Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sığınmacıları kovanlar teröristlere sahip çıkıyor
-Gerçekleri gördük Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröre destek veren ülkelerin elçilerine net mesaj verdi: 15 Temmuz, nasıl hainler ile vatan aşıklarını ayrıştırmışsa, dışarıda da aynı görevi icra etti. Bu hadise, dostlarımız ve müttefiklerimiz için de turnusol kağıdı oldu. -TBMM'de yapılan gizli oylamada anayasa değişikliği teklifinin maddelerinin görüşmelerine geçilmesi 338 oyla kabul edildi. Oylamada 134 ret, 2 çekimser, 5 boş oy çıktı..
Giriş Tarihi: 10.01.2017 02:27 Son Güncelleme Tarihi: 10.01.2017 06:52 Gerçekleri gördükCumhurbaşkanı Erdoğan, teröre destek veren ülkelerin elçilerine net mesaj verdi: 15 Temmuz, nasıl hainler ile vatan aşıklarını ayrıştırmışsa, dışarıda da aynı görevi icra etti. Bu hadise, dostlarımız ve müttefiklerimiz için de turnusol kağıdı oldu...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 9. Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen toplantıda konuştu. Erdoğan, çok önemli açıklamalar yaptı:
Sığınma hakkı, Suriyeli masumlardan, Arakanlı mazlumlardan, Afganistanlı, Afrikalı gariplerden esirgenirken Fetocu ve PKK'lı teröristlere altın tepside sunuluyor. Canını kurtarmak için bir tas çorba için kapılarına gelenleri kovanlar, darbecilere ve azılı teröristlere sahip çıkmaktadır. 'Dost' demeye dilim varmıyor ama en azından müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu tablo karşısında elbette üzülüyoruz. Bakıyorsunuz şu anda ülkemizde kara listede olup kaçan Feto Terör Örgütünün mensubu, Amerika'da bir üniversiteye rektör olarak atanabiliyor. Bu ne menem iştir, bu nasıl bir şeydir?
15 Temmuz darbe girişimi nasıl içeride hainler ile vatan aşıklarını ayırmış, ayrıştırmışsa, dışarıda da aynı görevi icra etti. Bu hadise, dostlarımız ve müttefiklerimiz için de turnusol kağıdı oldu. Bunu çok açık, net gördük.,
Hedefleri hedefleri, uygulayıcıları ve sonuçları itibariyle bu darbe girişimi, en sinsi, en pervasız, en büyük ihanettir. 'Himmet, hizmet, diyalog ve eğitim' diyerek, devletimiz içinde örgütlenen, takiye yaparak kendini gizleyen, milletimizin malını, mülkünü, evlatlarını gasp eden bu çete, tarihimizin en alçak terör eylemini gerçekleştirmiştir.
Sinsi bir kanser hücresi gibi içimizde büyüyen, son 25 yıldır dünyayı bir ahtapot gibi saran böyle bir örgütle mücadele muhakkak kolay değildir. Bu mücadele, uzun zaman ve mesai alacaktır ama biz asla pes etmeyecek, rehavete kapılmayacağız.
O gece miletimiz canını hiçe sayarak demokrasisini savunurken bize yılladır demokrasi dersi verenler bekle, gör politikası izlemişlerdir. Burada kayıtsızlıktan bahsediyorum. Hatta darbenin başarılı olmasını ummaktan bahsediyorum. Yaşadığımız hadiselerin onda birini yaşamadıkları halde aldıkları tedbirler ortadayken bizim aldığımız haklı tedbirler bu çevreler tarafından eleştiriliyor.
Hatta darbeciler kimi Avrupa'da mağdur gibi karşılanıyor. FETÖ'cü ve PKK'lı teröristlere bazı haklar altın tepside sunuluyor. Bir tas çorba için kapısına gelenleri kovanlar bunlar sahip çıkıyor. Dost demeye dilim varmıyor ama en azından müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramıyoruz. FETÖ mensupları ABD'de üniversiteye rektör olabiliyor. Bu ne menem bir iştir. Muhataplarımıza bu meseleleri anlatmayı sürdüreceğiz.
MİLİTAN YETİŞTİRİYOR
FETÖ'nün 115 ülkede örgüte militan yetiştirme okulları vardı. 6 ülkede bu okullar kapatıldı. 2 ülkede okullara el koyuldu. 7 ülkede Türk Maarif Derneği'ne devredildi. Dünyayı ahtapot gibi saran böyle bir örgütle mücadele etmek kolay değildir. Elindeki tüm imkanları ülkemize düşmanlık etmek için kullanıyorlar. Geçen yıl yaptığımız ABD ziayretinde bunu gördük. Sadece Charter okullardan yılda 500 milyon dolar kazanıyor.
TBMM Genel Kurulunda, anayasa değişiklik teklifinin maddelerine geçilmesinde oy verme işlemi tamamlandı.
TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, sık sık milletvekillerini, Başkanlık Divanı kürsüsünün ve kabinlerin önünü boşaltmaları için uyardı.
Aydın, TBMM İdare Amirleri ve Katip Üyeler dışında kimsenin kürsü önünde olmamasını isteyerek, "Oylamanın gizliliği ilkesine hep birlikte riayet ediyoruz. Hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum." dedi.
Genel Kurulda çok sayıda CHP milletvekili, AK Parti'li milletvekillerinin oy kullanmasını cep telefonlarıyla görüntüledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Başkanvekili Aydın ve divan üyeleriyle tokalaştıktan sonra oyunu kullandı.
Bu arada, Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti'li milletvekillerinin yoğun ilgisiyle karşılandı. Milletvekilleri, Yıldırım ile fotoğraf çektirdi.
Oy verme işleminin tamamlanmasının ardından tasnife geçildi.
ANAYASA DEĞİŞİKLİK TEKLİFİNİN İLK GİZLİ OYLAMASINDA 338 KABUL OYU ÇIKTI
Meclis Genel Kurulu'nda, anayasa değişiklik teklifinin maddelerine geçilmesi için yapılan gizli oylamada 338 kabul oyu çıktı. Teklifin maddelere geçilmesi 338 oyla kabul edildi.
Genel Kurul'da, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandıktan sonra teklifin maddelerine geçilmesi için gizli oylama yapıldı. Yapılan gizli oylama sonucuna göre; oy sayısı 480, kabul 338, ret 134, çekimser 2, boş 5, geçersiz 1
Oylamanın ardından Meclis Başkanvekili Ahmet Aydın teklifin maddelerine geçilmesinin kabul edildiğini söyledi.
TBMM'de oylama tamamlandı! Baraj aşıldı.
TBMM'de yapılan gizli oylamada anayasa değişikliği teklifinin maddelerinin görüşmelerine geçilmesi 338 oyla kabul edildi. Oylamada 134 ret, 2 çekimser, 5 boş oy çıktı..Teklifin maddelerine geçilmesine dair gizli oylamada, 480 oy kullanıldı.
Teklifin maddelerine geçilmesi 338 oyla kabul edilirken, 134 milletvekili ret oyu verdi. Oylamada 2 oy çekimser, 5 oy boş kullanıldı, 1 oy da geçersiz sayıldı.
Teklifin maddelerine geçilmesinin 338 oyla kabulünü, AK Parti'li milletvekilleri alkışlarla karşıladı.
"GİZLİ OYLAMA ESASINA UYGUN GERÇEKLEŞTİRİLDİ"
TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, anayasa değişiklik teklifinin maddelerine geçilmesine ilişkin gizli oylamanın esasına uygun olarak gerçekleştirildiğini söyledi.
