Baykal'dan skandal açıklama!
-CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 16 Nisan'da düzenlenecek referandum ile ilgili skandal bir açıklamaya imza attı. -Deniz Baykal'a Hayır Miting'lerine katılması için büyük rüşvet Deniz Baykal'ın ani bir kararla Hayır Mitinglerine katılmasının ardında,15 Temmuz Aktörleri tarafından tüm aile şirketlerine ait borçlarının ödeneceği, Ajanslara düştü.
Giriş Tarihi: 03.04.2017 02:32 Son Güncelleme Tarihi: 03.04.2017 07:29
Baykal'dan skandal açıklama!CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 16 Nisan'da düzenlenecek referandum ile ilgili skandal bir açıklamaya imza attı.
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, katıldığı referandum toplantısında skandal açıklamalarda bulundu. Baykal, "Halk oylamasında 'hayır' çıkarsa, İzmir'de düşmanı denize dökmüş gibi sevineceğiz" ifadelerini kullandı.
Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde düzenlenen programa katılan Baykal "Cumhuriyetimizi o gün ilan etmişiz gibi. Hatta 9 Eylül 1922'de İzmir'de düşmanı denize döküp, kadınlarımızın kırmızı bezler üzerine ay ve yıldız çizerek diktikleri o sevimli bayrağımızı askerlerimizin vilayet konağının çatısına kadar heyecanla çıkıp diktikleri anda nasıl yüreğimiz kabarıyor, gözlerimiz doluyorsa o duygularla vatanı o gün kurtarmışız gibi... O sevinci yaşayacağız" dedi.
FETÖ'YE KUCAK AÇTI
Baykal, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik soruşturmalar kapsamında kamu personellerinin görevden uzaklaştırılmasına da değinerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"120 binin üzerinde insanın işine son verildi. Bunlar, bu işin karargahında olan, bu işin kumandasını yapan insanlar mı? Halen siyasi ayağı belli değil. Karinelerle, idari takdirle hukuki sorunları çözmeye kalktılar, 120 bin kişi işinden atıldı. İşten atılmanın yol açtığı tablo malum. Özel sektör de iş vermiyor. Çoluk çocuk, aile, borçlar, ödenecek taksitler, bin bir zorluk sıkıntı... Ne halin varsa gör. Böyle devlet olur mu? Böyle hukuk olur mu? Hala hukuk işlemeye başlamadı. Söz verdiler komisyon kurulacak. Komisyonun kim olduğu belli değil."
Deniz Baykal'ın ani bir kararla Hayır Mitinglerine katılmasının ardında,15 Temmuz Aktörleri tarafından tüm aile şirketlerine ait borçlarının ödeneceği, Ajanslara düştü
Deniz Baykal'ın damadı Halil Ataman'ın Antalya Organize Sanayi Bölgesi'ndeki tekstil fabrikası Anteks'te çalışan bin 200 kişiyi 18 Eylül 2013'te iflas gerekçesiyle işten çıkarılmıştı Halil Ataman'a milyonluk tazminat davası açan, işçiler Toplam 22 milyon TL'lik alacakları olduğu belirtiler, Uzun yıllar fabrikada çalışan adının açıklanmasını istemeyen Ankaralı Mühendis 200 bin lira alacağı olduğunu 2013'yılından beri beklemekte olduğunu söyledi, tüm işçilerinin 16 Nisan öncesi ödemelerin yapılacak olmasından büyük mutluluk duyduklarını ifade ettiler.
HAKLARI GASP EDİLDİ
Avukat Doğan, Anteks'te çalışan yaklaşık bin 200 işçinin 25 milyon liralık kıdem tazminatının ödenmediğini, bu rakamın gecikme faizleriyle birlikte 40 milyon liraya ulaştığını söyledi. Doğan, şu bilgileri verdi: "Burada 15 bin kişinin hakkı açık veya gizli bir şekilde gasp edildi. Şimdi işçilerin vekaletini alarak suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyoruz. Halen 350 kişiden vekalet aldık. En son toplantıyı geçtiğimiz pazar günü gerçekleştirdik. Ay sonuna kadar 500 işçinin vekaletini almayı hedefliyoruz."
