Dünyanın en büyük şirketlerine ortak olan Katar'a saldırı
Dünyanın en büyük şirketlerine ortak olan Katar, Türkiye'deki yatırımlarını da giderek artırıyor. Kişi başı geliriyle en zengin ülke olan Katar, Basra Körfezi'ndeki komşularıyla büyük bir kriz yaşıyor. Krizin dünya çapında ekonomik etkisi olup olmayacağı merak ediliyor...
Giriş Tarihi: 06.06.2017 05:57 Son Güncelleme Tarihi: 06.06.2017 08:41
Dünyanın en büyük şirketlerine ortak olan Katar'a saldırı
Türk şirketlere "Katar'da iş yapın" çağrısı17.01.2017 / Doha / Katar
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 2022’ye kadar Katar'da 140 milyar dolarlık yatırım yapılmasının öngörüldüğünü belirterek, "Daha fazla pay almak istiyoruz. Firmalarımız da bu fırsatı kaçırmasın. Türkiye’deki bütün firmalarımıza çağrıda bulunmak istiyorum, önümüz çok açık burada." dedi.Hisarcıklıoğlu, Katar'ın başkenti Doha'ya gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında, Katar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şeyh Khalifa bin Jassim Al Thani ile basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Körfez ve Arap bölgesinin Türkiye için çok önemli olduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, iş adamlarının bu bölgede yatırım yapılmasını istediklerini söyledi.
Katar’da düzenlenen 2. KOBİ’ler Konferansı’na 2 ülkeden yaklaşık 400 iş adamının katıldığını anlatan Hisarcıklıoğlu, Katar Başbakanı Abdullah Bin Nasir Al Sani tarafından kabul edildiği sırada kendisine “Türkiye’ye yeni bir proje müjdesi vereceğiz.” ifadesini kullandığını aktardı.
Hisarcıklıoğlu, söz konusu yeni projeye ilişkin "Projeyi Başbakan açıklayacak." şeklinde konuştu.
Hisarcıklıoğlu, Katar ile Türkiye arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkinin dünyada başka bir örneği bulunmadığını dile getirerek, iki ülkenin sadece ortak çıkarlar doğrultusunda değil, dış politika dahil her konuda sanki tek devlet gibi hareket ettiğini ifade etti.
Katar’ın Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadelede Türkiye'ye büyük destek verdiğini belirten Hisarcıklıoğlu, “Özellikle FETÖ ile ilintili kimseyi ülkelerinde barındırmıyorlar. Özelikle darbe girişimi sonrasında yurt dışında Türkiye ekonomisiyle ilgili epey bir olumsuz algı ortaya çıktı. Bu algıyı bilerek pompalayanlar oldu.” diye konuştu.
Katarlı firmaların Türkiye’deki yatırımları hakkında da bilgi veren Hisarcıklıoğlu, Commercial Bank Qatar'ın Alternatifbank’ı, Qatar National Bank'ın, Finansbank’ı satın aldığını, Katar Silahlı Kuvvetler Endüstri Komitesi'nin BMC’nin yüzde 49 hissesine ortak olduğunu, Mayhoola Investment'ın Boyner Grubu’nun yüzde 31 hissesini, Bein Media Grup'un Digiturk’ü satın aldığını, Al Sraiya Holding'in Mado'nun yüzde 49, Qatar Holding'in Banvit'in yüzde 40 hissesine ortak olduğunu, ayrıca Qatari Diar'ın İstanbul’da Sea Pearl Ataköy isimli gayrimenkul yatırımını yaptığını söyledi.
Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: “Yaklaşık 6,5 milyar dolarlık bir yatırım söz konusu. Son dönemde Katar devleti büyük inşaat projelerinde Türk müteahhitlerine avantajlar sağlıyor. Türkiye- Katar önümüzdeki süreçte daha büyük işleri birlikte yapacağız. Üç aşamalı planımız var, birincisi Türkiye-Katar arasındaki ticareti artırmak. Firmalarımızı ticari partner yapmak. İkincisi Katarlı dostlarımızın ülkemizdeki daha fazla şirkete ortak olmasını sağlamak. Üçüncüsü Katar'ın 2030 ekonomik dönüşüm programı var. İmalat sanayi ve turizmde güçlü ülke olmak istiyorlar. Biz de bu konuda tecrübemizi aktarmak istiyoruz. Katar sermayesinin desteğiyle Katar’da sanayi tesislerine yatırım yapmak istiyoruz. Bütün bunlarla beraber müteahhitlik projelerine de devam etmek istiyoruz. 2022 Dünya Kupası maçları Katar’da oynanacak. Bu bizim için de çok önemli. FİFA Dünya Kupası ilk defa Müslüman bir ülkede olacak.”
Hisarcıklıoğlu, Türk inşaat sektörüne Katar'da yatırım yapmaları çağrısında bulunarak, “2022’ye kadar Katar 140 milyar dolarlık yatırım öngörülüyor. Daha fazla pay almak istiyoruz. Firmalarımız da bu fırsatı kaçırmasın. Türkiye’deki bütün firmalarımıza çağrıda bulunmak istiyorum, önümüz çok açık burada. Katar-Türkiye iş birliği, dünyaya rol model olabilecek bir iş birliği.” diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, “KOBİ'ler üzerine eğilmekle başladı Katar. Türkiye’de de sanayileşmenin başlangıcını KOBİ’ler gerçekleştirdi. Bugünün KOBİ’leri yarının sanayi devleri haline geliyor. Bizde tecrübe, burada para var. Artı 2030 planını koymuş Katar. Sadece Körfez ülkeleri diye bakmamak lazım Katar'a, tüm Afrika kıtası dahil olmak üzere bütün coğrafyaya hizmet verilebilir. Coğrafya müthiş imkanlar sunuyor.” değerlendirmelerinde bulundu.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ayrıca Katar’da turizm, hizmet ve hastanecilik sektöründe büyük potansiyel bulunduğuna işaret etti.
- “Türk şirketin yapacağı yeni deniz yolunun maliyeti 7 milyar dolar”
Katar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Al Thani ise Başbakan Al Sani'nin Katar’daki ilk Türk hastanesinin ardından ikinci bir Türk hastanesinin yapılmasını istediğini aktardı.
Son yıllarda Türkiye-Katar ticaret hacminin artış gösterdiğini ifade eden Al Thani, ekonomik, siyasi ve güvenlik alanında Türkiye ile Katar arasında sıkı bir işbirliğinin söz konusu olduğuna dikkati çekti. Katar’ın 2030 hedefi kapsamında petrol ürünlerine yönelik üretim ve sanayiye yönelmek ve ilerlemek istediklerini belirten Al Thani, bu çerçevede küçük ve orta ölçekli sanayinin geliştirilmesini istediklerini, bu konuda başarılı bir örnek olan Türkiye ile iş birliği yapmak istediklerini dile getirdi. Al Thani, ayrıca Körfez ülkeleri arasında imzalanması beklenen Serbest Ticaret Anlaşması’nın hayata geçirilmesi için Katar’ın gereken desteği vereceğini bildirdi.
Türk şirketlerinin ülkesinde önemli projelere başarılı imzalar attığını belirten Al Thani, Türk şirketlere öncelik verdiklerini söyledi. Al Thani, “Türk şirketlerinin tamamı başarılı, örnekleri de var. TEKFEN kuzey otoyolunu başarılı şekilde tamamladı. Aynı şirketin yapacağı yeni deniz yolunun maliyeti 7 milyar dolar.” diye konuştu.
Katar’ın belirlediği 140 milyar dolarlık tutarın içerisinde bu 7 milyar dolarlık yol projesinin de yer aldığını ifade eden Al Thani, gıda ürünleri ve restoranlar konularında da KOBİ’lerin çalışma yaptığını, Katar’da her iki üç ayda bir Türk lokantası açıldığını kaydetti.
