Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa'ya seslendi: Bu adamlarınıza çekidüzen verin, yoksa...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,Avusturya'nın cami kapatma kararı ile ilgili, "Ondan korkuyorum, bir Haçlı-Hilal savaşına doğru, bu Avusturya Başbakanının attığı adımlar, dünyayı buraya doğru götürüyor. Bunun için de özellikle Batı dünyası, bu adamlarına çekidüzen vermesi gerekir. Eğer bunlar çekidüzen vermezse, bu hesaplar farklı bir şekilde yapılmaya doğru gidecektir. Neymiş? Oradaki bizim din adamlarımızı Avusturya'nın dışına atacaklarmış. Ya siz bunu yaparsınız da biz boş mu dururuz

Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa'ya seslendi: Bu adamlarınıza çekidüzen verin, yoksa...

Giriş Tarihi: 10.6.2018 06:36 Güncelleme Tarihi: 10.6.2018 10:02  

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul-Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen programın ardından açıklamalarda bulundu. Avusturya'nın 7 camiyi kapatma kararına ilişkin Erdoğan, "Bunun için de özellikle Batı dünyası, bu adamlarına çekidüzen vermesi gerekir. Eğer bunlar çekidüzen vermezse, bu hesaplar farklı bir şekilde yapılmaya doğru gidecektir. Neymiş? Oradaki bizim din adamlarımızı Avusturya'nın dışına atacaklarmış. Ya siz bunu yaparsınız da biz boş mu dururuz? Biz de bir şeyler yaparız demektir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Sivil İrade Platformu tarafından organize edilen iftar programında konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ondan korkuyorum, bir Haçlı-Hilal savaşına doğru, bu Avusturya Başbakanının attığı adımlar, dünyayı buraya doğru götürüyor." dedi.

Avusturya'nın 7 camiyi kapatma kararına ilişkin Erdoğan, "Bunun için de özellikle Batı dünyası, bu adamlarına çekidüzen vermesi gerekir. Eğer bunlar çekidüzen vermezse, bu hesaplar farklı bir şekilde yapılmaya doğru gidecektir. Neymiş? Oradaki bizim din adamlarımızı Avusturya'nın dışına atacaklarmış. Ya siz bunu yaparsınız da biz boş mu dururuz? Biz de bir şeyler yaparız demektir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Avusturya'ya tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avusturya'nın 7 camiyi kapatma kararına ilişkin "Ondan korkuyorum, bir Haçlı-Hilal savaşına doğru, bu Avusturya Başbakanının attığı adımlar, dünyayı buraya doğru götürüyor" dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,Avusturya'nın cami kapatma kararı ile ilgili, "Ondan korkuyorum, bir Haçlı-Hilal savaşına doğru, bu Avusturya Başbakanının attığı adımlar, dünyayı buraya doğru götürüyor. Bunun için de özellikle Batı dünyası, bu adamlarına çekidüzen vermesi gerekir. Eğer bunlar çekidüzen vermezse, bu hesaplar farklı bir şekilde yapılmaya doğru gidecektir. Neymiş? Oradaki bizim din adamlarımızı Avusturya'nın dışına atacaklarmış. Ya siz bunu yaparsınız da biz boş mu dururuz? Biz de bir şeyler yaparız demektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul-Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde Doğu ve Güneydoğu Sivil İrade Platformu tarafından organize edilen iftar programında yaptığı konuşmada, ramazan ayının son akşamlarına gelindiğini, son iftarların yapıldığını, yarın akşam Leyle-i Kadir'in yaşanacağını söyledi.

İstanbul'da yaşayan Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlarla beraber olmanın İstanbul için bir farklılığı ifade ettiğini belirten Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan gelip, bu aziz şehirde hayatlarını sürdüren vatandaşlarla, istikbalin teminatı olan gençlerle bu akşam farklı bir çıkışı, farklı bir duyguyu yaşamayı umut ettiğini dile getirdi.

Erdoğan, 24 Haziran'da Türkiye'nin bir seçime gittiğini hatırlatarak, bunun alışılagelmiş seçimlerden olmadığını vurguladı.

"Yeryüzünde yaşayan Allah'ın kulları içinde galiba en sevgili olanlarından biriyiz. Çünkü Rabbimiz bize öylesine güzel, öylesine birbirini tamamlayan, öylesine cazip, öylesine hayret uyandırıcı farklılıklar vermiş ki dünyanın başka yerinde bunun örneğini bulmak gerçekten çok zor." diyen Erdoğan, bu büyülü zenginliğin, bu masalsı farklılığın yeri olan Anadolu ve İstanbul'un tarih boyunca hep medeniyetlerin boy verdiği, dünyanın en bereketli toprakları olduğunu kaydetti.

Üstelik bu toprağın öyle bereketli olduğunu, herkes birbirine karışıyor olsa bile hiç kimsenin kendi rengini, kendi biçimini, kendi özünü kaybetmeden orada varlığını sürdürebildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bizim tarihteki en büyük başarılarımızdan birisi kesrette vahdet yani çokluk içinde birliği biz sürekli olarak muhafaza etmeyi başarmış olmamızdır. Bunu yaparken ecdadımız lügatinde hiçbir zaman öteki mefhumuna yer vermedi. Onun yerine başka kelimesini seçti. Bu topraklardaki tüm başkalar, bizimdir. Biz, Kurtuluş Savaşı'na da bu ruhla girdik. Vatanımız işgal altındaydı ve vatan için ayağa kalkanların hiçbirisine kökenleri, dinleri, inançları sorulmadı. Bu topyekun kıyama katılanların kimisi medreselerde yetişmişti kimisi askeri mekteplerde okumuştu, kimisi tıbbiyeden, mülkiyeden mezundu. Ama hepsini bir araya getiren şey öteden beri işaret ettiğimiz milli iradeydi, milli iradenin üstünlüğüydü. Ellerindeki tüfekler belki kırıktı ama kalplerinde iman, dudaklarındaki dua, yüreklerindeki heyecan aynıydı ve çok güçlüydü.