Baykal’ın damadı İFLAS etti! Şok Şok!
1 Nisan 2016 10:33
Antalya 1’inci Asliye Ticaret Mahkemesi, bir dönem Türkiye’nin en büyükleri arasında yer alan ve varlıkları 1 milyar doları aşan Ataç Grubu’nun iflas erteleme talebini redderek, iflasına karar verdi.
Ataç İnşaat ile Anteks Antalya Tekstil şirketleri 1960 yılında Hikmet Ataman ve Hüseyin Çalık tarafından kuruldu. Daha sonra Ataç Grubu altında toplanan iki şirket bünyesinde iplik, boya ve dokuma fabrikaları, enerji firması, özel okul ve otelleri barındırıyordu. Ataç İnşaat, 2011’de cirosunu en çok artıran üçüncü şirket seçilirken, Anteks de Armani, Lacoste, Versace gibi dünya devlerine yönelik üretimler yapıyordu. Hikmet Ataman 2005’te hayatını kaybederken, yerine CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’m damadı olan oğlu Halil Ataman geldi.
Ataç’ın çöküşü, 2011’in Haziran ayında yapılan halka arzla başladı. Şirket, zorluklar yaşarken hacizler yaşandı, şirket değerleri satıldı.
ANTALYA'da ANTEKS Dokuma Fabrikası'nda işten çıkarılan ve maaşlarını, tazminatlarını alamadıkları gerekçesiyle 9 gündür eylem yapan işçiler, Antalya- Burdur karayolunu geliş ve gidiş yönünhde araç trafiğine kapattı.
Antalya'da Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (OSB) ANTEKS Dokuma Fabrikası'nda işten çıkarıldıkları, maaşlarını ve kıdem tazminatlarını alamadıklarını öne süren işçilerin eylemi 9'uncu günde de devam etti. Sabah saatlerinde fabrika önünde eşleri ve çocuklarıyla toplanan işçiler, OSB içerisinde yürüyüş yaparak Antalya- Burdur Karayolu'na çıktı. Burada 'İşçiyiz haklıyız', 'Anteks'i yakarız paşa paşa yatarız', 'Devlet nerede işçiler burada' sloganı atan işçiler, yolu trafiğe kapattı. Karayolunda geliş ve gidiş istikametinde araç geçişini engelleyen işçiler ve aileleri oturma eylemi yaptı.
'EŞKİYA DEĞİLİZ, HAKKIMIZI İSTİYORUZ'Yol kapatma eyleminde hastası olan araç sürücülerine izin veren işçiler ile yoldan geçmek isteyen bazı sürücüler arasında kısa süreli tartışma yaşandı. Yolda yaklaşık yarım saat eylem yapan işçiler, trafiğin yoğunlaşmasını da engellemek için zaman zaman araç geçişine izin verdi. Bazı araç sürücülerinin de alkış ve korna çalarak destek verdiği eylemde işçiler, 'Başbakanım mazlumların sesini duy', 'Biz eşkıya değiliz hakkımızı istiyoruz', 'Anteks mağdurları', yazılı pankart açtı. İşçiler 'Somaya başsağlığı' yazılı pankartla maden kazasında hayatını kaybeden madencileri andı.
Daha sonra refüjde toplanan işçiler adına Diler Söyek basın açıklaması yaptı. Fabrikanın CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın damadına ait olduğunu iddia eden Söyek, bin 200 işçinin maaş, ikramiye, kıdem tazminatı olan 22 milyon liranın ödenmesini talep etti. Söyek, alacakların ödenmesi için uzun süre beklediklerini, sonuç alamayınca da eylem yapmaya başladıklarını anlattı.
Basın açıklamasının ardından işçiler kol kola girerek fabrikaya yürüdü. Fabrika girişindeki tahta parçalarını ve çöpleri yakan işçiler, ellerindeki çekiçleri de konteynıra vurarak tepkilerini gösterdi.
