Bu Türkler bilim adamlarını şaşkına çevirdi!

Burada 65 yaş yolun yarısı sayılıyor. Kadınlar 65-70 yaş arasında anne oluyor…100 yaşında ölenlere genç öldü deniliyor.Hunza Türklerinin çok ilginç bir yanı da burada hiç kanser vakasının yaşanmaması.Bu Türkler kansere yakalanmadıkları gibi sık rastlanan diğer rahatsızlıklara da uğramıyorlar.Bunun nedeni denizden 6 bin metre yükseklikte çok yüksek oksijeni olan bir bölgede bulunmaları. Buz gibi temiz su için kendi ekip biçtiklerini yemeleri.Hunza'da yetişen kayısının dünyada bir eşi benzeri yok.

Dünyadaki bilim insanları bu Türkleri inceliyor... 120 yıl yaşıyorlar...

Giriş Tarihi: 04.09.2019  18:49 Güncelleme Tarihi: 04.09.2019  19:04

Pakistan ve Hindistan sınır bölgesinde yaşayan Hunza Türkleri çok ilginç bir özelliğe sahip. Tamamı Müslümanlardan oluşan ve soyları Hun Türklerindengelen bu Türkleri bilim insanları hayretle inceliyor. Hunza Türkleri kanser hastalığına yakalanmadığı gibi dünya üzerinde görülen diğer sık rastlanan hastalıklara da yakalanmıyorlar. İşte 120 yıl yaşayan Hunza Türklerine ilişkin diğer çarpıcı detaylar…

Tamamı Müslüman olan Hunza Türkleri ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor. Peki Hunza Türklerinin sırrı nedir?

Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor. Pakistan ve Hindistan sınırında yaşayan bu insanların çok ilginç bir özelliği var...

Tamamen Müslüman olan Hunza Türkleri ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor. Burada 65 yaş yolun yarısı sayılıyor...

Kadınlar 65-70 yaş arasında anne oluyor. 100 yaşında ölenlere genç öldü deniliyor. Hunza Türklerinin çok ilginç bir yanı da burada hiç kanser vakasının yaşanmaması...

Bu Türkler kansere yakalanmadıkları gibi sık rastlanan diğer rahatsızlıklara da uğramıyorlar.

Bunun nedeni denizden 6 bin metre yükseklikte çok yüksek oksijeni olan bir bölgede bulunmaları. Buz gibi temiz su içip kendi ekip biçtiklerini yemeleri..

Hunza Türkleri'nin et ve baharatlı yemekleri çok ünlü ve Sadece kendi ürettikleri sebze ve meyveleri tüketiyorlar.

HUNZA TÜRKLERİ

Hunzalar Çin ve Afganistan sınırında Pakistan Keşmirinin kuzeyinde Tanrı Dağları, Himalayaların batı uzantısı olan Karakurum Sıradağları, Hindukuş dağlarının kesiştiği 160 km uzunluğunda, 1.6 km genişliğindeki Hunza Vadisinde yaşıyan bir halk. Hunzalar Çin ve Afganistan sınırında Pakistan Keşmirinin kuzeyinde Tanrı Dağları, Himalayaların batı uzantısı olan Karakurum Sıradağları, Hindukuş dağlarının kesiştiği 160 km uzunluğunda, 1.6 km genişliğindeki Hunza Vadisinde yaşıyan bir halk.

Aslında komşu oldukları Çin değil, günümüz Çin devletinin sınırları içerisinde Uygurların yaşadığı Doğu Türkistan.

Hunzalar kendilerine Hunzakut diyorlar. Konuştukları dil olan Buruşo yüzünden onlara Bruşolar diyenler de var.

Hunza Bruşo dilinde "ok" anlamına geliyor.

Hunza Vadisi 7900 kilometre karelik bir alan. Kuzey doğusunda Doğu Türkistan, Kuzey Batısında Pamir Dağları yer alıyor.

Etrafında 6000 ile 7788 m. ye kadar yükseklikte muhteşem görünümlü zirveler var.

Turistler buralara fotoğraf çekmeye ve uzun yürüyüşler yapmaya geliyor

 

Hunza Vadisinden Hunza Nehri akıyor. Dağlardaki buzullar nehrin ve insanların su kaynağı.

DİL

Hunzakutların konuştukları Bruşo (Bruşaski) dilinin komşu toplulukların Hint-Avrupa kökenli dilleriyle herhangi bir bağı yok.

Bu dili Kafkas kökenli dillerle bağdaştıranlar var. Şimdilerde Urdu dilini de konuşuyorlar.

