Annenin yüzü güldü

PKK, 3 yıl önce Leyla'yı dağa kaçırdı. Annesi kızını kurtarmak için oturma eylemi yaptı, Cumhurbaşkanı'na çıktı. 3 ay önce Leyla teslim olmak isteyince PKK'lı hainler bomba atıp Kalaşnikof'la taradı. 'Öldü' diye morga kaldırılan Leyla mucize eseri hayata tutundu. Anne Güneş ise sonunda huzura erdi: Yaralı da olsa, tutuklu da olsa kavuştum. Yaşaması bana yeter. Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun

Annenin yüzü güldü Giriş Tarihi: 31.7.2017 01:22 Son Güncelleme Tarihi: 31.7.2017 04:03PKK, 3 yıl önce Leyla’yı dağa kaçırdı. Annesi kızını kurtarmak için oturma eylemi yaptı, Cumhurbaşkanı’na çıktı. 3 ay önce Leyla teslim olmak isteyince PKK’lı hainler bomba atıp Kalaşnikof’la taradı. ‘Öldü’ diye morga kaldırılan Leyla mucize eseri hayata tutundu. Anne Güneş ise sonunda huzura erdi: Yaralı da olsa, tutuklu da olsa kavuştum. Yaşaması bana yeter. Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun

Terör örgütü PKK, 3 yıl önce yaşları 12-16 arasında değişen 47 okul çağındaki çocuğu, "Sizi pikniğe şelalelerin olduğu yerlere götüreceğiz" diye kandırıp Lice kırsalına götürdü. Dağa kaçırılan çocuklar, kısa bir eğitimin ardından, bir kısmı Kandil'e, bir kısmı Suriye'deki YPG saflarına, bir kısmı da Güneydoğu kırsalına gönderildi. Yıllardır yürekleri yanan anneler, o dönemde ilk kez, tehditlere aldırmadan örgüte tepki göstererek, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde 3 ay boyunca oturma eylemi ve açlık grevi yaptı.
O annelerin en önünde ise 15 yaşındaki Leyla Güneş'in annesi Ayfer Güneş vardı. Evlat acısı yaşayan anneler şu anda cezaevinde olan HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak'tan yardım istedi. Ancak her ikisi de ailelerin çığlıklarına kulaklarını tıkadı. Zabıtalarca zor kullanılarak belediye binası önünden darp edilip küfür edilen anneler bunun üzerine çareyi Ankara'ya Cumhurbaşkanı'yla görüşmeye gitmekte buldu. Anneleri kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan tek tek görüştü. Elinde kızının fotoğrafıyla gözyaşlarına hâkim olamayan Ayfer Güneş'le ayrıca ilgilenen Erdoğan, kızının kurtarılması için devletin bütün imkânlarının seferber edileceği sözünü verdi.
Bölgedeki operasyonlarını aralıksız sürdüren güvenlik güçleri, geçen 29 Nisan'da, bir terörist grubunun, Tunceli kırsalındaki Aliboğazı mevkisindeki 2 mağarada gizlendiklerini belirledi. Gruptakiler arasında örgütte zorla tutulan Leyla Güneş de vardı. Bunun üzerine Şahinler adı verilen Jandarma Özel Harekât Timleri nokta operasyon gerçekleştirdi. 2 gün süren çatışmaların sonuna doğru Leyla, teslim olmak için yerinden fırlayıp, askerlere doğru koşmaya başladı. Durumu fark eden diğer teröristler ise hiç acımadan Leyla'ya el bombası atıp Kalaşnikof'larla taradı. Yaralanan Leyla kanlar içinde yere düşerken, JÖH timleri de teröristlerin ateş açtığı mağarayı yoğun ateş altına alarak, 11 teröristi öldürdü. 6 terörist ise teslim oldu. Ateş kesilince Leyla'nın bulunduğu yere giden askerler kafasına şarapnel parçası saplanan, çene, omuz ve bacağından yaralanan genç kızı hareketsiz halde buldu. Öldüğü düşünülen Leyla da diğer teröristlerle birlikte helikopterle Elazığ Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. Morg görevlileri, Leyla'nın bulunduğu ceset torbasının hareket ettiğini görünce hemen doktorlara haber verdi. Nabzı attığı belirlenen genç kız, hemen Beyin Cerrahisi'nde ameliyata alındı. Teröristlerin attığı el bombasının şarapnel parçası kafatasından çıkarılan Leyla'nın çenesi, omzu ve bacağındaki yaralara da müdahale edildi. Bir ay süren tedavisinin tüm masrafları da devlet tarafından karşılandı. Ancak beyin travması geçirdiği için, kısmen hafızasını kaybetti. Kızının örgütten kurtulduğu haberini alan Ayfer Güneş ise kızıyla hastanede buluştu.



