Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında gündemi değerlendiriyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden referandum sürecinde Avrupa ile ilişkilere, FETÖ ile mücadelede gelinen aşamadan, Türkiye'nin teröre karşı içeride ve dışarıda sürdürdüğü mücadeleye, gündeme dair soruları canlı yayında cevaplıyor..
Tarihi: 27.03.2017 20:32 Son Güncelleme Tarihi: 27.03.2017 21:19
Cumhurbaşkanı Erdoğan SHOW TV-HABERTÜRK TV-BLOOMBERG HT ortak yayınında
Türkiye'ye dair tüm gelişmeleri Veyis Ateş soruyor, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yanıtlıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Show TV-Habertürk TV-Bloomberg HT ortak canlı yayınında Veyis Ateş'in sorularını yanıtlıyor...
CANLI YAYINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden referandum sürecinde Avrupa ile gerilen ilişkilere, FETÖ ile mücadelede gelinen aşamadan, Türkiye'nin teröre karşı içeride ve dışarıda sürdürdüğü mücadeleye, gündeme ve Türkiye'ye dair tüm gelişmeleri Veyis Ateş soruyor, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yanıtlıyor.
"27 Mart 1994'ü hatırlatmanız sebebiyle teşekkür ediyorum ve İstanbul gibi bir güzel şehre, muhteşem şehre 1994'ün 27 Mart'ında belediye başkanı olarak göreve başlamak mutluluk vesilesiydi. İstanbul zor koşullar yaşamış bir şehirdi. CHP'den devraldık. Ve o zaman İBB'nin 2.5 milyar dolar borcu vardı. Sadece finans olayı değil, İstanbul susuzdu, çöp dağları vardı, hava kirliliği vardı. Bizler süratle yoğun bir çalışmayla bir taraftan belediyenin finans yönetimini öncelikle ele aldık. Finans yönetiminin yanında insan yönetimini ele aldık ve tabii insan yönetimiyle finans yönetimi başarılı şekilde ele alınınca süratle mesafe aldık.
Aklımda kaldığı kadarıyla o zamanlar doğalgaz İstanbul'un geneline yaygınlaşmış değildi. 50 bin haneye ulaşmıştı ve 'süratle hava kirliliğini çözebilmek için doğalgazı yaygınlaştırmak gerekir' dedik ve ana hatları yaygınlaştırmak için adımlarımızı attık. Vatandaş doğalgaza girmekten çekiniyordu. Maliyetinin yüksek olduğunu düşünüyordu. Biz de 'Hayır bunun maliyeti aslında yüksek değil. Birçok şeyden kazanacaksınız. Evinizin içerisindeki temizlik, her yere onun yaygınlaşması birçok şeyi size geri iade edecek'. Ve vatandaş yaşadıkça anlamaya başladı. Bizler de bu adımı attık ve hava kirliliği, öbür taraftan çöp dağlarını yok etmeye başladık. Ama çöp dağlarını yok ederken şehir içinde belli merkezler kurmak suretiyle o istasyonlarda çöpü topluyor, sonra da şehir dışındaki yok etme merkezlerine götürüyorduk.
Suda bir sektör oluştu. Nasıl benzin istasyonları varsa su satış istasyonları vardı. Plastik bidonlar o ara ciddi manada yaygınlaşmıştı. Çünkü evde su akmıyor. Bir de şu anda nasıl pet şişelerde su içiyorsak icadı öyle başladı. Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu'nu o zaman İSKİ'nin başına getirmiştim. İSKİ yolsuzluklarla anılmış bir kurumdu. Bizden önce CHP zihniyeti Yalova'dan Kuruçeşme'ye tankerlerle su getirip dağıtacakmış. O getirdiğin su Beşiktaş ilçesine anca yetişir. Suyla birlikte İstanbul'un zenginlikleri meydana çıkmaya başladı. İstanbul'un varolan zenginliği var. Farkında olmayan CHP zihniyeti bunu götüremedi. Şu anda olduğu gibi. Önce konuyu hazmedeceksin. Önce teşhis, sonra tedavi.
CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU'NUN CUMHURBAŞKANI'NIN TBMM'Yİ FESİH YETKİSİYLE İLGİLİ SÖZLERİ..
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ne demişti? Üçüncü dönem seçilemiyor. İkinci dönemin sonunda meclisi fesih edebilir, kendisi de seçilebilir. Böylece ne olacak, 5 yıllık süreyi doldurmadığı için üçüncü dönem de seçilme ihtimali olacak, asıl amaç bu. Kılıçdaroğlu'nun 3 dönem iddiası
Sayın Kılıçdaroğlu bu maddeleri okumamış. 18 maddeden haberi yok. Cumhurbaşkanı 5+5 iki dönem seçilir. İkinci dönemde 'Cumhurbaşkanı Meclis'i fesheder dedi' dikkat ederseniz. Cumhurbaşkanı'nın Meclis'i feshi yetkisi yok. Dürüst ol, yalan söyleme. Dinleyenler de zannediyor ki Cumhurbaşkanı'nın fesih yetkisi var. Böyle bir şeyi niye söylüyorsun?
Cumhurbaşkanı'nın Meclis'i fesih yetkisi yoktur. Meclis'in bir erken seçim yapma yetkisi var mıdır? Böyle bir karar alabilir mi? Meclis'in böyle bir karar alma yetkisi var. Ama bunu Meclis alır. Cumhurbaşkanı'nın talebiyle değil. Bunun için de oranlar var. Meclis o oranı yakalayamadığı takdirde böyle bir yetkisi de yok.
CUMHURBAŞKANI'NIN OHAL YETKİSİ..
OHAL ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı, tamam OHAL kararı için adım atar. Ama bunu attığı zaman Meclis'e gider ve Meclis bu OHAL kararını ne yapar, onar. Veya onaylamaz. Onadığı takdirde OHAL devreye girer. Onaylamazsa devreye girmez. 'Ben yine bunu uygulamaya koydum' böyle bir şey diyemez. Aynı sapıtmayı şunda da yapıyorlar; 'kararnameyi kanunların üzerine çıkarıyor' açıklamaları var. Cumhurbaşkanı kararnamelerinin ne yasa ne de anayasa üzerinde hükmü yoktur. Hakkında anayasal ya da yasal bir madde varsa kararname çıkaramaz Cumhurbaşkanı. Velev ki çıkardı, Cumhurbaşkanı olmayan bir konuda kararname çıkardıysa parlamento gerekirse münfesih hale getirebilir. Güçlü, denetim mekanizması ağır olan bir parlamento var. Bu zat'ın hiç haberi yok. Sınırsız başkan yardımcısı atamaktan bahsediyor. Bin 500'e kadar başkan yardımcısı. Böyle çocukça bir yaklaşım olur mu? Biz 36 bakanla devraldık ve aldığımız 36 bakanla, Başbakan dahil 25 kişilik kabine oluştu o zaman. Şu anda da ya 27'dir, ya 28. Herkese lütufta bulunan iktidarlar oluşturmadık. Tek başına hükümetin güzelliği burada.
Yalan zaten makine gibi çalışıyor, ve bizim anlattığımız örnekler bunları yalanlıyor. Böyle bir şey olamaz. Bunu 16 Nisan teyit edecektir. Sonrasında bu dönem içerisinde de zaten mevcut kabine, mevcut hükümet 2019 Kasım'ına kadar bu işi hayırlısıyla götürecektir. Hükümet kabinede değişiklikler yapabilir, birleştirebilir, şu olur, bu olur. Mevcut hükümetin tasarrufudur. Benim bir tasarrufum yok. Hükümetle bazı görüşmeler yaparak yenilemelere gidilir, gidilmez, sayın Başbakan'la aramızdaki görüşmeyle alakalı bir konudur. Salt şahsımla olan tasarrufla yapamam.
