Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren’in hayatı ve...

Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

Türkiye'nin en önemli ses sanatçılarından olan Zeki Müren'in bugün 87. doğum günü. Google tarafından dikkat çekici bir Doodle ile kutlanan Zeki Müren'in doğum günüyle beraber birçok kişi Zeki Müren'in hayatına dair detayları merak etmeye başladı. Zeki Müren kimdir, kaç yaşında ve nereli?

06 Aralık 2018 - 08:20 - Güncelleme: 06 Aralık 2018 - 18:38

Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

Giriş Tarihi: 6.12.2018  05:34 Güncelleme Tarihi: 6.12.2018  08:20

Türk sanat müziğinin efsanevi ismi Zeki Müren doğum günü anısına Google'da Doodle oldu. Klasik Türk müziğinin en öncü isimlerinden kabul edilen Zeki Müren'in doğum gününde herkes Zeki Müren kimdir, aslen nerelidir? neden ve nasıl öldü sorularının yanıtını merak ediyor. İşte Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları..

Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

Türk Müziğinin Sanat Güneşi Zeki Müren doğum gününde Google'da Doodle oldu. Yaşamı boyunca sayısız eserle anılan, bestelediği parçalarla günümüze kadar adını altın harflerle yazdıran, naif ve kibar kişiliği ile bilinen Zeki Müren müzik yaşantısı boyunca altı yüzü aşkın plak ve kaset doldurmuş üç yüzü aşkın şarkı bestelemiştir.Peki Zeki Müren kimdir? aslen nerelidir? Zeki Müren nasıl öldü? Zeki Müren'in şarkıları ve hayatına dair merak edilenler haberimizde..

Sanat Güneşi Zeki Müren Doodle oldu! Zeki Müren’in hayat hikayesi… Zeki Müren kaç yaşında vefat etti?

Sanat Güneşi Zeki Müren Doodle oldu! Zeki Müren’in hayat hikayesi… Zeki Müren kaç yaşında vefat etti?

Türkiye'nin en önemli ses sanatçılarından olan Zeki Müren'in bugün 87. doğum günü. Google tarafından dikkat çekici bir Doodle ile kutlanan Zeki Müren'in doğum günüyle beraber birçok kişi Zeki Müren'in hayatına dair detayları merak etmeye başladı. Zeki Müren kimdir, kaç yaşında ve nereli? İşte hayat hikayesi...

    Yıllar önce 24 Eylül 1996 gününde kaybettiğimiz Zeki Müren’in bugün 87. doğum günü. Sanat Güneşi olarak anılan Zeki Müren birçok beste ve şarkı sözünü geride bıraktı. Oyunculuk ve şairlik kariyeri de olan Zeki Müren’in hayat hikayesine dair birçok ayrıntı haberimizde yer alıyor. İşte dikkat çekici bir Doodle ile anılan Zeki Müren’in hayatı…

    zeki-muren-doodle

    ZEKİ MÜREN KİMDİR?

    Zeki Müren, 6 Aralık 1931 tarihinde Bursa'nın Hisar semtinde, Ortapazar Caddesi'ndeki 30 numaralı ahşap evde Kaya ve Hayriye Müren çiftinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi.

    zekimuren-depophotos

    İlkokulu Bursa Osmangazi İlkokulunda (sonradan Tophane İlkokulu ve Alkıncı İlkokulu) okudu. Henüz ilkokuldayken yeteneği öğretmenleri tarafından keşfedildi ve müzikli okul müsamerelerinde baş rolleri oynamaya başladı. Hayatındaki ilk rolü, bu müsamerelerden birindeki çoban rolüydü…

    zekimuren-depophotos2

    Ortaokulu bitirdikten sonra babasına İstanbul'a gitme arzusunda olduğunu açıkladı ve onun da onayıyla İstanbul Boğaziçi Lisesine yazıldı. Bu okulu birincilikle bitirdi. Olgunluk imtihanlarını pekiyi dereceyle verip İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisine (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) girdi. Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen atölyesinden mezun oldu.

    zekimuren-depophotos3

    Zeki Müren, Bursa'da tamburi İzzet Gerçeker'den aldığı solfej ve usul dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye başladı. 1950 yılında henüz üniversite öğrencisiyken TRT İstanbul Radyosunun açtığı ve 186 adayın katıldığı solist sınavını birincilikle kazandı.

    zekimuren-depophotos4

    1 Ocak 1951'de, İstanbul Radyosunda canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi ve bu konseri çok beğenildi.