Böyle olduğu için de kimse kimseyi ötelemedi, ayağına basmadı, horlamadı, aşağılamadı. İşte biz bugün aynı ruhla tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet şiarıyla Erciyes'in, Ağrı'nın, Toroslar'ın, Cudi'nin başı göğe eren doruklarına nakşedildi."

'KIRAATHANELER BİZİM ADETE BUTİK KÜTÜPHANELERİMİZ OLACAK'

"Bunlar okuma seferberliğine de karşı çünkü bunlara kıraathaneyi sorduğun zaman nedir diye, herhalde okey masasının kurulduğu yer diye zanneder veya iskambil kağıtlarının olduğu yer zanneder." diyen Erdoğan, "Be ey cahil, fizik öğretmeni olabilirsin ama sen kıraathanenin ne anlama geldiğini bilmiyorsun. Bak biz şimdi millet kıraathaneleri kuracağız. Nedir bu biliyor musun? Artık her ilçede bir veya birkaç tane bu kıraathaneler bizim adete butik kütüphanelerimiz olacak." ifadesini kullandı.

Erdoğan: Teröristleri Kürt olarak algılamayın

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu'da yaşayan Kürt vatandaşların teröristler ile bir tutulmaması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, son teröriste kadar mücadelenin devam edeceğini söyledi.

Diyarbakır'da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yasin Börü'yü öldürenlerin Kürt olarak değil terörist olarak nitelenmesi gerektiğini belirtti. Seçimler öncesi kara propaganda yürüten batı ülkelerine seslenen Erdoğan, "Bizde demokrasi var" dedi.

"YASİN'İ VURANLARLA KÜRTLERİ KARIŞTIRMAYIN"

"Silahın patladığı yerde söz biter." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şte bunun için namlusu ülkemize yönelmiş son terörist de etkisiz hale getirilene kadar bu mücadele devam edecek." şeklinde konuştu.

PKK tarafından katledilen Yasin Börü'ye de değinen Erdoğan, "Yasin Börü Kürt değil miydi? Yasin Börü kaç yaşındaydı? 15-16 yaşında. Yasin Börü ne yapıyordu? Kürt fakir fukaraya bir şeyler dağıtıyordu. Onu acımasız bir şekilde öldürmediler mi? Kimdi öldürenler? Yine sözde Kürt. Yok ya değil. Teröristti, terörist. Bunları karıştırmayalım." dedi.

Erdoğan, "Şu anda Diyarbakır artık adeta Doğu'nun Güneydoğu'nun bir İstanbul'u oldu. Bu onlara kalsa olur muydu? Ama benim özellikle Güneydoğu'daki kardeşlerim hala bu inceliğin farkında değil. Ben onlardan şimdi destek istiyorum, yardım istiyorum, el ele verelim de bu işi bitirelim." dedi.

'TERÖRİSTLER YIKTI, BİZ İNŞA ETTİK'

"Silahın patladığı yerde söz biter. İşte bunun için namlusu ülkemize yönelmiş son terörist de etkisiz hale getirilene kadar bu mücadele devam edecek." diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yasin Börü Kürt değil miydi? Yasin Börü kaç yaşındaydı? 15-16 yaşında. Yasin Börü ne yapıyordu? Kürt fakir fukaraya bir şeyler dağıtıyordu. Onu acımasız bir şekilde öldürmediler mi? Kimdi öldürenler? Yine sözde Kürt. Yok ya değil. Teröristti, terörist. Bunları karıştırmayalım."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bölücü örgüte karşı yürüttüğümüz operasyonlarla topyekun Türkiye'nin geleceğini kurtardık. Teröristler yıktı, biz inşa ettik." ifadesini kullandı.

"Bizim önümüzde uzun bir demokrasi ve kalkınma yolculuğu var." diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz bazıları gibi ne petrol kuyularına ne de gaz rezervlerine sahibiz ama biz onlardan daha zengin ve daha özgürüz. Çünkü biz demokrasi gibi, serbest seçimler gibi, milli iradenin üstünlüğü gibi dünyanın en güçlü silahlarından birine sahibiz. Ne zaman dara düşsek, ne zaman çıkmaza girsek çok partili hayatımızın bize bir hediyesi olan serbest seçimleri devreye sokuyor, milletimizin her şeyi yeni baştan düzenlemesi yoluna gidiyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa'ya seslendi: Bu adamlarınıza çekidüzen verin, yoksa...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,Avusturya'nın cami  kapatma kararı ile ilgili, "Ondan korkuyorum, bir Haçlı-Hilal savaşına doğru, bu  Avusturya Başbakanının attığı adımlar, dünyayı buraya doğru götürüyor. Bunun için  de özellikle Batı dünyası, bu adamlarına çekidüzen vermesi gerekir. Eğer bunlar  çekidüzen vermezse, bu hesaplar farklı bir şekilde yapılmaya doğru gidecektir.  Neymiş? Oradaki bizim din adamlarımızı Avusturya'nın dışına atacaklarmış. Ya siz  bunu yaparsınız da biz boş mu dururuz? Biz de bir şeyler yaparız demektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul-Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde  Doğu ve Güneydoğu Sivil İrade Platformu tarafından organize edilen iftar  programında yaptığı konuşmada, ramazan ayının son akşamlarına gelindiğini, son  iftarların yapıldığını, yarın akşam Leyle-i Kadir'in yaşanacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan af açıklaması

İstanbul'da yaşayan Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlarla beraber olmanın  İstanbul için bir farklılığı ifade ettiğini belirten Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu  Anadolu'dan gelip, bu aziz şehirde hayatlarını sürdüren vatandaşlarla, istikbalin  teminatı olan gençlerle bu akşam farklı bir çıkışı, farklı bir duyguyu yaşamayı  umut ettiğini dile getirdi.

