FETÖ’nün yurtdışı yapılanması çözüldü

FETÖ'nün yurtdışı yapılanması çözüldü

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianame, FETÖ’nün yurtdışı yapılanmasının çöküşünü gözler önüne serdi. Örgütün 110 ülkede kıskaca alındığı ve 4 bin 167 FETÖ’cünün takipte olduğu belirtildi.

02 Ocak 2019 - 06:53

’nün yurtdışı yapılanması çözüldü

Giriş Tarihi: 2.1.2019  05:25 Güncelleme Tarihi: 2.1.2019  06:36

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianame, ’nün yurtdışı yapılanmasının çöküşünü gözler önüne serdi. Örgütün 110 ülkede kıskaca alındığı ve 4 bin 167 FETÖ’cünün takipte olduğu belirtildi.

FETÖ’nün yurtdışı yapılanması çözüldü

MİT operasyonuyla Moldova'dan Türkiye'ye getirilen Sedat Hasan Karacaoğlu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, FETÖ'nün yurtdışı yapılanmasına ilişkin çarpıcı bilgiler yer aldı. Örgütün ana yapısını eğitim sektörünün oluşturduğu, özel okullar, yurtlar, dershaneler, üniversiteler ve öğrenci evlerinin örgütün eğitim alanındaki faaliyet yerleri olduğu vurgulandı.
Örgütün yurtdışında "international school" isimli okullar açtığı, bu okulların açılabilmesi için İngiltere'nin izninin olması gerektiği, patentinin bu ülkede olduğu, öğretmen kadrosunun da İngilizce konuşan ülkelerden seçildiği aktarıldı.

CASUSLUK YAPIYORLAR
FETÖ'nün Müslüman örgütlerden çok Hıristiyan ve Yahudi örgütlerle diyalog kurduğu ifade edilen iddianameye göre, FETÖ'nün yurtdışında faaliyet gösteren eğitim kurumlarının ülkemizle bağlantıları, Cihan Uluslararası Öğrenci ve Kültür Federasyonu (CİHANFED) kontrolünde yürütülüyordu.



İddianamede, örgütün ABD'de 135 kadar Charter okulu olduğu, bu okullarda 45 bin öğrenci bulunduğu, FETÖ'nün asıl amacının, faaliyette bulundukları ülkenin güvenlik ve istihbari bilgilerini temin ederek, CIA'ye aktarmak olduğu kaydedildi.
İddianamede, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe teşebbüsünün tüm dünyaya delilleriyle birlikte anlatıldığı, buna rağmen örgütün birçok ülkede halen sözde eğitimöğretim faaliyetinde bulunduğu dile getirildi. FETÖ'nün 110 yabancı ülkede dış yapılanmasını gerçekleştirdiği, terör örgütünün dış yapılanmada faaliyet yürüten 4 bin 167 şüphelinin isimlerinin tespit edildiği ve bu kişiler hakkında soruşturma yürütüldüğü belirtildi. Gelinen aşamada Türkiye Cumhuriyeti bürokrasisi ve istihbari kurumlarının başarılı çalışmaları ile örgüt yapılanmasında önemli yeri olan bazı şüphelilerin iadesinin sağlandığı, Sedat Hasan Karacaoğlu'nun da bu kapsamda Moldova'dan MİT gözetiminde getirildiği anlatıldı.

O FETÖ'CÜYE 22.5 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ
Savcılığın iddianamesinde, MİT operasyonuyla Moldova'dan Türkiye'ye getirilen Sedat Hasan Karacaoğlu hakkında "terör örgütü yöneticiliğinden" 22.5 yıla kadar hapis cezası istendi. Karacaoğlu'nun, Moldova'da FETÖ'ye ait Orizont Eğitim Kurumları genel müdür yardımcısı olarak faaliyet yürüttüğü belirtildi. Uluslararası casusluk ve terör örgütü yöneticiliği faaliyetlerinden dolayı Moldova Devletince sınır dışı edilen Karacaoğlu'nun, 6 Eylül 2018'de Türkiye'ye teslim edildiği kaydedildi.

FETÖ'cünün valizinden çıkanlar şok etti

'nün Balkan yapılanmasının kodları çözüldü

 istihbaratıyla etkin iş birliği içinde, / üyelerinin 'den Batı ülkelerine kaçışlarını da organize eden Balkan yapılanmasına ilişkin operasyonuyla örgüte ağır bir darbe daha indirdi.

FETÖ'nün Balkan yapılanmasının kodları çözüldü

Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (),  istihbaratıyla etkin iş birliği içinde, Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması (/) üyelerinin 'den Batı ülkelerine kaçışlarını da organize eden Balkan yapılanmasına ilişkin operasyonuyla örgüte ağır bir darbe daha indirdi.

MİT tarafından yakalanan ve örgütün üst düzey isimlerinden olduğu belirlenen , Mustafa Erdem,  ve Yusuf Karabina, özel bir uçakla Türkiye'ye getirildi. Şüphelilerin soruşturması  Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılıyor. Savcılığın talimatı doğrultusunda şüphelilerin ifade işlemleri, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştiriliyor.

