Bolu Belediyesi'nin işten attığı işçilerin ekmek kavgası.

AK Parti'den CHP'ye geçen Bolu Belediyesi'nde işlerinden edilen emekçilerin her birinin yaşamı birbirinden acı hikâyeler barındırıyor. Kimi mücadele ettiği sağlık sorunları karşısında beş parasız ve sağlık sigortası olmadan ayakta kalmaya çalışıyor, kimi hem analık hem babalık yaptığı çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak çırpınıyor. Ekmeği için mücadele eden işçileri SABAH'a konuştu:


Bolu Belediyesi'nin işten attığı işçilerin ekmek kavgası.

’nin işten attığı işçilerin ekmek kavgası

Giriş Tarihi: 18.7.2019  07:09 Güncelleme Tarihi: 18.7.2019  07:58

’li ’nden işten atılan çalışanlar, bir yanda parasızlık, bir yanda açlık, bir yanda da sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. İşçiler belediyedeki işlerine dönmezlerse açlık grevine gideceklerini söylediler

Bolu Belediyesi’nin işten attığı işçilerin ekmek kavgası

AK Parti'den CHP'ye geçen Bolu Belediyesi'nde işlerinden edilen emekçilerin her birinin yaşamı birbirinden acı hikâyeler barındırıyor.
Kimi mücadele ettiği sağlık sorunları karşısında beş parasız ve sağlık sigortası olmadan ayakta kalmaya çalışıyor, kimi hem analık hem babalık yaptığı çocuklarının eğitim masraflarını karşılamak çırpınıyor.
Ekmeği için mücadele eden işçileri SABAH'a konuştu:



ENGELLİ OĞLUMA BAKIYORDUM
 Ayşe Ayer: Bir yandan 35 yaşındaki doğuştan engelli evladım Engin'in bakımı ile ilgilenirken diğer kızım Nurseli'nin üniveğitimi için süpürgecilik yapıyordum. Kızım, Ömer Halisdemir Üniversitesi'nde İlahiyat eğitimi alıyor. Engin'in konuşamıyor, yürümesinde ve görmesinde problemli. Tüm bakımı bana ait. İşten çıkartılacağım hiç aklıma gelmezdi. Geçen gün bir kedi bahçe kapısının önünde yavruladı, görünce ona barınabileceği bir alan oluşturdum, yemek de veriyorum. Cana kıymet vermek gerek... Allah, cana değer vermeyenlerin gönlüne merhamet versin.



TEK BAŞINA MÜCADELE
 Ayşe Dikmen: Eşim 1.5 yıl önce rahmetli oldu. 10 yıl boyunca hastaydı, kanserle mücadele ettik. Hem ona baktım hem de çalıştım. Onu kaybettikten sonra, üniversitedeki oğlumun eğitimi için temizlik işlerinde çalışıyordum. Ankara'da okuyordu, şartlardan dolayı buraya geldi. Büyük oğlum evlendi, düğünü için bizi işten çıkarmayacağı sözüne güvenerek kredi çektim... Mağduriyetimi belediye başkanına anlattım, "İşe geri alacağım" dedi. Ezan okunuyordu, ezanı şahit tuttu. Hiçbir gelirim yok ama borçlarım var. Böyle devam ederse evime icra gelecek. Tek istediğim işim, aşım.



HEM ANA HEM BABA
 Nermin Alkış: (Bolu Belediye Başkanı) Tanju Özcan'ın bu yaptıkları çok ağırıma gidiyor. Ben çocuklarına hem ana hem baba oldum. 4 yıl Bolu'yu temizledim. Ben ona oyumu verdim, o da beni kapıya koyuverdi. Ben ekmeğime A parti B parti aracılığıyla değil, emeğim ile kavuşmuştum. Kızım okuyor, oğlumun kalbi delik. Ben akciğer kanserini yendim, Tanju Özcan benim babasız çocuk büyüttüğümü biliyor, kanserken yaşadıklarıma şahit. Bana "Abla" derdi. İnsan ablasını sokağa atar mı? Tanju Özcan, "Halk benden yana" diyor. Ancak halk bizi görünce beni değil seni kınıyor" dedim.