    zekimuren-depophotos5

    Zeki Müren, bu başarılı ilk konserden ve plak çalışmasından sonra Türkiye radyolarında düzenli olarak eserler seslendirmeye başladı. Radyo programları on beş yıl sürdü, bunların çoğu canlı yayın programlarıydı.

    zekimuren-depophotos6

    İlk sahne konserini 26 Mayıs 1955 tarihinde verdi. Genellikle kendi dizayn ettiği sahne kıyafetlerini giyiyordu. Saz heyetine tek tip kıyafet giydirmek ve T podyum kullanmak gibi çeşitli yenilikler getirdi. 1976'da Londra'daki Royal Albert Hall'da konser vererek bu mekânda sahne alan ilk Türk sanatçı oldu.

    zekimuren-depophotos7

    Zeki Müren 600'ü aşkın plak ve kaset doldurdu. Plağa okuduğu ilk şarkı Şükrü Tunar'ın “Bir Muhabbet Kuşu” güfteli şarkısıdır. Müren 1955'te “Manolyam” adlı şarkısıyla Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü'nü kazandı. 1991 yılında Devlet Sanatçısı seçildi.

    zekimuren-depophotos8

    Zeki Müren hayatı boyunca hiç evlenmedi. 1950'lerin Türkiye'sinde alışılmış kalıpları zorlayan elbiseleri ve sahne davranışı ile halkın ilgisini sürekli olarak üstünde tutmayı başardı.

    zekimuren-depophotos9

    Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı nedeniyle hayatının özellikle son 6 yılında sahne hayatından ve medyadan uzaklaştı. Bodrum'daki evinde inzivaya çekildi.

    zekimuren-depophotos10

    24 Eylül 1996 günü, TRT İzmir Televizyonunda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. Bursa Emirsultan Mezarlığı'na defnedildi. Vasiyetinde tüm mal varlığını Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfına bıraktı.

    Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları ile ilgili görsel sonucuZEKİ MÜREN KİMDİR?

    Zeki Müren (6 Aralık 1931 – 24 Eylül 1996), Türk şarkıcı, besteci, söz yazarı, oyuncu ve şair. "Sanat Güneşi" ve "Paşa" olarak anılan Müren, Klasik Türk müziğinin en büyük isimlerinden biri olarak kabul edilir. Sanata olan katkılarından dolayı 1991 yılında "Devlet Sanatçısı" unvanıyla ödüllendirilmiş, Türkiye'de verilmeye başlanan Altın Plak Ödülü'nün de ilk sahibi olan sanatçı müzik yaşantısı boyunca altı yüzü aşkın plak ve kaset doldurmuş üç yüzü aşkın şarkı bestelemiştir

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

    ZEKİ MÜREN NERELİDİR?

    Bursa'nın Hisar semtinde, Ortapazar Caddesi'ndeki 30 numaralı ahşap evde[2] Kaya ve Hayriye Müren çiftinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi Üsküp'ten Bursa'ya göç etmişti. Babası kereste tüccarıydı. Ufak tefek ve çelimsiz bir çocuktu. 11 yaşında Bursa'da sünnet oldu.

    İlkokulu Bursa Osmangazi İlkokulunda (sonradan Tophane İlkokulu ve Alkıncı İlkokulu) okudu. Henüz ilkokuldayken yeteneği öğretmenleri tarafından keşfedildi ve müzikli okul müsamerelerinde baş rolleri oynamaya başladı. Hayatındaki ilk rolü, bu müsamerelerden birindeki çoban rolüdür.

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

    Ortaokulu yine Bursa'da, Tahtakale'deki 2. Ortaokulda tamamladı. Ortaokulu bitirdikten sonra babasına İstanbul'a gitme arzusunda olduğunu açıkladı ve onun da onayıyla İstanbul Boğaziçi Lisesine yazıldı. Bu okulu birincilikle bitirdi. Olgunluk imtihanlarını pekiyi dereceyle verip İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisine (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) girdi. Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen atölyesinden mezun oldu. Desen çalışmalarını öğrencilik yıllarından başlayarak pek çok kez sergiledi.

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

    ZEKİ MÜREN'İN MÜZİK HAYATI

    Zeki Müren, Bursa'da tamburi İzzet Gerçeker'den aldığı solfej ve usul dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye başladı. 1949'da, Boğaziçi Lisesi'nde okurken sinema yönetmeni ve yazar Arşavir Alyanak'ın babası Agopos Efendi ile birbaşka hocası Udi Krikor'dan aldığı derslerle de musiki eğitimini sürdürdü. Daha sonra fasıl musikisini iyi bilen ve geniş bir repertuvarı olan Şerif İçli'den çeşitli eserler meşk etti; Refik Fersan'dan, Sadi Işılay'dan, Kadri Şençalar'dan faydalandı.