TY(HA/COŞ)
Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde uzun yıllardır üretim yapan dokuma fabrikası Anteks’in 18 Eylül 2013 tarihinde işine son verilen 1.200 işçisinin 5 aylık ücret, kıdem ve ihbar tazminatlarından oluşan toplam 22 milyon TL’lik alacağı için aylardır yürütülen eylemlerde bu kez fabrika işgal edildi. İflası istenen, ancak mal varlığı borçlarını karşılamayan ve bir bankanın tamamına haciz uyguladığı fabrikada üretim de durdu.
10 Mayıs Cumartesi günü saat 12.00 sıralarında yaklaşık 250 işçi fabrikayı bastı. İşçilerin cumartesi öğle saatlerinde başlayan işgal eyleminde yaklaşık 60 işçinin fabrikadaki bekleyişi sürdürüyor.
“DİLENCİ DEĞİLİZ, HAKKIMIZI İSTİYORUZ”Fabrikanın demir giriş kapısını bir traktörle kapatan işçiler fabrika içindeki malzemelerin bir kısmını benzinle yaktı.
Fabrika girişine ‘Dilenci değiliz hakkımızı istiyoruz’, ‘ATAÇ A.Ş. Anteks mağdurlarıyız. Biz eşkıya değiliz, hakkımızı istiyoruz’ gibi dövizler asan işçilerin eylemine ilişkin Döşemealtı İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı güvenlik güçleriyle Antalya Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri hazır bekliyor. İşçiler, ‘Anteks’i yakarız, paşa paşa yatarız’ sloganı da atıyor.
Cumartesi günü başlattıkları eylemde bugün üçüncü güne girildiği ve artık bir netice almak istediklerini vurgulayan işçilerin temsilcisi Mucit Yıldırım, “Son aşamamız olan fabrikayı tamamen yakma aşamasındayız ve eğer bir sonuç çıkmazsa bugün akşama doğru gerçekleştirmeyi düşünüyoruz” dedi.
“DEVLET KURUMLARI BAŞLARINDAN SAVDI”2013’ün Eylül ayında bin 200 işçinin 5 aylık ücretleri içeride olmak kaydıyla işten çıkartıldıklarını belirten Yıldırım, 9 aydır kıdem ve ihbar tazminatlarıyla birlikte toplam 22 milyon liralık alacakları için ‘ha bugün ha yarın’ denilerek oyalandıklarını söyledi. Yaşadıkları maddi sıkıntılar nedeniyle birçoğunun eşinden boşandığını, evlerine icra geldiğini anlatan Yıldırım şöyle konuştu:
“Artık bardağı taşıran son damla oldu. Bütün devlet kurumlarına başvurduk. Çalışma Bakanlığı, Başbakan, tüm siyasi partilere çıktık, ama hepsi bizi başlarından savdı. Biz de istemezdik böyle olmasını ama artık yapacak hiçbir şey kalmadı. Bu bizim yaklaşık 15’inci eylemimiz. Bundan öncekiler hakkımızı aramak içindi, bugün hakkımız için ölmeye geldik. Ya öleceğiz ya hakkımızı alacağız. İçeride şu an bu işe baş koymuş, bedeni, canını ortaya koymuş 60’a yakın insan var. Bundan sonra geleni almıyoruz.”
DENİZ BAYKAL’IN SESSİZ KALMASI BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLAFabrikanın, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın damadı Halil Ataman’a ait olduğunu belirten işçi temsilcisi Yıldırım, şunları söyledi:
“Yıllarca TBMM’de ‘işçinin, emekçinin yanındayız’ diyen, CHP’nin liderliğini yapmış bir kişi dahi bize sesini çıkarmadı, biz defalarca haber göndermemize rağmen sahip çıkmadı.
Bu artık bardağı taşıran son damlaydı, yapacak hiçbir şey kalmadı. Başbakanımız da buradaki mitinginde ‘ilgileneceğiz’ diye dile getirdi. Ama buradaki yetkililer bizi bir kere bile görüştürmedi. Onlara da buradan kırıldığımızı, kızgınlığımızı belli etmek istiyoruz. Başbakanımız da duysun buradan.”
