Cemaatini FETÖ'ye mi sattın Kuriş?
24 Haziran seçimlerinden önce birçok cemaat lideri oyunu ne yönde kullanacağını açıkladı. Oyunun rengini açıklayanlardan biri de Süleymancılar Cemaati'ydi. Ancak cemaat tıpkı FETÖ gibi büyük bir takiyye örneği sergiledi. Seçimlerden önce AK Parti'ye oy vereceğini açıklayan Süleymancılar'ın lideri Kuriş alttan alta FETÖ destekli İyi Parti'ye çalıştı.
Cemaatini FETÖ'ye mi sattın Kuriş?
Giriş Tarihi: 28.6.2018 19:51 Güncelleme Tarihi: 28.6.2018 23:31
24 Haziran seçimlerinden önce birçok cemaat lideri oyunu ne yönde kullanacağını açıkladı. Oyunun rengini açıklayanlardan biri de Süleymancılar Cemaati'ydi. Ancak cemaat tıpkı FETÖ gibi büyük bir takiyye örneği sergiledi. Seçimlerden önce AK Parti'ye oy vereceğini açıklayan Süleymancılar'ın lideri Kuriş alttan alta FETÖ destekli İyi Parti'ye çalıştı.
Ak ile karanın gün gibi ortaya çıktığı 24 Haziran seçimlerini geride bıraktık. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zaferiyle birlikte "yıkım ekibi" sandığa gömüldü, Türkiye üzerine oynanan oyunlar bozuldu. Bir seçimden daha fazlası olan 24 Haziran seçimlerinin Türkiye adına önemini fark eden bazı cemaatler de AK Parti'yi desteklediklerini açıkladı.
AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı desteklediğini açıklayan cemaatler arasında Süleymancılar da yer alıyordu. 24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceklerini deklare eden bir bildir de yayınladılar. Avukat Turan Kıratlı adıyla yapılan açıklamada, "Yeni Türkiye'nin kaderinin çizileceği 24 Haziran 2018 seçiminde; zamanında büyük çile ve zorluklarla Kur'an hizmeti veren SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN HAZRETLERİNDEN feyz almış vakıf mensupları olarak son 16 yılda din ve vicdan hürriyetinin gelişmesi noktasında verdiği büyük hizmetlerinden keza ülkemize yönelik iç ve dış terör saldırılarına, silahlı ve ekonomik darbelere karşı verdiği yiğitçe mücadeleden dolayı Cumhurbaşkanımız ve AK PArti Genel Başkanı Sayın RECEP TAYYİP ERDOĞAN'ı desteklediğimizi kamuoyuna saygıyla arz ederiz." denildi.
Ancak seçimlerden sonra ortaya çıkan ses kayıtları Süleymancılar'ın lideri Alihan Kurşin'in FETÖ taktiği yaptığını gözler önüne serdi. Kurşin seçimden önce cemaatinin AK Parti'yi desteklediğini açıklasa da cemaatin alttan alta İyi Parti'ye çalıştığı ortaya çıktı. Kurşin'in bu sinsi hareketi FETÖ'cülerin takiyyesini hatırlattı.
Süleymancıların Türkiye'deki etkinlik alanları düşünüldüğünde, İyi Parti'nin 24 Haziran seçimlerinde aldığı oy oranıyla da kıyaslandığında tablo biraz daha netleşiyor. Rakamlar Süleymancıların "FETÖ partisi" iddiasıyla sıkça tartışılan İyi Parti'ye ciddi bir oy verildiğini gösteriyor.
Özellikle Antalya, Burdur, Isparta'da Süleymancılar'ın aktif oldukları biliniyor. Bu da tabloda görüldüğü gibi İyi Parti'nin oy oranlarına yansıdı.
Akşener'in Antalya'da almış olduğu oy oran Süleymancılar'ın desteğini net biçimde ortaya koyuyor.
HOLLANDA'YA MI KAÇTI?
Süleymancılar cemaatinin 37 yaşındaki lideri Alihan Kuriş'in halen Hollanda'da bulunduğu öğrenildi. Kuriş'in Hollanda'ya ne zaman gittiği, Türkiye'den kaçıp kaçmadığı ise bilinmiyor. Cemaatini FETÖ'ye sattığı iddiasıyla tartışılan Kuriş'in 24 Haziran seçimleri öncesi kimlerle nasıl bir pazarlık masasında yer aldığı da merak ediliyor.
CEMAATİNİ FETÖ'YE Mİ SATTIN KURİŞ?
