Ömrünü kaçırılan eserlere adadı

Ömrünü kaçırılan eserlere adadı

Anadolu topraklarından çıkan binlerce eser bugün Batılı müzeleri süslüyor. 211 metre boyundaki anıtlar da yasa dışı yollarla götürülmüş, eşi benzeri olmayan yapılar da... İnşaat mühendisi Yaşar Yılmaz tam 20 yıldır bu eserlerin izini sürüyor. Yılmaz bir dedektif titizliğiyle hazırladığı kitabı Anadolu’nun Gözyaşları’nda tam 80 bin eserin hangi müzede, hangi özel koleksiyonda olduğunu gözler önüne seriyor

16 Temmuz 2017 - 09:49 - Güncelleme: 16 Temmuz 2017 - 10:08

Ömrünü kaçırılan eserlere adadı

Giriş Tarihi: 15.7.2017 23:12 Son Güncelleme Tarihi: 16.7.2017 06:52

Ömrünü kaçırılan eserlere adadı

Anadolu topraklarından çıkan binlerce eser bugün Batılı müzeleri süslüyor. 211 metre boyundaki anıtlar da yasa dışı yollarla götürülmüş, eşi benzeri olmayan yapılar da... İnşaat mühendisi Yaşar Yılmaz tam 20 yıldır bu eserlerin izini sürüyor. Yılmaz bir dedektif titizliğiyle hazırladığı kitabı Anadolu’nun Gözyaşları’nda tam 80 bin eserin hangi müzede, hangi özel koleksiyonda olduğunu gözler önüne seriyor

Anadolu'nun Gözyaşları

Büyük çoğunluğu 1830-1922 yılları arasında Anadolu'nun farklı yörelerinden on binlerce tarihi eser, Batılı ülkeler tarafından yasa dışı yollarla kaçırıldı. Kayıp değil bu eserler. Hatta göz önünde diyebiliriz.
Çünkü bu topraklardan çıkarılan eserler başta İngiltere, Fransa ve Almanya olmak izere Avrupa ülkelerinde ve Amerika'daki müzelerde sergileniyor.
Hatta kimileri özel koleksiyonların en gözde parçaları.
Bir inşaat mühendisi olan araştırmacı yazar Yaşar Yılmaz Anadolu'dan kaçırılmış eserlerin sergilendiği müzeleri tek tek gezerek bunları resimledi ve envanterini çıkarttı. Bu çalışmalarını hazırlığı yedi yıl süren Anadolu'nun Gözyaşları isimli bir kitap çalışması ile sonlandırdı. 20 yıl boyunca 10 farklı ülkede 50'yi aşkın müze ve özel koleksiyon üzerinde araştırma yapan Yaşar Yılmaz'la konuştuk.



- Hayatınızın 20 yılını bu işe adadınız.
- Mühendis kökenliyim. Emekli olduktan sonra antik kentlerin planlanışı ve yapıları ilgimi çekti. Daha çok mühendislik alanı beni cezbetti. Açıkhava tiyatrolarının incelenmesinde bulundum. Bu tiyatroların ilk çağlarda ve Roma döneminde yapım tekniklerini, inceliklerini etüt ettim. Bu konuda Anadolu'nun Antik Tiyatroları adlı kitabım ve Türkiye'nin Antik Kentleri adlı rehber kitabım yayınlandı. Türkiye'nin Antik Kentleri isimli kitabım turistler için ayrıca İngilizceye çevrildi.
Anadolu'yu yıllarca gezdiğimi söylemeye gerek yok. Bu çalışmalardan sonra Türkiye'den götürülmüş eserlerin envanterlerinin bugüne kadar yapılmamış olduğunu gördüm. Yedi sene süren Anadolu'nun Gözyaşları isimli çalışmama başladım.
Sonuçta da dünyanın dört bir köşesine götürülmüş eserleri tespit edip envanter numaralarıyla belgeleyip arşivledim. Bu eserlerin yurtdışına götürülüş öyküleri, eserleri götürenlerin anıları ve günlüklerinden yararlanılarak ilk kez geniş kapsamlı olarak yayınlanmış oldu.

