TSK, Sevakin Adası’na üs kuracak

TSK, Sevakin Adası'na üs kuracak

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sudan ziyaretinde Türkiye’ye tahsis edilen Sevakin Adası’nda TSK üssünün konuşlanacağı yer belirlendi. Üssün tesisi ve güvenliğin sağlanmasıyla birlikte imar ve restorasyon başlayacak.

13 Kasım 2018 - 08:11 - Güncelleme: 13 Kasım 2018 - 12:38

TSK, Sevakin Adası'na üs kuracak

Giriş Tarihi: 13.11.2018  07:20 Güncelleme Tarihi: 13.11.2018  09:57

Sevakin Adası'nda yapılacak restorasyon çalışmalarından önce güvenliğin sağlanması için askeri üs kurulacak.

TSK, Sevakin Adası'na üs kuracak

Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın isteğiyle, Sudan tarafından Türkiye'ye tahsis edilen Sevakin Adası'nda çalışmalar hız kazanadı.

ASKERİ ÜS İÇİN GERİ SAYIM

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın bölgede gerçekleştirdiği incelemelerin ardından, adaya kurulacak askeri üs için etüt çalışmaları tamamlandı.

KARA, DENİZ, HAVA UNSURLARI

Sevakin Adası'nda bir kara unsuru görev yapacak.

Rotasyon halinde bu güç, deniz ve hava unsurlarıyla desteklenecek.

    Çok kritik bir noktada... Türkiye o ülkede askeri üs kuruyor

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sudan’ı ziyareti sırasında Türkiye’ye tahsis edilen Sevakin Adası’nda çalışmalar sürüyor. Adada öncelikle TSK tarafından askeri üs kurulacak. Üssün tesisi için gerekli etüt çalışmaları yapıldı ve konuşlanması planlanan yer seçildi. TSK’nın adada deniz üssü olarak üstlenmekle birlikte kara ve hava unsurlarını da içeren bir üs teşkil etmesi bekleniyor. Adada sabit bir kara unsuru görev yapacak ve rotasyon halinde bu güç deniz ve hava unsurlarıyla desteklenecek.

    ASKERİ ÜSSÜN ARDINDAN RESTORASYON

    Askeri üssün tesisi ve güvenliğinin sağlanmasıyla birlikte adada imar ve restorasyon çalışmaları başlatılacak.

     

    Çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte, ada ticaret limanı özelliğine kavuşacak.

    TSK, Sevakin Adası'na üs kuracak

    ADANIN TARİHİ

    Sevakin Adası, 1517’de Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethiyle Türk topraklarına katıldı. 1882’de Mısır’ın İngilizler tarafından işgal edilmesiyle Osmanlı yönetiminden çıktı. Sudan’ın 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasıyla, Sevakin Adası, Sudan topraklarının bir parçası oldu.

    Kızıldeniz’in batı kıyısında düz ve oval bir ada olan Sevakin, yüzyıllardır önemli bir kültür ve ticaret limanı olarak hizmet gördü. Sevakin Adası 3 bin yıldır güçlü imparatorluklar için stratejik ve hayati öneme sahip liman oldu.

    TSK, Sevakin Adası'na üs kuracak

    MEKKE'YE GİTMEK İÇİN HAC KAPISI OLDU

    Sevakin Adası'nda 3. Ramses milattan önce 10. yüzyılda bir liman inşa etti. Afrikan’ın Kızıldeniz’e açılan ticaret limanı olan Sevakin yine Afrikalı Müslümanların Mekke’ye gitmek için hac kapısı oldu.

    Osmanlı İmparatorluğu'nun idaresi altındayken doğrudan İstanbul’dan yönetilen bu adada, Araplar, Afrikalılar, Türkler ve Hintliler gibi çok milletten insan yaşıyordu. Burada farklı milletlerden insanların aralarında yaptıkları evliliklerle çok zengin bir kültür oluştu.

    Sevakin geliştikçe Sudan sahillerine zenginlik getirdi. Sevakin’de binalar taşlaşmış mercanlardan inşa edilmiş. Binaların duvarları işlenmiş ağaç ve taşlarla süslenmişti. Sevakin, 19.yüzyılda Doğu Afrika’dan getirilen kölelerin başka ülkelere gönderilmek üzere toplandığı bir ada haline gelmişti. Köle ticareti ortadan kalkmaya başladığı zaman önemini kaybetmeye başladı.

    DEPREMDEN SONRA...