MADDİ VE MANEVİ YIPRANDIM
Bünyamin Şen: Eşim ve bebeğimin tek geçim kaynağı bendim. Ailemin katkısı ile geçinmeye çalışıyorum. Eşimin sürekli tedavi gerektiren hastalığı var. Bende de psikolojik temelli bir hastalık ortaya çıktı. Sürekli ilaç almam ve kontrol altında olmam gerekiyor. İşten çıkartıldığımdan bu yana hem maddi hem manevi olarak çok yıprandım. Kurban Bayramı'ndan sonra hala işimize dönmezsek açlık grevi yapacağız.



KIZLARIMI OKUTUYORDUM
Murat Dinçmen: İki kızımın üniversite eğitimi için Ankara'dan Bolu'ya geldim. Bir göz kiralık bir evde 4 kişi kalıyoruz. Bazen kayınvalidem bakımı için gelmek zorunda kalıyor. Eşyalarımız ikinci el. Hayatta kalmaya çalışıyoruz. Biz helalinden çalışan, sabah 5'te kalkıp sokakları süpüren, kimsenin beğenmediği işleri yapan, evine helal lokma götürme mücadelesi içindeki insanlarız. Benim omurilik eğriliğim var, kızım da psikolojik temelli bir hastalık var. Eşim ameliyat oldu. Hem sağlık sorunları hem de geçim sıkıntısı ile küçük evimizde mücadele etmeye çalışıyoruz.



HAYAT ÇOK ZOR HALE GELDİ
 Adil Alagöz: İşten çıkartıldığımı duyduğumda çok zoruma gitti. Oğullarım Mehmet ve Ömer'in eğitimi, ailemin geçimi için süpürgecilik yapıyordum. Evimiz kira. Şu an hiçbir gelirim yok, işten çıkarılmamla hayat çok zor bir hale geldi. Tek istediğim işimizi aşımızı geri vermesi. Şu an borç harçla geçinmeye çalışıyorum. Şükürler olsun ki sendika bizim arkamızda, destek veriyor. İşimize geri dönene kadar mücadele edeceğim.

Bolu Belediyesi’nin işten attığı işçilerin ekmek kavgası ile ilgili görsel sonucuBolu Belediyesi’nin işten attığı işçilerin ekmek kavgası ile ilgili görsel sonucuÇIKARILAN İŞÇİLER BELEDİYE ÖNÜNDE OTURMA EYLEMİ YAPTI

ÇIKARILAN İŞÇİLER BELEDİYE ÖNÜNDE OTURMA EYLEMİ YAPTI

Bu haber 24 Nisan 2019 - 14:08 'de eklendi ve kez görüntülendi.

Bolu Belediyesi’nden geçtiğimiz gün işten çıkarılan temizlik işçileri Bolu Belediyesi önünde toplanarak oturma eylemi yaptı.

31 Mart yerel seçimi öncesinde Bolu Belediyesi’nin farklı birimlerine 97 işçi alınmıştı. 22 Nisan Pazartesi günü 97 işçinin iş akdine son verilmişti. Yaşanan olayın sonrasında yaklaşık 20 işçi, bağlı bulundukları sendika temsilcileriyle sabah saatlerinde belediye binası önüne gelerek eylem yaptı.

İşçiler, Hizmet-İş Sendikası öncülüğünde düzenlenen eylemde Başkan Özcan’ın seçimlerden önce dağıttığı,  işçilerin yerlerinin keyfi olarak değiştirilmeyeceğini beyan eden noter onaylı belgeyi göstererek tepkilerini dile getirdiler ve Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın kararını geri almasını istediler.

Topluluk adına basın açıklaması yapan Hizmet- iş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Halil Özdemir şunları kaydetti.

