Özbekistan'da hoparlör ile ezan okunmaya başladı

Özbekistan'da hoparlör ile ezan okunmaya başladı Ülkedeki din görevlilerinin 26 Ekim'de Taşkent'te gerçekleştirdiği toplantıda, ezanın hoparlör ile okunmasının gündeme gelmesinin ardından Taşkent başta olmak üzere birçok bölgede cami ve mescitlerde uygulamaya geçildi.


Özbekistan'da hoparlör ile ezan okunmaya başladı

Özbekistan'da hoparlör ile ezan okunmaya başladıTaşkent'te artık hoparlörle ezan okunabilecek

Giriş Tarihi: 7.11.2017 12:22 Güncelleme Tarihi: 7.11.2017 15:48
Taşkent'in bir çok semtindeki büyük camilerde, müezzinler hoparlörler aracılığıyla ezan okumaya başladılar.

Özbekistan'daki camilerde yaklaşık 10 yıl aradan sonra hoparlörler ile okunan ezan uzaklardan da duyulabiliyor.

Özbekistan'da hoparlör ile ezan okunmaya başladı
 
 
 
 
 
Özbekistan'daki camilerde hoparlör ile ezan okunmaya başladı.

Ülkedeki cami ve mescitlerde, yaklaşık 10 yıl aradan sonra hoparlörler ile ezan okunmaya başlanırken ezan sesleri uzaklardan da duyulabiliyor.

Ülkedeki din görevlilerinin 26 Ekim'de Taşkent'te gerçekleştirdiği toplantıda, ezanın hoparlör ile okunmasının gündeme gelmesinin ardından, Taşkent başta olmak üzere birçok bölgede cami ve mescitlerde uygulamaya geçildi.

Özbekistan Müslümanları Dini İdaresinden konuya ilişkin açıklama yapılmadı ancak yerel basında çıkan haberlerde, başkentin yanı sıra ülkenin diğer bölgelerinde de ezan okunurken hoparlör kullanıldığı belirtildi.

İki binden fazla cami ve mescidin bulunduğu Özbekistan'da, daha önce sadece Ramazan ve Kurban Bayramları ile teravih namazlarında ezan veya Kur'an-ı Kerim okunduğunda hoparlör kullanılıyordu. Diğer zamanlarda bunun için hoparlör kullanılmıyor, ezan sesi sadece cami veya mescitlerin içinde duyulabiliyordu.

Taşkent'te artık hoparlörle ezan okunabilecek

centralsaian.org sayfasının haberine göre, Özbekistan'da, vatandaşların talepleri doğrultusunda son on yılda ezan sadece cemaatin duyacağı şekilde cami içinde okunuyordu.

Taşkent'ten gelen haberlere göre, şimdilik okunan ezan camilerden 300-500 metre mesafede duyuluyor. Bununla birlikte, Özbek Müslümanlar yakında yetkililerin ezan sesini daha artıracağını umuyorlar. Yerel basına göre, şu anda ülkenin diğer bölgelerinde (Andijan ve Fergana illerinde) müezzinlere hoparlörler yardımıyla ezan okuma izni verildi.

Taşkent'te yaşayan bağımsız gazeteci Abdurrahman Taşanov, Özbekistan'daki camilerde hoparlörlerden ezan okumaya ay başından beri izin verildiğini söyledi. Ancak yetkililerin bu konuda yazılı talimat verdiği henüz bilinmiyor.

Özbek imamların bu toplantıda oybirliğiyle ezanın hoparlörler aracılığıyla yüksek sesle okunmasını istedikleri belirtildi. Tartışma sırasında imamlar, Moskova’da bile ezanın hoparlörlerden okunmasına izin verildiğini belirtti.

Toplantıda Özbekistan ’daki Ortodoks kiliselerinde çan çaldığını ve bunun kimsenin uykusunu bozmadığı da ifade edildi. Özbek imamlar devlet başkanı Şevket Mirziyayev’den bu konuda destek istediler.

Özbekistan-Türkiye ilişkilerinde tarihi adımlar

Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in 25-26 Ekim tarihlerinde Türkiye’ye yapmış olduğu resmi ziyaret Türkiye’nin Merkezi Asya ve Avrasya ilişkileri açısından bir dönüm noktası olma özelliği taşıyor.