Süleymancılar Cemaati lideri Alihan Kuriş'in talimatıyla İyi Parti'yi desteklemeleri için vakıf merkezlerine yazılı kağıtlar gönderildi. Talimata uyan cemaat üyeleri olduğu gibi sinsi planın farkına varanlar da vardı. Akşener'e oy vermek istemeyen vatandaş, cemaat büyüğüne isyan ederek, "FETÖ bizi parayla satın aldı, sakın bana dini bir gerekçe söyleme" çıkışında bulundu.
Alihan Kuriş önderliğindeki Süleymancılar cemaatinin üst kademe yöneticilerinin, Akşener'i destekleme kararının cemaat içerisinde deprem etkisi yarattığı da ortaya çıktı.
Kendisine "Akşener'e oy verin" talimatı iletilen bir cemaat mensubu, Süleymancılar cemaatinin "büyüklerinden" Süleyman isimli şahıs ile görüşmesinde olayın mahiyeti hakkında bilgi talep etti.
Akşener'e oy vermek istemeyen vatandaş, cemaat büyüğüne isyan ederek, "FETÖ bizi parayla satın aldı, sakın bana dini bir gerekçe söyleme" çıkışında bulundu.
SÜLEYMANCILAR SEÇİMDEN ÖNCE ÜYELERİNE BU BİLDİRİYİ GÖNDERMİŞTİ
Cemaatin kamuoyuna, seçimde Cumhur İttifakı'nı (AK Parti-MHP) destekleyeceği imajı vermesine karşın, cemaat mensuplarına gizliden gizliye İYİ Parti ve Meral Akşener'in desteklenmesi yönünde telkinler yaptığı ortaya çıktı.
Bu haber toplumda ve cemaatin kendi bünyesinde büyük yankı uyandırdı. SuperHaber'e, cemaatin içerisinden, "büyüklerinin" aldığı kararı eleştiren yüzlerce e-posta ve telefon geldi.
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN'IN TORUNLARINDAN İTİRAZ
SuperHaber'in ses getiren haberi üzerine; Süleyman Hilmi Tunahan'ın torunu Mehmet Beyazıt Denizolgun ve oğlu Fatih Süleyman Denizolgun, Alihan Kuriş tarafından cemaat üyelerine verilen sinsi talimata karşı çıkan açıklamalar yaparak seçimde AK Parti'yi destekleyeceklerini duyurdu.
Süleymancıların kamuoyuna, seçimde Cumhur İttifakı'nı (AK Parti-MHP) destekleyeceği imajı vermesine karşın, cemaat mensuplarına gizliden gizliye İYİ Parti ve Meral Akşener'in desteklenmesi yönünde telkinler yaptığı ortaya çıktı.
Alihan Kuriş önderliğindeki Süleymancılar cemaatinin üst kademe yöneticilerinin, Akşener'i destekleme kararının cemaat içerisinde deprem etkisi yarattığı da ortaya çıktı.
Kendisine "Akşener'e oy verin" talimatı iletilen bir cemaat mensubu, Süleymancılar cemaatinin "büyüklerinden" Süleyman isimli şahıs ile görüşmesinde olayın mahiyeti hakkında bilgi talep etti.
Akşener'e oy vermek istemeyen vatandaş, cemaat büyüğüne isyan ederek, "FETÖ bizi parayla satın aldı, sakın bana dini bir gerekçe söyleme" çıkışında bulundu.
İYİ PARTİ'YE DESTEK VAAZI
Süleymancılar'ın 24 Haziran'da İyi Parti'ye desteğine ilişkin yeni ses kayıtları ortaya çıkmaya devam ediyor. Vakıf genel merkezlerinde İyi Parti'ye destek verilmesi yönünde talimat dağıtılmasının yanı sıra cemaatin sohbetlerinde de İyi Parti vaazları yapıldı.
YENİ SES KAYDI ORTAYA ÇIKTI
Alihan Kuriş önderliğindeki Süleymancılar cemaatinin üst kademe yöneticilerinin, Akşener'i destekleme kararının cemaat içerisinde deprem etkisi yarattığı da ortaya çıktı.
SuperHaber'e ulaşan bilgilere göre; kendisine "Akşener'e oy verin" talimatı iletilen bir cemaat mensubu, Süleymancılar cemaatinin "büyüklerinden" Süleyman isimli şahıs ile görüşmesinde olayın mahiyeti hakkında bilgi talep etti.