    1918’deki büyük depremden sonra Sevakin harabeye döndü. Adanın sığ suları ve mercan yapısı sebebiyle ve 20. yüzyılda Sudan limanının inşasıyla ticari önemini kaybetti ve hayalet bir şehre döndü. Bir zamanların mercan şehri olan Sevakin şimdi eski kalıntılarıyla bir turizm sanayine dönüştü.

    Sevakin hala Hac için kullanılan bir liman olarak hizmet vermeye devam ediyor.

    Türkiye, bir ülkeye daha askeri üs kuruyor

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sudan ziyaretinde Türkiye’ye tahsis edilen Sevakin Adası’nda TSK üssünün konuşlanacağı yer belirlendi. Üssün tesisi ve güvenliğin sağlanmasıyla birlikte imar ve restorasyon başlayacak.

    Türkiye, bir ülkeye daha askeri üs kuruyor

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan'ı ziyareti sırasında Türkiye'ye tahsis edilen Sevakin Adası'nda çalışmalar sürüyor. Adada öncelikle TSK tarafından askeri üs kurulacak. Üssün tesisi için gerekli etüt çalışmaları yapıldı ve konuşlanması planlanan yer seçildi. TSK'nın adada deniz üssü olarak üstlenmekle birlikte kara ve hava unsurlarını da içeren bir üs teşkil etmesi bekleniyor. Adada sabit bir kara unsuru görev yapacak ve rotasyon halinde bu güç deniz ve hava unsurlarıyla desteklenecek.

    ÖNCE GÜVENLİK

    Askeri üssün tesisi ve güvenliğin sağlanmasıyla birlikte Sevakin Adası'nda imar ve restorasyon çalışmaları başlatılacak. Restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte adanın ticaret limanı özelliğine yeniden kavuşması amaçlanıyor. Sevakin Üssü ile birlikte Türkiye, Akdeniz'den Kızıldeniz'e ve Hint Okyanusu'na kadar Mısır, BAE, Suudi Arabistan, İran ekseninde bir denge unsuru haline gelecek.

    BARIŞ YOLU

    Sömürge coğrafyasında rahatsızlık yaratan bu hamle, Afrika ve Körfez'de doğal bir barış yolu oluşturacak. Bölge halkının huzur ve refahının sağlanmasında bir destek güç haline gelen Türkiye, Sevakin Adası'ndaki askeri üslenmeyle jeopolitik üstünlüğü de eline geçirmiş olacak.

    ÇALIŞMALARI DENETLEDİ

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, geçtiğimiz hafta Libya, Sudan ve Somali ziyaretleri kapsamında Sevakin Adası'na yönelik çalışmaları da denetledi. Akar'ın heyetinde, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, TSK ve Dışişleri Balanlığı'ndan temsilciler ile TİKA Başkanı Serdar Çam da yer aldı.

    Türkiye denklemi değiştirdi... Dengeler yerinden oynadı

    Reis-i Cumhur Erdoğan’ın Sudan gezisinden sonra Kızıldeniz’deki Sevakin Adası’nın Türkiye’ye tahsis edilmesi bölgedeki dengeleri kökünden değiştirdi.

    07 Ocak 2018 Pazar 08:54

    Türkiye denklemi değiştirdi... Dengeler yerinden oynadı

    Kızıldeniz’de yaşanan askeri, siyasi ve ekonomik gelişmeler, bölgedeki uluslararası ve bölgesel ittifaklar ile hakimiyet haritasının yeniden şekillenmesine neden oluyor.

    DENGELER OYNADI

    Avrupa ve Amerika’ya petrol sevkiyatının yapıldığı stratejik bir su yolu olmanın yanı sıra Avrupa ve Amerika’dan Asya ve Afrika’ya, Japonya ve Çin’den Afrika ve Batı ülkelerine gerçekleşen ticaretin yüzde 10’luk kısmının da güzergahı olması Kızıldeniz’i vazgeçilmez hale getiriyor. Bir çok ülke uluslararası ticareti ve petrol gemilerini korumak ya da terörle mücadelede kullanmak üzere bölgede askeri üsler kuruyor. 

    Türkiye’nin Somali ve Katar’daki askeri üslerinden sonra Sudan’ın Sevakin Adası’nı da Türkiye’ye tahsis etmesi, Kızıldeniz’de söz hakkı edinme çabasındaki ülkelerin planlarını bozdu, bölgedeki dengeleri sarstı. İşte Kızıldeniz üzerindeki güç savaşları:

    - Tiran ve Sanafir Adaları

    Mısır, geçen yıl Tiran ve Sanafir adalarının egemenliğinin Suudi Arabistan’a devretti. Kızıldeniz’in kuzeyinde Akabe Körfezi yakınlarında yer alan Tiran ve Sanafir adalarının deniz ulaşımı bakımından stratejik önemi bulunuyor. Tiran ve Sanafir, İsrail ile Mısır arasında imzalanan barış anlaşması gereğince C bölgesi kapsamında yer alıyor. Suudi Arabistan, adalarda turizmle ilgili projeleri hayata geçirmeyi amaçlıyor.      