Özbekistan-Türkiye ilişkilerinde tarihi adımlar
 
 
İSTANBUL - Prof. Dr. Hasan Ali Karasar

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev’in 25-26 Ekim tarihlerinde Türkiye’ye yapmış olduğu resmi ziyaret Türkiye’nin Merkezi Asya ve Avrasya ilişkileri için bir dönüm noktası olma özelliği taşıyor. Bu tarihi ziyaretle birlikte önümüzdeki beş ve on yıllık dilimlerde iki ülkenin bölgesel ve küresel siyasette oynadıkları rollerin katlanarak büyüyeceği tahminleri yapılıyor.

2017 yılı Türkiye-Özbekistan diplomatik ilişkilerinin 25. yıldönümü olma özelliği taşıyor. Bu çeyrek asır içinde bir dizi meydan okumalara karşı ayakta kalmayı başaran kardeşlik ve işbirliği ortak hedeflerinin artık somut kriterler ile siyasa alanına yansıdığını görmek iki taraf için de heyecan verici bir gelişme. Bunun iki ülke liderlerinin son bir yıldır kararlı bir biçimde attıkları adımların sayesinde olduğu da açıkça görülmektedir. Kasım 2016 Semerkant, Mayıs 2017 Pekin, Eylül 2017 Astana ve New York görüşmelerinin yanı sıra, iki lider 2017 yılında çeşitli vesilelerle telefon görüşmeleri yaptılar, karşılıklı gönderilen heyetleri Cumhurbaşkanlıkları düzeyinde kabul ederek ilişkilerin gelecek tasarımının geliştirilmesine doğrudan destek oldular.

Bu süre zarfında iki cumhurbaşkanının doğrudan talimatları ile dışişleri bakanları, ekonomi bakanları ve milli savunma bakanları arasında yakın mesai yaşandı. Hükümetler arası komisyonlar toplandı. İş forumları düzenlendi. Bu toplantılar sonunda onlarca protokol ve sözleşme imzalandı. Yani 25-26 Ekim resmi ziyareti ve onun sonuçları özellikle son bir yıl içinde iki liderin öncülüğünde, iki ülkenin hükümetleri ve kurumları arasında bir dantel titizliği ile profesyonelce hazırlandı.

Bölgesel tehditler ve ilişkilerin güvenlik boyutu

Şavkat Mirziyoyev’in Özbekistan liderliğine gelmesinin ardından ülkenin hızlı bir kalkınma sürecine girdiği konusunda tüm uluslararası gözlemciler hemfikir durumdalar. Ülke içinde yolların, köprülerin, demiryollarının hızla yapıldığı, şehirlerin Avrupa şehirleri ile yarışırcasına güzelleştiği, tarımsal üretimin çeşitlendirildiği, altyapı ve üstyapı yatırımları için uluslararası yatırımcıların birbiri ile yarıştıkları yeni bir döneme giriliyor. Vatandaşın yöneticilere doğrudan ulaşabildiği yerel ve ulusal sistemlerin kurulduğu ve böylece yerel ve ülke çapında her türlü aksaklığın hızla giderilebildiği çağdaş yönetim tarzları geliştiriliyor. Sağlık, eğitim ve güvenlik hizmetleri modernleştiriliyor. İçeride bunlar olurken, Merkezi Asya bölgesinin en yüksek nüfus ve ekonomi potansiyeline sahip olan Özbekistan, bölgesel ve küresel alanda kendisine düşen rolleri oynamaya başlıyor.