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

    1950 yılında henüz üniversite öğrencisiyken TRT İstanbul Radyosunun açtığı ve 186 adayın katıldığı solist sınavını birincilikle kazandı. 1 Ocak 1951'de, İstanbul Radyosunda canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi ve bu konseri çok beğenildi. Bu konserde kendisine eşlik eden saz ekibi Hakkı Derman, Serif İçli, Şükrü Tunar, Refik Fersan ve Necdet Gezen'den oluşuyordu. Konserden sonra Hamiyet Yüceses stüdyoyu arayarak kendisini tebrik etti. O yıllarda TRT Ankara Radyosu Anadolu'da en çok dinlenen radyo idi ve İstanbul Radyosu Anadolu'dan net olarak dinlenemiyordu. Aynı hafta klarnet sanatçısı Şükrü Tunar Müren'i Yeşilköy'deki kendisine ait plak fabrikasına götürerek yine kendi eseri olan "Muhabbet Kuşu" şarkısını plağa doldurttu. Bu plak sayesinde Müren tüm Anadolu'da tanındı.

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

    Zeki Müren, bu başarılı ilk konserden ve plak çalışmasından sonra Türkiye radyolarında düzenli olarak eserler seslendirmeye başladı. Radyo programları on beş yıl sürdü, bunların çoğu canlı yayın programlarıydı. Müren bundan sonra kendini daha çok sahne ve plak çalışmalarına verdi. İlk sahne konserini 26 Mayıs 1955 tarihinde verdi. Genellikle kendi dizayn ettiği sahne kıyafetlerini giyiyordu. Saz heyetine tek tip kıyafet giydirmek ve T podyum kullanmak gibi çeşitli yenilikler getirdi.

    Maksim Gazinosu sahnelerinde aralıksız 11 yıl Behiye Aksoy ile dönüşümlü olarak sahne aldı. 1976'da Londra'daki Royal Albert Hall'da konser vererek bu mekânda sahne alan ilk Türk sanatçı oldu.

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

    Zeki Müren 600'ü aşkın plak ve kaset doldurdu. Plağa okuduğu ilk şarkı Şükrü Tunar'ın "Bir Muhabbet Kuşu" güfteli şarkısıdır. Müren 1955'te "Manolyam" adlı şarkısıyla Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü'nü kazandı. 1991 yılında Devlet Sanatçısı seçildi.

    300 dolayında şarkı besteledi. On yedi yaşındayken bestelediği "Zehretme hayatı bana cânânım" mısrasıyla başlayan acemkürdi şarkı bestelediği ilk şarkıdır. "Şimdi Uzaklardasın" (suzinâk), "Manolyam" (kürdilihicazkâr), "Bir Demet Yasemen", "Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin" (nihavend) güfteli, "Elbet Bir Gün Buluşacağız" gibi şarkıları sık sık okunan, en sevilen şarkılarıdır. Zeki Müren bu şarkıları plaklara da okumuştur.

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

    SAHNE KOSTÜMLERİNİ KENDİSİ TASARLARDI

    Zeki Müren, başarılı yorumculuk ve oyunculuk kariyerlerinin yanı sıra yüksek eğitimini aldığı desen tasarımına da devam etti. Sahne kıyafetlerinin pek çoğunu kendisi tasarladı. Resimle de uğraşan Müren öğrencilik yıllarından itibaren gerek desenlerini, gerekse resimlerini pek çok ilde sergiledi.

    1965 yılında 100'e yakın şiirinin yer aldığı Bıldırcın Yağmuru adlı şiir kitabını çıkardı. Bu kitabında yer alan şiirlerinden bazıları Pembe Yağmurlar, Bursa Sokağı, İkinci Sadık Dost, Çim Makası, Son Kavga, Bu Bestecikler Sana, Alınyazım, Kazancı Yokuşu ve Kendimi Arıyorum'dur

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

    ZEKİ MÜREN NEDEN ÖLDÜ? HASTALIĞI NEYDİ?

    Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı nedeniyle hayatının özellikle son 6 yılında sahne hayatından ve medyadan uzaklaştı. Bodrum'daki evinde inzivaya çekildi. Bu dönemi "kendini dinlemek" olarak tarif eder[21]. 24 Eylül 1996 günü, TRT İzmir Televizyonunda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. Cenazesi büyük bir halk kalabalığının katıldığı büyük bir törenle kaldırıldı. Mezarı, doğum yeri olan Bursa'da Emirsultan Mezarlığı'ndadır.

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

    Vasiyetinde tüm mal varlığını Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfına bıraktı. TEV ve Mehmetçik Vakfı, 2002 yılında Bursa'da Zeki Müren Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi'ni yaptırdı. TEV Bursa Şube Başkanı Mehmet Çalışkan 24 Eylül 2016 tarihinde yaptığı bir açıklamada vakfın Zeki Müren Burs Fonu'ndan 20 yılda 2.631 öğrencinin yararlandığını belirtti.

    Ölümünün ardından sanatçının Bodrum'da son yıllarını yaşadığı evi Kültür Bakanlığı'yla yapılan protokol ile Zeki Müren Sanat Müzesi'ne dönüştürüldü ve 8 Haziran 2000 tarihinde ziyarete açıldı.

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

    ZEKİ MÜREN'İN ROL ALDIĞI FİLMLER:

        1970: Senede Bir Gün
        1973: Pırlanta 1
        1973: Pırlanta 2
        1973: Pırlanta 3
        1973: Pırlanta 4
        1976: Güneşin Oğlu
        1977: Mücevher
        1978: Nazar Boncuğu
        1979: Sükse
        1981: Kahır Mektubu
        1982: Eskimeyen Dost

    Zeki Müren kimdir? Nerelidir? Nasıl öldü? Zeki Müren'in hayatı ve şarkıları

        1984: Hayat Öpücüğü
        1985: Masal
        1986: Aşk Kurbanı
        1987: Helal Olsun
        1988: Gözlerin Doğuyor Gecelerime
        1989: Ayrıldık İşte
        1989: Zirvedeki Şarkılar
        1990: Dilek Çeşmesi
        1991: Doruktaki Nağmeler
        1992: Sorma

    Zeki Müren Kimdir ?

    Zeki Müren Kimdir ?

    Zeki Müren, Bursa'nın Hisar semtinde Kaya ve Hayriye Müren çiftinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi Bursa'ya Üsküp'ten göç etti. Babası ailesini kereste tüccarlığı yaparak geçindiriyordu. 11 yaşında sünnet olan Zeki Müren çelimsiz, ufak tefek bir çocuktu.
    Zeki Müren’in hayat hikayesi

    Sanatımızın Güneşi, Müziğin Paşası, yaşarken efsane olmayı başarmış, öldükten sonra da ismini Türk Sanat Müziği’ne altın harflerle kazımış Zeki Müren’in hayat hikayesi…

    Zeki Müren hayatı

     

    Zeki, 6 Aralık 1931 tarihinde Bursa’nın Hisar semtinde Hayriye Hanım ve Kaya Bey’in tek çocuğu olarak dünyaya geldi.

    Müren ailesi, Üsküp’ten Bursa’ya yerleşmişti. Ortapazar Caddesi’ndeki 30 numaralı ahşap evde yaşamaya başlamışlar; aralarına katılan Zeki ile çekirdek aile tamamlanmıştı. Kaya Bey, İnşaat Mühendisiydi, ayrıca kereste tüccarlığı da yapıyordu.

    Zeki, ufak tefek, çelimsiz bir çocuktu. Hani şu bir kadının diğer kadına “Aa, sen bu çocuğu hiç yedirmiyor musun?” diye annelik mertebesinde üstünlük sağlatacak bir görünümdeydi. Ayrıca fazlasıyla da duygusaldı. Daha çocuk zamanlarından duygusallığını her durumda hissettirirdi.

    Bütün bunların dışında en önemlisi Zeki’nin musikiye yeteneği vardı ve babası bunun farkına şükürler olsun ki çok erken varmıştı. Aslında bu fark ediş, Zeki’nin yıllar sonra bir “Sanat Güneşi” olacağının ilk adımıydı.

    zeki müren çocukluk

    Eğitim hayatı

    Zeki, eğitim hayatına Bursa Osmangazi İlkokulu’nda başladı. Zeki’nin müziğe olan yatkınlığı öğretmenlerinin de dikkatinden kaçmamıştı. Müzikli okul müsamerelerinde oynamaya başladı. İlk rolü, çobanlıktı daha sonra hep başroldeydi. Onda bir ışık vardı; parlıyordu.

