteci krizinin çözümü ancak barışın inşasıyla olabilir. Fakat durum şu ki bu krizlerin kaynağıyla daha iyi bir şekilde ilgilenilmeli ve Türkiye'nin yükü paylaşılmalı." şeklinde konuştu.

İşte zaferin fotoğrafıTürk Silahlı Kuvvetleri El Bab operasyonunu başarıyla tamamladı

Türkiye'nin sınır güvenliği için kritik nokta olan El Bab'da kontrol tamamen sağlandı

Kentte komandolar ve Özel Kuvvet ekipleri meskun mahal operasyonuyla temizlik yapıyor

Dünyaya parmak ısırtan operasyonla DEAŞ'a ve PKK-PYD'nin stratejik hedeflerine ağır darbe vuruldu



Türkiye sınırına 30 kilometre uzaklıkta bulunan El Bab'daki operasyonları başarıyla tamamlayan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mutlu sona ulaştı. Zafer sevinci fotoğraflara yansıdı. Kentte kontrolü sağlayan birlikler El Bab'da askeri ilk adım olan taarruzu bitirdi.

El Bab, DEAŞ'ın Suriye'de Rakka'dan sonra ikinci başkenti konumunda. Türkçe'de "kapı" anlamına gelen ilçe DEAŞ için hem doğu-batı hem kuzey-güney ekseninde çok kritik bir kavşakta bulunuyor. El Bab'ın alınmasıyla birlikte DEAŞ tehdidi Türkiye sınırından daha da uzaklaştırıldı. Örgütün militan ve mühimmat tedarik ettiği en önemli yollardan biri kapanarak DEAŞ'ın can damarı kesilmiş oldu. El Bab'ın alınmasıyla birlikte PYD'li teröristlerin Afrin ve Kobani kantonlarının birleşmesi de engellenecek.



YENİ HEDEF MENBİÇ
Yeni hedef ise Menbiç olacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 4-5 bin kilometrekarelik güvenli bölge için Menbiç'e yönelecek TSK ve ÖSO, terör örgütü PYD kontrolündeki bölgenin temizlenmesi için yeni operasyona başlayacak. Menbiç, PKK'nın Suriye kolu PYD'nin 3 kantonunu birleştirme hedefi açısından stratejik bir konumda. Menbiç için hazırlıklara başlanacak. PYD'li teröristlerin Fırat Nehri'nin doğusuna gönderilmesi hedefleniyor.
Türkiye'nin Menbiç ve Rakka'yı da içine alacak güvenli bölge projesine göre 4-5 bin kilometrekarelik bir alan teröristlerden temizlenecek. Bu bölgelere çoğunluğu Araplardan ve Türkmenlerden oluşan yerli halk için yerleşkeler kurulacak. Bölgenin güvenliği için "milli güç" oluşacak. Ayrıca güvenli bölge üstünde uçuş yasağı uygulanacak.

278 HEDEF VURULDU
Fırat Kalkanı Harekatı'nın 277'nci gününde 258 hedef karadan 20 hedef havadan olmak üzere toplam 278 hedef vuruldu. 15 DEAŞ'lı terörist etkisiz hale getirildi. Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında "Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki topçu ve diğer ateş destek vasıtalarıyla DEAŞ vuruldu. Hava harekatları sonucu, teröristlerce barınma maksatlı kullanılan 15 bina, iki karargah binası, iki cephanelik ve bir bombalı araç imha edildi"denildi.

Sözcü'nün sözde mizah dergisi'nden peygambere alçak saldırı!Sözcü gazetesi tarafından yayınlanan Sözde Mizah dergisi Gırgır'ın, Hazreti Musa'ya hakaret eden karikatürü büyük infial yarattı.

Sözcü Gazetesi tarafından yayınlanan Gırgır Dergisi'nin Hazreti Musa'ya hakaret eden karikatürü büyük tepkiye neden oldu. Binlerce kişi, Gırgır dergisinin Hazreti Musa'yı hedef alan ve galiz küfürlü kelimelerin yer aldığı karikatüre tepki göstermeye devam ediyor.

SOSYAL MEDYADA İNFİAL YARATTI

Sözcü'nün mizah dergisi Gırgır'da bir Peygambere yapılan bu alçak saldırı sosyal medyada infial yarattı. 3 mukaddes dinin peygamberi olan Hz. Musa'ya yönelik bu saldırı toplumun her kesiminden büyük tepki topladı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da skandal karikatüre tepki gösterirken "Bunun adı mizah ve ifade özgürlüğü değil, ahlaksızlık ve nefret suçudur. Mukaddesata yönelik bu saygısızlığı şiddetle kınıyorum." ifadelerini kullandı.