Al Thani, “Projelerden bir kısmı zaten Türk şirketlere verildi. Diğer kısımdan da inşallah büyük bir pay verilecektir. Adını açıklamadığımız proje de bu çerçevede gerçekleştirilecek.” ifadelerini kullandı.
İSTANBUL – Yapı Merkezi ve STFA, Katar-Doha Metrosu kapsamında en büyük hat olan ‘Gold Line’ ihalesini 4.4 milyar yapım bedeliyle kazandı.
4.4 milyar dolarlık 'Katar metrosu' ihalesi Türk şirketlerin olduKatar'ın 2022 Dünya Kupası'na hazırlık olarak yaptıracağı Gold Line metro hattı, 2022 Dünya Kupası'na hazırlık olarak yapılan yatırımlar arasında en büyük proje olma özelliğini taşıyor.
Nisan ayında Katar'da yapılan imza töreni ile STFA ve Yapı Merkezi Türk müteahhitlerinin şu ana kadar yurtdışında aldığı en büyük bedelli ihaleye imza atmış oldular. 2022 yılında Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak olan Körfez ülkesi Katar'da inşaat projeleri hız kesmeden devam ediyor.
Metro, yeraltı istasyonları, demiryolu, stadyumlar, AVM'ler, oteller, otoyolu, köprüler, batırma tünel, rezervuarlar gibi yatırımlar için Türkiye ve dünyadan pek çok şirket Katar'daki işlere talip oldu. Bunların en önemlilerinden birisi olan Doha Metrosu ihalesi için yaklaşık 700 firma metro projesine ilgi göstermiş, bunlardan 290 firmanın oluşturduğu 70 ortak girişim yeterlilik dosyası sunmuştu.
İşveren Ortak Girişim saysını önce 32'ye, daha sonra da 18'e düşürerek yapılacak ihalelere ortak girişimleri davet etti. Doha Metrosu'nun, dört dalından biri olan Gold Line hattının yapım anlaşması, STFA ve Yapı Merkezi tarafından imzalandı. Yapım süresi 54 ay olan projenin 2018 yılında tamamlanması hedefleniyor.
Dünyanın en büyük şirketlerine ortak olan Katar'a saldırı
DÜNYA DEVLERİNE KARŞI YARIŞ
Yapı Merkezi ve STFA'nın teklif verdiği Gold Line ihalesi yaklaşık 2 yıl sürdü. En son aşamaya gelindiğinde STFA ve YM'nin içinde bulunduğu ortak girişim, Impregilo (İtalya)-SK (Kore) Ortak Girişimi, Hochtief ( Almanya ) - CCC (Yunanistan/Filistin) Ortak Girşimi ve BAM (Hollanda)-Sixco (Belçika)- Midmac (Katar) OG'sine karşı yarıştı. Projenin son aşamasında Hochtief'in liderliğini yaptığı Ortak Girişim ile baş başa kalan STFA ve Yapı Merkezi imzayı atan taraf oldu.
Dünyanın en büyük şirketlerine ortak olan Katar, Türkiye’deki yatırımlarını da giderek artırıyor. Kişi başı geliriyle en zengin ülke olan Katar, Basra Körfezi’ndeki komşularıyla büyük bir kriz yaşıyor. Krizin dünya çapında ekonomik etkisi olup olmayacağı merak ediliyor.
MİTHAT YURDAKUL | ANKARA
Katar, 11 bin 500 kilometrekarelik yüzölçümüyle küçük bir ülke olsa da, devasa petrol ve doğalgaz kaynaklarının üzerinde oturuyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği’nin (OPEC) en küçük üyesi olan Katar, tüm gelirinin yüzde 55’ini doğalgaz ve petrol satışından elde ediyor. 2.7 milyon nüfuslu ülke, doğal kaynakları sayesinde kişi başı yaklaşık 140 bin dolarlık gelirle dünyanın en zengini. Katar, doğalgaz ve petrolden kazandığı parayı değerlendirmek için 2005 yılında Katar Yatırım Ajansı’nı (QIA) kurdu.