    Babası oğlunun ayrıca müzik eğitimi alması gerektiğini biliyordu. Zeki, Tamburi İzzet Gerçeker’den solfej ve sanat müziği usul dersleri aldı. Kişisel yetilerini geliştireceği becerileri için bilgilenmişti.

    Ortaokulu da yine Bursa’da tamamladı. 1946’da ilk bestesini yapmış; gözünü daha fazlasına dikmişti.  Bundan sonrasında notalar onu İstanbul’dan çağırmaya başlamıştı. Büyük musiki üstatlarından ders almak, onları yakından dinlemek istiyordu. Bu isteğini babasıyla paylaştı; Kaya Bey’in onayından geçmişti. Sadece lise hayatının değil birçok şeyin daha başlangıcıydı bu. Zeki, İstanbul Boğaziçi Lisesi’nden birincilikle mezun oldu.

    zeki müren ortaokul lise yılları çocukluk eğitim hayatı

    Musiki eğitimi

    1949’da lise eğitimini sürdürürken, bir yandan da sinema yönetmeni ve senaryo yazarı olan Arşavir Alyanak’ın babası ünlü Musiki Üstadı Agopos Efendi ve Udi Kirkor Efendi’den ders almaya başladı. Sonraki yıllarda Refik Fersan ve Şerif İçli’den Fasıl Musikisi, Klasik Türk Müziği makamlarında eğitim aldı.

    Şükrü Tunar’la da beste yapmak üzerine çalıştı. 1949’da, ilk şarkısı ve akrostişi “Zehretme bana hayatı cananım”ı besteledi. İstanbul Radyosu’nda Suzan Güven, şarkıyı “Bursalı Zeki Müren’in Acemkürdi Şarkısı” anonsuyla sundu ve Zeki, henüz 17 yaşındaydı.

    zeki müren öğrencilik yılları

    İstanbul Radyosu Sanatçısı, Zeki Müren

    Zeki, dolu dolu bir lise dönemi geçirdi. 1950’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi) Yüksek Süsleme Bölümü, Sabiha Gezen Atölyesi’nde yepyeni bir eğitim sürecini başlatmıştı. Desen çalışmalarını öğrencilik yıllarında başlayarak çok kez sergiledi.

    zeki müren gençlik

    Her şey bir yana, müzik bir yanıydı Zeki’nin dünyasında. Akademiye başladığı yıl İstanbul Radyosu’nun açtığı bir sınava girdi. 186 kişinin katıldığı sınavda Zeki birinci oldu ve İstanbul Radyosu Sanatçıları arasına katıldı.

    Artık bir radyo sanatçısıydı; inanamıyordu. Ama inanamayacağı daha pek çok güzel şey yaşayacaktı. İlki için çok beklemedi. 1 Ocak 1951’de radyonun sanatçılarından Perihan Altındağ Sözeri aniden rahatsızlandı ve onun yerine konsere çıkması için Zeki çağırıldı. Bir filmin sahnesini gerçekten yaşıyor gibiydi. Programa çıktı; 45 dakikalık nefis bir canlı performans sergiledi.

    Herkes mest olmuştu. Konser bitiminde radyonun telefonu çalıyordu. Arayan Hamiyet Yüceses’ten başkası değildi. Zeki Müren’i tebrik etmek için aramıştı. Musiki kariyeri yükselişe geçmeye başlamıştı bile.

    Radyo programları

    O dönemlerde TRT Ankara Radyosu, Anadolu’da en çok dinlenen radyoydu. İstanbul Radyosu, Anadolu’dan pek dinlenemiyordu.

    Çıktığı şu enfes konserin haftası dolmadan ünlü klarnet sanatçısı Şükrü Tunar, Zeki’yi sahibi olduğu Yeşilköy’deki plak şirketine götürdü ve kendi eseri “Muhabbet Kuşu”nu plağa doldurttu. Bu plak, Zeki Müren adını Anadolu’ya tanıttı.

    zeki müren piyano

    Bu küçük ama etkili iki güzel adımdan sonra Zeki, Türkiye radyolarında düzenli olarak, çoğu canlı yayında, eserlerini icra etmeye başladı ve bu program 15 yıl devam etti. Bundan sonra daha çok sahneye çıkacak ve daha çok plak çalışmalarında bulunacaktı.

    Artık Zeki Müren ismini altın harflerle yazma günleri uzak değildi.

    Zeki Müren beyaz perdede

    Müzikallerde çok başarılıydı Zeki. Ama elbette daha yolun başındaydı. 1954’te dönemin sinema ilahesi ile başrolü paylaştı. O ilahe Cahide Sonku’ydu ve “Beklenen Şarkı” filmi ile beyaz perdedeydi.