    - Neom projesi

    Suudi Arabistan 2017’de, S. Arabistan, Ürdün ve Mısır toprakları üzerinde 26 bin 500 km2’lik bir alan üzerine inşa edilecek 500 milyar dolarlık projeyi açıkladı. Akabe Körfezi ve Kızıldeniz kıyıları boyunca uzanacak olan bölge Afrika ülkelerini birbirine bağlayacak. 2025 yılında açılması planlanıyor. 

    - Kızıldeniz projesi

    Suudi Arabistan, 2030 vizyonunda, Emlec ve El-Vech kentleri arasındaki 50’den fazla ada üzerinde inşa edilecek ve 200 km’lik sahil boyunca uzanacak turizm projesi duyurdu. 

    - Somali Türk Üssü

    Başkent Mogadişu’da Somali ordusunu eğitmek üzere kurulan Türk Askeri Eğitim Merkezi 30 Eylül 2017’de açıldı. Merkez, Somali ordusunun tüm eğitim ihtiyaçlarını karşılayarak vatan savunmasında yetkin hale gelmesini hedefliyor.      

    - Yemen BAE Üssü

     Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Babu’l Mendeb Boğazı’na yakın Mion Adası’nda askeri bir üs kuruyor. Üssün BAE’nin stratejik Babu’l Mendeb Boğazı üzerindeki hakimiyetini pekiştireceği belirtiliyor. Mion Adası, dünya üzerindeki en önemli stratejik deniz yollarından biri olarak görülüyor.      

    - Eritre BAE Üssü

    BAE, Eritre’nin Asab Limanı’nda 2015 yılında askeri bir üs kurdu. BAE’Nin ilk yurtdışı üssü Babu’l Mendeb Boğazı’nın 106 km kuzeyinde ve Yemen’in Muha Limanı’nın karşısında yer alıyor. 

    - Somaliland BAE Üssü

     Tek taraflı bağımsızlık ilan eden Somaliland, Aden Körfezi’ndeki Berbera kentinde bir BAE üssü kurulmasını onayladı. BAE, üssün Husilere karşı Kızıldeniz’deki ablukayı destekleyeceğini savunuyor. 

    CİBUTİ’DEKİ ÜSLER 

    Dünya ülkeleri, Babu’l Mendeb Boğazı açıklarındaki konumu nedeniyle Cibuti’de askeri üs kurmak için yarışıyor. Cibuti, askeri üslerden yıllık 160 milyon dolar gelir elde ediyor.   

    - Çin, Cibuti’de askeri üs kurma hakkı elde eden en yeni ülke. Çin, Ağustos 2017’de yurtdışındaki ilk askeri üssünü burada kurdu.      

    - Suudi Arabistan ile Cibuti askeri üs anlaşması imzalandı. Ancak henüz resmi olarak ilan edilmedi.      

    - ABD’nin 2001’de kurduğu Camp Lemonnier’de ise 4 bin asker bulunuyor. 

    - Cibuti’de en büyük ikinci, Afrika’da da en eski askeri üs Fransa’ya ait. 100 yıllık geçmişi olan üste 900 kişilik askeri birlik bulunuyor.      

    - Japonya da yurt dışındaki tek askeri üssünü 2011 yılında Cibuti’de kurdu. Burada 600 asker bulunuyor.      

    - İtalya Cibuti’deki askeri üssünü 2013’te kurdu.

    Kızıldeniz’de bir Türk adası: Sevâkin

    Kızıldeniz’de bir Türk adası: Sevâkin
    İSTANBUL - Prof. Dr. Cengiz Tomar

    Gizemli ve kozmopolit bir geçmişe sahip olan Sevâkin, Sudan’ın kuzey-doğusunda, bugün Arap dünyasında bildiğimiz pek çok şehirden daha kadim ve özel bir tarihe sahip. 20 km uzunluğunda ve 3 km genişliğinde bir halicin nihayetinde yer alan bir ada Sevâkin. O nedenle İstanbul Boğazı ile bitiş noktasındaki Prenses adalarını andırmakta. Bu eşsiz konumu tarih boyunca bu adayı bir çekim merkezi haline getirmiş.