"KILIÇDAROĞLU MUHTARLAR MESELESİNDE DE GAF YAPTI"
Bu muhtarlar meselesi... Orada yine bir gaf yaptı. Tayyip Erdoğan şu anda Külliye'de 16 bin muhtarı millet adına ağırladı. Biz davet ederiz, orada İçişleri Bakanımız kendileriyle konuşur. İçişleri bakanlığındaki belirli birim muhtarların sorunlarını takip eder. Daha sonra bir yemek yeriz. Daha sonra da her ilin muhtarları ile resim çekilir. Hediyelerini veririm ve uğurlarım. 16 bin muhtarla bunu yaptım. Hedefim 55 bin muhtarla bunu yapmak. Bunların içinde asla şu partili bu partili yok.
(18 YAŞINDAKİLERE SEÇİLME HAKKININ VERİLMESİ) ERKEKLER 65 YAŞINA, BAYANLAR 60 YAŞINA GELMEDEN MAAŞ ALAMAZ
Bir diğer konu. BM Genel Kurulu'ndaki ifadeyi gördünüz. Bu zatın BM genel kuruluna kimlerin katıldığından bile haberi yok. Oraya liderlerden çok atanmışlar geliyor.
18 yaşındaki gençlerimize büyük bir hakaret olarak görüyorum. Kaldı ki 18 yaş olarak sınırlı değildir. Şimdi ise 18-25 yaş arası gençlik bundan istifade edecek. Sadece bundan değil. Bu yaş grubunda AB'nin ortalaması yüzde 73. Biz bu işe çok çok geç kaldık. Şöyle bi tarihimize bakalım ya. Fatih'e bakıyorsun 21 yaşında çağ kapatıp çağ açıyor. Seçme yaşı olarak 18'i veriyorsun seçilme olarak vermiyorsun. Bakan olmaya bakıyorsun, 22-25 yaşında bakanlar tanıyorum ben. Niye gençlerimize güvenmiyoruz ya? Bizim genç yaşta parlamentoda olan arkadaşlarımızın bir çoğu esnaf. Partimizin gençlik kollarından girmiş seçilmiş ve gelmiş. Diyor ki vekil olacak. Olduktan sonra 2 senede emeklilik hakkını kazanacak. Ayda 10 bin lira maaş alacak ve emekliliğini böyle devam ettirecek. Bi defa 23 yıl prim ödeyecek. Erkeklerde 65 yaşına gelmeden maaş alamaz. Bayanlarda da 60. Ondan önce alamaz. Parlamento görevini askerlikten daha kolay görmüyorum. Kaç kişi burada muaf olacak. 3 kişi 5 kişi. Burada milletvekiline böyle br hakkın tanınmasını ben vatani bir görev olarak düşünüyorum. Arkadaşlarım da buna katılıyordur.
"MİLLET 'EVET' DERSE HÜKÜMETLER GENSORU BELASINDAN KURTULACAK"
Bizim mevcut anayasamızı, kanunlarımızı tek başına, tek adam değiştirme yetkisine sahip mi. Tek başına bunları değiştirmeye yetkisi olmayan bir kişi nasıl oluyor da teşkilat şemasını değiştirebiliyor?
Onun değiştirebileceği yerler yasalarda yazar. Mevcut anayasada 104. madde. Orada cumhurbaşkanının görev alanları bellidir. Gelecek olanda da bellidir. Lokantaları kapatmasından tut da, ne bileyim birçok yerlerdeki ilgili ilgisiz görevden almaya varıncaya kadar... 5 yıl güvenoyu, millet sandığa gider ve sandıkta kararını verir. Şu anda olduğu gibi... Belki Kılıçdaroğlu'nu rahatsız eden odur, akşam yat, sabah kalk gensoru yok artık. 16 Nisan'da milletimiz 'Evet' derse hükümetler gensoru belasından kurtulacak. Çünkü çalıştırmıyor. İki de bir güvenoyu yok. 5 yılda bir sandığa gelir, millet kal derse kalırsın, değiş derse değişirsin.