    Henüz hiç sahneye çıkmamıştı; insanlar onun sadece sesini duymuştu. İlk kez yüzünü göreceklerdi. Görünmeyene duyulan tarifsiz merakla insanlar sinemaya akın etti. Zeki Müren’in on bestesinin yer aldığı müzikal niteliğindeki film, gişe rekorları kırmıştı.

    zeki müren sinema beyaz perde filmleri

    Müziğe duyduğu aşkın gücüyle kameranın önünde daha da parladı Zeki Müren; bir güneş gibi parladı, bir yıldız gibi. Gündüz, gece parladı. Yapabileceklerinin listesine sinema oyunculuğu da eklenmişti işte.

    17 filmde daha başrol oynayacak; filmlere de kendi bestelediği şarkıların ismini verecekti: “Berduş, Altın Kafes, Bir Yaz Yağmuru, Hayat Bazen Tatlıdır…”

    Zeki Müren ilk kez sahnede

    Zeki Müren ilk kez sahnede

    Zeki Müren, mükemmel bir sanatçı olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyordu. Şarkı söylemenin yanında bir de mezuniyetinden doğan mesleği vardı; bunu da hep kullandı. Hayatında her şey nizami bir düzende, yakıştığı gibi olmalıydı.

    26 Mayıs 1955’te ilk kez sahnedeydi. Genellikle kendi tasarladığı kıyafetleri giyiyordu. Saz heyetini de tek tip giydirmek konusunda titizdi. İlerleyen süreçte “T podyum” kullanmak gibi çeşitli yenilikler de getirecekti.

    Maksim Gazinosu sahnelerinde de hiç ara vermeden 11 yıl boyunca Behiye Aksoy ile dönüşümlü sahne alarak parladı.

    Geçen yıllar, başarılı yüzlerce çalışmadan sonra 1976’da Londra’daki Royal Alber Hall’da konser verdi. Bu sıradan gibi görünen değerli bir eylemdi. Çünkü Zeki Müren bu mekanda sahne alan ilk Türk Sanatçıydı.

    İlk “Altın Plak” sahibi, Zeki Müren

    1955, Zeki Müren için her açıdan bereketli ve emeklerinin karşılığını aldığı bir yıldı.

    zeki müren

    Müzik kariyerinde önemli bir yol kat etmişti. “Manolyam” adını verdiği kürdilihicazkar makamındaki eseri, 1955’te Türkiye’de ilk defa verilmeye başlanan “Altın Plak Ödülü”ne layık görüldü.

    Bu ödülle sanatını taçlandıran Zeki Müren, yaşadığı dönemin aranan yüzü olmuştu. Öyle ki gazinolar adeta peşinden koşuyor; birbirleriyle yarışıyorlardı. Nasıl koşmasınlar, nasıl yarışmasınlar efendim; o mekanlar cumhurbaşkanları mı ağırlamadı, bakanlar mı görmedi…

    Sanat Güneşi Zeki Müren

    Zeki Müren, kadife sesi, vurgulu yorumu ile insanın kulaklarının pasını siliyordu. Kendine özel zevkinden doğan gösterişli sahne kostümleriyle de adeta bir görsel şölendi. Sesi ne kadar seviliyorsa, bu gösterişi de bir o kadar beğeniliyor ve merak ediliyordu.

    zeki müren müzeyyen senar

    Sahnede bütünlük oluşturma titizliğiyle her sahnesi ayrı bir tiyatral hava estiriyordu. İşte bu yüzden ona, sadece yaşadığı süreçte değil, öldükten sonra bile adının yerine telaffuz edilecek “Sanat Güneşi” betimlemesi atfedildi.

    1991’de de “Devlet Sanatçısı” olacaktı.

    Şair Zeki Müren

    Zeki Müren, birçok sanatsal yeteneğe sahip olduğunu çocukluktan yetişkinliğe geniş bir yelpazede yeri geldikçe ortaya çıkardı ve her işinde ayrı bir başarıya imza attı.

    Şarkılarının sözünü yazıyor, bestesini de yapıyordu. İşte bunun yanında bir de şiirleri vardı. 1965’te, uzun zamandır farklı zamanlarda yazdığı şiirlerini “Bıldırcın Yağmuru” adını verdiği kitabıyla yayımladı.

    zeki müren

    Ayrıca mezun olduğu bölüm itibarıyla zaten desen tasarımları da yapıyordu. Bunun yanında amatör olarak resimle de ilgilendi. Hatta birkaç sergi açarak bu alandaki yeteneğini de paylaştı.