    Ortaçağ İslam coğrafyacıları bu kadim adada cinlerin yaşadığını zikrederler. Halk arasında Sevâkin cinleriyle alakalı pek çok efsane anlatılır. Hatta isminin bile Arapça “sevâhu cin” (cinler inşa etti) veya “seb’a cin” (yedi cin) ibarelerinden Sevâkin’e dönüştüğü ifade edilir bu efsanelerde. Hz. Süleyman döneminde cinlerin buraya hapsedilmesinden dolayı adanın isminin Arapça “sicn” (hapishane) kelimesinden geldiği de söylenir. Ama doğru ve daha bilimsel olanı Sevâkin kelimesinin Arapçada çarşı manasına gelen “sûk”tan türemiş olması veya bir yerde ikamet eden manasına gelen “sâkin” kelimesinin çoğulu olması. Bu iki kelimenin de yerleşim ve ticaretle alakalı olması, adanın çok eski dönemlerden beri meskûn bir mahal olduğunun işareti olmalı.

    Efsaneler bir tarafa bırakılacak olursa, Sevâkin’le ilgili ilk kayıtlar M.Ö. 3000’lere kadar uzanır. Zira Eski Mısır’ın Firavunlar döneminde, uzun müddet Sevâkin bu bölgenin tek limanı oldu. 18. Hanedandan Kraliçe Hatşepsut zamanında önemli bir ticaret limanı olarak ortaya çıktı. Meşhur II. Ramses (M.Ö. 1279-1213) Sevâkin’i Kızıldeniz ile Hint okyanusunda seyrüsefer eden donanması için bir üs olarak kullanmaktaydı. Böylece Uzak Doğu ve Hindistan ile Mısır arasındaki ticaret güvenlik altına alınmaktaydı. Bu dönem boyunca Sudan topraklarından çıkarılan altın ve değerli taşlar Sevâkin limanı vasıtasıyla ihraç edilmekteydi.

    M.Ö. 332’de Mısır’ı ele geçiren Büyük İskender’in ardından II. Ptolemaios Filedelfos’un (MÖ. 283-246) keşif filosu Sevâkin’i çok beğenince ada işgal edildi. Bu dönemde alınan tedbirlerle Sevâkin, Mısır ile yapılan fildişi, altın, deve kuşu ve köle ticaretinin de merkezi oldu. Hindistan’dan gelen pirinç, baharat, ahşap ve benzeri ürünler ise hep Sevâkin’den Afrika ve Mısır piyasasına sevk edilmekteydi.

    Müslümanlar Medine’den önce ilk hicretlerini Habeşistan’a yapmışlardı. İslam’ın ilk döneminde Sevâkin’e yerleşen Müslümanlar bölge halkı ile evlenerek zaman içinde adada mukim kabilelerin Müslüman olmasını sağladılar. Bu açıdan Sevâkin halkı pek çok şehir ve bölgeden çok daha önce Müslüman oldu. 10. yüzyıldada yaşamış olan Hemdani, Müslüman Sevâkin’den bahseden ilk Arap müelliftir. Hatta Haçlılar 1176’da bugünkü Ürdün’ün Kızıldeniz’deki tek limanı olan Akabe’de donanma kurup Sevâkin’e de taarruz etmişlerdi. Ancak adanın tamamıyla Müslümanlaşması ise Osmanlılardan evvel Ortadoğu’nun en büyük devleti olan Türk Memlûkler eliyle oldu. Dolayısıyla Sevâkin’deki Türk hâkimiyetini Osmanlılarla değil, 1264 yılından itibaren Memlûklerle başlatmak icap eder. Zira bu tarihten itibaren Memlûkler Sevâkin’e Bice kabilesinden emirler atamakta ve buradan vergi almaktaydı. Arap coğrafyacıları Sevâkin halkının Müslüman Bice kabilesi olduğunu ittifakla kaydederler.

    Tarih boyunca Afrika’dan hac için Mekke’ye ulaşmanın en kolay yolu da hep Sevâkin limanı olmuştu. Liman Cidde ve Mekke ile daima ilişki içinde oldu. Ortaçağlar boyunca her ülke ve milletten tüccarlar Sevâkin’e yerleşerek ticaret yapma imkanı bulmuşlardı. Bu nedenle Sevâkin’de ölen Mısırlı tacirlerin mirası meselesi sonu gelmeyen sorunlar listesi halinde Memlûk devletinin tarih kayıtlarına geçmekteydi. Memlûk gemilerine saldıran Sevâkinli korsanlar da sık sık gönderilen birliklerle cezalandırılmaktaydı.