Erdoğan, 24 Haziran'da Türkiye'nin bir seçime gittiğini hatırlatarak,  bunun alışılagelmiş seçimlerden olmadığını vurguladı.

"Yeryüzünde yaşayan Allah'ın kulları içinde galiba en sevgili  olanlarından biriyiz. Çünkü Rabbimiz bize öylesine güzel, öylesine birbirini  tamamlayan, öylesine cazip, öylesine hayret uyandırıcı farklılıklar vermiş ki  dünyanın başka yerinde bunun örneğini bulmak gerçekten çok zor." diyen Erdoğan,  bu büyülü zenginliğin, bu masalsı farklılığın yeri olan Anadolu ve İstanbul'un  tarih boyunca hep medeniyetlerin boy verdiği, dünyanın en bereketli toprakları  olduğunu kaydetti.

Üstelik bu toprağın öyle bereketli olduğunu, herkes birbirine  karışıyor olsa bile hiç kimsenin kendi rengini, kendi biçimini, kendi özünü  kaybetmeden orada varlığını sürdürebildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bizim tarihteki en büyük başarılarımızdan birisi kesrette vahdet yani  çokluk içinde birliği biz sürekli olarak muhafaza etmeyi başarmış olmamızdır.  Bunu yaparken ecdadımız lügatinde hiçbir zaman öteki mefhumuna yer vermedi. Onun  yerine başka kelimesini seçti. Bu topraklardaki tüm başkalar, bizimdir. Biz,  Kurtuluş Savaşı'na da bu ruhla girdik. Vatanımız işgal altındaydı ve vatan için  ayağa kalkanların hiçbirisine kökenleri, dinleri, inançları sorulmadı. Bu  topyekun kıyama katılanların kimisi medreselerde yetişmişti kimisi askeri  mekteplerde okumuştu, kimisi tıbbiyeden, mülkiyeden mezundu. Ama hepsini bir  araya getiren şey öteden beri işaret ettiğimiz milli iradeydi, milli iradenin  üstünlüğüydü. Ellerindeki tüfekler belki kırıktı ama kalplerinde iman,  dudaklarındaki dua, yüreklerindeki heyecan aynıydı ve çok güçlüydü.

Böyle olduğu için de kimse kimseyi ötelemedi, ayağına basmadı,  horlamadı, aşağılamadı. İşte biz bugün aynı ruhla tek millet, tek bayrak, tek  vatan, tek devlet şiarıyla Erciyes'in, Ağrı'nın, Toroslar'ın, Cudi'nin başı göğe  eren doruklarına nakşedildi."

"Batı dünyasının, bu adamlarına çekidüzen vermesi gerekir"

Bugün gönül gözüyle dünyanın neresinden bakılırsa bakılsın, o yüce  dağların doruklarında iman gücüyle sabitlenmiş "Rabia"nın görüleceğini belirten  Erdoğan, "İstiklal Harbi'mizi bu ruhla yürüttük ve zafere ulaştık.  Cumhuriyetimizi de yine aynı heyecanla kurduk. Ama sonra ülkemizde tek tipçi bir  anlayış türedi. Tek parti dönemi, CHP'nin kendi değerlerine yabancı, mensubu  olduğu medeniyete düşman, faşist zihniyeti milletimizi zorla bir başka yörüngeye  sokmaya çalıştı." ifadelerini kullandı.

Camilerin yıkılarak ahırlara çevrildiğini, medreselerin yok edildiğini  anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Zaten İslami ilimleri tedris etmek mümkün olmaz hale geldi. Bu  anlayış yeri geldi, dine cephe aldı, ibadete, ezana, camilere karşı adeta savaş  ilan ettiler. Bugün Avusturya'nın başbakanından o zamanki zihniyetin ne farkı  var. Onlar da şimdi camilerimizi Avusturya'da kapatmanın hesapları içinde,  planları içinde. Bu nereye gidiyor? Bu yeniden, ondan korkuyorum, bir Haçlı-Hilal  savaşına doğru, bu Avusturya Başbakanının attığı adımlar, dünyayı buraya doğru  götürüyor. Bunun için de özellikle Batı dünyası, bu adamlarına çekidüzen vermesi  gerekir. Eğer bunlar çekidüzen vermezse, bu hesaplar farklı bir şekilde yapılmaya  doğru gidecektir. Neymiş? Oradaki bizim din adamlarımızı Avusturya'nın dışına  atacaklarmış. Ya siz bunu yaparsınız da biz boş mu dururuz? Biz de bir şeyler  yaparız demektir."