-"SAYIN KILIÇDAROĞLU BU MADDELERİ OKUMAMIŞ"
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 3. dönem ve OHAL iddialarına ilişkin, şu değerlendirmede bulundu:
"Her şeyden önce Sayın Kılıçdaroğlu bu maddeleri okumamış. Bir defa 18 maddeden haberi yok. Cumhurbaşkanı, 5+5 iki dönem seçilir. İkinci dönemde Cumhurbaşkanı, meclisi fesh eder dedi dikkat ederseniz. Bir defa Cumhurbaşkanının meclisi fesh yetkisi yok. Dürüst ol, yalan söyleme. Dinleyenler de zannediyorlar ki hakikaten Cumhurbaşkanının fesh yetkisi var. Böyle bir yetki yok. Fesh edecek, fesh ettikten sonra da meclis tekrar üçüncü defa için bir seçim kararı alacak. Bu seçimle beraber de meclise bu seçime götürmesiyle, kendisi için yeniden üçüncü kez seçilme yolunu açacak. Üçüncü kez seçilme yolu, onun tekrar burada Cumhurbaşkanlığına gelmesine yönelik bir yol değildir. Böyle bir şeyi niye söylüyorsun?
Şunu bir defa düzeltmemiz lazım. Cumhurbaşkanının meclisi fesh yetkisi yoktur. Meclisin erken seçim yapma yetkisi var mıdır? Böyle bir karar alabilir mi? Meclisin böyle bir karar alma yetkisi var. Ama bunu meclis alır, Cumhurbaşkanının talebiyle değil. Bunu alması için de oranlar var. Bu oranları da meclisin yakalaması lazım. Meclis o oranı yakalayamadığı taktirde, böyle bir yetkisi de yok."
OHAL
Erdoğan, OHAL ile ilgili de şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı, OHAL kararı için adım atar ama bu adımı attığı zaman nereye götürecek bunu? Bu da meclise gider. Meclis bu OHAL kararını ne yapar? Onar veya onaylamaz. Onadığı takdirde, OHAL devreye girer. Cumhurbaşkanı onaylamazsa, OHAL zaten devreye girmez. 'Ben bunu uygulamaya koydum' diyemez.
Kararnameyi, kanunların üzerine çıkarıyor. Bu tür açıklamaları var. Bir defa Cumhurbaşkanı kararnamelerinin, ne anayasa ne yasa, bunların hiçbirinin üzerinde hükmü yoktur. Kaldı ki hakkında anayasal veya yasal bir madde varsa, kararname çıkaramaz Cumhurbaşkanı. Velev ki Cumhurbaşkanı bir kararname çıkardı. Cumhurbaşkanı olmayan bir konuda kararname çıkardıysa, parlamento bu kararnameyi de gerekirse münfesih hale getirir çıkaracağı bir yasayla. Güçlü, denetim mekanizması ağır olan bir parlamento var ama bundan, bu zatın hiç haberi yok. Böyle bir şey yok aldatıyor. "
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Niye biz gençliğimize güvenmiyoruz? Seçme hakkı olarak 18'i veriyorsun, seçilme hakkı olarak vermiyorsun. Seçme, seçilme hepsi de 18 olacak. AB'de 22, 25 yaşında bakanlar tanıyorum. Niye biz gençlerimize güvenmiyoruz? Güvenelim. 'Beylerin çocukları parlamentoya girecek.' diyor. Bu kendi kanaati, kendine ait düşüncesi. Böyle bir şey yok. Şu anda genç yaşta parlamentoda olan arkadaşlarımızın babalarının birçoğu esnaf. Parlamentoya parti teşkilatımızın gençlik kollarından girmiş, seçilmiş ve gelmiş. İnşallah bu yeni dönemde de birçok Anadolu çocukları buraya gelecek." dedi.
