İsrail’de büyük panik! ’’Türkiye, Libya ile imzaladığı...

İsrail'de büyük panik! ''Türkiye, Libya ile imzaladığı anlaşmanın bir benzerini devreye soktu''

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hakimiyeti dünyayı tedirgin etmeye devam ediyor. Türkiye, geçtiğimiz haftalardaysa Filistin ile imzalanan Güvenlik ve İşbirliği Anlaşması’nı onayladı. Filistin ile yeni anlaşma en çok İsrail’i rahatsız etti. İsrail basını, anlaşmayı gündemine taşıyarak gelişmelerin İsrail için "endişe verici" olduğu vurgusunda bulundu.

17 Haziran 2021 - 14:54 - Güncelleme: 17 Haziran 2021 - 16:19

 ile  anlaşma imzaladı  paniğe kapıldı: Endişe verici

Giriş Tarihi: 17.06.2021  11:38 Güncelleme Tarihi: 17.06.2021  12:50

’nin ’deki hakimiyeti dünyayı tedirgin etmeye devam ediyor. Türkiye, geçtiğimiz haftalardaysa  ile imzalanan Güvenlik ve İşbirliği Anlaşması’nı onayladı. Filistin ile yeni anlaşma en çok ’i rahatsız etti. İsrail basını, anlaşmayı gündemine taşıyarak gelişmelerin İsrail için "endişe verici" olduğu vurgusunda bulundu.

Komşu ülkeler üzerindeki hukuksuz baskılara sessiz kalmayan Türkiye, çevresine yaptığı müdahalelerle dünya basınından düşmüyor. Son olarak İsrail basını Türkiye'nin Filistin ile yaptığı anlaşmayı manşetlere taşıdı.

TÜRKİYE BÖLGEDE GÜÇLENİYOR
Türkiye'nin Libya ile imzaladığı Askeri ve Güvenlik İş Birliği Mutabakat Muhtırası çerçevesinde birçok stratejik bağın kurucusu konumuna gelmemizi sağladı. Türkiye, bölgede siyaset ve güvenlik alanında öncelikli kuvvetlerden biri oldu.

Libya anlaşması modeli üzerinden Filistin'le de anlaşan Türkiye bölgedeki gücünü artırdı. İsrail basını Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki gücünü panikle takip etti.

Türkiye'nin Filistin ile 3 yıl önce imzaladığı Güvenlik ve İşbirliği Anlaşması, geçtiğimiz haftalar onaylanarak yürürlüğe girmişti. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması, hem ülke hem dünya gündeminin ilk sıralarına yerleşmişti. Anlaşmaya göre Filistin kolluk birimleri, Türkiye'de Polis Akademisi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi'nde eğitim alabilecek ve Türkiye, anlaşma kapsamında Filistin emniyet ve sahil güvenlik teşkilatlarının kapasitelerinin artırılması için araç, eğitim, teknik yardım ve malzeme hibesi gibi destekler sağlayabilecek.

 

Bu anlaşmayla birlikte iki ülke arasında terör, organize suçlar, göçmen kaçakçılığı ve uyuşturucuyla ilgili sınır aşan suçlarla mücadelede işbirliği gerçekleşecek. Bunların yanı sıra istihbarat alanında da önemli bağlar kurulacak.

Bölge devletlerle kurduğu iş birliklerine bir yenisini katan Türkiye'nin bu anlaşması, İsrail'de ise büyük paniğe yol açtı.

İsrail'de büyük panik! ''Türkiye, Libya ile imzaladığı anlaşmanın bir benzerini devreye soktu''

Türkiye ile Filistin arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının onaylanması İsrail basınını panikletti.İsrail'de büyük panik! ''Türkiye, Libya ile imzaladığı anlaşmanın bir benzerini devreye soktu''Türkiye ile Filistin arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının onaylanması İsrail basınını panikletti. Anlaşmanın ayrıntılarına geniş yer veren İsrail basını anlaşmanın Milli Güvenlik Kurulu tarafından onaylandığını ve Resmi Gazete'de yayımlandığını yazdı.