Türkiye Musevi cemaatinin yayın organı Şalom Gazetesi yazarı Karel Valansi Gırgır'a böyle tepki gösterdi

İşte o skandal karikatür;

 Hepsi ByLock’çu çıktıSelam Tevhid Kumpası davasına gelen MİT raporu: FETÖ’nün yönettiği önemli soruşturmalara bakan eski hâkim-savcılar ByLock kullanıyordu

Selam Tevhid soruşturması adı altında Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere devlet yetkilileri ile gazeteciler ve işadamlarını dinleyen FETÖ'cü hâkim-savcıların yargılandığı davaya gönderilen MİT raporu, FETÖ'nün yönettiği önemli soruşturmaların hâkim - savcılarının da ByLock kullanıcısı olduğunu ortaya koydu. Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tamamı meslekten çıkarılan 54 hâkim - savcının yargılandığı davada "Sanıklardan hangileri ByLock kullanıcısı?" diye sormuştu. MİT bu soru üzerine sanıklar hakkında rapor düzenledi. İşte o rapordaki ByLock kullanıcısı isimler ve yürüttükleri soruşturmalarla baktıkları davalar:
MUAMMER AKKAŞ: 25 Aralık darbe girişimi. Soruşturma elinden alınınca Çağlayan Adliyesi önünde bildiri dağıttı.
SÜLEYMAN KARAÇÖL: 25 Aralık soruşturmasında hukuksuz tutuklama ve el koyma kararlarını veren hâkim.
CELAL KARA: 17 Aralık darbe girişimi. Dönemin hükümetinin yolsuzluk yaptığı algısı yaratmaya çalıştı.
RÜSTEM ERYILMAZ: Dink cinayeti davasında, İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak, tetikçileri kullanan asıl sanıkların korunduğu karara "suikastta örgüt yok" kararı ile imza attı.
MEHMET HAMZAÇEBİ: Poyrazköy davasında yargılamayı yürüten heyette yer aldı.
SADRETTİN SARIKAYA: MİT Müsteşarı Fidan'ın ifadeye çağrılması.
METİN ÖZÇELİK, MUSTAFA BAŞER: Kamuoyunda "kamikaze hâkimler" olarak biliniyorlar. FETÖ'cü polisleri hafta sonu ve gece yarısı verdikleri kararlarla tahliye etmeye kalkıştılar.
CİHAN KANSIZ: Ergenekon soruşturmasında görev aldı, 17 - 25 Aralık sürecinde İstanbul başsavcı vekilliği yaptı. MİT'e ait TIR'larda yetkisiz arama yapıp görüntülerin yayılmasına neden olarak hükümeti terör örgütlerine yardım eder gibi göstermeye çalıştı.
MEHMET EKİNCİ: FETÖ'nün güdümündeki "Şike" ve "Oda TV" davalarında mahkeme heyetlerinde başkanlık yaptı.

FETÖ’nün ‘Mazi’sinden 15 bin 500 kişi çıktıFETÖ’nün Bursa’daki insan kaynakları şirketinde ele geçirilen “Mazi” adlı şifreli dosyada 15 bin 500 kişinin ismine ulaşıldı. Bu kişilerden 500’ünün ise kamuya yerleştirildiği belirlendi

Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) insan kaynakları departmanı soruşturmasında ele geçirilen "Mazi" adlı şifreli dosyada yaklaşık 15 bin 500 kişinin ismine ulaşıldı. Ankara'ya gönderilen daha fazla içerikli başka bir şifreli dosyanın açılması için çalışmalar sürerken yapılan incelemelerde deşifre edilen isimlerden 500'ünün ise kamuya yerleştirildiği belirlendi

ŞİFRELER KIRILIYOR
FETÖ'nün insan kaynakları departmanı gibi kullanıldığı öne sürülen Bursa İş, Kariyer, Eğitim Merkezi Derneği soruşturmasında aranan "Semih" kod adlı Necati Uysal'ın kişisel veri havuzundaki "Mazi" adlı şifreli dosyaya yönelik incelemeler devam ediyor. Örgütün "insan kaynaklarından sorumlu imamı" olduğu belirtilen Uysal'ın evinde yapılan aramalarda ele geçirilen USB flash bellek içinde bulunan söz konusu dosya içinde, kamuya yerleştirildiği belirtilen yaklaşık 15 bin 500 kişinin ismine ulaşıldı.

12 KATI DAHA VAR
Örgüt içinde yapılan değerlendirmede 4 ve 5 puan alarak kamuya yerleştirildiği belirlenen 500 kişi hakkında işlem yapıldığı, diğerleriyle ilgili incelemelerin sürdüğü öğrenildi. Ayrıca, flash bellekte "Mazi"nin yaklaşık 12 katı kadar büyüklükte olduğu belirtilen ve içinde yine örgüt üyesi isimlerin bulunduğu tahmin edilen başka bir şifreli dosyanın açılması için Ankara'da çalışmalar sürüyor. Uysal'ın yaptığı listeden yola çıkılarak, diğer illerdeki örgütün insan kaynaklarından sorumlu imamların isimlerine de ulaşılmaya çalışıldığı öğrenildi. Necati Uysal'ın "Sena" kod adlı eşi Büşra Uysal'ın da örgüt içi evlendirmeden sorumlu olduğu belirtildi. Dosyada adı geçen, kamuya yerleştirilen örgüt üyelerinin, söz konusu dosyada bazı değişikliklerle kayıt altına alındığı da belirlendi. Kamuya yerleştirilen kişinin adına babasının, babasının yerine de söz konusu kişinin adını yazarak kayıt tutan Uysal'ın, kamu personeli olanların cep telefonu numarasını da operatörden sonraki 7 rakamdan 118 çıkararak ya da ekleyerek not ettiği ortaya çıktı.