QIA, dünyada bugüne kadar 335 milyar dolarlık yatırım yaptı. Bu yatırımlar Alman otomotiv devi Volkswagen’den Rus petrol şirketi Rosneft’e, Türk tavuk üreticisi Banvit’ten Amerikalı mücevheratçı Tiffany’ye kadar geniş bir yelpazede.
Futboldan filme kadar
QIA yatırımlarını sürdürürken, diğer Katarlı yatırımcılar da boş durmuyor. Katar spor Yatırımları şirketinin 2011’de satın aldığı Fransız Paris Saint - Germain futbol kulübü bugüne kadar 4 şampiyonluk kazandı. Türkiye’de de yatırımı olan Mayhoola şirketi ise İtalyan giyim devi Valentino’yu 700 milyon euro’ya aldı. Katar eski Başbakanı Hamad bin Jassim, İspanyol dev mağaza zinciri El Corte Ingles’in yüzde 10’unun sahibi oldu. Katar’ın büyük ilgi gösterdiği İngiltere’de 35 milyar dolarlık varlığı olduğu hesaplanıyor. Bu yatırımlar arasında Londra Heathrow havalimanının yüzde 20’si, British Airways’in sahibi IAG’nin yüzde 20’si, ünlü Harrods mağazası dikkat çekiyor.
ABD’deki yatırımlarını da 2020 yılına kadar 35 milyar dolara çekmeyi düşünen Katar, Oscar’lı Ucuz Roman (Pulp Fiction)
Türkiye’de gaza bastı!
Katar’ın Türkiye’de de bankacılıktan medyaya, savunma sanayiinden hazır giyime çok sayıda yatırımı bulunuyor. Türkiye’de bankacılığa Alternatif Bank (ABank) ile adım atan Katar, daha sonra da Finansbank’ın sahibi oldu. ABank’a 460 milyon dolar ile ortak olan Katar sermayesi, QNB ile de Finansbank’ı 2.75 milyar euro’ya satın aldı. Digiturk, El Cezire kanalının da sahibi olan Katarlı BeIN Media Grubu’na satıldı.
Brezilyalı tavuk devi BRF ve Katar Yatırım Ajansı (QIA), Türkiye’nin en büyük tavuk üreticilerinden Banvit’in yüzde 79.5’ini yaklaşık 1 milyar liraya satın aldı. TMSF’nin idaresindeki Digiturk, El Cezire kanalının da sahibi olan Katarlı BeIN Media Grubu’na satıldı.
Lüks devi Valentino’nun da sahibi olan Katarlı Mayhoola, Boyner Perakende’nin yüzde 42.7’sine ortak. Katarlı Retaj Grup da Türkiye’de turizm yatırımlarına imza atıyor.
Türk müteahhitlere büyük iş sağlıyor
Katar Türk mühendislerin en çok proje üstlendiği 7’nci ülke. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek Kasım 2016’da, “Katar’da faaliyet gösteren müteahhitlik firmaları bugüne kadar 125 projeden toplam 13.7 milyar dolarlık proje üstlendi. Katar Türkiye’ye sadece sözle değil eylemle de pozitif ayrımcılık yapıyor. Katar’da gerçekleştirilen projelerde karayolu projeleri başı çekmektedir. Karayolu projeleri dışında metro, havalimanı, liman projelerinde Türk müteahhit firmaları yer almaktadır” açıklamasını yapmıştı. Türkiye’nin Katar’a ihracatında ise makine, elektronik ve mobilya öne çıkıyor.