Akşener'e oy vermek istemeyen vatandaş, cemaat büyüğüne isyan ederek, "FETÖ bizi parayla satın aldı, sakın bana dini bir gerekçe söyleme" çıkışında bulundu!
Antalya'da yaşayan söz konusu vatandaş, cemaatin aldığı kararın doğruluğunu öğrenmek için telefonla görüştüğü cemaat büyüğüne, "Henüz oy kullanmadım ben, kafam karma karışık. Doğru mu, İYİ Parti'ye mi oy vereceğiz, o şekil mi talimat?" diye sordu.
"ÖLÜMÜ" GÖSTERİP, AKŞENER'E RAZI ETMEK İSTEDİLER!
Cemaat büyüğü Süleyman isimli şahıs ise, alınan karara mesafeli duran cemaat mensubuna, "Bizim teşkilata itaatin varsa ona tabi olacaksın. Aynı... Ne dendiyse o, beni aramayan kalmadı zaten." yanıtını verdi.
"Peki uymasak günah olur mu?" sorusuna ise cemaat büyüğünden şu cevap geldi;
"Yani kaybeden sen olursun, ben sana söyleyeyim. Düşünsene öldüğün zaman Cenab-ı Hak sana orada üstadımızı gönderecek..."
BU NANKÖRLÜK, HAİNLİK!
Bu yanıt karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen cemaat mensubu ise Mehmet Beyazıt Denizolgun ve oğlu Fatih Süleyman Denizolgun'un mesajlarını cemaat büyüğüne hatırlatarak, "Peki üstadımızı gönderecekse, o zaman torunu neden AK Parti'ye destek veriyor?" diye sordu.
Süleymancılar cemaati büyüğüne Akşener'e oy verme çağrısına kesinlikle uymayacağını belirten vatandaş, "Ben uymayacağım Süleyman abi, kesinlikle kabul etmiyorum, beni de kimse kardeşi kabul etmesin bu konuda, kabul etmiyorum ben... Bana göre bu nankörlük, hainlik!" diye konuştu.
Cemaat büyüğü ise bu çıkışa, "O zaman tercih senin tercihin ama ben iyi bir arkadaşım olarak söylüyorum, talimata uysan çok çok iyi olur. Senin kafan beynin şimdi öteki tarafta ben sana ne desem hiç fark etmez ben seni ikna etmeye çalışmıyorum" karşılığını verdi.
"FETÖ CEMAATİN BAŞINI SATIN ALMIŞ!"
Süleymancılar cemaati büyüklerinin iradelerini FETÖ'ye peşkeş çektiğini de savunan cemaat mensubu vatandaşın bu sözlere yanıtı ise çok sert oldu.
Cemaate tepkili vatandaş şu ifadeleri kullandı;
"Yıllarca biz İngiliz ajanı dedik mi FETÖ'ye? Parayla FETÖ bizim başı satın almış! Başka bir şey değil bu. Başka bir şey de... Ya git BBP de, Saadet'e de... Abi en azından FETO'nun kurduğu bir partiye değil ya dini satın alamaz kimse ya, din kimsenin telekinde değil! Süleyman abi seni seviyorum, bana kimse kardeşim demesin bundan sonra, bunların olduğu cennete de beni kabul etmesinler!"
Süleymancılar FETÖ taktiği uyguluyor!
Süleyman Hilmi Tunahan'ın kurucusu olduğu ve Alihan Kuriş'in liderliğinde faaliyet gösteren Süleymancılar cemaatinin 24 Haziran seçimlerine yönelik sinsi takiyesi deşifre oldu! Cemaat kamuoyuna seçimde Cumhur İttifakı'nı (AK Parti-MHP) destekleyeceği imajı vermesine karşın cemaatte gizliden gizliye Millet İttifakı'nın (CHP-İYİ Parti-SP-DP) desteklenmesi yönünde telkinler yapıldığı ortaya çıktı.
Cemaat, bugüne kadar kamuoyunda, 24 Haziran'daki seçimlerde AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı destekleyeceği yönünde imaj çiziyordu.
CEMAAT TAKİYE YAPIYOR!
Ancak bu göstermelik tavra karşın Süleymancılar cemaatinin gizli gündemi olduğu ortaya çıktı.
SuperHaber'e ulaşan bilgilere göre; cemaat gizliden gizliye CHP'nin önderliğindeki Millet İttifakı'nın desteklenmesi yönünde telkinler yapıyor.