Teklifin maddelerine geçilmesine ilişkin oylamanın ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, çoğunluk partisine sahip milletvekillerinin neredeyse tamamının oy kabinlerine girmeden, dışarıdan ve göstererek oy kullandıkları savundu.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ise Meclis İçtüzüğü'ne göre, milletvekillerinin usulüne uygun şekilde oylamayı gerçekleştirdiklerini belirterek, "Kameraman olmaya çok hevesli arkadaşlar canlı yayın alışkanlığını sürdürüyorlar. Gizliliği ihlal eden varsa burada çekim yapan milletvekilleridir." diye konuştu.
TBMM Başkanvekili Aydın da gizli oylamanın, esasına uygun olarak gerçekleştirildiğini ifade etti.
Oylama sonrası teklifin birinci maddesi okundu. Verilen aranın ardından hükümet ve komisyonun yerine oturmaması üzerine Aydın, bugün saat 15.00'te yeniden toplanmak üzere birleşimi kapattı.
Öte yandan, Başbakan Binali Yıldırım, Genel Kuruldan ayrılmadan önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile tokalaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9. Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla büyükelçilere dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde öğle yemeği verdi. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada özetle şöyle dedi:
KİMLER OLDUKLARINI BİLİYORUZ: Tiananmen Meydanı'nda tankların önüne dikilenleri taltif yağmuruna boğanlar, Kızılay Meydanı'nda, Şehitler Köprüsü'nde, Kazan'da ve daha birçok yerde yaşanan kahramanlık hikayelerini görmezden gelmişlerdir. Çıplak elleriyle tankları durduranlar, uçaklara, helikopterlere meydan okuyanlar bu çevrelerce ademe mahkum edilmişlerdir. Ben burada sadece empati eksikliğinden bahsetmiyorum. Çok daha vahim bir durumdan, yani kayıtsızlıktan, umursamazlıktan, hatta darbenin başarılı olmasını ummaktan bahsediyoruz. Bunları da biliyoruz, kimler olduğunu gayet iyi biliyoruz.
DOST DEMEYE DİLİM VARMIYOR: Darbeciler, FETÖ üyeleri, eli kanlı katiller, maalesef kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılanmakta, kol kanat gerilmektedir. Şu anda hala devam ediyor. Sığınma hakkı Suriyeli masumlardan, Arakanlı mazlumlardan, Afganistanlı, Afrikalı gariplerden esirgenirken, FETÖ'cü ve PKK'lı teröristlere altın tepside bunlar sunuluyor. Canını kurtarmak için, bir tas çorba için kapılarına gelenleri kovanlar, darbecilere ve azılı teröristlere sahip çıkmakta. Dost demeye dilim varmıyor, ama en azından müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu tablo karşısında elbette üzülüyoruz.
KARA LİSTEDEKİ KİŞİ ABD'DE REKTÖR: İşte bakıyorsunuz, şu anda, ülkemizde kara listede olup kaçan FETÖ terör örgütünün mensubu Amerika'da bir üniversitede rektör olarak atanabiliyor. Bu neme nem iştir, bu nasıl bir şeydir. Avrupa değerlerinin bu şekilde hırpalanmasını, bu derece ayaklar altına alınmasını açıkçası kabullenemiyorum. Ama bu sorunlu tabloya rağmen karamsarlığa da düşmedik, düşmüyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan flaş açıklamalar! "Türkiye'den kaçtı ABD'de rektör oldu"
İPE UN SERMEKTEN VAZGEÇİN: Dünya beşten büyüktür. Avrupa da AB'den büyüktür. AB'nin tam üyelik sürecini verdiğimiz öncelik değişmemiştir. AB halen ülkemiz için stratejik bir tercihtir. Bir taraftan bu hedef doğrultusunda adımlar atarken, Birliğin ülkemize yönelik tutarsızlıklarına, çifte standartlı politikalarına da 'eyvallah' demeyiz. Çabalar ancak karşılıklı olursa, adımlar iki taraflı atılırsa anlamlıdır. Geçtiğimiz yıla, özellikle Suriyeli kardeşlerimizin ölümü göze alarak çıktıkları o tehlikeli yolculukların son bulması için Avrupa Birliği ile yürüttüğümüz çabalar sayesinde olumlu bir havaya gelmiştik. Maalesef bu olumlu havanın devamı gelmedi. AB'nin artık göç mutabakatı bağlamındaki taahhütlerini yerine getirmesi, ipe un sermekten vazgeçmesi gerekiyor.
DİPLOMASİ: Dış politikamızı dar kurumsal ve ideolojik kalıplara, bekle-görlere, acaba, kim, ne der, bunlara mahkum edemeyiz. Stratejik etkinliği hedefleyen, girişimci ve vicdani diplomasi anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Önce tedbir, sonra tevekkül diyerek önlem almalı, devrede kalmalı, aktif çaba göstermeliyiz. Türk-Rus ilişkileri önceki senenin uçak hadisesinden daha da güçlenerek çıkmışsa bundan girişimci diplomasimizin rolü vardır.
PAZARLAMACI GİBİ OLUN
"Ticaret ayağını oluşturmadığımız hiçbir ilişkinin sürdürülebilirliğini tesis edemeyiz. Bunun için tüm büyükelçilerimizin bulundukları ülkelerle ticari ilişkilerimizi geliştirmeye büyük önem vermelerini bekliyorum. Yani sizler, bulunduğunuz ülkelerde, adeta bu işin elinde pazarlama çantası olan elemanları olarak görev icra etmeniz lazım. Bunu Japonlar çok başarılı şekilde yapar. Belediye başkanıydım, bizi sık sık ziyaret ederler, kendi işadamlarını alır bize gelirlerdi. Başbakan oldum hakeza yine öyle. Bizim büyükelçilerimizin de bu adımları atmaları gerek."
SURİYE'DE ÇÖZÜM İÇİN TARİHİ ADIMLAR ATTIK
"45 bin Suriyeli kardeşimizin Halep'ten çıkarılması için geceli gündüzlü bir diplomasi yürüttük. 2017'de siyasi çözüm sürecinin önünün açılabilmesi umuduyla şu anda tarihi adımlar atmış bulunuyoruz. Rusya ve İran ile Astana sürecinin zeminini hazırladık. Ateşkes kırılgan olmasına ve pek çok ihlalle karşılaşılmasına rağmen çok önemli bir fırsat penceresi. Suriye'de siyasi süreç aracılığıyla barışın sağlanması noktasında bir umut belirmiştir. Bunun heba edilmemesi için çalışmaya devam edeceğiz."
DEAŞ VE PKK, IRAK'TAN SÖKÜP ATILACAK
"DEAŞ'a karşı kurulan uluslararası koalisyonunu bu süreçteki ataleti gerçekten ibretliktir. Son dönemde DEAŞ ile mücadele konusunda maalesef müttefiklerimizin ve koalisyon odaklarının sınıfta kaldıklarını ifade etmek istiyorum. Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun veya terör örgütlerinin yuvalandığı kurtarılmış bölgelerin oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Irak'ın DEAŞ terör örgütüne karşı yürüttüğü askeri mücadeleyi desteklerken Musul, Telafer ve Sincar konusundaki kaygılarımızı gidermek için her türlü askeri ve diplomatik tedbiri aldık. Irak'tan DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin sökülüp atılması için ortak çabalarımız devam edecektir."
TRUMP İLE DİYALOĞU HIZLANDIRACAĞIZ
"ABD ile ilişkilerimiz hassas bir dönemden geçiyor. Terörle mücadelede karşılaştığımız sıkıntılar Obama yönetiminin son yıllarda ortaya koyduğu bazı tercihlerle birleşmiş ve hem kamuoyumuzda hem siyasette tartışma konusu haline gelmiştir. DEAŞ, FETÖ ve bölücü örgütlerden gelen tehditlere karşı müttefikimiz ABD'yi kararlı, güçlü ve tereddütsüz biçimde yanımızda görmek istiyoruz. Yeni Başkan Trump'ın 20 Ocak'ta görevi almasıyla özellikle birlikte karşılıklı diyalogu hızlandıracağımıza inanıyorum. Trump ile kısa zamanda mesafe kaydedeceğimize inanıyorum."