BU FOTOĞRAF ÖRGÜTÜ ÇİLEDEN ÇIKARDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çocuğu dağa kaçırılan annelerin buluşması sırasında çekilen bu fotoğrafı ve sonrasında yaşadıklarını anlatan anne Ayfer Güneş, "Diyarbakır Belediyesi önünde oturma eylemi yaptığımız dönemde terör örgütü beni ve ailemi, 'siz hainsiniz, işbirlikçisiniz. Çocuğunuzla gurur duymanız gerekirken devletten medet umuyorsunuz. Eylemi bitirin ve Diyarbakır'ı terk edin' diyerek tehdit ettiler. Cumhurbaşkanıyla tokalaşırken çekilen fotoğraflarım basında çıkınca tehditler daha da arttı ve can güvenliğimiz olmadığı için Diyarbakır'ı terk edip İstanbul'a göç etmek zorunda kaldık. Ama tehditler bizi yıldırmadı" dedi.



'YETER Kİ YAŞASIN'
SABAH'a konuşan anne Ayfer Güneş "Ankara'ya gittiğimde Cumhurbaşkanımız elimi tutarak kızımın kurtarılması için her türlü imkânı sağlayacağı sözünü vermişti. Rabbime şükürler olsun ki, kızıma yaralı da olsa, tutuklu da olsa kavuştum. Yaşaması bana yeter. Allah Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan ve kızımı bana sağ salim ulaştıran askerlerimizden bin kere razı olsun. Kızımın tedavi sürecinde de devletimiz yanımızda oldu. Ancak beyin travması geçirdiği için bazen kimseyi tanımıyor. Avukatlar 30 bin lira para istedi. Ama benim kızımı ziyarete gidecek param bile yok. Haftada bir telefonla görüşebiliyoruz ve çok ağlıyor. Bir an önce evine dönmek istiyor. Devlet büyüklerimiz kızımla bizi tamamen kavuştursun" dedi.

ETKİN PİŞMANLIK BEKLİYOR
Psikolojik destek de verilen Leyla ifadesinde, dağa kaçırıldığı günden beri kaçmak için sürekli plan yaptığını ve fırsat kolladığını, durumu fark eden örgüt üyelerinin de kendisine güvenmediğini ve bu nedenle hiçbir silahlı eyleme katılmadığını anlattı. Çatışma yaşanırken saklandığı mağaradan askerlere doğru koştuğunu ancak teröristlerin ateşiyle vurulduğunu söyleyen Leyla, etkin pişmanlıktan yararlanma talebinde bulundu. Elazığ Cezaevi'nde tutuklu bulunan Leyla hafıza problemi yaşadığı için haftada bir kez annesiyle telefonda görüşebiliyor.

BirGün yazarı kendisini eleştirenlere yanıt verdi

Ablası PKK tarafından öldürülen Cüneyt Cebenoyan, Fatih Akın'ı eleştirmesinin ardından gelen eleştirilere sert tepki gösterdi.

BirGün yazarı, sinema eleştirmeni Cüneyt Cebenoyan’ın yönetmen Fatih Akın’ı eleştirmesinin ardından başlayan tartışma devam ediyor.

Cebenoyan, yönetmen Akın’ın yeni film projesinin Rojava üzerine olduğunun iddia edilmesi üzerine, sosyal medya hesabından şunları yazmıştı:

"BATI HANGİ FİKRİ POMPALIYORSA.."

“CIA'nin emrindeki örgüt devrim yaparsa Fatih Akın da sinema yapar: Akın'ın yeni filmi "Rojava". Standart Türk entelektüeli Batı hangi fikri pompalıyorsa, onu içselleştirir. Batı Erdoğan şahane lider derse, o da Erdoğan şahane lider der.

"BATI YPG'YE ÖZGÜRLİK SAVAŞÇISI DERSE.."

Batı, YPG/PKK için "özgürlük savaşçısı devrimciler derse", Türk entelektüeli orada başka hiç bir şey görmez. Çaptan düşmeye başlayınca, kendisini kabul ettirmek için ya soykırım üzerine bir şeyler söyler ya Kürt meselesine dalar. Bilmediği, anlamadığı konular üzerine ahkam keser.

"ALMANYA NEDEN PKK İLE İÇLİ DIŞLI ANLATSANA FATİH AKIN.."

Almanya üzerine film yapsana Fatih. Senin memleketin Almanya. Almanya, neden PKK'yle içli dışlı anlatsana. Neden istihbarat örgütünün başkanı Kahl, Fethullah için sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi, neden Fethullahçılar eğitimle uğraşan masum bir örgüt diyor? Almanya'nın Ortadoğu ve Kafkaslarda ne hesapları var, hiç düşündün mü? Bild'de yazmaz bunlar. Taz'da bile yazmaz.

"KRALDAN ÇOK KRALCILAR"

Bunun adı göçmen psikolojisidir. Kraldan çok kralcı olmaları gerekir ki kendilerini kökenlerinden uzaklaştırabilsinler, yeni memleketleri tarafından benimsensinler. Fatih Akın Duvara Karşı ile zirvesine çıktı ve sönmeye başladı. Ki Duvara Karşı da fena halde oryantalist bir filmdi.