Süleymancılar Cemaati'nin önde gelenlerinin skandal ses kaydı ortaya çıktı. İşte "Büyüğümüzün talimatı; bu seçimde oylarınızı İYİ Parti ve Meral Akşener'e verin" talimatının verildiği o sohbet:
BİR MEVTANIN ARDINDAN
Müntesibi olmanın şükründen aciz olduğum, Süleyman Hilmi TUNAHAN (KSA) Efendi Hazretlerinin irtihalini (1959) müteakip, O’nun dini hizmetlerinin tezahürü olan talebelerini ve bağlılarını bir araya getirerek, Kur’an Kursları Federasyonu unvanı altında teşkilatlandırıp, kamuoyunda Süleyman Efendinin Talebeleri-Süleymancılar (Süleymanlılar) olarak bilinen dini cemaatin meydana gelmesine vesile olan ve vefat ettiği 2000 yılına kadar cemaati idare eden Rahmetli Kemal KACAR (TUNALI) Beyefendinin, hasbelkader yakınında bulunup, zaman zaman zahiri iltifatına mazhar olmuş bir kişi olarak, ondan sonra 16 yılı aşkın cemaatin başında bulunan Ahmet Arif DENİZOLGUN’un 08.Eylül.2016 tarihindeki ani vefat haberinin siyasi ve dini çevrelerde, ölümü ve cemaatin geleceği konusunda şüphelere itmesi dolayısıyla, şahsımda bir emanet olarak bulunan bilgiyi, mühim bir vazife olarak, kamuoyu ile paylaşmayı uygun buldum. Bütün menfaat odaklarından bağımsız ve irtibatsız olarak, 1982 yılında Rahmetli Kemal Bey Ağabeyimiz tarafından şahsıma tevdi edilen bu emaneti, zamanı geldiği düşüncesiyle ortaya koymaya karar verdim. Maksadım, başka bir cemaatin derin güçler ve “Hain Üst Akıl” tarafından nasıl “FETÖ” terör örgütüne dönüştürüldüğünün ortaya çıktığı böyle bir zamanda, 16 yıldır aynı güçler tarafından kontrol altında tutulduğunu bildiğim bu temiz cemaatin, başka bir “Şer Odağı” haline gelmesinin önüne geçilmesinde, Devletimizin başında bulunan siyasi güç sahiplerine ve varsa aklı başında cemaat yöneticisi konumundaki hocalarımıza (Her bir şeyi keramete yormadan hareket etmelerini dileyerek), kendilerinde var olan bilgilere ilave olarak bendeki bu emanet bilgiyi de sunmak suretiyle dini ve milli bir hayra hizmet etmektir. Tarih Haziran (21?)1982, Yer Fazilet Han-Sultanahmet: O tarihte Ardahan’da görev yapmakta olan Yüzbaşıyım. Oniki Eylül darbesinin üzerinden henüz iki yıl geçmemiş, yurt sathında birçok Ku’ran kursu ve öğrenci yurtları kapalı, darbe iktidarı cemaatin bütün mülküne el koymanın peşinde kararname hazırlamış, cemaat yöneticileri -başta Kemal KACAR Bey Ağabeyimiz olmak üzere- Antalya’da tutuklu olup idamla yargılanıyorlar. Bir vesile ile İstanbul’a gelmiştim. O günkü şartlarda iletişim imkanları zayıftı. Cemaate ait Fazilet Neşriyatın Sultanahmet’teki merkezine geldim. Kemal Ağabeyin cezaevinden tahliye edildiğini orada öğrendim. Birkaç gün önce serbest kalmış. Fazilete gittiğimde de oradaki ofisindeymiş. Geldiğimi haber verdiler, hemen kabul etti. Hizmet eden kişilere “Hususi görüşmemiz var rahatsız etmeyin!” diye talimat verdiler. 27 Yaşında genç bir subaydım. Böyle büyük bir zatın benimle görüşecek hususi ne meselesi olabilirdi? Cemaat mensubu 7-8 muvazzaf subaydan biriydim. O gün orada benim bulunmam bir tevafuk muydu? Kemal Bey Ağabeyimiz 1973 yılında mezun olup Tğm. olduğumuzdan itibaren benimle ve benim gibi subay olan diğer arkadaşlarımızla yakından ilgilendiğini biliyordum. Kur’an kursundan mezun bir talebesiyle (Rahmetli Zevceleri Bedia Ablamızın Talebesi) evlenmeme vesile olmuş, birçok mecliste “Bu kardeşimizi ben