'EV ABİLERİ'NE PUAN VERİLİYOR
Tutuklu rütbeli asker Y.K, ifadesinde, şifreli dosyada kişilerle ilgili yapılan puanlamanın nasıl yapıldığını anlattı. Örgüt içinde aktif bir görev alan, sigaraya içmeyen, sevgilisi olmayan ve istenilen seviyede "ev abiliği" yapanlara en yüksek puan olan 5 verildiğini belirten Y.K'nin "Yukarıdaki faktörlerin dışında sigara içiyorsa ya da kızlarla muhabbeti varsa 4 puan veriliyor. Bir puan bunlardan kesilebiliyor." şeklinde ifade verdiği öğrenildi. Soruşturma kapsamında farklı illerde 44 subay ve astsubay ile bir doktor ve bir öğretmen gözaltına alınmış, zanlılardan 39'u tutuklanmış, 7'si adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Şüphelilerin örgütün "kripto" elemanları olduğu değerlendiriliyor.

7 FETÖ okuluna 60 milyon dolarABD-New Jersey’deki 7 FETÖ okuluna, geçen yıl vergi mükelleflerinin ödediği paralarla 60 milyon dolardan fazla finansal destek sağlandığı ortaya çıktı

ABD'nin New Jersey eyaletindeki FETÖ bağlantılı "sözleşmeli (charter) okullar"ın, geçen yıl ABD yönetiminden 60 milyon doları aşkın destek aldığı kaydedildi. Eyalette günlük yayımlanan Record gazetesi ve 'NorthJersey.com'un haberinde, New Jersey'deki bazı charter okulların kurucularının Fetullah Gülen ile yakın ilişkisine ve 2016'da ABD yönetiminden aldığı finansal desteğe dikkat çekildi.

OBAMA'NIN KAMPANYASINA BAĞIŞ
ABD'de vergi mükelleflerinin ödediği paralarla beslenen FETÖ'nün New Jersey'de yönettiği 7 okulun, geçen yıl ABD yönetiminden 60 milyon dolardan fazla finansal destek aldığı belirtilen haberde, bu eğitim kurumlarından bazılarının kurucularının ise yüz binlerce dolar siyasi bağışta bulunduğu ifade edildi. FETÖ'nün New Jersey'deki Paterson Bilim ve Teknoloji Sözleşmeli Okulu'nun eski Başkanı ve Türki Amerikan Dernekleri Konseyi Başkanı Furkan Koşar'ın, eski ABD Başkanı Obama'nın 2012'deki seçim kampanyasına 500 bin dolardan fazla bağışta bulunduğu kaydedildi. Haberde, bazı charter okulların kurucularının ise Türkiye'ye geziler düzenleyerek eyalet yetkililerinden destek almaya çalıştığı aktarıldı.

AMAÇLARI EĞİTİM DEĞİL
FETÖ lideri Fetullah Gülen ile bağlantılı özel kuruluşların bu sözleşmeli eğitim kuruluşlarına hizmet de verdiği belirtilen haberde, Amsterdam & Partners hukuk firmasının yöneticisi Robert Amsterdam'ın, "Bu okulların hem Gülen için para toplamak hem de Gülen'in takipçileri ve öğretmenlerini istihdam ederek onların gelirlerinin yüzde birini Gülen'e bağlamak için kullanıldığı" ifadesine yer verildi. Ayrıca Amsterdam, FETÖ okullarının charter okulu görevi yürütmediğini, ABD'de Fetullah Gülen'e siyasi destek toplama faaliyetleri içinde olduklarını kaydetti. Sputnik

İŞTE FETÖ BAĞLANTILI OKULLAR
New Jersey'deki Bergen Sanat ve Bilim Sözleşmeli Okulu, Paterson Bilim ve Teknoloji Sözleşmeli Okulu, Passaic Sanat ve Bilim Sözleşmeli Okulu, Thomas Edison EnergySmart Sözleşmeli Okulu, Central Jersey Koleji Hazırlık Okulu, Paterson Sözleşmeli Bilim ve Teknoloji Okulu'nun FETÖ'nün kontrolü altında olduğu belirtiliyor.

Tutuklu başyaver suçu babasına attı

11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün FETÖ darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklanan Başyaveri Kurmay Albay Bekir Furkan Özdaban'ın cep telefonundan, Fethullah Gülen'in sohbetlerini izlediği belirlendi. Özdaban savunmasında telefon hattını babasının kullandığını ve yanlışlıkla bu sitelere girmiş olabileceğini öne sürdü.

'RUMLAR SALDIRACAK'
FETÖ'nün KKTC ayağına yönelik soruşturmada tutuklanan, Türk Barış Kuvvetleri Alay Komutanı Özdaban'ın savcılık sorgusuna ilişkin önemli ayrıntılara ulaşıldı. 15 Temmuz'da er ve erbaşlarla birlikte tam teçhizatlı olarak mesaiye gittikleri belirlenen Özdaban savunmasında, "Komutanımız İlyas Bozkurt'un 'Rumlar saldırabilir' talimatı üzerine toplandık. Er ve erbaşlardan darbecilere destek verdiğimi söyleyen olursa, rütbelerimi kendim sökerim" dedi. Orgeneral Hulusi Akar'ın tutuklanan başyaveri Levent Türkkan'ın, kendisini FETÖ'cü olmakla suçladığı hatırlatılınca ise Bekir Furkan Özdaban, "Türkkan'la aramızda husumet var. Genelkurmay'a geldiğinde şımarıkça davranıyordu. Yasak olmasına rağmen sigara içiyordu. Ben de sık sık uyarıyordum. Bu yüzden beni hedef almıştır" dedi.