TARİH

Asırlarca yolu, izi olmayan, erişilmesi çok güç bir yerde izole olarak yaşayan Hunzakutlar "Mir" dedikleri hanedan reislerinin ve ona danışmanlık yapan on iki kişiden oluşan bir İhtiyar Heyeti idaresinde, yani Türk geleneklerine uygun olarak, 900 yıldan fazla bir süre bağımsız yaşamışlar. Eskiden Sincan-Keşmir arasında gidip gelen kervanlara sarp geçitlerde baskın yaparak, mallarını çalarak, gerektiğinde adam öldürerek geçimlerini sağlarlarmış. Ancak komşu halkların sert tepkileri üzerine 1860 da onlara söz vererek bundan vazgeçmek zorunda kalmışlar.

DİĞER FOTOĞRAFLAR İÇİN İLERLEYİNİZ

Eskiden Sincan-Keşmir arasında gidip gelen kervanlara sarp geçitlerde baskın yaparak, mallarını çalarak, gerektiğinde adam öldürerek geçimlerini sağlarlarmış. Ancak komşu halkların sert tepkileri üzerine 1860 da onlara söz vererek bundan vazgeçmek zorunda kalmışlar.

Bağımsız yönetim 1870 de İngiliz askerleri gelmesiyle kesintiye uğradı. Hunzalar İngilizler gittikten sonra tekrar bağımsız oldular

Ancak Mirlik 1974 de Pakistan tarafından ilga edildi (ortadan kaldırıldı) ve Hunzakutlar tamamen Pakistan yasalarına tabi oldular.

Çin'in Sincan Uygur bölgesindeki Kaşgar şehrini Pakistan'ın Pencap eyaletindeki Hasan Abdal şehrine bağlayan, Gilgit ve Hunza vadisinden geçenKarakurum Karayolunun 1979 da tamamlanması ve 1986 da turizme açılmasıyla Hunza vadisine erişim kolaylaşmıştır.

Zor şartlarda yapılan yolun inşaatında ölen işçi sayısı 1010. Günümüzde Hunzakutların vadideki yerleşim yerleri olan Ganiş köyü, Aliabad ve Kerimabad ile Gilgit arasında otobüs ve minibüsler işlemektedir. Gilgit'teki havaalanına iç hat seferleri yapılmaktadır. Tarlalar veraset yoluyla bölündüğü ve vadi artan nüfusu besleyemediğinden genç Hunzakutlar artık gurbette çalışmakta ve ailelerine para göndermekteler.

DİNLERİ VE KADINLARI

Hunzalar/Hunzakutlar Şii mezhebinin İsmailiye koluna mensup Müslümanlar.

Hunzalıların oralara kısa süreli gelenlere anlattıklarına göre kadınların başları açık, dışarı çıkmakta ve gezmekte serbestler, evleriyle ilgili kararlarda kocalarıyla aynı oranda söz sahibiler

Ebeveynler eş adayını Hunza aşiretlerden birinden seçiyor (akraba evliliği kesinlikle yasak) ancak çocuğun bu seçimi kabul etmeme hakkı var. Boşanma olayı çok nadir.

Geçmişte durum nasıldı bilemeyiz. Kadınlarının başları açık gezdikleri iddialarına karşın fotoğraflar ve gidenler pek de öyle demiyor.

Günümüz Pakistan'ında Müslüman kadınların başı açık gezmeleri mümkün değil. Gerçekte yakın çevreden kız aldıklarına da bakılırsa bütün bu iddialar Avrupalı kökenli olduklarını vurgulamak için ortaya atılmış olmalı.

Hunzakutların en büyük özellikleri dış dünyanın dikkatini çekmek için fırsat bulduklarında sansasyonel, abartılı tanıtımlara ve gösterilere başvurmaları.Bunlardan biri de, Büyük İskender'in 2 bin 300 yıl önceki seferde orada kalan askerlerinin torunları olduklarını iddia etmeleri.

Kanıt olarak da çevre halkı Peştunlara göre beyaz tenlerini, farklı dil ve kültürlerini gösteriyorlar. Ancak Türkler de Pakistanlılara göre beyaz tenli, dil ve kültürleri farklı, kaldı ki Hunzaların yaşadıkları ülke olan Pakistan'ın resmi dili Urdu bir zamanlar o topraklara hükmetmiş olan Türk Hükümdarı Gazneli Mahmut'un ordusunun dili.