BAŞKAN YARDIMCILIĞI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde "sınırsız başkan yardımcısı atanabileceği" sözlerine değinen Erdoğan, şunları söyledi:
"Böyle çocukça bir yaklaşım olur. Biz, 36 bakan devraldık ve aldığımız 36 bakanla başbakan dahil, Abdullah Bey'in dönemi, 25 kişilik bir kabine oluştu o zaman. Şu anda da zannediyorum ya 27 ya 28'dir. Biz öyle herkese lütufta bulunan iktidarlar oluşturmadık. Zaten tek başına hükümetin güzelliği burada. 'Şimdi sadece yardımcılar 50'den başlıyor bin 500'e kadar gidiyor, aile şirketi adeta, o hale getiriyor...' Yok böyle bir şey. Bir olur, iki olur, bilemedin üç olur. Hayatında böyle bir şey görmemiş. Çünkü yalan zaten makine gibi çalışıyor. Bizim anlattığımız örnekler, hepsi bunları yalanlıyor. Böyle bir şey olamaz. Bunu inşallah 16 Nisan teyit edecektir. 16 Nisan'dan sonra, bu dönem içerisinde de zaten şu andaki mevcut hükümet, 2019 Kasım'a kadar bu işi hayırlısıyla götürecektir. Hükümet kabinede değişiklikler yapabilir, birleştirebilir (bakanlıklar) şu olur bu olur, o mevcut hükümetin tasarrufudur. Cumhurbaşkanı olarak şu anda benim böyle bir tasarrufum yok. Ben hükümetle bazı görüşmeler yaparak, bazı yenilemelere gidilir gidilmez, şu anda Sayın Başbakanla aramızda yapılacak görüşmeyle alakalı bir konudur. Bunun dışında böyle sadece şahsımda olan bir tasarrufla böyle bir şeyi yapamam. Böyle bir hakkım, yetkim yok."
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde cumhurbaşkanının muhtarları alma hakkı olmadığını belirterek, "Muhtar seçimle geliyor, muhtar atamayla gelmiyor. Dolayısıyla seçimle gelen seçimle gider. Böyle bir yetkisi yok. Anayasal, yasal teminat altındadır muhtarlık." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 16 bin muhtarı ağırladığını ifade eden Erdoğan, "Tayyip Erdoğan, millet adına ağırladı. Çünkü muhtarlar Cumhurbaşkanlığı makamına böyle gelip girmezler, mümkün değil. Biz, davet ederiz, İçişleri Bakanımız önce kendileriyle konuşur. Onlara formlar dağıtırız, sıkıntıları nedir onları işlerler. İçişleri Bakanlığındaki birim de hangi bakanlıkla ilgiliyse onları takip eder. Bu işin bir boyutu. Benim bir hitabım olur daha sonra beraber bir yemek yeriz, daha sonra da her ilin muhtarlarıyla grup grup resimler çektiririz. Hediyelerini veririm ve uğurlarım çünkü orası Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Hedefim 55 bin muhtarla inşallah bunu yapmak. Bunların içinde asla 'Şu partilidir, bu partilidir.' diye bir şey yok, herkese bu davet yapılır. Bunu şu ana kadar gelen 16 bin muhtarımız zaten biliyor."
Erdoğan, "Davetinize 'hayır' diyenler oldu mu?" sorusuna, "Bazıları gelmiyor, özellikle HDP'liler filan falan bunların içerisinde. Gelmeyenler oluyor tabii. Ben onun da kırılacağına inanıyorum." karşılığını verdi.
MECLİS DENETİMİYLE İLGİLİ TRUMP VE OBAMACARE ÖRNEĞİ...