18 GÖRÜŞME YAPMIŞ
Savcılık Özdaban'ın adına kayıtlı telefon hattından sık sık internete girerek Gülen'in 'sohbet' programlarını izlediğini tespit etti. Bu tespite ilişkin ise Özdaban, "Adıma kayıtlı iki telefon hattı var. Birini eşim diğerini babam kullanıyordu. Babam 73 yaşında. 2-3 yıldır akıllı telefon kullanıyor. Yanlışlıkla izlemiş olabilir" iddiasında bulundu. Özdaban'ın aynı telefon hattından FETÖ'nün mahrem hizmetlerden sorumlu kritik isimlerle farklı tarihlerde 18 kez görüştüğü de belirlendi.

Canlı bomba olmak istemişler

Geçen ekim ayında ailesinin kayıp başvuruda bulunduğu Esra İ. (19), İstanbul'da kaldığı evden Kocasinan Polis Merkezi'ne gelerek kendi isteğiyle İstanbul'a geldiğini, kayıp olmadığını söyleyince DEAŞ bağlantısı ortaya çıktı. Ailesinin "DEAŞ'a katılmış olabilir" ihbarıyla gözaltına alınan Esra İ., hakkında açılan soruşturmada her şeyi itiraf etti. Bingöl Üniversitesi'nde okurken DEAŞ'a sempati duymaya başladığını anlatan genç kız, Twitter'dan tanıştığı eski bir polis memuru olan Muhammed Gültekin'in daveti üzerine İstanbul'a geldiğini söyledi. Maryam S. de aynı evde gözaltına alındı. İki kızın sosyal medyadan tanıştıkları belirlendi. Yapılan incelemede ise Esra İ. ile Maryam S. arasında canlı bomba eylemi yapmak istediği yönünde yazışmalar ortaya çıktı. Yakalanan kızlar DEAŞ'ın kendilerine izin vermesi halinde bu eylemi gerçekleştirmek istediklerini itiraf etti. 3 şüpheli hakkında açılan davaya önümüzdeki günlerde başlanacak.

Son dakika: MHP'den referandum genelgesiMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, referandumda aynı tercihler içinde bulunacakları siyasi parti ya da partilerle gerek görüldüğü takdirde belirli sınır ve eşikler çerçevesinde ortak çalışmalar yapılabileceğini belirtti. İşte detaylar...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, referandumda aynı tercihler içinde bulunacakları siyasi parti ya da partilerle gerek görüldüğü takdirde belirli sınır ve eşikler çerçevesinde ortak çalışmalar yapılabileceğini belirtti.

Bahçeli, 16 Nisan'da yapılacak cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin referandum kapsamında parti teşkilatlarına genelge gönderdi.

Bahçeli, genelgede, MHP'nin referanduma kendi imkan ve kabiliyetleriyle hazırlanacağını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Ancak, referandumda aynı tercihler içinde bulunacağımız siyasi parti ya da partilerle gerek görüldüğü takdirde ortak çalışmalar da belirli sınır ve eşikler çerçevesinde yapılabilecektir. Zorunlu ve zorlayıcı haller dışında propaganda çalışmalarımız diğer partilerle bir ve aynı kümede olmayacaktır. MHP evet iradesini tek başına, kendi üslup, ilke, tecrübe ve siyasi müktesebatı dahilinde milletimizle paylaşacaktır."

Dışişleri'nden Rumlara sert tepkiDışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Rum tarafının tavrı müzakereye ve adadaki sürece bakış açısını gösteriyor. Üstelik Rum parlamentosunun kabul ettiği "Enosis" kararı Türkiye ve Kıbrıs Türkü için kabul edilemez bir karardır." dedi.

Çavuşoğlu, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, görüşmede geçen dönemin hatalarını açıkça gündeme getirdiklerini, YPG'ye verilen desteğin Türkiye'nin güvenini sarsması ve bu tür bir desteğin hem kendileri hem de Suriye için ne kadar tehlikeli olduğunu muhatabına anlattıklarını bildirdi.

Çavuşoğlu, görüşmede, Fetullahçı Terör Örgütünün başındaki Gülen'in ABD'de olması ve Türkiye'ye hala teslim edilmemesinin ilişkileri ve Türk halkının hissiyatını çok etkilediğini ve bu durumun da Amerikan karşıtlığını artırdığını vurguladı.

Görüşmede Suriye, Irak, DEAŞ ile mücadele ve bölgesel konular ve iki ülke ilişkilerini de değerlendirme fırsatı bulduklarına işaret eden Çavuşoğlu, "Son derece yapıcı bir ortamda verimli bir görüşme oldu. Güzel bir başlangıç oldu." diye konuştu.

Çavuşoğlu, ABD ile bir çok üst düzey görüşmeler yürütüldüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Önümüzdeki süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ı bir araya getireceğiz ki bir yol haritamız olsun. Şu andaki yönetim de geçen dönemki hatalarının farkında. Bunları nasıl düzeltiriz, daha etkili stratejiler nasıl belirleriz, bu konularda çalışmaya devam edeceğiz. O bakımdan verimli bir görüşme oldu. Bugün akşam üstü de Lavrov ile bir görüşmemiz olacak. Suriye, siyasi müzakereler, Astana sonrası neler yapacağız. ikili ilişkiler; bunları da Lavrov'la görüşeceğiz. Burada aşağı yukarı 35 ikili görüşmemiz olacak ve bunların hepsi de hemen hemen geldi ki son dönemde Türkiye'ye yönelik ciddi bir ilginin olduğunu görüyoruz."