Aynı zihniyetin, inkar ve ret politikalarıyla, milletin bir başka  kesimini hedefe koyduğunu vurgulayan Erdoğan, "Böylece bizi, geçmişin o muazzam  kültürel bahçesinden alıp, kıraç bir toprağa sürgün ederek, hepimizi her geçen  gün maddi ve manevi olarak biraz daha fakirleştirdi. Bu durum kaçınılmaz olarak  kör topal olarak yürüyen demokratik nizamı, can çekişme noktasına kadar getirdi.  Darbeler yaşandı. Başbakanlar asıldı bu ülkede. İnsanlara hayatları zindan  edildi. Tabii ki demokrasinin olmadığı yerde, ekonomik refah da olmaz. Fikir  hürriyetinde cimri davrananlar, kalkınma konusunda da aynı derecede pasiftirler.  Kalkınma hamlesi gecikti. Kimi dönemlerde yapılan atılımların önü de sürekli  krizlerle kesildi. Milletimiz yoksullaştıkça, köylerden şehirlere kaçtı. Şehirler  plansız bir şekilde büyüdükçe oralar da köylere benzemeye başladı. Sonra  kendimizi kardeş kavgasının içinde bulduk. Memleket koca bir yas evine döndü."  diye konuştu.

"Nice Fatihler çıkar diyerek bu adımı attık"

AK Parti'nin 2001 yılında kurulduğunda karşılarında böyle bir Türkiye  fotoğrafı olduğunu anlatan Erdoğan, gelir dağılımının bozuk, sosyal adaletin ise  olmadığını, sağlık sisteminin çöktüğünü, eğitimin felce uğradığını, ulaştırmanın  rafa kalktığını aktardı.

Milletin, AK Parti'ye ülkeyi yönetme sorumluluğu verdiğinde, bunların  hepsinin üstesinden gelebileceklerine inanarak işe koyulduklarını ifade eden  Erdoğan, bu büyük mücadelede belki önde kendilerinin göründüğünü ama arkalarında  koskoca bir milletin yer aldığını söyledi.

Erdoğan, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan reformların katbekat  fazlasını 16 yıla sığdırdıklarını dile getirerek, "Bugünün gençleri birçok şeyi  bilmiyor. Bugünün gençleri, 18 yaş gence seçilme hakkını verenin AK Parti  iktidarı olduğunun farkında değil. 18 yaşındaki gence artık 'senin sadece seçme  değil, seçilme hakkın da var' demek suretiyle, sana kimsenin vermediği beratı AK  Parti iktidarı verdi. Çünkü biz güvendik, inandık. Eğer bu milletin geçmişinde  Fatih Sultan Mehmet 21 yaşında İstanbul'u fethederek, bir çağı kapatıp, bir çağı  açıyorsa, şimdiki neslin içinden de inşallah nice Fatihler çıkar diyerek bu adımı  attık." ifadelerini kullandı.

"Sen kıraathanenin ne anlama geldiğini bilmiyorsun"

Yola koyulduktan sonra ekonominin kısa sürede şaha kalktığını, refahın  arttığını, yollar yaptıklarını, havaalanları açtıklarını, hastaneler inşa  ettiklerini, okullar, fabrikalar kurduklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ama bugün gazetelerden bir tanesinde bir şey okudum. Ana muhalefetin  Cumhurbaşkanı adayı diyor ki 'fabrikaları kapatıp, kıraathane açacaklar.' Bunlar  zavallı, bunlar çırak bile değil. Bunlar, okuma seferberliğine de karşı. Çünkü  bunlara kıraathaneyi sorduğun zaman 'nedir?' diye. Herhalde okey masasının  kurulduğu yer diye zanneder veya iskambil kağıtlarının olduğu yer zanneder. Ey  cahil fizik öğretmeni olabilirsin ama sen kıraathanenin ne anlama geldiğini  bilmiyorsun."

Millet kıraathanelerini kuracaklarını, artık her ilçede bir veya  birkaç tane bu kıraathanelerin adeta butik kütüphaneler olacağını aktaran  Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı'nda Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi'nin yer aldığını, Rami  Kışlası'nı da Rami Kütüphanesi'ne çevireceklerini söyledi.

Ankara'daki kütüphanenin 5 milyon cilt, Rami Kütüphanesi'nin ise 7  milyon cilt kitap alacak bir kütüphane olacağını açıklayan Erdoğan, her ilçede de  millet kütüphaneleriyle farklı projeleri hayata geçireceklerini, oralarda 24 saat  çocukların, yetişkinlerin dergi, gazete, kitap okuyacağını, internetten  yararlanacaklarını, kek ve çay ikramının yapılacağını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bay Muharrem anladın mı ne işe yararmış bu?  Burada fabrikaları kapatmaya gerek yok. O bizim işimiz değil sizin işiniz. Nuri  Demirağ'ın uçak fabrikasını kapatıp da gaz ocağı fabrikasına dönüştüren siz  oldunuz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "(PKK) Bunlar  ülkemizin asli parçası olmak yerine Türkiye'ye düşman, bizi kendi hesapları  önünde engel gören emperyalistlerin oyunlarında piyonluk yapmayı seçtiler.  Hepimizin geleceği, mutluluğu, refahı yerine birtakım istihbarat örgütlerinin  maşası olmayı tercih ettiler. İşte Suriye'nin Kuzeyinde PKK'nın yandaşı PYD, YPG  ile beraber bir terör koridoru oluşturmayı seçtiler. Biz buna 'Evet' diyemezdik  işte onun için Zeytindalı Operasyonunu başlattık, onun için Cerablus'a girdik.  Eğer biz o terör koridorunu boş bıraksaydık, bugün Türkiye'nin Güneyi çok zor  durumda kalacaktı." dedi. 

Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yenikapı'daki Avrasya Gösteri  Merkezinde Doğu ve Güneydoğu Sivil İrade Platformu tarafından organize edilen  iftar programında yaptığı konuşmada, millet daha fazlasını talep ettikçe  kendilerinin daha çok çalıştıklarını söyledi.