Makedonyalı Büyük İskender'in torunları olduklarını iddia eden Hunza Prensi Gazanfar Ali Han ve Prensesi Rani Atikan 2008 yılında anavatanları olduğunu iddia ettikleri Makedonya'ya yaptıkları ziyarette Makedonya Başbakanı Gruevski tarafından Büyük İskender'in askerleri şeklinde giyinmiş şeref kıtası ile karşılandılar.

Yunanistan ile isim sorunu yüzünden Atina'nın NATO ve AB üyeliğine ambargo uyguladığı 2 milyon nüfuslu Makedonya, Hunzaların iddialarına ve ziyaretine mal bulmuş mağribi gibi atlamışlardı. Ancak bütün bunlar, diğer bölümlerde de açıkladığımız gibi, maksatlı ve "show" amaçlı.

HUNZALARIN GENLERİ

Eski bir Hunzalı Mir Sefdar Han'ın hatları tipik Orta Asya Türk ırkının bilhassa Uygur Türklerinin özelliklerini taşıyor

En son Y-DNA gen araştırmalarında (Firasat ve diğerleri) HunzakutlardaGreklerin genetik unsurlarına hiç rastlanmadı. Büyük İskender kalıntıları olabilecek diğer halklardan Kalaşlar da aynen sıfır çektiler, sadece Peştunlarda % 2 Grek geni bulundu.

Hunzakutlar üzerinde yapılan gen araştırmaları bulguları : 
- % 25,8 sıklıkta R1a1a haplogrubu M17 markeri. Keşmir, Özbekistan, Güney Asya, Doğu Türkistan (Uygur), Orta Asya, Karadenizin Kuzeyi, Macaristan'da, İdil/Ural bölgesinde Kıpçak Bozkırlarındayoğun olarak, Sibirya ve Eski Yugoslayva'nın Makedonya dışındaki bölgelerinde daha az yoğunlukta rastlanmıştı

70’inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler

Bu Türkler kansere yakalanmıyor 120 yıl yaşıyor sırrı ise,

Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor.
Pakistan ve Hindistan sınırında yaşayan bu insanların çok ilginç bir özelliği var..

BİLİM ADAMLARI HUNZA TÜRKLERİ’Nİ İNCELİYOR

Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor.
Pakistan ve Hindistan sınırında yaşayan bu insanların çok ilginç bir özelliği var..
Kadınlar 65-70 yaş arasında anne olabiliyor.
Müslüman olan Hunza Türkleri ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor. Burada 65 yaş yolun yarısı sayılıyor…

Bu Türkler kansere yakalanmadıkları gibi sık rastlanan diğer rahatsızlıklara da uğramıyorlar.

Bunun nedeni denizden 6 bin metre yükseklikte çok yüksek oksijeni olan bir bölgede bulunmaları.Buz gibi temiz su içip kendi ekip biçtiklerini yemeleri..


Hunza Türkleri’nin et ve baharatlı yemekleri çok ünlü ve Sadece kendi ürettikleri sebze ve meyveleri tüketiyorlar.
Şeker tüketmiyorlar..

Hunzalar Çin ve Afganistan sınırında Pakistan Keşmirinin kuzeyinde Tanrı Dağları, Himalayaların batı uzantısı olan Karakurum Sıradağları, Hindukuş dağlarının kesiştiği 160 km uzunluğunda, 1.6 km genişliğindeki Hunza Vadisinde yaşıyan bir halk.


Aslında komşu oldukları Çin değil, günümüz Çin devletinin sınırları içerisinde kalan Doğu Türkistan. Hunzalar kendilerine Hunzakut diyorlar.

Konuştukları dil olan Buruşo yüzünden onlara Bruşolar diyenler de var.


Asırlarca yolu, izi olmayan, erişilmesi çok güç bir yerde izole olarak yaşayan Hunzakutlar “Mir” dedikleri hanedan reislerinin ve ona danışmanlık yapan on iki kişiden oluşan bir İhtiyar Heyeti idaresindeler..

Türk geleneklerine uygun olarak, 900 yıldan fazla bir süre bağımsız yaşamışlar.

Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor. Pakistan ve Hindistan sınırında yaşayan bu insanların çok ilginç bir özelliği var..

Çin ve Afganistan sınırında Pakistan’ın Keşmir kentinde yakınlarında yaşayan Hunza Türkleri ortalama 120 yıl yaşıyor.

Bilim adamlarının dikkatini çeken bu ömür süresi onları araştırma yapmaya yöneltti.

Yolun yarısının 65 yaş olduğu bu toplulukta kadınlar, 65-70 yaşında doğum yapıyor.