"SORUN RUM TARAFINDAN KAYNAKLANIYOR"

Bakan Çavuşoğlu, Kıbrıs'ta devam eden görüşmelerde yaşanan sıkıntılara ilişkin bir soruya karşılık, sorunun daha önce olduğu gibi şimdi de Rum tarafından kaynaklandığını belirtti.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Bu esasen Rum tarafının müzakereye ve adadaki sürece bakış açısını gösteriyor. Üstelik Rum parlamentosunun kabul ettiği Enosis kararı Türkiye ve Kıbrıs Türkü için kabul edilemez bir karardır. Bu kriz bugün Anastasiadis'in masadan kalkmasıyla başlamadı, bu kararın meclis tarafından kabul edilmesiyle başladı. Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını hala görüşüyorlar, karar kabul ediyorlar. Yani emellerinden vazgeçmemişler. Diğer taraftan Türkiye'nin garantisine ve güvenlik konularına artık ihtiyaç yok.

Siz bir taraftan Enosis'i istiyorsunuz, diğer taraftan Türkiye'nin garantisini kaldıralım diyorsunuz. Bunların gerçek niyeti bu yaklaşımlarla ortaya çıkmıştır. Bu konularda Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye'nin ne kadar haklı olduğunu kendileri ortaya koydular. Biz bugüne kadar hep yapıcı bir tutum sergiledik. Ne istediğimizi biliyoruz, ne istemediğimizi de biliyoruz. Net bir şekilde kaprissiz kompleksiz kendine güvenen bir devlet gibi güçlü bir ülke gibi net toplantılarda ortaya koyuyoruz. Aynı tutumu Kıbrıs Türk heyetinin de sergilediğini görüyoruz. Böyle olunca da işte Rum tarafı masadan kaçıyor. Müzakere istiyorlarsa o masaya döneceklerdir, istemiyorlarsa da kendileri bilir. Artık bir daha da böyle bir müzakere olmaz, gereğini yaparız."

Polemiğe girme değişimi anlatAK Parti kampanya sürecini şöyle yürütecek: 18 yaş vurgusu yapılacak. Ekonomi ve terörle mücadele mesajları verilecek. Hayırcılar ötekileştirilmeden anayasa değişikliği anlatılacak. Polemiğe girilmeyecek

AK Parti 16 Nisan'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi referandumu için stratejisini belirledi. Teşkilatlar Genel Merkez'e çağrılarak strateji hakkında Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından bilgilendiriliyor. Kampanya boyunca, anayasa değişiklik paketinde en dikkat çeken düzenlemelerinden biri olan seçilme yaşının 18'e düşürülmesi ile ilgili mesajlar verilecek. Üniversiteli gençlerin bu düzenlemeye büyük destek verdiği belirtiliyor. Polemiğe girmeden "hayırcılar" ötekileştirilmeden cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin anlatılması istendi.

EKONOMİ VE TERÖR
Stratejinin en önemli ayaklarından birisi ekonomi olacak. Bir yandan vatandaşa çıkarılan ve çıkarılacak ekonomik paketler anlatılırken diğer yandan iş dünyası ile de bir araya gelinecek. Milletle yakın temas kurulacak. Sivil toplum örgütleriyle bir araya gelinecek. Düzenlemenin Meclis'te çoğunlukla kabul edildiğine vurgu yapılacak.

ARAPÇA, KÜRTÇE ŞARKI
Kampanyanın stratejisinin detayları AK Parti'nin önceki gün Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında gerçekleştirilen MYK toplantısında da ele alındı. Toplantıda kampanya sürecinde kullanılacak sloganlar, şarkılar masaya yatırıldı. Geçmiş seçimlerde olduğu gibi referandumda da her bölgeye göre şarkılar olacak. Bu kapsamda Kürtçe, Arapça, Karadeniz ve Ege ezgilerine yer verilecek.

TEK MİLLET, TEK DEVLET
"Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" vurgusu yapılacak kampanya sürecinde düzenlemenin zorunlu olduğu, 2007'de ilk adımın atıldığı vurgulanacak. Vatandaşa, "Yarım kalan işi siz tamamlayın" denilerek, istikrar vurgusu ön planda tutulacak. Düzenlemenin tek bir isim için yapılmadığının altı çizilerek, "Mesele, memleket meselesi" denilecek. Kampanya programı henüz netleşmeyen Başbakan Yıldırım'ın, Doğu ve Güneydoğu'dakiler başta olmak üzere 20'yi aşkın ilde vatandaşlarla buluşması bekleniyor.

Fotoğrafın nerede çekildiği ortaya çıktı!Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan, haklarında 15 yıla kadar hapis talebiyle dava açılan diş hekimi Ali İlker Baştan ile eşi ve iş ortağı Esma Kuriş Baştan'ın yargılanmasına başlandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Ali İlker Baştan ile eşi tutuksuz sanık Esma Kuriş Baştan ve avukatları katıldı.

Duruşmada savunmasını yapan Ali İlker Baştan, üzerine atılı FETÖ üyeliği suçlamasını kabul etmediğini belirterek, eşiyle birlikte diş hekimi olduklarını söyledi.

Eşiyle 2005 yılında ABD'ye taşınarak orada master yaptıklarını ve 2008 yılına kadar burada kaldıklarını dile getiren Baştan, çocukları doğduktan sonra maddi sıkıntı çektikleri için Türkiye'ye dönüş yaptıklarını kaydetti.