Özbekistan’ın komşuluk çevresinde Özbek kültürel etkisinin varlığı yadsınamaz bir gerçek. Özbekistan tarihi ve kültürel olarak Türkistan/Merkezi Asya coğrafyasının ağırlık merkezidir. Şimdi hızla ekonomik ve stratejik merkezi olmaya doğru da ilerlemektedir. Avrasya bölgesinin tamamı için Özbekistan vazgeçilmez bir güvenlik ortağıdır. El-Kaide bağlantılı örgütlerin Merkezi Asya’ya büyük terör saldırılarında bulunduğu 1999 yılından bu yana bölgenin güneye (Afganistan kaynaklı terör ve suç dalgasına) karşı savunmasını Özbekistan tek başına üstlenmiş durumdadır. Yani 11 Eylül saldırılarından 2,5 yıl öncesinden itibaren Özbekistan bu mücadeleye başlamış ve şimdiye kadar sessizce, çoğu zaman da uluslararası kamuoyunun desteğini almadan yürütmüştür. Özellikle Afganistan kaynaklı güvenlik tehditleri konusunda en derinlemesine bilgi ve ilişki sahibi ülke konumundadır. Bu konunun da Türkiye-Özbekistan işbirliği başlıkları arasında özel bir yeri olacağı şimdiden söylenebilir.

İlişkiler stratejik ortaklık aşamasına taşınıyor

Mirziyoyev 25 Ekim günü Ankara’da Türkiye’nin uyguladığı en yüksek devlet protokolü ile karşılandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sıcak ve samimi ikili ve çoklu görüşmelerin ardından imza atılan 22 anlaşmanın imza töreni sonrasındaki basın toplantısında da Türk ve dünya kamuoyuna açık mesajlar verdi. İlişkilerin stratejik ortaklık aşamasına taşınması için gerekli bildirinin imzalandığı ve çalışmaların başladığı bilgisini verirken, iki ülkenin tüm küresel ve bölgesel platformlarda müşterek yaklaşımları olduğunu vurguladı. Ankara ve İstanbul’da imzalanan 26 resmi anlaşmaya ek olarak toplam 3,5 milyar dolarlık 35 proje için İş Forumu çerçevesinde imza atılacağının haberini verdi. Ankara temaslarına 26 Ekim sabahı TBMM ziyaretiyle devam eden Mirziyoyev aynı gün öğleden İstanbul’a geçerek Başbakan Binali Yıldırım ile de görüştü. Bu iki görüşmede parlamentolar ve hükümetler arası işbirliğinin yeni mimarisi netlik kazanmaya başladı. Bunun ardından Türk-Özbek İş Forumu toplantısındaki görüşmelere geçildi.

Mirziyoyev’in bu resmi ziyareti öncesi vize prosedürlerini kolaylaştıran kararnamesi yayınlanmıştı. Türk işadamları ve turistleri için Özbekistan vizesini üç gün içinde ve davetiyesiz alma imkânı veren bu düzenleme sonrası özellikle turizm yatırımları konusunda beklentiler yükselmekte. Özbekistan Hava Yolları'nın 31 Ekim 2017 itibarı ile Semerkant-İstanbul seferleri başlıyor. Türk Hava Yolları ise önceden 16 Mart 2018 olarak açıklanan İstanbul-Semerkant doğrudan uçuşlarını büyük ihtimalle erkene alabilir. Özbek yetkililerin projeksiyonuna göre 2019 itibarı ile iki ülke arasındaki karşılıklı uçuş sayısı haftada 100’ü geçecek, Türkiye ve çevresinden yarım milyon turistin ülkeye gelmesi mümkün olabilecek. Bu doğrultuda Özbekistan’da aktif durumda olan 500 civarındaki Türk şirket sayısının da ilk beş yıllık bir dilimde iki binin üzerine çıkması mümkün görülmekte.

İstikrarlı büyüme süreci

Özbekistan diğer bölge ülkelerinin tersine bağımsızlığın ilk çeyrek yüzyılında devlet yapısını güçlendirmeyi, güvenlik altyapısını millileştirmeyi ve bölgesel/küresel tehditlere karşı tek başına mücadele etmeyi tercih etti. Ulusal egemenlik ve bağımsızlığını ter türlü ilişkinin üzerinde tuttu. Bu da ekonomik kriz yılları olan 1990’ların ve ekonomik kalkınma yılları olan 2000-2010 arası on yılın, Özbekistan için komşularından farklı bir seyir izlemesine yol açtı. Bu süreçler boyunca tarım ve sanayisi yavaş ama istikrarlı bir toparlanma yaşadı. Birçok Batı mahreçli analizlerde ön görüldüğü üzere felaket senaryoları yaşanmadı. Küçük yardımlar karşılığında ne oldukları belirsiz STK’lara kapısını açmadı. Birkaç yıl içinde ülkesinde büyük paralar kazanıp terk edecek şirketlere izin vermedi. Kendini korudu. Sonuçta bölgenin en sağlam devlet yapısını, en istikrarlı ekonomisini, tek işlevsel silahlı kuvvetlerini ve en güvenli ülkesini tesis etmeyi başardı.