Tamamen Müslüman olan Hunza Türkleri ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor. Burada 65 yaş yolun yarısı sayılıyor…

Kadınlar 65-70 yaş arasında anne oluyor. 100 yaşında ölenlere genç öldü deniliyor.

Yolun yarısının 65 yaş olduğu bu toplulukta kadınlar, 65-70 yaşında doğum yapıyor.

Hunza Türklerinin çok ilginç bir yanı da burada hiç kanser vakasının yaşanmaması…

Bu Türkler kansere yakalanmadıkları gibi sık rastlanan diğer rahatsızlıklara da uğramıyorlar.

Bilim adamlarının dikkatini çeken bu ömür süresi onları araştırma yapmaya yöneltti.

Bunun nedeni denizden 6 bin metre yükseklikte çok yüksek oksijeni olan bir bölgede bulunmaları.

Buz gibi temiz su içip kendi ekip biçtiklerini yemeleri..

. Hunza Türkleri’nin et ve baharatlı yemekleri çok ünlü ve Sadece kendi ürettikleri sebze ve meyveleri tüketiyorlar.

Coğrafi zorunluluklar ve iklim değişikliklerin gibi sebeplerle Sibirya ve bugünkü Rus düzlüklerinden Orta Asya bozkırlarına indiği düşünülen Türkler, orman avcılığından göçebe çobancılığa geçiş süreci yaşamıştır.

Türk dilinde ormancılık ve orman yaşamıyla ilgili sözcüklerin, bozkır yaşantısındaki sözcüklerden daha eski olması ve Pazırık Kurganında ren geyiği görünümü verilmiş atlar çıkartılmış olması bu süreci doğrulamaktadır.

Coğrafi şartlar ve iklim değişiklikleri veya bilinemeyen nedenlerden ötürü Türk kabilelerinin büyük bir kısmı yerleşik ve ormancılık hayatından bozkır hayatına geçmişlerdir ve bir şekilde bozkır hayatına adapte olmuşlardır.

Bugünkü Doğu Türkistan, Moğolistan ve Altay bölgelerinin İlkçağ’da ve Orta Çağ’ın başlarında Türkler’in anayurdu olduğu düşünülmektedir. Bu alan; 1200 ila 1400 metre arasında değişen bir yayladır.

Büyük çöküntüler ve yüksekliklerden oluşan bu arazide Altay Dağları’nın yüksekliği 4600 metreden fazladır. Ötüken’in bulunduğu bölge 4000 metre civarındadır. Cungarya ve Gobi Çölü’nün bulunduğu alan yılda 100 milimetreden az yağış alır.

Bugünkü Doğu Türkistan, Moğolistan ve Altay bölgelerin de yıllık yağış 200 milimetreyi geçmez. Kışın soğuk şiddetlidir: -50 dereceye kadar düşer. Kışın büyük bölümü toprak karlar altındadır.

Yazın hava çok sıcak olabilir ya da kötü geçen yıllarda fırtına da görülebilir.

Sık ladin, çam, köknar ormanlarıyla kaplı yüksekliklerin eteklerinde çayırlar vardır. Çukur yerlerde ise ağaçlıklı otlaklar ve çalılıklar vardır.

Bu bölgelerden Çin’e doğru giden topraklar ve İran’a doğru giden topraklar uçsuz bozkırlarla ve çöllerle kaplıdır. Altay’a yakın Sibirya bölgelerinde ise tayga iklimi vardır.

Böyle bir alanda İlkçağ ve Orta Çağ’da yaşayan topluluklarda ekonominin temeli hayvancılığa dayanmaktadır. Geniş steplerde en çok at ve koyun yetiştiriciliği yapılmaktadır.

. Bunlardan başka deve ve sığır da beslenmektedir. Koyunun yünü eğilerek ip yapılır ve bundan halı, kilim üretilmektedir.

Andronova ve Afanasyevo Kültür kalıntıları sebebiyle, bilim adamları halının ana yurdu olarak Orta Asya’yı göstermektedir.

Özellikle Orta Asya nüfusunun çoğunluğunu teşkil eden göçebe toplumlarda hayvancılık ön plandaydı. Bu yüzden Orta Asya bozkırlarında göçebe hayatı yaşayan insan toplulukları yazlık alanlar ve kışlık alanlar belirleyerek belirli bir yol üzerinde göç ederlerdi.

Göçler rastgele değildi. Göç edilecek yerler ve takip edilen yollar önceden belirliydi. Böyle bir Bozkır hayatına bağlı olarak On iki Hayvanlı Takvimi gelişmiştir.