Her şeyin yoluna girmeye başladığını ama hala yoluna girmeyen bir şey  olduğunu aktaran Erdoğan, "Türkiye büyüyor, gelişiyor, demokratikleşiyordu ama  birileri hala memleketin dağlarında silahla dolaşıyordu. Askerlerimiz,  polislerimiz, vatandaşlarımız, öğretmenlerimiz, yol, baraj yapan işçilerimiz, din  adamlarımız, partimizin mensupları alçakça katlediliyordu. Öğretmen ve  polislerimiz, askerlerimiz, mimarlar, mühendisler kaçırıldı. Kaçıranlar kim? PKK.  Bıyıkları yeni terlemiş çocuklar dağlarda heba olup gidiyordu. Diyarbakır  Belediyesi'nin önünde ağlayan anneler Kürt anneler değil miydi? 6-7 Eylül  tarihlerindeki olaylarda öldürülen 53 Kürt kardeşimiz bizim evlatlarımız değil  miydi? Öldürenler kimdi? PKK mensupları. Onlar kimdi? Kürttü. Onların Kürt olması  benim Kürt kardeşlerimi eleştirmeyi gerektirmez. Tam aksine benim Kürt  kardeşlerim bu işte PKK'yı terörden ayırması lazım. Kürt olmak başka bir şey,  terörist olmak başka bir şey." diye konuştu.

Biz kararlılıkla çalışmaya devam ettik"

Güvenlik sorunu nedeniyle köylerin sahipsiz kaldığını, yayla ve  meralarda baykuşların öter hale geldiğini vurgulayan Erdoğan, "Adını önce  Demokratik Açılım, daha sonra Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi en sonunda Çözüm  Süreci koyduğumuz süreçlere bu yüzden ihtiyaç duyduk. Anaların gözyaşları dinsin,  hanelere şivanlar düşmesin, babalar gözyaşlarını içene akıtmasın diye tüm  yasakları kaldırdık. Kürtçe yayın yapan televizyondan alfabeye, dilin, hayatın  her alanında serbestçe kullanımına kadar tarihi reformlara imza attık. Bütün  bunları yaptıktan sonra dönüp baktığımızda şahit olduğumuz manzara gerçekten çok  güzeldi. Yıllarca öteki muamelesi yapılmış milyonlarca kardeşimizin kendilerini  artık bu ülkenin başı vakur, birinci sınıf birer vatandaşı olarak hissettiğini  gördük. Bunun için 'baldıran zehiri içsek de bu süreci devam ettireceğiz.'  dedik." ifadelerini kullandı.

"Biz bu kararlılıkla çalışmaya devam ettik ama meğerse  karşımızdakilerin derdi başkaymış." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz onlara 'Silahlarınızı bırakın gelin, demokratik nizama katılın,  mücadelenizi hukuk içinde verin' dedik. Onlar da bunun karşılığında yeniden terör  yöntemlerine sarıldılar, çukur kazdılar, mayın döşediler, damlara ağır silahlar  yerleştirdiler, mahalleleri işgale teşebbüs ettiler. Roketler, el bombaları  stokladılar. Gördük ki bunların derdi, Kürt, Kürtçe, mağduriyet, birinci sınıf  vatandaşlık falan değilmiş. Bunların tek derdinin, demokrasi, hak, özgürlük gibi  kavramları kendilerine siper ederek, kafalarında, gönüllerinde ideal olarak  belirledikleri, dünyada ne kadar eli kanlı katil varsa onların baskıcı yönetim  sistemiyle, halkımızı esir etmek olduğunu anladık. Bunu yaptılar. Bunlar  ülkemizin asli parçası olmak yerine Türkiye'ye düşman, bizi kendi hesapları  önünde engel gören emperyalistlerin oyunlarında piyonluk yapmayı seçtiler.  Hepimizin geleceği, mutluluğu, refahı yerine birtakım istihbarat örgütlerinin  maşası olmayı tercih ettiler. İşte Suriye'nin kuzeyinde PKK'nın yandaşı PYD, YPG  ile beraber bir terör koridoru oluşturmayı seçtiler. Biz buna 'Evet' diyemezdik  işte onun için Zeytindalı Operasyonunu başlattık, onun için Cerablus'a girdik.  Eğer biz o terör koridorunu boş bıraksaydık, bugün Türkiye'nin güneyi çok zor  durumda kalacaktı."

"Bölge halkının güzel rüyaları kabusa çevrildi"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölge halkının güzel rüyalarının kabusa  çevrildiğini dile getirerek, "Evlerini başlarına yıktılar, çocuklarını ellerinden  aldılar. 3-4 gün önce Diyarbakır'daydım .Allah'ıma hamd ettim. Şurada PKK  dönemindeki, HDP dönemindeki Diyarbakır ile kayyumlara devrettikten sonra şu  Diyarbakır'ın geldiği güzelliğine bak. İstanbul, Ankara'da 4 gidiş 4 geliş cadde  yok ama Diyarbakır' da 4 gidiş 4 geliş cadde var. Gece apaydınlık yollar. Kim  derdi Diyarbakır böyle olacak? Şu anda Diyarbakır artık adeta Doğu'nun  Güneydoğu'nun bir İstanbul'u oldu. Bu onlara kalsa olur muydu? Ama benim  özellikle Güneydoğu'daki kardeşlerim hala bu inceliğin farkında değil. Ben  onlardan şimdi destek istiyorum, yardım istiyorum, el ele verelim de bu işi  bitirelim." şeklinde konuştu.