evlendirdim” buyururlar, bizimle iftihar ederlerdi. Ama bu durumla ilk defa karşılaşıyordum. Asrın Mürşidine evlat ve talebe olmuş, şahsen birçok kerametlerine şahit olduğum, tarihi ve manevi bakımdan büyük bir zatın karşısında olduğumun şuurundaydım. Hususi meselelerin istişare edileceği bir olgunlukta olduğumu düşünmüyordum. Asker olmam dolayısıyla bu konuya muhatap olduğumu düşündüm. Ne de olsa devir askerlerin devri idi. Tahmin ettiğim gibi de çıktı. Bu Sırrımı Ben Hayattayken Kimseye Söylemeye Mezun Değilsin: Ağabeyimiz söze şöyle başladı; “Seninle bir sırrımı paylaşacağım. Bu sırrımı cemaatte H.Kumaş da dahil (O zaman Cemaatin iki numaralı idarecisi –Naib- idi) paylaşacak kimsem yok” buyurdu. İstihbaratın (MİT o zamanlar ve yakın tarihe kadar CIA’in küçük bir şubesi durumundaydı) kendisini cezaevinde bir anlaşmaya zorladığını, kendisinin de bu anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldığını belirtti. (O günleri yaşayanlar, 27 Mayısın ünlü anayasa profesörü CHP Senatörü Muammer AKSOY’un Kemal Bey ve Cemaat hayranlığı(!) ile Ağabeye fahriyen avukatlık yaptığını iyi bilirler. Kemal Ağabey bir şey söylememekle birlikte bendeniz irtibatın bu yolla kurulduğunu düşünmekteyim.) Kemal Bey Ağabeye iki durumdan birini tercih etmesi teklif edilmişti. Ya Kendisi ve 16 İdareci-Hoca arkadaşı ortadan kaldırılacak ve Cemaatin bütün mülküne el konulacak; Ya da cemaatin tasfiyesi ve askeri idarenin emrine girmesi için idare ile işbirliği yapılacaktı. Eğer bu anlaşma sağlanırsa “Amerika veya Türkiye’de” en yüksek seviyede imkanları haiz bir dünya hayatı garanti edilecekti. Büyük miktarda para da teklif ediliyordu. Kemal Ağabey; “Ben bu anlaşmaya gönülden nasıl evet derim. Ama kabul etmediğim taktirde bu kişiler söylediklerini yapacak güçte ve kararlıktalar. Bu sebeple anlaşmayı kabul ettim ve bu şekilde tahliye edildim. Diğer arkadaşlarımız da serbest kalacaklar. Bundan sonra artık bu anlaşma çerçevesinde neyi ne kadar ve nasıl yapabileceksek öyle olacak.” Nitekim de öyle olmuştur; H.KAPLAN Hoca Efendinin ve daha nicelerinin 2000’e kadar cemaatten tasfiyesi, Kemal Ağabeyin (Sahte Şeyh olarak İstihbaratın elinde koz olması bakımından) “Dört Genç Kadın”la evlenmesi, yakın çevresinde (H.Ş.) ve (A.B.)vs. gibi MİTÇİ oldukları bilinen kişilerin, G.K. ve H.E. gibi cemaat yapısına uymayan süfliyatın bulunması hep bu sebepledir. 1988 yılında Ordu’dan istifa edip İstanbul’da cemaat şirketlerinde çalıştığım dönemlerde defaatle Kemal Bey Ağabeyimiz bu anlaşmayla ilgili durumu tarafıma teyit etmiş, her vazifeden alınıp cemaatten tard(!) edilen nice hocalarımıza ”bu sırrı” paylaşmadan moral destek amaçlı ziyaretlerim de onun bilgisi dahilinde olmuştur. Yıl 2003, Ben KİPTAŞ’ta Yöneticiyim, JİTEM’den Davet Aldım: Hatıra yazmak gibi bir alışkanlığım yok maalesef, bu sebeple gün olarak tarihi hatırlamıyorum. 2002/2003 kış mevsimiydi. J.Gn.K.lığından olduğunu söyleyen bir J.Subayı (S.