    Türkiye’nin ilk sivil paşası

    Zeki Müren, özellikle 70’li yıllarda birçok kaset çalışması yaptı. Televizyon ile tanıştıktan ve bu küçücük kutu yaşamımızda önemli bir yer tutmaya başladıktan sonra, Zeki Müren de sahnelerden ekranlara doğru bir geçiş yaptı.

    Ziyadesiyle mütevazı bir yapısı vardı. Aldığı onca ödül, ona duyulan bunca sevgi, ne varsa hiçbiri ama hiçbiri onu bu çizgisinden öteye geçirmedi. Onu sanatında bunca değerli kılan da kuşkusuz aynı sebepten geçiyordu. Aslında sert bir ifadesi vardı ve buna tezat düşen nezaketi. Ve bir de duygusal besteleri…

    zeki müren

    Tüm bunların toplamında bir isim oluşuyordu işte; Zeki Müren ve Türkiye’nin ilk sivil “paşa”sı olmuştu. O, “Müziğin Paşası”ydı. Ona ilk kez bu şekilde, 1969’da gerçekleştirdiği Aspendos konseri sonrası Antalya halkı bu şekilde seslenmeye başladı.

    Bu şekilde anılmaktan son derece memnun olmuştu. Yine de verdiği bir röportajda neden bu sözcüğe uygun görüldüğünü bilmediğini açıklamıştı.

    Özel hayatında Zeki Müren

    Özel hayat denilince bahsedilen evlilik oluyor tabii. Ama o bambaşka bir adamdı. Hayatı boyunca hiç evlenmedi. Çünkü onun kalıpları, sınırları, kendini aşan bir hayatı vardı genel anlamda. Kıyafetleri, ayakkabıları, cümleleri, sahnedeki hali tavrı, her şeyi işte, her şeyi aşıyordu. O tüm bunlarla halkının, kendi deyimiyle canından çok sevdiği biz sevgili dinleyicilerinin ilgisini hep üstünde tuttu.

    Mesleğini ilk icra ettiği zamanlarda aslında onun da sıradan kıyafetleri, sıradan bir saç stili vardı. Ama sonra bütün yeteneklerini yerinde ve zamanında kullanarak, yavaş yavaş istediği görünüme, halkın sevgilisi “Zeki Müren”e dönüştü. Sıradan kıyafetlerin yerini daha ilgi çekici, kadınsı kıyafetler aldı. Artık kendine has saç modelleri ve makyajıyla sahnedeydi.

    zeki müren

    Hiçbir zaman cinsel tercihinden bahsetmedi; bir açıklama yapmadı. Zaman zaman adı kadınlarla da anıldı aslında. Ama yine de genel görüş onun eşcinsel olduğu yönündeydi. Ya da aslında o, hiçbirimizin aklının almayacağı kadar ütopik bir insandı; hepsi bu.

    Her zaman kuralında ve ağdalı bir Türkçe ile bizlere sesini duyurdu. Biz sonra onu duymaya, sevmeye, gönülden kabullenmeye devam ettik. Çünkü o, “Müziğin Paşası”ydı; çünkü o bizim “Sanat Güneşi”mizdi, pırıl pırıldı.

    Hastalık süreci

    zeki müren kimdir hayatı

    Zeki Müren, ilk kez 1980’de Kuşadası’nda kalp krizi geçirdi; ikincisinde de 1983’te Paris’teydi. Bodrum’daki evine istirahate çekildi. Son bir kez daha konsere çıkacaktı. 1984’te geliri antik tiyatronun restorasyonuna harcanacak Bodrum Kalesi konserini verdi.

    Aldığı ilaçlardan sonra yıpranmaya başlamıştı; kilosu da artıyordu. bir yandan kalbi yorulmuş, bir yandan da şeker hastalığı nüksetmişti. Ama o asla böyle hatırlanmak istemiyordu. O, sahnedeki parıltılı, görkemli görüntüsüyle hafızalarda yer etmeliydi. Evine kapandı ve insanlardan uzaklaştı.

