Başörtülü kadınlar, karikatürlerde nasıl yansıtılıyor? Ya cahil ya ev hanımı!

Görsel olarak açık işlevleri olduğu gibi karikatür imgelerinin örtük işlevleri de bulunduğuna dikkat çeken Okutan, karikatürlerin örtük işlevleri hakkında Danimarka’da yayınlanarak Müslümanların kutsallarına derin hakaretler içeren karikatürleri hatırlattı.


Başörtülü kadınlar, karikatürlerde nasıl yansıtılıyor? Ya cahil ya ev hanımı!

Başörtülü kadınlar, karikatürlerde nasıl yansıtılıyor? Ya cahil ya ev hanımı!

Doç. Dr. Birsen Banu Okutan'ın hazırladığı “Karikatürlerdeki Başörtülü Figürlerin Göstergebilimsel Analizi” başlıklı makalede, Penguen dergisinde yayınlanan karikatürler incelendi.

Görsel olarak açık işlevleri olduğu gibi karikatür imgelerinin örtük işlevleri de bulunduğuna dikkat çeken Okutan, karikatürlerin örtük işlevleri hakkında Danimarka’da yayınlanarak Müslümanların kutsallarına derin hakaretler içeren karikatürleri hatırlattı.

Doç. Dr. Okutan, Danimarka yönetiminin hem resmi   hem de   entelektüel boyutta   savunduğu   ifade  özgürlüğü  ve demokratikleşme  söylemleriyle karikatürleri dünya  kamuoyuna  meşru göstermeye   çalıştığını söyledi.

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisindeki makalesinde, Penguen dergisinin 6 Eylül-27 Aralık 2012 tarihleri arasında yayınlanan sayılarını inceleyen Okutan’ın çalışmasından ön plana çıkanlar ise şöyle:

“Zorunlu Din Eğitimi” nasıl karikatürleştirildi?

Penguen dergisinin gerek siyasa eleştirisinde, gerek diğer sosyal konuları anlatmakta kullandığı çizgisel dil, kutsal sembolleri kullanma hususunda çekincesinin olmadığını göstermektedir.  Örneğin,  dergide düzenli olarak yer alan “Zorunlu Din Eğitimi” köşesindeki dede profilinin, gelen soruları yanıtlaması üzerine kurulu içerik,  dini sembolleri çoğu zaman sözel olmak üzere güldürü nesnesi haline getirmeyi amaçlamaktadır.  Genel itibariyle,  dini sembolleri kullanan karikatürler, cami, tespih, sakal,   başörtüsü gibi unsurlar üzerinden/aracılığıyla açık veya örtük mesajlar içermektedir.  Özellikle,  dini öğeler ile açık olarak yapılmak istenen mizah,  dini öğeleri nesneleştirerek, dinin hedef haline gelmesine neden olmaktadır.

Başörtülüler “yaşlı, cahil, kentleşmemiş ev hanımı” olarak gösteriliyor

Popüler kültür ürünü olarak Penguen Dergisi karikatürlerinin dört aylık yayınları mercek altına alınmıştır.   Elde edilen sonuçlara göre karikatürlerdeki başörtüsünün genel   “gösterilenleri”,   “ev hanımlığı”, “orta yaş-yaşlılık”, “cehalet”, “kentlileşememe” durumlarıdır.  Diğer bir ifadeyle, başörtülü bir figür, orta yaşlı/yaşlı, cahil, kentlileşememiş ev hanımıdır;   bu resim, başörtüsü gibi gösterenin “örtü”, gösterilenin “din” olduğu gösterge biçimini anlam kaybına uğratmaktadır.”

Karikatürlerdeki kadın imgeler cahilleştirilmek istendiğinde başörtüsü ile çiziliyor

Karikatürlerdeki kadın imgeler yaşlandırılmak, kırsallaştırılmak veya cahilleştirilmek istendiğinde genellikle başörtüsü ile çizilmekte ve bu başörtülü imge de ev hanımlığını temsil etmektedir. “Ev hanımı” kalıp yargısı için karikatürlerdeki cinsiyet-meslek ilişkisine bakıldığında, dizi veya film gibi diğer popüler kültür ürünlerinde de görülen tanıdık bir resim ile karşılaşılmaktadır. Medyada cinsiyetçilik üzerine yapılan araştırma* veya akademik çalışmaların* içerisindeki verilere göre,   kadınlar iletişim araçlarında sıklıkla “ev hanımı, fedakâr eş/iyi anne*” olarak temsil edilmektedir.

Tesettürlü kadınlar, nasıl karikatürleştiriliyor?