"1990'lı yıllarda nasıl insanlar köylerinden kovulduysa, 2015'te bu  defa bölücü terör örgütü şehirlerde oturan insanlarımızı yuvasından etmeye  kalktı." diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ben Siirt damadıyım. Siirt merkezde bütün eski Arap'ları oradan  kovdular. Şu anda merkezde o insanlar neredeyse kalmadı, terk ettiler, İstanbul,  Ankara, İzmir değişik yerlere gittiler. Niye? İşte bu çatışmalar... Halbuki onlar  yıllar öncesinde böyle şeyler var mıydı? Hepsi kardeşçe el ele gönül gönüle  buralarda yaşadılar. Biz bunu istemiyor muyuz? Ben kardeşim diyorsam yaradılanı  Yaradandan ötürü sevdiğim için kardeşim diyorum. Rabbimiz, 'Ancak inananlar  kardeştir' diyor. Bizim inanmayanlarla bir işimiz yok ama inananlar kardeştir.  İnanıyorsa benim kardeşimdir, inanmıyorsa zaten yolu belli. Öyleyse bizim bunu  bir defa yerine getirmemiz lazım."

"Terör örgütünün sözcülüğüne soyundular"

Erdoğan, "Bin yıllık kardeşlik hukukuyla bağlı olduğumuz  vatandaşlarımızı sokakta bulmadığımız için sokakta ta bırakmadık" diyerek,  şunları kaydetti:

"Şu anda Diyarbakır'da eğitimden, sağlıktan, adaletten, emniyetten,  ulaşımdan, enerjiden alın bütün ihtiyaçlarını gidermenin gayreti içindeyiz. İster  Doğu ister Güneydoğu'ya gidin, bunların hepsini yapmaya çalışıyoruz. İnsanların  oy vererek, kendilerini temsil için seçip Meclis'e gönderdiği milletvekilleri  asli görevlerini unutup, terör örgütünün sözcülüğüne hatta kuryeliğine  soyundular. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde ağlayan analar kimin  analarıydı? Onlar Türk, Laz, Çerkez, Gürcü, Roman mıydı? Yok benim Kürt  kardeşlerimdi onlar. Onları hüngür hüngür ağlattılar. O anaların yavrularını  Kandil'e kaçırdılar. Kaçıranlar kimdi? Sözde Kürt, değil be onlar teröristti,  terörist. Hastaneleri kurşunladılar, okulları kurşunladılar yıktılar. Saat  kulesini, camilerimizi yıktılar, yaktılar. Nerede Güneydoğu'da. Benim Güneydoğulu  kardeşlerim bunlara prim vermezdi. Benim tanıdığım Güneydoğulu kardeşlerim  bunlara pirim vermezdi. Gençlik yıllarımda Güneydoğu'ya ittiğim zaman  Güneydoğu  insanını, imanını bilirim, vermezdi. 'İmandır o cevher ki İlahi ne büyüktür, /  İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.' Olay bu."

Şehirleri harabeye çeviren sonra da çıkıp o harabenin karşısında  özgürlükten bahsedenlerin iki yüzlülüğünü milletin çubuk çözdüğünü vurgulayan  Erdoğan, "Keskin nişancılarıyla sokakta insan avına çıkanların, 5 aylık bebeği  annesiyle beraber havaya uçuranların, kendinden olmayan herkese kurşun  sıkanların, hayatı insanlara zehir edenlerin karşısına millet ve devlet olarak  beraber çıktık. Yasin Börü Kürt değil miydi? Yasin Börü kaç yaşındaydı? 15-16  yaşında. Yasin Börü ne yapıyordu? Fakir fukaraya bir şeyler dağıtıyordu. Onu  acımasız bir şekilde öldürmediler mi? Kimdi öldürenler yine sözde Kürt, yok ya  teröristti terörist. Bunları karıştırmayın." dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Silahın patladığı  yerde söz biter. İşte bunun için namlusu ülkemize yönelmiş son terörist de  etkisiz hale getirilene kadar bu mücadele devam edecek." dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde Doğu ve  Güneydoğu Sivil İrade Platformu tarafından organize edilen iftar programında  yaptığı konuşmada, bölücü örgüte karşı yürüttükleri operasyonlarla topyekun  Türkiye'nin geleceğini kurtardıklarını söyledi.

Teröristlerin yıktığını kendilerinin ise inşa ettiğini dile getiren  Erdoğan, "Diyarbakır'da inşa ettik. İşte Dicle'ye bir gidin görün bakın neler  olmuş. Suriçi'nde neler oldu, görün. O taş evler ne hale geldi, görün.  Elhamdülillah. Niye? Biz imarla mükellefiz, ihya ile mükellefiz onlar ise  yıkmakla. Onların yıkım ekipleri var, bizim de inşa ekiplerimiz var. Şırnak,  aynı, Siirt aynı. Yapıyoruz yapacağız, durmak yok yola devam. Hakkari aynı.  Buralarda bizim milletvekilimiz filan yoktu. Yani biz illa milletvekili olsun  diye bakmıyoruz. Niye? Bu topraklar bizim topraklarımız değil mi? Bu toprakları  bizim en güzel şekle dönüştürmemiz lazım." diye konuştu.