ÇOCUKLARIYLA EYLEMDELERYaklaşık 60 işçinin devam ettirdiği ve içeriye kimsenin alınmadığı eylemde fabrikadan çıkartılan işçilerden Kadriye- Caner Öztut çifti ile 1 yaşındaki bebekleri Kıvanç da bulunuyor. Eşiyle birlikte toplam alacaklarının 60 bin lira olduğunu belirten Kadriye Öztut, “Ben 13 yıldır, eşim 15 yıldır burada çalışıyorduk. Hakkımızı almaya geldik” dedi.
CHP’Lİ VEKİLDEN İŞÇİLERE DESTEKAlacaklarını isteyen ANTEKS işçilerine sabırlı ve hoşgörülü davranılması gerektiği yönünde yazılı açıklama yapan CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar ise ANTEKS işçilerinin yasalara aykırı şekilde aniden işten çıkarıldığını söyledi.
Yaklaşık 3 aydır ücret alamayan, kıdem ve ihbar tazminatları verilmeyen işçilerin, bin TL’lik yargılama harçlarını ödeme olanakları olmadığını belirten Gürkut Acar, şunları anlattı:
“İşçiler bu durum üzerine, alacaklarını tahsil edebilmek için fabrikayı işgal etmişlerdir. Bu eylemin, alacakların tahsili için yapılmış bir eylem olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Antalya Valisi ve Emniyet görevlilerine çağrıda bulunuyorum. İşçilere müdahalede bulunulmamalıdır. İşçilerin alacakları konusunda devreye girmelidirler. Ani bir müdahale daha ağır zararların, daha ağır kayıpların ortaya çıkabileceği sonuçlar yaratabilir. Bu nedenle sorunun görüşmelerle çözülmesi yoluna gidilmelidir.
Sabırlı ve hoşgörülü tavır gösterilmesi yararlı olacaktır. Bütün demokratik kitle örgütlerini, sendikaları, siyasi partileri ANTEKS işçilerinin yanında yer almaya, ortak toplumsal aklın işletilerek, mazlum işçilerin sorunlarının çözülmesine katkı verilmesi çağrısı yapıyorum.”
EVET 0/0. 70.08'e ulaştı, Almanya'da engeller ve iptaller tavan yaptı
Zürih Belediyesinden Mevlüt Çavuşoğlu'na iptal talebi
Zürih Belediye Meclisi, Federal Hükümet’ten (Bundesrat) pazar günü Zürih’te “Referandum Öncesi Halk Buluşması“ isimli programa katılacak olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun programını iptal etmesini talep etti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, pazar günü Almanya, Avusturya ve İsviçre’de görev yapan konsolos ve büyükelçilerle bir toplantı düzenleyecek, ardından Glattbrugg’da bulunan Hilton Hotel’de Avrupa Türk Demokratlar Birliği’nin organizasyonuyla Türk vatandaşlarıyla buluşacak.
Zürih Belediye Meclisi, Federal Hükümet’ten (Bundesrat) pazar günü Zürih’te “Referandum Öncesi Halk Buluşması“ isimli programa katılacak olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun programını iptal etmesini talep etti.
CHP ve HDP gibi siyasi partiler ile FETÖ ve PKK başta olmak üzere terör örgütlerinin argümanlarıyla hareket eden Almanya, Hollanda, Avusturya ve İspanya’nın başını çektiği AB ülkeleri, yüzyıllık anlaşmaları bile sekteye uğratacak şekilde ‘hayır’ cephesinde yasaklarla yer alıyor. Söz konusu ülkeler, Referandum öncesi ‘evet’ konulu toplantıları iptal ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti aleyhine adeta kampanya başlattı. Peki ama Türk bakanların Almanya’daki mitinglerin yasaklanmasına varan saldırgan tutumunun ardında ne var? Uzmanlara göre, Erdoğan düşmanlığının arkasına saklanan AB’nin korkusu, Türkiye’nin ekonomik büyümesi ve küresel siyasi oyuncu olması.