“31 Mart seçimleri sonrası CHP’ye geçen Bolu Belediyesi’nde, üyemiz emekçilere yönelik baskılar artarak devam etmektedir. Daha mazbatanın verilmediği günlerde başlayan baskılar, artık tahammül boyutunu aşmış bulunmaktadır. 1 Nisan’da dolaylı baskılarla başlayan emek düşmanlığı, yıllardır “büro personeli” ve “zabıta” olarak çalışan emekçilerin park ve bahçelerde görevlendirilmesiyle devam etmiş, biri engelli 127 arkadaşımızın iş akitlerinin feshedilmesiyle sürdürülmektedir. 250’yi aşkın çocuk, 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı buruk yaşadı. Çünkü anne ve babaları işten atıldılar. Bir arkadaşımız işini kaybetmenin acısıyla, 2 çocuğunu ve eşini geride bırakarak canına kıymaya kalktı. Daha kaç emekçi işten atılacak, kaç kişi daha canına kıymaya kalkacak, bilmiyoruz. Ama görünen bir gerçek var ki; Bolu’da çok ailenin yuvası dağılacak. 

“SİZE OY VERENLERİ MAHCUP ETMEYİN”

18 Nisan’da biz, Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı uyarmıştık. İşyeri barışını dinamitlemeyin, huzuru bozmayın, emekçilerin onuru ve ekmeğiyle oynamayın, size oy verenleri mahcup ve pişman etmeyin, demiştik. Ama nafileymiş. Sayın Özcan, seçim öncesi, “Belediyede çalışan işçileri işten çıkarmayacağınızı ve keyfi olarak yer değiştirme yapmayacağınızı” Noter huzurunda taahhüt ettiniz? Taahhüt belgesi bur’da, siz ner’desiniz? Bilesiniz ki mazbata bu belgeyi yok saymaz, toplum unutmaz. Kur’an-ı Kerim’e el basarak göreve başladınız. Sözünüzü unuttunuz mu? Şimdi herkes, sizin emriniz altında çalışanlara yaptığınız zulümden bahsediyor.

“ ŞEHR-İ EMİN OLARAK GÖRMEK İSTİYORUZ”

Sayın Özcan, özrünüz kabahatinizden daha büyük. Belediye bütçesini gerekçe göstererek, işçilere zulmetmek akıl karı değil. Burada sizden önce belediye başkanları da vardı. Hem hizmet üretiliyor hem de ücretler tıkır tıkır ödeniyordu. Kimin bütçesini kimden kaçırıyorsunuz? İnsanları işten atarak, ekmeğiyle oynayarak tasarruf edilmez. Başkan Özcan’a bulunduğu konumu hatırlatmak istiyoruz: Belediye başkanı şehreminidir. Yani şehrin emanet edildiği kişidir. Bolu’nun emanet edildiği şahsın, şehri 3 haftadır zulümle idare ediyor olmasını anlamakta zorluk çekiyoruz. Sadece işçi statüsünde çalışanlar değil, belediyede çalışan memurlar da tedirgin. Kimse yarınından emin değil. Belediyenin bütün çalışanları, yarın ne tür bir zulümle karşılaşabilecekleri düşüncesi içerisindeler. Bundan sonra ücretlerini alıp alamayacaklarının tedirginliği içindeler. Bugün bu zulme dur demezsek, yarın burası kaotik bir şehre dönüşecek. Sizi, şehr-i emin olarak görmek istiyoruz.

“TEK ÇABAMIZ ÇALIŞANLARIN HAKKINI KORUMAK”    

Biz Hizmet-İş olarak, milletin verdiği oylarla seçilen Belediye Başkanlarına saygı duyuyoruz. Belediye Başkanlarının da bizim saygı duyacağımız şekilde davranmalarını istiyoruz. Bizim tek çabamız, çalışanların hakkını ve hukukunu korumaktır. Bu yüzden emekçilere yönelik baskı ve zulme bir an önce son verilmesini istiyoruz. Sayın başkan, gelin, iş barışını bozan davranışlardan vazgeçin Emekçilerin kutsal alın teriyle oynamayın! Size, güvenmek istiyoruz. Emeğin ve emekçinin yanında olmasını istiyoruz. Emekçinin alın teri ve akıl teri kutsaldır; zulmetmemesini istiyoruz. Baskı ve zulümle abad olunmaz. 