Özbekistan için en "kapalı" denilen dönemlerde dahi, ülkedeki ticaretin ve pazarların oldukça canlı olduğunu da belirtmek lazım. Sanayi yatırımları ve üretimi ara vermeksizin devam etti. Ekonomide tarım girdilerinin iki katı kadar sanayi üretim girdisi her zaman var oldu. Tekstil, kimya, makine üretimi istikrarlı bir biçimde teknoloji transferi yaptı ve büyümeye devam etti. Hizmet sektörü ekonominin belkemiği olmaya devam etti. Türkiye’nin kalkınma hamlesine başladığı yıllardakine benzer bir biçimde, sayıları milyonlarla ifade edilen yurtdışında çalışan gurbetçilerinden ülkeye döviz akmaya devam etti, ediyor. Yüksek kaliteli altın üretimi madencilik sektörünün lokomotifi durumunda. Bu yüzden ülkenin en fazla ihracat yaptığı ülke olarak birinci sırada İsviçre geliyor.

İşte bu yüzden uluslararası gözlemciler ülkenin önümüzdeki on yılı için iki haneli, yani yıllık yüzde 10’dan fazla kişi başına GSMH büyümesi sağlanabileceği tahminlerinde bulunabiliyorlar. Zaten son beş yıldır yüzde 8 civarında seyreden bir büyüme ile karşı karşıyayız. Komşuları 1990’ların sonunda ekonomik kriz ortamında liberal ekonomi politikaları uygulamaya başladıklarında 2010 yılına kadar hızlı büyüme rakamları yakalamışlardı. Ama hepsinde bu süreç yolsuzluk ekonomilerine, zayıf yatırım ve finans politikaları sebebi ile lüks tüketime ve sonuçta yeni ve derin ekonomik krizlere sebep oldu. Hala da içinden çıkabilmiş değiller.

BaküTiflis-Kars demiryolu hattı

Cumhurbaşkanı Mirziyoyev Özbekistan’ı bugünlere taşıyan yüksek eğitimli kadronun güzel bir örneği. 1981-90 yılları arasında üniversite öğretim üyeliği ve yöneticiliği yaptıktan sonra ülkenin egemenliğini ilanını takiben Yüksek Sovyet yöneticisi olarak görev almış, ülkeyi bağımsızlığa taşıyanlardan biri olmuş, bağımsızlığı takiben de 1992-2003 yılları arasında önemli valilik görevlerinde bulunmuştur. Ardından da 2003 yılından itibaren ülkenin başbakanlığı görevini üstlenerek ülkeyi bugünkü büyük potansiyeline ulaştıran mimariyi oluşturmuştur.

Merkezi Asya’nın tarihi, kültürel ve ekonomik merkezi olan Özbekistan’ın Türkiye ile kuracağı stratejik ortaklığın Avrasya bölgesel kalkınması ve küresel barış için anahtar bir gelişme olduğu açıktır. Özellikle de Pasifik Okyanusu’nu karadan Avrupa’ya bağlayacak olan Orta Koridor’un Özbekistan’dan da geçerek önceki gün açılan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ile Türkiye üzerinden Avrupa ve dünyaya bağlanması iki ülke için de özel bir önem taşımaktadır. Bu gelişme ile Özbekistan limanlara uzak olan jeopolitik konumunu hızla bir avantaja da çevirme imkânı bulmaktadır. Tarihi Türkistan’ın görkemli şehirleri İpek Yolu’nun aktif uluslararası ticaretin mecrası olduğu zamanlarda inşa edilmişlerdi. Şimdi de Demirden İpek Yolu’nun aynı zenginliği ve kalkınmayı sağlaması mümkün.

[Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, Kapadokya Üniversitesi Kurucu Rektörüdür