Terör örgütü yandaşlarının insanları sürdüğünü, kendilerinin ise geri  getirdiğini belirten Erdoğan, onların zulmettiğini, kendilerinin ise şefkat  gösterdiğini kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Onlar aç bıraktılar, biz iş verdik, yardım ettik, yatırım yaptık.  Kardeşlerim; silahın patladığı yerde söz biter. İşte bunun için namlusu ülkemize  yönelmiş son terörist de etkisiz hale getirilene kadar bu mücadele devam edecek  diyoruz. Bunu da açıkça söylüyorum. Bizim önümüzde uzun bir demokrasi ve kalkınma  yolculuğu var. Biz bazıları gibi ne petrol kuyularına ne de gaz rezervlerine  sahibiz ama biz onlardan daha zengin ve daha özgürüz. Çünkü biz demokrasi gibi,  serbest seçimler gibi, milli iradenin üstünlüğü gibi dünyanın en güçlü  silahlarından birine sahibiz. Ne zaman dara düşsek ne zaman çıkmaza girsek çok  partili hayatımızın bize bir hediyesi olan serbest seçimleri devreye sokuyor,  milletimizin her şeyi yeni baştan düzenlemesi yoluna gidiyoruz. Bu yüzden  milletimize müteşekkiriz. Bu yüzden milletimize minnettarız. İnşallah ben bu  sefer de öyle olacağına inanıyorum. Şu anda bütün buradaki kanaat önderi  kardeşlerime diyorum ki; 14 gün kaldı, bu 14 gün içinde sizlerden destek  bekliyoruz. El ele verelim, omuz omuza verelim ve bu yanlış gidişi hep beraber  inşallah gelin çok farklı bir dinamik bir yapıyla düzeltelim. Güçlü Meclis'iyle,  güçlü Hükümet'iyle güçlü Türkiye'yi sizlerle beraber inşa edeceğiz. Türkiye'yi  aydınlık yarınlara yine beraber taşıyacağız."

Türkiye'nin önemli bir seçimin arifesinde olduğunu aktaran Erdoğan,  "Sizlerin de yakından takip ettiği gelişmeler sebebiyle biraz hızlı bir seçim  süreci yaşıyoruz. Biz de önümüzdeki günleri en iyi şekilde değerlendirerek  seçimlere hazırlanıyoruz. Gönül ister ki 81 vilayetimizin hepsini ziyaret edelim.  Gönül ister ki 80 milyonun her bir ferdinin elini sıkalım. Gönül ister ki tüm  vatandaşlarımızın sofrasına, hanesine misafir olalım ama sayılı günlerin ve diğer  programlarımızın imkan verdiği ölçüde mümkün olduğu kadar her gün iki ilimize bu  arada farklı ilçelere gitmeye gayret gösteriyoruz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, seçim çalışmalarında Doğu ve Güneydoğu illerini ziyaret  etmeyi ihmal etmediklerini, 26 Mayıs'ta Erzurum'da Dadaşlara selam vererek yola  çıktıklarını, 31 Mayıs'ta bir başka kadim şehir Malatya'da ertesi gün Adıyaman'da  buluşmalar gerçekleştirdiklerini hatırlattı.

Geçen pazar Diyarbakır'da hem meydanda miting düzenlediklerini hem de  kanaat önderleriyle iftar sofrasında buluştuklarını, iftarın ardından caddede  yürüyüş yaptıklarını, Kadayıfçı Hacı Levent'e uğradıklarını anlatan Erdoğan,  "Öyle kendimize Müslüman olmadık. Kapıları açtık, herkes geldi. Şöyle biz orada  çok geniş, kapsamlı bir muhabbet sofrası kurduk. Biliyorsunuz 'Muhabbetten  Muhammed oldu hasıl, Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl?' Seçimden önceki hafta  inşallah Van'la, Şanlıurfa'yla, Mardin'le bu kucaklaşmaları sürdüreceğiz. Tabii  biz bu şehirlere gidiyoruz ama aslında Doğu ve Güneydoğu kardeşlerimizin en çok  yaşadıkları yer neresi? İstanbul. Öyleyse İstanbul'daki kardeşlerimizle de  buluşalım, görüşelim, dertleşelim istedik. Bizlerin bugün bu güzel iftar  sofrasında bir araya gelmesinde emeği geçen tüm kardeşlerime şükranlarımı  sunuyorum." ifadelerini kullandı.

"Milletimize en büyük bayramı hep birlikte inşallah 24 Haziran  akşamı yaşatacağız"

Bayramı takip eden pazar günü seçimlerin olduğunu hatırlatan Erdoğan,  şöyle devam etti:

"Aman ha memleket ziyaretini veya tatili uzatıp da sandıkları boş  bırakmayın. İki pusula, tek zarf. İki pusulanın bir tanesi biliyorsunuz  Parlamento'ya, milletvekiline ait bir tanesi de cumhurbaşkanına aittir ama  hepsini aynı zarfa atıyoruz ve bizim Cumhur İttfakı ile Parlamento'da seçime  giriyoruz ama başkanlıkta şahsımla ilgili zaten resmimle altı sadece bize ait.  Diğerleri de kendilerine ait. Oy namustur. O vererek sadece ülkeye, cumhurbaşkanı  ve milletvekili seçmiyorsunuz aynı zamanda geleceğinizin kararını veriyorsunuz.  Bunun için namusunuz olan oyunuza ne olur sahip çıkın. Mutlaka sandığa gidip  iradenizi yansıtın. Allah göstermesin bir aksilik olursa o ahların, vahların,  keşkelerin hiç kimseye faydası olmaz. AK Parti teşkilatlarında görev alan veya AK  Parti'ye gönül vermiş kardeşlerimizin sorumluluğu daha da büyüktür. Bu  kardeşlerimiz artık bu bayramda ailelerinden müsaade isteyecekler, seçim  çalışmalarına kesintisiz devam edecekler. Milletimize en büyük bayramı hep  birlikte inşallah 24 Haziran akşamı yaşatacağız ama güne kadar durmadan,  duraksamadan, yorulmadan çalışacağız."

"Milletimiz bizi çok iyi tanır"

"Biz milletimize karşı hiçbir zaman çift dilli olmadık" diyen Erdoğan,  Türkiye'nin her yerinde aynı şeyleri konuştuğunu vurguladı.