Genel kurulda ayak ısırmaya varıncaya kadar, bayan milletvekilinin burnunu kırmalar... Bunu ortadan kaldırdığımızda parlamento çok daha sağlıklı çalışacak ve kucaklama hakim olacak. 16 Nisan'dan sonra Kasım 2019'a kadar ben zaten görevimin başındayım. Bir değişiklik olmayacak. Hükümet de görevinin başında. Şu anda yasalar neyse, yine bu yasalar çerçevesinde adımını atacaktır. ABD'de Trump sağlık reformuyla ilgili ne dedi, 'kaldıracağım' dedi. Ne oldu? Kaldırabildi mi? Kendi partisi aleyhte aldığı kararlarla şu anda Trump'ın bu adımı engellendi. Belki de Obama veya onun partisi işbaşında kalsaydı Obama'nın attığı adım devam edecekti. Trump'ın atmak istediği adım engellendi. Denetim gücü var demek. Kendi partiniz de olsa parlamentonun işine gelmiyorsa sizi engelleyebilirler. Bu kurumların hepsi anayasa teminatı altındadır. Bunlarla ilgili 'keyfim elverdi' diye bir şey yok. 5 keçiyi güdemeyecek adamlarla bu iş yürümez.
"MERSİN, YOZGAT, ISPARTA'YI GÖRÜN"
Bu beyefendi Türkiye'de SSK'ya bağlı hastaneleri yönetti mi? SSK Genel Müdürlüğü yaptı. O dönemdeki hastanelerin halini sizler de herhalde izlemişsinizdir. Bilmiyorum sizin arşivinizde var mı? Bir SSK'yı yönetirken '10 sene öncesine göre, şu anda geriyiz' diyor.
Rahmetli Savaş Ay 'Siz genel müdürsünüz ama. Bu işi ileri götürmeniz lazım. Niye yapmadınız?' diyor. Düşünün sağlam giren hasta çıkar.
Yatırım planları vesaire bürokratların değil diyor. Yahu bürokrat yatırımla ilgili planı her şeyi hazırlar, bağlı olduğu siyasiye sunar. Sen ne yaptın? Sen böyle bir şeyi yapmadın ki. Kaldı ki kendi imkanları dahilinde başarılı bir bürokrat en azından hijyenini kontrol altına alır. Sende böyle bir şey de yok. Beyefendi belki Ankara'dan hiç ayrılmamıştır. Bütün serum şişelerinin nasıl atıldığını gördük. Böyle bir hastane düşünülebilir mi? Bir de şimdi bakın hastanelere. Nüfus 80 milyon oldu. Sadece şehirlerde değil ilçelerde hastane kurduk. Bir taraftan da 'bunlar yeterli değil, doktor yetiştirmemiz lazım' dedik, salt sağlık üniversiteleri kurduk. Diş hekimi, eczacı yetiştirelim diye adımlar atıyoruz. Beyefendinin böyle bir raporu var mı? Böyle bir raporu olsa dahi senin elinde görevin var arkadaşım. Sen o hastaneyi inceleyeceksin. Sana verilmiş bütçe var, onu kullanacaksın. Ama para yönetmekten anlayan biri değil. Anlasaydı görürdük hastanelerde. Biz de işin başına geldiğimizden beri bu hastaneleri yapıyoruz değil mi? Sadece kendi bütçemizden yapmıyoruz. Şehir hastanelerini kamu-halk ortaklığı ile yapıyoruz. Çeşitlendirmek suretiyle şu anda hastaneyi X şahsa ihale ile veriyoruz. Sonra 15-20 sene neyse oranın bütün işletme olayı onun vasıtasıyla olacak. Biz doktorları vereceğiz, hemşiresini vereceğiz ama bütün bakımı onlara ait. Mersin, Yozgat, Isparta'yı görün.