Enerji boyutu önemli
Enerji Ekonomisi Derneği (EED) Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu da Milliyet’e krizin enerji boyutuyla ilgili bilgi verdi.
Kumbaroğlu, OPEC’in gaz eşdeğeri olan Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu’nun (GECF) merkezinin Katar’da olduğunu hatırlatarak, şu an diplomatik ilişkiyi kesen Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BEA) de buraya üye olduğunu söyledi. BAE’nin Katar’la diplomatik ilişkilerini kesmesinin aynı zamanda GECF içerisinde de bir krizin habercisi olabileceğinin altını çizen Kumbaroğlu, “Katar’ın her ne kadar OPEC üretimi içerisindeki payı düşük olsa da İran’la yakın işbirliği üzerinden OPEC içerisinde bir krizin tetikleyicisi olabilir, üretim kısıntısı anlaşmasının sürdürülebilirliğine gölge düşürebilir” dedi.
Kumbaroğlu, Türkiye - Katar ilişkilerinin politik, ticari ve askeri açıdan farklı başlıklarda geliştiğini belirterek, “Rusya ve İran’dan sonra dünyanın üçüncü büyük kanıtlanmış doğalgaz rezervlerine sahip olan en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatçısı Katar Türkiye’nin de LNG ithalatında en büyük paya sahip. Türkiye’nin toplam LNG ithalatının yüzde 43’ü geçtiğimiz yıl Katar’dan gelmiş durumda.
Ancak toplam doğalgaz ithalatı içerisindeki payı yüzde 2’nin altında ki bunun başka kaynaklardan kolayca ikamesi mümkün. Dolayısıyla Türkiye enerji piyasası için bir tehlike söz konusu değil. Siyasi, askeri ve mali açıdan nasıl etkileyeceğini ise önümüzdeki günler ve yönetimsel adımlar belirleyecektir” dedi.
‘Türkiye için kısa vadede risk yok’
Katar’la Körfez ülkeleri arasında yaşanan kriz, ekonominin de gündemine oturdu. Körfez’deki sorun, hem ticaret, hem enerji açısından endişe yaratırken, iki cephenin önde gelen isimleri Türkiye için kısa vadede risk olmadığı görüşünde.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Milliyet’e yaptığı açıklamada Katar’ın Türkiye için önemli bir dış ticaret noktası konumunda olduğunu belirterek şunları söyledi:
“2016’da Katar’a 439 milyon dolar ihracat yaparken, 271 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirdik. Orta Doğu’da son günlerde yaşanan sorunlar dolayısı ile bazı ülkelerin Katar ile diplomatik ilişkilerini kesmesi, öncelikle bizler için son derece üzücü bir durum.
Kardeş ve dost ülkeler arasında böyle bir husumet yaşanmasını asla arzu etmiyoruz. Durumun dış ticarete etkisi ise şu şekilde değerlendirilebilir... Ülkemiz adı geçen tüm ülkelere önemli oranda ihracat gerçekleştirmekte. Ülkelerin siyasi ve güvenlik koşulları çerçevesinde yürüttüğü diplomatik ilişkilerin seviyesi, bizim bu ülkelere olan ihracatımızı kısa vadede etkilemez. Bu ülkelere uçuşlar ve gemi sevkiyatları aksamadığı sürece teknik bir sorun yaşanmayacağını düşünüyoruz.
Ancak ilişkilerin kesilmesi orta vadede bu ülkelerin ekonomilerinde kalıcı hasarlara yol açar ise, bu durum bu ülkelerin alım güçlerini ve dolayısıyla ithalatlarını düşürecektir. Bu soruna dahil olan 7 ülkeye ihracatımız 13 milyar doların, ithalatımız 7 milyar doların üzerinde. Petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki canlanma bu ülkelerin ekonomilerinin de canlanması demek. Bu canlanmanın işaretleri gelmeye başlamışken, bölgede istikrarsızlık hiç arzu edeceğimiz bir durum değil.”