"BEN ÜLKÜCÜ, ULUSALCI DEĞİLİM; SOSYALİSTİM"

Bu yazdıklarımdan fena halde nasyonalist, hatta ülkücü ya da ulusalcı olduğum sonucunu çıkaranlar olacaktır. Değilim, ben sosyalistim ama liberaller için bunlar arasında bir fark olmayabilir.”

PKK TAKSİM'DE CEBENOYAN'IN ABLASINI ÖLDÜRMÜŞTÜ

Ablası Yasemin Cebenoyan’ı, PKK’nın 1994’te Taksim’deki bombalı saldırısında kaybeden Cüneyt Cebenoyan’ın bu eleştirilerine, özellikle PKK’ya yakın isimlerden ve bazı liberallerden tepki geldi. Bunun üzerine Cebenoyan yeni bir açıklama daha yaptı.

İşte Cüneyt Cebenoyan’ın sosyal medya hesabından yaptığı o açıklama:

"PKK ABLANIZI ÖLDÜRÜR AMA SİZ IRKÇISINIZDIR"

“CHP'yi eleştirebilirsiniz, nefret edebilirsiniz. MHP'yi de. AKP'yi de.

Bu 3 partinin tümünden de nefret edebilirsiniz, yani parlamentodaki tüm Türk partilerinden. Bu durum yine de sizi Türklere karşı ırkçılık yaptığınız suçlamasıyla karşı karşıya bırakmaz.

PKK ablanızı öldürür. Tek talebiniz özür dilenmesi olur. Dilemezler ama talep eden olarak siz ırkçısınızdır.

"YİNE SİZ IRKÇISINIZDIR"

PKK, şehrinizin ortasında bomba patlatır. Katliam yapar. Protesto edersiniz. Irkçısınızdır. ABD havadan saldırır. Yüzlerce, binlerce sivili öldürür bombalarla. Ardından YPG karadan girer. Protesto edersiniz, siz ırkçısınızdır.

"BÖYLE DEVRİMCİLİK OLMAZ OLSUN DERSİNİZ, FAŞİSTSİNİZDİR"

YPG, Hristiyanların terk ettiği mahallelere el koyar. Biz savaşırken onlar Avrupa'ya kaçtı, buralar bizim hakkımızdır der. Böyle devrimcilik olmaz olsun dersiniz, siz ırkçısınızdır. Faşistsinizdir.

"PROTESTO DERSİNİZ, IRKÇISINIZDIR.."

Onat Kutlar'ı öldürür PKK. Bu gerçeği bir tek Türk solcusu ve liberali kabul etmez, PKK kabul eder. Hiç bir sinema adamı bu konuda bir tek şey söylemez. Sonra bir yönetmen çıkar, kendisine memleketi olan Almanya'da prestij sağlayacağını bildiği, kendisi için hiçbir risk içermeyen bir proje yapacağından söz eder. Onat Kutlar'ı öldüren örgütün propaganda posterini paylaşır. Örgütle mesafesinin sıfır olduğunu ilan eder. Protesto edersiniz. Irkçısınızdır, faşistsinizdir.

"ÇÜNKÜ PKK DEMEK KÜRT DEMEKTİR ONLAR İÇİN.."

Çünkü PKK demek, Kürt demektir onlar için. CHP; MHP ya da AKP gibi bir siyasi örgüt değildir PKK. Alperen Ocakları ya da Ülkücüler gibi değildir. Ona laf edilemez.

"YA PKK'YI DESTEKLERSİNİZ YA DA ONUN KARŞISINDASINIZDIR"

PKK'ye duyduğunuz bütün öfkeye rağmen, HDP'ye destek olmuş olmanız da sizi kurtarmaz. YPG'nin Kobane direnişini desteklemiş olmanız da hiç önemli değildir. Roboski'ye taziye ziyaretinde bulunmuş olmanızın da hiç önemi yoktur. Mutlak itaat beklenir sizden. Ya PKK'yı desteklersiniz ya da onun karşısındasınızdır.

"BU SADECE PKK KAFASI OLSA O KADAR ÖNEMLİ DEĞİL AMA.."

Bu sadece PKK kafası olsa o kadar önemli değil. Ama kendisini demokrat, liberal ya da solcu-sosyalist sayan birçok insan için de durum budur. Hurşit Külter'in nerede olduğu kadar önemli değildir Onat Kutlar'ın ya da Taksim'in ortasında insanların öldürülmüş olması.

"NE IRKÇILIĞIM NE FAŞİSTLİĞİM NE DE PERİNÇEKÇİLİĞİM KALDI"

Bu yüzden twitter'da ne ırkçılığım ne faşistliğim ne de Perinçekçiliğim kaldı. Ama hiçbiri tutup da mesela YPG/PKK'nın Suudi Arabistan'la yakınlaşmasının neden "devrimci" bir hareket olarak görülmesi gerektiğini açıklamadı. Ya da başka bir çok şeyi. Küfür etmek yeterli.

E ben de küfür edebilirim, biliyor musunuz?”