ALMANYA’NIN ÖFKESİ
FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi terör örgütlerini barındıran Almanya, Türkiye’ye antidemokratik uygulamalarla saldırıyor. Üstelik bu gruplara Alman istihbaratının destek verdiği belirtiliyor. Teröristlerin Türkiye aleyhindeki kampanyalara polis koruması vererek yaptırtan Almanya, ‘evet’ kampanyası yapmak isteyen Türk siyasetçilere engel oluyor. FETÖ ve PKK ilişkili oldukları medya organlarıyla ve kurdukları derneklerle Alman siyasetçileri Türkiye aleyhinde kışkırtıyor. Dev projelerle gücüne güç katan Türkiye, Almanya’nın açık hedefi haline geldi. 2018’de ilk etabı hizmete girecek olan İstanbul 3. Havalimanı, dünya hava taşımacılığında Frankfurt Havalimanı’nı adeta devre dışı bırakacak. İstanbul’un finans merkezi haline gelmesiyle Körfez sermayesi Almanya yerine Türkiye’yi tercih etmeye başladı.
FETÖ FM'le referandum öncesi kaos yayını
FETÖ'nün elebaşı, örgüt üyelerinin 'referandumdan evet çıkarsa biteriz' sözleri üzerine harekete geçti. Türkiye'deki cezaevlerine korsan radyo yayınıyla 'Referandum olmayacak. Türkiye kana bulanacak' mesajlarının şifreli iletidliği ortaya çıktı.FETÖ, cezaevlerinde radyodan yayınladığı şifreli mesajlarda kan vaadinde bulundu. Mesajlarda, "Seçim olmayacak. Gücümüzü daha görmediler" denildi.
Pensilvanya'daki FETÖ elebaşı, peş peşe yapılan operasyonlarla tutuklanan FETÖ üyelerinin 'sandıktan evet çıkarsa biteriz' dediklerini duyunca harekete geçti. İstihbarat birimleri Türkiye genelindeki cezaevlerinde tutuklu FETÖ'cülere kaçak yayın yapan radyolardan mesajlar verildiğini belirledi. Radyolardaki reklam ya da programlarla şifreli verilen mesajlar istihbarat birimleri tarafından tespit edildi. Yapılan çalışmada şifreli mesajlarda dehşet senaryoları çıktı.
Şarlatan FETO yine Peygamberimiz'i alet ettiFETÖ, cezaevlerinde tutuklu bulunan örgüt üyelerine şifreli mesajlar gönderdi. 'Referandumdan evet çıkarsa biz biteriz' diye telaşlanan örgüt üyeleri "Peygamber Efendimizin müjdesi var. Kurtuluşumuz yakın.Türkiye yüzde 99 kana bulanacak." gibi yalan ve iftira dolu sözlerle movite edilmeye çalışıldı.Pensilvanya'daki FETÖ elebaşı, peş peşe yapılan operasyonlarla tutuklanan FETÖ üyelerinin 'sandıktan evet çıkarsa biteriz' dediklerini duyunca harekete geçti. İstihbarat birimleri Türkiye genelindeki cezaevlerinde tutuklu FETÖ'cülere kaçak yayın yapan radyolardan mesajlar verildiğini belirledi. Radyolardaki reklam ya da programlarla şifreli verilen mesajlar istihbarat birimleri tarafından tespit edildi. Yapılan çalışmada şifreli mesajlarda dehşet senaryoları çıktı.
Peygamberimizi alet ettiler
Radyolardaki çözülen şifreli mesajlada şunlar söyleniyordu: Saberidin, Peygamber Efendimizin müjdesi var. Kurtuluşumuz yakın. Siyasi başkanların kadınları çocukları telef olacak. Fetullah Hocaefendi sizi ödüllendirecek. Türkiye yüzde 99 kana bulanacak. Bu seçim olmayacak. Asıl gücümüzü daha görmediler. Üstlerine bombalar yağacak. Devlet başkanına değil Hizmet ordusuna güvenin. İstihbarat birimleri konuyla ilgili cezaevi yetkililerini bilgilendirdi.
Türkiye'nin Rakka planı Antalya'daki askeri zirvedeydiGenelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, Rus ve Amerikalı mevkidaşlarıyla buluştuğu zirvenin ayrıntıları netleşiyor.
Dün Antalya'da Türkiye, Rusya ve ABD Genelkurmay başkanları bir araya gelmiş, 3'lü zirvede Suriye meselesi öncelikli olarak görüşülmüştü.