“EYLEMİMİZ SON UYARIMIZDIR”

Eylemimiz, Sayın Belediye Başkanı Tanju Özcan’a son uyarımızdır. Eğer ki, kendisi sözünde durmasa da biz duracağız. HİZMET-İŞ Sendikası olarak, emek ve ekmek kavgası için burada bir oturma eylemi başlattık. Üyelerimizin yanında yerimizi aldık ve arkadaşlarımıza haklı eylemlerinde destek olmak için buradayız. Emekçi kardeşlerimizin hakkını yedirmemek için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Dimdik duracağız. 

“HİÇBİR ÜYEMİZ ENDİŞE ETMESİN”

Belediye başkanları gelip geçicidir. Belediyelerin asıl sahibi işçilerdir, emekçilerdir. Her kim olursa olsun, kimsenin kimseyi ekmek teknesinden uzaklaştırmasına müsaade etmeyeceğiz. Üyemiz işçilerin sendikamızdan istifa ettirilerek bir kısmının DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’na, bir kısmının da Türk-İş’e bağlı Belediye-İş sendikasına zorla üye yapıldığını görüyor ve uyarıyoruz. Ne üyemiz işçileri ne de sendikamızı tasfiye ettirmeyeceğiz. Hiçbir üyemiz endişe etmesin!

“ÜYELERİMİZİN HAKLARI HİZMET-İŞ GÜVENCESİ ALTINDADIR”

HİZMET-İŞ Sendikasının en yetkili kişileri olarak biz buradayız. Savcılığa suç duyurusuna bulunacak, üyelerimizle birlikte her türlü yasal girişim ve eylemi yerine getirmekten çekinmeyeceğiz. 3 haftadır zulme karşı bizlerle birlikte ve bizimle birlikte yürüyecek olan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Üyelerimizin hakları HİZMET-İŞ güvencesi altındadır. Başlattığımız eylemimizi üyelerimiz işine dönene değin, bu zulüm son bulana kadar sürdüreceğimizi deklare ediyoruz.”

“KENDİ İMKÂNLARIMLA GELDİM”

Hizmet-İş Genel Başkan Yardımcısı Halil Özdemir’in yaptığı açıklama sonrasında Nermin Alkış isimli işçi, Belediye-İş Sendikası’nın, çalışanlara baskı yaptığı iddia ederek;  “Belediye-İş Sendikası Başkanı Sinan Ay “Bize geçeceksiniz” dedi .“Geçmeyeceğiz” dedik. O da  “2020’de sizin sendikanız bitiyor, o zaman almam” dedi.  Ben de, “Size güvenmiyorum” Sinan Bey. Gelip bizzat kendi de konuşabilir. Benim oğlum Sinan Bey yüzünden 4 yıl işsiz kaldı. Belediye-İş Sendikası’na üye olmuştu, işten atıldı ve o zaman da 120 kişilerdi. Hala çocuk daha kendine gelemedi. O da belediye personeliydi. Onu attıkları için beni zaten kabul etmedi. En son ben kendi imkânlarımla geldim. Benim de işime son verdiler” ifadelerini kullandı.

İşçiler açıklamanın ardından belediye binası önünde oturma eylemine başladı.

 

 

 




HAYAT ÇOK ZOR HALE GELDİ
 Adil Alagöz: İşten çıkartıldığımı duyduğumda çok zoruma gitti. Oğullarım Mehmet ve Ömer'in eğitimi, ailemin geçimi için süpürgecilik yapıyordum. Evimiz kira. Şu an hiçbir gelirim yok, işten çıkarılmamla hayat çok zor bir hale geldi. Tek istediğim işimizi aşımızı geri vermesi. Şu an borç harçla geçinmeye çalışıyorum. Şükürler olsun ki sendika bizim arkamızda, destek veriyor. İşimize geri dönene kadar mücadele edeceğim.

Sabah:BETÜL USTA Gündem Haberleri