FOTOĞRAFI İNKAR ETTİ

Söz konusu süre içinde 5 kez ABD'ye gidip geldiğini bunların da kongre ve Green Cart başvuruları için olduğunu savunan Baştan, "Hayatım akademik çalışmalar ve muayenehaneme gelen insanları iyileştirmekle geçti. Binlerce insanın tedavisiyle uğraştım. Hakkımdaki terör ithamı, hiçbir şeyimle bağdaşmamaktadır." dedi.

Baştan, iddianamede suçlandıkları konunun birinin de terör örgütü ele başı Fetullah Gülen'le çekilmiş bir fotoğraf olduğunu dile getirerek, söz konusu fotoğrafın bir gazetenin fotomontajı olduğunu ve yapılacak incelemeyle bunun ortaya çıkacağını kaydetti.

Gülen'le hiçbir zaman bir araya gelmediklerini ve kendisini tanımadığını savunan Baştan, hekimlik ahlakı bakımından da hiçbir hastasıyla fotoğraf çekmediğini ileri sürdü.

Baştan, kliniğinin en üst katındaki hasta bekleme alanında FETÖ soruşturması kapsamında firari konumundaki eski savcılar Zekeriya Öz ile Celal Kara ile basketbolcu Enes Kanter'in fotoğraf çektirmesine ilişkin iddianamede kendisine yöneltilen suçlamaların olduğunu belirterek, Öz'ün kızının kendisinin hastası olduğunu aktardı.

İHANET FOTOĞRAFI FETO'NUN DİŞ DOKTORUNU ELE VERDİ

"FOTOĞRAF KLİNİĞİN EN ÜST KATINDA ÇEKİLDİ"

Kara ve Kanter'in de Öz'le birlikte kliniğine bir kez geldiklerini ve söz konusu fotoğrafı da kliniğinin en üst katındaki hasta bekleme yerinde çektirdiklerini dile getiren Baştan, bu kişilerin fotoğraf çektirdiklerini görmediklerini, kendisinin de bu karede olmadığını ifade etti.

Baştan, Zekeriya Öz'le ilgili sadece hasta-hekim diyaloğunun bulunduğunu anlatarak, kendisine gelen hastaların suçlu olup olmadığına bakmadığını, söz konusu dönemde de Öz'ün cumhuriyet savcısı görevinde bulunduğunu söyledi.

Tutuksuz Sanık Esma Kuriş Baştan da FETÖ'yle hiçbir bağının olmadığını savunarak, beraatini istedi.

Duruşmada görüşü sorulan cumhuriyet savcısı tutuklu sanık Ali İlker Baştan'ın bu halinin devamına karar verilmesini istedi.

Mahkeme heyeti, avukatların da savunmasını tamamlamasının ardından sanık Ali İlker Baştan'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

- Olayın geçmişi

FETÖ lehine sosyal medyada paylaşımlarda bulunan NBA oyuncusu Enes Kanter, meslekten ihraç edilen örgütün firari eski savcıları Zekeriya Öz ve Celal Kara ile çekildiği fotoğrafı geçen yıl Twitter'dan yayımlamıştı. Bu paylaşımının ardından kısa bir süre sonra haklarında yakalama kararı çıkarılan Öz ve Kara, Gürcistan üzerinden yurt dışına kaçmıştı.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimin ardından söz konusu fotoğrafın ait olduğu yere dair ihbarı değerlendiren polis, fotoğrafın Üsküdar Çengelköy'deki Özel Vizyonnet Ağız ve Diş Kliniği'nin balkonunda çekildiğini tespit etmesi üzerine kliniğin sahibi Ali İlker Baştan ile eşi ve ortağı doktor Esma Kuriş Baştan gözaltına almıştı.

Söz konusu kliniğin örgüt tarafından kullanıldığı ve Ali İlker Baştan'ın Gülen'in diş doktoru olduğu iddia edilerek, her iki şüpheli de çıkarıldığı hakimlikçe tutuklanmıştı. Esma Kuriş Baştan ilerleyen süreçte tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.

Örgüt ablalarına operasyon...

Eskişehir: Örgüt ablası oldukları belirlenen 13 sağlık çalışanı tutuklandı.
Denizli: 8 kadın tutuklandı.
Bursa: 7 avukat tutuklandı.
Isparta: ByLock kullandıkları ve FETÖ'ye ait şirketlerde çalışanları işten ayrılmış gibi gösterip işsizlik maaşı verdikleri belirlenen, aralarında İl Müdürü Hüseyin Ergin'in de bulunduğu 9 İş-Kur çalışanı tutuklandı.
Ankara: Merkez Bankası'nın 12 eski çalışanı ile eski Karabük Vali Yardımcısı Yunus Kalaycı tutuklandı.
Adıyaman: Biri profesör, biri yardımcı doçent 7 şüpheli tutuklandı.
Gaziantep: 6 öğretmen tutuklandı.
Malatya: 5 eski polis ve öğretmen tutuklandı.
Karabük: Bir komiser ile bir öğretmen tutuklandı.
Sakarya: Twitter'da aralarında valiler, bürokratların da bulunduğu çok sayıda kişiyi FETÖ ile ilişkilendirerek paylaşımlarda bulunan emekli Astsubay Murat D. tutuklandı.
Kocaeli: ByLock'çu TÜBİTAK mühendislerine yönelik operasyonda 24 kişi gözaltına alındı.
Kırşehir: Ahi Evran Üniversitesi'nde görevli 5 öğretim üyesi tutuklandı.
Antalya: Aralarında eski dekanın da bulunduğu 3 akademisyen gözaltına alındı.
Yalova: FETÖ kapsamında 16 kişi yakalandı.