Toplantının detayları ortaya çıkmaya başladı.
Türk heyetinin önünde Rakka harekatı planı vardı.
Hollanda'nın başbakan adayından pankartlı protesto
Hollanda'da aşırı sağcı Özgürlükler Partisi (PVV) lideri Geert Wilders, Mevlüt Çavuşoğlu'nun Hollanda'da katılacağı etkinliği protesto etti
Hollanda'da aşırı sağcı Özgürlükler Partisi (PVV) lideri Geert Wilders, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun katılımıyla cumartesi günü Hollanda'da yapılacak halk oylamasıyla ilgili etkinliğini protesto düzenlendi.
IRKÇI BAŞBAKAN ADAYI TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİ ÖNÜNDEWilders, Türkiye'nin Lahey Büyükelçiliği önünde Türkçe ve Felemenkçe "Uzak dur, bu bizim ülkemiz" yazılı pankart açtı.
Daha önce de defalarca Türkiye karşıtlığı yapan Wilders, son hareketiyle hem Türkçe hem de kendi dili Felemenkçe'de 'ırkçı' sıfatını hak ettiğini bir kez daha kanıtladı.
TEK DERDİ TÜRKİYEHollanda hükümetinin etkinliği engellenmekte çok etkisiz davrandığını, Çavuşoğlu'nun konuşmasının neden engellenmediğini hala anlamadığını söyleyen Wilders, Türk bakanların 16 Nisan'da yapılacak referanduma kadar geçici süreyle "istenmeyen adam" ilan edilmesini istedi.
Avusturya’nın kalbinde ihanet ittifakıAvusturya Başbakanı Christian Kern, Türk bakanların 'evet' kampanyalarının Avrupa Birliği (AB) genelinde yasaklanmasını isterken, Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı FETÖ yapılanması, Avusturya Harp Akademisi'nde sempozyum düzenledi. Terörist başı Gülen'in onursal başkanı olduğu Friede Diyalog Enstitüsü ile Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın, Katolik Kilisesi'nin Din ve Barış Enstitüsü partnerliğinde düzenlediği "Ekstremizmi Önlemede Dinin Rolü" başlıklı sempozyumda, Gülen'in mesajları okundu. 27 Şubat'taki sempozyum 5.5 saat sürdü. 17 ülkenin diplomatik temsilcisinin yanı sıra Almanya ve Avusturya dışişleri bakanlıklarının "Dinlerarası Diyalog" ile "Dinlerin Barış Sorumlulukları" ünitelerinin başkanları da katıldı.
FETÖ VE GÜLEN'İ ÖVDÜLER
Sempozyumda Katolik Askeri- Psikopos Dr. Werner Freistetter açılış konuşmasını yaptı. Friede Diyalog Enstitüsü'nün Başkanı, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın da Birleşmiş Milletler Viyana Temsilcisi olan Yasemin Aydın da konuşmasında terörist başı Fetullah Gülen'i övdü. 15 Temmuz darbe girişiminde 250 masum insanın katleden FETÖ'yü ve lideri Gülen'i görmezden gelen Aydın, "İçinde bulunduğumuz zamanda, Sayın Fetullah Gülen gibi İslami otoritelerin buna benzer net söylemleri, barışçıl İslam ile İslam adına yapılan terörü ayırt etmede oldukça önem arz etmektedir" iddiasında bulundu. Sempozyumda Kuzey Irak'tan gelen Prof. Dr. Ardawan Ismael, "Ekstremle Mücadele Konusunda Kürdistan'daki Alimlerin Rolü", FETÖ'ye ait Londra merkezli Hizmet Araştırmaları Merkezi yöneticisi Dr. İsmail Sezgin de "Ekstremize Karşı Bir Yaklaşım Olarak Hizmet: Ekstremizmin Yok Edilmesi" başlıklı sunum gerçekleştirdi. Dr. Sezgin, terör örgütü FETÖ'yü "Hizmet Hareketi" olarak tanımladı.