ÇİPRAS'LA KIBRIS'I GÖRÜŞTÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Yunanistan Cumhurbaşkanı Aleksis Çipras'la telefonda görüştü. İki lider, Kıbrıs meselesi hakkında görüş alışverişinde bulundu. Erdoğan ve Çipras, Cenevre'deki müzakerelerden olumlu bir netice alınabilmesi için tüm tarafların yapıcı bir tavır içinde olmalarının önemine dikkati çekti.
6 ÜLKEDE FETÖ'NÜN OKULLARI KAPATILDI
"FETÖ'nün 115 ülkede örgüte militan devşirme merkezi olarak kullandığı okulları bulunmaktaydı. Hali hazırda 6 ülkede bu okular kapatıldı: Gambiya, Azerbaycan, Libya, Ürdün, Dominik Cumhuriyeti ve Haiti. İki ülke de okullara el konuldu: Sudan, Pakistan. 7 ülkede okullar Türkiye Maarif Vakfı'na devredildi: Gine, Somali, Çad, Senegal, Moritanya, Nijer ve Gabon. Malezya'daki okullarının mülkiyetini ve yönetimini Malezyalı yatırımcılar devraldı."
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca aralarında profesörlerin de bulunduğu 12'si tutuklu 5'i firari 45 akademisyen hakkında "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlanmıştı. İddianamede, örgütün ülke genelinde 17 özel üniversite kurduğu, bunların 15 Temmuz sonrası kapatıldığı kaydedildi. Örgütün üniversite, fakülte, yüksekokul ve enstitü imamlarının olduğu belirtilen iddianamede, şu tespitlere yer verildi: "Işık evlerinden, dershanelerden yetiştirilen öğrenciler örgütün istediği bölümler için üniversiteye hazırlanmış, üniversite sınavlarında bu bölümlere girebilmeleri için her türlü sınav yolsuzluğu yapılmıştır. Üniversite sonrası yüksek lisans, doktora, yurtdışı eğitimleri almak için her türlü; hukuk dışı yollar kullanılmıştır. Yüksek lisans, doktora ve ALES sınavlarında çaldığı sorular sayesinde üniversitelere 2002-2013 yılları arasında 8 bin 500 civarında akademisyen yerleştirildiği tahmin edilmektedir."
Hesabından 42.5 milyon çıktı
İddianamede ayrıca şu bilgilere yer verildi:
Ankara'da görülen FETÖ çatı davası ikinci duruşmasına SEGBİS'le katılan, eski Samayolu TV yöneticisi Hidayet Karaca sağlık sorunlarını gerekçe göstererek dün yine savunma yapmaktan kaçındı. Müşteki yakınları ise Karaca'ya, "Adaletten kaçıyor" diyerek tepki gösterdi.
GÜLEN DAHİL 73 SANIKLI...
FETÖ lideri Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 73 sanıklı çatı davasında 2'nci duruşma dün başladı. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Hidayet Karaca ile Silivri Cezaevi'nden telekonferansla bağlantı kuruldu. İlk duruşmada sağlık sorunları gerekçesiyle gecikmeli olarak mahkemeye bağlanan Karaca iddianamenin eline ulaşmadığını belirterek savunma yapmamıştı. Hidayet Karaca dün de savunma yapamayacağını belirtti.
'ADALETTEN KAÇIYOR'
Sağlık sorunlarını gerekçe gösteren Karaca, "Hastayım iğne olarak buraya geldim. Savunma yapabilecek durumum yok. Hazırlandığım takdirde bir sonraki duruşmada savunmamı yapabileceğim" dedi. Bunun üzerine mahkeme Başkanı Selfet Giray, "İddianame ve ekleri size tebliğ edildi. Hastaysanız duruşmaya katılmayabilirsiniz. Ama katılacaksanız da savunma yapabilirsiniz. Ayrıca susma hakkınız da var" diye çıkıştı. Hidayet Karaca ise "Hayır efendim niye susayım. İlk duruşmadan sonra da 15 celse Tahşiye, 5 kez de şike davasına katıldım. Ayrıca avukatımla sadece 55 dakika görüşebildim. Hazırlanamadım da. Ben bir sonraki duruşmada savunmamı yapmayı talep ediyorum" karşılığını verdi. Mahkeme heyeti Karaca'nın bir sonraki celsede savunma yapmasını kabul etti. Söz alan Başbakanlık Avukatı Samir Altunkaynak ise Karaca'nın bu talebinin tamamen yargılamayı uzatmaya yönelik olduğunu söyledi. Bu esnada bazı müşteki yakınlarının, "Adaletten kaçıyor" diye tepki gösterdiği görüldü.
Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "6769 sayılı 'Sınai Mülkiyet Kanunu' Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Anayasanın 89 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir" denildi.
Kamuoyunda "kamikaze hâkimler" olarak bilinen İstanbul 29 ve 32'nci Asliye Ceza Mahkemelerinin eski hâkimleri Metin Özçelik ile Mustafa Başer'ın "darbe girişimi" ve "örgüt üyeliği" suçlarından yargılanmalarına, Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi'nde devam edildi. Duruşmada, dönemin 32'nci Asliye Ceza Mahkemesi Zabıt Kâtibi Ahmet Zararsız tanık olarak dinlendi. Hafta sonu olmasına rağmen adliyeye çağırıldığını anlatan Zararsız, "Yaptığımızın yasal olmadığının farkındaydık. Yaptığımızın doğru olmadığını düşünüyorduk. Hiçbirimiz bu işi yapmak istemiyorduk. Sonra müfettiş müdüre hanıma, 'siz işinize devam edin' demiş, yoksa mahkemeyi terk edecektik" dedi. Gece 01.00 gibi hamile eşinin kendisini arayarak gelmesini istediğini söyleyen tanık Zararsız, "Hâkim beyden izin istedim ama vermedi. 'Ortada bir cenaze var bunu kaldırmamız lazım' dedi. Bu sözünden bu tahliye kararlarını yazmamız gerektiğini anladım" diye konuştu. Zararsız yaptıklarının yanlış olduğunu anlamalarına rağmen mahkemeden neden ayrılmadıklarını, "O anki ruh halimizle gidemedik. Sonrasında daha çok içimiz ürperdi. Müfettiş gidin deseydi gidecektik" diyerek anlattı.
Vücudunu siper ettiİzmir Adliyesi önündeki terör saldırısında yaralanan 27 yaşındaki çevik kuvvet polisi Oğuzhan Batuhan Atik, o gün yaşadıkları ile şehit polis memuru Fethi Sekin'in kahramanlığını anlattı. Atik, "Fethi abi büyük bir kahramanlık yaptı. Düşünmeden Kalaşnikof'un önüne vücudunu siper etti. 'Başkalarının çocukları yetim kalmasın' diye kendi çocuklarını yetim bıraktı" dedi.
Selahattin Demirtaş’a tokat gibi önerge yanıtıDiyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü terör soruşturması kapsamında tutuklanan HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a el yazısı ile soru önergesi gönderdi. Demirtaş, kendisi ve partili milletvekillerinin Meclis kararı olmadan tutuklandıklarını ve bu konuda bir girişimleri olup olmayacağını sordu. TBMM Başkanlığı'ndan Demirtaş'a tokat gibi yanıt geldi. Demirtaş'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik 77 dosyası olduğu belirtilerek, "Hakkında açılan ceza davalarında tutuklu yargılanması yargı erkine ait bir yetkidir. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez. Genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Milletvekilleri de tek bayrak, tek vatan, ek devlet ve tek millet bilinciyle ülkemizi daha ileri noktalara ulaştırma gayreti içinde olmalı" denildi.
Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop: Dünya yeniden inşa edilirken...TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, Anayasa değişiklik teklifinin Genel Kurul görüşmelerinde komisyon adına söz alarak, tarihi bir görüşme yapıldığını söyledi.
Komisyonun üye sayısının 26 olduğunu, ancak anayasa değişikliği teklifi görüşmelerine çok sayıda milletvekilinin katıldığını belirten Şentop, toplamda 92 saat 10 dakika konuşma yapıldığını kaydetti.
Anayasa değişikliğinin birdenbire Türkiye'nin gündemine gelmediğini, bu teklifin tarihi bir arka planının olduğunu ifade eden Şentop, şöyle konuştu:
"Bizim getirdiğimiz teklif bir hükümet değişikliği teklifidir. Bu teklif ilk defa Cumhurbaşkanımız tarafından 20 Nisan 2003 tarihinde gündeme getirilmiştir. O tarihte henüz 5 aylık bir AK Parti hükümeti vardı. Daha geriye gidecek olursak hem başbakanlık hem cumhurbaşkanlığı yapmış rahmetli Demirel, rahmetli Özal hükümet sistemi tartışmalarını dile getiriyordu. Bu sistem tartışması Türkiye'de bir 50 yıllık tartışmadır. Türkiye 50 yıldır hükümet sistemini tartışıyor."
Şentop, 140 yıllık parlamenter sistemden bahsedildiğini, 140 yıl içerisinde bir 40 yıl bile parlamenter sistemin düzenli uygulandığı dönemin bulunmadığının altını çizerek "140 yıllık tarih, Türkiye'de bir hükümet sistemi tartışmasının da bir temel sebebidir." dedi.
Şentop, 1982 Anayasası'ndaki hükümet sistemi karmaşasının acil bir düzenleme yapmayı gerektirdiğini, 4 partinin bu konuda mutabık kaldığını ancak bu değişikliğin nasıl ve ne şekilde yapılacağı konusunda itilafın söz konusu olduğunu aktardı.
Anayasa değişiklik teklifi çalışmasının kısa zaman içinde, gizli kapılar arkasında hazırlanmış bir çalışma olmadığının belirten Şentop, "Bu çalışma 'milletten kaçırılmış, kapalı kapılar arkasında hazırlanmış' gibi değerlendirmeleri hak edecek bir çalışma değil." ifadelerini kullandı.
Getirilmek istenen sistemin bir hükümet sistemi değişikliğini içerdiğini, hükümeti doğrudan halkın seçeceğini, dolayısıyla "niye güvenoyu yok, niye gensoru yok" gibi soruların da anlamsız olduğunu vurgulayan Şentop, şöyle devam etti:
"Güvenoyu, gensoru dediğiniz şey parlamenter sistemde parlamentonun içerisinden çıkan bir hükümet için söz konusudur. Bu durumu eğer fark etmemişseniz, bu gözle bakamıyorsanız sizinle bu konuyu tartışmamız mümkün değil. Okumuyorsanız tartışmayalım. Bugün yürütme, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulundan oluşurken; önerdiğimiz model de Cumhurbaşkanından oluşuyor. Bu da sistemin tabiatı gereği. Bunu biz icat etmedik, Mars'tan gelmedi. Dünyada uygulanan bir sistem. Bugün bölgemiz yeniden inşa edilirken, dünya yeniden inşa edilirken, Avrupa yeniden inşa edilirken Türkiye'nin bu inşa faaliyetine katılabilmesi için kendisini de yeniden inşa etmesi gerekiyor."
Çocuklarım da polis olacakİzmir Adliyesi'ne bombalı araçla saldırı düzenledikten sonra, roketler, el bombaları ve otomatik silahlarla girmeye çalışan 2 PKK'lı teröristle, tabancasındaki son kurşun bitene kadar çatışıp birini öldüren ancak kendisi de şehit olan kahraman polis memuru Fethi Sekin'in eşi SABAH'a konuştu.
Eşiyle gurur duyduğunu belirten ev hanımı Rabia Sekin, "Eşimin şehadetinin ardından tüm Türkiye'de de büyük yas yaşandı. Bizi tüm ülke bağrına bastı. Ancak bizim için ayrı yeri ve önemi olan, çocuklarımın babasının uğruna canını verdiği bu kentten ayrılmam. Kocamın ruhunu teslim ettiği İzmir benim için artık kutsal bir kent. Çocuklarımızın da bu kentte eğitimlerine devam etmesini istiyorum. O nedenle çocuklarımla İzmir'de yaşamaya devam edeceğim. Kocam kimseye kötülüğü dokunmayan bir insandı. Ailesine, çalışma arkadaşlarına, komşularına hep nazik davranan, yardımsever ve faydalı bir insandı. Ben ve çocuklarım da kimse Fethi'nin hakkını hiçbir şekilde ödeyemez. Bu hayattaki tek arzumuz ise O'nun bize hakkını helal etmesidir. Bana bir gün bile sesini yükseltmeyen, kalbimi kırmayan efsane bir adamdı. Rahat uyusun. Onun bize bıraktığı bu haklı gururu en iyi şekilde yaşatacağız.
GURUR DUYDUM
Şimdiye kadar rahmetli eşim de ben de çocuklarımıza şu mesleği seçeceksin diye ne bir yönlendirme ne de bir baskı yaptık. Yavrularım babalarından ve benden aldığı aile terbiyesiyle hangi mesleği seçeceklerine karar vereceklerini çok iyi bilirler. Ancak babaları gibi kahraman birer polis olmak isterlerse seve seve, mutluluk içinde destek veririm. Amcaları da polis, ondan da yardım isterim. Çocuklarım da, babaları gibi bu vatana, bu millete, bu topraklara görevlerini en iyi şekilde yerine getirirler. Emin olsunlar ki hiçbir terör örgütü bizi böyle yıkamaz. 3 tane daha Fethi Sekin gibi cesur ve kahraman yavrusu polis olarak geliyor. O hainler korksun. Ağlamıyorum, çocuklarımın da ağlamalarını asla istemiyorum. Biz dik duracağız, o hainleri sevindirmeyeceğiz. Zaten kahramanım Fethi bırakın ağlamamızı, üzülmemizi dahi istemezdi. Cumhurbaşkanımız arayınca kocamla bir kere daha gurur duydum. Uzun uzun konuştuk. Bana, 'sen ve çocukların Türkiye'ye emanetsiniz' dedi. O anı unutamam" dedi.
Devlete sızan FETÖ'ye yönelik operasyonlar sürerken, adli makamlara yapılan başvurular, verilen ifadeler trajik aile hikâyelerini de gözler önüne serdi. Tıpkı, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bilgi veren İ.U. adlı babanın ifadesi gibi. 6 çocuğundan F.U. ile Y.U.'nun terör örgütüne nasıl katıldıklarını, bölge imamı olduğunu, inanılmaz servetlerini anlatırken, ifadeleri nedeniyle tanık koruma programı istedi.