Rıdvan UYSAL-Tuna ÇAM-Abbas ÇAKAR-Güray GÜRDAL-Ercan TOPAÇ

Bakan Bozdağ'dan Gülen'in iadesine ilişkin açıklamaCHP'nin gerekçesi ne olursa olsun Anayasa Mahkemesine müracaattan vazgeçmesini olumlu görüyorum ama samimi bir vazgeçme değil. Bir tane 'hayır' dediği için gözaltına alınmış varsa ben bugün, bu görevden ayrılırım. Yok öyle bir şey, yok öyle bir örnek. (FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi) Amerika'nın yeni Adalet Bakanı görevine başladı. Ben kendisine bir mektup yazdım. Önümüzdeki hafta da kendisiyle bir telefon görüşmesi yapacağım. Bu konuyu da görüşmemizde ele alacağız.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "CHP'nin gerekçesi ne olursa olsun Anayasa Mahkemesine müracaattan vazgeçmesini olumlu görüyorum ama samimi bir vazgeçme değil." dedi.

Bozdağ, Habertürk'te katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

CHP'nin, anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesine götürmeme kararının sorulması üzerine Bozdağ, CHP'nin Anayasa Mahkemesine başvurmamasını beklemediğini söyledi.

Bozdağ, CHP'nin anayasa değişikliğine ilişkin açıklamalarını ve TBMM'de yaşananları hatırlatarak, "Merak ettiğim şey şu, CHP bu kadar yüksek perdeden, en üst düzey temsilcileri vasıtasıyla 'Biz bu işi Anayasa Mahkemesine götüreceğiz.' deyip de sonradan neden vazgeçtiler? Bunu Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı ve yetkililerine sormak lazım. Bundan önce de benzer şeyler oldu, her değişikliği Anayasa Mahkemesine götürdü. Bu bir ilk. Benim şahsi değerlendirmem şu, onlar ne der bilmem, burada Anayasa Mahkemesine götürülecek bir husus yok. Anayasa Mahkemesine götürülmüş olsaydı, mahkemenin bu davayı reddedeceği gün gibi ortada." ifadelerini kullandı.

CHP'nin, Anayasa Mahkemesine gitmekten vazgeçmesinin "samimi bir dönüş olmadığını, hesaba dayalı olduğunu" değerlendiren Bozdağ, bu konuda halkın hakemlik yapacağını belirtti.

Bir soru üzerine Bozdağ, TBMM'deki oylamaların gizliliğine ilişkin iç tüzükte hükümler bulunduğunu hatırlatarak, "Kabine girer" diye bir kural bulunmadığına dikkati çekti.

Bakan Bozdağ, esas olanın oyun gizli kullanılması olduğunu, milletvekilinin oyunun rengini göstermeden gizli oy kullanabileceğini ifade etti.

Kabine girmeden de gizli oy kullanabileceğini savunan Bozdağ, kabine girmeyi şart koşan bir tüzük hükmünün ya da uygulamanın bulunmadığını belirtti.

"SAMİMİ BİR VAZGEÇME DEĞİL"

Bekir Bozdağ, anayasa değişikliğinin TBMM'deki oylanmasında gizliliğin ihlal edilmediğini değerlendirerek, şöyle devam etti:

"Anayasa Mahkemesi, gitmiş olsaydı, hem gizlilik bakımından hem de şekil şartlarına ilişkin anayasanın koyduğu kural bakımından bunu reddederdi. Çünkü her şey anayasanın öngördüğü usule ve şekil şartlarına uygun olarak yapıldı. O yüzden CHP gitmekten vazgeçti. Eğer gitseydi tabii bu aleyhine kullanılacaktı. Anayasa Mahkemesi reddedince mahkeme reddetmiş olacaktı. Şimdi bunun aleyhine kullanılmasının önüne geçmiş oldu kendi açısından. Millete güvendiğini söyleyerek vatandaştan da olumlu bir not alabileceğini hesap ediyor. Bunun değerlendirmesini vatandaşımız yapacak. CHP'nin, gerekçesi ne olursa olsun Anayasa Mahkemesine müracaattan vazgeçmesini olumlu görüyorum ama samimi bir vazgeçme değil."

Anayasa değişikliğinin TBMM'deki oylanması sırasında oyunu kimseye göstermediğini, gizli kullandığını ancak kabine girmediğini hatırlatan Bozdağ, önemli olanın oyun gizli kullanılması olduğunu kaydetti.

Bakan Bozdağ, milletvekilinin oyunun rengini açıklayabilmesi gerektiğini ifade ederek, "Anayasa gibi bir oylamada kimse kimin, ne yönde oy kullandığını bilmiyor. Milletvekillerinin oyunu gizli kullanmasını söylüyoruz. Bence bu kadar büyük oylamalarda, anayasa oylaması için söylüyorum, herkes oyunu açık kullanmalı, net olmalı, millet de onun oyunu görmeli ve ona göre karar vermelidir. Ama anayasa kuralı gizli olduğu için biz oyumuzu gizli kullandık." diye konuştu.