Trabzon'da, Adıyaman'da başka, İzmir'de başka Diyarbakır'da farklı  konuşmadığını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"İnanmadığımız hiçbir şeyi sırf şirin gözükelim diye meydanlarda avaz  avaz bağırmadık. Ne aslımızı inkar ettik ne kendimizi olmadığımız bir şey gibi  göstermeye çalıştık. Milletimiz de hep yüz yüze kalp kalbe, ruh ve ruh iletişim  kurduk. Bu sebeple milletimiz bizi çok iyi tanır. Biz de milletimizin ne  düşündüğünü, ne hissettiğini ne istediğini neye özlem duyduğunu çok iyi  biliyoruz. Bu sayede 16 yıldır sürekli artan bir destekle ülkenin yönetiminde  kalmayı başardık. Biz milletimizin bize verdiği tüm yetkileri ve imkanları  Türkiye'nin tamamı için kullandık. Demokraside ve ekonomide yaptığımız tüm  reformları işte bu anlayışla hayata geçirdik."

Türkiye'nin yaşadığı bu büyük dönüşümün en büyük faydasının ihmal  edilmiş, geri kalmış yerlere olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ülkemizde Karadeniz'den İç Anadolu'dan ta oralara kadar geri kalmış,  ihmal edilmiş yerler vardı ama hiç şüphesiz en geri kalmış en fazla ihmal edilmiş  bölgelerimiz Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizdi. Bunun için o bölgelerimize  daha fazla yatırım yaptık. Mesela geçtiğimiz 16 yılda Doğu Anadolumuz için ne  harcadık biliyor musunuz? 247 katrilyon harcadık. Güneydoğu Anadolumuz için ne  harcadık biliyor musunuz 89 katrilyon. Bu iki bölgeye toplam 336 katrilyon  liralık kaynak kullanarak her alanda bu bölgeleri kalkındırdık. GAP ve DAP gibi  bölgesel kalkınma projelerinin yanı sıra tüm bakanlıklarımızla, tüm  kurumlarımızla, valiliklerimizle, bölgemizde 79 yılda yapılanların tamamının 3  katı, 5 katı, 10 katı hizmeti biz 16 yılda hayata geçirdik. Bugün artık eğitimden  sağlığa, ulaşımdan enerjiye, altyapıdan sosyal yardımlara kadar hiçbir alanda  bölgelerimiz arasında çok ciddi farklar kalmadı. İnşallah önümüzdeki dönemde  Türkiye'nin tamamıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzu da daha çok  kalkındıracak daha çok zenginleştireceğiz. İstanbul'da yaşayan siz değerli  kardeşlerimizden bu mücadelemizde bize destek olmanızı istiyorum. Gelin, 2023  hedeflerimize hep birlikte ulaşalım. Gelin, hep birlikte vakit birlik vakti  diyelim. Gelin hep birlikte vakit kardeşlik vakti diyelim. Gelin hep birlikte  vakit Türkiye vakti diyelim."

Erdoğan, konuşmasını katılımcılara teşekkür ederek tamamladı.

Notlar

İftar öncesi ve sonrasında dua edildi.

İftara, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, AK  Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Vali Vasip Şahin, Büyükşehir  Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, AK Parti Bursa Milletvekili Efkan Ala, Diyarbakır  Milletvekili adayı Mehdi Eker de katıldı.

Programa, İzzet Yıldızhan ve Bedri Ayseli’nin yanı sıra bazı mahalli  sanatçılar da katıldı.

Erdoğan konuşmasının ardından platformlardan inerken yanına gelen  çocuklarla ve katılımcılarla fotoğraf çektirdi.

Alman Dışişleri'nin yeni FETÖ raporu

Daha önce Fetullahçı teröristlere kucak açarak korumaya alan Almanya'da, Dışişleri Bakanlığı'nın yeni raporu FETÖ'nün gerçek yüzünü ortaya koyuyor.

Almanya, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kaçan Fetullakçı teröristlere kucak açmıştı. Darbeci askerlerin iltica taleplerini kabul eden Almanya'ya Türkiye'den sert tepkiler ortaya konmuştu.

FETÖ yapılanması konusunda Türkiye ile aynı görüşlere sahip olmadıklarını açıklayan Alman yetkililer, Yunanistan gibi darbeci askerlere sahip çıkmıştı.

ALMAN DERGİ DIŞİŞLERİ RAPORUNU YAYINLADI

Alman Der Spigel dergisi, Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından FETÖ hakkında yayınlanan yeni bir raporu okuyucularıyla paylaştı.

Yayınlanan rapora göre Almanya'nın FETÖ yapılanmasına yönelik görüşlerinde değişim olduğu ortaya çıkıyor. Buna göre Almanya, FETÖ'cülere artık daha çok kuşkuyla yaklaşmaya başladı.

"TÜRKİYE'DE DEVLET KURUMLARINA SIZDILAR"

Dışişleri Bakanlığı'nın Şubat ayında hazırladığı gizli bir rapora dayandırılan haberde, FETÖ'cülerin Türkiye'de emniyet, yargı ve diğer devlet kurumlarına sızdığı ifade edildi. Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği'ndeki farklı kaynakların bu konuda aynı görüşü paylaştığı belirtilerek, raporda "Hareketin komplocu kısmı sıkı bir hiyerarşi  ile kendini gösteriyor ve yapısı organize suç oluşumlarını andırıyor” ifadesi yer aldı.

  FETÖ MENSUBUNUN İTİRAFI

FETÖ'nün Almanya'da önde gelen isimlerinden biri dergiye yaptığı açıklamada, örgütü "antidemokratik” olarak nitelendirdi.