'AVUKAT OĞLUM BÖLGE İMAMI'
6 çocuk babası emekli öğretmen ifadesinde, oğulları F.U. ile Y.U.'nun FETÖ'ye katılma sürecine ilişkin şu bilgileri verdi: "Çocuklarımdan F.U. Kayseri'de yaşıyor. Etkili bir avukat. Daha önce fabrikası vardı iflas etti, şu anda serbest çalışıyor. FETÖ'ye ilk öğrencilik (lise) yıllarında tanıştı. Ne kadar uzak tutmak istesem de Fetullahçı yapı oğlumu kandırarak bünyesine aldı. Benim oğlumu kazanma çabalarımı fark fark edince de onu bana düşman yetiştirdiler. Oğlum Konya'da hukuk okurken bu şehirde, daha sonra da Kayseri'de FETÖ bölge imamı olarak görev yaptı. Oğlumun villası ve banka hesaplarında yüklü miktarda parası olduğunu değerlendiriyorum." İki oğlunun da mal varlıklarının incelenmesini isteyen baba U., "FETÖ'nün paralarının aklandığını değerlendiriyorum. Oğlum F.U. çok ketumdur. Terör örgütünün sır küpüdür. Çevresinden araştırma yapılırsa FETÖ mensubu olduğu teyit edilecektir. Diğer oğlum Y.U.'nun da himmet topladığını ve örgüte eleman kazandırdığını biliyorum. Örgütün etkili elemanlarından biridir" diye devam etti. Baba İ.U., verdiği ifadelerden dolayı diğer çocuklarının ve şahsının tehlikeye maruz kalabileceğini ifade ederek tanık koruma programına alınmak istediğini de dile getirdi.
İ.U. gibi FETÖ'ye çocuklarını kaptıran ailelerden gelen şikâyetler, Diyanet'in FETÖ'nün genç nesiller üzerindeki etkilerine yönelik araştırmasını da doğruluyor. Araştırmada, bu çocukların kişilik, aile-millet bağları, ümmet mensubiyetleri gibi özelliklerini kaybettiklerine dikkat çekilip, "Aklını, ruhunu ve kalbini başkasına kiralayacak kadar bir beyin yıkanmasına girdiler, içine girdikleri yapıyı aile bağlarına tercih ettiler" deniliyor.
Gençlere 4 ayaklı koruma
FETÖ ile mücadelede hükümet yeni döneme ilişkin 4 ayaklı bir yol haritası hazırladı. Buna göre, FETÖ ve benzeri yapıların ortaya çıkmaması, çocukların kandırılarak ailelerden koparılmaması için sosyolojik, eğitsel, dini ve idari tedbirler en üst seviyeye çıkarılacak. Vatandaşlar bu tip tehditlere karşı bilgilendirilecek. Halkı bilinçlendirme toplantıları yapılacak.Burs, yurt gibi desteklerin bu tür yapıların eline geçmesi önlenecek.Binali Yıldırım: İki kaptan gemiyi batırır
Başbakan konuşmasında satırbaşları;
"Anayasa değişikliğini bütün yönleriyle ele alacağız. Meclis bu değişikliği en iyi şekilde müzakere edecek. Vatandaşlarımız bu görüşmelerde yapılan değişikliğin ne anlama geldiğini daha iyi anlayacak. Hayatlarında neyi değiştireceğine kanaat getirecek. Bu görüşmeler burada bitmiyor. Meclis görüşmelerimizi inşallah bütün partilerimizin katılımıyla tamamladıktan sonra bunun bir de asil sahibinin önüne gitmesi var. Asıl işin sahibi onay verecek makam millettir. Millet, bu değişikliği öyle inanıyoruz ki aynen onur verecek ve Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesine giden yolda önünü açacak"
"EN BÜYÜK ONUR"
"Son 15 yıldır siyasetin içerisindeyim. Milletvekili olarak Bakan olarak hizmet etmek için gece gündüz çalıştık gayret ettik. Şunu büyük bir iftiharla söylüyorum ki, Erzincan'da kendi halinde bir ailenin 10 evladından biri olarak bu ülkenin yönetim kademesinde önemli bir sorumluluk almış olmanın ülkemizin, cumhuriyetin bize bahşettiği en büyük imkandır. En büyük onurdur"
"SİYASETİN TEK BİR AMACI VAR O DA MİLLETE HİZMETTİR"
"Bu toprakları bize vatan yapan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Onların bıraktığı bu emaneti hiçbi zarar gelmeden, bir karış toprağına halel gelmeden gelecek kuşaklara aynı şekilde, tek bayrak, tek devlet, tek vatan, tek millet olarak teslim etmek boynumuzun borcudur. Siyasetin tek bir amacı var o da millete hizmettir. Gerisinde millete hizmet olmayan siyaset benim için hiçtir. Yaptığınız yollar, köprüler, hastaneler, okullar her şey insanımızın hayatını kolaylaştırmak için, her şey insanımızı mutlu etmek için, yaşam kalitesini arttırmak için. Bu yolda taş üstüne taş koyan, bütün geçmiş siyasetçileri, yöneticileri bu vesileyle teşekkür ederiz"
Başbakan Binali Yıldırım Mecliste konuştu...
"BU KONUYU HEP VAADLERİMİZİN BAŞINDA YAZDIK"
"Getirilen değişikliklerin ülkemizin içinde bulunduğu şartları ve gelecekte karşılaşması muhtemel sorunları kökünden çözecek ve yönetim olarak karşı karşıya bulunduğumuz bazı sıkıntıları ortadan kaldıracak bir değişikliktir. 18 değişiklikten bahsedildi. 1982 anayasası bir darbe ürünü anayasadır. Bunu hepimiz biliyoruz. Bu anayasa değişikliğini zaman zaman defalarca 100'e kadar madde değiştirdik. Ama her bir değişiklikten sonra yeni anayasa değişikliği bitmedi, artarak devam etti. Hatırlayın bu yüce Meclis çatısı altında bulunan bütün partiler seçim kampanyalarında kendi beyannamelerinde biz AK Parti olarak hükümet programımızda hep bu konuyu, vaadlerimizin en başında yazdık."
"AK PARTİ VE CHP BİRÇOK KANUN ÇIKARDI"
"Yazmakla kalmadık, gerçekleştirilmesi için gerekli adımları attık. AK Parti 2002'de göreve geldiğinde Türkiye'de parlamentoda iki parti vardı. Birisi AK Parti, ikincisi CHP. Bu iki parti büyük bir krizden çıkmış Türkiye'yi düzlüğe çıkarmak, müzminleşmiş sorunları ortadan kaldırmak için yüce parlamentoda birçok kanunu çıkardı. Günler geçti, sıra cumhurbaşkanının seçimine geldi. 70'li yılların sonunda Fahri Korutürk'ten sonra 119 tur cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Ve cumhurbaşkanı seçemedik. 5 ay ülke cumhurbaşkansız kaldı ve bu da 1980 darbesine zemin hazırladı. 2007'de 363 milletvekili vardı AK Parti'nin önümüzde bir sorun görünmüyor. Normal şartlarda az milletvekili ile cumhurbaşkanı seçilmiş. Ama orada bir hukuki icat ortaya atıldı. Bu icadın adı 367. Bu 367 icadı, maalesef cumhurbaşkanlığı seçimini tıkadı. Peki milletin iradesinden başka irade yok diyoruz. Peki çözüm nerede? Parlamento çözüm üretemedi, çözüm işin sahibinde millette. Karar aldık, millete gittik. Ve millet AK Parti'ye olan desteğini yüzde 48'lere çıkararak bu işi ben kabul etmiyorum, Meclis'te bu seçimin yapılmasını onaylamıyorum işte size yetki bunu yapın dedi."
Başbakan Binali Yıldırım Mecliste konuştu...