TEM Şube Müdürlüğünce, bu soruşturmaya yönelik özel ekip oluşturulduğu, bu ekibin MİT ve emniyetin istihbarat birimleriyle koordineli çalıştığı öğrenildi.

Ayrıca, çalışma kapsamında, şüpheliler hakkında Türkiye genelinde ilgili tüm kurumlarla yazışmalar yapıldığı, örgüt içerisindeki pozisyonları ve eylemlerinin detaylı incelendiği ifade edildi.

 

İADE EDİLEN FETÖ'CÜLERİN KARIŞTIKLARI ÖRGÜTSEL SUÇLAR
Şüphelilerin, Balkan ülkelerindeki faaliyetlerinin yanı sıra Türkiye'den kaçmaya çalışan örgüt mensuplarının Avrupa ülkeleri ile ABD'ye geçişlerini organize etmekle görevli oldukları belirtiliyor.

Güvenlik birimleri, Cihan Özkan'ın Balkan ülkelerinde toplanan himmet paralarını yöneterek bunları örgüt elebaşlarının bulunduğu Pensilvanya'ya aktardığı da tespit etmişti.

Kosova gençlik yapılanmasından da sorumlu olan Kahraman Demirez'in ise Balkan ülkelerinde aktif şekilde çalışarak örgüte çok sayıda katılımın sağlanmasında rol oynadığı belirtildi.

MİT'in operasyonuyla Türkiye'ye getirilenlerden Hasan Hüseyin Günakan'ın, bölgedeki okul yapılanmalarında öğretmenlerden sorumlu olduğu, diğer isimlerin de FETÖ/PDY'nin Balkanlardaki çeşitli kurum ve kuruluşlardaki yapılanmalarından sorumlu üst düzey isimler olduğu ifade ediliyor.

'TA FETÖ/PDY LEHİNE RAPORLAR DÜZENLEMİŞ
Şüphelilerden Osman Karakaya'nın ayrıca, Ergenekon davası sürecinde aktif rol üstlendiği, söz konusu dönemde İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda FETÖ/PDY lehine raporlar düzenlediği, bu nedenle kendisine örgüt elebaşı Fetullah Gülen tarafından plaket verildiği öğrenildi.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen örgütün Adli Tıp Yapılanmasına ilişkin davada yargılanan ve ByLock kullandığı tespit edilen sanık Habip Bostan'ın kuruma alınmasına Osman Karakaya'nın referans olduğu belirtiliyor. Osman Karakaya'nın isminin örgütün adli tıp yapılanması iddianamesinde de geçtiği ortaya çıktı.

Karakaya'nın adı ayrıca Ergenekon davasında da geçiyor. İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın sağlık durumuna ilişkin raporu Osman Karakaya hazırlamıştı. Söz konusu rapor üzerine o tarihte Haberal'ın avukatı Dilek Helvacı, Karakaya hakkında ''skandal niteliğinde, yok hükmündeki, gerçeğe aykırı hastane raporu kararına imza atmaları'' nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Adli Tıp Kurumu'na, Türk Tabipleri Birliği'ne ve Türk Kardiyoloji Derneği'ne ''görevi kötüye kullanma'' suçlamasıyla suç duyurusunda bulunmuştu.

FETÖ’nün haberleşme ağı ne ölçüde çözüldü?

15 Temmuz'da yaşadığımız korkunç gecede FETÖ nasıl örgütlendi?

Ne tür bir haberleşme sistemi kullandılar, birbirleriyle irtibatı nasıl sağladılar?

Bir başka soru daha.

Devlet içinde yapılanmış bu örgütün elemanları ne ölçüde tespit edildi, ne ölçüde deşifre oldu.

Gerçekler ayrıntıda gizlidir.

Darbe girişimi sonrası göz altına alınan bazı isimlerin verdiği ifadeler, bu bu soruların cevapları konusunda ışık tutucu.

Twitter jurnalcisi olarak bilinen Fuatavni olduğu iddiasıyla göz altına alınan Başbakanlık Veri Uzmanı Akif Mustafa Koçyiğit'in itirafları mesela.

Koçyiğit ifadelerinde, 'bylock' isimli bir program kullandıklarını ve bu şekilde birbirleriyle irtibat sağladıklarını anlatıyor.

Şimdi.

Bu 'bylock' isimli bu program önemli.

Elimizde güvenilir kaynaklardan aldığımız şöyle bir bilgi var.

17 Aralık sonrası MİT, FETÖ'nün haberleşmede kullandığı bir programı tespit ediyor.

Devlet içinde yapılanan örgüt elemanları, birbirleriyle irtibatı bu gizli program üzerinden yürütüyor.

Aynı kaynaklardan aldığımız bilgi, bu programın Akif Mustafa Koçyiğit'in itiraflarında geçen 'bylock' programı olduğuna işaret ediyor.