İstifa eden AK Parti Manisa İl Başkan Yardımcısı Ozan Erdem'in referanduma ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine Bozdağ, milletin değerleriyle, partilerinin tüzük ve programıyla bağdaşmayan eylemler ile söylemlerde bulunanlarla ilgili gereği yapılmayan kimsenin bulunmadığına dikkati çekti.

Referandumda "evet", "hayır" demenin demokratik bir hak olduğunun altını çizen Bozdağ, AK Parti'den kimsenin "hayır" diyenlere terörist demediğini söyledi.

Bozdağ, "AK Parti 'hayır' diyeni terörist diye damgalıyor." şeklinde algı oluşturulmaya çalışıldığını, bununla "hayır" cephesinin çoğaltılmasının amaçlandığını belirtti.

"Evet" yönünde irade beyanında bulunanlara yönelik tepkileri anımsatan Bozdağ, "Evet kampanyasına katılanları linç yapıyorlar. Sporcular, sanatçılar dediler, neler yaptılar. Acayip bir mahalle baskısı var." değerlendirmesinde bulundu.

Bozdağ, soru üzerine, "Hayır" dediği için gözaltına alınanın veya tutuklananın bulunmadığını bildirdi.

"Bir tane 'hayır' dediği için gözaltına alınmış varsa ben bugün, bu görevden ayrılırım. Yok öyle bir şey, yok öyle bir örnek. Şimdi ne yapılıyor, birtakım kurgular var. Başka başka eylemler var, başka şeyler var. Oradan çıkılıyor deniliyor ki bu adam 'hayır' dedi, gözaltına alındı." şeklinde konuşan Bozdağ, bunun yalan olduğunu ve bir algı operasyonu yapıldığını kaydetti.

FETÖ ELEBAŞI GÜLEN'İN İADESİ

Adalet Bakanı Bozdağ, bir başka soruyu yanıtlarken, vatandaşın iradesinin sandıktan çıkacağını belirterek, kararsız seçmenin çok sayıda olmadığı tahmininde bulundu.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in iadesine yönelik soruya, "Gülen'in iadesine ilişkin dört iade dosyası ABD'ye gönderildi, ayrıca geçici tutuklanması talep edildi." karşılığını verdi.

Bakan Bozdağ, FETÖ elebaşı Gülen'in Türk yargısının önüne çıkartılarak hesap vermesini sağlamak istediklerine dikkati çekti.

Darbe girişimine ilişkin ABD'ye gönderilen geçici tutuklama talebiyle ilgili dosyada, iadeye yönelik ilerleyen günlerde adım atılacağını bildiren Bozdağ, şunları kaydetti:

"Amerika'nın yeni Adalet Bakanı görevine başladı. Ben kendisine bir mektup yazdım. Önümüzdeki hafta da kendisiyle bir telefon görüşmesi yapacağım. Bu konuyu da görüşmemizde ele alacağız. Sayın Bakanı Türkiye'ye de davet edeceğim. Gerekirse bizzat kendim de bir kez daha gidip yeni Bakana da bu konuyu anlatacağım. Türkiye'nin beklentilerini, hassasiyetlerini birinci elden iletme imkanı olacak."

Darbe girişimi ve FETÖ soruşturmalarına ilişkin soru üzerine de Bozdağ, yargının hızlı çalıştığını vurguladı.

Bozdağ, soruşturmalar kapsamında çok sayıda delilin toplandığını, bu delillerin deşifresi ve analizinin de zaman alan bir konu olduğunu dile getirdi.

Yargının kılı kırk yararak, bütün verileri en iyi şekilde değerlendirerek çalışmalarını yürüttüğüne işaret eden Bozdağ, Türkiye genelinde darbe girişimine ve FETÖ'ye yönelik yaklaşık bin 500 dava açıldığına dikkati çekti.

Bozdağ, 2017'de ilk derece mahkemelerindeki yargılamaların önemli bir kısmının tamamlanarak istinaf aşamasına geçeceğini sözlerine ekledi.

Angola FETÖ okulunu kapatıyor

Güney Afrika ülkesi Angola'da, FETÖ'ye ait okulun kapatılacağı bildirildi. Angola hükümeti, "Colegio Esperanca Internacional adıyla ülkede faaliyet gösteren FETÖ bağlantılı okul, ulusal tehdit olarak görüldüğü için kapatılacaktır" açıklamasında bulundu. Açıklamada, Angola'da FETÖ'ye ait bir okul bulunduğu ve 750 öğrencinin eğitim gördüğü kaydedildi. Türkiye Maarif Vakfı (TMV) Başkan Vekili Büyükelçi Dr. Hasan Yavuz da, "15 Temmuz darbe girişimiyle Afrika, FETÖ'yü anlamaya başladı. FETÖ, TMV'nin Afrika'da devraldığı okullar artmaya başladığı için panik yaşıyor ve üyeleri farklı ülkelere kaçıyor" dedi.

FETÖ'CÜ KAÇIRMA ÇETESİ ÇÖKERTİLDİ
FETÖ'den arananları İpsala Sınır Kapısı üzerinden Yunanistan'a soktukları tespit edilen 2'si FETÖ şüphelisi 5 kişi dün gözaltına alındı. Şebeke, örgütle bağlantılı polisin sadece kaşe basarak göndermesi gereken iptal edilmiş pasaportu, yanlışlıkla sisteme kaydetmesiyle ortaya çıkarıldı.