"YÖNETİMDE İRADENİN TEK OLMASI LAZIM"
"Zaten 1982 anayasasına bakarsak bunu yapmaktan başka çaremiz yoktu. Çünkü parlamenter sistemde Meclis'in seçtiği cumhurbaşanı öngörmüş. Ama cumhurbaşkanlığının yetkilerine gelince, aldı kaçtı kocaya, dokun bakalım demişler bütün yetkileri yazmışlar. Çünkü onların kafasındaki sadece anayasa yapmak değil, kendilerini cumhurbaşkanı yapmaktı. Ve nihayet parlamenter sistem, ama bu sistemde de çok güçlü yetkilere sahip cumhurbaşkanı. Başbakan var cumhurbaşkanı var. Ne oluyor? Yürütmede iki irade var. Her zaman uyumlu olmayabilir. Hatırlayın, rahmetli Özal ve Demirel'in o günkü çatışmasını, aklınızdan geçirin. Ve yönetimde iradenin tek olması lazım. Çatal kazık toprağa girmez. Ben denizciyim, iki kaptan gemiyi batırır. Kaptanın tek olması lazım. İcraatta kaptanın tek olması lazım"
"BUNU HUKUKÇULAR, UZMANLAR SÖYLÜYOR"
"Hatırlarsanız cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin dedik, ve bunu da halk oyuna gönderdik. Vatandaşın yüzde 69'u bu kararı onayladı, ve ondan sonra aslında anayasada cumhurbaşkanlığına giden yolda önemli bir adım başlatılmış oldu. Bu ilk uygulamayı da 2014 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın halkın oylarıyla seçilmesiyle başladı. Parlamento ve cumhurbaşkanı millet iradesiyle seçilmiş. Vatandaşın verdiği iki irade. Biri cumhurbaşkanı, diğeri Meclis başkanı. Bir de parlamenter sistem var, çoğunluk partisi Bakanlar Kurulu oluşturuyor. Ve böylece sistemi kuruyorsunuz, çalışmaları yapıyorsunuz. Bu ikili yapı parlamento sistemi içerisinde halktan güç alması dolayısıyla sürdürülebilir bir şey değil. Bunu hukukçular söylüyor, uzmanları söylüyor. En son olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu mevcut durumda anayasanın mutlaka uyumlu hale gelmesi lazım, krize dönmemesi lazım beyanı üzerine bu konuda bütün partilere çağrı yaptık. 2011'de başlattığımız anayasa konusunu ele alalım ve bu şekilde de hükümet etme sistemi de dahil anayasamızda değişmesi gereken konuları gözden geçirelim. Bu konuda hatta 3 parti tayin ettiği arkadaşlar ile bir müddet çalıştılar"
"GENÇLERİMİZDEN KORKMAYALIM"
"Bu bir yönetim sistemi değişikliğidir. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemidir. Adı da budur. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Meclis seçimi aynı anda yapılmakta ve böylece iki tane erk aynı anda teşekkür etmektedir. Biri yasama ve denetlemeyi sağlayacak Meclis, diğeri de yürütmeyi, memleketin işini gücünü yapacak hükümet. Değişikliklerde ne var? 9. maddede değişiklik yapıyoruz, yargının bağımsızlığının yanına tarafsız da olsun diyoruz. Bunu MHP de, CHP de, HDP de istiyor. Neyine itiraz ediyoruz? İkinci değişiklik 75. maddede. Milletvekili 550'den 600'e çıkıyor. Milletin vekillerinin sayısının artması, daha fazla temsil imkanına sahip olmasının kime ne zararı var? 76. maddede seçilme yaşını 18'e indiriyoruz. Seçerken gelin gençler bizi seçin diye çağırıyoruz, siz biz de seçilmek istiyoruz deyince siz daha küçüksünüz, bekleyin bakalım. Böyle iş olmaz. Seçen aynı zamanda seçilecek ehliyete sahiptir. Gençlerimizden korkmayalım."
"SEÇİME MECBURİYET OLMADAN GİTMEDİK"
"Meclis seçimleri 5 yılda bir yapılıyordu. 2007'deki krizden sonra 4 yıla indirdik. Hükümet olanlar bunun ne kadar yanlış olduğunu bilirler. Seçim oluyor, hükümetin işbaşı yapması 6 ay. Kaldı 3 buçuk yıl. Başlıyorsunuz projeleri tanımaya, gidiyor 1 yıl. 1 yıl da planlamasını yapıyorsunuz etti iki buçuk yıl. Sonra hadi seçime gidelim diye muhalefet başlıyor. Sonunda da zamanında bile seçime gitseniz, biz seçime gittiğimizde mecburiyet olmadan gitmedik. Ne zaman ki sıkıştırdılar, vesayet odakları kafayı çıkardılar o zaman seçime gittik. Milletin hakemliğinin her şeyin üzerinde olduğunu kabul ederek davrandık. Yani 6 ay önce 6 ay sonra 1 yıl gidiyor kafadan. Geriye kalıyor 3 yıl. Büyük bir projeyi bitiremezsiniz. 5 yıl hem Meclis, hem hükümet, icraatların devamlılığı açısından daha güzel olacak."
"MİLLETİN VERDİĞİ GÜVENOYU YETMİYOR MU?"
"Siyasetçi hata yapabilir ama vatandaşın hata yaptığını görmedim. Onun için vatandaşa güvenelim, vatandaşın kararına başımız gözümüz üstüne diyerek itaat edelim. Vatandaşa itaat et rahat et. Meclis'in görevleri önceki anayasada da var, bunda da var. Sayın Parsak açıkladı değişen sadece gensoru ve sözlü soru var. Ama hükümet sistemi değişiyor. Bakanlar artık milletvekili değil. Cumhurbaşkanı halkın oylarıyla seçiliyor. Meclis'e hesap verme yöntemleri devam ediyor. Ama sitemin gereği gensoruya ihtiyaç kalmıyor. Güvenoyu ihtiyaç kalmıyor. Çünkü güvenoyunu millet veriyor. Güvenoyu vermeyince hükümet olabilir misiniz? Milletin verdiği güven yetmiyor mu bir de vekillerden alacağız"
Son dakika: İstanbul valiliği açıkladı! İzin verildiİstanbul Valiliği, saat 21.00 itibarıyla gıda ve sağlık malzemesi taşıyanlar öncelikli olmak üzere zincir takan tırların geçişine izin verildiğini bildirdi.
Valiliğin Twitter hesabından yapılan duyuruda, "İlimizde saat 21.00 itibarıyla gıda ve sağlık malzemesi taşıyanlar öncelikli olmak üzere zincir takılı tırların geçişine izin verilmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Yoğun kar yağışı nedeniyle tırların trafiğe çıkmaları, Valilik kararıyla yasaklanmıştı.
FETÖ firarisi ABD’de rektör olduTürkiye'de "FETÖ çatı davası", "KPSS sorularının sızdırılması" ve Şike kumpası" gibi davalarda sanık olan ve hakkında tutuklama kararları bulunan eski Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan'ın Texas'taki North American Üniversitesi'ne rektör atandığı belirtildi. Texas'ta FETÖ üyeleri tarafından kurulduğu belirtilen üniversitenin internet sayfasında yer alan 19 Aralık tarihli duyuruda, Tekalan'ın üniversitenin üçüncü rektörü olarak atandığı ifade edildi.