Ö.) beni arayarak, görüşmek için randevu istedi. Eski asker olmam dolayısıyla telefondaki kişi bana “Komutanım” diye hitap ediyordu. O günler AK Partinin yeni iktidara geldiği günlerdi. İktidar-Asker ilişkileri son derece gergin idi. Beklenmedik bu telefonun arkasındaki gerçeği daha iyi anlayabilmek için, “Devlet ayağa gelmez, ben devlete giderim” gerekçesi ile reddederek, görüşmek için kendim gelebileceğimi söyledim. (S.D.) isimli arkadaşımla Ankara’ya hareket ettik. Güvercinlikte ana bulvar üzerinden bir araçla alındım. JİTEM’in karargahındaydım. Özetle beni araştırdıklarını (Süleymanlı olduğumu, eski asker olduğumu bildiklerini) söyleyerek, Devletin benim hizmetime ihtiyacı olduğunu belirttiler. Devletimiz için her hizmete amade olduğumu ifade ettim. Özetle şöyle bir muhabere geçti aramızda; İrticaın (AK Partiyi kastederek) devleti ele geçirmekte olduğunu, özellikle İstanbul Belediyesinde İrticaı içeriden kontrol edecek eleman bulmakta zorluk çektiklerini, benim Süleymanlı cemaatine mensubiyetimi bildiklerini, zaten cemaatin başındaki Ahmet Arif Denizolgun’un kendileri ile birlikte çalıştığını, cemaatin bu haliyle devletin(!) himayesinde olduğunu ifade ederek, kabul etmem halinde İBB’de beni önemli bir makama getirebileceklerini söylediler. Ben de kendilerine, Komutanınıza söyleyin (Org. Şener Eruygur), eğer sivil iktidarın emrine tabi olursa kendisinin Gn.Kur.Bşk. yapılması için Başbakanla görüşebileceğimi söyleyerek tekliflerini reddettim. Dönüşümde birkaç ay geçmeden-çok yakın dostum ve kardeşim(!)- KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet YILDIRIM tarafından manidar bir şekilde görev alındım. Yıl 2010 Balyoz Davası Sanığı Org. Çetin Doğan Savcıya İfade Veriyor: Savcının darbecilikle suçlamasına “Darbeci General” Çetin Doğan’ın İnternete düşen ve daha sonra internetten kaldırılan ifadesinde; “Ne darbesinden bahsediyorsunuz, biz ne yaptıysak Devleti irticadan korumak için yaptık. Mesela hani şu Süleymancılar var ya, onların Kemal KACAR isimli başları vardı. 12 Eylülden sonra Onunla anlaştık. Fakat biz onu idare edelim “Adam Kurt Politikacı Çıktı” Demirel’i, Özal’ı araya koyarak O bizi idare etmeye kalktı. Sonra onu bir şekilde saf dışı bırakıp yerine Ahmet’i (geçmişini temizleyerek) getirdik. Bu (Cumhuriyeti Korumak ve Kollamak) asker olarak bizim asli görevimiz.” Diyor. İşte Ahmet Bey Ağabeyimizin acıklı hikayesi. En son şüpheli ölümü üzerine şimdi aynı merkezler, Alihan KURİŞ üzerinden aynı düzeni devam ettirmek mi istiyorlar? Orası artık yakın tarihte Hakan FİDAN’la millileşmekte olan Milli İstihbarat Teşkilatının işi. Devlet, herhalde, 15 Yıllık AK Parti düşmanlığının arkasında Kasımpaşa’daki Gecekondu Kurs Binasının yıkılmasının olmadığını biliyordur. Cemaatin safdil mensupları bilmese ve anlamak istemese de. Rahmetli Kemal Ağabeyin soyadına TUNALI ekini almasının hikayesini ise başka bir yazıya bırakalım. FETÖ İLE İŞBİRLİĞİNDE Suçüstü yakalanan Ahmet Beyin ani vefatı eğer tabii bir ölüm ise bu cemaatin geleceği için bir fırsattır. Gerek Alihan Bey gerekse cemaatin özel görevli olmayan idarecileri bu gidişe dur demezlerse, FETÖ’ye uygulanan muamelenin kendi başlarına da gelebileceğini hatırdan çıkarmamalıdırlar. Mehmet Beyazıt DENİZOLGUN Beyefendi şahsi mirasına sahip çıkmak (Ahmet Beyin Resmi Varisi olarak, Misafirhane, Ahmet Beyin üzerine kayıtlı Beytül Mala ait Tereke) ve Kardeşinin şahsına ve Cemaate karşı yaptığı haksızlık ve zulümlere dur demek için bugün ortaya çıkmayacaksa ne zaman ortaya çıkacaktır. Üstelik 15 Temmuz kalkışmasında duvara toslayan derin (hain) güçler de tüm güçlerini kaybetmişken! Hayrullah KARADENİZ (12.Eylül.2016 BEYKOZ)..