HAİN ÖRGÜTÜN SÖZCÜSÜ
FETÖ, Friede Diyalog Enstitüsü'nü Avusturya'da propaganda merkezi ve hem de üst düzey siyasilere ulaşma aracı olarak kullanıyor. Faaliyetlerin koordinasyonunu Gülen'in amcasının oğlu Numan Gülen yürütüyor. Öte yandan enstitünün başkanı Aydın'ın, darbe girişiminden bir hafta sonra 22 Temmuz'da Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın İstanbul Üsküdar'daki merkezinde bulunduğu öğrenildi.
FETÖ'YE kapılarını açan Avusturya Başbakanı Christian Kern, bu sempozyumdan günler sonra 5 Mart'taki açıklamasında Türk siyasetçilerin kampanya etkinliklerinin AB çapında yasaklanmasını istemiş, Almanya gibi birlik üyelerinin tek başlarına Ankara'nın baskısından ancak bu şekilde kurtulabileceğini savunmuştu.
Dışişleri Bakanlığı Geçici Sözcüsü Mark Toner, düzenlediği basın toplantısında, Suriye'de PYD/YPG'ye verdikleri destek konusunda açıklamalarda bulundu.
"YPG'Yİ UZUN ZAMANDAN BERİ DESTEKLİYORUZ"Terör örgütü DEAŞ'la mücadele kapsamında YPG'ye verdikleri desteğin süreceğini belirten Toner, şunları kaydetti:
"YPG'yi Suriye'nin kuzeyinde bulunan SDG içerisinde uzun zamandan beri destekliyoruz. Daha önce belirttiğimiz gibi onlar DEAŞ'a karşı mücadelede ve ortadan kaldırılması için çok etkililer. Şimdiye kadar yaklaşık 6 bin kilometreyi ve 4 Kasım'da operasyon başladığından beri de Rakka civarında 100'den fazla köyü DEAŞ'ın elinden aldılar."
"PKK-YPG BAĞLANTISINA KARŞIYIZ"Toner, Türkiye'nin YPG konusundaki kaygılarına da dikkat ettiklerini söyledi.
ABD'nin, terör örgütü PKK ile ilgili görüşünün değişmediğini dile getiren Toner, "PKK ve YPG arasında bağlantı olduğu yönündeki görüşe saygıyla karşı çıkıyoruz. Şu konuda açık olmalıyız; PKK bizim için hala bir terör örgütüdür." diye konuştu.
Toner, bir soru üzerine terör örgütü PKK'nın Irak'ın Sincar bölgesindeki varlığına da karşı olduklarını belirtti.
ABD'nin bu konuda aynı yerde durduğunu anlatan Toner, "Orada olmamaları gerektiğini düşünüyoruz." ifadesini kullandı.
Yuhgeneral
Genelkurmay'daki görüntüler FETÖ'cülerin yalanlarını ortaya çıkardı
Darbecilerin imha ettiklerini sandıkları ancak Genelkurmay Bilgi İşlem Dairesindeki yedekleme sisteminden ulaşılan ve iddianamede yer alan kamera görüntüleri, sanıkların ifadeleri ile 15 Temmuz gecesi yaşananlar arasındaki çelişkiyi ortaya koyuyor.
1/18Eski Korgeneral İlhan Talu: Genelkurmay Personel Daire eski Başkanı Korgeneral İlhan Talu darbe gecesi karargahtaki hareketliliği görünce makamına geçtiğini söyledi. Saat 01.00'e kadar ışıkları söndürüp, kapıyı içerden kilitleyerek beklediğini belirtti. 16 Temmuz'da saat 10.00'a kadar odasından çıkmadığı yönünde ifade verdi. Karargahın kamera görüntüleri ise Talu'nun ifadesindeki çelişkiyi ortaya koydu. İddianamede Talu'nun, darbe gecesi karargah koridorlarında elinde dosyalarla göründüğü görüntülere yer verildi.