    Son veda

    Her şey bir öğleden sonra Bodrum’daki evine gelen telefonla başladı; arayan yardımcısıydı. “Paşam” dedi her zamanki sesiyle. “Buyurunuz efendim” dedi Paşa. Bir yandan acı içindeydi. Hastalıktan parmakları da şişmiş, hareket etmekte güçlük çeken bedeni ve ellerinin halsizliğiyle ahizeyi tutmak dahi yorucuydu. Dinledi, dinledikçe de yüzünün şekli değişiyordu. TRT, şahsına özel bir gece düzenlemek istiyordu. Duyduğu bu haber karşısında mutluluğu ayrı, hüznü ayrıydı sanki.

    zeki müren

    İzmir Stüdyosu’nda canlı yayın düzenlenecek ve bir de ödül verilecekti. Yüzünde karmaşık ifadesiyle dondu kaldı. Doktorlar sahneyi ve ardından gelebilecek her şeyi, ufacık bir heyecanı dahi yasaklamıştı. Hastalığının bu aşamasında bu teklifi kabul etmesi çılgınlık olurdu. Yapmak istediği ne çok şeyi, hayata geçsin istediği ne çok fikri vardı. Ama bir yandan da dayanamadı, sanatına başlangıç noktası olan bu kuruma nasıl hayır diyebilirdi…  “Memnuniyetle efendim. Acaba birkaç ricam olabilir miydi?” diyerek kabulünü bildirdi. Ajda Pekkan ve Muazzez Ersoy’un da davet edilmesini rica etmişti.

    24 Eylül 1996 günü çatıp gelmişti. Saat 18.00’de arkasında onu ne zamandır yakalayamayan bir basın ordusuyla TRT İzmir binasına giriş yaptı. Nasıl mutluydu, nasıl heyecanlı… Makyaj odasında er zamanki titizliğiyle görkemli bir hazırlık yaptı. Yıllardır huyuydu, her kostümüne mutlaka isim verirdi. Bu gecenin kostümünün adı, “Son Gece”ydi.

    TRT son program
    TRT’deki son görüntüsü

    TRT’de son program

    Hazırlıkları bittiğinde stüdyoda kendine ayrılan koltuğa oturdu. Ajda Pekkan ve Muazzez Abacı da Türkiye’nin iki önemli sanatçısı olarak Sanat Güneşi’ni sevgiyle selamladı ve prova başladı. Herkes gibi onlar da biliyordu. Zeki Müren, Türkiye’de iyi sanatçılar listesinde sıralamaya girecek bir isim değildi. Liste zaten tepede onun adı yazıldıktan sonra başlayabilirdi.

    Adı ödül için anons edildiğinde hantallaşan vücudu ve mesleğine duyduğu aşkla kalktı masadan. TRT Sunucusu ve Genel Müdür Yardımcısının yanına doğru gitti. Bir şeylerin yolunda gitmediği belliydi aslında. Ayakta durmakta güçlük çekiyordu. TRT Genel Müdür Yardımcısı ambalajlı olan sürpriz ödülü açtı.

    Ödül TRT Ankara Radyosunda ilk şarkılarını söylediği mikrofon. 45 yıllık geçmişin ve yaşadığı anın verdiği heyecan, üstüne bir de mikrofonun ağırlığıyla ödülünü daha eline alır almaz geri vermek zorunda kalıyor. Çünkü bu kadar heyecan fazlaydı ve her zaman özendiği seyircilerinin önünde düşme korkusu onda daha da panik yaratmıştı.

    Neyse ki sunucunun kollarına tutunarak koltuğuna kadar gidebilmeyi başardı. Ama sakinleşemiyordu. Gülümsemesini yüzünden asla azaltmadan sadece şunu söyleyebildi: “Beni dışarı çıkarın”. Programa hemen ara verildi ve Zeki Müren makyaj odasına götürüldü. Düştüğü tek bir kare dahi olmamalıydı. Makyaj odasının kapısı açılır açılmaz kendini yere bıraktı. Sanat Güneşi, Müziğin Paşası, o anda, hep doğduğunu söylediği TRT’de şimdi hayata veda etti…

    Ölümünün ardından sanatçının Bodrum'da son yıllarını yaşadığı evi Kültür Bakanlığı'yla yapılan protokol ile Zeki Müren Sanat Müzesi'ne dönüştürüldü ve 8 Haziran 2000 tarihinde ziyarete açıldı.Zülfikar Gençtürk
    15-temmuz.net haberleri
    E-Posta: [email protected].

    Bu haber 149760 defa okunmuştur.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum
    Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
    İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
    Filistinliler 1948'den bu yana
    Filistinliler 1948'den bu yana "felaketi" yaşıyor
    Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sandığın telafisi olmaz
    Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sandığın telafisi olmaz