Türkiye'nin anlaşma kapsamında Filistin güçlerini eğiteceği ve Türkiye-Libya arasında imzalanan deniz sınırı anlaşmasının bir benzerinin Filistin'le uygulamaya konulacağı ifade edildi.

Filistin ile deniz sınırı anlaşmasının işleme konulmasının İsrail'i Doğu Akdeniz'deki gaz ve petrol kaynaklarından uzaklaştıracağını belirten İsrail basını, anlaşmanın endişe verici bir gelişme olduğunu ve İsrail'in derhal yanıt vermesi gerektiğini aktardı.

İsrail basınına konuşan askeri kaynaklar ise anlaşma kapsamında Türkiye'nin Filistin'e askeri danışmanlık, mühimmat, İHA istihbaratı vb. şeklinde askeri destek sağlayacağını belirtti.

İSRAİL BASININDA BÜYÜK KORKU
İsrail basını, anlaşmayı gündemine taşıyarak gelişmelerin İsrail için "endişe verici" olduğu vurgusunda bulundu. Filistin ile yapılan anlaşmanın deniz sınırlarını da içerdiğine dikkat çeken İsrail basını, bu alandaki iş birliğinin İsrail'i Doğu Akdeniz'deki gaz ve petrol kaynaklarından uzaklaştıracağını belirtti.

Anlaşmanın İsrail'in bölgesel çıkarlarına büyük ölçüde zarar vereceğini söyleyen analizler, İsrail hükümetini bu anlaşmaya ivedilikle cevap vermesi gerektiği vurgusu yaptı.

Anlaşmanın İsrail'de en çok endişe yaratan taraflarında biri ise topraklarını işgal ettikleri ve terör saldırıları düzenledikleri Filistin'in Gazze Şeridi'ndeki hak iddialarını güçlendirecek olması oldu.

Türkiye'nin Filistin ile deniz sınırı olacak mı? Hüseyin Çelik tarihi anlaşmayı A Haber'de değerlendirildi

Giriş Tarihi: 04.06.2021 Güncelleme Tarihi: 04.0

Türkiye'nin Filistin ile yaptığı anlaşmayı onaylaması dünya basınında gündem oldu. Türkiye'nin Filistin ile deniz sınırı olup olmayacağı merak konusu olurken, Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çelik A Haber'de çarpıcı açıklamalarda bulundu. Deniz sınırı için bir yolun olduğunu belirten Çelik, BM'nin 5 daimi üyesini işaret etti.

Türkiye'nin Filistin ile deniz sınırı olacak mı? Hüseyin Çelik tarihi anlaşmayı A Haber'de değerlendirildi

İsrail'in  ve Gazze'deki saldırılarına en büyük tepkiyi gösteren , Filistin ile 2018 yılında imzaladığı Güvenlik ve İşbirliği Anlaşması'nı da geçtiğimiz günlerde onayladı. Bu karar  ile deniz yetki anlaşması imzalayan Türkiye'nin benzer modeli Filistin ile hayata geçirmek için attığı bir adım olarak görülüyor.

Anlaşma ile Filistin'deki kolluk güçleri, Türkiye'de polis akademisi, jandarma ve sahil güvenlik akademisinde eğitilecek. Filistinli kolluk güçlerinin kapasitelerinin artırılması için araç, eğitim, teknik yardım ve danışmanlık gibi konularda kısa ve uzun vadeli projeler gerçekleştirilecek.

 Öğretim Üyesi Prof. Dr. 'de "bu anlaşma ne gibi sonuçlar doğurabilir?" sorusunu cevapladı.