- Sizce Anadolu'dan ne kadar eser kaçırılmıştır?

- Bugüne kadar tespit ettiğimiz 80 bine aşkın eserimizin yanında depolarda duran, özel koleksiyonlarda bulunan eserlerle birlikte 150 bini aşan bir rakam olduğunu tahmin ediyorum.
Bunlar sadece Anadolu'dan giden eserlerdir. Bu rakama İtalyan kökenli bir emekli asker olan Cesnola'nın Kıbrıs'tan gemilerle taşıdığı 100 bini aşkın eser dahil değildir.

- Türkiye'deki birçok kazı Almanlar tarafından yapılmış.
- Bu konu ülkemiz adına bir ibret vesikasıdır. Yaklaşık 150 yıldır Almanlar ülkemizde kazılarını sürdürüyor. Almanlar 1860'lı yılarda Bergama'daki kazılarına başlamışlar. Almanlar Bergama kazılarını bir arkeoloğun başkanlığında değil, inşaat mühendisi olan Carl Humann yönetiminde yürüttüler. 20 yılı aşkın bir süre bu kazıyı bir meslektaşım olan mühendis Humann yönetti. Bir arkeolog olsaydı bu kadar acımasız bir soygunu yapamazdı diye düşünüyorum. Çünkü bir arkeolog ne de olsa tarihi esere saygı göstererek daha ağır bir kazı yapardı. O, zaman zaman 200'ü aşan işçi ile yol şantiyesi gibi Bergama'yı yıllarca talan etti. Bir yumruk büyüklüğünden daha büyük her parçanın sandıklara konması talimatını verdi. Bu eserlerin değerlendirmesini Berlin'deki arkeologlara bıraktı.
Bu sandıklar İzmir'de yapılmış özel dingilli, çelik tekerli arabalarla Dikili Limanı'na götürüldü. Bazı günler Bergama'dan limana 20'ye yakın araba konvoy olarak gidiyordu. Dikili Limanı'nda da Alman deniz zırhlısı Comet'e yükleniyordu. Bergama'daki Sunak, Hadriyan yapıları, Apollon Tapınağı'nın sütunları bu şekilde götürüldü. Bunlar birer heykel değil. Koca koca binaları bu şekilde taşıdılar.

- Bu eserleri yeniden Türkiye'ye getirmek çok mu zor?
- Burada sorulması gereken şu: Aynı ülke yıllarca kazı yapacak, eseri kaçırılıp müzelerinde sergilenecek ve biz hâlâ bunların ülkemizde çalışmalarına izin mi vereceğiz?

- Peki sadece Osmanlı'yı mı soymuşlar?
- Çoğunlukla Osmanlı coğrafyası soyulmuştur. Günümüzde Irak ve Suriye de yaşanan soygunlar ortada. Napolyon Avrupa ülkelerini işgal ettiğinde İtalya'dan ve Avrupa'nın diğer ülkelerinden Fransa'ya eserler taşımaya başlayınca Avrupalılar 1820'lerde bir centilmenlik anlaşması yaptılar. Belgeleri mevcut. Bunun üzerine Yunanistan'da başlayan kazıları durdurup Anadolu'ya ve Ortadoğu'ya yöneliyorlar. Bu konuda Yunanistan'a da ayrı bir başlık açmak lazım. Onlar da Anadolu'yu işgal ettikleri yıllarda (1919-1922) işgal ordusu ile birlikte arkeologlarını da Anadolu'ya getirdiler. O dönemde ülkemizden kaçırılan birçok eser bugün Atina'daki arkeoloji müzesinde sergileniyor.