Eski Tuğgeneral Mehmet Partigöç: Sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi, Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç ifadesinde çatışmayı engellemek için karargaha gittiğini söyledi. Ancak görüntüler Partigöç'ü yalanladı. Partigöç'ün karargahta dolaştığı kameralara yansıdı. Ayrıca Partigöç'ün yakalanmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı'nda ele geçirilen sırt çantası içerisinde 3 not bulundu. Partigöç bu notlardan ikisini ailesine yazdı. Diğer notta ise "Gn. Kur. Bşk.'nın teklifi C.B. onayı ile darbeye teşebbüsten Org. Adem Huduti'nin görevden alınması, valilik (İstanbul) helikopterlerin kalkmasına müsaade etmiyormuş/Yunanistan" ifadeleri yer aldı.
Polise 'Pelin', MİT'e 'Kübra': İddianamede FETÖ'nün devlet kurumlarına kod, hassas konumdaki güvenlik yapılarına ise müstear adlar verdiği belirtildi. Terör örgütünün, "Polis" yerine "Pelin", "MİT" ve "Jandarma" yerine "Kübra" ve "Belediye" gibi kod isimleri kullandığı bildirildi.
Eski Tümgeneral Baki Kavun: Genelkurmay Harekat Plan Daire eski Başkanı Baki Kavun, darbeci Özel Kuvvetler personelince elleri ve gözleri bağlanarak derdest edildiğini öne sürdü. Ancak görüntüler, Kavun'un 15 Temmuz gecesi karargah içerisinde rahatlıkla dolaştığını ve hatta telefonunu kullandığını gözler önüne serdi.
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP Ordu İl Başkanlığınca Fatsa Kültür Sarayı'nda düzenlenen programda yaptığı konuşmada, yeni anayasanın Türkiye'ye yakışmayacağını ve böyle bir yetkinin kimseye verilemeyeceğini öne sürdü.
"AYNI ŞEYİ PEYGAMBER DİYE SÖYLEDİM"Trabzon'da yaptığı konuşmasına değinen Deniz Baykal, "Geçenlerde bu konudaki kararlılığımı ifade etmeye çalışırken, 'Bu kadar yetki bir evliyaya bile verilmez, evliya olsa, bu yetki evliyayı da bozar' dedim. Daha sonra aynı şeyi Trabzon'da peygamber diye söyledim. 'Deniz Baykal peygambere hakaret etti' diye troller, yani maaşlı yalan kampanya yapma görevlileri, gürültü patırtı koparmaya çalıştılar." diye konuştu.
Baykal, "Ben bunu söylerken ne bir evliyaya, ne haşa peygamberimize ya da herhangi bir peygambere hakaret etme anlayışı içinde bunu söylemiyorum." ifadesini kullanarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Oradaki ifade... Hazreti Adem'den bu yana 124 bin peygamber geldi geçti. O 124 bin peygamberden herhangi birisini ben ima ederek, bunu söylemiyorum. Benim gözümde peygamberlik dediğim şey yüksek ahlaki vasıflar ve üstün nitelikler taşıyan örnek bir şahsiyet. Bu anlamda birisini dahi bozar bu dedim.
Deniz Baykal'dan skandal peygamber açıklaması
"HERHANGİ BİR PEYGAMBER DEĞİL"Onu daha önce evliya diye ifade ettim, Trabzon'da peygamber dedik. Küçük harfle yazılan peygamber. Herhangi bir peygamber değil. Yani 124 bin kişinin vasıflarını taşıyan birisi bile, üstün ahlaki nitelikli, üstün nitelikleri olan bir örnek şahsiyet bile bu anayasaları işletmez, böyle bir anayasal düzen konulmaz. Herkes hesap verir. Peygamberler Allah'a hesap verir, Kuran'a hesap verir."
"BENİM SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİM..."Deniz Baykal, bu konuda kendilerinin hiçbir tereddüt ve şüphelerinin olmadığını vurgulayarak, "Biz iftihar ediyoruz. Benim sevgili Peygamberimizle ilgili düşüncülerimi merak edenler, 2010 yılının Nisan ayındaki Kutlu Doğum Haftası'nda yaptığım konuşmayı bir okusunlar." diye konuştu.
Böyle bir çaba içine girilmesine şaşırmadığını belirten Baykal, iki gündür Karadeniz'de bulunduklarını ve Karadeniz'in ayakta olduğunu aktardı.
15-temmuz.net