Türkiye'nin ilginç bir anlaşma yaptığını vurgulayan Prof. Dr. Hüseyin Çelik, "Daha önce Libya ile yapılan anlaşma Libya BM tarafından bir devlet olarak tanındığı için geçerli. Gazze Şeridi ile ilgili bir anlaşma yapıldı. Gazze Şeridi Filistin'in bir parçası ancak BM tarafından gözlemci ülke olarak tanınmakta. Biz gözlemci devlet hüvietindeki bir yerle anlaşma yapıyoruz. Burada İsrail'in alacağı tavır önemli. AB, İsrail, Yunanistan, Rum Yönetimi arasında parsellenmiş anlaşmalar var. Biz gemilerimizi gönderip oralarda araştırmalar yaptık. Bizim Gazze ile anlaşmamız da bu parselde buluna 6 ve 7. noktadan geçiyor. Bu durum ise ikili görüşmeler ile halledilebilir." dedi.

MEHMETÇİK FİLİSTİN'E GİDECEK Mİ?

İsrail'in sivil katliamı sonrasında gündeme gelen Türk askerinin Filistin'e gitme konusunu da ele alan Çelik, "Filistin askerinin Türkiye'de eğitilmesi bizim orada asker bulundurmamız fikrinden daha iyi. 'da çok iyi askeri personel yetiştirme modeli var. 90'lı yıllarda İsrail ile yaptığımız bir anlaşma vardı. Türkiye'de 'ya yerleştiler. Helikopterler ile eğitim verdik. Onların eğitim rotaları vardı ve 'ya yayılıyordu. Onda sonra anlaşmayı kaldırdık. Ancak Filistin'e eğitim verebiliriz. 'nü de eğitebiliriz. Onları düzenli orduya geçirmek gerekiyor. Biz zaten birçok ülkeyi eğittiğimiz için bu konuda deneyimimiz de var." şeklinde konuştu.

FİLİSTİN İLE DENİZ SINIRIMIZ NASIL OLUR?

Türkiye'nin Libya gibi Filistin ile de deniz sınırının olup olamayacağı Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çelik'e soruldu.

Söz konusu sınırın mümkün olduğunu belirten Çelik sözlerine şöyle devam etti;

"1982 yılında münhasır ekonomik bölgeler konusunda Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi imzalandı. Buna göre her ülke eşit mesafe ve 'ortay hat ilkesine' göre 2 ülke anlaşabilir ve bunu BM'ye sunabilir. Burada 2 egemen devlet var ve bunun kabul edilmesi gerekiyor. Buradaki tek sorun 5 daimi ülke olabilir. 2003 yılında Güney Kıbrım Rum Yönetimi ile yapılan anlaşma gibi olabilir."

Türkiye ve İsrail Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Antlaşması İmzalarsa, Bu Antlaşma Türkiye ve İsrail’in Yararına Olduğu Gibi Filistin’in de Yararına Olur

19 Eylül 2020

İsrail-Türkiye ilişkileri, İsrail’in kurulduğu tarihten itibaren iki ülke arasındaki karşılıklı çıkarlar ve barış temelinde devam etmiştir. Ciddi bir biçimde ticaret hacmine sahip olan İsrailTürkiye ilişkileri (1), İsrail’in 2008 yılındaki Gazze Operasyonu ve 2010 yılındaki Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırı sonrasında ölen Türk vatandaşları, iki ülke arasında ilişkileri hızla bozmuş ve Türkiye Tel Aviv Büyükelçisi merkeze çağırılmıştır.(2) İkili ilişkilerin düzeltilmesi ve tazmin için İsrail ile Haziran 2016’da mutabakata varılmıştır. Mutabakat neticesinde normale dönen ilişkiler İsrail’in “Büyük Dönüş Yürüyüşü” gösterilerine katılan Filistinli sivillere yönelik saldırıları ile yeniden hassas bir döneme girmiştir. Bu olaylar sonrası 15 Mayıs 2018’de Türkiye Tel Aviv Büyükelçisi yeniden merkeze çağırılmıştır. Türkiye-İsrail ilişkileri bu tarihten itibaren Maslahatgüzarlar seviyesinde yürütülmektedir. Bununla birlikte İsrail’in, 17 Aralık 2010 tarihinde GKRY ile MEB anlaşması imzalaması (3) ve diğer kıyıdaş devletlerle herhangi bir anlaşma imzalamadan 12 Temmuz 2011 tarihinde MEB bölge sınırlarını gösteren koordinat listesini BM’ye bildirerek MEB ilanında bulunması, Türkiye ile İsrail’in arasındaki ilişkilerin daha da gerginleşmesine sebep olmuştur.(4) Fakat bu olumsuzluklara rağmen Türkiye-İsrail ikili ilişkileri ekonomik olarak gelişmeye devam etmiş ve 2019 yılında Türkiye, İsrail’e ihracat rekorunu kırmıştır.(5)