- Bu konuda hukuki durum nedir? Bir yaptırımı yok mu bu hırsızlığın?
- Eser kaçakçılığı uluslararası kanunlarla yasaktır. Eserin orijinal ülkesine iade edilmesi gerekir. Ancak iade yasaları 1900'lerin başında dünyayı soyan beş ülke tarafından yapıldığı için kanun ve bu yönetmeliklere eserlerin iadesine karşılık ne kadar zorluk varsa koydurmuşlar. Birleşmiş Milletler'deki daimî temsilcimiz yoluyla bu zorlukları aşmak için mücadele etmeliyiz. Bürokratlarımız bu konuda cesur olmalı. İvedilikle kaçırılmış tüm eserlerin envanterleri oluşturulup, talep dosyaları yapılmalı.
Bu bizim gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur.
Bu uzun bir yolculuk. Biz olmasak bile çocuklarımız ya da torunlarımız bu eserleri sahip oldukları topraklara geri getirecekler.
Anadolu'da bu eserleri üreten insanların temsilcileri bizleriz. O eserler bu coğrafyaya aittir.

211 METRE BOYUNDAKİ ANITI GÖTÜRDÜLER

- Nerelerde sergileniyor bu eserler?
- Fransızların Assos'tan (Behramkale) götürdüğü eserleri Louvre Müzesi'nde, İngilizlerin Kısantos'tan (Kınık) taşıdığı eserler British Museum'da oldukça geniş salonlarda sergileniyor. Efes'den Avusturyalıların götürdüğü 45 metrelik mermer Partlar Anıtı, Trysa Anıtı ki bu boyu 211 metre olan kabartma bir anıttır, bunlar Viyana'da sergileniyor. Tümü Anadolu'dan izinsiz olarak, talan edilip götürülmüştür. Almanlar ise başta Bergama olmak üzere Priene, Milet, Magnezya, Troya hazineleri ve Zincirli Hitit eserlerini Berlin'e taşıdılar. Bugün Berlin'deki Altes Müzesi'nde, Pergamon (Bergama) Müzesi'nde, Neues Müzesi'nde ve Doğu Roma (Bizans) eserlerimiz Bode Müzesi'nde sergileniyor. Amerika'da New York'da Metropolitan'da, Malibu'da Paul Getty'nin özel koleksiyonunda sergilenen Burdur ve Isparta civarından götürülmüş tonlarca ağırlıkta eserlerimiz mevcuttur. Ayrıca Cleveland, Chicago, Baltimore gibi birçok müzede, kaçak götürülmüş binlerce eserlerimiz sergilenmekte.

ESERLERİ SAVAŞ GEMİLERİYLE TAŞIDILAR

- Tonlarca ağırlıktaki on binlerce eserden bahsediyorsunuz. Bunlar nasıl kaçırılmış?
- En yoğun olarak 1830 ve 1922 arasında Anadolu'daki eserler götürülmüş, talan edilmiş. Bu dönemde eserlerimizin götürülmesinin birçok sebebi var. Bugün ki gibi o dönemde yöneticilerde tarihi eser bilincinin yeterli gelişmemiş olması başat sebep. İkinci ana neden Osmanlı'nın Kırım Savaşı'ndan sonra Batı'ya karşıya borçlanması ve yüksek faizler altında ekonomisinin çökmesidir. Savaş şartları gibi diğer sebeplerin yanında bu iki sebep yüzünden Batılılar Osmanlı'nın güçsüzleştiğinin farkına vardılar. Bağdat vilayetinden, Şam vilayetinden ve Anadolu'dan birçok eseri taşımaya başladılar. Batı'da tarihi eser bilinci 1600'lerden itibaren gelişmeye başlamıştı. Özellikle İngiltere'de kurulan Dilettanti Cemiyeti'nin öncülüğünde Anadolu'ya gemilerle geziler düzenlediler. Anadolu'nun neresinde Antik kent var, özellikle kıyıya yakın antik bölgeler belirlendi ve sonra bunların eserleri planlı bir şekilde taşındı. Batılılar bu taşımayı bilerek savaş gemileriyle yaptılar. Avusturya, Almanya ve İngiltere hepsi de savaş gemileriyle taşıdı. Bu aynı zamanda bir güç gösterisiydi.

Bu haber 21068 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
ALLAH (C.C.)
ALLAH (C.C.)
Özgür Özel ve Başkan Erdoğan, Meclis'te bir araya geldi! Haftaya görüşecekler
Özgür Özel ve Başkan Erdoğan, Meclis'te bir araya geldi! Haftaya...