Bu takvim; güneş ile ay arasındaki döngüye ve “geyik böğürtüsü”, “bir hayvanın doğması”,”bir göçmen kuşun geri dönmesi” gibi doğa olaylarına bağlıdır.

Bozkır hayatında, sebzeye karşı fazla istek duyulmazdı. Sütlü darı, peynir, yoğurt ve kısrak sütünden yapılan kımız, Orta asya topluluklarının başlıca besin maddeleriydi.

At ve koyun etinin saklama ihtiyacı “ilkel konserveciliğin” gelişmesine yol açmıştır. Göçebe topluluklarda “yonca”nın ve “darı”nın oldukça önemi vardı.

Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor.
Pakistan ve Hindistan sınırında yaşayan bu insanların çok ilginç bir özelliği var..

Hunzaların gerçek kökeni

Şimdi gelelim Hunzaların gerçek kökenlerine. Önce yukarıdaki Karakurum Karayolu haritasına dikkatlice bakalım. Bu karayolunun hikayesini daha önce anlatmıştık. Burada dikkati çeken husus şu: Hunza vadisi Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan'daki Sincan Uygur Bölgesinin yalnızca iki adım ötesinde. Arada sadece Kuncerab geçidi var. Uygurların yarısı genetik açıdan R1a ve R1b haplogrubuna mensup. Avrupalılar gibi. Yukarıda açıklandığı gibi Hunzalar ve Uygurlar arasında genetik bağ var.

Hunza'daki "Hun" öneki onların kökeninin Hunlara dayandığının göstergesi olabilir. Bir tarafta Hunza, Buroşo dilinde "OK" demek, diğer tarafta Türklerin en büyük boyları Oğuz'un aslı "OK UZ". Türk boyları ve Türklerle genetik bağları var.

Yörede genetikçilerden başka araştırma yapan Batılı antropologlara göre biyolojik özellikleri, toplumsal ve kültürel yönleri açısından Hunzakutlar Kafkasya orijinliler (Beyaz ve kumral Batı ve Doğu Avrupalılar, Kafkaslar dahil).

Bütün bunlar ve Hunzakutların tenleri, dilleri ve kültürlerinin yöre halklarından farkılı olmasının sebebinin Grek değil Türk orijinli olmalarına işaret ediyor.

Bu ve bağlantılı sayfalarımızda anlattığımız gibi Türkler dünyaya yayılmışlar, Amerikaya bile gitmişler, Avrupa halkları avcı-toplayıcı topluluklarken Türkler Orta Asya, Kafkaslar ve Anadolu'dan gelip onlara çiftçilik öğretmişler.

Onların atası olmuşlar. Hint yarımadası halkının kökeni de Ön Türkler. Aslında bunları biz söylemiyoruz. Yazımızda kanyaklarını verdiğimiz batılı genobilimciler söylüyor. Hepsi linkini verdiğimiz yazımızda.

Sonuçta veriler ana dillerinin bilinen hiçbir dil ile benzerlik taşımaması nedeniyle Hunlar ve Uygurlar ile yakın akraba olmalarından ziyade atalarının bütün Türklerin ortak ataları olan Ön Türkler olduğunu, zamanla erkeklerin yakın çevreden kız almalarıyla yöre halkıyla da karıştıklarını gösteriyor

 

Brumhanik, Konya'da yapılan ve sacda pişirilen şebit benzeri yukfa üzerine keçi sütünden elde edilmiş ve keçi tulumunda muhafaza edilmiş yağ dökülerek yenen bir Hunza yemeği. Bu yağ, yağdan çok peynire benzemekte.

   

 

Bu Türkler bilim adamlarını şaşkına çevirdi!

Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor. Pakistan ve Hindistan sınırında yaşayan bu insanların çok ilginç bir özelliği var...

Tamamen Müslüman olan Hunza Türkleri ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor. Burada 65 yaş yolun yarısı sayılıyor...

Kadınlar 65-70 yaş arasında anne oluyor.

100 yaşında ölenlere genç öldü deniliyor.

Yolun yarısının 65 yaş olduğu bu toplulukta kadınlar, 65-70 yaşında doğum yapıyor.

Bilim adamlarının dikkatini çeken bu ömür süresi onları araştırma yapmaya yöneltti.

Buz gibi temiz su içip kendi ekip biçtiklerini yemeleri..

Hunza Türkleri'nin et ve baharatlı yemekleri çok ünlü ve Sadece kendi ürettikleri sebze ve meyveleri tüketiyorlar.