MİT, gizli programı ele geçirdikten sonra uzun süre buradaki haberleşmeyi takip edip, örgütle ilgili iz sürüyor.

Bu arada bu programı kullanan 40 bin kişi tespit ediliyor.

Ta ki 2016'nın ilk aylarına kadar.

Örgüt, takriben iki yıl sonra, kullandıkları haberleşme programının deşifre olduğunu fark ediyor.

Bunun üzerine başka bir gizli haberleşme programına geçiyorlar.

Ancak bu arada daha önce kullandıkları 'bylock' programının arşivi MİT'in eline geçiyor.

Devletin elinde şu an için FETÖ ile ilgili bulunan en ciddi veriler, işte bu gizli programın ele geçirilmesi, takibinin yapılması ve arşivinin tutulması ile elde edilen bilgilerden oluşuyor.

Bu gizli ağın içinde yer alan ve örgüt mensupları oldukları tespit edilen kişi sayısının 40 bin olduğu söyleniyor.

Bu rakamın içerisinde TSK içinde subay düzeyinde yapılanmış örgüt mensuplarının sayısının ise 600 civarında olduğu bilgisi var elimizde.

Darbe girişiminin alelacele hazırlanmasının birkaç sebebinden biri de, bu haberleşme programının 2 yıl boyunca takip edildiğinin fark edilmesi ve ele geçen verilerin örgütte, “deşifre oluyoruz” korkusu üretmesi.

Yine güvenilir kaynaklardan aldığımız bilgiye göre, TSK içinde isimleri ve mevkileri tespit edilen bu 600 subayın YAŞ toplantıları öncesi ordunun komuta kademesine iletilmiş olması.

Darbe girişiminden iki hafta kadar önce FETÖ'nun ordu yapılanmasının ilk defa soruşturmaya dahil edildiğini gösteren adımlar, örgütte “hem yargıda hem orduda tümden tasfiye edileceğiz” korkusunu tetikledi.

Darbe akşamından hemen önce Yargıtay ve Danıştay'taki FETÖ mensuplarının tamamının tasfiye edilmesini sağlayan düzenlemenin Meclis'ten geçmiş olması da, örgütü panikleten sebeplerden biri idi.

Yargı çevrelerinden aldığımız şöyle bir değerlendirme var.

Yargı içinde yapılanan paralel yapı unsurlarının, ordudaki unsurlara “bakın zamanında biz bir sürü soruşturma yaptık. Bu sayede sizin önünüz açıldı, albay oldunuz, general oldunuz. Şimdi bizi tasfiye ediyorlar. Ne yapacaksanız şimdi yapın”biçiminde kışkırttıklarını belirten bir değerlendirme.

Zaten bu girişimde ordu-yargı işbirliğini ortaya koyan itirafların olduğu da biliniyor.

Şimdi Akif Mustafa Koçyiğit'in itiraflarına geri dönelim.

Koçyiğit, “'bylock' programının deşifre olmasından sonra 'Lagle' ve 'Tango' isimli programları kullandık. 3 programın da özelliği yazışmaları 3 gün içerisinde otomatik olarak imha etmesiydi” diyor.

Kendi kaynaklarımızdan aldığımız bilgi, 2016 başında örgütün haberleşme programının ele geçirilmesinden sonra başka programlar üzerinden bu haberleşmenin sürdürdüğü yönünde.

2016 için geride kalan 6-7 aylık sürecin incelenmesi büyük önem taşıyor. Örgütün son 7 ayda kullandığı programlar Koçyiğit'in dediği gibi 'Lagle' e 'Tango' programları ise eğer, bu programların ele geçirilmesi ve buradaki verilerin tespit edilmesi, bu yapılanmanın çözülmesi konusunda Türkiye'yi çok daha ciddi bir noktaya taşıyacak.

Gelinen noktada FETÖ yapılanmasının, önemli ölçüde deşifre olduğu söylenebilir.

Tabii henüz kendisini saklamakta olanları da unutmamak ve ciddiyetle meselenin üzerine gitmek gerekiyor. ?

Burada çok önemli bir nokta daha var.

Bu yapı özellikle TSK bünyesinden temizlendikten sonra ne olacak?

Ordu bünyesi kimlere teslim edilecek, bundan sonra yeni cunta oluşumlarının önüne nasıl geçilecek.

Bunun iki formülü var.

Birincisi; TSK üzerindeki sivil denetimin çok güçlü hale getirilmesi.

İkincisi; Türkiye'nin ortalama sosyolojisinin ordu bünyesine de hakim hale getirilmesi.

Bu yapılırsa Türkiye'nin gerçek kurtuluşu işte o zaman olacaktır.

Bu haber 148094 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Milyonlara temmuzda enflasyon zammı! Emekli ve memurun yüzü gülecek! Kök maaş ve en düşük maaş değişiyor 
Milyonlara temmuzda enflasyon zammı! Emekli ve memurun yüzü...
ALLAH (C.C.)
ALLAH (C.C.)