Örneğin, reklamlarda sabun, deterjan, çaydanlık gibi nesneler kadınlarla özelde ev hanımlarıyla eşleştirilmektedir. Lekeleri çıkartmak, iyi yemek yapmak veya ailesinin hijyenik bakımını üstlenmek üzere tasarlanmış ürünler üzerinden ev hanımı kadın vurgulanmaktadır. Benzer kategorileştirme, incelenen karikatürler için de geçerlidir. Örtülü kadınlar, örgü örerken,   temizlik yaparken, çaydanlık taşırken vs resmedilmektedir. Türk toplumunda ev hanımı örtülü kadınların varlığı ve sayısal fazlalığı realite olsa da,   diğer meslek gruplarıyla ilişkilendirilmemeleri olanların varlığını ve olma-olabilme kapasitelerini göz ardı etmektir. Diğer kategorik kalıp yargılara bakıldığında ise birinci-ikinci nesil kentlileşememiş, geçiş toplumundaki kadınların örtülü olması Türk toplum yapısının sosyal gerçekliğinden uzak değildir.   Bu gruptaki kentli olmayan kadının eğitim kurumlarından yeterli derecede istifade edemediği de kabul edilen bir olgudur. 

Ötekileştiren algı, sabitlenmektedir

Aynı şekilde,  Türkiye’de orta yaş üzeri kadınların dini veya geleneksel kodlarla başörtülü oldukları görülmekte;  ev hanımı birçok kadın da başörtüsü takmaktadır. Fakat  “her cahil/eğitimsiz başörtülü değildir”,   “her başörtüsü takan kadın yaşlı değildir”, “her başörtülü de ev hanımı değildir”. Bu koşulların varlığını kabul etmek ve toplumsal realitede karşılıklarını görmek çizimlerde farklı yaş,  meslek grubu,  şehirleşme kategorilerinden temsil edilen başörtülüleri gerekli kılmaktadır. Aksi takdirde, hep aynı rollerin veya nitelemelerin aynı tipler üzerinden gösterimi stereotipler yaratmakta ve ötekileştiren algıyı sabitlemektedir.

Aslında dini semboller hicvediliyor

Geniş açıyla düşünüldüğünde,  başörtülüleri  “orta  yaşlı/yaşlı,  cahil,  kentlileşememiş” gibi   kalıp   yargılarla   var   eden   tutumların   iki   nedeni   olduğu   varsayılabilir.  Birincisi,  başörtülü dindar kadınları cahil,  eğitimsiz ve kırsal göstererek  “dinin” iç dinamiklerini bu kavramlarla özdeşleştirme niyetidir.  Bu durumda,   dini semboller hicvedilmekte ve   “amaç edinilmiş davranış niyetlenmiş bir sonuca” varmaktadır.   Sert ideoloji* olarak tanımlayabileceğimiz bu tutum başörtüyü   “kör bir erkek politik inancın arkaik simgesi”* olarak nitelendiren düşüncenin devamı niteliğindedir.  Bu ideoloji ekseninde erken yaşta örtünmek ataerkinin baskısı olarak düşünülmekte,   başörtülüler gerici/çağdışı* sayılmaktadır.  

Din, “yumuşak ideoloji” ile anlam kaybına uğratılıyor

Diğer varsayım,   “dindarlığı” cehalet,   eğitimsizlik ve kırsallık olarak vurgulamak istemeden,   toplumsal tipleri resmetme aksiyonudur. Bu amaçtan hareketle karikatürlerde örtülü figürlerin kullanıldığı varsayıldığında dini sembol olan   “başörtüsü”   ve gösterilen kavramlar (orta yaş, yaşlılık,   cehalet,  kentlileşememe) algısal düzlemde yine eşleşmekte; “amaçlanmış davranışın niyetlenmemiş sonucu”   olarak din, bu defa yumuşak ideoloji ile anlam kaybına uğramaktadır.  Yumuşak veya sert,  iki tür ideolojik yükleme de dini göstergelerin manasını unutturmakta;  kalıplaşmış kavramları yerleştirerek,  onların tekrar tekrar üretilmesine neden olmaktadır.  Denilebilir ki,  karikatürlerin  “dini öğeleri” açık “mizahi nesneler”   haline getirmesi,   kamusal tepki ortaya çıkartırken, “örtük işlevler”  eleştirel ve göstergebilimsel bir okuma yapılamadığı için kolay kolay fark edilmemektedir. Esasen gündelik hayatta bu tip popüler karikatürlerle bireylerin zihinlerine mesajlar iletilmekte,  iletiler önce düşünce dünyasına, ardından dil kurgusuna yansımaktadır.   Popüler karikatürlerin büyük oranda genç popülâsyon tarafından alımlandığı düşünüldüğünde de çözümlenmesi beklenen mühim bir alanın varlığı görülmektedir.

Makalenin tamamına, kaynağından ulaşmak için lütfen tıklayınız