"ZATEN ÇOK BAŞLILIĞI KALDIRMAK ÖNEMLİ, BİZ TEK BAŞLILIK OLSUN DİYEREK BUNU BİRLEŞTİRMENİN ADIMLARINI ATIYORUZ"
Bu özel sektöre ait olan hastanelerle SGK'nın anlaşmaları var. Bunlarla da bunu artırdık. SGK hastaneleri bize önceleri 'devlete bu işi vermeyiz' dediler. 'Alacağız'. İşçi sendikaları 'vermeyiz' dedi, 'alacağız'. Çift başlılık, çok başlılık olmaz. Bu iş tek merkezden yürüyecek. Yasal düzenlemesini yaptık. At binenin, kılıç kuşananındır. Buralara öyle geldik. Burada çok başlılığı ortadan kaldırmak önemli. Başbakan ayrı, Cumhurbaşkanı ayrı havada olursa bunları yaşadık biz. Bunların olmaması için, ki kendisi geçenlerde 'Başbakan ayrı, cumhurbaşkanı ayrı partiden olur ve birbirleriyle kavga ederse yönetim nasıl olacak, millete anlatmıyorlar' diyor. Bu kavga olmasın diye bunu yapıyoruz.
Biz zaten bu ayrım olmasın, tek seslilik olsun diyerek bunu birleştirmenin adımlarını atıyoruz. Dersini çalışmamış. Artık Başbakan yok ki ya. Cumhurbaşkanı var. Kendisi için yeteri kadar başkan yardımcısını atayacak, bakanları atayacak ve böylece hizmette konsensüs meydana gelecek. Bu adımı atmanın aynı zamanda projesidir bu proje.
"HAYIR DİYENLERİN NEDEN HAYIR DEDİKLERİNE YÖNELİK İZAHI YOK"
Henüz işin heyecan dolu günleri yaşanıyor. Bizler sahadayız. Başbakan, bakanlar hepsi arazide. Dün İstanbul'un 3 tane ilçesindeydim, bugün 2 ilçesindeydim. Aynı zamanda kapalı salon toplantılarını yaptım. Yağmur ve soğuğa rağmen meydanların heyecanını çok iyi gördüm. Bugün bile meydanlar çok iyi. Dün, pazar, çok çok iyi, muhteşem. Aynı haberleri sayın Başbakan'dan da dinliyorum. Şu anda ibre yükselişte. Daha iyi olacağı kanaatindeyim. Çünkü 'Hayır' diyenler neden 'Hayır' dediklerinin izahını yapamıyorlar. Ellerinde buna yönelik veri yok. Kandil'deki teröristler 'Hayır' diyor diye mi 'Hayır' diyecekler. İmralı'daki teröristbaşı, Pensilvanya'daki FETÖ'nün başı 'Hayır' deyin diye çağrıda bulunuyor diye mi 'Hayır' diyecekler. Bu önemli. 'Evet' demenin gerekçeleri var ama 'Hayır' demenin yok. Bütün bu 'Hayır' diyenlerle beraber hareket etmek 'Hayır' ifadesini kavrama anlamına gelmez. Almanya'da, Belçika'da, Hollanda'da, İsviçre'de yapılanlar ortada. Yahu seçim Türkiye'de oluyor.
"Hitler yaşasaydı sizinle gurur duyardı"
İsviçre'de 'Kill Erdoğan' pankartlı hayır kampanyası
Referandum için 'evet' kampanyalarına izin vermeyen Avrupa, PKK'nın Kill Erdoğan pankartlı 'hayır' kampanyasına izin verdi.
İsviçre'nin başkenti Bern'de PKK'lıların düzenlediği 'hayır' etkinliğinde açılan pankartlar dikkat çekti.
KILL ERDOĞAN PANKARTIMedeniyet beşiği olduğunu iddia eden İsviçre'de terörist başı Apo'nun pankartlarıyla birlikte "Kill Erdoğan" (Erdoğan'ı öldür) yazılı pankarta izin verilmesi Avrupa'nın özgürlük anlayışını bir kez daha gözler önüne serdi.