Texas'ta 2010'da Yüksek Öğretim Kurumu'nun (THECB) onayı ile North American College adıyla faaliyete başlayan okulun 2013'te ismini North American Üniversitesi olarak değiştirdiği görülüyor. Birçok FETÖ davasında hakkında yakalama kararları bulunan Tekalan'ın önce Avrupa'ya ardından da ABD'ye kaçtığı biliniyordu. Şerif Ali Tekalan, "aranan teröristler" listesinde 300 bin TL'ye kadar ödül belirlenen gri kategoride yer alıyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: Bu bir memleket meselesidir!Bakan Bozdağ, TBMM Genel Kurulunda Anayasa değişikliği teklifi hakkında konuştu. Bozdağ, milletin ve Türkiye'nin istiklali, istikbali ve istikrarı için son derece önemli maddeleri görüşmeye başladıklarını belirterek, siyasi istikrar, güçlü iktidar, güçlü yasama, etkin denetim, hızlı karar alma ve uygulamanın hasılı Türkiye'nin ve milletin güçlü geleceğinin temellerinin atıldığını ifade etti. Bozdağ, "Cumhurbaşkanlığı sistemi milletimizin ve ülkemizin doğrudan bekasıyla ilgilidir. Güçlü millet, devlet ancak güçlü yasama, yürütme ve bağımsız ve tarafsız yargıyla oluşturulabilir. Görüşmeler milletin gözü önünde yapılmaktadır. Hem teklifin verilmesi, Anayasa Komisyonunda yapılan müzakereler, Genel Kurul görüşmeleri ve referandum sürecinde milletimize yapılacak takdimler bütün bunların tamamı milletimizin gözü önünde gerçekleşecektir. Milletten kaçırılan, saklanan hiçbir şey yoktur. Bizim dediğimiz şey, 'Bu Anayasa değişikliklerini milletten kaçırmak değil, milletin önüne götürmektir.' Millet kararını versin, onun kararına hep birlikte saygı duyalım" ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: Bu bir memleket meselesidir!
Bakan Bozdağ, Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye'de konuşulduğunu hatırlatarak, "Bütün bu tartışmalar uzun yıllar sürdü ve bugün bu tartışmaları somuta dönüştürmek, tartışmalara nokta koymak parlamentomuzun elindedir. Bu tartışmalara nokta koyacak şey bunu Türkiye'nin ve Türk halkının gündemine taşıyıp, onların hakemliğine müracaat etmektir. Bu Anayasa değişiklik teklifi bir şahıs meselesi değildir. Bir şahsın yürütmenin başına gelmesi hiç değildir. Bu esasında memleket meselesidir, bir Türkiye meselesidir, aziz milletimizin geleceği ile ilgilidir" dedi.
Anayasa değişikliğinin OHAL döneminde görüşülmesinin doğru olmayacağına yönelik eleştirilere de değinen Bozdağ, "Bu gazi Meclis, Kurtuluş Savaşı'nın devam ettiği yıllarda 1921 Anayasası'nı yapmış ve yürürlüğe koşmuştur. Bu Meclis Kurtuluş Savaşı'nın bittiği, Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda savaşın arkasında pek çok olumsuzlukların olduğu bir dönemde 1924 Anayasası'nı yapmış ve yürürlüğe koymuştur. Türkiye'nin bugün terörle mücadelesi ve başka sorunlarımızı çözme konusunda yürüteceği çalışmaları yapacak farklı birimleri vardır ve başarıyla yerine getirmektedir" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı sistemini anlattılarSABAH Yazarlar Kulübü, dün Berlin'de Alman medya temsilcileriyle kahvaltıda buluştu. Toplantıda Türk-Alman ilişkileri ve Türkiye'deki gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunuldu. Albrecht Meier, Der Spiegel dergisinin Ortadoğu Baş Yazarı ve Editörlerinden Dieter Bednarz, Die Zeit'ın başkent ve Türkiye muhabiri Michael Thumann, Funke Medien başkent temsilcisi Michael Backfisch gibi isimlerin katıldığı kahvaltıda, SABAH Yazarlar Kulübü'nden Doç. Dr. Fahrettin Altun, Mahmut Övür, Şelale Kadak ve Ozan Ceyhun da yer aldı.
ALMANYA'YA ELEŞTİRİ
Titanic DeLux Otel'deki kahvaltıda, son zamanlarda gerilen Türk Alman ilişkileri, terörizmle mücadele, Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı ve anayasa değişikliği konuları masaya yatırıldı. Açılış konuşmasını yapan Ozan Ceyhun'un ardından söz alan Daily Sabah Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz, Almanya'nın Türkiye'ye terörle mücadelede neden destek olmadığını sordu. Karagöz, Türkiye'nin terörle mücadelede sadece kendini değil Avrupa'nın sınırlarını da koruduğunu hatırlattı. Funke Medien başkent temsilcisi Michael Backfsch de, Almanya'nın terörle mücadelede Türkiye'nin yanında yer aldığını vurgulayarak, "Alman askerleri şu anda İncirlik Üssü'nde konuşlu ve orada terörle mücadelede Türkiye'ye destek sunuyor. Ayrıca DEAŞ'la mücadelede Türkiye Almanya'dan destek talep etmiyor" dedi. Michael Tumanni ise ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerin Türk- Alman ilişkilerini etkilememesi gerektiğine vurgu yaptı. Prof. Fahrettin Altun da Türkiye, İran ve Rusya'nın bölgede önemli aktörler olduğuna dikkati çekerek, "Donald Trump'ın başkanlığında bölgede bazı faktörler de değişecek. Trump, PKK uzantısı güçleri Suriye'de desteklemezse bölgede birçok değişiklik yaşanacak" diye konuştu.
YENİ SİSTEM İHTİYACI
Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı tartışmalarının da gündeme geldiği kahvaltıda, bölgedeki çok katmanlı ve çok aktörlü terör organizasyonları ve bunlarla Türkiye'nin mücadelesine dikkat çekildi. Toplantıda, PKK, FETÖ, DEAŞ gibi daha birçok örgütle mücadelede Türkiye'nin daha kararlı, etkili ve hızlı karar alan bir mekanizmaya ihtiyacı olduğu vurgulandı.
Türkiye'de terör örgütü DEAŞ ve PKK'nın halkın yoğun olduğu yerlere yönelik saldırılarını artırması üzerine güvenlik güçleri önlemleri en üst seviyeye çıkardı.Alarmda olan güvenlik güçlerinin tedbirlerine ek olarak özel sektör de olası saldırılara karşı güvenlik sisteminde yeni düzenlemelere gidiyor. Bu kapsamda İstanbul'un ünlü büyük alışveriş merkezi (AVM) yönetimleri terör saldırılarını önlemek ve kaybı en aza indirmek için özel bir tim kuruyor.
SİLAHLA MÜDAHaLE YETKİSİ
AVM'ler yakın zamanda emekliye ayrılmış Doğu ve Güneydoğu'da sıcak çatışma deneyimi olan özel harekatçılardan timler kurma kararı aldı. Özel Harekatçılarla görüşen AVM'ler timleri 5-10 kişiden kuracak. Buna göre AVM'lerin içinde ve girişine yakın bölgede sivil ya da resmi olarak görev yapacak eski özel harekatçılar olası saldırılara anında müdahale edecek. Saldırı anında ise silahla müdahale edilecek.
Caydırıcı özelliği bulunuyor
AVM'lerde görev yapacak eski özel harekatçıların terörist ya da kötü niyetli kişilere karşı daha eylem gerçekleşmeden caydırıcı yanının da olacağını belirten güvenlik uzmanları "AVM'lerde işlenen suç oranı da düşecek" diyor.
İLK ETAPTA 4 AVM
Yeni uygulama için emekli özel harekatçılarla ilk etapta İstanbul'daki 4 büyük AVM temasa geçti. Sistemin yasal uygulaması ve silah kullanma yetkisiyle ilgili düzenlemeler de gözden geçirilecek. Sistem en kısa sürede devreye girecek. (Akşam)
Kocaeli Emniyet Müdürlüğüne saldırı hazırlığındaki 3 terörist tutuklandıKocaeli İl Emniyet Müdürlüğünü fotoğraflayarak saldırı hazırlığında oldukları iddia edilen 6 terör şüphelisi, bugün öğlen saatlerinde geniş güvenlik önlemleri arasında Kocaeli Adliyesi'ne çıkarılmıştı. Adliyedeki işlemleri tamamlanan şüphelilerden L.A, F.A. ve C.A. tutuklanırken, M.D. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Diğer 2 zanlının adliyedeki işlemleri sürüyor.