 

Türkiye, günümüze dek denizlerinin ve deniz yetki alanlarının farkına varamamıştır. Eksik teknik donanım ve tecrübe ile beraber ülkenin önceliklerinin farklı olması nedeniyle Türkiye bugüne kadar sadece düşey hatlar ile sınırlandırma yapmayı öngörmüş ve dolayısıyla deniz yetki alanını dar bir yaklaşımla ortaya koymuştur. Türkiye’nin deniz hukukunun ilgili hüküm ve prensipleri ile uluslararası mahkeme ve hakem kararları ışığında Libya ve KKTC’nin yanı sıra İsrail, Mısır, Lübnan ve Suriye ile kıyıdaş olmaları nedeni ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair anlaşmalar imzalaması hem coğrafi hem de hukuki açıdan mümkündür. Türkiye’nin Libya ile yaptığı antlaşmanın aynı şartlarda benzerini İsrail ile imzalaması durumunda GKRY ve Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de Türkiye aleyhindeki faaliyetleri ve gayri hukuki talepleri sekteye uğrayacaktır. Olası Türkiye-İsrail deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması ile MEB bölgemizin doğu sınırı da belirlenmiş olacağı gibi, İsrail de birçok açıdan kazançlı çıkacaktır.

Türkiye ile İsrail, aralarındaki karşılıklı kıyılara istinaden, Türkiye ile Libya arasında yapılan anlaşmada esas alınan ilkeler doğrultusunda deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalanması durumunda Türkiye 10.462km2 deniz alanı kazanırken, İsrail de 16.344 km2 bir deniz alanı kazanacaktır. İsrail’in, 125 milyar m3 doğalgaz rezervi bulunan Afrodit yatağının bulunduğu 12 numaraları parselin tümüne; 1, 7, 8, 9, 10 ve 11’in belirli kısımlarında hak sahibi olacaktır.(6)

Türkiye ise 1, 5, 6, 7, 8 ve 10’nun bir kısmında hak sahibi olacaktır.7 GKRY ile İsrail’in yaptığı antlaşmada İsrail lehine bir dengesizlik vardır. Zira bu dengesizliği, dönemin GKRY Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanı Nicos A. Rolandis tarafından, “sınır olarak ortay hattın belirlenmesinin çok önemli ve kendileri için çok büyük bir başarı olduğunu, GKRY’nin bu anlaşma ile sahip olduğunun dört katı fazlası bir alanda egemenlik haklarına sahip olduğunu, GKRY’nin hakkından fazlasını aldığını” itiraf etmiştir.(8) Suriye, Lübnan, ve İsrail’in hakça paylaşım çevresinde yapılacak bir antlaşma ile GKRY’nin 1,87 katı deniz yetki alanına sahip olması gerekmektedir.(9) Ancak GKRY yaptığı antlaşmalarla neredeyse eşit deniz yetki alanına sahip olmuş, diğer kıyıdaş devletlerin deniz yetki alanını sahiplenmiştir.

GKRY, İsrail’in 12 numaralı parseli de kapsayacak şekilde 4.600 km2 deniz yetki alanını sahiplenmiştir. İsrail’in bu kayıplarını Türkiye ile olası bir antlaşma çevresinde telafi edebilme şansı vardır.  Çünkü GKRY ile imzaladığı sınırlandırma antlaşmaları nedeni ile deniz yetki alanı kaybına uğradığının farkına varan İsrail’in bu antlaşmaları kendi anayasal kurumları vasıtası ile fesih etmesi mümkündür. Türkiye ve İsrail arasında deniz yetki alanı sınırlandırılması antlaşması imzalanması iki ülkenin çıkarları açısından büyük önem arz etmektedir.  Bu Türkiye’nin olduğu kadar bahse konu kıyıdaşların da bu konu özelinde İsrail’in de menfaatine hizmet etmektedir.