    15. ve 16. yüzyıllarda Arap yarımadasına saldıran Portekizliler Sevâkin’e pek çok defa hücum etti ve hatta 1540’da adayı yağmaladılar. Ancak Arap topraklarını hâkimiyet altında tutan iki Türk devletinden önce Memlûkler, ardından Osmanlılar bölgeyi Portekizlilere karşı korudular. Günümüzde bazı Körfez ileri gelenlerin mesnetsiz ve tarihi realiteye tamamen aykırı iddialarının aksine, şayet Memlûkler ve ardından Osmanlılar olmasaydı, bugün Arap yarımadası Portekizce konuşan Katoliklerden oluşacaktı. Zaten Memlûklerin ardından Müslüman Sevâkin halkı da Portekiz tehdidine karşı Osmanlı hâkimiyetini tanıdı.

    Nitekim Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethettiği 1517’den itibaren Sevâkin’e gelen Osmanlılar, burada su kuyuları yaptırmıştı. Ancak dönemin kaynaklarından anlaşıldığına göre, Sevâkin’in kesin olarak Osmanlı idaresi altına girmesi 1554’te olmuştu. Bu yıllarda Özdemir Paşa Osmanlıların Habeş eyaletini tesis etmiş, merkezini de Sevâkin olarak tayin etmişti. Bu yıllarda Mısır’a bağlı bir sancak şeklinde teşkil edilen Sevâkin’in ilk Sancak beyi Abdülbâki Bey, ilk kadısı ise Abdülvehhab Efendi’ydi. Bir yıl sonra, 1555’te Özdemir Paşa Sevâkin merkezli Habeş Beylerbeyliğine atandı. Böylece Habeş eyaletinin ele geçirilmesi ve burada hakimiyet kurulması, stratejik Sevâkin limanı üzerinden mümkün oldu. Daha sonra Habeş Eyaleti’nin merkezi daha güneyde Musavva’ya kaydırılmıştı. 17. yüzyılda Sevâkin’i ziyaret eden Evliya Çelebi, şehri çepeçevre saran kale ve surlarından bahseder.

    Müslümanların iki kutsal şehri olan Mekke ve Medine’nin özellikle Portekiz saldırılarına karşı korunmasında, Habeşistan içlerine Osmanlı nüfuzunun yayılmasında ve Mısır’ın güneyindeki Said bölgesinin hakimiyetinde stratejik önemi haiz olan Sevâkin, Osmanlı devletinin zayıfladığı esnada emperyal güçlerin iştahını tekrar kabarttı. 1869’da Süveyş kanalının Fransızlar tarafından açılmasına bağlı olarak Kızıldeniz’deki ticari trafiğin artması, Hindistan’a ulaşan yollarda hakimiyet kurmak isteyen İngilizlerin dikkatini Sevâkin’e yöneltti. Bu bölgede Fransız-İngiliz rekabetini fark eden Osmanlılar da Sevâkin’le alakalı çeşitli projeler geliştirdiler. 1865’ten itibaren Mısır hıdivi İsmail Paşa’nın yönetiminde olan Sevâkin bundan sonra süratle İngiliz nüfuzu altına girdi. 1884’ten itibaren ise bir İngiliz valinin atanmasıyla farklı bir evreye geçildi.

    İngiliz sömürgeciliğine karşı Sudan’da Mehdilik hareketi bilinen dini-siyasi hareketi başlatan Muhammed Ahmed bin Seyyid’in müntesiplerinden Sevâkinli Osman Digna ve dervişlerinin hareketi de Sevâkin’in kurtarmak için yeterli olmadı. İngiliz kuvvetlerinin başında bulunan Lord Kitchener Sevâkin’i bölgedeki harekatın merkez üssü olarak kullandı. 1899’da yapılan anlaşmayla Sevâkin resmen İngiliz hakimiyeti altına girdi. Ancak İngilizler 1904’te Sevâkin’in çok yakınında Port Sudan’ı kurarak şehrin hayat damarlarına ölümcül darbeyi indirmiş oldular. Uzun yıllardır metruk bir vaziyette kalan, binlerce yıllık bir tarihe sahip olan bu ada, umarız elden çıkışından 150 yıl sonra, tıpkı tarihte olduğu gibi, tekrar Türklerin elinin değmesiyle eski canlılığını kazanır.

    Bu haber 148223 defa okunmuştur.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum
    Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
    İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
    Özgür Özel ve Başkan Erdoğan, Meclis'te bir araya geldi! Haftaya görüşecekler
    Özgür Özel ve Başkan Erdoğan, Meclis'te bir araya geldi! Haftaya...
    Özgür Özel ve Başkan Erdoğan, Meclis'te bir araya geldi! Haftaya görüşecekler
    Özgür Özel ve Başkan Erdoğan, Meclis'te bir araya geldi! Haftaya...