Bakan Çavuşoğlu'ndan flaş açıklamalar! "Seyirci kalamayız"Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinin stratejik ortaklık düzeyinde olduğunu belirten Çavuşoğlu, NATO bünyesindeki ortaklığın da ikili ilişkilere ayrı bir boyut kazandırdığını belirtti.
"ABD, YPG İLE İŞBİRLİĞİNE SON VERMELİ"
İkili ilişkilerin ABD'nin yeni yönetimiyle de aynı anlayışla, karşılıklı menfaatler temelinde geliştirilmek istendiğini belirten Çavuşoğlu, "ABD'nin önceki dönemde yapılan bazı hataları sürdürmeyeceğine inanıyoruz. İki öncelikli beklentimiz var. Birincisi FETÖ elebaşının ve diğer yöneticilerinin bir an önce ülkemize iade edilmesidir. İkincisi de PKK'nın uzantısı olan YPG ile işbirliğine son verilmesidir." diye konuştu. Türkiye'nin bu iki haklı beklentisinin karşılanmasının Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği açısından büyük önem taşıdığını kaydeden Çavuşoğlu, "Türkiye ve ABD, çok geniş bir coğrafyada olumlu etkiler yaratabilecek kudrete ve imkanlara sahip iki stratejik ortaktır. Bu iş birliğinin özenle korunması gerektiğine inanıyoruz." dedi.
"PKK'NIN KANDİL BENZERİ ALAN TESİS ETMESİNE SEYİRCİ KALAMAYIZ"
Irak'taki gelişmelerin Türkiye'nin güvenliğini, refahını ve barışı doğrudan etkilediğini dile getiren Çavuşoğlu, "Irak'ın kapsayıcı bir siyasi düzende kalıcı huzur, güvenlik ve istikrara kavuşmasını arzu ediyoruz. Bu ülkenin DEAŞ, PKK ve benzeri terör örgütlerinin yuvası haline gelmesini istemiyoruz. PKK'nın, Irak'ta yıllardır işgal ettiği alanları genişletmesine ve Kandil benzeri bir alan tesis etmesine seyirci kalmayacağımızı bir kez daha buradan vurguluyorum." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE YAPICI TUTUMUNU SÜRDÜRECEK"
Türkiye olarak Irak ile iş birliğini her alanda genişletmek istediklerini kaydeden Çavuşoğlu, Türkiye'nin yapıcı tutumunu sürdüreceğini söyledi.
Dünyanın neresinde olursa olsun zorda kalanlara yardım ettiklerini dile getiren Çavuşoğlu, büyükelçilerin sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin değil Türkiye'ye umutla bakan, dualarında Türkiye'yi ve milletini unutmayanları da temsil ettiklerini söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti'nin her bir büyükelçisi sadece ülkesinin değil, cansız bedeni kıyıya vuran Aylan bebeğin davasının da büyükelçisidir. Ülkesinin sokaklarında misket oynamak yerine misket bombaları altında çaresizce umut eli bekleyen Bana gibi mazlum çocukların büyükelçisidir." ifadelerini kullandı.
"FETÖ İLE MÜCADELE DIŞ POLİTİKAMIZIN EN ÖNEMLİ BAŞLIĞIDIR"
15 Temmuz darbe girişiminin milli değerleri, demokratik ve ekonomik kazanımları olduğu gibi Türkiye'nin dış politikasını da hedef alan bir ihanet hareketi olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Bu darbe girişiminin faili olan FETÖ terör örgütü ile mücadele, bugün dış politikamızın elbette en önemli ve öncelikli başlığıdır." diye konuştu.
"HALKIMIZA SÖZÜMÜZ VAR"
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin girişimleri sonunda İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Asya Parlamenterler Asamblesinin FETÖ'yü terör örgütü ilan ettiğini vurgulayarak bugüne kadar 19 dernek veya yayın kuruluşu statüsünde, 83'ü okul veya eğitim merkezi olmak üzere 102 FETÖ kuruluşunun kapattırıldığını veya yönetiminin devrinin sağlandığını belirtti.
"TERÖRLE MÜCADELE SONUNA KADAR DEVAM EDECEK"
Fas'ın da 8 okulu bir ay içinde kapatacağını açıkladığını ve tüm dünyanın bu hain terör örgütünün gerçek yüzünü görmeye başladığını belirten Çavuşoğlu, "Ne yaparlarsa yapsınlar boş. Halkımıza, milletimize sözümüz var. İçeride de dışarıda da bunların peşini bırakmayacağız. Örgüt elebaşının ülkemize iadesi konusunu da çok yakından takip ediyoruz. Çok önem atfediyoruz. ABD'deki yeni dönemde de bu sürecini yakından takip edeceğiz. Bu konudaki çalışmalarımızı kararlılıkla ara vermeden sürdüreceğiz. PKK, DHKP-C, DEAŞ, PYD, YPG ve diğer terör örgütlerine karşı mücadelemize de sonuna kadar devam edeceğiz." diye konuştu.
Erdoğan'dan Başika kahramanlarına moral telefonuEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın Başika kampını ziyareti sırasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamptaki askerlerle telefonla görüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başika kampındaki askerlerle telefonla görüştü
Erdoğan, görüşmede, Başika'daki tüm askerleri kutlayarak, "Başika kampındaki başarılarınızın artarak devamını diliyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun inşallah. Sizler orada gerçekten bir destan yazıyorsunuz." diye konuştu.
"DEAŞ'a sizler orada ciddi manada kan kusturdunuz, onlara ciddi manada hesap sordunuz." ifadesini kullanan Erdoğan, "Suriye'de verilen mücadelede de gerçekten bin 300 civarında DEAŞ'lının etkisiz hale getirilmiş olması, burada Türk askerinin kudretini göstermesi bakımından çok önemli olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamptaki askerlere hitaben şunları kaydetti:
"Öncelikle sizleri tebrik ediyorum. Emrinizdeki ast, üst kardeşlerimle beraber vermiş olduğunuz bu eğitimin, sürecin çok daha başarılı bir şekilde devamı temennimizdir. Şu anda tüm Başika kampındaki askerimize Türkiye'den şahsım ve milletim adına en kalbi duygularla şükranlarımı bildiriyorum. Sizlerin orada vermiş olduğu bu eğitim, gerek peşmerge gerekse diğer Musul'daki kardeşlerimiz olsun bölgenin barışı için, bölgedeki gelişmelere olumlu katkılar noktasında çok büyük faydası olacaktır.
Orada siz şu anda adeta zulmün karşısına dikilmiş yiğitler olarak varsınız. Orada eğitim veren güçlerimizi tebrik ediyorum, kutluyorum. Diliyorum ki sizler zaten bu göreve giderken adeta şehadete yürüyen kadrolar olarak gittiniz. Şu ana kadar da çok büyük başarıyla Başika kampındaki süreç devam ediyor. Sayın Başbakanımızın merkezi yönetimle yaptığı görüşmeler verimli geçti, haberlerini aldım. Döndükten sonra bunların değerlendirmesini de yapacağız ve yeni yeni çok daha hayırlı adımları inşallah bölgede atacağız. Ben sizleri tekrar kutluyorum. Bir olun, beraber olun, iri olun, kardeş olun, hep birlikte Türkiye olun."