 

Sonuç olarak Türkiye ve İsrail’in, Yunanistan ve GKRY’nin her iki tarafın haklarını hukuksuz bir biçimde gasp etme çabalarını bertaraf etmek maksadıyla, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması imzalaması gerekmektedir. Bu girişim ile her iki ülke hukuki ve diplomatik anlamda hak ve menfaatlerini koruduğu gibi, ekonomik çıkarlarını da korumuş ve geliştirmiş olacaktır. Bu bağlamda, Türkiye, en kısa sürede İsrail ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması yapmışçasına MEB ilanını gerçekleştirmeli ve en kısa sürede İsrail ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması imzalayarak bu ilanını pekiştirmelidir.

Türkiye-İsrail Arasında Yapılan Antlaşmanın Filistin’e Sağladığı Faydalar

Türkiye, Filistin’in kurulduğu tarihten itibaren uluslararası kamuoyunda en büyük destekçisi olmuştur ve olmaya devam edecektir. Filistin, İsrail tarafından abluka altında bulunmasına rağmen, Gazze Şeridi dolayısıyla Doğu Akdeniz’de MEB’e sahiptir. Bu bağlamda Türkiye ve İsrail arasında imzalanacak olan olası deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasından Filistin de faydalanacaktır.(10)

Türkiye ve İsrail arasında imzalanacak olası deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması sonrası Filistin ile Türkiye arasında imzalanacak olası deniz yetki alanı anlaşması ile Filistin, 7’inci parselin küçük bir bölümüne, 11 ve 12 numaralı parsellerin ise bir bölümünde hak sahibi olacak ve 10.200 km2 deniz alanı kazanacaktır.

İsrail ile yapılacak olası deniz yetki alanları sınırlandırması anlaşması sonrası Türkiye 10.462km2 deniz alanı kazanırken, İsrail 16.344 km2, Filistin ise 10.200 km2 deniz alanı kazanacaktır. İsrail ile anlaşma hem Türkiye’nin hem de Filistin’in çıkarına olacaktır. Bu çerçeve kapsamında Filistin’in hakları da garanti altına alınmış olacaktır. İsrail, Filistin’in yanı sıra daha önce de defalarca ifade ettiğimiz gibi Mısır, Lübnan ve deniz yan sınırı olarak da Suriye ile deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmaları imzalanması için girişimlerde bulunmakta ülke menfaatlerimiz açısından büyük fayda vardır.

 

BAU DEGS olarak biz, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milletinin menfaatlerini çalışmalarımıza merkez alarak gelişmeleri incelemekte ve değerlendirmekteyiz. Bu doğrultuda Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milletinin menfaatlerine hangi şartlar altında ulaşılacaksa bu şartların sağlanması için çalışmaktayız.

 

Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat YAYCI BAU DEGS Başkanı

 

Ahmet Burak TURAN BAU DEGS Araştırmacısı

 

Hurşit Furkan DİKMEN BAU DEGS Araştırmacısı

 

Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi

Bu haber 991226 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
CHP'li İBB Başkan adayı Ekrem İmamoğlu Alevilere meydan okudu: Size ihtiyacım yok ben kazanırım
CHP'li İBB Başkan adayı Ekrem İmamoğlu Alevilere meydan okudu:...
CHP - DEM - Kandil - Brüksel hattında 'İstanbul' pazarlığı! İmamoğlu'ndan PKK ile 100 milyon dolarlık kirli mutabakat: Demirtaş'a böyle el çektirdiler
CHP - DEM - Kandil - Brüksel hattında 'İstanbul' pazarlığı!...